logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Ulaş Yılmaz (2) [2.B.], B. No: 2019/35669, 9/9/2020, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

ULAŞ YILMAZ BAŞVURUSU (2)

(Başvuru Numarası: 2019/35669)

 

Karar Tarihi: 9/9/2020

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan y.

:

Celal Mümtaz AKINCI

Üyeler

:

M. Emin KUZ

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Yıldız SEFERİNOĞLU

 

 

Basri BAĞCI

Raportör

:

Selçuk KILIÇ

Başvurucu

:

Ulaş YILMAZ

Vekili

:

Av. Kadir Yavuz KULUALP

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, Adli Yargı Hâkim ve Savcı Adaylığı Yazılı Sınavı sonrasında yapılan mülakatta başarısız sayılma işleminin ve bu işleme dayanak teşkil eden mevzuat hükümlerinin iptali istemiyle açılan davanın reddedilmesi nedeniyle mülkiyet hakkının; davada hakkaniyete aykırı karar verilmesi ve yargılamanın uzun sürmesi nedenleriyle de adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 24/10/2019 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvuruların kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüş bildirmemiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:

8. Başvurucu, 24/3/2007 tarihinde yapılan Adli Yargı Hâkim ve Savcı Adaylığı Yazılı Sınavına (Sınav) katılmış ve başarılı olmuş, ancak mülakatta başarısız sayılması üzerine bu işlem ile işleme dayanak teşkil eden 12/6/2007 tarihli ve 26550 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Adli ve İdari Yargıda Hâkim ve Savcı Adaylığı Yazılı Sınav, Mülakat ve Atama Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik'in 27. ve 28. maddelerinin iptali istemiyle dava açmıştır.

9. Danıştay Onikinci Dairesi (Daire) 11/2/2009 tarihli kararıyla; dava konusu Yönetmelik'in yürürlükten kaldırılmış olması nedeniyle davanın Yönetmelik'e ilişkin kısmı hakkında karar verilmesine yer olmadığına hükmetmiştir. Davanın bireysel işleme ilişkin kısmı yönünden ise dava konusu mülakatta başarısız sayılma işleminin hukuka uygunluk denetiminin 18/10/1982 tarihli ve 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 125. maddesinde ve 6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinde belirlenen hukuki sınırlar içinde yapılabilmesi için davalı idarece, mülakata katılan komisyon üyelerince başvurucuya takdir edilen notun gerekçeleriyle ortaya konulması, ayrıca mülakatta verilen yanıtların, teknolojik imkânlardan yararlanılarak sesli ve görüntülü kayıt altına alınması gerektiği vurgulanmıştır. Buna göre, tüm unsurları itibariyle yargısal denetimin yapılabilmesi ve hukuk devleti ilkesinin temini açısından mülakat komisyonu üyelerinin her biri tarafından başvurucu hakkında takdir edilen notun gerekçeleriyle ortaya konulmamış olması, ayrıca mülakatta verilen yanıtların teknolojik imkânlardan yararlanılarak sesli ve görüntülü kayıt altına alınmaması nedeniyle başvurucunun mülakatta başarısız sayılmasına ilişkin işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı belirtilmiştir.

10. Davalı idare tarafından temyiz edilen Daire kararı, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 28/2/2013 tarihli kararı ile oyçokluğuyla bozulmuştur. Kararın gerekçesinde sözlü sınav veya mülakatta verilen yanıtların teknolojik imkânlardan yararlanılarak kayıt altına alınmasını öngören bir yasal düzenlemenin bulunmadığı, 24/2/1983 tarihli ve 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu'nda tutanak düzenlenmesi dışında bir kayıt öngörülmediği, bu nedenle mülakatta verilen yanıtların teknolojik imkânlardan yararlanılarak kayıt altına alınması konusuyla ilgili olarak Daire kararında yer alan gerekçede mevzuata uygunluk görülmediği ifade edilmiştir. 2802 sayılı Kanunu'nun mülakata ilişkin hükümlerine uygun olarak oluşturulan mülakat kurulunca, Kanun'da belirtilen ölçütler çerçevesinde sorulan sorulara verilen yanıtların puan verilmek suretiyle değerlendirilmesi sonucunda başvurucunun başarısız sayıldığı, bu nedenle işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

11. Karşıoy gerekçesinde, mülakatta verilen yanıtların teknolojik imkânlardan yararlanılarak kayıt altına alınması yönündeki Daire gerekçesinde mevzuata uygunluk görülmediği, ancak tüm unsurları itibarıyla yargısal denetimin yapılabilmesi ve hukuk devleti ilkesinin temini açısından mülakat komisyonu üyelerinin her biri tarafından başvurucu hakkında takdir edilen notun gerekçeleriyle ortaya konulmamış olması nedeniyle dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı belirtilmiştir.

12. Başvurucu tarafından yapılan kararın düzeltilmesi istemi İDDK'nın 18/11/2014 tarihli kararıyla reddedilmiştir.

13. Danıştay Onaltıncı Dairesince bozma kararına uyularak 11/4/2016 tarihinde aynı gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir.

14. Başvurucunun temyiz istemi İDDK'nın 2/11/2017 tarihli kararı ile reddedilmiş, İDDK'nın 8/7/2019 tarihli kararı ile kararın düzeltilmesi isteminin de reddine hükmedilmiştir.

15. Nihai karar 30/9/2019 tarihinde tebliğ edilmiş, başvurucu 24/10/2019 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

16. Mahkemenin 9/9/2020 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Mülkiyet Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Başvurucunun İddiaları

17. Başvurucu, mülakatta başarısız sayılması nedeniyle mesleğe giremediğini ve mesleğe bağlı maddi olanaklara ulaşma imkânının ortadan kalktığını ileri sürmüştür.

2. Değerlendirme

18. Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin ortak koruma alanında yer alan mülkiyet hakkı; mevcut mal, mülk ve ekonomik değerleri koruyan bir temel haktır. Kişinin hâlihazırda sahibi olmadığı bir mülkün mülkiyetini kazanma hakkı, bu konudaki menfaati ne kadar güçlü olursa olsun mülkiyet kavramı içinde değildir (Kemal Yeler ve Ali Arslan Çelebi, B. No: 2012/636, 15/4/2014, § 36). Ayrıca gelecekte elde edileceği iddia edilen bir gelirin mülkiyet hakkı kapsamında değerlendirilmesi mümkün değildir (Sultan Tokay ve diğerleri, B. No: 2013/1122, 26/6/2014, § 42).

19. Bir mülk veya alacakla ilgili olarak hak iddia eden kişinin söz konusu hakkın varlığını hukuken ispat etmesi gerekir (Kemal Yeler ve Ali Arslan Çelebi, § 38).

20. Somut olayda iptal davası sonucunda gerekçeli kararda yer verilen hukuki tespit ve dayanaklar birlikte değerlendirildiğinde başvurucunun Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkı kapsamına giren bir ekonomik değeri veya en azından böyle bir değeri elde etme yönünde meşru beklentisi bulunmadığı anlaşılmaktadır.

21. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin konu bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

B. Makul Sürede Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Başvurucunun İddiaları

22. Başvurucu, uzun süren yargılama nedeniyle makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

2. Değerlendirme

a. Kabul Edilebilirlik Yönünden

23. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

b. Esas Yönünden

24. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin yargılamanın süresi tespit edilirken sürenin başlangıç tarihi olarak davanın ikame edildiği tarih; sürenin sona erdiği tarih olarak -çoğu zaman icra aşamasını da kapsayacak şekilde- yargılamanın sona erdiği tarih, yargılaması devam eden davalar yönünden ise Anayasa Mahkemesinin makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin şikâyetle ilgili kararını verdiği tarih esas alınır (Güher Ergun ve diğerleri, B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 50-52).

25. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin yargılama süresinin makul olup olmadığı değerlendirilirken yargılamanın karmaşıklığı ve kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun yargılamanın süratle sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar dikkate alınır (Güher Ergun ve diğerleri, §§ 41-45).

26. Anılan ilkeler ve Anayasa Mahkemesinin benzer başvurularda verdiği kararlar dikkate alındığında somut olayda başvuruya konu dava yönünden 11 yıl 10 aylık yargılama süresinin makul olmadığı sonucuna varmak gerekir.

27. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

C. Diğer İhlal İddiaları

1. Başvurucunun İddiaları

28. Başvurucu, yapılan mülakatta hukuki denetime imkân verecek hiçbir unsurun yerine getirilmediğini, kararın hukuka aykırı olduğunu, kamu hizmetine girmesinin engellendiğini belirterek Anayasa'nın 10., 36., 40. ve 70. maddelerinde yer alan haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

2. Değerlendirme

29. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16; M. Aydın Gürül, B. No: 2012/682, 2/10/2013, § 18). Başvurucu tarafından kendisine hangi nedenle ayrımcılık yapıldığına ilişkin herhangi bir beyanda bulunulmadığı ve ileri sürülen iddialar temellendirilemediğinden eşitlik ilkesi yönünden inceleme yapılmamış, başvurucunun iddiaları yargılamanın sonucuna yönelik şikâyetler kapsamında incelenmiştir.

30. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında, kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda incelenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda ilke olarak mahkemeler önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun adil olup olmaması bireysel başvuru konusu olamaz. Ancak bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklere müdahale teşkil eden, bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik içeren tespit ve sonuçlar bu kapsamda değildir (Ahmet Sağlam, B. No: 2013/3351, 18/9/2013, § 42).

31. Başvurucu tarafından ileri sürülen iddialar, derece mahkemesince delillerin değerlendirilmesine ve hukuk kurallarının yorumlanmasına ilişkin olup mahkeme kararlarında bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik oluşturan bir durumun da bulunmadığı dikkate alındığında ihlal iddialarının kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır.

32. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının, diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

D. 6216 Sayılı Kanun'un 50. Maddesi Yönünden

33. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 50. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

 “(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir…

 (2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”

34. Başvurucu; ihlalin tespiti, yeniden yargılama yapılmasına hükmedilerek ihlalin giderilmesi ile maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

35. Başvuruda, adil yargılanma hakkı kapsamındaki makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.

36. İhlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında başvurucuya net 28.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.

37. Anayasa Mahkemesinin maddi tazminata hükmedebilmesi için başvurucunun uğradığını iddia ettiği maddi zarar ile tespit edilen ihlal arasında illiyet bağı bulunmalıdır. Talepte bulunan başvurucunun bu konuda herhangi bir belge sunmamış olması nedeniyle maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.

38. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 364,60 TL harç ve 3.000 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 3.364,60 TL yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın konu bakımından yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

2. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

3. Diğer ihlal iddialarının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Başvurucuya net 28.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,

D. 364,60 TL harç ve 3.000 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 3.364,60 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

E. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

F. Kararın bir örneğinin bilgi için Danıştay Onaltıncı Dairesine (E.2015/26709, K.2016/2510) GÖNDERİLMESİNE,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 9/9/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Ulaş Yılmaz (2) [2.B.], B. No: 2019/35669, 9/9/2020, § …)
   
Başvuru Adı ULAŞ YILMAZ (2)
Başvuru No 2019/35669
Başvuru Tarihi 24/10/2019
Karar Tarihi 9/9/2020

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, Adli Yargı Hâkim ve Savcı Adaylığı Yazılı Sınavı sonrasında yapılan mülakatta başarısız sayılma işleminin ve bu işleme dayanak teşkil eden mevzuat hükümlerinin iptali istemiyle açılan davanın reddedilmesi nedeniyle mülkiyet hakkının; davada hakkaniyete aykırı karar verilmesi ve yargılamanın uzun sürmesi nedenleriyle de adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Mülkiyet hakkı Sözleşme (Kamu kurumlarının taraf olduğu) Konu Bakımından Yetkisizlik
Adil yargılanma hakkı (Medeni Hak ve Yükümlülükler) Makul sürede yargılanma hakkı (idare) İhlal Manevi tazminat
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi