TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
SEVİM SALİHOĞLU BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2019/5327)
Karar Tarihi: 5/10/2022
Başkan
:
Kadir ÖZKAYA
Üyeler
M. Emin KUZ
Yıldız SEFERİNOĞLU
Basri BAĞCI
Kenan YAŞAR
Raportör
Hasan HÜZMELİ
Başvurucu
Sevim SALİHOĞLU
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru; Ankara Valiliğinin olağanüstü hâl döneminde toplantı ve gösterileri yasakladığı 30/10/2017 tarihli kararına uymayarak toplantıya katılan başvurucu hakkında emre aykırı hareket ettiği gerekçesiyle idari para cezası uygulanmasının toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkını, yakalamanın hukuki olmamasının kişi hürriyeti ve güvenliği hakkını ihlal ettiği iddialarına ilişkindir.
2. Başvurucu nihai hükmü 9/1/2019 tarihinde öğrendikten sonra 8/2/2019 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur. Başvuru, süresi içinde yapılmıştır. Başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
A. Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Düzenleme Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
3. Somut olayda başvurucunun da aralarında olduğu grup 2017 yılında Ankara'nın Yüksel Caddesi İnsan Hakları Anıtı çevresindeki polis ablukasının kaldırılması ve kamu görevinden ihraç edilenlerin işe iadesi amacıyla bir basın açıklaması yapmak istemiştir. Ankara Valiliğinin yasaklama kararına rağmen toplantıya katılması nedeniyle başvurucu hakkında emre aykırı davranıştan idari para cezası uygulanmıştır. Başvurucu, anılan müdahale nedeniyle toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
4. Anayasa Mahkemesi, olay ve olguları somut başvuru ile benzer nitelikte olan Adnan Vural ve diğerleri ([GK], B. No: 2017/36237, 10/3/2022) kararında uygulanacak anayasal ilkeleri belirlemiştir. Bu çerçevede, Ankara Valiliğinin toplantı ve gösteri yürüyüşünü -30/10/2017 tarihli karar da dâhil olmak üzere- yasakladığı kararlarında; terör tehdidi ve güncel bir tehlikenin varlığının somut olgulara dayalı gösterilmediği, kamu düzeni yönünden daha az sınırlayıcı uygulamalarla giderilemeyecek bir tehlike olduğu gösterilmeden yasaklama süresinin toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının kullanımını imkânsız kılacak şekilde uzatıldığı,anılan hakka yönelik gerçekleştirilen müdahalelerin olağanüstü hâlin gerektirdiği ölçüde olduğunun ortaya konulamadığı, süresi belli olmayan kategorik yasaklama kararları verildiği gerekçeleriyle toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiği sonucuna ulaşmıştır. Somut başvuruda, anılan kararda açıklanan ilkelerden ve ulaşılan sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır. Bu doğrultuda başvurucunun Anayasa'nın 34. maddesinde güvence altına alınan toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
B. Kişi Hürriyeti ve Güvenliği Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
5. Başvurucu; yakalamanın hukuki olmaması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının, aynı olayla ilgili mahkemelerin farklı karar vermesi ve hukuka aykırı olarak aleyhe vekâlet ücretine hükmedilmesi nedeniyle eşitlik ve adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
6. Anayasa Mahkemesi birçok kararında, yakalamanın hukuka aykırı olduğu şikâyetine ilişkin olarak 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 141. maddesinde öngörülen tazminat davası açma imkânının tüketilmesi gereken etkili bir hukuk yolu olduğunu belirtmiştir. (Hikmet Kopar ve diğerleri [GK], B. No: 2014/14061, 8/4/2015, §§ 64-72; Hidayet Karaca [GK], B. No: 2015/144, 14/7/2015, §§ 53-64; Günay Dağ ve diğerleri [GK], B. No: 2013/1631, 17/12/2015, §§ 141-150; Neslihan Aksakal, B. No: 2016/42456, 26/12/2017, §§ 30-37). Somut olayda mevcut hukuk yolunun tüketilmediğinden kişi hürriyeti ve güvenliğinin ihlal edildiğine ilişkin başvurunun, başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
7. Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiği sonucuna ulaşıldığından diğer ihlal iddiaları yönünden inceleme yapılmasına gerek görülmemiştir.
III. GİDERİM
8. Başvurucu; ihlalin tespiti, yargılanmanın yenilenmesi ve 10.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan GK, B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019,§§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) GK, B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100). İhlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasının yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.
IV. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
2. Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 34. maddesinde güvence altına alınan toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkınınİHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Ankara 4. Sulh Ceza Hâkimliğine (2018/4510 D. İş) GÖNDERİLMESİNE,
D. Başvurucunun tazminat talebinin REDDİNE,
E. 364,60 TL harcın başvurucuya ÖDENMESİNE,
F. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 5/10/2022 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.