Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Recai AKYEL
|
|
|
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
|
|
|
İrfan FİDAN
|
|
|
Yılmaz AKÇİL
|
Raportör
|
:
|
Ayşe Didem ÖZDEMİR AKCA
|
Başvurucu
|
:
|
Yalçın KESKİN
|
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru; ceza infaz kurumunda fiziksel şiddete
uğranması ve olay hakkında etkili soruşturma yürütülmemesi nedeniyle kötü
muamele yasağının, ziyaretçi kabulünden men etme disiplin cezası nedeniyle de
özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiği iddialarına
ilişkindir.
2. Başvurucu, Adana 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 19/2/1998
tarihli hükmü uyarınca devletin egemenliği altında bulunan topraklardan bir
kısmını devlet idaresinden ayırmaya çalışma suçundan müebbet hapis cezasıyla
cezalandırılmıştır. Hüküm, temyiz incelemesi neticesinde Yargıtay tarafından
27/4/1999 tarihinde onanarak kesinleşmiştir. Başvurucu, anılan cezanın infazı
için Elazığ T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (Ceza İnfaz Kurumu) tutulduğu
dönemde diğer tutuklu ve hükümlülerle birlikte Elazığ Cumhuriyet Başsavcılığına
(Başsavcılık) yazdığı 2/1/2017 tarihli dilekçeyle, nakil tarihi olan
28/12/2016'dan itibaren sayımlar sırasında infaz koruma memurlarının fiziksel
şiddetine uğradığını belirterek şikâyetçi olmuştur. İddiaya göre başvurucu ve
diğer tutuklu ve hükümlüler her gün duvara çarpılmış, yerlerde sürüklenmiş,
tekmelenmiş, yumruklanmış, çekilip itilmiş, fırlatılmış, hakaret ve tehdide
uğramıştır. Bunun neticesinde vücutlarında şişme, morarma, çizik ve kanama
meydana gelmiştir. Şikâyet dilekçesinde kimin neresinden nasıl yaralandığı
belirtilmemiş, genel bir biçimde olaylar aktarılmıştır.
3. Başsavcılık, başvurucu ile diğer tutuklu ve
hükümlülerin şikâyeti üzerine başlatılan ceza soruşturmasında 6/1/2017
tarihinde yazdığı yazıyla Ceza İnfaz Kurumundan şikâyetçilerin adli muayene
raporlarının aldırılmasını, olaya ilişkin tutanakların gönderilmesini,
ilgililer hakkında disiplin soruşturması bulunuyorsa bu hususta bilgi
verilmesini istemiştir. Ceza İnfaz Kurumu, cevabi yazısıyla başvurucunun ve
diğer şikâyetçilerin adli muayene raporları ile şikâyet tarihinden sonrasına
ilişkin olarak 4/1/2017 tarihinde sayım sırasında meydana gelen olaylara dair
disiplin soruşturmasına ilişkin belgeleri göndermiştir.
4. Başvurucu hakkında Ceza İnfaz Kurumu hekimi tarafından
10/1/2017 tarihinde düzenlenen sağlık raporunda başvurucunun sağ kaşı üzerinde
0,25 mm çizik bulunduğu ve yaralanmanın basit tıbbi müdahale ile
giderilebileceği belirtilmiştir.
5. Başvurucu 13/1/2017 tarihli dilekçesiyle 31/12/2016
tarihinde sabah sayımı sırasında Ceza İnfaz Kurumu personelinin fiziksel şiddetine
maruz kaldığını, ensesine yumrukla vurulduğunu, boğazının sıkıldığını, sandalye
ile kaşından yaralandığını belirterek şikâyetçi olmuştur. Başsavcılığın dilekçe
üzerine başlattığı soruşturma ile ilk soruşturmayı birleştirmiştir.
6. Başsavcılık, olay tarihlerini kapsayan görüntü
kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırmıştır. Çözümleyici bilirkişi
tarafından hazırlanan 20/2/2017 tarihli raporda 28/12/2016-5/1/2017 tarihleri
arasındaki görüntü kayıtlarının incelendiği, bazı kayıtlarda sayım için yerden
kalkmayan tutuklu ve hükümlülerin infaz koruma memurlarınca kollarına girilerek
kaldırılması sırasında itiş kakış meydana geldiğinin görüldüğü belirtilmiştir.
7. Başvurucu ve diğer şikâyetçilerin iddialarına ilişkin
olarak idari yönden inceleme başlatılması için soruşturma kapsamında
Başsavcılığın Ceza İnfaz Kurumuna yazdığı yazıya verilen cevapta, yapılan
değerlendirme neticesinde iddialar kapsamında Kurum personelinin kasıt, kusur
veya ihmali tespit edilemediğinden idari soruşturma başlatılmasına yer olmadığı
kanaati bildirilmiştir.
8. Yürütülen ceza soruşturması neticesinde başvurucunun
da aralarında bulunduğu 20 şikâyetçinin 2016-2017 yılları arasında
gerçekleştiğini ileri sürdüğü olaylar nedeniyle Ceza İnfaz Kurumu görevlileri
hakkında kasten yaralama, hakaret, görevi kötüye kullanma suçlarından
kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiştir. Kararda özetle
şikâyetçilerin nakledilerek geldikleri Ceza İnfaz Kurumunda giriş işlemleri
sırasında zorla soyularak şiddete uğradıklarını, eşyalarına zarar verildiğini,
koğuşların inşaat hâlinde olduğunu, sayımlarda şiddete maruz kaldıklarını ileri
sürdükleri, farklı tarihlerde yapılan şikâyetler üzerine başlatılan
soruşturmaların birleştirildiği belirtilmiştir. Kararda şikâyetçiler hakkında olaylar
nedeniyle 3 ay ziyaretçi kabulünden men disiplin cezası uygulandığı, görüntü
kayıtlarının incelenmesi neticesinde sayım için oturdukları yerden kalkmayan
şikâyetçilerin infaz koruma memurları tarafından kollarına girilerek
kaldırılması sırasında itiş kakış meydana geldiğinin anlaşıldığı, mevzuattan
kaynaklanan zor kullanma yetkisinin kullanılması nedeniyle müdahalenin kötü
muamele niteliğinde olmadığı ifade edilmiştir.
9. Başvurucunun karara itirazı Elazığ Sulh Ceza
Hâkimliğince 27/12/2019 tarihinde reddedilmiştir.
10. Başvurucu 21/10/2019 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
11. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin
Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
12. Ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun
adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.
A. Kötü Muamele
Yasağının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
13. Başvurucu 29/12/2016 tarihinde naklen geldiği Ceza
İnfaz Kurumunda siyasi düşünceleri nedeniyle fiziksel şiddete uğradığını, bu
durumun görüntü kayıtlarıyla tespit edildiğini, yaralarının iyileşmesinin
beklendiğini, suç duyurusu üzerine revire götürülerek infaz koruma memurları
eşliğinde rapor alındığını, şikâyete ilişkin belgelerinin aramalar sırasında
kaybedilerek itiraz hakkının engellendiğini, ceza soruşturması 2 yıl 9 ay devam
etmesine rağmen olumlu sonuç alamadığını belirterek kötü muamele yasağının,
eşitlik ilkesinin, dilekçe hakkının, etkili başvuru hakkının ve adil yargılanma
hakkının ihlal edildiğinden şikâyet etmiştir. Adalet Bakanlığı (Bakanlık)
görüşünde, özetle ihlal iddialarının incelenmesi sırasında ilgili mevzuat
hükümleri ve içtihatlar ile somut olayın kendine özgü koşullarının dikkate
alınması gerektiği bildirilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı başvuru
formundaki iddialarıyla aynı yönde beyanda bulunmuştur.
14. Başvurunun bu kısmı kötü muamele yasağı kapsamında
incelenmiştir.
15. Başvurucu, kovuşturmaya yer olmadığına dair karara
yaptığı itirazın neticelenmesini beklemeden bireysel başvuruda bulunmuş ise de bireysel
başvurudan sonra itirazın reddine karar verildiği anlaşıldığından başvuruda
kabul edilebilirlik bakımından başvuru yollarının tüketilmesi bağlamında
eksiklik bulunmadığı değerlendirilmiştir. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve
kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de
bulunmadığı anlaşılan kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın
kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
16. Güç kullanmaya yetkili kamu görevlilerinin tutumu
nedeniyle kendisine karşı güç kullanılması kesin olarak gerekli olmayan bir
kişiye karşı fiziksel güce başvurmaları ilke olarak Anayasa’nın 17. maddesinin
üçüncü fıkrasını ihlal etmektedir. Kesin gerekli olduğu hâllerde güç, aşırıya
kaçmadan kullanılmalı ve kişinin tutumuyla orantılı olmalıdır (Ali Rıza Özer
ve diğerleri [GK], B. No: 2013/3924, 6/1/2015, §§ 81, 82).
17. Gözaltı veya tutukluluk gibi bireyin devletin
kontrolü altında bulunduğu sırada bir yaralanma olayı meydana gelmiş ise bu
olaya ilişkin olarak tatmin edici ve inandırıcı bir açıklama getirme
yükümlülüğü yetkili makamlara aittir (S.D., B. No: 2013/3017,
16/12/2015, §§ 89, 90; Cengiz Kahraman ve Kenan Özyürek, B. No:
2013/8137, 20/4/2016, § 95). Bunun sebebi bu tür olaylarda gerçekleşme
koşullarına ilişkin bilgilerin çoğunlukla yetkili makamların erişiminde
olmasıdır (Ferit Kurt ve diğerleri, B. No: 2018/9957, 8/6/2021, § 74).
18. Başvurucu; Ceza İnfaz Kurumunda 31/12/2016 tarihinde
sabah sayımı sırasında fiziksel şiddete uğradığını, ensesine vurularak
boğazının sıkıldığını, infaz koruma memurlarınca savrulan sandalyenin çarpması
neticesinde kaşından yaralandığını, yaralarının iyileşmesinin beklendiğini,
yaptığı şikâyet üzerine revire götürüldüğünü ileri sürmüştür.
19. Somut olayda başvurucu hakkında 10/1/2017 tarihinde
düzenlenen raporda başvurucunun sağ kaşının üzerinde 0,25 mm çizik bulunduğu
belirtilmiştir. Başvurucunun Ceza İnfaz Kurumunda 31/12/2016 tarihinde uğradığı
şiddet neticesinde yaralandığı iddiasıyla yaptığı şikâyet üzerine yürütülen soruşturmada
Başsavcılık, yaralanmanın tarihi belirtilmeyen sayım sırasında yaşanan itiş
kakış neticesinde meydana geldiği ve infaz koruma memurlarının orantılı
müdahalede bulunduğu gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına karar vermiştir.
20. Başvurucu 2/1/2017 tarihli dilekçe ile 28/12/2016
tarihinden sonraki sayım sırasında kötü muamele niteliğinde bazı davranışlara
uğradığını iddia etmiştir. Kamera kayıtlarına göre başvurucu ve arkadaşları
sayım vermek istememeleri nedeniyle infaz koruma memurlarıyla itiş kakış
yaşamıştır. Bunun ötesinde başvurucu ve arkadaşlarının iddia ettiği gibi duvara
çarpma, yerlerde sürükleme, tekmeleme, yumruklama, çekip itme ve savurup
fırlatma gibi bir eylemde bulunulmadığı anlaşılmaktadır. 10/1/2017 tarihli
raporda tariflenen çizik miminal düzeydedir ve sayıma itiraz nedeniyle sayımı
yapmak için uygulanması mümkün zor kullanmanın ötesinde bir güç kullanımına
işaret etmemektedir. Başvurucu, rapor düzenlenmesinden sonra Başsavcılığa
dilekçe vererek çiziğin infaz koruma memurunun sandalye savurmasından ileri
geldiğini iddia etmiştir ancak 2/1/2017 tarihinde bu hususta bir iddia yoktur.
Bu bakımdan başvurucunun iddiaları birbiriyle tutarlı değildir ve Başsavcılıkça
varılan sonuçtan ayrılmayı mümkün kılan bir veriye başvuru dosyasında
rastlanmamıştır. Bu bakımdan kötü muamele yasağının maddi boyutunun ihlal
edilmediği sonucuna ulaşılmıştır.
21. Anayasa’nın 17. maddesi -“Devletin temel amaç ve
görevleri” kenar başlıklı 5. maddesindeki genel yükümlülükle birlikte
yorumlandığında- bir kimsenin devlet görevlilerinin 17. maddenin üçüncü
fıkrasını ihlal eden bir muamelesine uğradığına ilişkin savunulabilir bir
iddiada bulunması hâlinde etkili bir soruşturma yürütülmesini gerektirir. Kötü
muamelenin kasten yapıldığının ileri sürüldüğü durumlarda iddia hakkında
ivedilikle bir ceza soruşturması başlatılmalıdır. Şikâyet olmadığında bile
kişiye kötü muamelede bulunulduğuna ilişkin yeterince açık belirtiler varsa
konuyla ilgili bir ceza soruşturması açılmalıdır. Soruşturmada olayı
aydınlatabilecek ve sorumluların belirlenmesini sağlayabilecek tüm deliller
toplanmalıdır. Dahası soruşturma süreci, gerektiği ölçüde kamu denetimine ve
mağdurun erişimine açık olmalı; mağdur soruşturmaya etkili şekilde
katılabilmeli; soruşturmada makul bir özen ve süratle hareket edilmelidir.
Ayrıca yetkililer, soruşturmayı sonlandırmak için aceleci davranmamalı ve
temelden yoksun sonuçlara dayanmamalıdır (Ali Rıza Özer ve diğerleri, §§
101-103; S.D.,§§ 111-114; Veli Saçılık (2), B. No:
2018/24614, 18/10/2022, § 16).
22. Başsavcılık olay tarihlerini kapsayan dönemi içeren
kamera görüntülerini bilirkişiye inceletmiştir. Bu bakımdan raporun gecikmeyle
alınması sonuca etkili değildir. Maddi boyutla ilgili değerlendirme de dikkate
alındığında somut olayın koşullarında Başsavcılığın olayı aydınlatma isteğinden
ve vardığı sonuçtan şüphe edilmesini gerektiren bir neden bulunmadığı
anlaşılmıştır. Bu bakımdan kötü muamele yasağının usul boyutunun ihlal
edilmediği sonucuna ulaşılmıştır.
23. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü
fıkrasında güvence altına alınan kötü muamele maddi ve usul boyutlarının ihlal
edilmediğine karar verilmesi gerekir.
B. Diğer İhlal
İddiaları
24. Başvurucunun ziyaretçi kabulünden men etme disiplin
cezasıyla cezalandırılması nedeniyle özel hayata ve aile hayatına saygı
hakkının ihlal edildiği iddiasının İsmail Solmaz (B. No: 2017/15251,
12/2/2020, §§ 102, 106) kararı doğrutusunda başvuru yollarının tüketilmemesi
nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
III. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. 1. Kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
2. Diğer ihlal iddialarının kabul edilebilirlik
kriterlerini karşılamaması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
C. Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında güvence
altına alınan kötü muamele yasağının maddi ve usul boyutlarının İHLAL
EDİLMEDİĞİNE,
D. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri
Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi
başvurucunun mağduriyetine neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen
başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA,
E. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına
GÖNDERİLMESİNE 28/11/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.