TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
MUHAMMED FERİT KARABULUT BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2019/29504)
Karar Tarihi: 11/12/2024
Başkan
:
Basri BAĞCI
Üyeler
Engin YILDIRIM
Kenan YAŞAR
Ömer ÇINAR
Metin KIRATLI
Raportör
Fatma Gülbin ÖZTÜRK
Başvurucu
Muhammed Ferit KARABULUT
Vekili
Av. Nadide Nur GÖNÜLLÜ
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, aynı maddi olaya dayanılmak suretiyle açılan başka davalarda verilen kararlardan aksi bir sonuca ulaşılarak davanın reddedilmesi nedeniyle adil yargılama hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Başvurucunun davalı T.C. Ziraat Bankası (Banka) nezdindeki mevduat hesabında bulunan 3.565 TL'ye bloke konulmuştur. Başvurucu, ilgili bloke işleminin hukuka aykırı olduğunu belirterek hesabına konulan blokenin kaldırılması ve bloke konulan paranın faizi ile birlikte tahsili talebiyle Banka aleyhine dava açmıştır.
3. Batman 4. Asliye Hukuk Mahkemesi (Mahkeme) tarafından yapılan yargılama sonucunda 24/1/2017 tarihinde davanın kabulüne karar verilmiştir. Mahkeme gerekçeli kararında; davalı Banka ile başvurucu arasındaki hukuki ilişkinin yerleşik Yargıtay kararlarına göre ödünç akdi ile usulsüz tevdi akdinin unsurlarını içinde barındıran karma ve kendine özgü bir sözleşme olduğunu belirtmiştir. Karz sözleşmelerinde ödünç alanın takas hakkı bulunduğuna, bununla birlikte usulsüz tevdi akdinde ise tevdi alanın takas hakkının bulunmadığına dikkat çeken Mahkeme; vadesiz mevduat durumunda taraflar arasındaki sözleşmede özel bir hüküm bulunmadığı müddetçe takas yetkisinin olmadığını ifade etmiştir. Davalı Bankanın kanunen takas yetkisi bulunmadığını, davalının davacı ile arasında takas yetkisi içeren bir sözleşme bulunduğuna ilişkin bir iddiasının da olmadığını belirten Mahkeme, dava dışı Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığıile Banka arasındaki protokolün veya başvurucu ile İnpınar Tarımsal Sulama Kooperatifi (Kooperatif) arasındaki sözleşmenin başvurucu ile davalı arasındaki ilişkiye uygulanmasının hukuken mümkün olmadığı sonucuna ulaşmıştır.
4. Karar, davalı tarafça istinaf edilmiştir. Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi (istinaf mercii)28/6/2017 tarihindeBatman 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin kararının kaldırılmasına, Mahkemenin yetersiz araştırma ve incelemeye dayalı olarak hüküm kurduğunu belirterek dosyanın yeniden yargılama yapılmak üzere Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir. İstinaf mercii gerekçeli kararında; blokenin başvurucunun hesabına başvurucunun da üyesi olduğu Kooperatifin ve üyelerinin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığına olan borçlarından dolayı konulduğunu ifade etmiştir. Kooperatif ana sözleşmesinin ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile Kooperatif arasındaki protokolün dosyada bulunmadığına dikkat çeken istinaf mercii, ilgili sözleşmelerin getirtilerek sözleşme hükümlerinin uzman bilirkişilerden teşekkül ettirilecek bir heyet tarafından incelenmesi sonucunda düzenlenecek rapor kapsamında karara varılması gerektiğini belirtmiştir.
5. Mahkeme, istinaf mercii tarafından tespit edilen eksiklikleri tamamlamış ve5/3/2019 tarihli kararla davayı reddetmiştir. Mahkeme gerekçeli kararında; denetime elverişli, hukuka ve somut olaya uygun bilirkişi raporunu dikkate alarak ret kararı tesis ettiğini belirtmiştir. Raporda 26/4/2014 tarihinde davalı Banka ile Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı arasında protokol imzalandığı, ilgili protokolle Kooperatif ve üyelerinin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığına olan borçları sebebiyle icra takip ve tahsil işlemlerini yürütme yetkisinin davalı Bankaya verildiği, bu kapsamda Bankanın Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından kendisine gönderilen 13/8/2015 tarihli yazıya istinaden muaccelliyet durumunu dikkate alarak bloke işlemi gerçekleştirdiği ifade edilmiştir.
6. Başvurucu, karara karşı istinafkanun yoluna başvurmuştur. İstinaf mercii 2019 yılı için kesinlik sınırının 4.400 TL olarak belirlendiğini ve istinaf konusu edilen kararın hüküm tarihi itibarıyla miktar yönünden kesin nitelikte olduğunu belirterek 25/6/2019 tarihli kararla istinaf talebini usulden reddetmiştir.
7. Nihai karar, başvurucuya elektronik tebligat yoluyla tebliğ edilmiş; tebligat 10/7/2019 tarihinde alıcısı tarafından açılmıştır. Başvurucu 9/8/2019 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
8. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
9. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
10. Başvurucu; kendisi ile benzer durumda olan A.K. nın açtığı dava yönünden Beşiri Asliye Hukuk Mahkemesinin 14/7/2011 tarihinde kabul kararı verdiğini, kararın Yargıtay 13. Hukuk Dairesince 20/5/2013 tarihinde onanarak kesinleştiğini, Batman 3. Asliye Hukuk Mahkemesi 12/4/2017 tarihli kararının da benzer şekilde olduğunu belirtmektedir. Başvurucu, işaret ettiği bu örnekler ışığında aynı konuya ilişkin olarak birbirinden farklı ve çelişkili kararlar verilmesinin hukuk devleti ilkesini ve adil yargılanma hakkını ihlal ettiğini ileri sürmektedir.
11. Anayasa Mahkemesi olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder. Başvurucunun şikâyetlerinin özü benzer nitelikteki davalarda farklı yönde kararlar verilmesi hususuna ilişkin olduğundan belirtilen ihlal iddiaları mahiyeti itibarıylaadil yargılanma hakkı kapsamında incelenmiştir.
12. Anayasa'nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda incelenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda ilke olarak mahkemeler önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun adil olup olmaması bireysel başvuru konusu olamaz. Ancak bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklere müdahale teşkil eden, bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik içeren tespit ve sonuçlar bu kapsamda değildir (konuya ilişkin birçok karar arasından bkz. Ahmet Sağlam, B. No: 2013/3351, 18/9/2013).
13. Somut olayda başvurucunun davalı Bankada bulunan mevduat hesabındaki 3.565 TL'ye başvurucunun üyesi olduğu Kooperatifin ve üyelerinin Bakanlığa olan borçlarından dolayı Banka tarafından bloke konulmuş ve başvurucubloke işleminin hukuka aykırı olduğunu belirterek blokenin kaldırılması ve bloke konulan miktarın faiziyle birlikte tahsili talebiyle Banka aleyhine dava açmıştır. Başvurucunun açtığı dava, davalı Banka ile Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı arasındaki protokol hükümleri uyarınca Bankaya icra takip ve tahsil işlemleri yürütme yetkisi tanındığı gerekçesiyle reddedilmiştir. Bununla birlikte başvurucu, Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 20/5/2013 tarihli onama kararıyla kesinleşen Beşiri Asliye Hukuk Mahkemesinin 14/7/2011 tarihli kararı ile Batman 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 12/4/2017 tarihli kararının aksi yönde olduğunu belirterek bu davaların kabul edildiğini ifade etmiştir. Başvurucu, Batman 3. Asliye Hukuk Mahkemesi kararına ilişkin kanun yolu bilgisi sunmamıştır.
14. Anayasa Mahkemesi Ahmet Sağlam kararında aynı derecedeki bağımsız yargı mercileri arasındaki yorum ve içtihat farklılıklarının tek başına adil yargılanma hakkının ihlali niteliğinde olduğunun kabul edilemeyeceğini değerlendirmiş olup; temyiz mercilerinin, uyuşmazlıklara ilişkin olarak tarafların talepleri ve delilleri arasındaki yorum farklılıklarının da tek başına adil yargılanma hakkının ihlali niteliğinde kabul edilemeyeceğini belirtmiştir.
15. Başvurucu, yerleşik içtihada aykırı karar verildiğini ileri sürmekte ise de başvurucunun sunduğu kararların ikisinin aynı derecedeki bağımsız yargı mercine ait olduğu ve bu iki karar haricinde sadece bir onama kararı sunduğu görülmekle bu kararların verildiği yargılamaların derecesi ve sunulan kararların sayısı gözetilerek başvurucunun yerleşik yargısal içtihata aykırı karar verildiği iddiasını ortaya koyamadığı değerlendirilmiştir.
16. Anayasa Mahkemesinin kural olarak somut davadaki kanıtları değerlendirme ve hukuk kurallarını yorumlama gibi bir görevi yoktur. Ancak mahkemelerin yargılama sırasında taraflarca ileri sürülen argümanların gerçekliğinin tespitine yönelik gerekli ve etkili incelemeleri yapması, elde edilen deliller çerçevesinde ilgili ve yeterli bir gerekçeyle değerlendirme yaparak ulaştığı sonucun makul ve öngörülebilir sınırlar içinde olması adil yargılanma hakkının bir gereğidir.
17. Başvuru konusu olayda başvurucunun ileri sürdüğü iddiaların yargılama mercilerince delillerin değerlendirilmesine ve hukuk kurallarının yorumlanmasına ilişkin olduğu, başvurucunun iddialarını ve itirazlarını ileri sürme imkânından yoksun bırakılmadığı, mahkeme kararlarında bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik oluşturan durum bulunmadığı dikkate alındığında ihlal iddialarının kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu anlaşılmıştır. Dolayısıyla başvurucunun şikâyetinin açıkça dayanaktan yoksun olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
18. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
III. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 11/12/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.