logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Besna Tosun [1.B.], B. No: 2019/30632, 13/2/2024, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

BESNA TOSUN BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2019/30632)

 

Karar Tarihi: 13/2/2024

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

İrfan FİDAN

 

 

Muhterem İNCE

Raportörler

:

Gizem Ceren DEMİR KOŞAR

 

 

Melek ŞAHAN

Başvurucu

:

Besna TOSUN

Vekili

:

Av. Nermin KAPLAN

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru; yapılmak istenen bir etkinliğin yasaklanmasına karar verilmesi ve bu karara dayanılarak etkinliğe müdahale edilmesi nedeniyle toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının, müdahale sırasında kolluk görevlilerinin güç kullanması nedeniyle de kötü muamele yasağını ihlal ettiği iddialarına ilişkindir.

2. Kamuoyunda cumartesi anneleri olarak adlandırılan ve yakınlarının zorla kaybedildiğini iddia eden kadın ve erkeklerden oluşan grup, cumartesi günleri saat 12.00’de Galatasaray Meydanı’nda oturma eyleminde bulunup basın açıklaması yapmaktadır. Yakınları kaybolmasa da insan hakları savunucusu olduğunu ileri süren bazı kişiler de sözü edilen gruba destek vermektedir.

3. Başvurucu, babası F.T.nin 19/10/1995 tarihinde gözaltına alınarak zorla kaybedildiğini beyan etmiştir. Başvurucu, kendi beyanına göre İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesinin üyesi ve aynı zamanda bir aktivisttir. 22/9/2018 tarihinde anılan etkinliğin 704. haftası gerçekleştirilecektir.

4. Beyoğlu İlçe Emniyet Müdürlüğünün talebi üzerine Beyoğlu Kaymakamlığı 21/9/2018 tarihinde, Galatasaray Meydanı’nda 22/9/2018 tarihinde yapılacak oturma eylemi ile basın açıklamasına katılım için bazı derneklerin, siyasi partilerin ve aykırı (marjinal) grupların terör örgütlerine müzahir sosyal medya hesapları üzerinden yoğun şekilde çağrılar yaptığı, İstanbul Valiliğince belirlenen toplantı ve gösteri yürüyüşü alanları arasında Beyoğlu ilçesinde bulunan bir yer olmadığı, konuyla ilgili olarak Beyoğlu Kaymakamlığına herhangi bir bildirimde bulunulmadığı gerekçesiyle 6/10/1983 tarihli ve 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nun 10. ve 17. maddeleri ile 10/6/1949 tarihli ve 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu’nun 32. maddesinin (ç) fıkrasına istinaden 22/9/2018 Cumartesi günü Galatasaray Meydanı’nda, Çukurlu Çeşme Sokak’ta, İstiklal Caddesi’nde, Büyük Parmakkapı Sokak’ta ve ilçe genelinde izinsiz oturma eylemi, basın açıklaması ve benzeri etkinlikler yapılmasına izin verilmemesine karar vermiştir. Karara göre sözü edilen yasak ile millî güvenliğin, kamu düzeninin, genel sağlığın ve ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması ile suç işlenmesinin önlenmesi amaçlanmaktadır.

5. Polis tarafından düzenlenen 22/9/2018 tarihli tutanağa göre aynı gün saat 10.20 sıralarında yedi kişi Çukurlu Çeşme Sokak üzerinde bulunan İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi (Dernek) önünde beklemeye başlamıştır. Zaman ilerledikçe Derneğin önünde bekleyen kişilerin sayısı artmıştır. Yolu trafiğe kapatan ve aralarında bazı milletvekillerinin de olduğu altmış kişilik grup saat 11.30’da basın açıklaması yapmak istemiştir. Polis, Beyoğlu Kaymakamlığının yasaklama kararından bahsederek yürüyüş ve basın açıklamasına izin verilmeyeceğini gruba söylemiş, grubun toplanıp basın açıklaması yapma hususundaki ısrarı üzerine ses yükseltici cihazlarla grubu ikaz etmiştir. Israrcı olmaları üzerine grup saat 11.35 itibarıyla kalkanlarla ittirmek suretiyle Dernek içine yönlendirilmiştir. Grup Dernek önünde bir süre beklemiştir. Saat 12.00 sıralarında içinde milletvekillerinin de bulunduğu bir grup karanfil bırakmak istemiş, buna izin verilmemiş, saat 12.25 itibarıyla Dernek önündeki grup Çevik Kuvvet marifetiyle içeri kalkanlarla ittirilmiş, saat 12.40 itibarıyla sokak araç ve yaya trafiğine açılmıştır. Müdahale edilen grubun içinde başvurucu da yer almaktadır.

6. Dosya kapsamındaki bazı evrakta başvurucu hakkında uygulanan gözaltı işlemi kapsamında adli muayene raporu düzenlendiği belirtilmekte ise de başvurucu hakkında gerçekleştirilen gözaltı işlemine dair bir belgeye rastlanmamıştır. Soruşturma dosyasında, başvurucu hakkında düzenlenen yakalama tutanağı ve emniyet güçleri tarafından düzenlenen fezleke yer almakla birlikte anılan belgelerin 25/8/2018 tarihinde, etkinliğin 700. haftasında gerçekleştirilen müdahale ve yapılan adli işlemlere ilişkin olduğu görülmüştür. Başvurucunun olay günü Gaziosmanpaşa Taksim Eğitim ve Araştırma Hastanesine başvurduğu, acil biriminden giriş yaparak darbedildiği iddiasıyla adli muayene raporu aldığı dosya kapsamındaki belgelerden anlaşılmaktadır.

7. Başvurucu hakkında olay günü düzenlenen genel adli muayene raporuna sol ön kolda 3cm ve 5cm'lik iki yüzeyel erozyon, sol el bileğinde 2cm'lik iki yüzeyel erozyon, ensede 2x5cm ve 1x3cm'lik yüzeyel erozyon, sağ ayak bileği lateral yüzde 2x3cm'lik ekimoz, sırtta 2x2cm'lik ekimoz olduğu, tüm vücutta yaygın hassasiyet tarif edildiği kaydedilmiştir.

8. Başvurucu 26/9/2018 tarihinde suç duyurusunda bulunmuştur. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca aynı gün Adli Tıp Kurumuna (ATK) sevk edilerek başvurucunun muayenesi sağlanmıştır. 26/9/2018 tarihli ATK raporunda 22/9/2018 tarihli rapora yer verilmiş, yapılan muayenede haricî lezyon tespit edilmediği ancak sağ ayak bileğinde, ense kısmında, her iki omuz arka kısmında ve bel bölgesinde ağrı şikâyetinin devam ettiği belirtilmiştir.

9. Başsavcılık, İstanbul Valiliğinden 2/12/1999 tarihli ve 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun kapsamında inceleme yapılmasını talep etmiştir. İstanbul Valiliği, soruşturma izni verilmemesine ve disiplin soruşturması açılmasına gerek olmadığına dair karar vermiştir. Başvurucunun anılan karara karşı yaptığı itiraz reddedilmiştir.

10. Bununla birlikte Başsavcılık tarafından genel hükümlere göre soruşturma yürütüldüğü anlaşılmıştır.

11. Kamera kayıtları bilirkişiye verilmek suretiyle incelenmiştir. Bilirkişi raporunda; emniyet görevlilerinin gösterici grubu ittirdiği, kalabalık içinde itişmeler yaşandığı, başvurucunun bu esnada yaralanmış olmasının mümkün olduğu belirtilmiştir.

12. 9/5/2019 tarihinde, yaralanma ile sonuçlanan eylemin zor kullanma yetkisinin kullanımı şeklinde geliştiği, atılı suçun unsurları bulunmadığı gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiştir. Başvurucunun yaptığı itiraz reddedilmiştir.

13. Başvurucu, nihai hükmü 30/7/2019 tarihinde öğrendikten sonra 28/8/2019 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

14. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

A. Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

15. Başvurucu; barışçıl gösteri hakkını kullanmak istediğinde aşırı güç kullanımı ile engellendiğini belirterek toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde sürece ilişkin bilgi verilmiştir. Bakanlık görüşüne karşı beyanında başvurucu, polisin toplantıya müdahale edene kadar herhangi bir karmaşa yaşanmadığını, polisin müdahale etmesine gerekçe gösterilen hususların polis müdahalesinden sonra ortaya çıktığını beyan etmiştir.

16. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

17. 2911 sayılı Kanun'un 17., 23. ve 24. maddelerinin kanunilik ölçütünü karşıladığı değerlendirilmiştir. Müdahalenin kamu düzeninin korunmasına yönelik önlemlerin bir parçası olduğu ve meşru bir amaç taşıdığı sonucuna varılmıştır. Bu belirlemenin ardından müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygunluğu yönünden bir inceleme yapılacaktır (bu konuda genel ilkeler için bkz. Dilan Ögüz Canan [GK], B. No: 2014/20411, 30/11/2017, § 32; Sevinç Hocaoğulları, B. No: 2015/271, 15/11/2018; §§ 37-46).

18. Somut olayda Kaymakamlık, kanunen yapılması gereken bildirimin yapılmaması nedeniyle başvuruya konu etkinliği yasaklamış; kolluk görevlileri de bu karara dayanarak toplantıya müdahale etmiştir. Yapılan müdahalenin zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşıladığının ve orantılı olduğunun ispatı, kural olarak müdahale eden idare ve müdahaleyi denetleyen yargı merciine düşmektedir. Bu doğrultuda idarenin bildirim yükümlülüğüne uyulmaması nedeniyle verilen yasaklama kararı ile bu karara dayanarak toplantıya yapılan müdahalenin demokratik toplum düzeninde gerekliliği hususunda değerlendirme yapılmalıdır (bildirim usulü ve uygulanmasının amacı ile sınırlamanın niteliği ve bu yükümlülüğe aykırılık hâlinde sorumluluğa yönelik ilkeler için bkz. Ali Rıza Özer ve diğerleri, [GK], B. No: 2013/3924, 6/1/2015, § 122; Osman Erbil, B. No: 2013/2394, 25/3/2015, § 52; Selma Elma, B. No: 2017/24902, 4/7/2019, §§ 41-47; Gülistan Atasoy ve diğerleri [GK], B. No: 2017/15845, 21/1/2021, §§ 57, 58; Dilan Ögüz Canan, § 39; bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesinin tek başına toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkına müdahaleyi haklı kılmadığına ilişkin kararlar için bkz. Selma Elma § 47/i; Ali Orak ve İrfan Gül, B. No: 2014/10626, 18/4/2018, § 60; kanunda öngörülen koşullar tümüyle karşılanmadan yapılan toplantının tek başına toplantının barışçıllığını ortadan kaldırmadığına ve müdahale için yeterli olmadığına ilişkin kararlar için bkz. Dilan Ögüz Canan, § 41; Ali Rıza Özer ve diğerleri, § 119; Gülşah Öztürk ve diğerleri, B. No: 2013/3936, 17/2/2016, § 69; Ömer Faruk Akyüz, B. No: 2015/9247, 4/4/2018, § 57; barışçıl toplantıya devletin sabır ve hoşgörü göstermesine yönelik kararlar için bkz. Osman Erbil, § 54; Dilan Ögüz Canan, § 38; Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası ve diğerleri [GK], B. No:2014/920, 25/5/2017 § 81; Sevinç Hocaoğulları, § 43). Ayrıca başvurucunun toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı ile kamu düzeni arasında adil bir denge kurulmalı, buna ilişkin hususlar ilgili ve yeterli bir gerekçeyle ortaya konulmalıdır (İsmail Sarıkabadayı ve diğerleri, B. No: 2016/23696, 8/6/2021, § 45).

19. Anayasa Mahkemesi başvuruya konu toplantı ve gösteri yürüyüşüne idare tarafından gerçekleştirilen müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olup olmadığını Maside Ocak Kışlakçı (B. No: 2019/21721, 16/11/2022) kararında değerlendirmiştir. Anılan kararda, polisin gerekli olmadığı hâlde toplantıya müdahale etmesi sonrası kimi katılımcılar tarafından kolluk görevlilerine bazı cisimlerin atıldığı gözetilerek toplantıya yapılan müdahalenin zorunlu bir toplumsal ihtiyaca karşılık gelmediği değerlendirilmiştir. Anayasa Mahkemesi, idarenin etkinliği yasaklama kararı için dayanak gerekçelerin haklı ve ikna edici nitelikte olmadığını belirterek etkinliğe müdahale etmesini gerektirecek makul hiçbir sebep ortaya konulmadan ve hakkın kullanılabilmesine yönelik hiçbir tolerans gösterilmeden etkinliğe müdahale edildiği sonucuna varmıştır. Başvuruya konu müdahalenin toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkını ihlal ettiği sonucuna ulaşılan kararda şu gerekçe ve değerlendirmelere dayanılmıştır (aynı kararda bkz. §§ 24-26):

- İdarenin müdahaleye dayanak olan yasaklama kararında, toplantı için bildirim yapılmamasının kamu düzenini ne şekilde bozacağı veya başkalarının hak ve özgürlüklerini nasıl zedeleyeceğine dair hiçbir açıklamada bulunmamış, idarece bu kanaate nasıl ulaşıldığı anlaşılamamıştır.

- Somut olayda, gerçekleştirilmek istenen etkinliğin yaklaşık yirmi dört yıl boyunca belirli zaman ve yerde yapılması nedeniyle idarenin yapılması planlanan etkinlikten önceden bilgisi olmasına rağmen etkinliği otomatik olarak yasaklama yoluna gitmiştir. Buna göre somut olayda, bildirimin amacının anılan hakkın etkin bir şekilde kullanılması için yetkililere makul ve uygun tedbir alma imkânı sağlamak olduğunun idarece gözetilmediği değerlendirilmiştir. Ayrıca yasaklama kararında kamu düzeninin bozulması veya bozulma tehlikesi olması ya da başkalarının haklarının korunması gerekliliği gibi zorlayıcı şartlar ortaya konulamamıştır.

- Ayrıca kaybolan kişilerin bulunması ve kamuoyunda farkındalık yaratılması amacına yönelik oturma eylemi ve basın açıklaması yapmak istenmesi demokratik bir toplumda saygı ile karşılanmalıdır. Toplantıya müdahale esnasında bazı katılımcıların gerçekleştirdiği hukuka aykırı eylemlere yönelik yaptırımlar uygulanabilir ise de bu durum toplantıya yapılan hukuka aykırı müdahaleyi hukuka uygun hâle getirmeyecektir.

20. Somut olayda yapılmak istenen etkinliğin bütünüyle barışçıl olmaktan çıktığı değerlendirilmediği gibi başvurucunun müdahale öncesi veya sonrasında herhangi bir şiddet hareketi sergilediğine ilişkin bir tespit ve değerlendirme de mevcut değildir. Nitekim başvurucu hakkında herhangi bir adli işlem yapılmamıştır. Dolayısıyla somut olayda Maside Ocak Kışlakçı (aynı kararda bkz. § 22) kararındaki değerlendirme ve kabulden ayrılmayı gerektiren bir durum olmadığı değerlendirilmiştir (benzer yöndeki karar için bkz. Gülseren Yoleri, B. No: 2020/7092, 29/3/2023, § 20).

21. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 34. maddesinde güvence altına alınan toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

Muhterem İNCE bu görüşe katılmamıştır.

B. Kötü Muamele Yasağının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

22. Başvurucu, orantısız müdahale ve güç kullanımı sonucunda yaralandığını, tehdit ve hakarete maruz kaldığını belirterek kötü muamele yasağının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Bakanlık görüşünde, yargılama sürecine ilişkin bilgi verilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanında polis müdahalesi sonucu yaralandığını ancak soruşturmanın etkili şekilde yürütülmediğini belirtmiştir.

23. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

24. Somut olayda kolluk görevlilerince başvurucunun da aralarında bulunduğu gruba fiziki güç kullanıldığı ve bunun sonucunda başvurucunun yaralandığı sabittir. Bu durumda başvurucunun tutumunun kolluk görevlilerinin fiziki güç kullanmalarını zorunlu kılıp kılmadığı, zorunlu kılmışsa kullanılan gücün orantılı olup olmadığı incelenmelidir.

25. Beyoğlu Kaymakamlığı 21/9/2018 tarihinde, olayın meydana geldiği sokağı da içerecek şekilde izinsiz oturma eylemi, basın açıklaması ve benzeri etkinlikler yapılmasına izin verilmemesine karar vermiştir. Bu yasaklama nedeniyle kolluk görevlileri, başvurucunun da içinde olduğu gruptan dağılmalarını istemiş, dağılmayan grup kalkanlarla ittirilmek suretiyle Derneğin içine yönlendirilmiştir.

26. Başvurucunun güç kullanılmasına sebep olacak eylemleri olduğuna dair kolluk tarafından yapılmış bir tespit bulunmadığı gibi başvuruya konu soruşturma dosyasında da herhangi bir delil yoktur. Kolluk görevlileri kalkanlarla etrafını çevirdiği, içinde başvurucunun da bulunduğu grubu sadece Derneğe yönlendirmiş; Derneğe girmek istemeyen grup üyelerine dağılabilecekleri bir alan açmamıştır. Bunun neticesinde başvurucu, oldukça dar bir sokakta başka şahıslarla birlikte kalkanlar ile duvar arasında sıkışmış ve bunun sonucunda yaralanmıştır. Bu sebeple başvurucuya karşı zorunlu bir durumda ve orantılı şekilde güç kullanıldığını söylemek mümkün değildir. Bir kez daha belirtilmelidir ki kişilerin kendi tutumunun zorunlu kıldığı hâller dışında güç kullanmaya yetkili kamu görevlilerinin kişilere fiziksel güç uygulaması kötü muamele yasağını ihlal etmektedir (benzer yöndeki karar için bkz. Ali Ocak ve Saime Sebla Arcan Tatlav, B. No: 2019/18583, 19/10/2022, § 69).

27. Anılan tespit sonrasında yapılması gereken iş, başvurucunun maruz kaldığı muamelenin nitelendirilmesinden ibarettir.

28. Başvurucuda meydana gelen yaralanmanın niteliği, müdahalenin süresi başvurudaki diğer unsurlarla birlikte değerlendirildiğinde başvurucunun maruz kaldığı muamelenin insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele olarak nitelendirilmesi uygun görülmüştür.

29. Açıklanan gerekçelerle insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağının maddi boyutunun ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

30. Başvurucunun şikâyeti sonrasında Başsavcılık ivedilikle bir ceza soruşturması başlatıp başvurucunun ifadesine başvurmuş, başvurucuyu ATK Şubesine yönlendirerek aynı gün rapor aldırmış, olayın gerçekleşme koşullarının ve sorumluların tespiti için İstanbul Emniyet Müdürlüğüne ayrıntılı talimatları içeren bir yazı göndermiş ve İstanbul Emniyet Müdürlüğünden temin ettiği kamera görüntülerinin içeriğini bir bilirkişiye inceletmiştir.

31. Bununla beraber kovuşturmaya yer olmadığına dair kararda başvurucunun yaralanmasına sebebiyet verecek ölçüde güç kullanılmasına neden olacak ne gibi eylemler sergilediğine ilişkin bir açıklamada bulunulmaksızın başvurucuya karşı zor kullanma yetkisinin kullanıldığı sonucuna ulaşılmıştır. Başsavcılıkça sonuca varılmadan önce başvurucunun güç kullanılmasına neden olacak ne gibi eylemler sergilediğine ilişkin bir açıklama yapılması, başvurucunun eyleminin güç kullanılmasını gerekli kılıp kılmadığının, gerekli kılmaktaysa da başvurucunun eylemiyle kullanılan gücün orantılı olup olmadığının ve Derneğe girmek istemeyen göstericilerin dağılabilecekleri alanın açılıp açılmadığının değerlendirmesi gerekirdi.

32. Açıklanan gerekçelerle insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağının usul boyutunun ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

İrfan FİDAN ve Muhterem İNCE bu görüşe katılmamıştır.

III. GİDERİM

33. Başvurucu; ihlalin tespiti, yeniden soruşturma yapılması ayrıca miktar belirtmeksizin maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

34. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden soruşturma yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği soruşturma mercilerince yapılması gereken iş, yeniden soruşturma işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

35. Öte yandan başvurucuya manevi zararları karşılığında net 220.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir. Başvurucu, maddi zarara ilişkin olarak bilgi/belge sunmadığından maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. Toplantı ve gösteri yürüyüşleri hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA OYBİRLİĞİYLE,

2. Kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA OYBİRLİĞİYLE,

B. 1. Anayasa’nın 34. maddesinde güvence altına alınan toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE Muhterem İNCE'nin karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA,

2. Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağının maddi ve usul boyutunun İHLAL EDİLDİĞİNE İrfan FİDAN ve Muhterem İNCE'nin karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA,

C. Kararın bir örneğinin insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden soruşturma yapılmak üzere İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına (Sor. No: 2018/156862) GÖNDERİLMESİNE,

D. Başvurucuya net 220.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,

E. 364,60 TL harç ve 18.800 TL vekalet ücretinden oluşan toplam 19.164,60 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

F. Ödemelerin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 13/2/2024 tarihinde karar verildi.

 

 

 

KARŞIOY

Başvuru; yapılmak istenen bir etkinliğin yasaklanmasına karar verilmesi ve bu karara dayanılarak etkinliğe müdahale edilmesi nedeniyle toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının, müdahale sırasında kolluk görevlilerinin güç kullanması nedeniyle de kötü muamele yasağını ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

Söz konusu başvuruya ilişkin kararda kötü muamele yasağı iddiası ile ilgili Sayın çoğunluğun kararına katılmayarak Sayın Muhterem İnce’nin karşı oyuna katılıyorum.

 

 

 

 

Üye

 İrfan FİDAN

 

 

 

 

KARŞIOY GEREKÇESİ

1. Başvurucu, yapılmak istenen bir etkinliğin yasaklanması ve yasaklama kararına istinaden etkinliğe müdahale edilmesinin toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının, müdahale sırasında kolluk görevlilerinin güç kullanması nedeniyle de kötü muamele yasağının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Mahkememiz oybirliğiyle, yasaklama kararının 2911 sayılı Kanun’un 17., 23. ve 24. maddelerinin kanunilik ölçütünü karşıladığı ve müdahalenin kamu düzenin korunmasına yönelik önlemlerin bir parçası olduğu ve meşru bir amaç taşıdığı sonucuna ulaşmıştır. Bununla birlikte Mahkememiz çoğunluğu, yasaklama kararının ve toplantıya müdahalenin demokratik bir toplum düzeninin gereklerine uygun olmadığını belirterek toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının; başvurucunun maruz kaldığı muamelenin etkili bir şekilde soruşturulmadığı nedeniyle de kötü muamele yasağının maddi ve usul boyutunun birlikte ihlal edildiği sonucuna ulaşmıştır. Çoğunluğun bu yöndeki görüşüne katılmıyorum.

2. Kamuoyunda “cumartesi anneleri” olarak bilinen grubun haftalık 704. toplantısını gerçekleştireceğine dair birçok sivil toplum kuruluşu ile sol, sosyalist ve marjinal grupların sosyal medyadan çağrılarda bulunan, ancak söz konusu etkinlikle ilgili herhangi bir bildirimde bulunulmaması nedeniyle Beyoğlu Kaymakamlığı, 21/9/2018 tarihinde İstanbul Valiliğince belirlenen toplantı ve gösteri yürüyüşü alanları arasında Beyoğlu ilçesinde bulunan bir yer olmadığı, konuyla ilgili olarak Beyoğlu Kaymakamlığına herhangi bir bildirimde bulunulmadığı 22/9/2018 Cumartesi günü Galatasaray Meydanı’nda, Çukurlu Çeşme Sokak’ta, İstiklal Caddesi’nde, Büyük Parmakkapı Sokak’ta ve ilçe genelinde izinsiz oturma eylemi, basın açıklaması ve benzeri etkinlikler yapılmasına izin verilmediğini belirtmiş; kararında, 2911 sayılı Kanunu’nun 10. ve 17. maddesi ile 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu’nun 32. maddesinin (ç) fıkrasına dayanmıştır.

3. Anayasa Mahkemesi, toplantı hakkının bildirim usulüne bağlanabileceğini daha önceki kararlarında belirtmiştir. Söz konusu bildirimin amacı toplantı, yürüyüş veya diğer gösterilerin düzgün bir şekilde yapılmasını güvence altına almak için yetkililere makul ve uygun tedbir alma imkânı sağlamak olduğu sürece genel olarak hakkın özüne dokunmaz. Bildirim usulünün uygulanmasının amacı, toplantı hakkının etkin şekilde kullanılması imkânını sağlamaktır (Dilan Ögüz Canan [GK], B. No: 2014/20411, 30/11/2017, § 39; Ali Rıza Özer ve diğerleri, [GK], B. No: 2013/3924, 6/1/2015, § 122). Toplanma özgürlüğünün kullanımından kaynaklanan kamu düzenine yönelik tehditlerin gerçeklik değeri taşıması hâlinde yetkili makamlar bu tehditleri bertaraf etmek amacıyla tedbirler alabilirler. Bu tedbirlere aykırı toplantılar düzenlenmesi, bu tür toplantılara katılınması veya bu tür toplantılarda suçlar işlenmesi hâlinde de ceza verilebilir (Dilan Ögüz Canan, § 40; Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası ve diğerleri, [GK], B. No:2014/920, 25/5/2017, § 81).

4. Somut olayda başvurucunun da içinde olduğu bir grup, bildirim yükümlülüğüne aykırı olarak 22/9/2018 tarihinde Çukurlu Çeşme Sokakta toplanma eylemi gerçekleştirmeye çalışmış, yolu trafiğe kapatmış ve basın açıklaması yapmıştır. Kolluk görevlileri, eylemin kanunsuz olduğunu bildirerek gruba dağılmaları yönünde sözlü bildirimde bulunmuşlar, fakat gösteriye katılanların dağılmamaları üzerine gösteri, kamu düzenini bozan bir evreye dönüşmüş, barışçıl olmaktan çıkmıştır. Başvurucu da kolluk görevlilerinin ihtarlarına rağmen dağılmayan grubun içinde yer almaktadır. Toplantıya katılanların dağılmamaları üzerine gerçekleştirilen müdahale ile sokak, araç ve yaya trafiğine tekrar açılmıştır. Böylelikle müdahalenin bozulan kamu düzeninin tekrar teminini sağlamaya yönelik olduğu görülmektedir. Kolluk görevlileri, kanunun verdiği yetki çerçevesinde görev ve yetki kullanımında bulunmuşlardır. Dolayısıyla, toplantıyı dağıtmaya ve sonlandırmaya yönelik yapılan müdahalenin ölçüsüz ve orantısız olduğu söylenemeyecektir.

5. Başvurucu tarafından toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkına, hukuka aykırı şekilde ve orantısız güç kullanarak müdahalede bulunan kolluk görevlileri hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulmuş; Başsavcılık, başvurucunun aynı gün raporunun alınması amacıyla Adli Tıp Kurumu’na sevkini sağlamış, kamara kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırmıştır. Başsavcılık, kolluk görevlilerinin yetkileri dâhilinde güç kullanarak toplantıyı dağıttıkları, meydana gelen yaralanmanın kolluğun zor kullanma yetkisi kapsamında gerçekleştiği gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar vermiştir. Başvurucunun itirazını inceleyen sulh ceza hâkimliği de Başsavcılık kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle itirazın reddine karar vermiştir. Dolayısıyla, Başsavcılık ve sulh ceza hâkimliği kararları dikkate alındığında, başvurucunun şikâyeti yönünden etkili ve yeterli bir soruşturmanın yapıldığı görülmektedir.

6. Açıklanan nedenlerle, başvurucunun Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağının maddi ve usul boyutunun ve Anayasa’nın 34.maddesinde korunan toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edilmediği kanaatini taşıdığımdan çoğunluğun aksi yöndeki kararına katılmıyorum.

 

 

 

 

Üye

Muhterem İNCE

 

 

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Besna Tosun [1.B.], B. No: 2019/30632, 13/2/2024, § …)
   
Başvuru Adı BESNA TOSUN
Başvuru No 2019/30632
Başvuru Tarihi 28/8/2019
Karar Tarihi 13/2/2024

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, yapılmak istenen bir etkinliğin yasaklanmasına karar verilmesi ve bu karara dayanılarak etkinliğe müdahale edilmesi nedeniyle toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının, müdahale sırasında kolluk görevlilerinin güç kullanması nedeniyle de kötü muamele yasağını ihlal ettiği iddialarına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı ile bağlantılı etkili başvuru hakkı İhlal Manevi tazminat
Kötü muamele yasağı Toplantı ve gösteri yürüyüşüne güç kullanarak müdahale İhlal Yeniden soruşturma
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi