TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
KADİR BAYTEKİN BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2019/37745)
Karar Tarihi: 6/3/2024
Başkan
:
Hasan Tahsin GÖKCAN
Üyeler
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
İrfan FİDAN
Muhterem İNCE
Yılmaz AKÇİL
Raportör
Zehra GAYRETLİ
Başvurucu
Kadir BAYTEKİN
Vekili
Av. Mustafa BOZ
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, karar sonucunu etkileyecek esaslı iddialara kanun yolu incelemesi aşamasında ayrı ve açık yanıt verilmemesi nedeniyle gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. 1995 doğumlu olan başvurucu, bireysel başvuru konusu olayın meydana geldiği tarihte Diyarbakır'da ikamet etmektedir.
3. Diyarbakır'ın Yenişehir ilçesindeki bir otelin yanında park hâlinde bırakılan müşteki Y.A.ya ait otomobilin 22/1/2015 tarihinde sol arka camı kırılmış ve arka koltukta bulunan siyah renkli çanta ile birlikte çantanın içindeki bilgisayar çalınmıştır.
4. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı (Başsavcılık) olayla ilgili olarak başlattığı soruşturma kapsamında kolluk görevlilerinin olay yerinde yaptığı inceleme sonucunda müştekiye ait aracın sol arka kapısının iç tarafındaki kapı açma kolu üzerinde başvurucunun parmak izini tespit etmiştir.
5. Müşteki Y.A. kollukta verdiği beyanında başvurucuyu tanımadığını, ismini kolluk görevlilerinden öğrendiği başvurucudan şikâyetçi olmadığını ifade etmiştir.
6. Başvurucu 6/8/2015 tarihli kolluk ifadesinde olayla ilgili bir bilgisi olmadığını, bugüne kadar hakkında herhangi bir adli işlem yapılmadığını, bu durumun sabıka kaydına bakılması durumunda görülebileceğini ve suçlamayı kabul etmediğini beyan etmiştir.
7. Başsavcılığın 17/3/2016 tarihli iddianamesi ile başvurucu hakkında herkesin girebileceği bir yerde bırakılmakla birlikte kilitlenmek suretiyle hırsızlık suçundan kamu davası açılmıştır. İddianamede müştekiye ait aracın sol arka kapısının iç tarafındaki kapı açma kolu üzerinde başvurucunun parmak izinin tespit edildiğine ilişkin kolluk raporuna delil olarak yer verilmiştir. Parmak izi delili dışında herhangi bir delile yer verilmeyen iddianamede müştekinin ve başvurucunun araç içinde tespit edilen parmak izinin nedenini açıklayamadıkları gerekçesiyle atılı suçun başvurucu tarafından işlendiği iddia edilmiştir.
8. Diyarbakır 7. Asliye Ceza Mahkemesinde görülen yargılamada 25/3/2016 tarihinde duruşma hazırlığı işlemleri yapılmıştır. Tensip Tutanağı'nda müştekinin beyanının alınması için duruşma gününün kendisine bildirilmesine ve duruşmanın ilk celsesinin 3/5/2016 tarihinde yapılmasına karar verilmiştir.
9. Duruşmanın 3/5/2016 tarihli ilk celsesinde başvurucunun savunması alınmıştır. Başvurucu savunmasında özetle suçlamayı kabul etmediğini, bazı özel restaurantlarda vale olarak hizmet verdiğini, müştekinin aracına da vale olarak çalıştığı dönemde binmiş olabileceğini, aracın içindeki parmak izinin de bu şekilde oluşabileceğini ileri sürmüştür.
10. Mahkeme, müştekinin duruşmaya zorla getirilmesine ve duruşmanın bir sonraki celsesinin 21/6/2016 tarihinde yapılmasına karar vermiştir.
11. Başvurucunun hazır bulunmadığı duruşmanın 21/6/2016 tarihli son celsesinde müştekinin beyanı alınmıştır. Müşteki beyanında özetle aracını valeye teslim etmediğini, başvurucuyu tanımadığını ve başvurucudan şikâyetçi olmadığını belirtmiştir.
12. Duruşmanın tamamlanmasının ardından Mahkeme, başvurucunun kilitlenmek suretiyle muhafaza altına alınmış eşya hakkında hırsızlık suçundan 4 yıl 2 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar vermiştir. Gerekçeli kararda, başvurucunun tanımadığı müştekiye ait aracın sol arka kapısının iç tarafındaki kapı açma kolu üzerinde parmak izinin bulunmasının nedenini izah edemediği gerekçesiyle atılı suçu işlediği kanaatine varıldığı ifade edilmiştir. Gerekçeli kararın ilgili kısmı şöyledir:
"Sanığın, müştekinin park halinde bulunan kapıları kilitli aracının sol arka camını kırarak, arka koltuk üzerinde bulunan laptop çantasını ve bilgisayarını çaldığı, sanığın müştekinin zararını gidermediği anlaşılmıştır.
Her ne kadar sanık suçlamayı reddetmiş, vale olarak çalışırken sanığın arabasına binmiş olabileceğini ve bu nedenle parmak izinin çıkmış olabileceğini savunmuşsa da; müştekinin aracını valeye emanet etmediğini belirtmesi ve sanığın, tanımadığı müştekiye ait aracın sol arka kapı iç açma kolu üzerinde parmak izinin bulunma nedenini izah edemediği anlaşıldığından savunmaya itibar edilmemiştir."
13. Başvurucu 1/9/2016 tarihli temyiz dilekçesiyle diğerlerinin yanı sıra müştekiyle kovuşturma süreci boyunca yüz yüze gelmedikleri için suça konu araçta parmak izinin bulunmasının nedenini tahminen açıklamaya çalıştığını, öğretmenleri olan M.A. ve H.A.yla birlikte suç tarihinden önce halı sahada top oynamaya gitmek için müştekinin aracına bindiklerini, bu kişilerin kendisine söylemesi sonucu olayı hatırladığını, dolayısıyla söz konusu kişilerin tanık olarak dinlenmesi durumunda maddi gerçeğin ortaya çıkacağını ileri sürmüş; temyiz talebinde bulunmuştur.
14. Diğer taraftan müşteki de temyiz mahkemesine 6/9/2019 havale tarihli bir dilekçe göndermiştir. Müşteki bu dilekçede başvurucuyla duruşma sırasında yüz yüze gelmedikleri ve başvurucunun ismini de hatırlamadığı için kovuşturma aşamasında başvurucuyu tanıyamadığını, daha sonra halı sahada top oynamak için birlikte oldukları M.A. ve H.Anın halı sahada futbol oynamaya gitmek için aracına binen kişilerden birinin de başvurucu olduğunu söylemesi üzerine durumu anladığını, parmak izinin de bu şekilde meydana geldiğini belirterek başvurucudan şikâyetçi olmadığını ifade etmiştir.
15. Karar, Yargıtay 13. Ceza Dairesince 9/9/2019 tarihinde onanmıştır. Onama kararında başvurucunun temyiz dilekçesinde belirttiği tanık dinletme talebi ile müştekinin yukarıda yer verilen 6/9/2019 tarihli dilekçesi hakkında herhangi bir değerlendirmede bulunulmamıştır. Onama kararının ilgili kısmı şöyledir:
"Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye, nitelendirmeye ve hâkimin takdirine göre sanık müdafiinin temyiz itirazları yerinde görülmemiş olduğundan reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün tebliğnameye uygun olarak ONANMASINA, 09/09/2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi."
16. Başvurucu 9/10/2019 tarihinde nihai kararı öğrendikten sonra 8/11/2019 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
II. DEĞERLENDİRME
A. Gerekçeli Karar Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
17. Başvurucu; sonradan ortaya çıkan tanık deliline ilişkin olarak tanıkların dinlenmesi yönündeki talebinin temyiz mahkemesince dikkate alınmadığını, aklanma isteğinin gerekçesiz bir şekilde reddedildiğini, sadece parmak izine dayanılarak ceza verilemeyeceğini, eksik inceleme yapıldığını belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
18. Başvurucunun iddialarının adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkı yönünden incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
19. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
20. Anayasa Mahkemesi, önüne gelen birçok başvuruda gerekçeli karar hakkının kapsam ve içeriğini belirlemiştir. Anayasa Mahkemesi özellikle açık ve somut bir biçimde öne sürülen iddia ve savunmaların davanın sonucuna etkili olması, başka bir deyişle davanın sonucunu değiştirebilecek nitelikte bulunması hâlinde davayla doğrudan ilgili olan bu hususlara mahkemelerce makul bir gerekçe ile yanıt verilmesi gerektiğine dikkat çekmiştir (Muhittin Kaya ve Muhittin Kaya İnşaat Taahhüt Madencilik Gıda Turizm Pazarlama Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti., B. No: 2013/1213, 4/12/2013, §§ 25, 26; Yasemin Ekşi, B. No: 2013/5486, 4/12/2013, §§ 56, 57; Vesim Parlak, B. No: 2012/1034, 20/3/2014, §§ 33, 34; Sencer Başat ve diğerleri [GK], B. No: 2013/7800, 18/6/2014, §§ 31-39; Münür Ata, B. No: 2014/4958, 22/1/2015, §§ 37-43; Hikmet Çelik ve diğerleri, B. No: 2013/4894, 15/12/2015, §§ 54-59; Şah Tarım İnş. Tur. Ltd. Şti., B. No: 2013/7847, 9/3/2016, §§ 36-48).
21. Somut olayda başvurucu, müştekiye ait aracın sol arka camını kırmak suretiyle araç içindeki bilgisayar çantasını ve çantadaki bilgisayarı çaldığı gerekçesiyle kilitlenmek suretiyle muhafaza altına alınmış eşya hakkında hırsızlık suçundan mahkûm edilmiştir. Gerekçeli kararda; müştekiye ait aracın sol arka kapısının iç tarafında bulunan kapı açma kolu üzerinde parmak izi tespit edilen başvurucunun bu izin nasıl oluştuğu hususunda temellendirilmiş bir savunma yapamadığına dayanılarak anılan suçun başvurucu tarafından işlendiği ifade edilmiştir.
22. Mahkemece bu tespitte bulunulurken başvurucu; tanımadığı müştekinin aracına vale olarak görev yaptığı tarihlerde binmiş olabileceği ve parmak izinin de bu nedenle araçta olmasının mümkün olduğu yönünde savunma yapmıştır. Karar gerekçesinden başvurucunun kendisini suçtan kurtarabilecek iddialarını somut delillerle destekleyemediği anlaşılmıştır. Bununla birlikte başvurucu, isim olarak tanımadığı müşteki ile soruşturma ve kovuşturma aşamasında yüz yüze gelme imkânı bulamadığının altını çizerek tahmine dayalı bir savunma yapmak zorunda kaldığını temyiz dilekçesinde ileri sürmüştür. Ayrıca halı sahada top oynamak için müştekinin aracına bindiğini sonradan hatırladığını ifade etmiş ve bu hususu kanıtlamak üzere aynı gün araç içinde bulunduklarını iddia ettiği ve aynı zamanda öğretmenleri olan M.A. ve H.A.yı tanık göstererek bu tanıkların dinlenmesi talebinde bulunmuştur. Dahası temyiz incelemesi devam etmekte iken müşteki, Yargıtaya sunduğu 6/9/2019 havale tarihli dilekçede de başvurucunun bu iddiasının doğru olduğu yönünde açıklamada bulunmuştur (bkz. §§ 13, 14). Buna rağmen onama kararında başvurucunun tanık dinletme talebi ile müştekinin anılan dilekçesi hakkında herhangi bir değerlendirme yapılmadığı görülmüştür.
23. Bu noktada belirtmek gerekir ki istinaf/temyiz merciinin yargılamayı yapan mahkemenin kararını uygun bulması hâlinde bunu ya aynı gerekçeyi kullanarak ya da bir atıfla kararına yansıtması yeterlidir. Burada önemli olan husus istinaf/temyiz merciinin bir şekilde istinafta/temyizde dile getirilmiş ana unsurları incelediğini, derece mahkemesinin kararını inceleyerek onadığını ya da bozduğunu göstermesidir (bazı değişikliklerle birlikte bkz. Yasemin Ekşi, § 57). Ancak istinaf/temyiz incelemesi sırasında ayrı ve açık bir yanıt verilmesini gerektiren usul veya esasa dair iddiaların istinaf/temyiz mercilerince cevapsız bırakılması gerekçeli karar hakkının ihlaline neden olabilir (bazı değişikliklerle birlikte bkz. Caner Kandırmaz, B. No: 2013/3672, 30/12/2014, § 31).
24. Başvuru konusu olayda, başvurucunun kendisini suçtan kurtarabilecek nitelikte olan halı sahaya gitmek için müştekinin aracına bindiğine dair iddiasının ve bu iddiaya ilişkin tanık dinlenmesi talebini temyiz aşamasında dosyaya sunduğu tartışmasızdır. Başvurucunun iddiasının kararın sonucunu değiştirebilme ihtimali olan bir iddia olduğu, temyiz aşamasında sonradan dosyaya sunulan iddia ve delil hakkında herhangi bir değerlendirmede bulunulmadığı görülmüştür (bkz. § 15).
25. Başvurucunun müştekiye ait aracın sol arka kapısının iç tarafındaki kapı kolu üzerinde parmak izinin bulunmasının müştekinin aracına halı saha maçına gitmek amacıyla binmesinden kaynaklanabileceğine dair iddiasını destekleyebilecek mahiyette deliller sunmasına rağmen onama kararından anlaşıldığı üzere bu husus temyiz incelemesinde ayrı ve açık olarak tartışılmamış ve başvurucunun iddialarına cevap verilmemiştir. Bu nedenle yargılama süreci bir bütün olarak değerlendirildiğinde başvurucunun gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.
26. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
B. Diğer İhlal İddiaları
27. Başvurucu; eksik incelemeye dayanan mahkeme kararının bozulmaması nedeniyle masumiyet karinesinin, mahkemeye erişim ile kişi hürriyeti ve güvenliği haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
28. Başvuruda gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine karar verildiğinden ihlal kararının içeriğine ve varılan sonuca göre başvurucunun diğer şikâyetleri hakkında kabul edilebilirlik ve esas yönünden ayrıca bir inceleme yapılmasına gerek görülmemiştir.
III. GİDERİM
29. Başvurucu; ihlalin tespiti, yeniden yargılama yapılması ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
30. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).
31. İhlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasının yeterli giderim sağlayacağı anlaşıldığından başvurucunun tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.
IV. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Diğer ihlal iddialarının İNCELENMESİNE GEREK BULUNMADIĞINA,
D. Kararın bir örneğinin gerekçeli karar hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Diyarbakır 7. Asliye Ceza Mahkemesine (E.2016/245, K.2016/519) GÖNDERİLMESİNE,
E. Başvurucunun tazminat talebinin REDDİNE,
F. 364,60 TL harç ve 18.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 19.164,60 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
G. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
H. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 6/3/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.