TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
BEŞİR BUZBAY VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2019/36741)
|
|
Karar Tarihi: 15/12/2020
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
|
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Muammer TOPAL
|
|
|
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
|
Raportör
|
:
|
Tuğba TUNA IŞIK
|
Başvurucular
|
:
|
Beşir BUZBAY ve
diğerleri (bkz. ekli tablonun (C) sütunu)
|
Başvurucular Vekili
|
:
|
Av. Abdulvahap
KARADEMİR
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvuru, hukuk davasında delillerin değerlendirilmesi
ve hukuk kurallarının uygulanmasında hata yapılarak adil olmayan karar
verilmesi ve uzun yargılama nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği
iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Ekli tabloda sıralanan başvurulara ait başvuru formu
ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra başvurular
Komisyonlara sunulmuştur.
3. Komisyonca başvuruların kabul edilebilirlik
incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
4. Konularının aynı olması nedeniyle ekli tablonun (B)
sütununda numaraları belirtilen başvuru dosyalarının aynı tablonun (1) numaralı
satırında yer alan 2019/36741 numaralı bireysel başvuru dosyası ile
birleştirilmesine ve incelemenin bu dosya üzerinden yapılmasına karar
verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvuruların kabul
edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet
Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 71.
maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca başvurunun içtihadın oluştuğu alana
ilişkin olduğu değerlendirilerek Bakanlık cevabı beklenmeden incelenmesine
karar verilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle
ilgili olaylar özetle şöyledir:
8. Başvurucular, delillerin değerlendirilmesi ve hukuk
kurallarının uygulanmasında hata yapılarak adil olmayan karar verilmesi ile
yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle adil yargılanma hakkının ve diğer anayasal
haklarının ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda
bulunmuştur.
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
9. Mahkemenin 15/12/2020 tarihinde yapmış olduğu
toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Makul Sürede
Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucuların
İddiaları
10. Başvurucular, bireysel başvuru konusu yargılamaların uzun
sürmesi nedeniyle makul sürede yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri
sürmüş; ihlalin ortadan kaldırılması ve tazminat talebinde bulunmuştur.
2. Değerlendirme
a. Kabul
Edilebilirlik Yönünden
11. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine
karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan makul
sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir
olduğuna karar verilmesi gerekir.
b. Esas
Yönünden
12. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara
ilişkin yargılamanın süresi tespit edilirken sürenin başlangıç tarihi olarak
davanın ikame edildiği tarih; sürenin sona erdiği tarih olarak -çoğu zaman icra
aşamasını da kapsayacak şekilde- yargılamanın sona erdiği tarih, yargılaması
devam eden davalar yönünden ise Anayasa Mahkemesinin makul sürede yargılanma
hakkının ihlal edildiğine ilişkin şikâyetle ilgili kararını verdiği tarih esas
alınır (Güher Ergun ve diğerleri, B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 50-52).
13. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara
ilişkin yargılama süresinin makul olup olmadığı değerlendirilirken yargılamanın
karmaşıklığı ve kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama
sürecindeki tutumu ve başvurucunun yargılamanın süratle sonuçlandırılmasındaki
menfaatinin niteliği gibi hususlar dikkate alınır (Güher Ergun ve diğerleri,
§§ 41-45).
14. İşe iade davalarında yargılamanın uzaması her iki
taraf için de hukuki belirsizliğin devamına sebep olduğundan bu davaların
ivedilikle sonuçlandırılması ayrı bir öneme sahiptir. Bu durum iş sözleşmesi
feshedilen fakat bir an önce eski işine dönme beklentisi taşıyan ve bu yüzden
yeni bir işe başlamakta tereddüt eden işçi açısından önemli olduğu gibi
sözleşmesini feshettiği işçi yerine yeni bir işçi istihdam ederek iş
organizasyonunu tamamlamak isteyen işveren açısından da önemlidir. Dolayısıyla
iş sözleşmesinin feshine ilişkin uyuşmazlıkların kısa sürede sonuçlandırılması
hem çalışan hem de işverenin yararınadır (Nesrin Kılıç, B. No: 2013/772,
7/11/2013, § 60).
15. 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanunu’nun 20.
maddesindeki sürelerin düzenleyici nitelikte süreler olduğu, yapılması gereken
duruşmalar ve duruşma aralıkları, bilirkişi raporlarının beklenmesi, şahitlerin
dinlenmesiyle tebligat işlemleri gözönünde bulundurulduğunda bu sürelerin
aşılabileceği görülmektedir. Bu nedenle öngörülen süreyi aşan her yargılamanın
süresinin makul olmadığı ve adil yargılanma hakkını ihlal ettiği söylenemez.
Bununla birlikte işe iade davalarının başvurucu açısından taşıdığı değer ile
davanın kısa sürede bitirilmesindeki başvurucunun kişisel yararı gözönüne
alındığında bu davaların süre yönünden diğer davalarla aynı nitelikte olduğu da
söylenemez (Nesrin Kılıç, § 67).
16. Anılan ilkeler ve Anayasa Mahkemesinin benzer
başvurularda verdiği kararlar dikkate alındığında ekli tablonun (G) sütununda
belirtilen 6 yıl ile 22 yıl 4 ay arasındaki yargılama sürelerinin makul
olmadığı sonucuna varmak gerekir.
17. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde
güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar
verilmesi gerekir.
B. Diğer İhlal
İddiaları
18. Başvurucular, delillerin değerlendirilmesi ve hukuk
kurallarının uygulanmasında hata yapılarak adil olmayan karar verilmesi
nedeniyle adil yargılanma hakkının ve diğer anayasal haklarının ihlal
edildiğini ileri sürmüştür. Başvurucuların belirtilen şikâyetleri yönünden açık
bir ihlalin bulunmadığı değerlendirildiğinden başvurunun diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun
olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekmektedir.
C. 6216 Sayılı
Kanun'un 50. Maddesi Yönünden
19. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 50. maddesinin ilgili kısmı
şöyledir:
“(1) Esas inceleme sonunda,
başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal
kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için
yapılması gerekenlere hükmedilir…
(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme
kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden
yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama
yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata
hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir.
Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal
kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse
dosya üzerinden karar verir.”
20. Başvurucular, ihlalin tespiti ile manevi tazminata
karar verilmesi talebinde bulunmuştur.
21. Somut olayda makul sürede yargılanma hakkının ihlal
edildiği sonucuna varılmıştır.
22. İhlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi
zararları karşılığında başvuruya konu her bir davanın özel koşulları (davanın
niteliği, taraf sayısı, yargılamanın uzama sebebi gibi) dikkate alınarak
hesaplanan ekli tablonun (H) sütununda belirtilen net tutarlarda manevi
tazminatın başvuruculara ödenmesine, tazminata ilişkin diğer taleplerin reddine
karar verilmesi gerekir.
23. Dosyadaki belgelerden tespit edilen ekli tablonun (E)
sütununda belirtilen yargılama giderinin ilgili satırda gösterilen
başvuruculara ödenmesine, 3.600 TL vekâlet ücretinin başvuruculara müştereken
ödenmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine
ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
2. Diğer ihlal iddialarının açıkça dayanaktan yoksun
olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul
sürede yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Başvuruculara ekli tablonun (H) sütununda belirtilen
net tutarlarda manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin
REDDİNE,
D. Dosyadaki belgelerden tespit edilen ekli tablonun (E)
sütununda belirtilen yargılama giderinin ilgili satırda gösterilen
başvuruculara ÖDENMESİNE, 3.600 TL vekâlet ücretinin başvuruculara MÜŞTEREKEN
ÖDENMESİNE,
E. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucuların
Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihlerinden itibaren dört ay içinde
yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten
ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin bilgi için ekli tablonun (D) sütunundaki
ilgili mahkemelere GÖNDERİLMESİNE,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına
GÖNDERİLMESİNE 15/12/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.