logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Ayla Oran Özgün [1.B.], B. No: 2019/6676, 14/9/2022, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

AYLA ORAN ÖZGÜN BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2019/6676)

 

Karar Tarihi: 14/9/2022

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Muammer TOPAL

 

 

Recai AKYEL

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

İrfan FİDAN

Raportör

:

Murat İlter DEVECİ

Başvurucu

:

Ayla ORAN ÖZGÜN

Vekili

:

Av. Adem KAPLAN

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru; kendisinden haber alınamayan kişinin devlet görevlilerince hukuka aykırı olarak hürriyetinden yoksun bırakılması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının, kaybolma hadisesinden devlet görevlilerinin sorumlu olması, kayıp kişinin yaşamının korunması için gerekli önlemlerin alınmaması ve kaybolma olayı üzerine yürütülen ceza soruşturmasının etkisizliği nedeniyle yaşam hakkının, sözü edilen soruşturmanın ayrımcılık saikiyle etkisiz yürütülmesi nedeniyle yaşam hakkıyla bağlantılı olarak eşitlik ilkesinin, kayıp kişinin yakınının kaybolma olayından ve bu olay hakkında yürütülen soruşturmanın etkisizliğinden duyduğu üzüntü nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 1/3/2019 tarihinde yapılmıştır. Komisyon, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.

3. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanda bulunmuştur.

III. OLAY VE OLGULAR

4. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla temin edilen belgelere göre ilgili olaylar özetle şöyledir:

5. Başvurucunun ağabeyi A.O. 2005 yılında Millî İstihbarat Teşkilatında (MİT) uzman yardımcısı olarak işe başlamıştır.

6. Üçüncü sınıf istihbarat uzmanı olan A.O. Yunanistan’da görev yapmaktayken hakkında başlatılan idari bir soruşturma nedeniyle 7/6/2016 tarihinde Türkiye’ye çağrılmıştır. Aynı gün Türkiye’ye gelip ilgili evrakı tebliğ alan A.O. 9/6/2016 tarihinde gittiği Yunanistan’dan 12/6/2016 tarihinde dönmüştür. Bahsi geçen idari soruşturma, A.O.nun kendi adına olmayan ve MİT’e bildirilmeyen telefon hatlarını kullanarak Paralel Devlet Yapılanması/Pensilvanya Örgütü (PDY/PÖ, 15/7/2016 tarihinde yaşanan darbe teşebbüsü sonrasında Fetullahçı Terör Örgütü -FETÖ-/PDY olarak adlandırılmıştır.) mensubu olduğu ileri sürülen kişilerle -bu kişilerden birisi de S.E.dir- iletişim kurduğu ve PDY/PÖ üyesi olduğu iddiasına dayanmaktadır. Bu konuda Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı (Ankara Başsavcılığı) da tespit edilemeyen bir tarihte soruşturma başlatmıştır. Anılan ceza soruşturması ile ilgili sürece başvuruyu ilgilendirdiği ölçüde aşağıda yer verilmiştir.

A. A.O. Hakkında Yürütülen Soruşturmalar ile A.O.nun Kaybolduğu İddiası Hakkında Yürütülen Soruşturmayla İlgili Süreç

1. Başvuru Tarihine Kadar Olan Süreç

7. Ankara Başsavcılığının talebi üzerine Ankara 5. Sulh Ceza Hâkimliği 19/7/2016 tarihinde, başka şüpheliler yanında A.O.nun da yurt dışına çıkamaması yönünde adli kontrol kararı vermiştir. A.O.nun anılan karara yaptığı itiraz Ankara 6. Sulh Ceza Hâkimliğince reddedilmiştir.

8. MİT 3/10/2016 tarihinde arasında A.O.nun da olduğu 32 eski çalışanı hakkında suç duyurusunda bulunmuştur. Suç duyurusuna ilişkin dilekçeye sözü edilen kişilerle ilgili soruşturma raporları da eklenmiştir.

9. 1/11/2016 tarihine kadar geçen soruşturma sürecinde A.O.nun telefon yoluyla kurduğu iletişimlerin tespiti, ByLock kullanıcısı olup olmadığının belirlenmesi ve FETÖ/PDY örgütüne bağlı olup olmadığının tespitine yönelik mal varlığı araştırması gibi bazı soruşturma işlemleri yapılmıştır. Ayrıca gerek anılan tarihe kadar olan süreçte gerekse sonraki soruşturma sürecinde Ankara Başsavcılığının isteği üzerine Ankara sulh ceza hâkimliklerince farklı tarihlerde, yakalanan kişinin veya şüphelinin ifadesini içeren tutanak ile bilirkişi raporları ve adı geçenlerin hazır bulunmaya yetkili oldukları diğer adli işlemlere ilişkin tutanaklar hâriç olmak üzere şüpheli müdafilerinin dosya içeriğini inceleme ve soruşturma belgelerinden örnek alma yetkilerinin kısıtlanmasına karar verilmiştir. Burada bahsi geçen soruşturmalar ile A.O. aleyhinde yürütülen diğer soruşturmalar daha sonra birleştirilmiştir.

10. A.O.nun eşi Ay.O. eşinden 1/11/2016 tarihinden beri haber alamadığını ve eşinin hayatından endişe ettiği bildirerek Etimesgut Polis Merkezi Amirliğine 2/11/2016 tarihinde kayıp başvurusu yapmıştır. Ay.O. kayıp olan eşi ile eşi adına kayıtlı olup Yunanistan’da diplomatik plaka alınan aracın bulunmasını, eşinin bulunması için kitle iletişim araçları ve sosyal medya da dâhil tüm imkânların kullanılmasını istemiştir.

11. Ay.O. 4/11/2016 tarihinde Ankara Batı Cumhuriyet Başsavcılığına (Batı Başsavcılığı) müracaat etmiş ve kaçırılmış olabileceğini düşündüğü eşinin bulunmasını talep etmiştir. Ay.O.nun Batı Başsavcılığında verdiği ifadenin ilgili kısmı şöyledir:

 “...Eşim [A.O.] 01/11/2016 tarihinde müşterek çocuğumuz olan [A.A.O.yı] Etimesgut ilçesi Zırhlı Birlikler Mevkiinde faaliyet gösteren Mehmetçik Anaokulundan saat 12:10'da alarak kendi üzerine kayıtlı ▲E.3... (Delta Sigma) 2002 model gri renkli Opel Zafira aracıyla alarak 12:20'de babam [U.Y.nın] ikametgahı olan ... yere bırakmış. Oradan da Kızılay'a ismini bilmediğim arkadaşlarıyla buluşmaya gideceğini söylemişti. Nitekim çocuğu bıraktıktan sonra da Kızılay'a gittiğini düşünüyordum. Aynı gün saat 18:00 sularında merak edip kendisini kullanmakta olduğu 0532 ... 00 no'lu hattından aramama rağmen hiç alışkın olmadığım şekilde cep telefonuna cevap vermedi, daha sonra telefonu kapalı konumdaydı. Arkadaşlarını cep telefonundan arayıp eşime ulaşamadığım sorunca kendileri bana hitaben eşimin buluşmaya bile gelmediğini söylediler. Arkadaşları eşim randevuya gelmeyince ... programından mesaj atmışlar, ancak gelmeyince üzerinde durmamışlar. Eşimin bulunmasını istiyorum. Eşimin herhangi bir düşmanı, husumetlisi, sağlık problemi bulunmamaktadır. Adliyeye yansıyan hiçbir vukuatı yoktur. Özel hayatında şüphelendiğim üçüncü bir kişi yoktur. Eşimin bulunması için gereğinin yapılmasını talep ederim. Polis merkezine ve hastanelerde araştırdık ancak eşimin tedavi olduğu veya bulunduğu yönünde bir bilgi alamadık. Eşimin üzerine G... Bankasının nakit ve kredi kartları bulunmaktaydı.”

12. A.O.nun kaybolmasına yönelik iddialar nedeniyle yürütülen soruşturmada Ay.O. kendisini bir vekille temsil ettirmiştir.

13. Batı Başsavcılığı aynı gün Etimesgut Emniyet Müdürlüğüne gönderdiği bir yazıyla MOBESE kayıtlarının incelenmesini, A.O.nun bulunabilmesi için etraflıca araştırma yapılmasını, bulunması hâlinde ifadesinin alınmasını, suç konusu bir olayla karşılaştığını beyan etmesi durumunda faillerin tespit edilerek beyanlarının tespitini, varsa görgü tanıklarının beyanına başvurulmasını istemiştir. Yazıdan anlaşıldığına göre işin aciliyet arz etmesi nedeniyle yazı muhatabına gönderilmek üzere Ay.O.ya teslim edilmiştir.

14. Batı Başsavcılığı ayrıca A.O.nun 1/11/2016 tarihinden itibaren mobil telefon yoluyla kurduğu iletişimin tespitine ait kayıtların celbi için Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumuna (İletişim Kurumu), A.O.nun 1/11/2016 tarihinden itibaren banka veya kredi kartıyla yaptığı harcamalar ve para çekimi işlemlerine ait kayıtlar ile bu işlemlerle ilgili kamera görüntülerinin, banka veya kredi kartlarının internetten harcama için kullanılmış olması durumunda söz konusu harcamaların kim tarafından, ne zaman ve hangi işyerinden yapıldığına, harcama yapan kişinin kullandığı bilgisayarın bulunduğu yere ilişkin kayıtların gönderilmesi için Ay.O.nun bildirdiği bankanın Etimesgut şubesine, A.O.nun 1/11/2016 tarihinden sonra hastanede tedavi görüp görmediğine ilişkin kayıtların temini için Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumuna müzekkere yazmıştır.

15. Batı Başsavcılığı sağlık.net sistemi üzerinden yapılan sorgulamada A.O.nun 1/11/2016 tarihinden sonra hastanede tedavi gördüğüne dair kayıt bulunmadığı hususunda bilgilendirilmiştir.

16. İletişim Kurumu istenen kayıtları içeren CD’yi Batı Başsavcılığına göndermiştir. Sözü edilen kayıtlara göre A.O. 1/11/2016 tarihinde en son A.M.Y. adına kayıtlı telefon ile 23 saniye görüşmüştür. A.O.ya 3/11/2016 tarihinde yedi kısa mesaj atılmıştır (Mesajı atan kişinin F.T. olduğu anlaşılmıştır.). GPRS/WAP kayıtlarına göre A.O.nun telefonu 1/11/2016 tarihinde saat 13.49’da Ankara-Eskişehir üzerindeki bir baz istasyonundan, saat 14.50’de Eskişehir'in Sivrihisar ilçesindeki bir baz istasyonundan, 15.32’de Afyonkarahisar'ın İscehisar ilçesindeki bir baz istasyonundan, saat 15.35’te ise Afyonkarahisar Organize Sanayi Bölgesi 3. Cadde 1. Sokak civarındaki bir baz istasyonundan sinyal almıştır.

17. Ay.O., Batı Başsavcılığına verdiği 8/11/2016 tarihli dilekçesinde MOBESE görüntülerinin 1/11/2016-2/11/2016 tarihlerine ilişkin kısımlarının Batı Başsavcılığı huzurunda incelenmesini, eşinin iletişiminin tespitine ait kayıtların UYAP üzerinden istenmesini ve söz konusu kayıtların celbi için elden takip yetkisi verilmesini istemiştir.

18. Ay.O. ifadesine ekleyeceği hususlar olduğunu iddia ederek 12/11/2016 tarihinde Kayıp Şahıslar Büro Amirliğine müracaat etmiştir. Bu müracaat nedeniyle Ay.O.nun alınan ifadesinin içeriği saptanamamıştır.

19. Ay.O. Batı Başsavcılığına sunduğu 14/11/2016 tarihli dilekçesinde kamera kayıtlarına göre eşinin ikamet ettikleri siteden 1/11/2016 tarihinde saat 12.58’de çıktığını, çıkış güzergâhına yakın Etimesgut Belediyesi Park ve Bahçeler Sera Alanı Temizlik İşleri Garajında kamera olduğunu, kamera kayıtlarının 15 gün süreyle saklanması gibi bir durum olabileceğini belirterek 12.50-13.50 saatlerini kapsayacak şekilde kamera kayıtlarının bir örneğinin celbini ve elden takip yetkisi verilmesini talep etmiştir.

20. Batı Başsavcılığı 14/11/2016 tarihinde Etimesgut Polis Merkezi Amirliğine bir müzekkere yazıp 1/11/2016 tarihinde saat 12.58’den sonra garajda bulunan kameralara ait kayıtlar ile A.O.nun geçiş güzergâhındaki kameralara ait kayıtların bir örneğinin temin edilerek incelenmesini, A.O.nun teşhisi için gerekli araştırmanın yapılmasını istemiştir. Yazıdan anlaşıldığına göre Ay.O.nun vekiline elden takip yetkisi verilmiştir.

21. Banka, Batı Başsavcılığına gönderdiği 14/11/2016 tarihli yazıda A.O.nun kredi kartı ile 1/11/2016 tarihinde Ankara’daki bir alışveriş merkezinde bulunan bir işyerinde 56,66 TL’lik harcama yaptığını ancak banka veya kredi kartıyla para çekme işlemine rastlanmadığını bildirmiştir (Söz konusu yazının ekindeki belgelerden 1/11/2016 tarihinde yapıldığı söylenen 56,66 TL’lik işlemin aslında daha önceki bir tarihte yapılan taksitli bir alışveriş olduğu, 1/11/2016 tarihli ve 56,66 TL’lik ikinci taksitin işlem tarihinin 1/10/2016 olduğu anlaşılmıştır.).

22. Ay.O., Batı Başsavcılığına verdiği 18/11/2016 tarihli dilekçesinde MOBESE kayıtlarının incelenmesine devam edildiğini ancak henüz sonuç alınamadığını belirterek söz konusu incelemenin ivedilikle yapılmasını, sözü edilen kayıtları içeren CD’nin gönderilmesi konusunda kolluğa müzekkere yazılmasını, kamera kayıtlarını incelemeyen kolluk görevlileri hakkında suç duyurusunda bulunulmasını talep etmiştir. Ay.O.nun şikâyeti nedeniyle kolluk görevlileri hakkında yapılan işlemler aşağıda yer almaktadır (bkz. §§ 59-61).

23. Batı Başsavcılığı tarafından 21/11/2016 tarihinde soruşturmanın ilerlemesinin sağlanması için bazı adımlar atılmıştır:

i. Etimesgut Emniyet Müdürlüğüne gönderilen 4/11/2016 tarihli yazı tekit edilmiştir (Yazıdan anlaşıldığına göre Ay.O.ya veya vekiline evrakı elden takip yetkisi verilmiştir.).

ii. Ankara Emniyet Müdürlüğünden bazı taleplerde bulunulmuştur. Söz konusu talep yazısında A.O. hakkında yürütülen soruşturmaya dikkat çekilip 1/11/2016 tarihinde A.O.nun kendisine ait olan ve Yunanistan’da diplomatik plaka alınan bir araçla seyahat ettiğinin değerlendirildiği belirtilerek;

- İl genelindeki Plaka Tanıma Sistemi (PTS), Elektronik Denetleme Sistemi (EDS) ve MOBESE sistemlerinin taranarak şahsın kaybolduğunun bildirildiği 1/11/2016 tarihinden müzekkerenin alındığı tarihe kadar geçen süre içinde aracın hangi güzergâhta seyrettiğinin ve son tespitin nerede yapıldığının, plakanın başka bir ülkeye ait olması nedeniyle tespit yapılamıyor ise aracın nerede olduğunun hangi yollarla saptanabileceğinin bildirilmesi,

- İl genelinde ve çevre illerde araştırma yapılarak söz konusu aracın terk edilip terk edilmediğinin veya herhangi bir yediemin otoparkına çekilip çekilmediğinin, 1/11/2016 tarihinden müzekkerenin alındığı tarihe kadar olan sürede kimliği tespit edilemeyen erkek cesedi bulunup bulunmadığının tespiti istenmiştir.

iii. Bir polis merkezine müzekkere yazılarak A.O.nun 1/11/2016 tarihinde 56,66 TL’lik harcama yaptığı işyerine ve bu işyerinin bulunduğu alışveriş merkezine ait kamera görüntülerinin temin edilmesi talep edilmiştir.

24. Alışveriş merkezine ait kameraların kayıtlarının temini için kolluğun alışveriş merkeziyle yaptığı yazışmaya göre A.O.nun 1/11/2016 tarihinde alışveriş yaptığı işyerinin girişini gören bir kamera bulunmamaktadır, ayrıca anılan işyerinin olduğu kat ile alışveriş merkezinin giriş ve çıkışlarını gören kameraların kayıtları sadece beş gün saklanmaktadır. Bu nedenle alışveriş merkezinin elinde 1/11/2016 tarihine ait kayıt yoktur.

25. Batı Başsavcılığınca 23/11/2016 tarihinde bankaya 10/11/2016 tarihinde yapılan ve kayıtlarda “TX 04, -465,00, Prox. No:032758, Şubeden Ödeme, işlem tipi Normal, Orjinal Kur 949” şeklinde gözüken işlemin nerede ve nasıl yapıldığının tespiti, işlem anına ait kamera kayıtlarının gönderilmesi istenmiştir. Bankanın 23/11/2016 tarihli yazısından A.O.nun banka hesabının kredili olduğu, hesabın 4/11/2016 tarihinde eksi bakiyede olduğu, Ay.O.nun 7/11/2016 tarihinde hesaba para gönderdiği, 10/11/2016 tarihinde hesaptan kredi kartı borcu ödemesi alındığı, 17/11/2016 tarihinde hesaba Ay.O.nun para gönderdiği, 18/11/2016 tarihinde hesaptan kredi kartı borcu ödemesi alındığı anlaşılmıştır.

26. Ankara Başsavcılığına MİT tarafından gönderilen 6/12/2016 tarihli yazıdan daha önce kimliği bilinmeyen kişi veya kişilerce Emniyet Genel Müdürlüğü Terörle Mücadele Dairesi Başkanlığına aralarında A.O.nun da olduğu bazı eski MİT personelinin darbe teşebbüsünde rol aldığına ve bu kişilerin yurt dışına kaçmaya çalıştığına dair ihbarda bulunulduğu anlaşılmıştır.

27. Batı Başsavcılığı 26/12/2016 tarihinde A.O. ile Ay.O.nun ikamet ettiği dairenin bulunduğu sitenin yöneticisi F.T.nin ifadesine başvurmuştur. F.T.nin ifadesi şöyledir:

 “...03/11/2016 tarihinde saat 20:59'da bana ait olan kulanmış olduğum 0 533 ... nolu telefondan kaybolan şahsın kullanmış olduğu telefonuna gönderdiğim mesaj, her ay rutin olarak site sakinlerine gönderdiğim gider paylaşımı ve aidat bilgilendirme mesajlarıdır. Bu mesaj içerik olarak uzun olduğundan dolayı kaybolan şahsa bölümler halinde 3-4 kez gönderilmiş olabilir. Ben olay günü veya öncesinde kaybolan şahsın evinde kavga gürültü, evine giren çıkan veya olağan bir dışı bir durum görmedim. Zaten bu şahsı tanımam, ne iş yapar bilmem. Kaybolan şahsın eşi [Ay.O.] eşinin kaybolduğunu söyleyerek yönetici olmamdan dolayı tarihini tam hatırlamadığım bir zamanda benim daireme geldi, sonra birlikte kamera görüntülerinin olduğu yere giderek kamera görüntülerini inceledik, şahsın saat 08:00 sıralarında siteden ayrıldığını, sonra tekrar saat 11:00 sıralarında siteye giriş yaptığını ve saat 11:43 sıralarında siteden çıkış yaptığını gördük...”

28. Batı Başsavcılığı, A.O.nun 1/11/2016 günü saat 12.15 sıralarında aradığı Ay.O.nun kardeşi A.M.Y. adına kayıtlı telefona 28/12/2016 tarihinde mesaj göndermiş ancak telefonun Ay.O.nun babası U.Y. tarafından kullanıldığı anlaşılmıştır.

29. Etimesgut Emniyet Müdürlüğünün Batı Başsavcılığına gönderdiği 1/1/2017 tarihli tahkikat evrakına göre;

- Etimesgut Belediyesinden temin edilen 1/11/2016 tarihine ait kamera kayıtları Ay.O. ile birlikte incelenmiş ancak A.O.ya ait araç görülmemiştir.

- Ay. O.nun müracaatı üzerine arama kayıtlarına alınan A.O.nun bulunamadığına dair 13/12/2016 tarihinde tutanak düzenlenmiştir.

- Ankara’da 1/11/2016 Salı günü saat 10.00 ile 4/11/2016 Cuma günü saat 20.00 arasında A.O. adına kayıtlı araç PTS kayıtlarında tespit edilememiştir.

30. Batı Başsavcılığı Ankara Emniyet Müdürlüğüne gönderdiği 23/11/2016 tarihli yazının bir benzerini -kimliği tespit edilemeyen erkek cesedi ile ilgili talep hariç- 11/1/2017 tarihinde Ankara Emniyet Müdürlüğü Kent Güvenlik Yönetim Sistemi (KGYS) Şube Müdürlüğüne göndermiştir.

31. Batı Başsavcılığı 16/1/2017 tarihinde Ay.O.nun ifadesini almıştır. Ay.O. daha önce verdiği ifadeyi tekrar ederek, eşi tarafından yazılıp imzalandığını öne sürdüğü iki sayfalık “Vasiyetname” başlıklı bir belge ile eşinin, hakkında yürütülen soruşturma kapsamında MİT’e verdiğini iddia ettiği altı imzalı 16 sayfalık bir belgenin örneğini Batı Başsavcılığına sunmuştur. “Vasiyetname başlıklı 15/8/2016 tarihli belgede A.O. ansızın ortadan kaybolması ve sonrasında tanımadığı şahıslar ya da meslektaşlarına iftira atmak suretiyle itirafçı olarak ortaya çıkması veya hayatın akışına aykırı olarak öldürülmesi hâlinde birinci derecede sorumlunun çalıştığı kurum olduğunu iddia etmiştir.

32. Ankara Batı 1. Sulh Ceza Hâkimliği Batı Başsavcılığının talebi üzerine 18/1/2017 tarihinde, müdafilerin soruşturma sayılı dosyasını inceleme ve soruşturma dosyasındaki belgelerden örnek alması yetkilerinin kısıtlanmasına karar vermiştir.

33. Batı Başsavcılığı MİT’in merkezinin bulunduğu yeri gerekçe göstererek Ay.O.nun, eşinin MİT tarafından tutulduğuna veya kaybından MİT’in bilgisi olduğuna yönelik iddiaları yönünden yetkili olmadığı sonucuna vararak 10/2/2017 tarihinde yetkisizlik kararı vermiş ve soruşturma evrakını Ankara Başsavcılığına göndermiştir.

34. Ay.O. eşine ait telefonun en son Afyonkarahisar’dan sinyal verdiğine ilişkin bilginin soruşturma dosyasına yansıdığını belirterek eşinin telefonunun hangi baz istasyonundan ne zaman sinyal aldığına dair evrakın gönderilmesi ve aynı baz istasyonundan aynı gün sinyal alan telefonların tespiti için İletişim Kurumuna müzekkere yazılması için 7/2/2017 ve 1/3/2017 tarihlerinde dilekçeyle Batı Başsavcılığına başvurmuştur.

35. Aynı gün Ankara Başsavcılığı İletişim Kurumuna bir müzekkere yazarak A.O.nun adına kayıtlı hat ile 1/1/2016 tarihinden müzekkerenin alındığı tarihe kadar geçen sürede kurduğu iletişimlerin tespitini, söz konusu hat ile kullanılan telefonların IMEI numaralarının saptanmasını, bu telefonların anılan tarihte kimin adına kayıtlı hatlar ile kullanıldığının belirlenmesini istemiştir. Temin edilen kayıtlar inceleme için Ankara Emniyet Müdürlüğüne gönderilmiştir. Bahse konu kayıtlara göre A.M.Y. adına kayıtlı telefon ile A.O.nun kullandığı telefona 1/12/2016, 2/12/2016 ve 25/12/2016 tarihlerinde kısa mesajlar atılmıştır.

36. Ay.O.nun Ankara-Afyonkarahisar istikametindeki tüm MOBESE kameralarına ait kayıtlarının 1/11/2016 tarihine ait bölümlerinin ve A.O.ya ait araçla ilgili olarak 1/11/2016 tarihine ait MOBESE kayıtlarının incelemesini talep etmesi üzerine Ankara Başsavcılığı 8/3/2017 tarihinde Ankara Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğünden (TEM Şube);

- A.O.ya ait telefonun en son Afyonkarahisar’da sinyal vermesi nedeniyle A.O.nun bulunması için Ankara-Afyonkarahisar istikametindeki tüm MOBESE kayıtlarının incelemesini,

-A.O. ile FETÖ/PDY arasında irtibat ya da iltisak bulunup bulunmadığının etraflıca araştırılmasını,

- Bulunması için A.O.nun sıkı bir şekilde araştırılmasını istemiştir.

37. Ankara Emniyet Müdürlüğünce soruşturma dosyasına gönderilen 24/3/2017 tarihli yazıda 1/11/2016-24/3/2017 tarihleri arası için yapılan PTS sorgusunda A.O.ya ait araca rastlanmadığı, 80 ilin emniyet müdürlüğüne A.O. ve A.O.ya araç hakkında yazılan yazıya cevap verilmediği belirtilmiştir (Ankara Emniyet Müdürlüğü seksen ilin emniyet müdürlüğüne gönderdiği 20/3/2017 tarihli yazıda ertesi gün mesai bitimine kadar cevap verilmesini ve konuyla ilgili kayıt yoksa cevap gönderilmemesini isteyip süresinde cevap verilmediği takdirde herhangi bir kayıt bulunmadığının anlaşılacağını ifade etmiştir.).

38. Ankara Başsavcılığı 4/4/2017 tarihinde, daha önce Ay.O. tarafından ibraz edilen “Vasiyetname” başlıklı belgede parmak izi olup olmadığının tespitini ve parmak izi varsa bu izin kime ait olduğunun bildirilmesini istemiştir. Yapılan incelemede anılan belgede beş biyolojik veri elde edilmiştir ancak vücut izlerinde yeterli karakteristik özellikler tespit edilememiştir. İzler veri tabanına kaydedilmiştir. Ankara Başsavcılığı imza karşılaştırmasına gerek görmemiştir.

39. Ay.O. Ankara Başsavcılığına verdiği 24/1/2018 tarihli dilekçesinde özetle bazı genel ağ adreslerinde ve bir video paylaşım sitesinde yayımlanan yakın tarihli videolarda A.O. hakkında çeşitli ifadelerin yer aldığını (Ay.O. dilekçesinde sadece bir url adresi vermiş ve 4/2/2022 tarihinde yapılan kontrolde anılan url adresinin etkin olmadığı görülmüştür.), yapılan bir habere göre bir terör örgütüne mensup kişilerce MİT’in kaçırılan üst düzey iki yetkilisinin -E.P. ve A.G.- A.O.nun kaçırılmış olduğunu beyan ettiklerini, konuyla ilgili MOBESE kayıtlarına ulaşılamadığını, eşine ait aracın hâlâ bulunamadığını belirterek bahsi geçen haber ve videolarda yer alan iddiaların araştırılmasını istemiştir. Ay.O. dilekçesine bazı kayıp şahıslarla ilgili Türkiye Büyük Millet Meclisine (TBMM) sunulan bir soru önergesiyle ilgili çıktıyı, video görüntüsü içerdiğini iddia ettiği bir CD’yi, anılan soru önergesi hakkında yapılan bir haberin ve A.O.nun kaybolması hakkında yazılan bir köşe yazısının çıktılarını (Bu çıktılarda A.O.nun kaybolması hakkında somut bir bilgi yer almamaktadır ve haber, köşe yazısı ve soru önergesi Ay.O.nun iddialarına dayanmaktadır.) ve E.P.nin A.O.nun Ankara’da bulunan ve sorgu için kullanılan bir yere getirildiğine, onu görmemeleri için kameraların kapatıldığına ancak A.O.yu gördüğüne çünkü futbol oynaması nedeniyle A.O.nun bacaklarının çarpık ve dışa doğru açık olduğuna ilişkin sözlerini içeren bir haber çıktısını eklemiştir. Bahsi geçen habere göre E.P. A.O.yu bacaklarından tanımıştır. Cumhuriyet savcısı dilekçenin soruşturma dosyasına konulması yönünde havale işlemi yapmıştır.

40. Başvurucu 1/3/2019 tarihinde bireysel başvuru yapmıştır.

2. Başvuru Tarihinden Sonraki Süreç

41. Ankara Başsavcılığı 6/3/2019 tarihinde Ankara Emniyet Müdürlüğünden A.O. ile FETÖ/PDY arasında irtibat ya da iltisak bulunup bulunmadığının etraflıca araştırılmasını ve A.O.nun sıkı bir şekilde araştırılarak bulunmaya çalışılmasını istemiştir. Bu yazıya verilen cevapla ilgili yazının ekindeki tutanakta A.O. hakkında kayıp şahıs müracaatının olduğu ve M.Ç. isimli kişinin A.O. ile ilgili beyanlarda bulunup A.O.yu teşhis ettiği belirtilmiştir.

42. Üzerine atılı anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme, terör amaçlı tasarlayarak öldürme ve teşebbüs aşamasında kalmış kasten öldürme ile terör amaçlı korku, kaygı veya panik yaratabilecek tarzda silahla ateş etme suçları nedeniyle Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesince (Ceza Mahkemesi) yargılanan sanık V.K.A. 26/3/2019 tarihinde yapılan sorgusunda A.O. ile ilgili bazı beyanlarda bulunmuştur. Bu beyanın ilgili kısmı şöyledir:

“...3 Haziran 2017 tarihinde idari tahkikat ile ihraç edildim ... ihraçtan 4 ay sonra memleketimde bulunduğum sırada göz altına alındım, göz altına alındığım dosya bu dosya ilgili değildi... [B]en bu şekilde 4 ay sonra göz altına alındıktan sonra TEM'in Ankara Milli Piyango İdaresinde bulunan bölüme götürüldüm, burada detaylarına girmek istemediğim şekilde kötü muamele ve işkence görerek sorgulandım, hatta aynı nitelikte kaçırılıp sorguladıklarını belirttikleri eski MİT personelleri [M.G.] ve [A.O.] ile ilgili videolar gösterildi, MİT'te illegal olarak sorgulanma yöntemi olarak operasyonel çalışma vardır, bu illegal sorgulanma yöntemini MİT'in kullanabilmesi için bizzat MİT müsteşarının genelgeler gereği onayı gerekir ve bu onay verilerek gerçekleştirilen illegal sorgulamanın başladığı andan son ana kadar her aşaması videoya kaydedilmesi genelge gereğidir, [M.G.nin] ve [A.O.nun] sorgu videolarının bu şekilde olduğu kanaatindeyim...”

43. Anılan celsede A.O. ile ilgili beyanlar yönünden herhangi işlem yapılmamıştır. Öte yandan V.K.A., müdafii huzurunda verdiği 22/9/2017 tarihli ifadesi ile Ankara Başsavcılığında yine müdafii huzurunda verdiği 25/9/2017 tarihli ifadesinde örgüt bağlantıları ile ilgili ayrıntılı beyanda bulunup gizli kalması gereken bilgileri başkasıyla paylaştığını kabul etmiş; kendisinin veya A.O. dâhil bir başkasının gözaltında kötü muameleye uğradığına ilişkin hiçbir beyanda bulunmamıştır. V.K.A., Ankara 6. Sulh Ceza Hâkimliğince yapılan 26/9/2017 tarihli sorgusunda da benzer beyanlarda bulunup etkin pişmanlıktan yararlanmak istediğini söylemiştir. Yapılan yargılama sonunda diğer suçlamalar yönünden beraat kararı verilse de Ceza Mahkemesi 9/3/2021 tarihinde, V.K.A.nın anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme suçu yönünden ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla, yardım etmek suretiyle terör amaçlı tasarlayarak öldürme suçu yönünden ise sonuç olarak 15 yıl hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar vermiştir. Bu karar henüz kesinleşmemiştir.

44. Ay.O. Ankara Başsavcılığına verdiği 18/9/2019 tarihli dilekçesinde V.K.A.nın beyanına işaret ederek V.K.A.nın ve Sincan T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda tutuklu olarak bulunan M.G.nin ifadesinin alınmasını, kaçırılan kişilerin tutulduğu iddia edilen yerlere operasyon yapılıp yapılmadığının, şayet yapılmamış ise nedenin bildirilmesini, ifadesi alındıktan sonra V.K.A.nın neden polise teslim edilmediğinin MİT’ten sorulmasını ve bu konudaki istihbarat raporlarının celbini istemiştir (Ay.O. 18/9/2019 tarihli dilekçesinin aynısını Ankara Başsavcılığına 30/10/2019 tarihinde de vermiştir.).

45. Başvurucu 21/10/2019 tarihinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvuru yapmıştır. Bu başvuru daha sonraki bir tarihte -7/4/2022- başvurucunun başvuruyu takip etmek istemediği gerekçesiyle kayıttan düşürülmüştür. Anılan karara göre başvurucu Hükûmet görüşüne karşı beyanda bulunmamış, süre uzatım talebinde bulunmamış ve bu konuda kendisine yazılan yazıyı cevapsız bırakmıştır.

46. Ankara Başsavcılığı Ay.O.nun iddialarının araştırılması için 21/10/2019 tarihinde TEM Şubeye müzekkere yazmıştır. Bu müzekkere üzerine Ankara Emniyet Müdürlüğü, TEM Şube Müdürlüğünde görevli iki polis memurunca düzenlenen 22/10/2019 tarihli tutanak ile M.G. hakkında düzenlenmiş sekiz sayfalık doktor raporunu Ankara Başsavcılığına göndermiştir. Doktor raporunun içeriği tespit edilememiştir. Bahsi geçen tutanağa göre;

- Ankara Başsavcılığınca yürütülmekte olan bir soruşturma kapsamında ifadesi alınan M.Ç., B.B.nin söylemesi üzerine A.O.yla kendisinin ilgilendiğini, eğitimi süresince de A.O. ile görüştüğünü beyan etmiştir. Aynı soruşturmada ifadesi alınan E.I. ise A.O.yu Ankara’da O... kod adlı S.E. ile tanıştırdığını, söylediğine göre A.O.nun İzmit’te iken C... kod adlı A.H.P. ile görüştüğünü, A.O.dan iki veya üç defa himmet parası aldığını, A.O.nun çalıştığı kişilerin kişisel zaafları ve görevleri sırasında işledikleri kusurlarla ilgili bilgiler getirdiğini açıklamıştır.

-A.O. polis tarafından gözaltına alınmamıştır.

47. 22/10/2019 tarihinde Ankara Başsavcılığı, A.O.nun kayıp olduğu iddiasının kendisine isnat edilen terör örgütü üyeliği suçuyla ilgili olduğu gerekçesiyle A.O.nun kaybolduğu iddiası hakkındaki soruşturmayı A.O. hakkında yürütülen soruşturmayla birleştirmiştir.

48. 27/10/2019 tarihinde Alo 155 hattını arayan Ay.O. Çankaya ilçesi Koru Mahallesi Akasya Sokak üzerinde yürürken Açelya Bloklarının önünde eşine ait, Yunanistan plakalı aracı park hâlinde gördüğünü söylemiştir. Kollukça alınan beyanına göre Ay.O. çocuğuna tenis dersi aldırmak için çocuğu, ağabeyi A.M.Y. ve onun çocuklarıyla birlikte sözü edilen yere gitmiştir. Ders esnasında ağabeyi kortta kalmış, kendisi de onun çocuklarıyla birlikte parka gitmek istemiştir. Sokakta yürürken aracı görmüş ve bunu ağabeyine söylemiştir. A.M.Y. aracın resimleri çekmiş ve aracın A.O.ya ait olduğundan emin olduktan sonra Alo 155’i aramışlardır. A.M.Y. aracın yedek anahtarını almaya gitmiş, o esnada kendisi de aracın başında beklemiştir. Araç kolluk görevlilerince incelenmiş ve çekici yardımıyla otoparka çekilmiştir. Bahse konu aracın önünde durduğu sitede otuz yıldır çalışan A.E. kollukça alınan beyanında aracın iki buçuk yıldır park hâlinde olduğunu, aracın bulunduğu yerden hiç alınmadığını, yaklaşık iki yıl önce yapılan asfaltlama sırasında görevlilerin aracı bulunduğu yerden kaldırmak istediklerini ancak araç sahibine ulaşamadıklarını, bu nedenle aracın çevresinin asfaltlandığını, aracın sahibini bilen kimsenin olmadığını, kamera sisteminin bir yıl önce kurulduğunu ancak aracın bulunduğu yeri gören kamera olmadığını, kamera sisteminin sadece yirmi günlük kayıt yaptığını beyan etmiştir. Sitede dört aydır güvenlik görevlisi olarak çalışan Ö.S. kollukça alınan ifadesinde A.E.nin kamera sistemiyle ilgili söylediği hususları doğrulamıştır. Kollukça düzenlenen tutanaktan aracın sağ arka tekerinin patlak olduğu anlaşılmıştır. Yapılan incelemede araç üzerinde bir parmak izi bulunduğu ve bu izin F.K.ya ait olduğu saptanmıştır.

49. Ay.O. Ankara Başsavcılığına verdiği 30/10/2019 tarihli dilekçede Açelya Blokları sakinlerinden öğrendiğine göre eşine ait aracın site sakinlerince ve hatta asfaltlama çalışması sırasında belediye yetkililerince polise bildirilmesine rağmen polisin konuyla ilgilenmediğini öne sürüp A.O.ya ait aracın bulunması nedeniyle düzenlenen tutanaklar ile alınan beyanları içerir tutanakların örneğini istemiştir. Dilekçenin üzerine, iddia edilen iddiaların araştırılması için kolluğa müzekkere yazılması yönünde not yazılmış ve notun altına bir Cumhuriyet savcısının sicil bilgisini içerir kaşe basılmıştır.

50. Ay.O. Ankara Başsavcılığına verdiği 4/11/2019 havale tarihli dilekçesinde, MİT’te daha önce daire başkanlığı görevinde bulunmuş M.E. tarafından kaleme alınan “Deşifre” isimli kitabın bir bölümünün A.O. ile ilgili olduğunu, kitapta A.O.nun siyah minibüsle kaçırılan insanların tutulduğu Ankara’daki bir yerde olduğunun belirtildiğini iddia etmiş ve yazarın ifadesine başvurulmasını istemiştir. Ay.O. kitabın ilgili sayfalarını dilekçesine eklemiştir. Sözü edilen sayfalarda A.O. ve daha öncesinde irtibatta olduğu S.E.nin kayıp olduğu belirtilip bir başka terör örgütünün elinde esir olduğu iddia edilen E.P.nin A.O.nun Ankara’da bulunan ve sorgu için kullanılan bir yere getirildiğine, A.O.yu bacaklarından tanıdığına ilişkin anlatımı açıklanmıştır. Bununla birlikte anlatımda zaman bilgisi yer almamaktadır.

51. 4/11/2019 tarihinde Ankara Başsavcılığı, Ay.O.nun sunduğu üç ayrı dilekçe ve eklerinde yer alan iddiaların (bkz. §§ 44, 49, 50) araştırılması için TEM Şubeye müzekkere yazmıştır. Bu müzekkere sebebiyle düzenlenen 4/11/2020 tarihli Kolluk Tutanağı'nda özetle hakkında kayıp kaydı bulunan A.O. hakkında iki yakalama emrinin olduğu, V.K.A., M.G. ve M.E.nin eski MİT mensubu olduğu, ayrıca M.G. ile V.K.A.nın tutuklu oldukları belirtilerek M.Ç. ve E.I.nın A.O. hakkında verdiği ifadeler açıklanmıştır.

52. Ankara Başsavcılığı A.O.ya isnat edilen eylemler yönünden birçok hususun (ByLock kullanıp kullanmadığı, örgüt üyeleri ile ankesörlü telefonlardan aranma veya örgüt üyelerini ankesörlü telefonlardan arama gibi hususun olup olmadığı vs.) araştırılması için 11/12/2019 ve 30/10/2020 tarihlerinde TEM Şubeye müzekkere yazmıştır.

53. Ankara Emniyet Müdürlüğü Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünde görevli polis memurunca düzenlenen 24/12/2019 tarihli bir belgede, A.O. isimli kişilerin sayısının fazlalığı nedeniyle açık kaynaklardan gerekli incelemenin yapılamadığı belirtilmiştir.

54. Ankara Başsavcılığının Seydişehir Cumhuriyet Başsavcılığından istinabe talep etmesi üzerine 14/1/2021 tarihinde, A.O.ya ait araç üzerinde parmak izi tespit edilen F.K.nın kollukça ifadesi alınmıştır. F.K. ifadesinde A.O.yu tanımadığını, yaşamı boyunca Ankara’da 2008 yılında üç ay, çalıştığı marketler zincirinin eğitim faaliyeti nedeniyle de 2018 yılında 10-15 gün kaldığını ve parmak izinin A.O.ya ait araç üzerinde neden olduğunu bilmediğini beyan etmiştir.

55. Başsavcılığın A.O.ya uzun süredir ulaşılamadığı ve ailesinin A.O.nun kaybolduğu yönünde başvurularının bulunduğu gerekçesiyle yaptığı talep üzerine Ankara 7. Sulh Ceza Hâkimliği, kendisine isnat edilen silahlı terör örgütüne üye olma ve devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal veya askerî casusluk amacıyla temin etme suçları nedeniyle A.O. hakkında yakalama emri düzenlenmesine 5/6/2020 tarihinde karar vermiştir.

56. Ankara Başsavcılığı 23/9/2020 tarihinde MİT’e bir müzekkere yazmış ve A.O.nun devlet sırrı mahiyetindeki bilgilere erişim imkânı olup olmadığının ve bu bilgilere erişebilecek birimlerde görev alıp almadığının bildirilmesini istemiştir.

57. Kolluk görevlilerince düzenlenen 8/6/2021 tarihli tutanağına göre A.O. adres kayıt sisteminde Antalya'nın Kepez ilçesindeki bir adreste ikamet etmektedir ancak bu adreste A.O.ya ulaşılamamıştır.

58. A.O. hakkında verilen adli kontrol tedbirleri farklı sulh ceza hâkimliklerince farklı tarihlerde gözden geçirilmiş ve bu tedbirlerin uzatılmasına karar verilmiştir.

B. MOBESE Kayıtlarını İncelemediği İddia Edilen Kolluk Görevlileri Hakkında Yapılan İşlemler

59. Batı Başsavcılığı 13/12/2016 tarihinde Ay.O.nun ifadesini almıştır. Ay.O. ifadesinde özetle eşinin kaybolması sonrasında Başbakanlık İletişim Merkezine (BİMER) başvuru yaptığını, TEM Şubeden çağrıldığını, görevlerinin gereklerini yapmayan ve MOBESE kayıtlarını zamanında incelemeyen TEM Şubenin müdürü ile emniyet amirinden şikâyetçi olduğunu beyan etmiştir. Ay.O.nun söylediğine göre TEM Şube görevlileri kendisine araştırmaların devam ettiğini, plakanın yabancı bir ülkeye ait olması nedeniyle MOBESE kayıtlarını tarayamadıklarını, bu nedenle eşi ile aracı bulamadıklarını söylemiştir.

60. A.O.nun kayıp olduğu iddiası nedeniyle yürütülen soruşturmayla ilgili evrakı temin eden Batı Başsavcılığı soruşturmayı yapma yetkisinin Ankara Başsavcılığına ait olduğu gerekçesiyle 13/12/2016 tarihinde yetkisizlik kararı vermiştir.

61. 9/1/2017 tarihinde Ankara Başsavcılığı A.O.nun bulunması için araştırmaya devam edildiği, kayıp müracaatının işlemsiz bırakılması gibi bir durumun olmadığı, Ay.O.nun ifadesinde gerekenlerin yapıldığının açıkça kabul edildiği, isnatların soyut ve genel olduğu gibi herhangi bir delile de dayanmadığı ve adli tahkikatı gerektirir bir durumun olmadığı gerekçesiyle dilekçenin işleme konulmamasına kesin olarak karar vermiştir.

C. Başvuru Formunun Ekindeki Bilgi ve Belgeler

62. Başvuru formuna eklenen bir belgeye göre Ay.O. “Meçhul Kayıkçı” isimli bir sosyal medya kullanıcısının 8/7/2017 tarihli bir paylaşımında A.O.nun kaçırılması olayının arkasında S.S., V.S., Y.E., G.G. ve K.E.nin bulunduğuna ilişkin iddia ile A.O.nun tutulduğu yere ilişkin adres tarifini Ankara Başsavcılığına bildirerek iddiaların araştırılmasını ve sosyal medya kullanıcısının tespitini istemiştir. Söz konusu dilekçenin üzerinde herhangi bir havale işlemi ve tarih bilgisi bulunmamaktadır. Ankara Başsavcılığıyla yapılan yazışmaya göre A.O.nun kaybolması nedeniyle yürütülen soruşturma kapsamında böyle bir dilekçe verilmemiştir. Ayrıca başvurucu, Anayasa Mahkemesine bahsi geçen paylaşımla ilgili hiçbir bir belge sunmamıştır.

63. Başvurucu; başvuru formunun ekine, içeriği yukarıda belirtilen E.P.nin beyanlarını içerir video kaydı örneğini, A.O.nun ailesinin A.O.nun kaçırıldığı yönündeki iddiaları çerçevesinde yapılan haberlerle ilgili çıktıları ve A.O.nun kaybolmasından söz eden bir köşe yazısı örneğini de eklemiştir.

IV. İLGİLİ HUKUK

64. İlgili hukuk için birçok karar arasından bkz. Hasibe Meşe, B. No: 2015/7748, 7/2/2019, §§ 39-51; Ayşe Rana Özben ve diğerleri, B. No: 2017/28717, 24/2/2021, § 46.

V. İNCELEME VE GEREKÇE

65. Anayasa Mahkemesinin 14/9/2022 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Kişi Hürriyeti ve Güvenliği Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

66. Başvurucu, A.O. hakkında verilmiş kanunlara uygun bir karar bulunmadığını ve kaybolma hadisesi hakkında etkili bir ceza soruşturması yürütülmediğini belirterek kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir.

67. Bakanlık görüşünde; başvuru formu ve eklerinde ihlal iddiasıyla ilgili olarak somut bilgi ve belge bulunmadığı, başvurunun A.O.nun devlet görevlilerince kaçırıldığına ilişkin hiçbir unsur ihtiva etmediği, A.O.nun ne 1/11/2016 tarihinde ne de bu tarih öncesinde kolluk birimleri veya kamu otoriteleri tarafından gözaltına alınmadığı ifade edilmiştir.

68. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanında Bakanlık görüşünde dile getirilen hususların gerçeği yansıtmadığını belirterek tanık beyanlarına rağmen A.O.nun tutulduğu yerle ilgili yasal bir işlem yapılmadığını öne sürmüştür.

2. Değerlendirme

69. Başvurucu, A.O. hakkında verilmiş kanunlara uygun bir karar bulunmadığını iddia ederek dolaylı da olsa A.O.nun devlet görevlilerince tutulmasının hukuka uygun olmadığını öne sürmüştür. Bu nedenle sözü edilen iddia, kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı kapsamında incelenmelidir. Bununla birlikte A.O.nun kaybolması nedeniyle yürütülen ceza soruşturmasının etkisiz olduğuna ilişkin iddia yaşam hakkı kapsamında inceleneceğinden ve kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı kapsamında ayrı mesele ortaya çıkmadığından burada anılan iddia hakkında bir değerlendirme yapılmayacaktır.

70. Başvuru dosyasında hakkındaki suç isnatları nedeniyle A.O.nun gözaltına alındığına ve/veya tutuklandığına yönelik bir bilgi bulunmamaktadır. Nitekim başvurucu, A.O.nun hukuka aykırı olarak tutulduğuna ilişkin iddiasını herhangi bir resmî belgeye değil bazı haberlere, bir köşe yazısına, kayıp kişilerle ilgili TBMM’ye sunulan soru önergesine, M.E. tarafından yazılan bir kitapta yer alan iddiaya, E.P.nin beyanlarını içerir video kaydına, V.K.A.nın yargılandığı davadaki savunması sırasında ortaya attığı A.O. ile ilgili iddiaya ve içeriği Anayasa Mahkemesince bilinmeyen bir sosyal medya kullanıcısının paylaşımına dayandırmaktadır. Bu sebeple başvuruda A.O.nun devlet görevlilerince tutulduğuna dair makul şüphenin ötesinde kanıt bulunup bulunmadığı değerlendirilmelidir:

i. A.O.nun kaybolması ile ilgili haberlerde, bir köşe yazısında ve TBMM’ye sunulan soru önergesinde A.O.nun devlet görevlilerince tutulduğuna dair hiçbir somut bilgi bulunmamaktadır (bkz. § 39).

ii. V.K.A. yargılandığı davadaki sorgusunda gözaltındayken kötü muameleye maruz kaldığını ve kendisine kaçırılıp sorgulandığı söylenen A.O. ile ilgili video gösterildiğini iddia etse de A.O.yu daha önceden tanıyıp tanımadığı, videodaki kişinin nasıl bir hâlde olduğu gibi konularda ayrıntı vermemiştir. Ayrıca V.K.A. ne müdafi huzurunda kollukta ve Ankara Başsavcılığındaki ifadelerinde ne de Ankara 6. Sulh Ceza Hâkimliğince yapılan sorgusunda A.O. ile ilgili beyanda bulunmuştur (bkz. §§ 42, 43). Bu bakımdan V.K.A.nın beyanının A.O.nun devlet görevlilerince tutulduğuna dair kanıt olamayacağı sonucuna varılmıştır.

iii. M.E., kitabında E.P.nin A.O.yla ilgili iddiasını aktarmış ancak konuyla ilgili yeni bir bilgi vermemiştir. Bir terör örgütüne mensup kişilerce kaçırılan E.P.nin beyanının ise hangi koşullar altında (dikte edilen şeyin söylenmemesi hâlinde öldürüleceği yönünde tehdit gibi) alındığı bilinmemektedir. Kaldı ki E.P.nin A.O.yu bacaklarından tanıdığına yönelik beyanı (bkz. § 39) şüphelidir zira futbol oynaması nedeniyle A.O. ile aynı bacak yapısına sahip birçok kişinin bulunabileceği açıktır. Bu sebeple E.P.nin beyanları ile bu beyanları aktarmakla yetinen kitabın da A.O.nun devlet görevlilerince tutulduğunun kanıtı olamayacağı kabul edilmiştir.

iv. Kim olduğu bilinmeyen bir sosyal medya kullanıcısının A.O.nun devlet görevlilerince hukuka aykırı olarak tutulduğuna ilişkin olduğu anlaşılan ancak içeriği Anayasa Mahkemesince bilinmediği için somut bir kanıta dayanıp dayanmadığı tespit edilemeyen paylaşımının A.O.nun devlet görevlilerince tutulduğunun kanıtı olarak değerlendirilemeyeceği de ortadadır. O hâlde başvuru, A.O.nun devlet görevlilerince hukuka aykırı olarak tutulduğuna ilişkin makul şüphenin ötesinde kanıt ihtiva etmemektedir.

71. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasına göre açıkça dayanaktan yoksun başvuruların Anayasa Mahkemesince kabul edilemezliğine karar verilebilir. Bu bağlamda başvurucunun ihlal iddialarını temellendiremediği, temel haklara yönelik bir müdahalenin olmadığı veya müdahalenin meşru olduğu açık olan başvurular ile karmaşık veya zorlama şikâyetlerden ibaret başvurular açıkça dayanaktan yoksun kabul edilebilir (Hikmet Balabanoğlu, B. No: 2012/1334, 17/9/2013, § 24).

72. Açıklanan gerekçelerle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

B. Yaşam Hakkının İhlal Edildiğine İlişin İddia

1. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

73. Başvurucu, yakını A.O.dan 1/11/2016 tarihinden sonra haber alınamaması, bu kaybolma olayı hakkında yürütülen soruşturmanın etkisizliği ile bağlantılı olarak birçok iddia ileri sürüp yaşam ve etkili başvuru haklarının ihlal edildiğini iddia etmiştir.

74. Başvurucu; yaşam hakkının ihlal edildiği iddiası kapsamında öncelikle genel ağda yayımlanan bazı haberlere, bir terör örgütüne mensup kişilerce tutulan E.P.nin hangi koşullarda alındığı bilinmeyen beyanına, A.O.ya ait aracın bulunamamasına ve A.O.nun mesleğinden ihraç edilmeden önce çalıştığı kuruma işaret ederek A.O.nun yaşamı için gerçek bir tehdidin mevcut olduğu koşullar altında kaybolduğunu öne sürmüştür (Bahsi geçen haberler bazı kişilerin siyah renkli bir minibüsle kaçırıldığıyla ilgilidir ve kaçırıldığı iddia edilen kişilerin yakınlarının iddiasına dayanmaktadır. Haberlerdeki iddiaya göre kaçırıldığı ileri sürülen kişilerin hemen hepsi hakkında FETÖ/PDY'ye üye olma suçlamasıyla soruşturma yürütülmektedir. Ayrıca sözü edilen haberlerde A.O.nun bir başkasınca kaçırıldığına işaret eden somut hiçbir veri yer almamaktadır.). Başvurucuya göre darbe teşebbüsü sonrasında başlayan, her geçen gün sayısı artan ve sonuç alınamayan kaçırma vakaları, kaçırma eylemlerinin organize şekilde gerçekleştirildiğinin göstergesidir ve kaçırma olaylarında siyah minibüslerin kullanılması fail veya faillerin aynı kişiler olduğunun kanıtıdır. Başvurucu, Cumhuriyet başsavcılıklarının ve polisin olaylardan uzak durduğunu hatta olayların üstünü kapamak için çaba gösterdiğini öne sürerek bu durumun A.O.nun yaşamı için duyduğu endişeyi artırdığını iddia etmiştir.

75. Başvurucu, yaşam hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddiası kapsamında son olarak A.O.nun yaşamının korunması için gerekli adımların atılmadığını ve ceza soruşturmasının etkisiz olduğunu ileri sürmüştür. Bu savı kapsamında başvurucu;

i. A.O.nun bulunması için yapılan çalışmalardan A.O.nun yakınlarının haberdar edilmediğini,

ii. MOBESE kayıtlarını incelemeyen kolluk görevlileri hakkında yapılan suç duyurusu nedeniyle yürütülen soruşturmada gerekli araştırma yapılmadan dilekçenin işleme konulmamasına karar verildiğini,

iii. E.P.nin beyanına nedensiz olarak itibar edilmediğini,

iv. A.O.nun ortadan kaybolmasının medyaya yansıyan kaçırma olaylarıyla benzerlik gösterdiğinin gözardı edildiğini,

v. “Meçhul Kayıkçı” isimli sosyal medya kullanıcısının A.O.nun kaçırılmasının arkasındaki kişileri kimlik numaralarıyla birlikte açıklamasına ve yaptığı paylaşımda A.O.nun bulunduğu yeri açıkça belirtmesine rağmen bu konuda hiçbir gelişme kaydedilemediğini iddia etmiştir.

76. Başvurucu; etkili başvuru hakkının ihlal edildiği iddiası kapsamında ise A.O.nun kaybolması nedeniyle yürütülen soruşturmada hiçbir ilerleme kaydedilemediğini, ortaya çıkan delil ve ipuçlarının kendileriyle paylaşılmadığını, görevini ihmal eden kolluk görevlileri hakkında verilen şikâyet dilekçesinin işleme alınmadığını, kaçırma vakalarının eşkâli belirlenen failleri hakkında hiçbir işlem yapılmadığını öne sürmüştür.

77. Bakanlık görüşünde başvuruya konu edilen soruşturma kapsamında yapılan işlemlerden bahsedilerek başvurucunun başvuruya konu soruşturma sürecine hiçbir şekilde katılmadığı ve soruşturmanın sonucunu beklemeden başvuru yaptığı belirtilmiştir. Bakanlık görüşünde ayrıca başvurucunun makul bir şüphe oluşturabilecek güvenilir bir iddiada bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gerektiği, başvurucunun ağabeyinin gözaltı ve tutukluluk hâli gibi kamu görevlilerinin sorumluluğu altında olduğu bir durumda iken ortadan kaybolmadığı hatta kaçırıldığı iddia edilen tarihten dört ay kadar önce hakkında ceza soruşturması başlatılmasına ve gıyabında yurt dışı çıkış yasağı tedbiri uygulanmasına rağmen henüz savunmasının alınamadığı, kaçırılma iddiasına yönelik gerekli tüm adımların atılarak etkin bir soruşturmanın yürütüldüğü ifade edilerek iddiaların açıkça dayanaktan yoksun olduğu açıklanmıştır.

78. Başvurucu; Bakanlık görüşüne karşı beyanında başvuru formunda dile getirdiği iddiaları tekrar edip başvuruya konu soruşturmada dosya içeriğini inceleme ve soruşturma belgelerinden örnek alma yetkileri kısıtlandığı için hangi işlemlerin yapıldığını bilmediğini ancak Bakanlık görüşünden anlaşıldığına göre 1/11/2016 tarihine ait MOBESE kayıtlarının incelenmediğini, Deşifre isimli kitapta bahsedilen yerle ilgili hiçbir araştırma yapılmadığını, A.O.ya ait araç hakkında polise yapılan ihbarlar hakkında herhangi bir çalışma yapılmadığını, V.K.A., M.E., M.G., E.P. ve A.G.nin tanık olarak dinlenmediğini, MOBESE kayıtlarının incelenip incelenmediği konusunda dosyada bilgi bulunmadığını, aradan geçen süreye rağmen bahsi geçen kısıtlama kararının kaldırılmadığını öne sürmüştür. Başvurucu ayrıca Bakanlık görüşüne karşı beyanını içerir dilekçeye başvuruya konu soruşturmada görev alan Cumhuriyet savcısını Hâkimler ve Savcılar Kuruluna şikâyet ettiğine ilişkin olarak üzerinde havale bulunmayan dilekçesinin bir örneğini, bazı kaçırma iddiaları hakkında bir milletvekilinin TBMM’ye verdiği soru önergesinin örneğini, genel ağdan E.P.nin beyanları çerçevesinde A.O.nun kaybolması bağlamında dile getirilen iddialarla ilgili bir çıktıyı ve V.K.A.nın beyanlarıyla ilgili bir haberden alındığı belirtilen çıktıyı eklemiştir.

2. Değerlendirme

a. Hukuki Nitelendirme ve İddiaların Yaşam Hakkı Kapsamında İncelenebilirliği (Uygulanabilirlik) Yönünden

79. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16).

80. Başvurucunun etkili başvuru hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddialarının yaşam hakkının ihlal edildiğine yönelik iddialarla aynı doğrultuda olduğu görülmüştür. Bu nedenle etkili başvuru hakkı yönünden ayrı bir inceleme yapılmasının gerekli olmadığı değerlendirilmiştir.

81. Uygulanabilirlik meselesine gelince Anayasa Mahkemesi daha önce ölümün gerçekleşmediği bazı durumlarda yaşam hakkı çerçevesinde inceleme yapmanın mümkün olduğunu gözeterek zorla kaybetme iddialarını yaşam hakkı kapsamında incelemiştir (örnek karar için bkz. Alya Demir ve Mehmet Demir, B. No: 2015/7584, 7/2/2019; Rizgin Birlik, B. No: 2015/19320, 9/5/2019). Yukarıda anılan Ayşe Rana Özben ve diğerleri başvurusunda da başvurucunun bu başvuruda dile getirdiklerine benzer iddialar yaşam hakkı kapsamında incelenmiştir. Bu nedenle başvurucunun ihlal iddialarının yaşam hakkı kapsamında incelenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

82. Anayasa’nın iddianın değerlendirilmesinde dayanak alınacak “Kişinin dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığı” kenar başlıklı 17. maddesinin birinci fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:

Herkes, yaşama... hakkına sahiptir.

83. Anayasa’nın “Devletin temel amaç ve görevleri kenar başlıklı 5. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

“Devletin temel amaç ve görevleri... kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır.”

b. İncelemenin Kapsamı Yönünden

84. Dayandığı tezler dikkate alındığında başvurucu; A.O.nun kaybolmasından devlet görevlilerinin sorumlu olduğundan, A.O.nun bulunması için gerekli adımların atılmamasından ve kaybolma olayı hakkında etkili bir ceza soruşturması yürütülmediğinden yakınmıştır. Bu şikâyetlerin birincisi öldürmeme yükümlülüğüne (negatif yükümlülük), ikincisi yaşamı koruma yükümlülüğüne, sonuncusu ise etkili soruşturma yükümlülüğüne ilişkindir. Bu nedenle inceleme anılan üç şikâyet doğrultusunda yapılacak ancak kolaylık adına ikinci ve üçüncü şikâyet aynı başlık altında eş zamanlı olarak değerlendirilecektir.

c. Kabul Edilebilirlik Yönünden

i. Öldürmeme Yükümlülüğü Yönünden

85. Yaşam hakkını güvence altına alan Anayasa’nın 17. maddesi, devletin temel amaç ve görevlerini düzenleyen Anayasa’nın 5. maddesiyle birlikte değerlendirildiğinde devlete birtakım negatif ve pozitif yükümlülükler yükler (Fatma Akın ve Mehmet Eren [GK], B. No: 2017/26636, 10/11/2021, § 82).

86. Devletin negatif yükümlülüğü kapsamında kamusal bir yetkiyle güç kullanan görevlilerin kasıtlı ve hukuka aykırı bir şekilde hiçbir bireyin yaşamına son vermeme yükümlülüğü bulunmaktadır (Fatma Akın ve Mehmet Eren, § 83).

87. Gözaltı veya tutukluluk gibi bireyin devletin kontrolü altında bulunduğu sırada bir ölüm ve yaralanma olayı meydana gelmiş ise bu ölüm ve yaralanma olayına ilişkin tatmin edici ve inandırıcı bir açıklama getirme yükümlülüğü yetkili makamların üzerindedir zira bu tür olaylarda gerçekleşme koşullarına ilişkin bilgiler çoğunlukla yetkili makamların erişimindedir (S.D. B. No: 2013/3017, 16/12/2015, §§ 89, 91; Cengiz Kahraman ve Kenan Özyürek, B. No: 2013/8137, 20/4/2016, § 95; İpek Deniz ve diğerleri, B. No: 2013/1595, 21/4/2016, § 136).

88. Somut başvuruda A.O.nun devlet görevlilerince kaçırılarak bir yerde tutulduğuna dair makul şüphenin ötesinde bir kanıt bulunmamaktadır (bkz. § 70) ve bir kaybolma hadisesinden devlet görevlilerinin sorumlu tutulabilmesi için kayıp olduğu iddia edilen kişinin devlet görevlilerinin kontrolü altında kaybolduğunun makul şüphenin ötesinde kanıtlanması şarttır. Bu nedenle A.O.nun kaybolmasının arkasında devlet görevlilerinin bulunduğuna yönelik iddia açıkça dayanaktan yoksundur.

89. Açıklanan gerekçelerle yaşam hakkının öldürmeme yükümlülüğüne ilişkin maddi boyutunun ihlal edildiğine ilişkin iddianın diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

ii. Yaşamı Koruma Yükümlülüğü İle Etkili Soruşturma Yükümlülüğü Yönünden

90. Başvurucu yer almasa da A.O.nun eşi Ay.O. başvuruya konu soruşturmada yer almış ve söz konusu soruşturma henüz sonuçlanmamıştır. Bu sebeple başvurucunun da Ay.O.dan ayrı olarak A.O.nun kaybolması nedeniyle yetkili merciye başvuruda bulunmasının gerekli olmadığı değerlendirilmiştir. Öte yandan başvuru soruşturma sona ermeden yapıldığı için bireysel başvuru yapılmadan önce ceza soruşturmasının sonuçlanmasını beklemenin gerekip gerekmediğinin ve bu bağlamda başvurunun süresinde yapılıp yapılmadığının değerlendirilmesi gerekir. Ne var ki söz konusu değerlendirmenin yapılabilmesi başvurunun esası hakkında inceleme yapılmasını zorunlu kılmaktadır. Bu zorunluluk uyarınca kabul edilebilirlik incelemesi esas incelemesi ile birlikte yapılacaktır (benzer iddiaların incelendiği bir başvuruda aynı yöndeki değerlendirmeler için bkz. Ayşe Rana Özben ve diğerleri, § 61).

d. Esas Yönünden

i. Genel İlkeler

91. Anayasa’nın 17. maddesinin kendisine yüklediği pozitif yükümlülükler kapsamında devlet, yetki alanında bulunan tüm bireylerin yaşam hakkını kamu görevlilerinin, diğer bireylerin hatta kişinin kendi eylemlerinden kaynaklanabilecek risklere karşı koruma ödevi altındadır. Sözü edilen koruma ödevini yerine getirilebilmesi için devletin bir kişinin yaşamına yönelik gerçek ve yakın bir tehlikenin bulunduğunun kamu makamlarınca bilindiği ya da bilinmesi gerektiği durumlarda, görevlileri aracılığıyla makul ölçüler çerçevesinde ve bu tehlikenin gerçekleşmesini önleyebilecek şekilde önlemler alması gerekir. Bu nedenle kayıp kişinin yaşam hakkının korunması ve bu bağlamda kayıp kişinin bulunması için gerekli adımların atılması gereklidir (Ayşe Rana Özben ve diğerleri, § 63).

92. Bununla beraber özellikle insan davranışlarının öngörülemezliği, öncelikler ve kaynaklar değerlendirilerek yapılacak işlem veya yürütülecek faaliyet tercihi dikkate alındığında sözü edilen pozitif yükümlülük, kamu makamları üzerinde aşırı yük oluşturacak şekilde yorumlanamaz (Ayşe Rana Özben ve diğerleri, § 64). Ayrıca yaşam hakkının gerektirdiği pozitif yükümlülüklerin yerine getirilmesi kapsamında alınacak tedbirlerin belirlenmesi idari ve yargısal makamların takdirinde olan bir husustur. Hak ve özgürlüklerin güvence altına alınması adına pek çok yöntem benimsenebilir ve mevzuatta düzenlenmiş herhangi bir tedbirin yerine getirilmesinde başarısız olunsa bile pozitif yükümlülükler diğer bir tedbirle yerine getirilebilir (Bilal Turan ve diğerleri (2), B. No: 2013/2075, 4/12/2013, § 59).

93. Sözü edilen pozitif yükümlülüklerin usule ilişkin yönü ise şüpheli her ölüm olayının tüm yönleriyle ortaya konulmasına, sorumlu kişilerin belirlenmesine ve gerektiğinde bu kişilerin cezalandırılmasına imkân tanıyan bağımsız bir soruşturma yürütülmesini gerektirir (Ayşe Rana Özben ve diğerleri, § 66; Fatma Akın ve Mehmet Eren, § 97).

94. Öte yandan etkili soruşturma yükümlülüğü bir sonuç yükümlülüğü değil uygun araçların kullanılması yükümlülüğüdür. Anayasa’nın 17. maddesi başvuruculara üçüncü kişileri bir suç nedeniyle yargılatma ya da cezalandırma hakkı vermediği gibi devlete tüm yargılamaları mahkûmiyetle sonuçlandırma ödevi de yüklemez (Fatma Akın ve Mehmet Eren, § 98).

95. Şüpheli bir ölüm olayı hakkında yürütülen ceza soruşturmasının Anayasa’nın 17. maddesinin gerektirdiği etkinlikte olduğunun kabul edilebilmesi için;

- Soruşturma makamlarının olaydan haberdar olur olmaz, resen harekete geçerek ölüm olayını aydınlatabilecek ve sorumluların belirlenmesini sağlayabilecek bütün delilleri tespit etmeleri,

- Soruşturma sürecinin kamu denetimine açık olması ve ölen kişinin yakınlarının meşru menfaatlerini korumak için soruşturma sürecine gerekli olduğu ölçüde katılabilmeleri,

- Soruşturmanın makul bir özen ve süratle yürütülmesi gerekir (Ayşe Rana Özben ve diğerleri, § 68; Fatma Akın ve Mehmet Eren, § 99).

96. Ceza soruşturmasının etkililiği konusunda kabul edilen ilkeler bir kişinin yaşamsal risk taşıyan koşullar altında kaybolduğu durumlar için de geçerlidir (Ayşe Rana Özben, § 69). Zira şüpheli koşullar altında kayıp olan bir kişinin yaşamının korunması için atılacak en önemli adım, kayıp kişinin bulunmasına ve şayet kaybolma olayından başkaları sorumlu ise sorumluların belirlenerek cezalandırılmasına imkân veren etkili bir ceza soruşturması yürütmektir.

ii. İlkelerin Olaya Uygulanması

97. Ay.O.nun başvurusu üzerine kolluk A.O.yu arama kayıtlarına almış, Batı Başsavcılığı da Ay.O.nun müracaatından hemen sonra A.O.nun kaçırılmış olabileceğine dair iddia nedeniyle derhâl soruşturma başlatıp Ay.O.nun ifadesini almış ve A.O.nun bulunması için kolluğa birçok talimat vermiştir (bkz. § 13). Batı Başsavcılığı ayrıca A.O.nun 1/11/2016 tarihinden itibaren mobil telefon yoluyla kurduğu iletişimin tespitine ait kayıtların celbi, banka ve kredi kartıyla yaptığı işlemlerin tespiti, 1/11/2016 tarihinden sonra hastanede tedavi görüp görmediğine ilişkin kayıtların temini için gerekli işlemleri yapmıştır. Soruşturmanın sonraki sürecinde Ay.O.nun da talebi dikkate alınarak garajda bulunan kameralara ait kayıtlar celbedilerek kollukça Ay.O. huzurunda incelenmiş, A.O.yla 1/11/2016 tarihi sonrasında kısa mesaj yoluyla iletişim kuran F.T.nin ifadesi alınmış, A.O.nun adına kayıtlı hattın kullanıldığı telefona takılan hatların tespiti için yazışma yapılmıştır. İletişimin tespitine ilişkin kayıtlar incelettirilmiştir. İşin çabuklaştırılması adına bazen Ay.O.ya veya vekiline elden takip yetkisi verilmiş olması da dikkate şayandır. Ayrıca başvurudaki hiçbir unsur soruşturmanın bağımsız olmadığına işaret etmemektedir. Ne var ki bireysel başvurunun yapıldığı tarihe kadar olan soruşturma sürecinde soruşturmanın etkililiğini zedeleyen bazı önemli eksiklikler göze çarpmaktadır:

i. Batı Başsavcılığının talebine rağmen kolluk sadece PTS kayıtlarını araştırmış, MOBESE ve EDS kayıtlarına bakmamıştır (bkz. §§ 13, 23, 29). Oysa A.O.nun en son görüldüğü yer dikkate alınıp bu yerin çevresindeki MOBESE ve EDS kameralarına ait kayıtlar incelenerek A.O.nun nereye gittiği tespit edilebilecek ve gidilen istikametteki kamera kayıtları elde edilebilecektir.

ii. GPRS/WAP kayıtları doğrultusunda A.O.nun telefonunun 1/11/2016 tarihinde en son saat 15.35’te Afyonkarahisar Organize Sanayi Bölgesi 3. Cadde 1. Sokak civarındaki bir baz istasyonundan sinyal aldığı saptanmasına rağmen sözü edilen baz istasyonun çekim çevresi belirlenerek bölgedeki MOBESE kameralarına ait kayıtların getirtilmesi konusunda gerekli adım atılmamıştır.

iii. İl genelinde ve çevre illerde araştırma yapılarak A.O.ya ait aracın terk edilmiş veya herhangi bir yediemin otoparkına çekilip çekilmediğinin ve kimliği tespit edilemeyen erkek cesedi bulunup bulunmadığının tespiti ve A.O.nun bulunması için Ankara-Afyonkarahisar istikametindeki tüm MOBESE kayıtlarının incelemesi için ilgili kolluk birimine müzekkereler yazılmıştır ancak Ankara Emniyet Müdürlüğü sadece PTS sorgusu yapıp seksen ilin emniyet müdürlüğüne gönderdiği 20/3/2017 tarihli yazıda ilgili kayıt yoksa cevap gönderilmemesini isteyip süresinde cevap verilmediği takdirde herhangi bir kayıt bulunmadığının anlaşılacağını ifade etmekle yetinmiştir (bkz. § 37). Bu bakımdan cevap verilmemesinin sebebinin kaydın bulunmamasından ileri gelip gelmediğinin öğrenilmesi mümkün olmamıştır.

iv. A.M.Y. adına kayıtlı olup Ay.O.nun babası U.Y. tarafından kullanıldığı soruşturma makamınca saptanan (bkz. § 28) telefon ile A.O.nun kullandığı telefona 1/12/2016, 2/12/2016 ve 25/12/2016 tarihlerinde kısa mesajlar atılmasına karşın kaybolduğu iddia edilen A.O.ya ait telefona neden kısa mesajlar gönderildiği konusunda U.Y.nin ifadesine başvurulmamıştır.

v. Ay.O., E.P.nin A.O.yla ilgili iddiasını Ankara Başsavcılığına taşımasına karşın Ankara Başsavcılığı söz konusu iddia ile ilgili herhangi bir değerlendirme yapmamıştır (bkz. § 39).

98. Bu koşullar altında başvurunun vaktinden önce yapıldığını söylemenin mümkün olmadığı ve başvuruda başvuru yollarının tüketilmesi açısından herhangi bir eksiklik bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Tam burada başvurunun vaktinden önce yapılmasında sorun olmasa da 2017 yılı Nisan ayından başvuru tarihine kadar geçen sürede soruşturmanın ilerlemesini sağlayan hiçbir işlem yapılmaması nedeniyle başvurunun süresinde olmadığı akla gelebilir. Nitekim Anayasa Mahkemesi soruşturmanın etkisiz bir hâl aldığı ve soruşturmada ilerleme sağlanacağına dair umut verici gelişmelerin ve gerçekçi varsayımların bulunmadığı durumlarda başvurucuların durumun farkına vardıkları veya varmaları gerektiği andan itibaren süresi içinde bireysel başvuruda bulunmaları gerektiği kanaatindedir (Adle Azizoğlu ve Sadat Azizoğlu, B. No: 2014/15732, 24/1/2018, § 88) ancak Ay.O.nun bireysel başvuru tarihinden sonra sunduğu dilekçeler üzerine Ankara Başsavcılığı, soruşturmada ilerleme sağlamak adına çeşitli adımlar atmıştır. Bu bakımdan başvuru tarihinden sonra soruşturmada, soruşturmanın artık etkili bir şekilde yürütüleceği yönünde Ay.O.da haklı bir beklenti oluşmasına imkân veren umut verici gelişmeler yaşanmıştır. Diğer yandan soruşturmada, 2021 yılı Ocak ayından sonra A.O.nun bulunması ve kaybolma olayının aydınlatılması adına işlem tesis edilmemiş; yukarıda bahsi geçen eksikliklerin giderilmesi için çaba gösterilmemiş ve hakkındaki suçlamalar nedeniyle A.O için çıkarılan yakalama emrinin yerine getirilmesi beklenmiştir. Bu nedenle başvurunun süresinde yapılmadığı sonucuna varmak mümkün görülmediğinden başvurucunun yaşam hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddiasının kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

99. Esasa ilişkin değerlendirmeye gelince başvuruya konu soruşturmanın etkisizliğine ilişkin tespitler (bkz. § 97) A.O.nun yaşamının korunması amacıyla A.O.nunbulunması, A.O.nun kaybolmasından başkaları sorumlu ise sorumluların belirlenerek cezalandırılmasına imkân veren etkili bir ceza soruşturması yürütülmediği sonucuna varılması için yeterlidir ancak soruşturmadaki eksiklikler yukarıda belirtilenlerden ibaret değildir. Başvuru tarihinden sonra başvurucu, V.K.A.nın A.O. ile ilgili beyanlarını Ankara Başsavcılığına taşımasına rağmen Ankara Başsavcılığı V.K.A.nın ve V.K.A.nın beyanlarında geçen M.G.nin ifadesine başvurmamış, Ay.O.nun Açelya Blokları sakinlerinin A.O.ya ait aracın site sakinlerince ve hatta asfaltlama çalışması sırasında belediye yetkililerince polise bildirilmesine rağmen polisin konuyla ilgilenmediğine ilişkin iddiası hakkında araştırma yapmamıştır.

100. Öte yandan;

- Başvurucunun sözünü ettiği sosyal medya kullanıcısının iddiaları soruşturma makamlarına iletildiği ortaya konulamadığından içeriği tam olarak bilinmeyen söz konusu iddiaların araştırılmaması,

- A.O.nun kaybolması olayının aydınlatılmasıyla ilgili olmaması nedeniyle MOBESE kayıtlarını incelemediği iddia edilen kolluk görevlileri hakkında verilen şikâyet dilekçesinin A.O.nun kaybolması olayının aydınlatılması için atılan adımlardan da söz edilerek işleme konulmamasına karar verilmesi eksiklik olarak görülmemiştir.

101. Son olarak başvurucu, A.O.nun bulunması için yapılan çalışmalardan haberdar edilmediklerini iddia etmiştir ancak başvurucunun bilgi alma ve soruşturma belgelerinden örnek alma konusunda soruşturma makamlarına müracaat ettiği tespit edilememiştir. Soruşturmada müdafilerin soruşturma dosyasını inceleme ve soruşturma dosyasındaki belgelerden örnek alması yetkilerinin kısıtlanmasına karar verildiği doğrudur ancak bu kısıtlamanın müşteki olarak soruşturmada yer alan Ay.O. veya A.O.nun kardeşi olan başvurucu için geçerli olduğu başvurucu tarafından ortaya konulamamıştır. Ayrıca Ay.O., eşinin kaybolması olayı ile ilgili iddialarını soruşturma makamlarına sunma konusunda hiçbir engelle karşılaşmamıştır. Bu nedenle yakınlarının A.O.nun kaybolması nedeniyle yürütülen soruşturmaya yeterli ölçüde katılamadıkları sonucuna varılamamıştır.

102. Açıklanan gerekçelerle yaşamı koruma yükümlülüğü ile etkili soruşturma yükümlülüğünün ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

C. Yaşam Hakkıyla Bağlantılı Olarak Eşitlik İlkesinin İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Başvurucunun İddiaları

103. Başvurucu ayrıca medyaya yansıyan kaçırma olaylarının mağdurlarının tamamının FETÖ/PDY kapsamında mesleklerinden ihraç edilmiş, soruşturma geçirmiş, ifadesine başvurulmuş veya hayatının bir döneminde sözü edilen örgüt ile irtibat kurmuş kişiler olduğunu, kaçırma olaylarında kullanılan araçların siyah minibüsler olmasının fail veya faillerin aynı kişiler olduğunun kanıtı olduğunu, faillerin geride delil bırakma korkularının olmadığını ifade ederek siyasi saikle söz konusu kişilerin kaybedilmesi ve bu olaylar hakkında yürütülen soruşturmaların etkisizliği nedeniyle ayrımcılık yasağının ihlal edildiğini iddia etmiştir.

2. Değerlendirme

104. Başvurucunun iddialarının yaşam hakkıyla bağlantılı olarak eşitlik ilkesi kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.

105. Başvurucunun A.O.nun kaybolması nedeniyle yürütülen soruşturmanın ayrımcılık saikiyle etkisiz yürütüldüğüne yönelik iddiasını hiçbir bulguyla desteklemediği görülmüştür. Oysa başvurucunun ihlal iddialarını temellendiremediği şikâyetler Anayasa Mahkemesince açıkça dayanaktan yoksun kabul edilebilir (Cemal Günsel [GK], B. No: 2016/12900, 21/1/2021, § 21).

106. Açıklanan gerekçelerle yaşam hakkıyla bağlantılı olarak eşitlik ilkesinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

D. Kötü Muamele Yasağının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

107. Başvurucu; A.O.nun kaybolması nedeniyle çektikleri sıkıntının yetkililerin olaya verdikleri tepkilerle katlandığını, yetkili makamlara müracaat ettiklerinde ya cevap alamadıklarını ya da aşağılanarak teröristlikle suçlandıklarını öne sürerek kötü muamele yasağının ihlal edildiğini iddia etmiştir.

108. Bakanlık görüşünde kısaca somut olayın kendine özgü koşulları ve ileri sürülen şikâyet dikkate alındığında başvurucunun kötü muamele yasağı bakımından mağduriyetinin olup olmadığının incelenmesi gerektiği belirtilmiştir.

2. Değerlendirme

109. Başvurucu, hangi makamlara müracaat etmesine rağmen cevap alamadığı ve hangi kamu görevlilerince aşağılanarak teröristlikle suçlandığı konusunda hiçbir açıklama yapmamış; herhangi bir kanıt da sunmamıştır. Bu nedenle bahsi geçen iddianın kötü muamele yasağı veya Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (Sözleşme) ve Türkiye’nin taraf olduğu Sözleşme’ye ek protokoller ile Anayasa’nın ortak koruma alanındaki herhangi hak, özgürlük ya da yasak kapsamında incelenmesi mümkün görülmemiştir. Bu durumda kötü muamele yasağı kapsamında incelenebilecek tek husus A.O.nun kaybolması nedeniyle başvurucunun çektiği sıkıntının yetkililerin olaya verdikleri tepkilerle katlandığına ilişkin şikâyettir ama hangi yetkililerin hangi tepkilerinden yakınıldığı açıklanmadığı için başvurucunun şikâyetinin A.O.nun kaybolması ve bu olay hakkında yürütülen soruşturmanın etkisizliği nedeniyle duyduğu üzüntüye ilişkin olduğu değerlendirilmiştir.

110. Konuyla ilgili genel ilkeler şimdiye kadar verilen birçok kararda yer almıştır (örnek karar için bkz. Funda Akdeniz Geçer ve diğerleri, B. No: 2018/16685, 11/2/2021, §§ 28-30). Sözü edilen ilkelere göre yakınları kaybolan başvurucuların kötü muamele yasağı bakımından mağdur olduklarının kabul edilebilmesi için zorla kaybedilme olayı nedeni ile kaçınılmaz olarak yaşadıkları üzüntünün farklı bir boyut ve şekil kazanmış olması gerekir.

111. Başvuru dosyasında A.O.nun devlet görevlilerince kaçırılarak tutulduğuna ilişkin iddianın doğruluğu ortaya konulamamıştır. Ayrıca başvuru dosyasındaki bilgiler dikkate alındığından başvurucunun A.O.nun kaybolması nedeniyle çektiği sıkıntının Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasının kapsamına girebilmesi için gerekli asgari bir ağırlık derecesine ulaştığının söylenemeyeceği değerlendirilmiştir. Bu sebeple başvurucunun kötü muamele yasağı yönünden mağduriyetinin söz konusu olmadığı sonucuna varılmıştır.

112. Açıklanan gerekçelerle başvurucu yönünden kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin kişi bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

E. Özel Hayata ve Aile Hayatına Saygı Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Başvurucunun İddiaları

113. Başvurucu; A.O.nun ortadan kaybolmasıyla birlikte aile birliğinin bozulması, A.O.nun yakınlarının acı ve endişe içinde A.O.dan haber beklemeleri, ayrıca kendi kişisel güvenliklerinden endişe eder hâle gelmeleri nedeniyle özel hayat ve aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğini öne sürmüştür.

2. Değerlendirme

114. Anayasa Mahkemesine göre başvurudaki ana meseleler olan A.O.nun devlet görevlilerince hukuka aykırı olarak tutulduğuna, kaybolmasının ardında devlet görevlilerinin bulunduğuna, yaşamının korunması için gerekli adımların atılmadığına, kayıp hadisesi hakkında yürütülen soruşturmanın etkisiz olduğuna ilişkin iddialar incelenmiştir ve eldeki bilgi ve belgelere göre başvuru özel hayata ve aile hayatına saygı hakkı yönünden ayrı bir mesele ortaya çıkarmamaktadır. Bu nedenle sözü edilen iddiaların ayrıca incelenmesine gerek bulunmamaktadır.

F. 6216 Sayılı Kanun'un 50. Maddesi Yönünden

115. Başvurucu, ihlal tespiti ile manevi tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.

116. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için 6216 sayılı Kanun’un 50. maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca yapılması gerekenlere hükmedilmesi gerekir (soruşturma makamının hareketsiz kalmasından dolayı 6216 sayılı Kanun’un 50. maddesi uyarınca yapılması gerekenlere hükmedildiği karar için bkz. Sibel Çapraz, B. No: 2017/19418, 12/1/2021). Bu kapsamda soruşturma makamınca yeniden yürütülecek soruşturmada Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenlerin ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun şekilde giderilmesi gerekir.

117. Öte yandan ihlalin niteliği dikkate alınarak başvurucuya net 90.000 TL manevi tazminat ödenmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

2. Öldürmeme yükümlülüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

3. Yaşamı koruma yükümlülüğü ile etkili soruşturma yükümlülüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

4. Yaşam hakkıyla bağlantılı olarak eşitlik ilkesinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

5. Kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kişi bakımından yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

6. Özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın İNCELENMESİNE GEREK OLMADIĞINA,

B. Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan yaşamı koruma yükümlülüğü ile etkili soruşturma yükümlülüğünün İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Kararın bir örneğinin yaşam hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için gerekli işlemler yapılmak üzere Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına (Sor. No: 2016/173583) GÖNDERİLMESİNE,

D. Başvurucuya net 90.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,

E. 664,10 TL harç ve 9.900 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 10.564,10 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

F. Ödemelerin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 14/9/2022 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Ayla Oran Özgün [1.B.], B. No: 2019/6676, 14/9/2022, § …)
   
Başvuru Adı AYLA ORAN ÖZGÜN
Başvuru No 2019/6676
Başvuru Tarihi 1/3/2019
Karar Tarihi 14/9/2022

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, kendisinden haber alınamayan kişinin devlet görevlilerince hukuka aykırı olarak hürriyetinden yoksun bırakılması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının, kaybolma hadisesinden devlet görevlilerinin sorumlu olması, kayıp kişinin yaşamının korunması için gerekli önlemlerin alınmaması ve kaybolma olayı üzerine yürütülen ceza soruşturmasının etkisizliği nedeniyle yaşam hakkının, sözü edilen soruşturmanın ayrımcılık saikiyle etkisiz yürütülmesi nedeniyle yaşam hakkıyla bağlantılı olarak eşitlik ilkesinin, kayıp kişinin yakınının kaybolma olayından ve bu olay hakkında yürütülen soruşturmanın etkisizliğinden duyduğu üzüntü nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı Yakalama, gözaltı Açıkça Dayanaktan Yoksunluk
Yaşam hakkı Kayıp vakaları İhlal Manevi tazminat, Yeniden soruşturma
Devletin gözetimi altında meydana gelen ölüm Açıkça Dayanaktan Yoksunluk
Yaşam hakkı ile bağlantılı ayrımcılık yasağı Açıkça Dayanaktan Yoksunluk
Kötü muamele yasağı Diğer kötü muamele iddiaları Kişi Bakımından Yetkisizlik

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 5271 Ceza Muhakemesi Kanunu 160
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi