TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
ERTUĞRUL TERZİ BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2019/6095)
Karar Tarihi: 21/9/2022
Başkan
:
Hasan Tahsin GÖKCAN
Üyeler
Muammer TOPAL
Recai AKYEL
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
İrfan FİDAN
Raportör
Murat İlter DEVECİ
Başvurucu
Ertuğrul TERZİ
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, gözaltında kötü muameleye maruz kalma ve olumsuz tutulma koşulları nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddia ile çeşitli nedenlerle masumiyet karinesinin ve aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine yönelik iddialara ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 11/2/2019 tarihinde yapılmıştır. Komisyon, başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne ve başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.
3. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanda bulunmuştur.
III. OLAY VE OLGULAR
4. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla temin edilen belgelere göre ilgili olaylar özetle şöyledir:
5. Türkiye 15 Temmuz 2016 tarihinde askerî bir darbe teşebbüsüyle karşı karşıya kalmıştır (darbe teşebbüsü ve arkasındaki yapılanmaya ilişkin ayrıntılı bilgi için bkz. Aydın Yavuz ve diğerleri, [GK], B. No: 2016/22169, 20/6/2017, §§ 12-25).
6. Ankara'nın Mamak ilçesinde bulunan 28’inci Mekanize Piyade Tabur Komutanlığında yarbay rütbesiyle görevli başvurucu 16/7/2016 tarihinden 19/7/2016 tarihine kadar Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Yenimahalle Eğitim ve Araştırma Hastanesinin (Yenimahalle Hastanesi) Yoğun Bakım Ünitesinde tedavi görmüştür. Üç polis tarafından düzenlenen 19/7/2016 tarihli bir tutanağa göre başvurucu, tedavisinin tamamlanmasının ardından ifadesi alınmak üzere aynı gün saat 15.20 sıralarında Ankara Emniyet Müdürlüğü (Emniyet Müdürlüğü) Terörle Mücadele Şube Müdürlüğünde (TEM Şube) görevli bir polis ekibine teslim edilmiştir. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının (Başsavcılık) talimatıyla gözaltına alınan başvurucu 22/7/2016 tarihine kadar Emniyet Müdürlüğüne ait kapalı spor salonunda tutulmuştur.
7. Başvurucu, anayasal düzeni kaldırmaya teşebbüs etme suçu nedeniyle Ankara Sulh Ceza Hâkimliğince 22/7/2016 tarihinde tutuklanmış ve Ankara 1 No.lu F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna (İnfaz Kurumu) götürülmüştür.
8. İnfaz Kurumu Tabipliğinde görevli doktor tarafından düzenlenen 23/7/2016 tarihli belgede başvurucunun vücudunun çeşitli bölgelerinde eski olduğu anlaşılan travmatik bulgular bulunduğu belirtilmiştir. Başvurucunun kalçası ile sol baldırındaki ekimozlar yaygın şekildedir (Belge okunaklı şekilde düzenlenmediği için bulguların birçoğu anlaşılamamıştır.).
9. TEM Şubede görevli dört polis tarafından düzenlenen 27/7/2016 tarihli bir tutanakta 16/7/2016 tarihinde ve sonrasında yakalanıp gözaltına alınan şüphelilerin sayısının fazla olması, şüphelilerin tutulduğu yerlerin fiziki ve teknik yönden yetersiz olması nedeniyle şüphelilerin yakınlarına bilgi verilemediği belirtilmiştir.
10. Başvurucu 7/3/2018 tarihinde, gözaltında tutulduğu 19/7/2016-22/7/2016 tarihleri arasında kötü muameleye maruz kaldığı iddiasıyla Başsavcılığa suç duyurusunda bulunmuştur. Suç duyurusuyla ilgili dilekçesine gözaltında tutulduğu her gün için Ankara Gazi Mustafa Kemal Devlet Hastanesinde (Devlet Hastanesi) görevli farklı doktorlarca ayrı ayrı düzenlenen genel adli muayene raporlarını ekleyen ve kötü muamele olayına dâhil olan kamu görevlileri ile sivillerin cezalandırılmasını isteyen başvurucu özetle şu iddialarda bulunmuştur:
i. 16/7/2016 tarihinde kalabalık bir grubun elinden bir askerî kurtarmaya çalışırken linç girişimine maruz kalmış ve gözlerini Keçiören’de bulunan Ankara Atatürk Sanatoryum Eğitim ve Araştırma Hastanesinde (Araştırma Hastanesi) açmıştır. Anılan olay nedeniyle beyin kanaması ile sol yanağından kısmi yüz felci geçirmiştir. Ayrıca kafatası kemiği çatlamış, sol şakak kemiği ile burnu kırılmış, başından ayak parmaklarına kadar olan tüm vücudu mosmor olmuştur. 19/7/2016 tarihine kadar Yoğun Bakım Ünitesinde tedavi görmüştür. Bu süreçte eşi ile birinci derece yakınlarına sağlık durumu ve nerede olduğu hakkında bilgi verilmemiştir. Anne ve babası, kendi çabalarıyla Araştırma Hastanesinde tedavi gördüğünü tespit etmiştir. Başvurucu anne ve babası ile görüştürülmemiştir. Bununla birlikte tekerlekli sandalyeyle tomografi çekimi için götürülürken anne ve babası onu uzaktan izlemiştir. Bir başka hastaneye sevk edileceği söylenmesine ve bu konuda hazırlık yapılmasına rağmen ailesine haber verilmeden 19/7/2016 tarihinde öğleden sonra TEM Şubede görevli iki polis tarafından gözaltına alınan başka şüphelilerin de tutulduğu spor salonuna götürülmüştür. Ailesine, kimler tarafından nereye götürüldüğü söylenmemiştir.
ii. Spor salonunda kendisini teslim alan polis, ilk gün yüksekçe bir yere oturtarak diz çöktürmüş, “Vatan haini, katil, darbeci!” diyerek hakaret etmiş, yakınlarına küfretmiş, bir saat süreyle tokat atıp elindeki tabanca ve plastik kelepçe ile kafasına vurmuş ve burnuna yumruk atmıştır. Atılan yumruk nedeniyle burnu kanamıştır. Sağlık görevlilerinin müdahalesi sonucu kanama durdurulmuştur.
iii. Aralarında Ü.G., R.K. ve E.Y.nin de olduğu 7-8 kişi ile birlikte spor salonunun bir yerinde tecrit edilmiştir. Rütbeli olduğunu tahmin ettiği kısa boylu, esmer ve şişman bir polis, gözaltı süresince günde iki üç kez spor salonuna gelerek kendisini yerde tekmelemiş ve ayağa kaldırdıktan sonra arkasından böbreklerine yumruk atmıştır. Yumruk atma, her seferinde ayağa kalkamayacak hâle gelene kadar devam etmiştir. Gözaltı süresince spor salonundaki her polis kendisine küfredip elleriyle, ayaklarıyla, copla ve plastik kelepçeyle vurmuştur.
iv. Gözaltında elleri arkadan kelepçeli şekilde tutulmuştur. Gözaltı süresince aç ve susuz bırakılmıştır.
v. Polislerin yönlendirmesi ile su ve yemek dağıtan erler “Darbeciye yiyecek yok!” diyerek küfretmiş, kendisini darbetmiştir.
vi. Günde bir iki saat uyumasına bile izin verilmemiştir. Gecenin bir saatinde kaldırılmış, fiziki olarak yapamayacağı hareketleri saatlerce yapmaya zorlanmıştır. Yorgunluktan bayıldığı durumlarda serum verilmiş, böylece bilincini kaybetmemesi için çaba gösterilmiştir. Kendine geldiğinde aynı zorlamalara devam edilmiştir.
vii. Gözaltı süresince günde sadece bir iki defa, elleri arkadan kelepçeli şekilde tuvalete götürülmüştür.
viii. Kan ve idrar izleriyle kaplı zemin üzerinde elleri kelepçeli şekilde, dizüstü oturmaya ve yatmaya zorlanmıştır.
ix. Günlük muayeneyi yapan doktorların yanında bile darbedilip copla taciz edilmiş ve küfre maruz bırakılmıştır.
x. Her gün bir iki defa spor salonunun ortasına getirilerek teşhir edilmiş, aynı taburda görev yaptıkları bazı uzman çavuşlar (Başvurucunun iddiasına göre bunlardan biri A.E.dir.) ile erlere darbettirilmiştir. Bu kişiler sırayla yüzüne tükürüp kendisine küfretmiştir.
xi. Ayakta durmakta zorlandığı hâlde sürekli çöp toplamaya ve yeri temizlemeye mecbur edilmiştir.
xii. Polis, Araştırma Hastanesinde iken üzerinde hasta bakım önlüğü dışında iç çamaşırı da dâhil hiçbir kıyafet yokken kendisine kopçası ve fermuarı olmayan, dar ve kısa bir pantolon vermiştir. Bu nedenle üzerindeki pantolon sürekli düşmüş ve herkesin içinde çıplak kalmıştır. Bu hâldeyken bile bazı polislerce copla taciz edilmiştir.
xiii. Bazı polisler dinî ve manevi değerleri ile dalga geçmiştir.
xiv. Adliyeye sevk edilirken “İstediğimiz ifadeyi vermezsen salonda tekrar misafirimiz olursun, haberin olsun!” şeklinde tehdit edilmiştir.
xv. Bahsi geçen olaylara ve küfürlere spor salonundaki herkes, özellikle yanındaki E.Y., R.K., Ü.G., H.İ.Y., S.K., A.K. ve T.C. tanıktır.
xvi. Gözaltı süresince günlük olarak kendisini muayene eden doktorlar raporlara darp ve cebir izi bulunmadığını yazsa da İnfaz Kurumuna alınması nedeniyle tutulan kayıtlar, çekilen fotoğraf ve İnfaz Kurumundaki tıbbi raporlar iddialarını doğrulamaktadır. Ayrıca Ankara Adliyesindeki kameraların adliyeye götürüldüğü zamana ilişkin kayıtları ile İnfaz Kurumuna girişine ilişkin görüntü kayıtları iddialarını ispat edecektir.
11. Başvurucunun Başsavcığa sunduğu genel adli muayene raporlarına göre 19/7/2016 tarihinde ek bulgu tespit edilmemiş, 20/7/2016 tarihinde güncel şikâyeti bulunmayan başvurucuya ağrı kesici verilmiş ve başvurucu pansumana yönlendirilmiştir. 21/7/2016 tarihli genel adli muayene raporunda baş dönmesi şikâyeti nedeniyle revirde başvurucuya müdahale edildiği, önceki muayenelerden farklı bulguların olmadığı, darp veya cebir izi saptanmadığı belirtilmiştir. 22/7/2016 tarihli genel adli muayene raporunda ise başvurucunun burun kırığının Araştırma Hastanesinde düzeltildiğini beyan edip üst çene ön dişlerde uyuşukluk tarif ettiği, evvelki muayeneyle uyumlu bulgularının mevcut olduğu ve başvurucunun ek bir şikâyetinin olmadığı ifade edilmiştir. 22/7/2016 tarihli genel adliye muayene raporunun muayene koşullarıyla ilgili bölümünde muayene sırasında sadece doktor, muayene edilen ve sağlık meslek mensubu personelin hazır bulunduğuna ilişkin kutucuk işaretlenmiştir.
12. Başsavcılık 20/3/2018 tarihinde TEM Şubeye bir müzekkere yazarak başvurucunun gözaltında bulunduğu süre içinde tanzim edilen sağlık raporları ile diğer belgelerden bir suretin ve varsa güvenlik kameralarına ait kayıtların gönderilmesini istemiştir.
13. Başsavcılık, başvurucunun şikâyet ettiği hususlara ilişkin kamera kayıtlarının olmadığı ve temin edilen sağlık raporları (Başsavcılıkça başvurucu tarafından sunulanlar dışında rapor temin edilip edilemediği saptanamamıştır.) dikkate alındığında başvurucunun polislerce darbedildiğine dair dava açmaya yeterli delil bulunmadığı gerekçesiyle 17/9/2018 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına dair karar vermiştir. Bu kararda darbe teşebbüsü sırasında Emniyet Müdürlüğü binasına yapılan saldırılar nedeniyle kamera sisteminin bulunduğu merkezin ve bağlantılı tesisatın, ayrıca saldırıya bağlı olarak şehir şebeke suyu ile kanalizasyon sularının binaya girmesi sonucu TEM Şubenin matbu ve dijital arşivinin kullanılamaz hâle geldiği, gözaltına alınanların düzenli olarak doktor kontrolünden geçirildiği, sağlığıyla ilgili şikâyette bulunanların doktorlarca muayene edildiği belirtilmiştir. Anılan karara göre tüm engelleme çabalamalarına rağmen polise teslim edilen askerî personel linç girişimine maruz kalmış, sayılarının fazla olması ve nezarethanelerin kullanılamaz durumda olması nedeniyle gözaltına alınanlar spor salonuna götürülmüştür. Spor salona götürülen üst rütbeli askerî personel alt rütbeli askerî personelle bir arada bulunmak istemediklerini belirterek polise sözlü veya fiziksel olarak direnmiştir. Bu nedenle bu kişiler kademeli olarak zor kullanılmak suretiyle spor salonuna konulmuştur. Spor salonunda tartışmaya giren alt rütbeli askerî personel ile üst rütbeli askerî personel hayati tehlike arz etmeyecek şekilde birbirlerini yaralamıştır (Başsavcılık kararında belirtilen hususların TEM Şubede görevli iki polis tarafından düzenlenen 15/3/2017 tarihli bir tutanakta yer aldığı görülmüştür.).
14. Başvurucu; Başsavcılığın tanıkları ve şüphelileri dinlemediğini, hiçbir araştırma yapmadığını ve iddialarıyla ilgili hiçbir delil toplamadan karar verdiğini belirterek Başsavcılıkça verilen karara itiraz etmiştir. Başvurucu; itirazını dile getirdiği dilekçesinde İnfaz Kurumuna girişinde çekilen fotoğraf ve İnfaz Kurumundaki kameralara ait kayıtlar ile İnfaz Kurumunda yapılan sağlık muayenesine ilişkin belgenin işkenceyi ispatlamaya yeterli olduğunu, spor salonunda gözaltında tutulan birçok şüphelinin de olaylara tanık olduğunu ve gözaltında tutulduğu sırada düzenlenen genel adli muayene raporları ile İnfaz Kurumunda tutulan kayıtların karşılaştırılması hâlinde polisçe uygulanan işkencenin ve bu işkencenin üstünün örtülmesi için gösterilen gayretin ortaya çıkacağını iddia etmiştir. Başvurucu ayrıca tutuklanması talebiyle sevk edildiği hâkimlikteki kameralara ait kayıtlar ile tutuklanması sonrasında polis tarafından çekilen fotoğrafların işkencenin boyutunu ortaya koyduğunu, aynı hâkimlikte kendisiyle birlikte sorgulanan H.İ.Y., E.O., E.A., E.G., E.K., C.B., C.A., B.K. ve A.B.nin tanık olduğunu öne sürmüştür. Başvurucuya göre yapılan kötü muamelelerin üstünü örtmek için spor salonuna kamera sistemi kurulmamıştır.
15. Başvurucunun itirazı 26/12/2018 tarihinde Ankara 1. Sulh Ceza Hâkimliğince reddedilmiştir.
IV. İLGİLİ HUKUK
16. İlgili uluslararası hukuk için birçok karar arasından bkz. Asliddin Ahmedali, B. No: 2019/11354, 16/11/2021, §§ 24, 25, 28. Savunulabilir veya güvenilir, inandırıcı nitelikte olmayan kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddialar hakkında yetkili makamların etkili soruşturma yürütme konusunda pozitif yükümlülük altında olmadıklarına dair Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları için ayrıca bkz. Maļinovskis/Letonya (k.k.), B. No: 48435/07, 4/3/2014, § 52; Dumlu/Türkiye (k.k.), B. No: 65159/17, 20/4/2021, § 27.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
17. Anayasa Mahkemesinin 21/9/2022 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Kötü Muamele Yasağının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü
18. Başvurucu öncelikle kötü muamele yasağının ihlal edildiğini iddia etmiştir. Bu iddiası kapsamında ilk olarak 16/7/2016 tarihinde gözaltına alındığı Şehit Kadir Özcan Polis Merkezi Amirliğinde (Karakol) polislerin hakaretleri ile tehditlerine maruz kaldığını öne sürmüştür. Başvurucu ikinci olarak maruz kaldığını iddia ettiği linç girişimi nedeniyle sevk edildiği Araştırma Hastanesinin Yoğum Bakım Ünitesindeki dört günlük tedavisinin ardından Emniyet Müdürlüğüne ait spor salonuna götürüldüğünü, tutuklandığı 22/7/2016 tarihine kadar spor salonunda tutulduğunu belirterek spor salonunun fiziki koşulları ile spor salonundaki polis ve asker kişilerin muamelelerinden yakınmıştır. Bu şikâyeti ile ilgili olarak başvurucu özetle şu iddialarda bulunmuştur:
i. Spor salonuna girer girmez bir polisin küfürlerine maruz kalmıştır. Aynı polis elleri ve ayakları yanında plastik kelepçe ve tabancanın kabzasını da kullanarak kendisini dövmüştür.
ii. Ters ve sıkı olacak şekilde kelepçeli tutulmuştur. Kelepçe nedeniyle bileklerinde oluşan yaralarla ellerindeki uyuşmanın iyileşmesi aylar sürmüştür.
iii. Hastaneden spor salonunda getirildiğinde üzerinde sadece iç çamaşırı ile mavi bir önlük vardır. Kendisine dar, küçük ve fermuarı kapanmayan bir pantolon verilmiştir. Bu nedenle pantolon üzerinden sık sık düşmüş ve avret yerleri görünmüştür. Diğer insanların önünde çıplak bırakılmıştır. Bu hâlde olmasına rağmen polislerin copla tacizine (Tacizle neyin kastedildiği anlaşılamamıştır.) maruz kalmıştır. Ayrıca polisler kendisiyle alay etmiştir.
iv. Gözaltının ilk gününde yiyecek ve su verilmemiştir. Diğer günlerde ise ekmek ve su dağıtan erler “Sana ekmek ve su yok!” diyerek ekmek ve su vermemiştir. Yanındaki kişiler ekmek ve sularını paylaşmıştır (Başvurucu başvuru formunun bir başka yerinde ise gözaltının ilk gününden sonra kendisine ekmek ve su verildiğini iddia etmiştir.).
v. Rütbeli olduğunu tahmin ettiği bir polis tarafından gözaltı süresince her gün, günde iki üç kez, bayılıncaya kadar dövülmüştür. Ayrıca daha önce komutasında olan bazı uzman çavuşlar ile erlere dövdürülmüştür. Bu kişiler aynı zamanda yüzüne tükürüp kendisine küfretmiştir (Başvuru formunda başvurucunun ayrıca bayılıncaya kadar öldüresiye dövüldüğü de iddia edilmiştir ancak bu iddia ile ilgili kısımda fail ya da faillerin kim olduğundan söz edilmemiştir).
vi. Geceleri bir iki saat bile uyumasına izin verilmemiştir. Bu maksatla spor salonuna projektör tutulmuş ve polislerce gürültü yapılmıştır.
vii. Gecenin herhangi bir saatinde ördek yürüyüşü gibi uzun süre yapamayacağı fiziksel hareketleri yapmaya zorlanmıştır.
viii. Dinlenmesine izin verilmemiş ve temizlik yaptırılıp çöp toplatılmıştır.
ix. Bir polis dinî değerleriyle alay edip kendisine küfretmiştir. Bir başka polis gözaltı süresince kafasına sürekli vurmuştur.
x. Gözaltı süresince yapılan doktor muayenelerinde polisler hazır bulunmuştur.
xi. Günde sadece bir iki kez tuvalete gitmesine izin verilmiştir. Bu nedenle spor salonunda plastik bir şişeye işemek zorunda kalmıştır. Tuvaletini yapması için ellerindeki kelepçeler açılmamıştır.
xii. Vücudundaki ve elbisesi üzerindeki kanlar temizlenmemiştir.
xiii. Spor salonunun fiziki koşulları uygun değildir. Zira spor salonunun camları kırık, zemini ise kan ve idrar kaplıdır. Ayrıca ağır bir kokusu olan spor salonunun tuvaletinde su, sabun ve tuvalet kâğıdı bulunmamaktadır.
xiv. Sevk edildiği adliyede diğer insanların arasında elleri ters kelepçeli bir şekilde ve yere oturmuş vaziyette bekletilmiştir. Adliyede sevk edilmeden önce istenen şekilde ifade vermesi için polislerce tehdit edilmiştir.
19. Başvurucu ayrıca kendisine verilen dar ve küçük pantolon nedeniyle avret yerlerinin gözükmesi; polisin, kıyafetiyle alay edip copla taciz etmesi, üzerinde iç çamaşırı olmamasına rağmen spor salonuna sadece mavi önlükle getirilmesi ve adliyede elleri ters kelepçeli şekilde dolaştırılması nedeniyle aynı zamanda özel hayata saygı hakkının da ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
20. Başvurucu, başvuru formuna C.G. tarafından sosyal medyada paylaşıldığı ileri sürülen “15 Temmuz Toplama Kampından İlk Kez Bir ‘Resmî Görevli’ Konuştu” başlıklı bir yazıyı eklemiş ve sözü edilen yazıda, haberde kendisine yapılan kötü muamelelerden de söz edildiğini ileri sürmüştür. Bahsi geçen yazıda, ismi açıklanmayan ve Emniyet Müdürlüğüne ait spor salonunda gözaltında tutulan şüphelileri 15 Temmuz 2016 tarihini takip eden hafta muayene ettiği iddia edilen bir kişinin gözlemlerine yer verilmiştir. Belgenin iddia edildiği gibi sosyal medyada paylaşılıp paylaşılmadığı, paylaşılmış ise hangi sosyal medya uygulamasında paylaşıldığı anlaşılamamıştır. Anılan belgeye göre açıklamada bulunan doktor, başından ve yüzünden darbe almış ve kendisine yaver diye seslenilen şüpheli için tomografi istemiştir. Tomografi için Araştırma Hastanesine gönderilen şüpheliye aşırı derecede küçük bir pantolon giydirilmiştir. Çekilen tomografi nedeniyle düzenlenen adli raporda yanak kemiği ile burun kırığından söz edilmiş ancak başka hiçbir lezyona yer verilmemiştir. Oysa şüphelinin yüzü oldukça kötüdür. Söz konusu raporu düzenleyen kişinin -yanlış hatırlamıyor ise- K... olduğunubeyan eden doktor, sözünü ettiği şüphelinin okuduğu mahkeme belgelerine göre başvurucu olduğunu düşünmektedir.
21. Bakanlık görüşünde, başvurucunun olaydan yirmi ay sonra Başsavcılığa başvuru yaptığına ve Anayasa Mahkemesinin konuyla ilgili içtihadına işaret edilerek ihlal iddiasının savunulabilir olup olmadığı, başvurucunun özen yükümlülüğüne uygun hareket edip etmediği hususları da dâhil olmak üzere ihlal iddialarının değerlendirilmesinde ilgili mevzuatın, içtihadın ve somut olayın koşullarının dikkate alınması gerektiği belirtilmiştir.
22. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanlarında başvuru formunda dile getirdiği iddiaları yineleyerek özetle ve öz itibarıyla tedavi süreci ile hakkındaki yargılamalar nedeniyle Başsavcılığa başvurmasının zaman aldığını, kaldı ki maruz kaldığı muameleler nedeniyle şikâyette bulunmasının söz konusu dönemde ülke koşulları nedeniyle beklenemeyeceğini, işkence ve eziyet gibi suçlar yönünden dava zamanaşımı süresinin kabul edilmediğini, Anayasa’da kötü muamele teşkil eden eylemler açısından istisna bulunmadığını, maruz kaldığı muamelelerin doktorlarca adli raporlara yazılmadığını ancak İnfaz Kurumunda yapılan sağlık muayenesinde tutulan kayıtların ve İnfaz Kurumuna girişte çekilen fotoğrafın iddiasını ispat ettiğini, iddiaları yönünden polislerin spor salonunda kişisel telefonlarıyla yaptıkları görüntü kayıtlarına ilişkin sosyal medya paylaşımlarının da incelenebileceğini, ayrıca olayın tanıkları bulunduğunu (Bahsi geçen tanıklar başvurucunun iddiasına göre başvurucu ile aynı zaman diliminde gözaltında tutulan kişilerdir. Yine başvurucunun iddiasına göre bunlardan biri, başvurucunun maruz kaldığı eylemleri kendi yargılandığı davada anlatmıştır.) ve şikâyetleri hakkında etkili soruşturma yürütülmediğini iddia etmiştir. Başvurucuya göre gözaltında tutulduğu sürece ait görüntüler olmasa bile gözaltına alınmasından önce Araştırma Hastanesinden çıktığı (19/7/2016) ana ait görüntüler ile Ankara Adliyesindeki kameraların 22/7/2016 tarihine ait kayıtları incelenebilir, Ankara Adliyesinde polis tarafından tutukluluk işlemleri sırasında çekilen fotoğraflar ve kamera kayıtları ile İnfaz Kurumuna götürüldüğü ana ait kamera görüntüleri celbedilebilir.
2. Değerlendirme
a. İddiaların Hukuki Tavsifi Yönünden
23. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucu, ileri sürdüğü bazı hususlar nedeniyle hem kötü muamele yasağının hem özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş ancak özel hayata saygı hakkı yönünden neden ayrıca inceleme yapılması gerektiği konusunda bir açıklama yapmamıştır. Bu nedenle ihlal iddiaların dile getirilme biçimi ve başvurucuya göre söz konusu muamelelerin yapılma nedeni dikkate alınarak anılan ihlal iddialarının kötü muamele yasağı kapsamında incelenmesi yeterli görülmüştür.
24. Anayasa’nın iddianın değerlendirilmesinde dayanak alınacak “Kişinin dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığı” kenar başlıklı 17. maddesinin birinci fıkrasının ilgili kısmı ile üçüncü fıkrası şöyledir:
“Herkes, ...maddî ve manevî varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.
...
Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz; kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tâbi tutulamaz.
...”
25. Anayasa’nın “Devletin temel amaç ve görevleri” kenar başlıklı 5. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
“Devletin temel amaç ve görevleri ... kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır.”
b. Kabul Edilebilirlik Yönünden
26. Başvurucunun kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin olarak temelde üç husustan şikâyet ettiği görülmüştür. Bunlardan ilki Karakolda görevli polislerin muameleleri, ikincisi spor salonunun fiziki koşulları (bkz. § 18/xiii), sonuncusu ise spor salonunda başvurucuya yapıldığı iddia edilen muamelelerdir. Bu bakımdan kabul edilebilirlik incelemesinin üç başlık altında yapılması gerekir.
i. Karakoldaki Polislerin Muameleleri İle İlgili İddialar Yönünden
27. Başvurucu 16/7/2016 tarihinde gözaltına alındığı Karakolda polislerin hakaretleri ile tehditlerine maruz kaldığını iddia etse de başvuruya konu ceza soruşturmasında böyle bir iddiayı dile getirmemiştir. Oysa bireysel başvurunun ikincil niteliğinin bir sonucu olarak bireysel başvuruya konu yargısal süreçte ileri sürülmeyen iddialar ve ortaya konulmayan bilgiler ile belgeler bireysel başvuruya konu edilemez (Bayram Gök, B. No: 2012/946, 26/3/2013, § 20).
28. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
ii. Spor Salonunun Fiziki Koşullarıyla İlgili İddialar Yönünden
29. Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği gereği, Anayasa Mahkemesine başvuruda bulunulabilmesi için öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmesi zorunludur (İsmail Buğra İşlek, B. No: 2013/1177, 26/3/2013, § 17).
30. Anayasa Mahkemesi gözaltında tutulan kişilerin nezarethane tutma koşullarının yetersizliği nedeniyle kötü muameleye maruz kaldığı yönündeki iddialarıyla ilgili olarak temel ilkeleri ortaya koyduğu ve değerlendirmelerde bulunduğu kararında, şikâyete konu yetersiz koşullardaki tutma hâli sona ermişse idari yargı yolunda açılacak tam yargı davasını etkili bir yol olarak kabul etmiştir (Nebahat Baysal Gül, B. No: 2016/14634, 28/5/2019, §§ 17-31). Bu başvuruda da anılan içtihatta belirlenen temel ilkeden ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır.
31. Bu durumda 6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesi dikkate alındığında ulaşılabilir ve tutulma koşullarının standartlara uygun olmaması sebebiyle doğan maddi ve manevi zararların karşılanması bakımından başarı şansı sunma ve yeterli giderim sağlama kapasitesi olduğu görülen tam yargı davası başvuru yolu tüketilmeden yapılan başvurunun incelenmesinin bireysel başvurunun ikincil niteliği ile bağdaşmayacağı sonucuna varılmıştır.
32. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
iii. Kötü Muamele Yasağının İhlal Edildiğine Yönelik Diğer İddialar Yönünden
(1) Genel İlkeler
33. Kişinin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkını güvence altına alıp kimseye işkence ve eziyet yapılamayacağını ve kimsenin insan haysiyetiyle bağdaşmayan ceza veya muameleye tabi tutulamayacağını hüküm altına alan Anayasa’nın 17. maddesi, devletin temel amaç ve görevlerini düzenleyen Anayasa'nın 5. maddesiyle birlikte değerlendirildiğinde, devlete birtakım negatif ve pozitif yükümlülükler yükler (Ferit Kurt ve diğerleri, B. No: 2018/9957, 8/6/2021, § 72).
34. Devletin bireyin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına saygı gösterme yükümlülüğü, öncelikle kamu otoritelerinin bu hakka müdahale etmemelerini yani anılan maddenin üçüncü fıkrasında belirtilen şekillerde kişilerin fiziksel ve ruhsal zarar görmelerine neden olmamalarını gerektirir. Bu, devletin bireyin vücut ve ruh bütünlüğüne saygı gösterme yükümlülüğünden kaynaklanan negatif ödevidir (Ferit Kurt ve diğerleri, § 73).
35. Devletin kişinin maddi ve manevi varlığını koruma hakkı kapsamındaki pozitif yükümlülüklerinin usule ilişkin yönü ise bireyin Anayasa'nın 17. maddesini ihlal eder biçimde kötü muameleye maruz kaldığına ilişkin savunulabilir bir iddiasının bulunması koşuluyla, her türlü fiziksel ve ruhsal saldırı hakkında olaylardan sorumlu kişilerin belirlenmesini ve gerekiyorsa bu kişilerin cezalandırılmasını sağlayabilecek etkili bir soruşturma yürütülmesini gerektirir. Yürütülecek bu soruşturmanın temel amacı yaşam hakkı ile kişinin maddi ve manevi varlığını koruma hakkını koruyan hukukun etkili bir şekilde uygulanmasını, kamu görevlilerinin müdahalesiyle veya onların sorumlulukları altında meydana gelen ya da diğer bireylerin fiilleriyle gerçekleşen yaralanmalar veya ölümler nedeniyle ilgililerin hesap vermelerini sağlamaktır (Ferit Kurt ve diğerleri, § 75).
(2) İlkelerin Olaya Uygulanması
36. Somut olayda başvurucu, suç isnadı nedeniyle gözaltına alınmış ve 19/7/2016-22/7/2016 tarihleri arasında Emniyet Müdürlüğüne ait spor salonunda tutulmuştur. Başvurucu bu süre zarfında sözü edilen salonda bulunan polis ve asker kişilerin kötü muamele teşkil eden birçok muamelesine maruz kaldığını ve sevk edildiği adliyede diğer insanların arasında elleri ters kelepçeli bir şekilde ve yere oturmuş vaziyette bekletildiğini ileri sürmüştür. Başvurucu anılan iddialarını İnfaz Kurumu Tabipliğinde görevli doktor tarafından düzenlenen 23/7/2016 tarihli belge ile başvuru formuna eklediği ve sosyal medyada paylaşıldığını ileri sürdüğü bir yazıya dayandırmıştır.
37. Başvurucunun ihlal iddialarının savunulabilir veya güvenilir olup olmadığının incelenmesine geçmeden önce ifade etmek gerekir ki başvurucunun sözünü ettiği yazının iddia edildiği gibi sosyal medyada paylaşılıp paylaşılmadığı, paylaşılmış ise hangi sosyal medya uygulamasında paylaşıldığı ve yazıyı paylaştığı iddia edilen kişinin gerçekten Emniyet Müdürlüğüne ait spor salonunda gözaltında tutulan şüphelileri 15 Temmuz 2016 tarihini takip eden hafta muayene eden bir doktor mu olduğu yoksa yazının ihlal iddialarını desteklemek amacıyla yapılan bir kurgunun ürünü mü olduğu belli değildir. Bu nedenle sözü edilen yazı ister istemez dikkate alınmayacaktır.
38. Başvurucunun gözaltında tutulduğu süre zarfında her gün farklı bir doktorun genel adli muayene raporu düzenlediği görülmektedir. Bu raporlarda ek bulgu tespit edilmediği, güncel şikâyeti bulunmayan başvurucuya ağrı kesici verilip pansumana yönlendirildiği, baş dönmesi şikâyeti nedeniyle revirde başvurucuya müdahale edildiği, önceki muayenelerden farklı bulguların olmadığı, darp veya cebir izi saptanmadığı, başvurucunun üst çene ön dişlerde uyuşukluk tarif ettiği hususları belirtilmiştir (bkz. § 11). Sözü edilen tespitlerin başvurucunun iddialarını hiçbir şekilde desteklemediği açıktır ancak başvurucu, söz konusu raporlara bulguların yazılmadığını ve muayene sırasında polislerin hazır bulunduğunu öne sürmektedir.
39. Başvurucu tutuklanmasının ardından 22/7/2016 tarihinde İnfaz Kurumuna götürülmüş, bir gün sonra da İnfaz Kurumunda görevli doktor tarafından muayene edilmiştir. Bu muayene nedeniyle düzenlenen ve başvurucunun içeriğine itiraz etmediği belgede başvurucunun vücudunun çeşitli bölgelerinde eski olduğu anlaşılan travmatik bulgular tarif edilmiştir (bkz. § 8). Ne var ki gözaltı süresince her gün hatta günde iki üç defa bayılıncaya kadar öldüresiye dövüldüğünü ve sıkıca kelepçelendiği için bileklerinin aylarca iyileşmediğini iddia eden başvurucuda eski değil yeni travmatik bulguların tespit edilmesi gerekirdi. Zira muayene gözaltının sona ermesinden sadece bir gün sonra yapılmıştır. Ayrıca kendi iddiasına göre başvurucunun işbu başvurunun konusunu teşkil etmeyen 16/7/2016 tarihli linç girişimi nedeniyle beyin kanaması ve sol yanağından kısmi yüz felci geçirdiği, kafatası kemiğinin çatladığı, sol şakak kemiği ile burnunun kırıldığı, başından ayak parmaklarına kadar olan tüm vücudunun mosmor olduğu unutulmamalıdır (bkz. § 10/i). Bu nedenle başvurucunun fiziki şiddete uğradığına ve ellerinin sürekli olarak sıkıca kelepçelendiğine yönelik iddialarının savunulabilir olmadığı sonucuna varılmıştır.
40. Başvurucunun bazı iddialarının savunulabilir nitelikte olmaması, başvurucunun kötü muamele yasağının ihlal edildiğine yönelik diğer iddialarının güvenilirliğini de zedelemiştir. Kaldı ki başvurucunun bazı iddiaları tutarsızdır. Bu tutarsızlığa verilebilecek ilkörnek başvurucunun bir yandan gözaltı süresince kendisine ekmek ile su verilmediğini ve yanındakilerin ekmekle sularını kendisiyle paylaştığını iddia etmesine karşın diğer yandan gözaltının ilk gününden sonraki günlerde kendisine ekmek ve su verildiğini iddia etmesidir (bkz. § 18/iv). İkinci örnekte ise başvurucu, hem hastaneden spor salonunda getirildiğinde üzerinde sadece iç çamaşırı ile mavi bir önlük olduğunu iddia etmekte (bkz. § 18/iii) hem üzerinde iç çamaşırı olmamasına rağmen spor salonuna sadece mavi önlükle getirildiğini (bkz. § 19) öne sürmektedir. Bu sebeple başvurucunun kötü muamele yasağının ihlal edildiğine yönelik diğer iddialarının güvenilir olmadığı değerlendirilmiştir.
41. Bu durumda kötü muameleye maruz kaldığına ilişkin iddiası savunulabilir ve güvenilir olmayan başvurucunun Başsavcılığa ihlal iddiaları ile ilgili daha sağlam dayanaklar sunmaması nedeniyle daha derinlemesine soruşturma yürütülmesi konusunda haklı bir beklentiye giremeyeceği değerlendirilmektedir. Zira kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın savunulabilir veya güvenilir olmadığı bir durumda soruşturma makamlarına sorumlu kişi ya da kişileri belirleyip cezalandırılmayı sağlama amacına yönelik bir soruşturma yürütmesi yükümlülüğünü yüklemek mümkün değildir (benzer değerlendirmeler için bkz. Beyza Metin, B. No: 2014/19426, 12/12/2018, §§ 45, 46).
42. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Masumiyet Karinesinin ve Aile Hayatına Saygı Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddialar
1. Başvurucunun İddiaları
43. Başvurucu; polis başta olmak üzere tüm görevliler tarafından vatan haini ilan edildiğini ve terörist muamelesi gördüğünü iddia ederek masumiyet karinesinin, gözaltı süresince ailesinden haber alamaması, ailesine durumu hakkında bilgi verilmemesi ve ailesiyle görüşememesi nedeniyle özel hayata ve aile hayatına saygı hakkı ile kötü muamele yasağının ihlal edildiğini iddia etmiştir.
44. Başvurucunun gözaltı süresince ailesinden haber alamadığına, ailesine durumu hakkında bilgi verilmediğine ve ailesiyle görüşemediğine ilişkin iddiasının aile hayatına saygı hakkı kapsamında değerlendirilmesi gerekir.
45. Bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklerden hangisinin hangi nedenle ihlal edildiğine ve buna ilişkin gerekçelere dair açıklamalarda bulunarak hukuki iddialarını ortaya koymak başvurucuya düşer (benzer yöndeki karar için bkz. Veli Özdemir, B. No: 2013/276, 9/1/2014, §§ 19, 20; Ünal Yiğit, B. No: 2013/1075, 30/6/2014, §§ 18, 19; Sabah Yıldızı Radyo ve Televizyon Yayın İletişim Reklam Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi [GK], B. No: 2014/12727, 25/5/2017, § 19). Bir başka ifadeyle bireysel başvuru incelemesinde Anayasa Mahkemesi, kamu gücü eylem ve işlemleri ile mahkeme kararlarının Anayasa'ya uygunluğunun ve müdahale gerekçelerinin denetimini kendiliğinden yapmaz. Anayasa Mahkemesinin başvurucunun yerine geçerek ihlal iddialarını gerekçelendirme, olay ve olguları ortaya koyma, delil toplama görev ve yükümlülüğü bulunduğundan söz edilemez. Söz konusu yükümlülükler başvurucuya aittir (Cemal Günsel [GK], B. No: 2016/12900, 21/1/2021, §§ 24, 25).
46. Başvurucu, görevliler tarafından nasıl vatan haini ilan edildiğini, nasıl terörist muamelesi gördüğünü ve bunların neden masumiyet karinesini ihlal ettiğini açıklamamış; dört günlük gözaltı süresince ailesi ile görüşememesinin ve/veya ailesinden haber alamamasının, ailesinin de kendisinin durumundan habersiz olmasının aile hayatına nasıl müdahale teşkil ettiği, bunun nasıl aile hayatına saygı hakkını ihlal ettiği ve ailesiyle görüşmek için gözaltında tutulduğu süreçte yetkili idari makamlardan talepte bulunup bulunmadığı konusunda izahta bulunmamıştır. Bu sebeple başvurucunun, masumiyet karinesi ile aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddialarını temellendiremediği kanaatine varılmıştır.
47. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Şehit Kadir Özcan Polis Merkezi Amirliğinde görevli polislerin muameleleri yönünden kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Ankara Emniyet Müdürlüğüne ait spor salonunun fiziki koşulları yönünden kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
3. Kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin diğer iddiaların açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
4. Masumiyet karinesinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
5. Aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyetine neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 21/9/2022 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.