TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
ZAFER FEHMİ YÖRÜK BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2019/3226)
Karar Tarihi: 10/12/2024
Başkan
:
Hasan Tahsin GÖKCAN
Üyeler
Recai AKYEL
Selahaddin MENTEŞ
Muhterem İNCE
Yılmaz AKÇİL
Raportör
Fatma Gülbin ÖZTÜRK
Başvurucu
Zafer Fehmi YÖRÜK
Vekili
Av. Ercan DEMİR
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, doçentlik müracaatının durdurulması işlemine karşı açılan iptal davasının yargılama sonucuna tesir eden esaslı iddiaların incelenmeksizin reddedilmesi nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. İzmir Ekonomi Üniversitesi İletişim Fakültesinde öğretim üyesi olarak görev yapan başvurucu, Üniversitelerarası Kurul Başkanlığına (Kurul) hitaben yazdığı dilekçeyle 2016 Nisan döneminde doçentlik başvurusunda bulunmuştur.
3. Kurul 16/5/2017 tarihinde başvurucu hakkında adli soruşturma/kovuşturma bulunması sebebiyle 2/1/2017 tarihli ve 683 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin (683 sayılı KHK) 4. maddesi uyarınca başvurucunun doçentlik başvurusunun durdurulmasına karar vermiştir [olağanüstü hâl (OHAL) ilanı, OHAL döneminin gerektirdiği tedbirlere ilişkin detaylı açıklamalar için bkz. Aydın Yavuz ve diğerleri [GK], B. No: 2016/22169, 20/6/2017, §§ 47-66].
4. Başvurucu, doçentlik başvurusunun durdurulmasına ilişkin işlemin iptali talebiyle dava açmıştır. Ankara 2. İdare Mahkemesi (Mahkeme) 28/6/2018 tarihinde davanın reddine karar vermiştir. Gerekçeli kararında Mahkeme; 683 sayılı KHK'nın 4. maddesinde hakkında adli soruşturma ya da kovuşturma bulunanların doçentlik başvurularının adli soruşturma ya da kovuşturma sonuçlanıncaya kadar durdurulacağına ilişkin açık düzenleme bulunması karşısında idareye bu konuda takdir yetkisi tanınmadığını, diğer bir ifadeyle idarenin bağlı yetki içinde olduğunu belirterek dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığını belirtmiştir.
5. Başvurucu, anılan mahkeme kararına karşı istinaf talebinde bulunmuştur. İstinaf talebini inceleyen Ankara Bölge İdare Mahkemesi 4. İdari Dava Dairesi (Daire), 7/11/2018 tarihli kararıyla istinaf başvurusuna konu edilen kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunu ifade etmiş ve istinaf başvurusunu reddetmiştir.
6. Başvurucu, nihai kararı 25/12/2018 tarihinde öğrendikten sonra 24/1/2019 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
7. Bireysel başvuru yapılması sonrasında 11/11/2020 tarihli ve 7256 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'un 41. maddesiyle, 1/2/2018 tarihli ve 7075 sayılı Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu Kurulması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanun ile kanunlaşan 23/1/2017 tarihli ve 685 sayılı Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu Kurulması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'ye bir madde eklenmiştir. Söz konusu düzenleme ile OHAL kapsamında kabul edilen ve daha sonra kanunlaşan kanun hükmünde kararnamelerde yer alan ilave tedbirlere karşı bir başvuru yolu getirilmiştir.
8. Başvurucu 18/10/2023 tarihinde Anayasa Mahkemesine sunduğu ek beyan dilekçesi ile 29/12/2022 tarihinde doçentlik başvurusunun değerlendirildiğini ve başarılı sayıldığını bildirmiştir.
9. Komisyon, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.
II. DEĞERLENDİRME
10. Başvurucu; hakkında adli soruşturma olması sebebiyle doçentlik başvurusunun durmasına karar verildiğini, bununla birlikte söz konusu adli soruşturmaya ilişkin esas bilgisinin kendisiyle paylaşılmadığını ifade etmiştir. Hakkında tesis edilen durdurma kararına karşı savunmasının dahi alınmadığını belirten başvurucu, iptal davasına konu edilen işlemin kesinleşmiş bir mahkûmiyet kararı olmadan tesis edilmesinin masumiyet karinesini ihlal ettiğini iddia etmektedir. Durdurma işleminin disiplin mevzuatındaki karşılığının kademe ilerlemesinin durdurulması olduğuna dikkat çeken başvurucu, ilgili disiplin yaptırımının 4/11/1981 tarihli ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu'nun 53. maddesinde düzenlendiğini ve bu yaptırımın tesis edileceği hâller arasında kişi hakkında adli ya da idari soruşturma başlatılmasının yer almadığını belirtmiştir. Başvurucu, tüm bu iddialarına ilave olarak mahkeme kararında hakkındaki adli sürecin 683 sayılı KHK'nın 4. maddesinde sayılan hâllerden olup olmadığının dahi tartışılmadığını ve idare tarafından tesis edilen işlemin bağlı yetki çerçevesinde gerçekleştirildiği dışında bir gerekçeye yer verilmediğini belirterek gerekçeli karar ve etkili başvuruda bulunma haklarının ihlal edildiğinden şikâyet etmiştir.
11. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün (İçtüzük) “Düşme kararı” kenar başlıklı 80. maddesi şöyledir:
"(1) Bölümler ya da Komisyonlarca yargılamanın her aşamasında aşağıdaki hâllerde düşme kararı verilebilir:
...
c) İhlalin ve sonuçlarının ortadan kalkmış olması.
ç) Bölümler ya da Komisyonlarca saptanan herhangi bir başka gerekçeden ötürü, başvurunun incelenmesinin sürdürülmesini haklı kılan bir neden görülmemesi.
(2) Bölümler ya da Komisyonlar; yukarıdaki fıkrada belirtilen nitelikteki bir başvuruyu, Anayasanın uygulanması ve yorumlanması veya temel hakların kapsamının ve sınırlarının belirlenmesi ya da insan haklarına saygının gerekli kıldığı hâllerde incelemeye devam edebilir."
12. 6216 sayılı Kanun'un "Bireysel başvuru hakkına sahip olanlar" kenar başlıklı 46. maddesinde kimlerin bireysel başvuru yapabileceği sayılmış olup anılan maddenin (1) numaralı fıkrasına göre bir kişinin Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilmesi için üç temel ön koşulun birlikte bulunması gerekmektedir. Bu ön koşullar, başvuruya konu edilen ve ihlale yol açtığı ileri sürülen kamu gücü eylem veya işleminden ya da ihmalinden dolayı başvurucunun güncel bir hakkının ihlal edilmesi, bu ihlalden dolayı kişinin kişisel olarak ve doğrudan etkilenmiş olması ve bunların sonucunda başvurucunun kendisinin mağdur olduğunu ileri sürmesidir (Onur Doğanay, B. No: 2013/1977, 9/1/2014, § 42).
13. Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bir hakkın ihlaline karar verilebilmesi için mağdurluk statüsünün ve/veya başvuruya konu olan kamu gücü kullanımına dayalı temel nedenlerin başvuru hakkında karar verileceği zamana kadar devam etmesi gerekir. Mağdurluk statüsünün devamı konusunda değerlendirme yapılırken başvurucunun şikâyet ettiği hususların mevcut olup olmadığı ve muhtemel hak ihlalinin etkilerinin giderilip giderilmediği incelenmelidir (Arman Mazman, B. No: 2013/1752, 26/6/2014, § 41).
14. İçtüzük'ün 80. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (c) bendi gereği Anayasa Mahkemesi, ihlalin ve sonuçlarının ortadan kalkmış olması hâlinde başvurunun düşmesine karar verebilir (S.Ö., B. No: 2013/7087, 18/9/2014, § 23; Mehmet Emin Bülbül, B. No: 2014/4463, 16/6/2016, §§ 46-48).
15. Somut başvuruda başvurucunun adil yargılanma hakkına ilişkin şikâyeti temel olarak başvurucunun doçentlik başvurusunun durdurulması kararına karşı açtığı davada yargılama sonucuna tesir edebilecek esaslı iddialarının Mahkeme tarafından incelemeye tabi tutulmaksızın davanın aleyhine sonuçlanması nedenine dayanmaktadır.
16. Başvurucunun bireysel başvuruya konu ettiği yargılamada iptalini istediği işleme ilişkin talebinin bireysel başvuru yaptıktan sonra ilave tedbirlere karşı öngörülen yeni bir başvuru yoluna müracaat etmesi neticesinde Kurul tarafından tekrar ele alındığı ve 29/12/2022 tarihinde başvurucunun doçentlik başvurusunun başarılı sayıldığı anlaşılmaktadır.
17. Sonuç olarak başvurucunun adil yargılanma hakkına ilişkin mağduriyetine konu ettiği işlemin ilave tedbirlere karşı sonradan öngörülen bir başvuru yolu neticesinde ortadan kalktığı anlaşıldığından başvurucunun mağdurluk statüsünün de aynı tarihte sona erdiği ve başvuruya konu ihlal iddiası açısından ihlal ve sonuçlarının da aynı tarihte ortadan kalktığı kanaatine ulaşılmıştır.
18. Açıklanan gerekçelerle ihlalin ve sonuçlarının ortadan kalkması nedeniyle başvurunun düşmesine karar verilmesi gerekir.
III. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun ihlalin ve sonuçlarının ortadan kalkması nedeniyle DÜŞMESİNE,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 10/12/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.