TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
SANİYE TOY TÜRKMEN BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2019/35139)
Karar Tarihi: 5/9/2023
Başkan
:
Hasan Tahsin GÖKCAN
Üyeler
Muammer TOPAL
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
İrfan FİDAN
Muhterem İNCE
Raportör
Kübra ÇİFTÇİ
Başvurucu
Saniye TOY TÜRKMEN
Vekili
Av. Neslihan Sedef ERKEN
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru; özel eğitim gereksinimi olan anaokulu öğrencisinin önce okul kaydını yapmayarak, okul kaydı yapıldıktan sonra ise baskı uygulayıp okuldan ayrılmasına neden olarak eğitim hakkının, bu konuyla ilgili olarak Savcılığa yapılan şikâyetlerin sonuçsuz kalması nedeniyle de adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
2. Başvurucunun kızı, hafif düzeyde otizm tanılı ve e-okul sisteminde kaynaştırma öğrencisi olarak kayıtlı 2013 doğumlu bir çocuktur. 2018-2019 eğitim-öğretim yılı için başvurucunun kızının anaokulu e-kaydı, e-okul sistemi üzerinden otomatik olarak Antalya Muratpaşa Ertuğrul Gazi İlkokuluna yapılmıştır.
3. Başvurucunun iddiasına göre kesin kayıt yaptırmak için okula başvurduğunda müdür yardımcısı tarafından şifahen okulda yer olmadığı belirterek kayıt yapılmamıştır. Başvurucu bunun üzerine kızını, evine uzak bir okula kaydettirmek zorunda kalmıştır. Ancak kızının söz konusu okula gitmekte zorlanması nedeniyle ikinci dönem tekrar Muratpaşa Ertuğrul Gazi İlkokuluna dilekçe ile kayıt talebinde bulunmuştur. Dilekçenin kayda alındığına dair belge istemesi üzerine başvurucu ile müdür yardımcısı arasında münakaşa yaşanmıştır. Başvurucu ve çocukları, güvenlik görevlisi zoruyla okul dışına çıkartılmıştır. Başvurucu, ilgili kamu görevlileri tarafından hakarete uğradığı ve darp edildiği iddialarıyla Antalya Cumhuriyet Başsavcılığına (Savcılık) şikâyette bulunmuştur.
4. Bu süreçte başvurucunun dilekçeyle yapmış olduğu okula kayıt talebi, bir sonraki yıl okul öncesi eğitime yaşça kayıt yaptırması mümkün olmayan öğrencilere öncelik verildiği ve başvurucunun kızının bu kapsamda olmadığı gerekçesiyle reddedilmiştir. Bunun üzerine başvurucu bu kez okul kaydı talebinin keyfî bir şekilde reddedildiği, ilgili kamu görevlilerinin görevlerini kötüye kullandıkları iddiasıyla Savcılığa suç duyurusunda bulunmuştur.
5. Bu arada İl Millî Eğitim Müdürlüğünün talimatıyla başvurucunun kızının 15/4/2019 tarihinde Muratpaşa Ertuğrul Gazi İlkokuluna kaydı yapılmıştır. Ancak başvurucunun iddiasına göre okul yönetimi ile aralarında gelişen husumet nedeniyle başvurucunun kızı, okulda baskıya maruz kalmış ve eğitim döneminin son üç ayında okula devam edememiştir.
6. Savcılık, başvurucunun ilk şikâyeti olan hakaret ve darp iddiasıyla ilgili olarak olay yeri DVD kayıtlarına göre başvurucunun kayıt esnasında okulda huzursuzluk yaratarak güvenlik görevlisine iki kez tokat attığını, bu sebeple okuldan çıkartılmaya çalışıldığını tespit etmiştir. Savcılık, başvurucuda oluşan basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek nitelikteki yaralanmanın bu esnada olmuş olabileceği, DVD kayıtlarında ses kaydı olmadığından hakarete dair bir delil olmadığı, tanıkların da hakaret edildiğine dair bir beyanlarının olmadığı yolunda değerlendirmelerde bulunarak kovuşturmaya yer olmadığına karar vermiştir. Başvurucunun bu karara yönelik itirazı sulh ceza hâkimliğince reddedilmiştir. Başvurucu bahsi geçen kararı, 2019/36714 numaralı bireysel başvuruya konu etmiştir.
7. Savcılık, başvurucunun ikinci şikâyeti olan çocuğun okul kaydını keyfî olarak yapmamak suretiyle görevin kötüye kullanıldığı iddiasıyla ilgili olarak ise Muratpaşa Kaymakamı'ndan soruşturma izni talep etmiştir. Kaymakamlık tarafından yapılan ön inceleme neticesinde, başvurucunun okula kayıt yaptırma talebine dair dilekçesinde kızının özel durumundan bahsetmediği, özel eğitim ihtiyacı olan çocukların okula kayıt iş ve işlemlerinin İlçe Millî Eğitim Müdürlüğü Özel Eğitim Değerlendirme Kurulunca yapıldığı belirtilerek ilgililer hakkında soruşturma izni verilmemiştir. Başvurucu bu karara bölge idare mahkemesinde nezdinde itiraz etmiş, itirazının reddedilmesi üzerine anılan süreci 2019/35139 numaralı bireysel başvuruya konu etmiştir.
8. Başvurular süresi içinde yapılmıştır.
9. Komisyonca, 2019/36714 numaralı başvuru ile 2019/35139 arasında konu ve kişi yönünden hukuki irtibat bulunması nedeniyle birleştirilmelerine karar verilmiştir. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
A. Eğitim Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Okul Kaydı Yapılmadan Önceki Şikayetler Yönünden
10. Başvurucu; sağlık problemleri nedeniyle özel eğitim gereksinimi olan kızının, Millî Eğitim Bakanlığının otomatik olarak atama yaptığı okula kasıtlı bir şekilde kaydının yapılmadığını belirterek eğitim hakkının ihlal edildiğini ileri sürmektedir.
11. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un "Bireysel başvuru hakkına sahip olanlar" kenar başlıklı 46. maddesinde kimlerin bireysel başvuru yapabileceği sayılmıştır. Anılan maddenin (1) numaralı fıkrasına göre bir kişinin Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilmesi için üç temel ön şartın birlikte bulunması gerekmektedir. Bu ön şartlar başvurucunun kamu gücünün eylem veya işleminden ya da ihmalinden dolayı güncel bir hakkının ihlal edildiği iddiasında bulunması, iddia edilen ihlalden kişinin kişisel olarak ve doğrudan etkilenmiş olması ve bunların sonucunda başvurucunun mağdur olduğunu iddia etmesidir (Fetih Ahmet Özer, B. No: 2013/6179, 20/3/2014, § 24).
12. Anayasa Mahkemesi açısından idari makamlar ve derece mahkemeleri tarafından başvurucular lehine bir tedbir ya da kararın alınması suretiyle ihlalin tespit edilmesi, verilen karar ile bu ihlalin uygun ve yeterli biçimde giderilmesi hâlinde ilgili tarafın artık mağdur olduğu ileri sürülemeyecektir (Sadık Koçak ve diğerleri, B. No: 2013/841, 23/1/2014, § 83).
13. Başvurucu, okula kayıt için ilk başvurusunu şifahen yaptığını ancak başvurusunun sözlü bir şekilde okul yönetimi tarafından reddedildiğini belirtmektedir. Başvurucunun ikinci dönem yazılı olarak yaptığı ikinci başvurusu ise bir sonraki yıl okul öncesi eğitime yaşça kayıt yaptırması mümkün olmayan öğrencilere öncelik verildiği, başvurucunun kızının bu kapsamda olmadığı gerekçesiyle reddedilmiştir. Bu işlem üzerine başvurucu, ilgili kamu görevlileri hakkında görevi kötüye kullanma suçundan Savcılığa suç duyurusunda bulunmuştur. Konuyla ilgili olarak Muratpaşa Kaymakamlığınca yürütülen ön incelemede neticesinde, başvurucunun okula kayıt yaptırma talebine dair dilekçesinde kızının özel durumundan bahsetmediği, özel eğitim ihtiyacı olan çocukların okula kayıt iş ve işlemlerinin İlçe Millî Eğitim Müdürlüğü Özel Eğitim Değerlendirme Kurulunca yapıldığı belirtilerek ilgililer hakkında soruşturma izni verilmemiştir.
14. Somut olayda başvurucu, kayıt talebinin reddine ilişkin işleme karşı idari yargıda dava açmamıştır. Kaldı ki kısa bir süre sonra başvurucu, İl Millî Eğitim Müdürlüğünün talimatıyla çocuğunun okul kaydını yaptırmıştır. Bu durumda, başvurucunun başlangıçta okul kaydının yapılmaması nedeniyle oluşan mağduriyeti, sonradan bir üst makamca giderildiğinden artık bu konuyla ilgili başvurucunun mağduriyetinden bahsedilemez. Dolayısıyla başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin kişi bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna kararı verilmesi gerekir.
2. Okul Kaydı Yapıldıktan Sonraki Şikayetler Yönünden
15. Başvurucu, okul kaydı yapıldıktan sonra kızının bir süre okula devam ettiğini, ancak okul yönetimi ile aralarında oluşan husumet nedeniyle baskıya maruz kaldığını ve eğitim döneminin son üç ayında okula gidemediğini, ayrıca bu sebeple de eğitim hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
16. Anayasa'nın 148. maddesinin üçüncü fıkrası ve 6216 sayılı Kanun'un "Bireysel başvuru hakkı" kenar başlıklı 45. maddesinin (2) numaralı fıkrasına göre bireysel başvuru yoluyla Anayasa Mahkemesine başvurulabilmesi için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması gerekir. Bu nedenle temel hak ve özgürlüklerin ihlal edildiğine ilişkin iddiaların öncelikle derece mahkemeleri önünde ileri sürülmesi, bu makamlar tarafından değerlendirilmesi ve bir çözüme kavuşturulması esastır (Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt, B. No: 2012/403, 26/3/2013, § 16).
17. Somut olayda, başvurucu ile okul görevlileri arasında okul kaydı sırasında yaşanan olaylar, tarafların karşılıklı birbirlerinden şikâyetçi olmaları nedeniyle adli mercilere intikal etmiştir. Bu kapsamda yürütülen soruşturmada incelenen olay yeri kamera görüntülerine göre başvurucu, okuldan güvenlik görevlisi aracılığıyla çıkartılmış ancak başvurucu da güvenlik görevlisine iki kez tokat atmıştır. Dolayısıyla kayıt sırasında yaşanan olaylar, taraflar arasında karşılıklı fiziksel temasın da bulunması nedeniyle kişisel bir husumete dönüşmüştür. Bu husumet nedeniyle başvurucu, kızının eğitim hakkının da ihlal edilmiş olduğunu belirterek ilgili kamu görevlilerinin ısrarla cezalandırılmasını talep etmiş, en az iki kez ilgililer hakkında suç duyurusunda bulunmuştur.
18. Başvurucu, her ne kadar söz konusu olaylar nedeniyle kızının okulda baskı gördüğünü ve bu baskı nedeniyle eğitim döneminin son üç ayında okula gidemediğini ileri sürmekteyse de bireysel başvuru dosyasına yansıyan görüntü, çocuğun belli bir süre okula devam etmesine karşın son üç ay başvurucunun isteğiyle okula devam etmediğidir. Yaşanan olaylardan sonra başvurucu ile okul idarecileri arasında bir husumet doğduğu açıktır. Bununla beraber bu tür bir husumetin sebeplerini ve sorumlularını tespit etmek ilk elden Anayasa Mahkemesinin ne görevidir ne de bu konunun eldeki başvurunun çözülmesinde bir değeri bulunmaktadır. Anayasa Mahkemesinin kanaatine göre bir ölçüde başvurucunun da neden olduğu olaylardan sonra oluşan husumet, çeşitli yönlerden çocuğunun eğitim hayatına yansımış olabilir. Ancak başvurucu, kızının okula gittiği dönemde yaşadığı ve okuldan ayrılmasına yol açabilecek kadar kuvvetli olan olayların ne olduğu ile ilgili başvuru formunda bir bilgi vermediği gibi bu konuyla ilgili adli ya da idari makamlara yaptığı bir başvurudan da bahsetmemektedir. Sonuç olarak başvurucunun, çocuğunun okula devam edememesinin gerçek nedeninin ilgili kamu görevlilerin kasıtlı davranışları olduğunu, diğer şikâyetlerinden ayrı bir şekilde ilgili makamlar önünde ileri sürmesi gerekmektedir. Başvurunun bu kısmının incelenmesinin bireysel başvurunun ikincil niteliği ile bağdaşmayacağı açıktır.
19. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Adil Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
20. Başvurucu, kızının anaokuluna kayıt işlemleri sırasında kamu görevlileri tarafından hakarete uğradığını, ayrıca ilgili kamu görevlilerince kolundan tutularak okuldan zorla çıkartıldığını, bu sırada hem kendisinin hem de kızlarından birisinin basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde yaralandığını, buna rağmen Savcılıkça hakaret ve kasten yaralama suçlarından kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmesinin adil yargılanma hakkının ihlal olduğunu iddia etmiştir. Ayrıca ilgili kamu görevlilerinin keyfî bir şekilde okul kaydını yapmadıklarını, bahsi geçen kişiler hakkında görevi kötüye kullanma suçundan yaptığı şikâyetle ilgili olarak soruşturma izni verilmemesinin de adil yargılanma hakkının ihlali olduğunu ileri sürmüştür.
21. Başvurucunun her iki karara yönelik söz konusu iddiaları, adil yargılanma hakkı kapsamında incelenmiştir.
22. 6216 sayılı Kanun’un 45. maddesinin (1) numaralı fıkrasına göre bireysel başvurunun incelenebilmesi için kamu gücü tarafından ihlal edildiği iddia edilen hakkın Anayasa’da güvence altına alınmış olmasının yanı sıra Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (Sözleşme) ve Türkiye’nin taraf olduğu Sözleşme'ye ek protokoller kapsamına da girmesi gerekir. Anayasa ve Sözleşme’nin ortak koruma alanı dışında kalan hak ihlali iddiasını içeren başvurular bireysel başvurunun kapsamında değildir (Onurhan Solmaz, B. No: 2012/1049, 26/3/2013, § 18).
23. Sözleşme’nin 6. maddesinde adil yargılanmaya ilişkin hak ve ilkelerin medeni hak ve yükümlülükler ile ilgili uyuşmazlıkların ve bir suç isnadının esasının karara bağlanması esnasında geçerli olduğu belirtilerek hakkın kapsamı bu konularla sınırlandırılmıştır. Dolayısıyla bahsedilen hâller dışında kalan adil yargılanma hakkının ihlali iddiasına dayanan başvurular, Anayasa ve Sözleşme kapsamı dışında kalacağından bireysel başvuruya konu olamaz. Bir ceza davasında üçüncü kişilerin cezalandırılmasını talep eden mağdur, suçtan zarar gören, şikâyetçi veya katılan sıfatını haiz kişiler Sözleşme’nin 6. maddesinin koruma alanı dışında kalmaktadır (Onurhan Solmaz, § 23, 24).
24. 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun yürürlüğe girmesi ile ceza muhakemesinde şahsi hak iddiasında bulunma imkânı ortadan kalkmıştır. Dolayısıyla başvurucunun ceza muhakemesi sürecinde medeni haklarını ileri sürme imkânı bulunmamaktadır. Ayrıca kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın etkileri ceza muhakemesi süreci ile sınırlı olup hukuk mahkemeleri açısından bağlayıcı bir etkisi yoktur.
25. Başvurucu, ilgili kamu görevlileri hakkında soruşturma açılmasını sağlamak amacıyla suç duyurusunda bulunmuş olup talebi üçüncü kişilerin cezalandırılmasıyla sınırlıdır. Başvurucu, üçüncü kişi ya da kişilerin fiili nedeniyle medeni haklarına yönelik bir müdahalenin bulunduğunu düşünüyor ve buna ilişkin zararının giderilmesini istiyorsa hukuk mahkemeleri önünde dava açma imkânına sahiptir.
26. Sonuç olarak bir ceza soruşturmasında mağdur sıfatını haiz başvurucunun, kendisi hakkında suç isnadına ilişkin olmayan ve üçüncü kişinin cezalandırılmasına yönelik ihlal iddialarının adil yargılanma hakkının kapsamına girmediği anlaşıldığından, başvurunun bu kısmının konu bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
III. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Eğitim hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kişi bakımından yetkisizlik ve başvuru yollarının tüketilmemesi nedenleriyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın konu bakımından yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 5/9/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.