TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
Y.M.C.F. VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2019/33495)
Karar Tarihi: 11/12/2024
RESEN GİZLİLİK KARARI VERİLDİ
Başkan
:
Basri BAĞCI
Üyeler
Engin YILDIRIM
Kenan YAŞAR
Ömer ÇINAR
Metin KIRATLI
Raportör
Sinan ARMAĞAN
Başvurucular
Y.M.C.F. ve Diğerleri
[bkz. ekli tablonun (C) sütunu]
Vekilleri
[bkz. ekli tablonun (E) sütunu]
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru; sınır dışı etme kararı verilmesi nedeniyle kötü muamele yasağı ile aile hayatına saygı hakkının, sınır dışı etme davasında bazı usul güvencelerine aykırı davranılması nedeniyle adil yargılanma hakkının, idari gözetim altında tutmanın hukuki olmaması nedeniyle de kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 3/10/2019 tarihinde yapılmıştır. Komisyon, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.
3. Konularının aynı olması nedeniyle ekli listede numaraları belirtilen başvuruların 2019/33495 numaralı bireysel başvuru ile birleştirilmesine ve incelemenin bu dosya üzerinden yapılmasına karar verilmiştir.
4. Bölümler, Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün 73. maddesi uyarınca başvuruların tamamında sınır dışı etme işleminin tedbiren durdurulmasına karar vermiştir.
5. Başvurulardaki belgelerin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık bazı dosyalarda görüşünü bildirmiştir. Başvurucuların bir kısmı Bakanlığın görüşüne karşı beyanda bulunmuştur.
III. OLAY VE OLGULAR
6. Başvuru formları ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla ulaşılan bilgi ve belgelere göre ilgili olaylar özetle şöyledir:
7. Irak Cumhuriyeti vatandaşı olan başvurucular hakkında farklı tarihlerde 4/4/2013 tarihli ve 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu'nun 54. maddesi uyarınca sınır dışı etme kararı alınmıştır. Ayrıca başvurucuların bir kısmı idari gözetim altına alınarak geri gönderme merkezlerinde tutulmaya başlanmıştır.
8. Başvurucular, haklarında alınan sınır dışı etme kararlarına karşı yetkili idare mahkemelerinde iptal davası açmıştır. Arap veya Türkmen olan başvurucular dava dilekçelerinde genel olarak Irak'ta iç karışıklığın ve şiddet hareketlerinin devam ettiğini, etnik kökenleri ve mezhepleri nedeniyle özellikle Haşdi Şabi güçlerinin tehdidi altında olduklarını, ülkelerine gönderilmeleri durumunda hayatlarının tehlikede olacağını veya kötü muameleye maruz kalacaklarını iddia etmiştir. 2020/20708 numaralı dosyada başvurucu, mezhebinden dolayı tehdit aldığına ilişkin olarak tercüme edilmiş bir mektup sunmuştur. Bazı başvurucular, haklarında DAEŞ terör örgütü kapsamında adli işlem yapılmasının döndüklerinde Irak'ta sorun yaşamalarına neden olacağını ileri sürmüş; bazıları ise pandemi şartlarında geri gönderilmekten şikâyet etmiştir. 2020/21712 numaralı dosyada adı yer alan başvurucu ise ayrıca hamile olması nedeniyle seyahat edemeyecek durumda olduğunun dikkate alınmadığını dile getirmiştir. Diğer taraftan ekli listede adları yer alan başvurucular ayrıca sınır dışı edilmeleri hâlinde aile bütünlüklerinin bozulacağını öne sürmüştür. İlgili idare mahkemeleri farklı tarihlerde açılan davaların tamamının kesin olarak reddine karar vermiştir. İdare mahkemeleri gerekçeli kararlarında menşe ülkesine gönderilmelerinin başvurucular için bir risk oluşturmayacağını değerlendirmiştir.
9. DAEŞ soruşturmasına dâhil edildiklerini belirten başvurucuların haklarında adli soruşturma açılmadığı, polise verdikleri beyanlarının da şüpheli sıfatıyla alınmadığı görülmüştür.
10. Tüm başvurucular tutuldukları geri gönderme merkezlerinden salıverilmiştir.
IV. İLGİLİ HUKUK
11. İlgili ulusal ve uluslararası mevzuat, içtihat ve belgeler için bkz. N.S.M.M., B. No: 2020/18122, 17/7/2024, §§ 12-20.
12. Avrupa Birliği Sığınma Ajansı (EUAA) tarafından 29/6/2022 tarihinde yayımlanan Irak Ülke Rehberi'nin ilgili kısmı şöyledir:
" 2.15.1. Türkmenler
Türkmenler, Araplar ve Kürtlerden sonra Irak'taki en büyük üçüncü etnik grup ve Kürt bölgesindeki en büyük ikinci gruptur. Türkmenler hem Sünni hem de Şii ve küçük bir Hıristiyan Türkmen grubundan oluşmaktadır.
...
Risk Analizi
Bu profildeki tüm bireyler haklı nedenlere dayanan bir zulüm korkusu oluşturmak için gereken risk düzeyiyle karşı karşıya kalmayacaktır. Başvuru sahibinin zulümle karşılaşma ihtimalinin makul bir düzeyde olup olmadığına ilişkin bireysel değerlendirme, menşe bölgesi (örneğin DAEŞ'in faaliyet göstermeye devam ettiği bölgelerdeki Şii Türkmenler), DAEŞ ile algılanan bağlantı (özellikle Sünni Türkmenler için), din, cinsiyet vb. gibi riski etkileyen koşulları dikkate almalıdır."
V. İNCELEME VE GEREKÇE
13. Anayasa Mahkemesinin 11/12/2024 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Adli Yardım Talebi Yönünden
14. Talebi olan ve ödeme gücünden yoksun olduğunu belirten başvurucuların adli yardım taleplerinin kabulüne karar verilmesi gerekir (yabancıların adli yardım talebinin değerlendirilmesi hususunda bkz. Nadali Agheli Kohne Shari, B. No: 2014/12633, 9/9/2015, §§ 17, 18).
B. Sınır Dışı Etme Kararı Nedeniyle Kötü Muamele Yasağının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucuların İddiaları
15. Başvurucular, sınır dışı etme kararı verilmesi nedeniyle ülkelerine geri gönderildikleri takdirde yaşamlarının tehlikeye gireceğini, kötü muameleye maruz kalacaklarını iddia etmiştir. 2020/21709 numaralı dosyada adı yer alan başvurucu, başvuru formu ekinde bağlı olduğu aşiretin Haşdi Şabi güçlerine kendisiyle ilgili yazdığını iddia ettiği bir mektubun tercümesini sunmuştur. Başvurucu, bu mektubu ne zaman ve nasıl ele geçirdiğini, İdare Mahkemesindeki yargılamada neden ibraz etmediğini açıklamamıştır.
16. Bakanlık görüşünde başvurucular hakkında düzenlenen sınır dışı etme kararları ve bunlara ilişkin iptal davaları sürecinden bahsedilerek Anayasa Mahkemesinin daha önce benzer olaylarda belirlediği kriterlerin dikkate alınması gerektiği bildirilmiştir.
17. Başvurucular, Bakanlık görüşüne karşı beyanlarında genel olarak bireysel başvuru formlarındaki iddialarını tekrarlamışlardır.
2. Değerlendirme
a. Kabul Edilebilirlik Yönünden
18. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
b. Esas Yönünden
i. Genel İlkeler
19. Kötü muameleye uğrama riski bulunan ülkeye sınır dışı etme konusunda benimsenen genel ilkeler A.A. ve A.A. ([GK], B. No: 2015/3941, 1/3/2017, §§ 54-72) kararında yer almaktadır. Bu ilkeler kısaca şöyledir:
i. Sınır dışı edilecek kişiye, ülkesinde karşılaşabileceği risklere ilişkin olarak etkili bir karşı çıkma imkânı tanınması gerekir. Aksi hâlde sınır dışı edildiğinde kötü muameleye maruz kalma riski altında olduğunu iddia eden ve bu iddiasını delillendirme konusunda devlete göre daha kısıtlı imkânlara sahip olan yabancıya gerçek anlamda bir koruma sağlanabildiğinden bahsetmek mümkün olmayacaktır. Dolayısıyla hakkında sınır dışı kararı verilen yabancının iddialarını araştırtma ve bu kararı adil bir şekilde inceletme imkânı sağlayan usul güvencelerine sahip olduğu kuşkusuzdur. Bu çerçevede sınır dışı etme işlemi sonucunda yabancının gönderileceği ülkede kötü muamele yasağının ihlal edileceğine ilişkin iddianın tartışılabilir/araştırmaya değer ve belirli bir ciddilik seviyesinde olması, varsa sözü edilen iddiayı destekleyen bilgi ve belgelerin sunulması durumunda idari ve yargısal makamlar tarafından söz konusu ülkede gerçek bir ihlal riskinin bulunup bulunmadığı ayrıntılı şekilde araştırılmalıdır. Anılan usul güvencelerinin bir gereği olarak idari makamlar tarafından alınan sınır dışı kararlarının bağımsız bir yargı organı tarafından denetlenmesi, bu denetim süresince sınır dışı kararlarının icra edilmemesi ve yargılama sürecine tarafların etkili katılımının sağlanması gerekir.
ii. Sınır dışı etme kararının uygulanması hâlinde kötü muamele yasağının ihlal edilebileceğine karar verilebilmesi için geri gönderilen ülkedeki riskin varlığının bir olasılığın ötesinde gerçek bir risk seviyesinde olduğunun ispatlanması gerekir. Bu konudaki ispat külfeti iddianın niteliğine göre kamu makamlarına ve/veya başvurucuya ait olabilir.
iii. Gerçek riskin varlığına ilişkin maddi olguların olup olmadığı araştırılırken kural olarak sınır dışı kararının verildiği tarihteki şartlar dikkate alınmalı ancak yapılacak değerlendirmenin sonucunu doğrudan etkileyecek önemli gelişmeler olması hâlinde yeni durum da gözönünde tutulmalıdır.
iv. Sınır dışı etme kararıyla ilgili bireysel başvurularda Anayasa Mahkemesinin öncelikli rolü, geri gönderilen ülkede kötü muamele riskinin varlığına ilişkin savunulabilir bir iddianın bulunduğu durumlarda idari ve yargısal makamlar tarafından anılan yasak kapsamındaki usul güvencelerinin sağlanıp sağlanmadığını denetlemekten ibarettir. Anayasa Mahkemesi, usul güvencelerinin sağlanmadığını değerlendirdiğinde ikincillik ilkesi gereği kural olarak yeniden yargılama yapılması amacıyla ihlal kararı verir. Usul güvencelerinin sağlandığı durumlarda ise geri gönderilen ülkede gerçek bir kötü muamele riski olup olmadığı ayrıca değerlendirilir. Bununla birlikte Anayasa Mahkemesi, somut olayın özel şartları altında gerekli gördüğü hâllerde geri gönderilen ülkede gerçek bir kötü muamele riski olup olmadığını istisnai olarak ilk elden kendisi de inceleyebilir. Böyle bir durumda Anayasa Mahkemesi, sınır dışı işleminin gerçekleşmesi hâlinde kötü muamele yasağının maddi boyutunun ihlal edilip edilmeyeceğine ilişkin bir değerlendirme yapabilir.
ii. İlkelerin Olaya Uygulanması
20. Başvurucuların sınır dışı edilmeleri hâlinde Irak'ta gerçek bir riskle karşı karşıya kalacaklarına inanmak için esaslı gerekçeler sunup sunmadıkları değerlendirilmelidir. Anayasa Mahkemesi N.S.M.M. başvurusunda henüz sınır dışı edilmeyen başvurucu için yapılacak değerlendirmede menşe ülkesindeki güncel gelişmelerin dikkate alınacağını belirtmiş; Irak'ın genel güvenlik durumunun tek başına, geri gönderilmesi hâlinde bir kişi için kötü muamele yasağı kapsamında gerçek bir risk oluşturacak seviyede olmadığını, riskin gerçekliğinden bahsedilebilmesi için yabancının kişisel durumunun incelenmesi gerektiğini vurgulamıştır (aynı kararda bkz. § 33). Söz konusu başvuruda ayrıca Irak'ın bazı bölgelerinde Sünni Arap bir kişinin DAEŞ ile bağlantılı olmasının veya olduğunun düşünülmesinin -birtakım etkenlerin varlığı hâlinde- kötü muameleye maruz kalması için gerçek bir risk oluşturacağı belirtilmiştir (aynı kararda bkz. § 34). Uluslararası kuruluşların raporlarına bakıldığında Irak'taki Türkmenlerin gerçek bir riskle karşı karşıya olduklarından bahsedilebilmesi için kökenlerine başkaca unsurların da eşlik etmesi gerektiği anlaşılmaktadır (bkz. § 12).
21. Irak'ın genel güvenlik durumu nedeniyle başvurucuların ülkelerine gönderilmesinin tek başına gerçek bir risk oluşturmadığı şeklinde olan N.S.M.M. kararındaki değerlendirmeden ayrılmayı gerektiren bir neden bulunmamaktadır. Ayrıca somut başvurularda Sünni Arap olan başvurucuların menşe bölgeleri, ülkelerinden ayrılma zamanları dahil kişisel durumlarına bakıldığında ileri sürdükleri iddialar ve ortaya konulan bilgi ve belgeler gerçek bir kötü muamele riskine maruz kalacaklarına inanmak için yetersizdir. Bazı başvurucular, haklarındaki adli soruşturmanın ülkelerine gönderildiklerinde kendileri için sorun oluşturacağını iddia etmişlerse de idari veya adli makamların kararlarında başvurucuların DAEŞ kapsamında bir suçtan sorumlu olduklarına yahut aleyhlerinde bir suç delili olduğuna dair bir kabule rastlanmamıştır. Zaten bu kişiler haklarında adli soruşturma dahi açılmamıştır. Dolayısıyla bu nedenle başvurucuların kötü muameleye maruz kalacağından söz edilemez.
22. Diğer taraftan çoğu Sünni olduğunu belirten Türkmen başvurucuların kişisel durumlarına bakıldığında DAEŞ'le bağlantılı olarak algılanma, menşe bölgesi gibi diğer ek etkenler nedeniyle Irak'ta gerçek bir riske maruz kalacaklarına inanmak için yeterli bilgi/belge bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
23. Bazı başvurucular, pandemi nedeniyle bulaş riskini dile getirseler de sağlık durumlarına veya sınır dışı etme işlemi kapsamında pandeminin kendileri için ne gibi bir soruna yol açacağına ilişkin açıklama yapmamıştır. Söz konusu iddianın ayrıntılı inceleme yapmayı gerektiren nitelikte olmadığı değerlendirilmiştir. Öte yandan 2020/21712 numaralı dosyada adı yer alan başvurucunun seyahat edemediğine ilişkin iddiasının hamileliğinin üzerinden uzun zaman geçmesi ve sınır dışı işleminin tedbir kararıyla geçici olarak durdurulması nedeniyle ayrıca incelenmesine gerek görülmemiştir.
24. Sonuç olarak başvurucuların geri gönderilmeleri hâlinde Irak'ta gerçek bir riske maruz kalacaklarına inanmak için esaslı gerekçeler bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
25. Açıklanan gerekçelerle kötü muamele yasağının ihlal edilmediğine karar verilmesi gerekir.
C. Aile Hayatına Saygı Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
26. Ekli listede adları yer alan başvurucular sınır dışı edildikleri takdirde aile bütünlüklerinin bozulacağını iddia etmiştir.
27. Aile hayatına saygı hakkının yalnızca vatandaşlar tarafından değil hukuka uygun şekilde ikamet eden yabancılar tarafından oluşturulan aile birliklerini de koruduğunun kabulü gerekir. Ancak göç kontrolü ve kamu düzeninin korunması için söz konusu olan gereklilikler nedeniyle aile hayatına saygı hakkının sınırlandırılmasında devletin geniş takdir yetkisi vardır. Bu bakımdan aile yaşamının gelişim gösterdiği şartlar, aile hayatındaki ilişkilerin ne ölçüde kesildiği ya da kesileceği, ülkedeki bağların ne ölçüde olduğu, başka bir yerde aile yaşamını sürdürmek için aşılamaz nesnel engeller olup olmadığı, göç kontrolünün gereklerinin veya sınır dışı edilmenin ağır bastığı kamu düzenine ilişkin değerlendirmelerin olup olmadığı gibi kriterler dikkate alınarak inceleme yapılmaktadır (Peri Kırık, B. No: 2015/19795, 9/1/2019, § 26).
28. Başvurucuların Irak'a gönderilmeleri hâlinde kötü muamele yasağı kapsamında bir riskle karşı karşıya kalmayacakları değerlendirilmiştir (bkz. § 25). Başvurucular, kötü muamele riski dışında aile birlikteliklerini ülkelerinde sürdüremeyeceklerini iddia etmemiştir. Ailelerinde de kendileri ile birlikte Irak'a dönmesinde önemli engeller bulunduğu anlaşılamayan başvurucuların iddialarını temellendiremediği sonucuna ulaşılmıştır.
29. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
D. Adil Yargılama Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
30. Ekli listede belirtilen başvurucular, sınır dışı etme işlemine ilişkin davada verilen kararın kesin olduğunu, iki dereceli yargılama hakkından ve bazı usul güvencelerinden faydalanamadıklarını belirterek adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
31. Anayasa’nın 148. maddesinin üçüncü fıkrası ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 45. maddesinin (1) numaralı fıkrasına göre bireysel başvurunun incelenebilmesi için kamu gücü tarafından ihlal edildiği iddia edilen hakkın Anayasa’da güvence altına alınmış olmasının yanı sıra Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (Sözleşme) veya Türkiye’nin taraf olduğu Sözleşme'ye ek protokoller kapsamına da girmesi gerekir. Anayasa ve Sözleşme’nin ortak koruma alanı dışında kalan hak ihlali iddiasını içeren başvurular bireysel başvurunun kapsamında değildir (Onurhan Solmaz, B. No: 2012/1049, 26/3/2013, § 18).
32. Devletin yabancıları ülkeye kabul etmekte veya sınır dışı etmekte takdir yetkisinin bulunduğu kuşkusuzdur. Ancak anılan işlemlerin Anayasa'da güvence altına alınan temel hak ve özgürlüklere müdahale oluşturması hâlinde bireysel başvuruya konu edilebilmesi mümkündür (A.A. ve A.A., § 54). Öte yandan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi yabancıların ülkeye girişine, ülkede kalışına veya ülkeden çıkarılmasına ilişkin işlemlerin Sözleşme'nin 6. maddesi kapsamında kalmadığını kabul etmektedir. Bir başka ifadeyle söz konusu işlemlere ilişkin davalar medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili görülmemektedir (Aigul Mavlianova, B. No: 2016/6293, 9/11/2017, § 27). Dolayısıyla sınır dışı etme işlemini konu alan uyuşmazlıkları içeren yargılamaların Anayasa'nın 36. ve Sözleşme'nin 6. maddesinde güvence atına alınan adil yargılama hakkının ortak koruma alanı kapsamında kalmadığının kabulü gerekir (Aigul Mavlianova, § 28).
33. Başvurucuların adil yargılanma hakkına ilişkin iddialarının konusunun Anayasa ve Sözleşme'nin ortak koruma alanı dışında kaldığı anlaşılmaktadır.
34. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının konu bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
E. İdari Gözetim Altında Tutma Nedeniyle Kişi Hürriyeti ve Güvenliği Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
35. Ekli tabloda belirtilen başvurucular hukuka aykırı olarak idari gözetim altında tutulmaları nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
36. Anayasa Mahkemesi B.T. (B. No: 2014/15769, 30/11/2017) başvurusunda idari gözetim altında tutulma yerlerinin yönetim, denetim ve işletilmesinin İçişleri Bakanlığı tarafından yürütülen bir kamu hizmeti olduğunu, 6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesine göre idari işlem ve eylemlerden dolayı kişisel hakkı doğrudan etkilenenlerin idari yargıda tam yargı davası açabileceğini, teorik düzeyde mevcudiyeti tespit edilen bu yolun -sırf bilgi eksikliği nedeniyle- fiiliyatta hiç işletilmemesinin etkisiz olduğu biçiminde yorumlanamayacağını belirtmiş ve yabancının salıverilmesi hâlinde etkili hukuk mekanizmasının tam yargı davası olduğunu ifade etmiştir (B.T., §§ 45-58).
37. Anayasa Mahkemesi aynı başvuruda idari gözetimi sona erdirilen başvurucuların hukuka aykırı olarak idari bir kararla özgürlüklerinden yoksun bırakılmaları nedeniyle uğradıklarını öne sürdükleri maddi ve manevi zararlarının karşılanması bakımından başarı şansı sunma, yeterli giderim sağlama kapasitesini haiz ve ulaşılabilir olduğu görülen tam yargı davası yolu tüketilmeden yapılan başvuruların incelenmesinin bireysel başvurunun ikincil niteliği ile bağdaşmadığı sonucuna varmıştır (B.T., § 73; A.A., B. No: 2014/18827, 20/12/2017, § 37).
38. Anayasa Mahkemesi R.M. ve diğerleri (B. No: 2015/19133, 17/4/2019) başvurusunda bir kez daha yukarıda yer verilen ilkelere bağlı kaldığını vurgulamıştır (aynı kararda bkz. § 31). Başvurucular geri gönderme merkezlerinden salıverilmiştir. Başvurucuların geri gönderme merkezinde tutulmaları nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiası bakımından açıklanan ilkelerden ayrılmayı gerektiren bir husus bulunmamaktadır.
39. Açıklanan gerekçelerle başvuruların bu kısmının diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebinde bulunan başvurucuların adli yardım taleplerinin KABULÜNE,
B. Talebi olan başvurucuların kamuya açık belgelerde kimliklerinin gizli tutulması taleplerinin KABULÜNE, talebi olmayanların ise kimliklerinin başvurunun niteliği gereği RESEN GİZLİ TUTULMASINA,
C. 1. İdari gözetim altında tutma nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
3. Adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın konu bakımından yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
4. Sınır dışı etme kararı nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
D. Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan kötü muamele yasağının İHLAL EDİLMEDİĞİNE,
E. Sınır dışı etme işlemlerine ilişkin verilen tedbir kararlarının SONLANDIRILMASINA,
F. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca adli yardım talebi kabul edilen başvurucuların yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA,
G. Diğer başvurucular tarafından yapılan yargılama giderlerinin başvurucular üzerinde BIRAKILMASINA,
H. Kararın bir örneğinin İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE,
İ. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 11/12/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.