logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Ünal Şenel [1.B.], B. No: 2019/4445, 28/2/2024, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

ÜNAL ŞENEL BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2019/4445)

 

Karar Tarihi: 28/2/2024

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

İrfan FİDAN

 

 

Muhterem İNCE

Raportör

:

Kamber Ozan TUTAL

Başvurucu

:

Ünal ŞENEL

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, olağanüstü hâl tedbirleri kapsamında kapatılan bir eğitim kurumuna ödenmiş okul kayıt ücretinin terör örgütüyle irtibatı ve iltisakı olmasından dolayı iade edilmemesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 4/2/2019 tarihinde yapılmıştır. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

3. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.

III. OLAY VE OLGULAR

4. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:

A. Bireysel Başvuruya Konu Süreç

5. Başvurucu, Rize'de bulunan Ş. Danışmanlık ve Eğitim İnsan Kaynakları Özel Eğitim Gıda Turizm ve Ticaret Anonim Şirketine (Şirket) ait bir okula çocuğu için 2016-2017 eğitim ve öğretim yılı erken kayıt ücreti olarak 4.210 TL ödeme yapmıştır.

6. Türkiye 15 Temmuz 2016 gecesi silahlı bir darbe teşebbüsüyle karşı karşıya kalmış ve Bakanlar Kurulu tarafından ülke genelinde 21/7/2016 tarihinden itibaren doksan gün süreyle olağanüstü hâl (OHAL) ilan edilmesine karar verilmiştir. OHAL 19/7/2018 tarihinde son bulmuştur. Darbe teşebbüsüne ilişkin süreç, OHAL ilanı, OHAL döneminin gerektirdiği tedbirlere ilişkin detaylı açıklamalar Anayasa Mahkemesinin Aydın Yavuz ve diğerleri ([GK], B. No: 2016/22169, 20/6/2017, §§ 12-20, 47-66) kararında yer almaktadır.

7. OHAL tedbirleri kapsamında çıkarılan 22/7/2016 tarihli ve 667 sayılı Olağanüstü Hâl Kanun Hükmünde Kararname'nin (667 sayılı KHK) 2. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendi uyarınca Şirkete ait eğitim kurumu kapatılmıştır.

8. Başvurucu ödediği kayıt ücretini 5/8/2016 tarihli ve 670 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınması Gereken Tedbirler Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin (670 sayılı KHK) 5. maddesinin (4) numaralı fıkrası uyarınca 8/9/2016 tarihinde iadesi için Rize Valiliğine müracaat etmiştir.

9. Rize Valiliği 7/2/2018 tarihinde başvurucunun iade talebini reddetmiştir. Valilik, başvurucunun iade ödemesi yapılacaklar listesinde olmakla birlikte araştırma sonucunda Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ve/veya Paralel Devlet Yapılanması (PDY) ile irtibatlı ve iltisaklı olduğu anlaşıldığından başvurucuya herhangi bir ödeme yapılmayacağını belirtmiştir.

10. Başvurucu 26/4/2018 tarihinde ret işleminin iptali ve ödediği miktarın yasal faiziyle birlikte iadesi için Rize Valiliğine karşı dava açmıştır. Başvurucu, ceza yargılamasında paranın iade edilmemesine yönelik bir yaptırım kararı olmadığını ve okula yaptığı ödemenin tamamen çocuğunun eğitimiyle ilgili olduğunu ileri sürmüştür.

11. Rize İdare Mahkemesi 15/11/2018 tarihinde davayı kesin olmak üzere reddetmiştir. Kararda; başvurucunun FETÖ/PDY'ye üye olma suçundan 19/2/2018 tarihinde hapis cezasına mahkûm edildiği belirtilmiş, 670 sayılı KHK 5. maddesi gereğince geri ödemeler için gerçek bir mal ve hizmet alım ilişkisinin yanında örgütle irtibat ve iltisakın bulunmaması gerektiğine dikkat çekilmiş, bu nedenle idarenin başvurucuya geri ödeme yapmamasında hukuka aykırılık bulunmadığı açıklanmıştır. Ayrıca devletin masumiyet karinesini ihlal etmeksizin idari tedbir ve yaptırımlar uygulayabileceği, başvurucu hakkında uygulanan tedbirin de bu kapsamda olduğu, dolayısıyla başvurucunun masumiyet karinesinin ihlal edilmediği ifade edilmiştir. Kaldı ki mahkûmiyet hükmünün istinaf aşamasında beraate çevrilmesi hâlinde davaya konu tedbirin kendiliğinden ortadan kalkacağı kaydedilmiştir.

12. Nihai karar 17/1/2019 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir.

B. Başvurucu Hakkındaki Ceza Yargılaması

13. Başvurucu FETÖ/PDY'ye üye olma suçundan hakkında başlatılan ceza soruşturması kapsamında 6/10/2016 tarihinde gözaltına alınmıştır. Başvurucu 28/10/2016 tarihinde tutuklanmıştır. İddianamede; başvurucunun FETÖ/PDY ile iltisaklı bulunan bir dershanede müdür olarak çalıştığı, ByLock iletişim programını kullandığı ve Bank Asyaya sürekli para girişi sağladığı ileri sürülmüştür.

14. Trabzon 2. Ağır Ceza Mahkemesi 19/2/2018 tarihinde başvurucunun silahlı terör örgütüne üye olma suçundan 7 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar vermiştir. Kararın gerekçesinde; başvurucunun ByLock programının kullanıcısı olduğu ve Bank Asyaya örgüt liderinin çağrı dönemine denk gelecek şekilde para girişi sağladığı kaydedilmiştir.

15. Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi 24/9/2018 tarihinde başvurucunun istinaf başvurusunu esastan reddetmiştir. Yargıtay 16. Ceza Dairesi 10/9/2019 tarihinde kararı onamıştır.

IV. İLGİLİ HUKUK

A. İlgili Mevzuat

16. 667 sayılı KHK'nın "Kapatılan kurum ve kuruluşlara ilişkin tedbirler" kenar başlıklı 2. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

"(1) Milli güvenliğe tehdit oluşturduğu tespit edilen Fethullahçı Terör Örgütüne (FETÖ/PDY) aidiyeti, iltisakı veya irtibatı belirlenen;

...

b) Ekli (II) sayılı listede yer alan özel öğretim kurum ve kuruluşları ile özel öğrenci yurtları ve pansiyonları,

kapatılmıştır.

 (2) Kapatılan vakıfların her türlü taşınır ve taşınmazları ile her türlü mal varlığı, alacak ve hakları, belge ve evrakı Vakıflar Genel Müdürlüğüne bedelsiz olarak devredilmiş sayılır. Kapatılan vakıf yükseköğretim kurumlarının sağlık uygulama ve araştırma merkezleri ve kapatılan diğer kurum ve kuruluşlara ait olan taşınırlar ile her türlü mal varlığı, alacak ve haklar, belge ve evrak Hazineye bedelsiz olarak devredilmiş sayılır, bunlara ait taşınmazlar tapuda resen Hazine adına, her türlü kısıtlama ve taşınmaz yükünden ari olarak tescil edilir. Birinci fıkrada sayılanların her türlü borçlarından dolayı hiçbir şekilde Hazineden bir hak ve talepte bulunulamaz. Devire ilişkin işlemler ilgili tüm kurumlardan gerekli yardımı almak suretiyle ilgisine göre Maliye Bakanlığı veya Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından yerine getirilir.

..."

17. 670 sayılı KHK'nın "Devir işlemlerine ilişkin tedbirler" kenar başlıklı 5. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

"(1) 20/7/2016 tarihli ve 2016/9064 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla ülke genelinde ilan edilen olağanüstü hal kapsamında yürürlüğe konulan Kanun Hükmünde Kararnameler gereğince kapatılan ve Vakıflar Genel Müdürlüğüne veya Hazineye devredilen kurum, kuruluş, özel radyo ve televizyonlar, gazete, dergi, yayınevi ve dağıtım kanallarının her türlü taşınır, taşınmaz, malvarlığı, alacak ve hakları ile belge ve evraklarının (devralınan varlık); her türlü tespit işlemini yapmaya, kapsamını belirlemeye, idare etmeye, avans dahil her türlü alacak, senet, çek ve diğer kıymetli evraka ilişkin olarak dava ve icra takibi ile diğer her türlü işlemi yapmaya, devralınan varlıklarla ilgili olup kanaat getirici defter, kayıt ve belgelerle tevsik edilen borç ve yükümlülükleri tespite ve hiçbir şekilde devralınan varlıkların değerini geçmemesi, ek mali külfet getirmemesi, kefaletten doğmaması ve Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ/PDY)’ne aidiyeti, iltisakı veya irtibatı olmayan kişilerle gerçek mal veya hizmet ilişkisine dayanması şartıyla bu varlıkların değerlendirilmesi suretiyle bunları uygun bir takvim dahilinde ödemeye, kapatılan kurum ve kuruluşların taahhüt ve garanti ettiği ancak vermediği mal ve hizmet bedellerinin ödemesini durdurmaya veya ödemeye, tahsili mümkün olmadığı anlaşılan veya tahsilinde ve takibinde yarar bulunmayan hak ve alacaklar ile taahhüt ve garantilerin tahsilinden vazgeçmeye, her türlü sulh işlemini yapmaya, devralınan varlıklarla ilişkili kredi veya gerçek bir mal veya hizmet ilişkisine dayanan borçlar nedeniyle konulmuş ve daha önce kaldırılmış takyidatları kredinin veya borcun ödenebilmesini sağlamak amacıyla kaldırıldığı andaki koşullarla tekrar koydurmaya ve ihyaya, menkul rehinleri dikkate almaya, devralınan varlıklara konulan takyidatların sınırlarını belirlemeye ve kaldırmaya, finansal kiralama dahil sözleşmelerin feshine veya devamına karar vermeye, devralınan varlıkların idaresi, değerlendirilmesi, elden çıkarılması için gerekli her türlü tedbiri almaya, gerektiğinde devralınan varlıkların tasfiyesi veya satışı amacıyla uygun görülen kamu kurum ve kuruluşlarına devretmeye, devir kapsamında olmadığı belirlenen varlıkları iadeye, kapatılanların gerçek kişiye ait olması halinde devralınacak varlıkların kapsamını belirlemeye, tereddütleri gidermeye, uygulamaları yönlendirmeye, bütün bu işlemleri yapmak amacıyla usul ve esasları belirlemeye, vakıflar yönünden Vakıflar Genel Müdürlüğü, diğerleri yönünden Maliye Bakanlığı yetkilidir.

...

 (4) Birinci fıkra kapsamında tespite konu edilebilecek borç ve yükümlülüklere ilişkin olarak hak iddiasında bulunanlarca bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altmış günlük hak düşürücü süre içerisinde ilgili idaresine kanaat getirici defter, kayıt ve belgelerle müracaat edilir. Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten sonra yapılacak kapatma işlemlerinde ise altmış günlük süre kapatma tarihinden itibaren başlar.

..."

B. Anayasa Mahkemesi Kararı

18. Anayasa Mahkemesinin 26/10/2022 tarihli ve E.2018/85, K.2022/127 sayılı kararının ilgili kısmı şöyledir:

"...

C. Kanun’un 5. Maddesinin (1) Numaralı fıkrasında Yer Alan '…aidiyeti, iltisakı veya irtibatı olmayan kişilerle…' İbaresinin İncelenmesi

1. Anlam ve Kapsam

109. Kanun’un 5. maddesinde OHAL sürecinde KHK’lar ile kapatılan kurum ve kuruluşların Vakıflar Genel Müdürlüğüne veya Hazineye devredilen mal varlığının yönetimine ve kapatılan bu kuruluşlardan alacağı olanlara yapılacak ödemelere ilişkin usul ve esaslar düzenlenmektedir.

110. Bu kapsamda maddenin (1) numaralı fıkrasında OHAL KHK’ları gereğince kapatılan ve Vakıflar Genel Müdürlüğüne veya Hazineye devredilen kurum, kuruluş, özel radyo ve televizyonlar, gazete, dergi, yayınevi ve dağıtım kanallarının devralınan varlıklarıyla ilgili olup kanaat getirici defter, kayıt ve belgelerle tevsik edilen borç ve yükümlülükleri tespite ve hiçbir şekilde devralınan varlıkların değerini geçmemesi, ek mali külfet getirmemesi, asıl borçlu ve diğer kefiller hakkında kesin aciz vesikası bulunan hâller hariç olmak üzere kefaletten doğmaması ve FETÖ/PDY’ye veya diğer terör örgütlerine aidiyeti, iltisakı veya irtibatı olmayan kişilerle gerçek mal veya hizmet ilişkisine dayanması şartıyla bu varlıkların değerlendirilmesi suretiyle bunları uygun bir takvim dahilinde ödemeye, kapatılan kurum ve kuruluşların taahhüt ve garanti ettiği ancak vermediği mal ve hizmet bedellerinin ödemesini durdurmaya veya ödemeye vakıflar yönünden Vakıflar Genel Müdürlüğünün, diğerleri yönünden Maliye Bakanlığının yetkili olduğu belirtilmiştir. Söz konusu fıkrada yer alan '…aidiyeti, iltisakı veya irtibatı olmayan kişilerle…' ibaresi dava konusu kuralı oluşturmaktadır.

111. Buna göre kural kişinin OHAL KHK’sı ile kapatılan bir kurum ve kuruluştan olan alacağının ödenmesini o kişinin FETÖ/PDY’ye veya diğer terör örgütlerine aidiyeti, iltisakı veya irtibatı olmaması şartına tabi kılmakta, başka bir ifadeyle bu şekilde bir aidiyeti, iltisakı veya irtibatı tespit edilen kişilere gerçek mal veya hizmet ilişkisine dayansa dahi kural uyarınca söz konusu alacakları ödenmemektedir.

...

3. Anayasa’ya Aykırılık Sorunu

113. Dava konusu kural, OHAL KHK’ları gereğince kapatılan kurum ve kuruluşların OHAL dönemi öncesinde doğmuş borçlarını da kapsayacak şekilde uygulanma imkânına sahiptir. Bu itibarla kural, OHAL süresiyle sınırlı bir düzenleme öngörmemektedir. Buna göre kuralın OHAL süresini aşan biçimde uygulanma imkânının bulunduğu anlaşıldığından kurala ilişkin incelemenin Anayasa’nın olağan dönem kuralları yönünden öngördüğü denetim rejimine göre yapılması gerekir.

114. Anayasa’nın 35. maddesi kapsamında düzenlenen mülkiyet hakkı mülk olarak değerlendirilmesi gerektiğinde kuşku bulunmayan menkul ve gayrimenkul mallar ile bunların üzerinde tesis edilen sınırlı ayni haklar ve fikrî hakların yanı sıra icrası kabil olan her türlü alacağı da koruma altına almaktadır.

115. Kural OHAL KHK’ları kapsamında kapatılarak Vakıflar Genel Müdürlüğüne veya Hazineye devredilen kurum, kuruluş, özel radyo ve televizyonlar, gazete, dergi, yayınevi ve dağıtım kanallarından alacağı olan kişilerin FETÖ/PDY’ye veya diğer terör örgütlerine aidiyeti, iltisakı veya irtibatı olması hâlinde sözü edilen kurum ve kuruluşların malvarlığından olan alacaklarının ödenmeyeceğini öngörmek suretiyle üçüncü kişilerin mülkiyet hakkına sınırlama getirmektedir.

116. Mülkiyet hakkına sınırlama getirilirken öncelikle temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasına ilişkin genel ilkeleri düzenleyen Anayasa’nın 13. maddesinin de göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Anayasa’nın anılan maddesi uyarınca temel haklara sınırlama getiren düzenlemelerin, Anayasa’da öngörülen sınırlama sebebine uygun ve ölçülü olması gerekir (AYM, E.2018/81, K.2021/45, 24/6/2021, § 371).

117. Anayasa'nın 13. ve 35. maddeleri uyarınca mülkiyet hakkı ancak kamu yararı amacıyla sınırlandırılabilmektedir. Kamu yararı kavramı mülkiyet hakkının kamu yararının gerektirdiği durumlarda sınırlandırılması imkânı vermekle bir sınırlandırma amacı olmasının yanı sıra mülkiyet hakkının kamu yararı amacı dışında sınırlanamayacağını öngörerek ve bu anlamda bir sınırlama sınırı oluşturarak mülkiyet hakkını etkin bir şekilde korumaktadır. Kamu yararı kavramı, devlet organlarının takdir yetkisini de beraberinde getiren bir kavram olup objektif bir tanıma elverişli olmayan bu ölçütün her somut olay temelinde ayrıca değerlendirilmesi gerekir (Nusrat Külah, B. No: 2013/6151, 21/4/2016, §§ 53, 56; Yunis Ağlar, B. No: 2013/1239, 20/3/2014, §§ 28, 29).

118. Dava konusu kuralın kapsamına giren alacakların ödenmemesinin öngörülmesinin bunların muvazaalı olmasına veya varlığının kuşkulu görülmesine dayanmadığı anlaşılmaktadır. Dava konusu kuralın bulunduğu fıkranın dava konusu edilmeyen bölümü gözetildiğinde idarenin, hileli işlemlere dayandığı tespit edilen alacakları ödememe konusunda yeterli araçlarla zaten donatıldığı görülmektedir. Dolayısıyla dava konusu kuralın amacının terör örgütlerine aidiyeti, irtibatı veya iltisakı görülenlerin alacaklarının ödenmesinin engellenmesi olduğu anlaşılmaktadır. Diğer bir ifadeyle dava konusu kuralda belirtilen alacakların ödenmemesinin sebebi bu alacakların terör örgütüne aidiyetinin, irtibatının veya iltisakının bulunduğu düşünülen kişilere ait olmasıdır.

119. Temelindeki hukuki ilişkinin varlığı ve hukuka uygun olarak doğduğu hususunda kuşku bulunmayan bir alacağın sırf alacaklısının terör örgütleriyle irtibatlı veya iltisaklı olduğunun değerlendirilmiş olması sebebiyle ödenmemesinin demokratik bir hukuk devletinde meşru görülmesi mümkün değildir. Kuşkusuz terör örgütleriyle irtibatlı veya iltisaklı oldukları somut ve hukuken kabul edilebilir delillerle ortaya konulan kişilerle ilgili olarak makul ve ölçülü tedbirlerin alınması devletin takdir yetkisi kapsamındadır. Ancak bunların özel hukuk ilişkileri çerçevesinde ifa ettikleri yükümlülüklerinin bir sonucu olarak doğan alacaklarının ödenmemesi yolunda düzenleme yapılması başvurulabilecek makul ve meşru tedbirler arasında kabul edilemez.

120. Bu durumda dava konusu kuralın kamu yararına yönelik meşru bir amaca dayandığı söylenemez.

121. Açıklanan nedenlerle kural Anayasa’nın 13. ve 35. maddelerine aykırıdır. İptali gerekir."

V. İNCELEME VE GEREKÇE

19. Anayasa Mahkemesinin 28/2/2024 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Adli Yardım Talebi Yönünden

20. Başvurucu, bireysel başvuru harç ve masraflarını karşılayacak gelirleri olmadığını beyan ederek adli yardım talebinde bulunmuştur.

21. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Şerif Ay (B. No: 2012/1181, 17/9/2013) kararında belirtilen ilkeler dikkate alınarak geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin yargılama giderlerini ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun açıkça dayanaktan yoksun olmayan adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.

B. Mülkiyet Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

22. Başvurucu, kayıt ücretini ödediği dönemde okulun kanun çerçevesinde faaliyet gösterdiğini ve ödeme yapmasından aylar sonra okulun KHK kapsamında kapatıldığını belirtmiş; ödemenin çocuğunun iyi bir eğitim alması için verdiği salt bir okul kayıt ücreti olduğunu vurgulamıştır. Mal varlığına ancak bir mahkeme kararı ile el konulabileceğini kaydeden başvurucu, devam eden ceza davasında mal varlığıyla ilgili bir ceza verilmemesine rağmen idarenin herhangi bir belge olmaksızın kendisini FETÖ/PDY ile irtibatlandırmasının hukuka aykırı olduğunu ileri sürmüştür. Başvurucu ayrıca yargılama sürecinde adli yardım talebinin kabul edilmesine ve ekonomik durumunda bir değişiklik olmamasına rağmen dava sonucunda aleyhine yargılama giderlerine hükmedilmesinden yakınmıştır. Başvurucu sonuç olarak bu gerekçelerle anayasal haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

23. Bakanlık görüşünde öncelikle başvuruya konu olaya ilişkin sürece yer verilmiştir. Uyuşmazlık konusu tutarın iade edilmemesine ilişkin kararın OHAL döneminde alınması nedeniyle yapılacak incelemede Anayasa'nın 15. maddesinin de dikkate alınması ve Hazine ve Maliye Bakanlığından temin edilen görüş ve ilgili belgelerin başvurucunun şikâyetine ilişkin olarak yapılacak incelemede gözönüne alınması gerektiği belirtilmiştir. Bakanlığa göre başvurucunun mülkiyet hakkının ihlal edilip edilmediği konusunda inceleme yapılırken Anayasa ve ilgili mevzuat hükümleri, Anayasa Mahkemesi içtihadı ve somut olayın kendine özgü şartları gözönünde bulundurularak bir değerlendirme yapılmalıdır.

2. Değerlendirme

24. Anayasa’nın "Mülkiyet hakkı" kenar başlıklı 35. maddesi şöyledir:

 “Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir.

Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir.

Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz.”

25. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder. Başvurucu, anayasal haklarının ihlal edildiğini ileri sürmekte ise de okul kayıt ücreti olarak ödediği tutarın iade edilmemesine bağlı şikâyetlerinin esas itibarıyla mülkiyet hakkını ilgilendirdiği anlaşıldığından başvurucunun bütün şikâyetlerinin mülkiyet hakkının ihlali iddiası kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.

a. Uygulanabilirlik

26. Anayasa Mahkemesi Aydın Yavuz ve diğerleri (aynı kararda bkz. §§ 187-191) kararında, olağanüstü yönetim usullerinin uygulandığı dönemlerde alınan tedbirlere ilişkin bireysel başvuruları incelerken Anayasa'nın 15. maddesinde ortaya konulan temel hak ve özgürlüklere ilişkin güvence rejimini dikkate alacağını belirtmiştir. Buna göre olağanüstü bir durumun bulunması ve bunun ilan edilmesinin yanı sıra bireysel başvuruya konu temel hak ve özgürlüklere müdahale teşkil eden tedbirin olağanüstü durumla bağlantılı olması hâlinde inceleme, Anayasa'nın 15. maddesi uyarınca yapılacaktır.

27. 15 Temmuz 2016 tarihinde yaşanan darbe teşebbüsünden sonra Cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu 21/7/2016 tarihinde OHAL ilan edilmesine karar vermiş, daha sonra da OHAL birçok kez uzatılmıştır. OHAL 19/7/2018 tarihinde son bulmuştur. OHAL ilanı nedenlerinin başında darbe teşebbüsü gelmektedir (Aydın Yavuz ve diğerleri, §§ 224, 226). OHAL ilanı ile darbe teşebbüsünden kaynaklanan tehlikenin yanı sıra bu teşebbüsün arkasında olduğu değerlendirilen FETÖ/PDY'den kaynaklanan tehdit ve tehlikenin de bertaraf edilmesinin amaçlandığı görülmüştür (Aydın Yavuz ve diğerleri, §§ 48, 229). Nitekim darbe teşebbüsünün arkasındaki yapılanmanın FETÖ/PDY olduğuna ilişkin olarak kamu makamlarınca ve soruşturma mercilerince yapılan değerlendirmeler olgusal temellere dayanmaktadır (Aydın Yavuz ve diğerleri, § 216).

28. OHAL tedbirleri kapsamında kapatılan bir eğitim kurumuna darbe teşebbüsü öncesinde başvurucunun ödediği okul kayıt ücretinin iade edilmemesine ilişkin tedbirin uygulandığı tarihte Türkiye'de OHAL yönetim usulü yürürlüktedir. Bununla birlikte söz konusu tedbirin devam etmesi nedeniyle ödemenin hâlihazırda iade edilmemiş olduğu gözetildiğinde uygulanan tedbir OHAL döneminden sonra da devam etmiştir. Anayasa Mahkemesi, ilgili tedbire dayanak kuralı incelediği norm denetimi kararında anılan düzenlemenin OHAL süresiyle sınırlı olarak öngörülmediğinden kurala ilişkin incelemenin Anayasa’nın olağan dönem kuralları yönünden öngördüğü denetim rejimine göre yapılacağını belirtmiştir (AYM, E.2018/85, K.2022/127, 26/10/2022, § 113). Dolayısıyla başvurucu hakkında uygulanan tedbirin hukuki olup olmadığının incelenmesi Anayasa'nın 13. maddesi kapsamında yapılacak, Anayasa'nın 15. maddesi yönünden bir değerlendirme yapılmayacaktır.

b. Kabul Edilebilirlik Yönünden

29. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

c. Esas Yönünden

i. Mülkün Varlığı

30. Anayasa'nın 35. maddesiyle güvenceye bağlanan mülkiyet hakkı, ekonomik değer ifade eden ve parayla değerlendirilebilen her türlü mal varlığı hakkını kapsamaktadır (AYM, E.2015/39, K.2015/62, 1/7/2015, § 20). Somut olayda başvurucunun okul kayıt ücreti olarak ödediği 4.210 TL başvurucu için mülk teşkil etmektedir.

ii. Müdahalenin Varlığı ve Türü

31. Anayasa’nın 35. maddesinde bir temel hak olarak güvence altına alınmış olan mülkiyet hakkı kişiye -başkasının hakkına zarar vermemek ve yasaların koyduğu sınırlamalara uymak şartıyla- sahibi olduğu şeyi dilediği gibi kullanma ve ondan tasarruf etme, onun ürünlerinden yararlanma imkânı verir (Mehmet Akdoğan ve diğerleri, B. No: 2013/817, 19/12/2013, § 32). Dolayısıyla malikin mülkünü kullanma, mülkün semerelerinden yararlanma ve mülkü üzerinde tasarruf etme yetkilerinden herhangi birinin sınırlanması mülkiyet hakkına müdahale teşkil eder (Recep Tarhan ve Afife Tarhan, B. No: 2014/1546, 2/2/2017, § 53).

32. Anayasa’nın 35. maddesi ile mülkiyet hakkına temas eden diğer hükümleri birlikte değerlendirildiğinde Anayasa'nın mülkiyet hakkına müdahaleyle ilgili üç kural ihtiva ettiği görülmektedir. Buna göre Anayasa'nın 35. maddesinin birinci fıkrasında, herkesin mülkiyet hakkına sahip olduğu belirtilmek suretiyle mülkten barışçıl yararlanma hakkına yer verilmiş; ikinci fıkrasında da mülkten barışçıl yararlanma hakkına müdahalenin çerçevesi belirlenmiştir. Maddenin ikinci fıkrasında, genel olarak mülkiyet hakkının hangi şartlarda sınırlanabileceği belirlenerek aynı zamanda mülkten yoksun bırakmanın şartlarının genel çerçevesi de çizilmiştir. Maddenin son fıkrasında ise mülkiyet hakkının kullanımının toplum yararına aykırı olamayacağı kurala bağlanmak suretiyle devletin mülkiyetin kullanımını kontrol etmesine ve düzenlemesine imkân sağlanmıştır. Anayasa'nın diğer bazı maddelerinde de devlet tarafından mülkiyetin kontrolüne imkân tanıyan özel hükümlere yer verilmiştir. Ayrıca belirtmek gerekir ki mülkten yoksun bırakma ve mülkiyetin düzenlenmesi, mülkiyet hakkına müdahalenin özel biçimleridir (Recep Tarhan ve Afife Tarhan, §§ 55-58).

33. Başvuruya konu olayda okul kayıt ücreti olarak ödediği tutarın başvurucunun terör örgütüyle irtibatı ve iltisakı bulunduğundan bahisle kendisine iade edilmemesi tedbiri mülkiyet hakkına bir müdahale oluşturmuştur. Mülkten yoksun bırakma amacı olmayıp suçla mücadele kapsamında bir tedbir niteliğinde olan müdahale mülkün kullanımının kontrolü veya düzenlenmesine ilişkin üçüncü kural kapsamında incelenmelidir.

iii. Müdahalenin İhlal Oluşturup Oluşturmadığı

34. Anayasa'nın 13. maddesi şöyledir:

"Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz."

35. Anayasa’nın 35. maddesinde mülkiyet hakkı sınırsız bir hak olarak düzenlenmemiş, bu hakkın kamu yararı amacıyla ve kanunla sınırlandırılabileceği öngörülmüştür. Mülkiyet hakkına müdahalede bulunulurken temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasına ilişkin genel ilkeleri düzenleyen Anayasa'nın 13. maddesinin de gözönünde bulundurulması gerekmektedir. Dolayısıyla mülkiyet hakkına yönelik müdahalenin Anayasa'ya uygun olabilmesi için müdahalenin kanuna dayanması, kamu yararı amacı taşıması ve ayrıca ölçülülük ilkesi gözetilerek yapılması gerekmektedir (Recep Tarhan ve Afife Tarhan, § 62).

 (1) Kanunilik

36. Mülkiyet hakkına yönelik müdahalelerde ilk incelenmesi gereken ölçüt kanuna dayalı olma ölçütüdür. Bu ölçütün sağlanmadığı tespit edildiğinde diğer ölçütler bakımından inceleme yapılmaksızın mülkiyet hakkının ihlal edildiği sonucuna varılacaktır. Müdahalenin kanuna dayalı olması, müdahaleye ilişkin yeterince ulaşılabilir, belirli ve öngörülebilir kanun hükümlerinin bulunmasını gerektirmektedir (Türkiye İş Bankası A.Ş. [GK], B. No: 2014/6192, 12/11/2014, § 44; Necmiye Çiftçi ve diğerleri, B. No: 2013/1301, 30/12/2014, § 55; Ford Motor Company, B. No: 2014/13518, 26/10/2017, § 49).

37. Somut olayda başvurucunun okul kayıt ücreti olarak ödediği ücretin iadesi talebi 670 sayılı KHK'nın 5. maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca reddedilmiştir. Söz konusu kuralın anayasallık denetimi sonucunda kamu yararına yönelik meşru bir amaca dayandığının söylenemeyeceği belirtilmek suretiyle iptal edilmiş, karar 17/3/2023 tarihinde Resmî Gazete'de yayımlanmıştır. Bu hâliyle söz konusu tedbire dayanak kuralın uygulandığı tarih ile tedbirin iptaline yönelik yargılama sürecindeki tarihler ve kuralın iptaline ilişkin anayasallık denetiminde belirtilen gerekçe dikkate alındığında müdahalenin kanunilik unsuru meşru amacı ile birlikte sorgulanarak sonuca varılacaktır.

 (2) Meşru Amaç

38. Anayasa'nın 13. ve 35. maddeleri uyarınca mülkiyet hakkı ancak kamu yararı amacıyla sınırlandırılabilmektedir. Kamu yararı kavramı, mülkiyet hakkının kamu yararının gerektirdiği durumlarda sınırlandırılması imkânı vermekle, bir sınırlandırma amacı olmasının yanı sıra mülkiyet hakkının kamu yararı amacı dışında sınırlanamayacağını öngörerek ve bu anlamda bir sınırlama sınırı oluşturarak mülkiyet hakkını etkin bir şekilde korumaktadır. Kamu yararı kavramı, devlet organlarının takdir yetkisini de beraberinde getiren bir kavram olup objektif bir tanıma elverişli olmayan bu ölçütün her somut olay temelinde ayrıca değerlendirilmesi gerekir (Yunis Ağlar, B. No: 2013/1239, 20/3/2014, §§ 28, 29; Nusrat Külah,B. No: 2013/6151, 21/4/2016, §§ 53, 56).

39. Toplum yararı, ortak çıkar, genel yarar gibi birbirinin yerine kullanılan kavramlarla ifade edilen ve bireysel çıkardan farklı, onun üstünde ortak bir yarar olan kamu yararı Anayasa'nın 35. maddesinin mülkiyet hakkı açısından öngördüğü özel sınırlandırma sebebi olup genel yarar ve toplumsal yarar gibi ifadeleri de kapsayacak şekilde geniş yorumlanmaktadır (AYM, E.1999/46, K.2000/25, 20/9/2000).

40. Somut olayda başvurucu, çocuğunun devam ettiği okula erken kayıt ücreti olarak 4.210 TL ödeme yapmıştır. Darbe teşebbüsü sonrasında ilan edilen OHAL kapsamında çıkarılan 667 sayılı KHK uyarınca başvurucunun ödeme yaptığı okul kapatılmıştır. Rize Valiliği, ücretin iadesi talebini başvurucunun FETÖ/PDY ile irtibatlı ve iltisaklı olduğu gerekçesiyle reddetmiştir. Rize İdare Mahkemesi de kararında ödeme yapılabilmesi için 670 sayılı KHK'nın 5. maddesinin (1) numaralı fıkrası gereğince kişinin terör örgütüne aidiyeti, örgütle iltisakı ve irtibatı bulunmaması gerektiğini kaydetmiş, buna karşılık başvurucunun ceza yargılamasında mahkûm olduğunu belirterek davayı reddetmiştir.

41. Rize Valiliği ve Rize İdare Mahkemesinin kararı incelendiğinde okul kayıt ücretinin gerçek bir mal ve hizmet alım ilişkisine dayalı olduğu, bununla birlikte başvurucu hakkındaki araştırma ve özellikle ceza yargılaması gözönüne alındığında terör örgütüne aidiyeti, örgütle iltisakı veya irtibatı olduğundan ücretin iade edilemeyeceği sonucuna vardığı görülmüştür. Dolayısıyla somut olayda okul kayıt ücreti iadesi talebinin 670 sayılı KHK'nın 5. maddesinin (1) numaralı fıkrasında gösterilen "aidiyeti, iltisakı veya irtibatı olmayan kişilerle" ibaresine dayalı olarak reddedildiği anlaşılmaktadır.

42. Anayasa Mahkemesi, müdahaleye dayanak olan 670 sayılı KHK'nın kanunlaşan 8/2/2018 tarihli ve 7091 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınması Gereken Tedbirler Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Kabul Edilmesine Dair Kanun'un 5. maddesinin (1) numaralı fıkrasının Anayasa'ya uygunluğuna ilişkin denetiminde "aidiyeti, iltisakı veya irtibatı olmayan kişilerle" ibaresinin iptaline karar vermiştir. Söz konusu kuralın kapsamına muvazaalı veya varlığı kuşkulu alacakların girmediği, üstelik idarenin hileli işlemlere dayandığını tespit ettiği alacaklar bakımından yeterli araçlarla donatıldığı görüldüğünden kural ile terör örgütüne aidiyeti, örgütle irtibatı veya iltisakı olanların alacaklarının ödenmesinin engellenmesinin amaçlandığı ifade edilmiştir.

43. Anayasa Mahkemesi, salt alacaklısının terör örgütüyle irtibatlı veya iltisaklı olduğu değerlendirilerek hukuka uygunluğu konusunda kuşku bulunmayan bir alacağın ödenmemesinin bir hukuk devletinde meşru görülemeyeceğini açıklamıştır. Terör örgütleriyle irtibatlı veya iltisaklı oldukları somut olarak ortaya konulan kişilerle ilgili tedbir alınmasında devletin takdir yetkisi olmakla birlikte bu kişilerin özel hukuk ilişkileri çerçevesinde ifa ettikleri yükümlülüklerinden doğan alacaklarının ödenmemesine yönelik olarak yapılan düzenlemenin makul ve meşru tedbirler arasında olamayacağını kaydetmiştir. Bu hâliyle söz konusu kuralın kamu yararına yönelik meşru bir amaca dayandığının söylenemeyeceğini belirtmiş, Anayasa'nın 13. ve 35. maddelerine aykırı olduğuna karar vermiştir.

44. Başvuruya konu olayda başvurucunun alacağının hukuka uygun bir özel hukuk ilişkisinden kaynaklandığı ve iade ödemesi yapılacaklar listesinde başvurucunun adının olduğu kamu makamlarınca tespit edilmiştir. Buna karşılık ücretin iadesi talebi 670 sayılı KHK'nın 5. maddesinin (1) numaralı fıkrasına dayanılarak başvurucunun terör örgütüyle irtibatlı ve iltisaklı olduğu gerekçesiyle reddedilmiştir. Bu durum karşısında okul kayıt ücretinin iade edilmemesinin kanuni dayanağıyla ilgili olarak norm denetimindeki kamu yararına yönelik meşru bir amaca dayanmadığına ilişkin tespit ve söz konusu kuralın iptali gözetildiğinde başvurucunun mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin meşru bir amaca dayandığı söylenemeyecektir.

45. Sonuç olarak ücretin iade edilmemesi suretiyle gerçekleştirilen müdahalede kamu yararı amacı bulunmadığından mülkiyet hakkına yapılan bu müdahalenin meşru amaç unsurunu taşımadığı kanaatine varılmıştır. Bu nedenle ölçülülük kriterine riayet edilip edilmediğinin ayrıca değerlendirilmesine gerek görülmemiştir.

46. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

VI. GİDERİM

47. Başvurucu; ihlalin tespitini, iade edilmeyen ücretin yasal faiziyle birlikte iade edilmesini ve 300.000 TL manevi tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.

48. Başvuruda tespit edilen mülkiyet hakkı ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasında düzenlenen bireysel başvuruya özgü yeniden yargılama kurumunun özelliklerine ilişkin kapsamlı açıklamalar için bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

49. Öte yandan ihlalin niteliğine göre yeniden yargılamanın yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından başvurucunun ücretin yasal faiziyle birlikte iadesi ve manevi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.

VII. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,

B. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

C. Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

D. Kararın bir örneğinin mülkiyet hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Rize İdare Mahkemesine (E.2018/440, K.2018/751) GÖNDERİLMESİNE,

E. Başvurucunun tazminata ilişkin taleplerinin REDDİNE,

F. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 28/2/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Ünal Şenel [1.B.], B. No: 2019/4445, 28/2/2024, § …)
   
Başvuru Adı ÜNAL ŞENEL
Başvuru No 2019/4445
Başvuru Tarihi 4/2/2019
Karar Tarihi 28/2/2024

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, olağanüstü hâl tedbirleri kapsamında kapatılan bir eğitim kurumuna ödenmiş okul kayıt ücretinin terör örgütüyle irtibatı ve iltisakı olmasından dolayı iade edilmemesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Mülkiyet hakkı Müsadere ve Elkoyma İhlal Yeniden yargılama

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
KHK 667 Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname 2
670 Olağanüstü Hal Kapsamında Alınması Gereken Tedbirler Hakkında Kanun Hükmünde Kararname 5
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi