TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
MEHMET ERDEM VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2019/40288)
Karar Tarihi: 8/2/2023
Başkan
:
Hasan Tahsin GÖKCAN
Üyeler
Muammer TOPAL
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
İrfan FİDAN
Muhterem İNCE
Raportör
Volkan ÇAKMAK
Başvurucular
1. Mehmet ERDEM
2. Nevcihan ERDEM
3. Süleyman ERDEM
Başvurucular Vekili
Av. Gökhan Rıza YILMAZ
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, gözaltına alma sırasında uygulanan fiziksel şiddet nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 2/12/2019 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir.
6. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:
8. Başvuruculardan 12/12/2001 doğumlu Mehmet Erdem (başvurucu) 10/11/2018 tarihinde arkadaşı C.I. ile birlikte babasına ait arabayla seyir hâlindeyken, şüpheli hareketleri sonucu motosikletli kolluk kuvvetleri tarafından durdurulmuş ancak kolluk görevlisinin aracın yanına gelmesinin ardından aracı tekrar hareket ettirerek kaçmıştır. Kolluk görevlileri tarafından takip edilen başvurucu, dur ihtarına uymamış, kovalamacının bir süre devam etmesinin ardından girdiği sokakta karşı istikametten gelmekte olan bir başka araca çarparak durmuştur.
9. Kazanın ardından takipte olan kolluk görevlileri, C.I. ve başvurucuyu gözaltına almıştır. Kazada diğer araç içinde bulunan ve basit tıbbi müdahale ile giderilemeyecek şekilde yaralanan kişiler için düzenlenen tıbbi raporlarda hayati tehlikenin bulunmadığı ifade edilmiştir. Yaralanan şahıslar, kaza anında aracı kullanan başvurucudan şikâyetçi olmuştur.
10. Kazanın ve gözaltı işlemlerinin ardından polis merkezine götürülen başvurucu hakkında düzenlenen genel adli muayene raporunda, darp ve cebir izine rastlanmadığı ifade edilmiştir.
11. Kolluk görevlileri, kazanın hemen akabinde Olay Tutanağı düzenlemiş; kazaya karışan kişilerin ifadelerini almıştır. Olay Tutanağı'nda; başvurucu ve C.I.nın yakınına gidilerek durumlarının kontrol edildiği, iyi olduklarının anlaşıldığı, üst araması yapıldığı, doktor kontrolünden sonra polis merkezine teslim edildiği ifade edilmiştir. Kazaya karışan diğer araçta bulunan kişiler, birbiriyle örtüşen ifadelerinde özet olarak başvurucunun idaresinde olan aracın farları kapalı bir şekilde kendi araçlarına hızla çarptığını, polisin kaza sonrası silahını çıkararak diğer araçta bulunan iki şahsı araçtan indirdiğini, polisin yere yatırılan şahıslara "Niye kaçıyordunuz?" diye bağırdığını, kendilerinin sağlık kurumuna nakledildiklerini, başvurucudan şikâyetçi olduklarını belirtmiştir. Kaza sonrası başvurucunun kimlik tespiti yapılmış ancak olay anı itibarıyla reşit olmadığı için ifadesinin alınmadığı tutanağa bağlanmıştır. C.I. ise olayın hemen ardından alınan ifadesinde başvurucunun ehliyeti olmadığı için polisi görünce telaşlandıklarını, kaçarken kaza yaptıklarını, alkollü olmadıklarını, kazadan sonra polislerin kendilerini polis merkezine götürdüklerini beyan etmiştir.
12. Kolluk görevlilerinden H.H.Ö. olayın ardından alınan ifadesinde; meslektaşı E.A. ile seyir hâlindeyken şüpheli hareketleri olan araç sürücüsünü takibe aldıklarını, araç sürücüsünün önce durduğunu, sonra kaçmaya başladığını, dur ihtarına rağmen kaçan aracı siren de kullanarak takip ettiklerini, aracın ara sokakta bir başka araca çarparak durduğunu, gece vakti karanlık olması nedeniyle silahlarını çıkararak araca yaklaştıklarını, şahısların yaralı olmadığını gördüklerini, araçtan indirdikleri şahısları kaçma ihtimalini gözeterek kelepçelediklerini, başvurucunun fiziki olarak 18 yaşın altında görünmediğini, kabaca üst araması yaptıklarını, neden kaçtıklarını sorduklarını, diğer araçta yaralı olduğunu tespit ettiklerini, olay yerine ambulans ve destek çağırdıklarını beyan etmiştir.
13. Kazanın akabinde, olay çevresinde kazayı gören olmadığı tutanak altına alınmış ve aynı tutanakta, kaza yerine yakın bir işyerinin olay yerini görecek şekilde görüntü alan kameralarının olduğu, olay anına dair verilerin rızaya dayalı olarak kolluk kuvvetlerine teslim edildiği kayıt altına alınmıştır. Söz konusu görüntülerin incelenmesine ilişkin 13/11/2018 tarihli tutanakta; kayıtların siyah beyaz olduğu, araçların birbirlerine doğru ilerleyip çarpıştığı görüntülerin mevcut olduğu ifade edilmiştir. Ayrıca Kaza Tespit Tutanağı'nda da başvurucunun asli kusurlu olduğu tespitine yer verilmiştir. Ayrıca başvurucuya sürücü belgesiz araç kullanma, dur ikazına uymama ve tehlikeli araç kullanma filleri nedeniyle idari para cezası verilmiştir.
14. Başvurucu 26/11/2018 tarihinde, kazadan sonra gözaltına alma işlemini yapan polislerden Serik Cumhuriyet Başsavcılığı nezdinde şikâyetçi olmuştur. Başvurucu dilekçesinde özetle polislerin kaza sonrası kızgınlıkla kendisini yere yatırarak ters kelepçelediğini, bu kelepçeleme esnasında saçını çekerek darbettiği, kendisi yerde yatmakta iken kazaya karışan diğer araçtan inen kişilerin kendisini tekmelediklerini, polislerin bu duruma göz yumduğunu, anlatılanların görüntü kayıtlarında açıkça yer aldığını beyan etmiştir.
15. Başsavcılık, Serik Kaymakamlığından (Kaymakamlık) soruşturma izni istemiştir. Kaymakamlık olaya ilişkin ön inceleme yapmıştır. Bu kapsamda başvurucunun ve olaya ilişkin görgüsü ve bilgisi bulunan şahısların ifadesi alınmıştır.
16. Başvurucu ifadesinde polislerin kelepçe takmasının ardından saçını çekip kafasına vurduğunu, diğer araçtan inenlerin suratına kafasına tekme attığını, polisin buna göz yumduğunu, polis aracında iken C.I.ya tokat atıldığını, aracı kullananın kendisi olduğunun anlaşılması üzerine kendisine de tokat atıldığını, dayakla tehdit edildiğini, küfürlere maruz kaldığını, olayı takiben tutulan tutanakları tehdit sonucu okumadan imzaladığını beyan etmiştir. C.I. ifadesinde başvurucuya koşut beyanda bulunmuştur. Kazaya karışan diğer araçta bulunanlar ise birbiriyle örtüşen ifadelerinde öz olarak polislerin başvurucu ve C.I.ya "Neden kaçıyordunuz?" diye bağırdığını ancak vurma, darp niteliğinde bir eylem görmediklerini beyan etmiştir.
17. Olaya müdahale eden kolluk görevlileri E.A. ve H.H.Ö. ifadelerinde öz olarak kovalamaca sonunda kazaya sebebiyet veren başvurucuyu araçtan indirerek kaçma ihtimaline binaen kelepçelendiklerini, bunun dışında fiziksel şiddetin söz konusu olmadığını, yaralılara yardım edildiğini beyan etmiştir.
18. 9/4/2019 tarihli ön inceleme raporunda özetle dur ihtarına uymadan kaçan, sürücü belgesiz olarak kullandığı araçla kazaya sebebiyet veren ve 18 yaşından küçük olduğu görünüm itibarıyla anlaşılamayacak olan başvurucunun yakalanması ve diğer kişilerin güvenliğinin sağlanması için kolluk kuvvetlerinin silahla araca yaklaştıkları, kaçma ihtimaline bağlı olarak kelepçe kullandıkları hususlarının sabit olduğu, bununla birlikte başvurucunun kötü muamele ve orantısız güç kullanımı iddialarının rapor/tanık/belge gibi verilerle desteklenmeyerek soyut nitelikte olduğu belirtilerek soruştura izni verilmemesi gerektiği yönünde kanaat bildirilmiştir.
19. Kaymakamlık 19/4/2019 tarihli işlemi ile söz konusu rapora dayanarak ilgili kolluk görevlileri hakkında soruşturma izni verilmemesine karar vermiştir. Anılan karara karşı yapılan itiraz Konya Bölge İdare Mahkemesi 3. İdari Dava Dairesi tarafından19/6/2019 tarihinde reddedilmiştir. Bu süreci takiben Başsavcılık 21/11/2019 tarihinde, soruşturma izni verilmediği gerekçesiyle ilgili kolluk görevlileri hakkında işlem yapılmasına yer olmadığına karar vermiştir.
20. Başvurucular, nihai kararı 21/11/2019 tarihinde öğrendikten sonra 2/12/2019 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuşlardır.
IV. İLGİLİ HUKUK
21. Kötü muamele yasağı ile ilgili olarak bkz. Gürsu Avcı, B. No: 2017/20159, 13/4/2021, §§ 25-27; Hidayet Enmek ve Eyüpsabri Tinaş, B. No: 2013/7907, 21/4/2016, §§ 52, 53; Serhat Ölğen, B. No: 2016/3389, 20/11/2019, § 29.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
22. Anayasa Mahkemesinin 8/2/2023 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü
23. Başvurucu; kolluk görevlilerinin kovalamaca nedeniyle meydana gelen kızgınlıkla kendisine şiddet uyguladığını, tokat atıp saçının çektiklerini, tehdit ve küfürlere maruz kaldığını, kazaya karışan diğer araçtan inenlerin kafasına ve vücuduna birden fazla kez olmak üzere tekme attığını belirterek kötü muamele yasağının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
24. Bakanlık görüşünde Anayasa Mahkemesinin konuya ilişkin içtihatları hatırlatılarak somut süreçte adli ve idari makamların kararından ayrılmayı gerektiren bir durum olmadığı beyan edilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.
B. Değerlendirme
25. Anayasa'nın "Kişinin dokunulmazlığı, maddî ve manevî varlığı" kenar başlıklı 17. maddesinin birinci ve üçüncü fıkraları şöyledir:
"Herkes, yaşama, maddî ve manevî varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.
Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz; kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tabi tutulamaz."
26. Anayasa’nın "Devletin temel amaç ve görevleri" kenar başlıklı 5. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
“Devletin temel amaç ve görevleri, (...) kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır.”
27. Herkesin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkı Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınmıştır. Anılan maddenin birinci fıkrasında insan onurunun korunması amaçlanmıştır. Üçüncü fıkrasında da kimseye işkence ve eziyet yapılamayacağı, kimsenin insan haysiyetiyle bağdaşmayan ceza veya muameleye tabi tutulamayacağı hüküm altına alınmıştır (Cezmi Demir ve diğerleri, B. No: 2013/293, 17/7/2014, § 80).
28. Devletin bireyin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına saygı gösterme yükümlülüğü, öncelikle kamu otoritelerinin bu hakka müdahale etmemelerini yani anılan maddenin üçüncü fıkrasında belirtilen şekillerde kişilerin fiziksel ve ruhsal zarar görmelerine neden olmamalarını gerektirir. Bu, devletin bireyin vücut ve ruh bütünlüğüne saygı gösterme yükümlülüğünden kaynaklanan negatif ödevidir (Cezmi Demir ve diğerleri, § 81).
29. Anayasa’nın 17. maddesi Anayasa'nın 5. maddesiyle birlikte değerlendirildiğinde devlete, kişilerin işkence ve eziyete ya da insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir ceza veya muameleye maruz bırakılmalarını engelleyecek tedbirler alma ödevi yüklemektedir. Anılan yükümlülük, devletin kişilerin fiziksel ve ruhsal bütünlüklerini idari ve yasal mevzuat aracılığıyla koruma hususundaki pozitif yükümlülüğünü oluşturmaktadır.
30. Devletin kişinin maddi ve manevi varlığını koruma hakkı kapsamında sahip olduğu pozitif yükümlülüğün usule ilişkin boyutu çerçevesinde bireyin bir devlet görevlisi tarafından hukuka aykırı olarak ve Anayasa’nın 17. maddesini ihlal eder biçimde bir muameleye tabi tutulduğuna ilişkin savunulabilir bir iddiasının bulunması hâlinde olay hakkında etkili bir soruşturmanın yürütülmesi gerekmektedir (Cezmi Demir ve diğerleri, § 110; Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 25).
31. Kötü muameleye maruz kalması nedeniyle mağdur olduğunu ileri süren kişilerin kötü muamele yasağı kapsamına giren ağırlıkta bir muamele görmüş olabileceklerini gösteren emareleri ve delilleri sunmaları gerektiğini belirtmek gerekir. Bu kapsamda mağdur olduğunu ileri süren kişilerin olgulara dayanmayan yetersiz açıklamaları, iddialarının delillerle desteklenmemesi hatta kimi zaman delillerin uyumsuzluğu, kötü muamelenin yapıldığı yer, zaman ve diğer konulardaki çelişkili ifadeleri gibi hususlar kötü muamelenin gerçekliğini şüpheye düşürür. Bu durumda iddiaların savunabilir olduğundan, dolayısıyla bu iddialara ilişkin derhâl resmî bir soruşturma başlatılması gerekliliğinden söz edilemeyecektir. Bu gibi durumlar -iddiaların güçlü bir dayanak ile birlikte yetkili merciler nezdinde dile getirilmemesi- söz konusu olduğunda mağdur olduğunu ileri süren kişilerin etkili bir soruşturma yürütülmesine ilişkin meşru (haklı) bir beklentiye girebileceklerinin söylenebilmesi de mümkün değildir (Beyza Metin, B. No: 2014/19426, 12/12/2018, §§ 45, 46).
32. Başvurucu, kaza sonrası araçtan indirilerek kelepçeli şekilde tutulmasından şikâyet etmiştir. Somut olay özelinde başvurucunun polisin dur ihtarına uymaması nedeniyle trafikte yaşanan takibin kaza ile sonuçlanmasını müteakip yakalanarak gözaltına alındığı ve olayın gece vakti cereyan ettiği gözönünde bulundurulmalıdır. Olayı çevreleyen koşullar dikkate alındığında kolluk görevlilerinin başkalarının zarar görmemesi için gözetmesi gereken olası riskler ve güvenlik gerekleri doğrultusunda başvurucuya kelepçe takmasının makul bir tedbir olduğu ve kelepçe takmalarının bu olayda kötü muamele yasağının ihlali için aranan asgari ağırlık derecesini aşan bir muamele olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
33. Başvurucu ayrıca gözaltı sırasında fiziksel ve sözlü şiddete maruz kaldığını beyan etmiştir. Başvurucu hakkında olayın hemen akabinde düzenlenen adli muayene raporunda darp ve cebir izine rastlanmadığı belirtilmiştir. Başvurucunun olay anında yanında bulunan C.I.nın kazanın hemen ardından alınan ilk ifadesinde kötü muameleye ilişkin bir beyanı olmadığı gibi diğer araçtaki kişilerin de darp ve cebir eylemine ilişkin bir beyanı söz konusu değildir. Ayrıca kafasına, vücuduna tekme atıldığını ileri süren başvurucunun bu eylemler sonucunda vücudunda bir yaralanma meydana gelip gelmediği yönünde bir açıklama yapmadığı, kötü muamele iddialarını destekleyen bir bulgu ortaya koyamadığı görülmüştür. Yine başvurucunun sözlü şiddet iddialarını destekleyen bir veri dosya kapsamında bulunmamaktadır.
34. Tüm bu tespit ve belirlemelere göre başvurucunun kötü muameleye maruz kaldığına ilişkin savunulabilir bir iddia ortaya koyamadığı sonucuna ulaşılmıştır.
35. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucular üzerinde BIRAKILMASINA 8/2/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.