TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
MERYEM ŞEKER BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2019/5870)
|
|
Karar Tarihi: 14/9/2022
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Muammer TOPAL
|
|
|
Recai AKYEL
|
|
|
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
|
|
|
İrfan FİDAN
|
Raportör
|
:
|
Kamber Ozan TUTAL
|
Başvurucu
|
:
|
Meryem ŞEKER
|
Vekili
|
:
|
Av. Nursel AKGÜN
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru; akademisyen olan başvurucunun kamu görevine son verilmesine bağlı olarak bilimsel bir projeden çıkarılması nedeniyle bilim özgürlüğünün, kanun yolu aşamasında verilen kararların ilgili ve yeterli gerekçe içermemesi nedeniyle gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 22/2/2019 tarihinde yapılmıştır. Komisyon, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.
3. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.
III. OLAY VE OLGULAR
4. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:
5. Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) ile proje yürütücüsü arasında 6/9/2013 tarihinde Harcamaları Projenin Yürütüldüğü Kamu Kurumu veya Üniversite Tarafından Gerçekleştirilecek Araştırma Projelerine Ait Destekleme Sözleşmesi (Destekleme Sözleşmesi) akdedilmiştir. Destekleme Sözleşmesi'ne göre "Türkiye Minuartia (Caryophyllaceae) Cinsinin Revizyonu" başlıklı projede (Proje) başvurucu, araştırmacı olarak yer almıştır. Projenin başlangıç tarihi 1/10/2013, bitiş tarihi ise 1/10/2016 olarak belirlenmiştir. Destekleme Sözleşmesi gereğince Proje kapsamında ortaya çıkacak sınai ürünler üzerindeki hakların devrine ilişkin olarak katılımcılar ve TÜBİTAK arasında bir taahhüt sözleşmesi akdedilmiştir. Yine Destek Sözleşmesi gereğince araştırmacılara teşvik ikramiye ödemeleri yapılmıştır.
6. Başvurucu, Selçuk Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Moleküler Biyoloji Ana Bilim Dalında yardımcı doçent doktor unvanıyla görev yapmaktayken 29/4/2017 tarihli ve 30052 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 689 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kamu görevinden çıkarılmıştır.
7. TÜBİTAK Bilim Kurulu 10/1/2017 tarihindeki toplantısında Anayasa'nın 120. maddesi ile 25/10/1983 tarihli ve 2935 sayılı Olağanüstü Hal Kanunu'nun 3. maddesi gereğince ilan edilen olağanüstü hal kapsamında çıkarılan KHK'lar ile yapılan düzenlemelere işaret ederek kamu görevinden çıkarılan kişiler hakkında birtakım kararlar almıştır. Buna göre söz konusu kişiler hakkında;
i. TÜBİTAK desteklerini değerlendirme, izleme ve sonuçlandırma süreçlerindeki her türlü üyelik ve görevlerin sona ereceğine, görev verilmeyeceğine ve burs veya destek verilmeyeceğine,
ii. Kısmen veya tamamen TÜBİTAK tarafından desteklenen her türlü proje desteklerine ilişkin tüm hak ve görevler ile destek sözleşmelerinin sona erdirileceğine,
iii. Görevlerinden, projelerinden veya desteklerinden dolayı yapılmamış ödemelerin gerçekleştirilmeyeceğine,
iv. Görev veya desteklerinin sona erdirilmesi nedeniyle devam ettirilmesi mümkün olmayan projeler veya desteklerin sona erdirileceğine karar verilmiştir.
8. TÜBİTAK Araştırma Destek Programları Başkanlığı (ARDEB) 21/2/2017 tarihinde "çalıştığı kurum/kuruluş tarafından açığa alınan sadece 1 araştırmacı olması halinde proje iade edilmeyecek, kişinin projeden çıkarılması/değiştirilmesi için gerekli işlemler yapılacak" şeklinde bir karar almıştır.
9. Alınan kararlara istinaden başvurucunun araştırmacı olarak yer aldığı Projenin yürütücüsü 8/2/2017 tarihinde, açığa alınmasından dolayı TÜBİTAK ilkeleri uyarınca başvurucunun Projeden çıkarılmasını idareden talep etmiştir. TÜBİTAK 14/3/2017 tarihinde başvurucunun Projeden ayrılmasına ilişkin yürütücünün talebini uygun bulmuştur. Başvurucu 10/2/2017 tarihinde Projeden çıkarılması işlemine dair bilgilendirme yapılmasını TÜBİTAK'tan talep etmiştir. TÜBİTAK 25/4/2017 tarihinde verdiği cevapta, Projeden ayrılma işleminin yürütücünün talebinin idarece uygun bulunması sonucu gerçekleştiğini açıklamıştır.
10. Başvurucu 1/6/2017 tarihinde işlemin iptali davası açmıştır. Dava dilekçesinde başvurucu; araştırmacı olarak yer aldığı Projenin tamamlanması için çalıştığını, kapanma aşamasındayken gerekçesiz ve mevzuat hükümlerine aykırı bir şekilde Projeden çıkarıldığını ileri sürmüştür.
11. Davalı TÜBİTAK cevabında; kamu görevine son verilen başvurucunun Destekleme Sözleşmesi hükümlerine uygun olarak Projeden çıkarıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
12. Ankara 11. İdare Mahkemesi (Mahkeme) 22/1/2018 tarihinde davayı reddetmiştir. Mahkeme gerekçesinde; 17/7/1963 tarihli ve 278 sayılı Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu ile İlgili Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun'a dayalı olarak çıkarılan Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu Araştırma Destek Programları Başkanlığı Tarafından Yürütülen Programlara İlişkin Yönetmelik'in (Yönetmelik) 10. maddesinin (2) numaralı fıkrası ile Yönetmelik'e dayalı çıkarılan Araştırma Projelerinde Uygulanacak İdari ve Mali Esaslar'ın (İdari ve Mali Esaslar) 4. maddesine yer verilmiştir. Mahkeme, söz konusu mevzuat hükümlerine göre TÜBİTAK bünyesinde yürütülen projelerde araştırmacı olarak görev yapanların proje yürütücüsünün başvurusu ve ilgili grubun onayıyla projeden çıkarılabileceğini, dolayısıyla başvurucunun da kamu görevinden çıkarılmış olması nedeniyle Projede kalmasının uygun görülmeyip çıkarılmasında hukuka aykırılık bulunmadığını açıklamıştır.
13. Başvurucu karara karşı istinaf başvurusunda bulunmuştur. Ankara Bölge İdare Mahkemesi 12. İdari Dava Dairesi 19/6/2018 tarihinde Mahkeme kararının usul ve hukuka uygun olduğunu belirterek istinaf başvurusunu temyiz yolu açık olmak üzere reddetmiştir.
14. Başvurucu kararı temyiz etmiştir. Danıştay Sekizinci Dairesi 17/10/2018 tarihinde dava konusu uyuşmazlığın temyize tabi olmadığını belirterek temyiz istemini incelemeksizin reddetmiştir.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
15. Anayasa Mahkemesinin 14/9/2022 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Adli Yardım Talebi Yönünden
16. Başvurucu bireysel başvuru harç ve masraflarını karşılayacak geliri olmadığını beyan ederek adli yardım talebinde bulunmuştur.
17. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Şerif Ay (B. No: 2012/1181, 17/9/2013) kararında belirtilen ilkeler dikkate alınarak geçimini önemli ölçüde güçleştirmeksizin yargılama giderlerini ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun açıkça dayanaktan yoksun olmayan adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.
B. Bilim Özgürlüğünün İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü
18. Başvurucu; bilim özgürlüğünün içeriği, kullanımı ve korunması bakımından özellikle bilimsel üretime katkıda bulunan öğretim elemanları açısından önem taşıdığını açıklamıştır. Başvurucu, bilim özgürlüğünün temel hak ve özgürlüklerin korunmasına ilişkin uluslararası antlaşmalarda da yer aldığını, bu bağlamda Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme'nin 15. maddesinde herkesin bilimsel ilerlemeden ve uygulamalarından ve kendisinin yarattığı herhangi bir bilimsel, edebi ya da sanatsal üründen doğan maddi ve manevi çıkarların korunmasından yararlanma hakkının olduğunun kabul edildiğini ifade etmiştir. Buna göre devletlerin bilimsel özgürlüğün tam olarak kullanılmasını sağlama yönünde alacakları tedbirlerin bilim ve kültürün korunması, geliştirilmesi ve yayılması amacını taşıyacağını açıklayan başvurucu, devletlerin bilimsel araştırma ve yaratıcı faaliyetler için gerekli özgürlüğe saygı göstermekle yükümlü olduklarının hüküm altına alındığını belirtmiştir.
19. Başvurucu, yardımcı doçent doktor öğretim üyesi unvanıyla TÜBİTAK destekli Projede yoğun bir emek gösterip 300 sayfalık bir rapor sunarak Projenin tamamlanmasına katkıda bulunduğunu açıklamıştır. Buna karşılık Proje bitmek üzereyken yoğun emek ve birikiminin zayi edilerek bilime yaptığı katkı ve araştırmalarının hiçe sayıldığını belirten başvurucu, hiçbir gerekçe gösterilmeksizin Projeden çıkarılmasının Anayasanın 27. maddesinde düzenlenen bilim özgürlüğünü ihlal ettiğini ileri sürmüştür.
20. Bakanlık görüşünde; başvurucunun çıkarma işlemine karşı idari makamlar ve mahkemeler önünde itiraz hakkını kullandığı ve söz konusu itirazların idare hukuku prensipleri çerçevesinde değerlendirilerek karara bağlandığı ifade edilmiştir. Bakanlık, Anayasa Mahkemesi içtihadı ve somut olayın koşulları çerçevesinde idare ve derece mahkemeleri kararlarının ilgili ve yeterli gerekçeler içerip içermediği hususunun değerlendirilmesi gerektiğini açıklamıştır. Bakanlık, projeden çıkarılma işleminin olağanüstü hâl döneminde gerçekleşmesi nedeniyle yapılacak incelemede Anayasanın 15. maddesinin de dikkate alınması gerektiğini belirtmiştir.
2. Değerlendirme
21. Anayasa Mahkemesi ancak temellendirilebilmiş bir bireysel başvuruyu inceler. Başvurucuların şikâyetlerini hem maddi hem hukuki olarak temellendirme zorunluluğu bulunmaktadır. Maddi dayanaklar yönünden başvurucuların yükümlülüğü şikâyetlerine konu temel olay ve olguları açıklamak ve bunlara ilişkin delilleri Mahkemeye sunmak, hukuki dayanak yönünden yükümlülüğü ise bireysel başvuruya konu temel hak ve özgürlüklerden hangisinin hangi nedenle ihlal edildiğini özü itibarıyla açıklamaktır (Sabah Yıldızı Radyo ve Televizyon Yayın İletişim Reklam Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi [GK], B. No: 2014/12727, 25/5/2017, § 19; Cemal Günsel [GK], B. No: 2016/12900, 21/1/2021, § 22).
22. Bireysel başvuru incelemesinde Anayasa Mahkemesi kamu gücü eylem ve işlemleri ile mahkeme kararlarının Anayasa'ya uygunluğunun ve müdahale gerekçelerinin denetimini kendiliğinden yapmaz. Bu sebeple başvurucunun başvurusunun esasını ve bu kapsamda kamu makamları tarafından ortaya konulan gerekçelerin ilgili ve yeterli olup olmadığını Anayasa Mahkemesine inceletebilmesi için öncelikle kendisinin ihlal iddialarını gerekçelendirmesi, buna ilişkin olay ve olguları açıklaması ve delillerini sunması zorunludur (Cemal Günsel, § 24).
23. Anayasa Mahkemesinin başvurucunun yerine geçerek ihlal iddialarını gerekçelendirme, olay ve olguları ortaya koyma ve delil toplama görev ve yükümlülüğü bulunmamaktadır. Söz konusu yükümlülükler başvurucuya aittir. Başvurucuların anılan yükümlülüklere uymamaları hâlinde şikâyetlerini temellendiremedikleri için başvuruları açıkça dayanaktan yoksun bulunabilir. Anayasa Mahkemesi temellendirmeye ilişkin incelemesini her başvurunun somut koşullarında yapar. Kuşkusuz bu yükümlülüklere ellerinde olmayan nedenlerle uymamalarının ikna edici gerekçelerini Anayasa Mahkemesine sunmaları ya da Anayasa Mahkemesinin bu durumu işin niteliğinden anlaması hâli müstesnadır (Cemal Günsel, §§ 25, 26).
24. Somut olayda başvurucu, kamu görevine son verilmesine bağlı olarak TÜBİTAK tarafından desteklenen ve araştırmacı sıfatıyla katılımcısı olduğu Projeden çıkartılmıştır. Başvuru formunda başvurucu, üç sayfalık bir rapor sunarak Projenin tamamlanmasına katkı sunduğunu ve Proje tamamlanmak üzereyken emek ve birikimi zayi edilerek gerekçe gösterilmeksizin Projeden çıkarıldığını açıklamıştır. Bununla birlikte başvurucu söz konusu açıklamalarının ötesinde Projeden çıkartılması sonucunda bilimsel bir eserden adının çıkartılması, araştırma yapmasının engellenmesi veya teşvik ödemeleri alamaması gibi külfetlere maruz kaldığına dair somut olarak herhangi bir açıklamaya yer vermemiştir. Emek ve birikiminin zayi edildiğini soyut olarak ileri süren başvurucu Projeden çıkarılmasına ilişkin işlemden ne şekilde etkilediğine ilişkin bilgi ve açıklamaya yer vermemiş, bu hâliyle ifade özgürlüğü ile onun daha özel bir şekli olan bilim özgürlüğünün korumasından faydalanıp faydalanmaması gerektiğine dair Anayasa Mahkemesince daha ileri bir inceleme yapılmasını sağlayacak yeterli delil ve argüman sunamamıştır.
25. Sonuç olarak başvurucu, şikâyetlerine konu temel olay ve olgular ile bireysel başvuruya konu ettiği ve temel hak ve özgürlüğün hangi nedenle ihlal edildiğini açıklamak yönündeki yükümlülüğünü yerine getirmemiş; bu bağlamda ileri sürdüğü ihlal iddialarını temellendirememiştir.
26. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
C. Gerekçeli Karar Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
27. Başvurucu, kanun yolu aşamasında verilen ret kararları nedeniyle gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
28. Anayasa'nın 36. maddesinin birinci fıkrasında herkesin adil yargılanma hakkına sahip olduğu belirtilmiş ancak gerekçeli karar hakkından açıkça söz edilmemiştir. Bununla birlikte Anayasa'nın 141. maddesinin üçüncü fıkrasında "Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır." denilerek kararlarını gerekçeli olarak yazma yükümlülüğü mahkemelere yüklenmiştir. Öte yandan istinaf/temyiz merciinin yargılamayı yapan mahkemenin kararını uygun bulması hâlinde bunu ya aynı gerekçeyi kullanarak ya da bir atıfla kararına yansıtması yeterlidir. Burada önemli olan husus istinaf/temyiz merciinin bir şekilde istinafta/temyizde dile getirilmiş ana unsurları incelediğini, derece mahkemesinin kararını inceleyerek onadığını ya da bozduğunu göstermesidir (Yasemin Ekşi, B. No: 2013/5486, 4/12/2013, § 57).
29. Somut olayda başvurucu, istinaf ile temyiz aşamasında verilen kararların yeterli gerekçe içermediğinden yakınmaktadır. Şikâyete konu Ankara Bölge İdare Mahkemesi 12. İdari Dava Dairesinin kararı incelendiğinde ret kararı veren Mahkeme kararını uygun bulduğu anlaşılmaktadır. Danıştay Sekizince Dairesi ise dava konusu uyuşmazlığın temyize tabi olmadığını açıklayarak temyiz talebini neden reddettiğini kararında göstermiştir. Dolayısıyla istinaf ve temyiz aşamasında başvurucunun talepleri hakkında ilgili ve yeterli gerekçe gösterildiği kanaatine varılmıştır.
30. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. Bilim özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
C. Gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
D. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyetine neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 14/9/2022 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.