logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Yalçın Keskin [1.B.], B. No: 2019/35586, 28/11/2024, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

YALÇIN KESKİN BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2019/35586)

 

Karar Tarihi: 28/11/2024

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 


Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Recai AKYEL

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

İrfan FİDAN

 

 

Yılmaz AKÇİL

Raportör

:

Ayşe Didem ÖZDEMİR AKCA

Başvurucu

:

Yalçın KESKİN

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru; ceza infaz kurumunda fiziksel şiddete uğranması ve olay hakkında etkili soruşturma yürütülmemesi nedeniyle kötü muamele yasağının, ziyaretçi kabulünden men etme disiplin cezası nedeniyle de özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

2. Başvurucu, Adana 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 19/2/1998 tarihli hükmü uyarınca devletin egemenliği altında bulunan topraklardan bir kısmını devlet idaresinden ayırmaya çalışma suçundan müebbet hapis cezasıyla cezalandırılmıştır. Hüküm, temyiz incelemesi neticesinde Yargıtay tarafından 27/4/1999 tarihinde onanarak kesinleşmiştir. Başvurucu, anılan cezanın infazı için Elazığ T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (Ceza İnfaz Kurumu) tutulduğu dönemde diğer tutuklu ve hükümlülerle birlikte Elazığ Cumhuriyet Başsavcılığına (Başsavcılık) yazdığı 2/1/2017 tarihli dilekçeyle, nakil tarihi olan 28/12/2016'dan itibaren sayımlar sırasında infaz koruma memurlarının fiziksel şiddetine uğradığını belirterek şikâyetçi olmuştur. İddiaya göre başvurucu ve diğer tutuklu ve hükümlüler her gün duvara çarpılmış, yerlerde sürüklenmiş, tekmelenmiş, yumruklanmış, çekilip itilmiş, fırlatılmış, hakaret ve tehdide uğramıştır. Bunun neticesinde vücutlarında şişme, morarma, çizik ve kanama meydana gelmiştir. Şikâyet dilekçesinde kimin neresinden nasıl yaralandığı belirtilmemiş, genel bir biçimde olaylar aktarılmıştır.

3. Başsavcılık, başvurucu ile diğer tutuklu ve hükümlülerin şikâyeti üzerine başlatılan ceza soruşturmasında 6/1/2017 tarihinde yazdığı yazıyla Ceza İnfaz Kurumundan şikâyetçilerin adli muayene raporlarının aldırılmasını, olaya ilişkin tutanakların gönderilmesini, ilgililer hakkında disiplin soruşturması bulunuyorsa bu hususta bilgi verilmesini istemiştir. Ceza İnfaz Kurumu, cevabi yazısıyla başvurucunun ve diğer şikâyetçilerin adli muayene raporları ile şikâyet tarihinden sonrasına ilişkin olarak 4/1/2017 tarihinde sayım sırasında meydana gelen olaylara dair disiplin soruşturmasına ilişkin belgeleri göndermiştir.

4. Başvurucu hakkında Ceza İnfaz Kurumu hekimi tarafından 10/1/2017 tarihinde düzenlenen sağlık raporunda başvurucunun sağ kaşı üzerinde 0,25 mm çizik bulunduğu ve yaralanmanın basit tıbbi müdahale ile giderilebileceği belirtilmiştir.

5. Başvurucu 13/1/2017 tarihli dilekçesiyle 31/12/2016 tarihinde sabah sayımı sırasında Ceza İnfaz Kurumu personelinin fiziksel şiddetine maruz kaldığını, ensesine yumrukla vurulduğunu, boğazının sıkıldığını, sandalye ile kaşından yaralandığını belirterek şikâyetçi olmuştur. Başsavcılığın dilekçe üzerine başlattığı soruşturma ile ilk soruşturmayı birleştirmiştir.

6. Başsavcılık, olay tarihlerini kapsayan görüntü kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırmıştır. Çözümleyici bilirkişi tarafından hazırlanan 20/2/2017 tarihli raporda 28/12/2016-5/1/2017 tarihleri arasındaki görüntü kayıtlarının incelendiği, bazı kayıtlarda sayım için yerden kalkmayan tutuklu ve hükümlülerin infaz koruma memurlarınca kollarına girilerek kaldırılması sırasında itiş kakış meydana geldiğinin görüldüğü belirtilmiştir.

7. Başvurucu ve diğer şikâyetçilerin iddialarına ilişkin olarak idari yönden inceleme başlatılması için soruşturma kapsamında Başsavcılığın Ceza İnfaz Kurumuna yazdığı yazıya verilen cevapta, yapılan değerlendirme neticesinde iddialar kapsamında Kurum personelinin kasıt, kusur veya ihmali tespit edilemediğinden idari soruşturma başlatılmasına yer olmadığı kanaati bildirilmiştir.

8. Yürütülen ceza soruşturması neticesinde başvurucunun da aralarında bulunduğu 20 şikâyetçinin 2016-2017 yılları arasında gerçekleştiğini ileri sürdüğü olaylar nedeniyle Ceza İnfaz Kurumu görevlileri hakkında kasten yaralama, hakaret, görevi kötüye kullanma suçlarından kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiştir. Kararda özetle şikâyetçilerin nakledilerek geldikleri Ceza İnfaz Kurumunda giriş işlemleri sırasında zorla soyularak şiddete uğradıklarını, eşyalarına zarar verildiğini, koğuşların inşaat hâlinde olduğunu, sayımlarda şiddete maruz kaldıklarını ileri sürdükleri, farklı tarihlerde yapılan şikâyetler üzerine başlatılan soruşturmaların birleştirildiği belirtilmiştir. Kararda şikâyetçiler hakkında olaylar nedeniyle 3 ay ziyaretçi kabulünden men disiplin cezası uygulandığı, görüntü kayıtlarının incelenmesi neticesinde sayım için oturdukları yerden kalkmayan şikâyetçilerin infaz koruma memurları tarafından kollarına girilerek kaldırılması sırasında itiş kakış meydana geldiğinin anlaşıldığı, mevzuattan kaynaklanan zor kullanma yetkisinin kullanılması nedeniyle müdahalenin kötü muamele niteliğinde olmadığı ifade edilmiştir.

9. Başvurucunun karara itirazı Elazığ Sulh Ceza Hâkimliğince 27/12/2019 tarihinde reddedilmiştir.

10. Başvurucu 21/10/2019 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

11. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

12. Ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.

A. Kötü Muamele Yasağının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

13. Başvurucu 29/12/2016 tarihinde naklen geldiği Ceza İnfaz Kurumunda siyasi düşünceleri nedeniyle fiziksel şiddete uğradığını, bu durumun görüntü kayıtlarıyla tespit edildiğini, yaralarının iyileşmesinin beklendiğini, suç duyurusu üzerine revire götürülerek infaz koruma memurları eşliğinde rapor alındığını, şikâyete ilişkin belgelerinin aramalar sırasında kaybedilerek itiraz hakkının engellendiğini, ceza soruşturması 2 yıl 9 ay devam etmesine rağmen olumlu sonuç alamadığını belirterek kötü muamele yasağının, eşitlik ilkesinin, dilekçe hakkının, etkili başvuru hakkının ve adil yargılanma hakkının ihlal edildiğinden şikâyet etmiştir. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde, özetle ihlal iddialarının incelenmesi sırasında ilgili mevzuat hükümleri ve içtihatlar ile somut olayın kendine özgü koşullarının dikkate alınması gerektiği bildirilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı başvuru formundaki iddialarıyla aynı yönde beyanda bulunmuştur.

14. Başvurunun bu kısmı kötü muamele yasağı kapsamında incelenmiştir.

15. Başvurucu, kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yaptığı itirazın neticelenmesini beklemeden bireysel başvuruda bulunmuş ise de bireysel başvurudan sonra itirazın reddine karar verildiği anlaşıldığından başvuruda kabul edilebilirlik bakımından başvuru yollarının tüketilmesi bağlamında eksiklik bulunmadığı değerlendirilmiştir. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

16. Güç kullanmaya yetkili kamu görevlilerinin tutumu nedeniyle kendisine karşı güç kullanılması kesin olarak gerekli olmayan bir kişiye karşı fiziksel güce başvurmaları ilke olarak Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasını ihlal etmektedir. Kesin gerekli olduğu hâllerde güç, aşırıya kaçmadan kullanılmalı ve kişinin tutumuyla orantılı olmalıdır (Ali Rıza Özer ve diğerleri [GK], B. No: 2013/3924, 6/1/2015, §§ 81, 82).

17. Gözaltı veya tutukluluk gibi bireyin devletin kontrolü altında bulunduğu sırada bir yaralanma olayı meydana gelmiş ise bu olaya ilişkin olarak tatmin edici ve inandırıcı bir açıklama getirme yükümlülüğü yetkili makamlara aittir (S.D., B. No: 2013/3017, 16/12/2015, §§ 89, 90; Cengiz Kahraman ve Kenan Özyürek, B. No: 2013/8137, 20/4/2016, § 95). Bunun sebebi bu tür olaylarda gerçekleşme koşullarına ilişkin bilgilerin çoğunlukla yetkili makamların erişiminde olmasıdır (Ferit Kurt ve diğerleri, B. No: 2018/9957, 8/6/2021, § 74).

18. Başvurucu; Ceza İnfaz Kurumunda 31/12/2016 tarihinde sabah sayımı sırasında fiziksel şiddete uğradığını, ensesine vurularak boğazının sıkıldığını, infaz koruma memurlarınca savrulan sandalyenin çarpması neticesinde kaşından yaralandığını, yaralarının iyileşmesinin beklendiğini, yaptığı şikâyet üzerine revire götürüldüğünü ileri sürmüştür.

19. Somut olayda başvurucu hakkında 10/1/2017 tarihinde düzenlenen raporda başvurucunun sağ kaşının üzerinde 0,25 mm çizik bulunduğu belirtilmiştir. Başvurucunun Ceza İnfaz Kurumunda 31/12/2016 tarihinde uğradığı şiddet neticesinde yaralandığı iddiasıyla yaptığı şikâyet üzerine yürütülen soruşturmada Başsavcılık, yaralanmanın tarihi belirtilmeyen sayım sırasında yaşanan itiş kakış neticesinde meydana geldiği ve infaz koruma memurlarının orantılı müdahalede bulunduğu gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına karar vermiştir.

20. Başvurucu 2/1/2017 tarihli dilekçe ile 28/12/2016 tarihinden sonraki sayım sırasında kötü muamele niteliğinde bazı davranışlara uğradığını iddia etmiştir. Kamera kayıtlarına göre başvurucu ve arkadaşları sayım vermek istememeleri nedeniyle infaz koruma memurlarıyla itiş kakış yaşamıştır. Bunun ötesinde başvurucu ve arkadaşlarının iddia ettiği gibi duvara çarpma, yerlerde sürükleme, tekmeleme, yumruklama, çekip itme ve savurup fırlatma gibi bir eylemde bulunulmadığı anlaşılmaktadır. 10/1/2017 tarihli raporda tariflenen çizik miminal düzeydedir ve sayıma itiraz nedeniyle sayımı yapmak için uygulanması mümkün zor kullanmanın ötesinde bir güç kullanımına işaret etmemektedir. Başvurucu, rapor düzenlenmesinden sonra Başsavcılığa dilekçe vererek çiziğin infaz koruma memurunun sandalye savurmasından ileri geldiğini iddia etmiştir ancak 2/1/2017 tarihinde bu hususta bir iddia yoktur. Bu bakımdan başvurucunun iddiaları birbiriyle tutarlı değildir ve Başsavcılıkça varılan sonuçtan ayrılmayı mümkün kılan bir veriye başvuru dosyasında rastlanmamıştır. Bu bakımdan kötü muamele yasağının maddi boyutunun ihlal edilmediği sonucuna ulaşılmıştır.

21. Anayasa’nın 17. maddesi -“Devletin temel amaç ve görevleri” kenar başlıklı 5. maddesindeki genel yükümlülükle birlikte yorumlandığında- bir kimsenin devlet görevlilerinin 17. maddenin üçüncü fıkrasını ihlal eden bir muamelesine uğradığına ilişkin savunulabilir bir iddiada bulunması hâlinde etkili bir soruşturma yürütülmesini gerektirir. Kötü muamelenin kasten yapıldığının ileri sürüldüğü durumlarda iddia hakkında ivedilikle bir ceza soruşturması başlatılmalıdır. Şikâyet olmadığında bile kişiye kötü muamelede bulunulduğuna ilişkin yeterince açık belirtiler varsa konuyla ilgili bir ceza soruşturması açılmalıdır. Soruşturmada olayı aydınlatabilecek ve sorumluların belirlenmesini sağlayabilecek tüm deliller toplanmalıdır. Dahası soruşturma süreci, gerektiği ölçüde kamu denetimine ve mağdurun erişimine açık olmalı; mağdur soruşturmaya etkili şekilde katılabilmeli; soruşturmada makul bir özen ve süratle hareket edilmelidir. Ayrıca yetkililer, soruşturmayı sonlandırmak için aceleci davranmamalı ve temelden yoksun sonuçlara dayanmamalıdır (Ali Rıza Özer ve diğerleri, §§ 101-103; S.D.,§§ 111-114; Veli Saçılık (2), B. No: 2018/24614, 18/10/2022, § 16).

22. Başsavcılık olay tarihlerini kapsayan dönemi içeren kamera görüntülerini bilirkişiye inceletmiştir. Bu bakımdan raporun gecikmeyle alınması sonuca etkili değildir. Maddi boyutla ilgili değerlendirme de dikkate alındığında somut olayın koşullarında Başsavcılığın olayı aydınlatma isteğinden ve vardığı sonuçtan şüphe edilmesini gerektiren bir neden bulunmadığı anlaşılmıştır. Bu bakımdan kötü muamele yasağının usul boyutunun ihlal edilmediği sonucuna ulaşılmıştır.

23. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında güvence altına alınan kötü muamele maddi ve usul boyutlarının ihlal edilmediğine karar verilmesi gerekir.

B. Diğer İhlal İddiaları

24. Başvurucunun ziyaretçi kabulünden men etme disiplin cezasıyla cezalandırılması nedeniyle özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiği iddiasının İsmail Solmaz (B. No: 2017/15251, 12/2/2020, §§ 102, 106) kararı doğrutusunda başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

III. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,

B. 1. Kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

2. Diğer ihlal iddialarının kabul edilebilirlik kriterlerini karşılamaması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

C. Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında güvence altına alınan kötü muamele yasağının maddi ve usul boyutlarının İHLAL EDİLMEDİĞİNE,

D. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi başvurucunun mağduriyetine neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA,

E. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 28/11/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal Olmadığı)
Künye
(Yalçın Keskin [1.B.], B. No: 2019/35586, 28/11/2024, § …)
   
Başvuru Adı YALÇIN KESKİN
Başvuru No 2019/35586
Başvuru Tarihi 21/10/2019
Karar Tarihi 28/11/2024

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, ceza infaz kurumunda fiziksel şiddete uğranması ve olay hakkında etkili soruşturma yürütülmemesi nedeniyle kötü muamele yasağının, ziyaretçi kabulünden men etme disiplin cezası nedeniyle de özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Kötü muamele yasağı İnfaz kurumunda güç kullanımı İhlal Olmadığı
Özel hayatın ve aile hayatının korunması hakkı Ceza infaz kurumu uygulamaları Başvuru Yollarının Tüketilmemesi
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi