TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
AYŞE ÖZYÖRÜK VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2019/32339)
Karar Tarihi: 5/10/2022
Başkan
:
Kadir ÖZKAYA
Üyeler
M. Emin KUZ
Yıldız SEFERİNOĞLU
Basri BAĞCI
Kenan YAŞAR
Raportör
Tuğba YILDIZ
Başvurucular
1.Ayşe ÖZYÖRÜK
2.Günay ÖZYÖRÜK
3.Hasan Ali ÖZYÖRÜK
4.Aytaç KARDÜZ
5.Cavide BİNGÖL
6.Dilay VAROL
7.Emine Şengönül ÖZYÖRÜK
8.Fitnat Asuman BOULT
9.Huriye İrfan ÖZYÖRÜK
10.Hülya ÖZYÖRÜK
11.İhsan Rasih ÖZYÖRÜK
12.İnci ÖZYÖRÜK GÜNEY
13.Mehmet Mustafa KARDÜZ
14.Mehmet Özel ÖZYÖRÜK
15.Müfide Emel ÖZYÖRÜK
16.Selçuk ÖZYÖRÜK
17.Seyit Kamil ÖZYÖRÜK
18.Günsal ÖZYÖRÜK
19.Fethiye PASİNLİ
20.Fuat Burak ÖZYÖRÜK
Vekilleri
1.Av. Çiğdem ÇİLCİ
2.Av. Hasan Ali ÖZYÖRÜK
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, bir kamu kurumu aleyhine verilmiş mülkiyete ilişkin ve icra edilebilir bir yargı kararının uzun süre icra edilmemesi nedeniyle mülkiyet hakkı ile adil yargılanma hakkı kapsamındaki kararın icrası hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 6/9/2019 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. 2019/33375 numaralı başvuru dosyasının konu yönünden hukuki irtibat nedeniyle 2019/32339 numaralı başvuru dosyası ile birleştirilmesine, incelemenin2019/32339 numaralı başvuru dosyası üzerinden yürütülmesine karar verilmiştir.
6. Bölüm Başkanı tarafından, başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
7. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir.
8. Bakanlığın görüşüne karşı, başvurucular süresinde beyanda bulunmuştur.
9. Başvurucu Şükrü Özyörük 4/1/2022 tarihinde vefat etmiştir.
10. Başvurucunun mirasçıları (Günsal Özyörük, Fethiye Pasinli, Fuat Burak Özyörük) başvuruya devam etmek istediklerine ilişkin taleplerini Anayasa Mahkemesine iletmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
11. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:
A. Bireysel Başvurudan Önceki Süreç
12. Ankara'nın Çankaya ilçesi, Dikmen Mahallesinde bulunan 789 parsel numaralı taşınmazın üzerine Orta Doğu Teknik Üniversitesi (Üniversite) tarafından kamulaştırılmaksızın el atıldığından dolayı başvurucular 9/3/2004 tarihinde Ankara 22. Asliye Hukuk Mahkemesinde (Mahkeme) kamulaştırmasız el atma nedenine dayalı tazminat davası açmıştır.
13. Mahkeme 16/12/2010 tarihli karar ile başvurucuların da aralarında bulunduğu davacılara toplam 33.783.845 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek faizle hisseleri oranında verilmesine, 789 parsel numaralı taşınmazın üzerindeki hisselerinin de tapudan iptaline ve taşınmazın Üniversite adına tesciline karar vermiştir.
14. Mahkeme kararına karşı temyiz isteminde bulunulmuş, Yargıtay 5. Hukuk Dairesi 20/6/2011 tarihinde kararı onamıştır.
15. Karar düzeltme talebi de Yargıtay 5. Hukuk Dairesi tarafından 19/12/2011 tarihinde reddedilmiştir.
16. Başvurucular tarafından Üniversite aleyhine Ankara 24. İcra Müdürlüğünde icra takibi başlatılmıştır.
17. Üniversite, icra müdürlüğü tarafından yapılan hesaplamaların hatalı olduğu iddiası ile 7/1/2021 tarihinde Ankara 3. İcra Hukuk Mahkemesine (İcra Mahkemesi) şikâyet başvurusunda bulunmuştur. İcra Mahkemesi 30/9/2021 tarihli kararla Ankara 24. İcra Müdürlüğünün dosyasında 15/10/2020 tarihi itibarıyla borç miktarının toplam 57.182.359,37 TL olduğunun tespitine ve dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunun kararın eki sayılmasına karar vermiştir.
18. Başvurucular 6/9/2019 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
B. Bireysel Başvurudan Sonraki Süreç
19. Anayasa Mahkemesince, başvurucuların uygulanmadığını ileri sürdüğü kararın gereklerinin yerine getirilip getirilmediği ve başvuruculara mahkeme kararı doğrultusunda ödeme yapılıp yapılmadığı hususlarında 25/10/2021 tarihli yazıyla Üniversiteden bilgi istenmiştir.
20. Üniversite tarafından 23/11/2021 tarihli gönderilen yazı ve eklerinde; mahkeme kararı üzerine ilamlı icra takibi yapıldığı, icra dairesince yapılan hesaplamalara ilişkin İcra Mahkemesine şikâyette bulunulduğu, neticesinde takibin kısmen iptal edildiği, kalan borcunda garame yoluyla ödenebileceği ifade edilmiştir.
21. Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden ulaşılan bilgi ve belgelere göre geçen süre zarfında borçlu Üniversite tarafından başvurucuların yargı kararına dayanan ve takibe de konu olan alacaklarının tamamen ödenmediği anlaşılmıştır.
IV. İLGİLİ HUKUK
22. İlgili hukuk için bkz. Kenan Yıldırım ve Turan Yıldırım, B. No: 2013/711, 3/4/2014, §§ 21-27; Şevket Karataş [GK], B. No: 2015/12554, 25/10/2018, §§ 20-33.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
23. Anayasa Mahkemesinin 5/10/2022 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Mülkiyet Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucuların İddiaları ve Bakanlık Görüşü
24. Başvurucular; kamulaştırmasız el atmadan dolayı açtıkları tazminat davasının lehlerine sonuçlandığını, kesinleşmiş mahkeme kararının uygulanmadığını ve yargılama sonunda da mahkeme kararına rağmen alacaklarını tahsil edemediklerini iddia etmiştir. Başvurucular, kesinleşmiş mahkeme kararıyla bir sonuca varamadıklarını, karar doğrultusunda alacaklarının tahsili için Ankara 24. İcra Dairesi vasıtasıyla icra takibi başlattıklarını, ancak aradan geçen süre zarfında bireysel başvuru tarihi itibarıyla alacaklarını elde edemediklerini belirterek mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
25. Bakanlık görüşünde; başvuruya konu yargılama sürecinden bahsedilmiş ve nihai olarak Üniversite aleyhine ilamlı icra takibi yapıldığı, ara ara ödeme yapılmış olsa da borcun tamamen ödenmediği ve icra işlemlerinin devam ettiği ifade edilmiştir. Mülkiyet hakkının incelemesinde bu hususların dikkate alınması gerektiği belirtilmiştir.
26. Başvurucular, Bakanlık görüşüne karşı beyanda; on bir yıldır icra işlemlerinin devam ettiğini, kısmen yapılan ödemelerin borcu kapatmadığını, diğer davacılar tarafından yapılan benzer başvuruda Anayasa Mahkemesinin ihlal kararı verdiğini ancak onun dahi uygulanmadığını belirterek mahkemeye erişim ve mülkiyet haklarının ihlal edildiğini iddia etmiştir.
2. Değerlendirme
a. Kabul Edilebilirlik Yönünden
27. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
b. Esas Yönünden
28. Anayasa'nın 35. maddesinin birinci fıkrasında "Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir." denilmek suretiyle mülkiyet hakkı güvenceye bağlanmıştır. Anayasa'nın anılan maddesiyle güvenceye bağlanan mülkiyet hakkı, ekonomik değer ifade eden ve parayla değerlendirilebilen her türlü mal varlığı hakkını kapsamaktadır (AYM, E.2015/39, K.2015/62, 1/7/2015, § 20). Bu bağlamda mülk olarak değerlendirilmesi gerektiğinde kuşku bulunmayan menkul ve gayrimenkul mallar ile bunların üzerinde tesis edilen sınırlı ayni haklar ve fikrî hakların yanı sıra icrası kabil olan her türlü alacak da mülkiyet hakkının kapsamına dâhildir (Mahmut Duran ve diğerleri, B. No: 2014/11441, 1/2/2017, § 60). Somut başvuru yönünden başvurucuların mahkeme kararına dayalı icra edilebilir nitelikteki alacaklarının mülk teşkil ettiğinden kuşku bulunmamaktadır.
29. Bir mahkeme hükmünden doğan alacak, icra edilebilir olduğunun kanıtlanması durumunda mal ve mülk olarak kabul edilebilir. Kamulaştırma yapılmaksızın el atılan taşınmaz bedelinin ödenmesine yönelik mahkeme kararının icra edilebilir olduğunda şüphe bulunmamaktadır (Kenan Yıldırım ve Turan Yıldırım, § 64). Somut olayda da kamulaştırmasız el atma nedenine dayalı tazminat davası hakkında başvurucular lehine Mahkemece 16/12/2010 tarihinde karar verilmiştir. Anılan karara karşı davalı idare tarafından temyiz ve karar düzeltme kanun yoluna başvurulmuştur. Başvuruyu inceleyen Yargıtay, temyiz talebini ve 19/12/2011 tarihinde de karar düzeltme talebini reddetmekle kesin olarak karar vermiştir. Başvurucular, anılan mahkeme kararına dayalı olarak Üniversite aleyhine Ankara 24. İcra Müdürlüğünde alacağın tahsili amacıyla ilama dayalı icra takibi başlatmıştır.
30. Borçlu idare, başvuru tarihinden sonra icra dosyasına çeşitli tarihlerde kısmen ödemede bulunmuşsa da İcra Mahkemesince de belirlenen meblağın tamamen ödenemediği anlaşılmıştır (§ 21). Sonuçta geçen süre zarfında borçlu idare tarafından başvurucuların yargı kararına dayanan ve takibe de konu olan alacaklarının tamamının ödenmediği ve bu nedenle de icra dosyasının kapanmadığı anlaşılmıştır.
31. Başvurucuların, mahkeme kararına dayalı ve mülkiyet hakkı kapsamında kabul edilen alacaklarının nihai karar tarihinden itibaren on yılı aşkın bir süre geçmesine rağmen tamamen ödenmemesi söz konusu yargı kararını sonuçları itibarıyla etkisiz kılmıştır.
32. Anayasa Mahkemesinin daha önceki kararlarında yargı kararına dayanan ya da yargı kararına dayanmamakla birlikte icra edilebilir bir alacağın da mülkiyet hakkı kapsamında korunan ekonomik bir değer ifade ettiği kabul edilmiştir. Ayrıca kamu kurum ve kuruluşlarınca böyle bir alacağın ödenmemesi ya da ödenmesinin uzun sürmesinin mülkiyetten barışçıl yararlanma hakkına müdahale teşkil ettiği ve bu müdahale nedeniyle oluşan belirsizliğin ise mülkiyet hakkının ihlaline neden olduğu sonucuna varılmıştır (Kenan Yıldırım ve Turan Yıldırım, §§ 55-75; Şenal Haylaz, B. No: 2013/3457, 25/2/2015, §§ 60-79).
33. Somut olayda bu ilkelerden ayrılmayı gerektiren bir durum söz konusu olmayıp yargı kararının kesinleştiği tarihten bu güne kadar yaklaşık on yılı aşkın bir süredir borcun tamamının ödenmemesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.
34. Açıklanan gerekçelerle mahkeme kararına rağmen alacağın tamamının tahsil edilememesi yönünden Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
B. Kararın İcrası Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucuların İddiaları
35. Başvurucular, lehlerine olan kesinleşmiş yargı kararının uygulanmaması nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
36. Anayasa'nın "Hak arama hürriyeti" kenar başlıklı 36. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
"Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir."
37. Anayasa’nın ''Mahkemelerin bağımsızlığı'' kenar başlıklı 138. maddesinin son fıkrası şöyledir:
"Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez."
38. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan kararın icrası hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
39. Anayasa'nın 36. maddesinin birinci fıkrasında; herkesin yargı organlarına davacı veya davalı olarak başvurabilme ve bunun doğal sonucu olarak da iddia, savunma ve adil yargılanma hakkı güvence altına alınmıştır. Anılan maddeyle güvence altına alınan adil yargılanma hakkı, kendisi bir temel hak niteliği taşımasının ötesinde diğer temel hak ve özgürlüklerden gereken şekilde yararlanılmayı ve bunların korunmasını sağlayan en etkili güvencelerden biridir. Bu bağlamda Anayasa'nın yasama ve yürütme organları ile idarenin mahkeme kararlarına uyma zorunluluğunu ve mahkeme kararlarının değiştirilemeyeceği ile uygulanmasının geciktirilemeyeceğini ifade eden 138. maddesinin de adil yargılanma hakkının kapsamının belirlenmesinde gözetilmesi gerektiği açıktır (Arman Mazman, B. No: 2013/1752, 26/6/2014, § 57).
40. Anayasa’nın 36. maddesinde ifade edilen hak arama özgürlüğü ve adil yargılanma hakkı, sadece yargı mercileri önünde davacı ve davalı olarak iddia ve savunmada bulunma hakkını değil yargılama sonunda hakkı olanı elde etmeyi de kapsayan bir haktır (AYM, E.2009/27, K.2010/9, 14/1/2010).
41. Kararın icrası hakkı, mahkemeye erişim hakkı ve karar hakkı ile birlikte adil yargılanma hakkının güvencelerinden olan mahkeme hakkının bir unsurunu oluşturmaktadır (Filiz Fırat, B. No: 2014/10305, 5/12/2017, § 29). Mahkeme kararlarının uygulanması yargılamanın dışında olmakla birlikte onu tamamlayan ve yargılamanın sonuç doğurmasını sağlayan bir unsurdur. Karar uygulanmazsa yargılamanın da bir anlamı olmayacaktır. Bu nedenle yargı kararlarının uygulanması mahkeme hakkı kapsamında değerlendirilmektedir. Buna göre yargılama sonucunda mahkemenin bir karar vermiş olması yeterli değildir, ayrıca bu kararın etkili bir şekilde uygulanması da gerekir. Hukuk sisteminde, nihai mahkeme kararlarını taraflardan birinin aleyhine sonuç doğuracak şekilde uygulanamaz hâle getiren düzenlemeler bulunması veya mahkeme kararlarının icrasının herhangi bir şekilde engellenmesi hâllerinde mahkeme hakkı da anlamını yitirecektir (benzer yönde değerlendirmeler için Ahmet Yıldırım, B. No: 2012/144, 2/10/2013, § 28).
42. Somut olayda da bu ilkelerden ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır. Mülkiyet hakkının ihlal edildiği sonucuna varılan kısımda yapılan değerlendirmeler esas alındığında başvurucular lehine olan nihai ve kesinleşmiş nitelikteki yargı kararının uygulanmaması nedeniyle aynı zamanda kararın icrası hakkının da ihlaline yol açılmıştır.
43. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan kararın icrası hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
C. Giderim Yönünden
44. Başvurucular ihlalin tespiti ve 150.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
45. Tespit edilen ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına ilişkin usul ve esaslar 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinde yer almaktadır.
46. Bireysel başvuru kapsamında bir temel hakkın ihlal edildiğine karar verildiği takdirde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırıldığından söz edilebilmesi için temel kural, mümkün olduğunca eski hâle getirmenin yani ihlalden önceki duruma dönülmesinin sağlanmasıdır. Bunun için ise öncelikle ihlalin kaynağı belirlenerek devam eden ihlalin durdurulması, ihlale neden olan karar veya işlemin ve bunların yol açtığı sonuçların ortadan kaldırılması, varsa ihlalin sebep olduğu maddi ve manevi zararların giderilmesi, ayrıca bu bağlamda uygun görülen diğer tedbirlerin alınması gerekmektedir (Mehmet Doğan ([GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 55, 57).
47. Başvurucular lehine kesinleşmiş mahkeme kararı ve ilamlı icra takibi olmasına rağmen Üniversite tarafından borcun tamamı ödenmemiştir. Dolayısıyla somut başvuruda mülkiyet ve kararın icrası haklarının ihlalinin idari bir işlemden kaynaklandığı anlaşılmıştır.
48. Bu nedenle yalnızca ihlal tespitiyle ve kararın Üniversiteye gönderilmesi suretiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında başvuruculara müştereken net 70.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.
49. İhlalin sonuçlarının giderilmesi çerçevesinde başvuruya konu yargı kararının uygulanma görev ve sorumluluğu somut olayda Üniversiteye düşmektedir. Yargı kararının uygulanmaması hâlinin devamı veya uygulama biçiminin giderimi sağlayıp sağlamadığı hususunun yeni bir bireysel başvuru kapsamında denetlenebileceği hatırlatılmalıdır (bkz. Aligül Alkaya ve diğerleri (2)). Dolayısıyla kararın bir örneğinin ihlalin sonuçlarının belirtilen şekilde giderilmesi için Üniversiteye gönderilmesine karar verilmesi gerekir.
50. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 364,60 TL harcın 2019/33375başvuru numaralı dosyanın başvurucuları Günay Özyörük, Aytaç Kardüz ve Hasan Ali Özyörük'e müştereken, 2019/32339 başvuru numaralı dosyanın başvurucuları olan diğer başvuruculara364,60 TL harcın müştereken ödenmesine; 9.900 TL vekalet ücretinin başvurucuların hepsine müştereken ödenmesine karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
2. Kararın icrası hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. 1. Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
2. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki kararın icrası hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Yargı kararının en kısa sürede icra edilmesi için kararın bir örneğinin ODTÜ'ye GÖNDERİLMESİNE,
D. Başvuruculara net 70.000 TL manevi tazminatın MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
E. 364,60 TL harcın 2019/33375başvuru numaralı dosyanın başvurucuları Günay Özyörük, Aytaç Kardüz ve Hasan Ali Özyörük'e MÜŞTEREKEN, 2019/32339 başvuru numaralı dosyanın başvurucuları olan diğer başvuruculara 364,60 TL harcın MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE; 9.900 TL vekalet ücretinin başvurucuların hepsine MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE,
F. Ödemelerin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 5/10/2022 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.