TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
AYLA ORAN ÖZGÜN BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2019/6676)
|
|
Karar Tarihi: 14/9/2022
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Muammer TOPAL
|
|
|
Recai AKYEL
|
|
|
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
|
|
|
İrfan FİDAN
|
Raportör
|
:
|
Murat İlter DEVECİ
|
Başvurucu
|
:
|
Ayla ORAN ÖZGÜN
|
Vekili
|
:
|
Av. Adem KAPLAN
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvuru; kendisinden haber alınamayan kişinin devlet
görevlilerince hukuka aykırı olarak hürriyetinden yoksun bırakılması nedeniyle
kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının, kaybolma hadisesinden devlet
görevlilerinin sorumlu olması, kayıp kişinin yaşamının korunması için gerekli
önlemlerin alınmaması ve kaybolma olayı üzerine yürütülen ceza soruşturmasının
etkisizliği nedeniyle yaşam hakkının, sözü edilen soruşturmanın ayrımcılık
saikiyle etkisiz yürütülmesi nedeniyle yaşam hakkıyla bağlantılı olarak eşitlik
ilkesinin, kayıp kişinin yakınının kaybolma olayından ve bu olay hakkında
yürütülen soruşturmanın etkisizliğinden duyduğu üzüntü nedeniyle kötü muamele
yasağının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru 1/3/2019 tarihinde yapılmıştır. Komisyon,
başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar
vermiştir.
3. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet
Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir.
Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanda bulunmuştur.
III. OLAY VE
OLGULAR
4. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve
Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla temin edilen belgelere
göre ilgili olaylar özetle şöyledir:
5. Başvurucunun ağabeyi A.O. 2005 yılında Millî
İstihbarat Teşkilatında (MİT) uzman yardımcısı olarak işe başlamıştır.
6. Üçüncü sınıf istihbarat uzmanı olan A.O. Yunanistan’da
görev yapmaktayken hakkında başlatılan idari bir soruşturma nedeniyle 7/6/2016
tarihinde Türkiye’ye çağrılmıştır. Aynı gün Türkiye’ye gelip ilgili evrakı
tebliğ alan A.O. 9/6/2016 tarihinde gittiği Yunanistan’dan 12/6/2016 tarihinde
dönmüştür. Bahsi geçen idari soruşturma, A.O.nun kendi adına olmayan ve MİT’e
bildirilmeyen telefon hatlarını kullanarak Paralel Devlet
Yapılanması/Pensilvanya Örgütü (PDY/PÖ, 15/7/2016 tarihinde yaşanan darbe
teşebbüsü sonrasında Fetullahçı Terör Örgütü -FETÖ-/PDY olarak
adlandırılmıştır.) mensubu olduğu ileri sürülen kişilerle -bu kişilerden birisi
de S.E.dir- iletişim kurduğu ve PDY/PÖ üyesi olduğu iddiasına dayanmaktadır. Bu
konuda Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı (Ankara Başsavcılığı) da tespit
edilemeyen bir tarihte soruşturma başlatmıştır. Anılan ceza soruşturması ile
ilgili sürece başvuruyu ilgilendirdiği ölçüde aşağıda yer verilmiştir.
A. A.O.
Hakkında Yürütülen Soruşturmalar ile A.O.nun Kaybolduğu İddiası Hakkında Yürütülen
Soruşturmayla İlgili Süreç
1. Başvuru
Tarihine Kadar Olan Süreç
7. Ankara Başsavcılığının talebi üzerine Ankara 5. Sulh
Ceza Hâkimliği 19/7/2016 tarihinde, başka şüpheliler yanında A.O.nun da yurt
dışına çıkamaması yönünde adli kontrol kararı vermiştir. A.O.nun anılan karara
yaptığı itiraz Ankara 6. Sulh Ceza Hâkimliğince reddedilmiştir.
8. MİT 3/10/2016 tarihinde arasında A.O.nun da olduğu 32
eski çalışanı hakkında suç duyurusunda bulunmuştur. Suç duyurusuna ilişkin
dilekçeye sözü edilen kişilerle ilgili soruşturma raporları da eklenmiştir.
9. 1/11/2016 tarihine kadar geçen soruşturma sürecinde
A.O.nun telefon yoluyla kurduğu iletişimlerin tespiti, ByLock kullanıcısı olup
olmadığının belirlenmesi ve FETÖ/PDY örgütüne bağlı olup olmadığının tespitine
yönelik mal varlığı araştırması gibi bazı soruşturma işlemleri yapılmıştır.
Ayrıca gerek anılan tarihe kadar olan süreçte gerekse sonraki soruşturma
sürecinde Ankara Başsavcılığının isteği üzerine Ankara sulh ceza
hâkimliklerince farklı tarihlerde, yakalanan kişinin veya şüphelinin ifadesini
içeren tutanak ile bilirkişi raporları ve adı geçenlerin hazır bulunmaya
yetkili oldukları diğer adli işlemlere ilişkin tutanaklar hâriç olmak üzere
şüpheli müdafilerinin dosya içeriğini inceleme ve soruşturma belgelerinden
örnek alma yetkilerinin kısıtlanmasına karar verilmiştir. Burada bahsi geçen
soruşturmalar ile A.O. aleyhinde yürütülen diğer soruşturmalar daha sonra
birleştirilmiştir.
10. A.O.nun eşi Ay.O. eşinden 1/11/2016 tarihinden beri
haber alamadığını ve eşinin hayatından endişe ettiği bildirerek Etimesgut Polis
Merkezi Amirliğine 2/11/2016 tarihinde kayıp başvurusu yapmıştır. Ay.O. kayıp
olan eşi ile eşi adına kayıtlı olup Yunanistan’da diplomatik plaka alınan
aracın bulunmasını, eşinin bulunması için kitle iletişim araçları ve sosyal
medya da dâhil tüm imkânların kullanılmasını istemiştir.
11. Ay.O. 4/11/2016 tarihinde Ankara Batı Cumhuriyet
Başsavcılığına (Batı Başsavcılığı) müracaat etmiş ve kaçırılmış olabileceğini
düşündüğü eşinin bulunmasını talep etmiştir. Ay.O.nun Batı Başsavcılığında
verdiği ifadenin ilgili kısmı şöyledir:
“...Eşim [A.O.] 01/11/2016 tarihinde müşterek
çocuğumuz olan [A.A.O.yı] Etimesgut ilçesi Zırhlı Birlikler Mevkiinde
faaliyet gösteren Mehmetçik Anaokulundan saat 12:10'da alarak kendi üzerine
kayıtlı ▲E.3... (Delta Sigma) 2002 model gri renkli Opel Zafira aracıyla
alarak 12:20'de babam [U.Y.nın] ikametgahı olan ... yere bırakmış.
Oradan da Kızılay'a ismini bilmediğim arkadaşlarıyla buluşmaya gideceğini
söylemişti. Nitekim çocuğu bıraktıktan sonra da Kızılay'a gittiğini
düşünüyordum. Aynı gün saat 18:00 sularında merak edip kendisini kullanmakta
olduğu 0532 ... 00 no'lu hattından aramama rağmen hiç alışkın olmadığım şekilde
cep telefonuna cevap vermedi, daha sonra telefonu kapalı konumdaydı.
Arkadaşlarını cep telefonundan arayıp eşime ulaşamadığım sorunca kendileri bana
hitaben eşimin buluşmaya bile gelmediğini söylediler. Arkadaşları eşim
randevuya gelmeyince ... programından mesaj atmışlar, ancak gelmeyince üzerinde
durmamışlar. Eşimin bulunmasını istiyorum. Eşimin herhangi bir düşmanı,
husumetlisi, sağlık problemi bulunmamaktadır. Adliyeye yansıyan hiçbir vukuatı
yoktur. Özel hayatında şüphelendiğim üçüncü bir kişi yoktur. Eşimin bulunması
için gereğinin yapılmasını talep ederim. Polis merkezine ve hastanelerde
araştırdık ancak eşimin tedavi olduğu veya bulunduğu yönünde bir bilgi
alamadık. Eşimin üzerine G... Bankasının nakit ve kredi kartları
bulunmaktaydı.”
12. A.O.nun kaybolmasına yönelik iddialar nedeniyle
yürütülen soruşturmada Ay.O. kendisini bir vekille temsil ettirmiştir.
13. Batı Başsavcılığı aynı gün Etimesgut Emniyet
Müdürlüğüne gönderdiği bir yazıyla MOBESE kayıtlarının incelenmesini, A.O.nun
bulunabilmesi için etraflıca araştırma yapılmasını, bulunması hâlinde ifadesinin
alınmasını, suç konusu bir olayla karşılaştığını beyan etmesi durumunda
faillerin tespit edilerek beyanlarının tespitini, varsa görgü tanıklarının
beyanına başvurulmasını istemiştir. Yazıdan anlaşıldığına göre işin aciliyet
arz etmesi nedeniyle yazı muhatabına gönderilmek üzere Ay.O.ya teslim
edilmiştir.
14. Batı Başsavcılığı ayrıca A.O.nun 1/11/2016 tarihinden
itibaren mobil telefon yoluyla kurduğu iletişimin tespitine ait kayıtların
celbi için Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumuna (İletişim Kurumu), A.O.nun
1/11/2016 tarihinden itibaren banka veya kredi kartıyla yaptığı harcamalar ve
para çekimi işlemlerine ait kayıtlar ile bu işlemlerle ilgili kamera
görüntülerinin, banka veya kredi kartlarının internetten harcama için
kullanılmış olması durumunda söz konusu harcamaların kim tarafından, ne zaman
ve hangi işyerinden yapıldığına, harcama yapan kişinin kullandığı bilgisayarın
bulunduğu yere ilişkin kayıtların gönderilmesi için Ay.O.nun bildirdiği
bankanın Etimesgut şubesine, A.O.nun 1/11/2016 tarihinden sonra hastanede
tedavi görüp görmediğine ilişkin kayıtların temini için Türkiye Kamu
Hastaneleri Kurumuna müzekkere yazmıştır.
15. Batı Başsavcılığı sağlık.net sistemi üzerinden
yapılan sorgulamada A.O.nun 1/11/2016 tarihinden sonra hastanede tedavi
gördüğüne dair kayıt bulunmadığı hususunda bilgilendirilmiştir.
16. İletişim Kurumu istenen kayıtları içeren CD’yi Batı
Başsavcılığına göndermiştir. Sözü edilen kayıtlara göre A.O. 1/11/2016
tarihinde en son A.M.Y. adına kayıtlı telefon ile 23 saniye görüşmüştür. A.O.ya
3/11/2016 tarihinde yedi kısa mesaj atılmıştır (Mesajı atan kişinin F.T. olduğu
anlaşılmıştır.). GPRS/WAP kayıtlarına göre A.O.nun telefonu 1/11/2016 tarihinde
saat 13.49’da Ankara-Eskişehir üzerindeki bir baz istasyonundan, saat 14.50’de
Eskişehir'in Sivrihisar ilçesindeki bir baz istasyonundan, 15.32’de
Afyonkarahisar'ın İscehisar ilçesindeki bir baz istasyonundan, saat 15.35’te
ise Afyonkarahisar Organize Sanayi Bölgesi 3. Cadde 1. Sokak civarındaki bir
baz istasyonundan sinyal almıştır.
17. Ay.O., Batı Başsavcılığına verdiği 8/11/2016 tarihli
dilekçesinde MOBESE görüntülerinin 1/11/2016-2/11/2016 tarihlerine ilişkin
kısımlarının Batı Başsavcılığı huzurunda incelenmesini, eşinin iletişiminin
tespitine ait kayıtların UYAP üzerinden istenmesini ve söz konusu kayıtların
celbi için elden takip yetkisi verilmesini istemiştir.
18. Ay.O. ifadesine ekleyeceği hususlar olduğunu iddia
ederek 12/11/2016 tarihinde Kayıp Şahıslar Büro Amirliğine müracaat etmiştir.
Bu müracaat nedeniyle Ay.O.nun alınan ifadesinin içeriği saptanamamıştır.
19. Ay.O. Batı Başsavcılığına sunduğu 14/11/2016 tarihli
dilekçesinde kamera kayıtlarına göre eşinin ikamet ettikleri siteden 1/11/2016
tarihinde saat 12.58’de çıktığını, çıkış güzergâhına yakın Etimesgut Belediyesi
Park ve Bahçeler Sera Alanı Temizlik İşleri Garajında kamera olduğunu, kamera
kayıtlarının 15 gün süreyle saklanması gibi bir durum olabileceğini belirterek
12.50-13.50 saatlerini kapsayacak şekilde kamera kayıtlarının bir örneğinin
celbini ve elden takip yetkisi verilmesini talep etmiştir.
20. Batı Başsavcılığı 14/11/2016 tarihinde Etimesgut
Polis Merkezi Amirliğine bir müzekkere yazıp 1/11/2016 tarihinde saat 12.58’den
sonra garajda bulunan kameralara ait kayıtlar ile A.O.nun geçiş güzergâhındaki
kameralara ait kayıtların bir örneğinin temin edilerek incelenmesini, A.O.nun
teşhisi için gerekli araştırmanın yapılmasını istemiştir. Yazıdan anlaşıldığına
göre Ay.O.nun vekiline elden takip yetkisi verilmiştir.
21. Banka, Batı Başsavcılığına gönderdiği 14/11/2016
tarihli yazıda A.O.nun kredi kartı ile 1/11/2016 tarihinde Ankara’daki bir
alışveriş merkezinde bulunan bir işyerinde 56,66 TL’lik harcama yaptığını ancak
banka veya kredi kartıyla para çekme işlemine rastlanmadığını bildirmiştir (Söz
konusu yazının ekindeki belgelerden 1/11/2016 tarihinde yapıldığı söylenen
56,66 TL’lik işlemin aslında daha önceki bir tarihte yapılan taksitli bir
alışveriş olduğu, 1/11/2016 tarihli ve 56,66 TL’lik ikinci taksitin işlem
tarihinin 1/10/2016 olduğu anlaşılmıştır.).
22. Ay.O., Batı Başsavcılığına verdiği 18/11/2016 tarihli
dilekçesinde MOBESE kayıtlarının incelenmesine devam edildiğini ancak henüz
sonuç alınamadığını belirterek söz konusu incelemenin ivedilikle yapılmasını,
sözü edilen kayıtları içeren CD’nin gönderilmesi konusunda kolluğa müzekkere
yazılmasını, kamera kayıtlarını incelemeyen kolluk görevlileri hakkında suç
duyurusunda bulunulmasını talep etmiştir. Ay.O.nun şikâyeti nedeniyle kolluk
görevlileri hakkında yapılan işlemler aşağıda yer almaktadır (bkz. §§ 59-61).
23. Batı Başsavcılığı tarafından 21/11/2016 tarihinde
soruşturmanın ilerlemesinin sağlanması için bazı adımlar atılmıştır:
i. Etimesgut Emniyet Müdürlüğüne gönderilen 4/11/2016
tarihli yazı tekit edilmiştir (Yazıdan anlaşıldığına göre Ay.O.ya veya vekiline
evrakı elden takip yetkisi verilmiştir.).
ii. Ankara Emniyet Müdürlüğünden bazı taleplerde
bulunulmuştur. Söz konusu talep yazısında A.O. hakkında yürütülen soruşturmaya
dikkat çekilip 1/11/2016 tarihinde A.O.nun kendisine ait olan ve Yunanistan’da
diplomatik plaka alınan bir araçla seyahat ettiğinin değerlendirildiği
belirtilerek;
- İl genelindeki Plaka Tanıma Sistemi (PTS), Elektronik
Denetleme Sistemi (EDS) ve MOBESE sistemlerinin taranarak şahsın kaybolduğunun
bildirildiği 1/11/2016 tarihinden müzekkerenin alındığı tarihe kadar geçen süre
içinde aracın hangi güzergâhta seyrettiğinin ve son tespitin nerede
yapıldığının, plakanın başka bir ülkeye ait olması nedeniyle tespit yapılamıyor
ise aracın nerede olduğunun hangi yollarla saptanabileceğinin bildirilmesi,
- İl genelinde ve çevre illerde araştırma yapılarak söz
konusu aracın terk edilip terk edilmediğinin veya herhangi bir yediemin
otoparkına çekilip çekilmediğinin, 1/11/2016 tarihinden müzekkerenin alındığı
tarihe kadar olan sürede kimliği tespit edilemeyen erkek cesedi bulunup
bulunmadığının tespiti istenmiştir.
iii. Bir polis merkezine müzekkere yazılarak A.O.nun
1/11/2016 tarihinde 56,66 TL’lik harcama yaptığı işyerine ve bu işyerinin
bulunduğu alışveriş merkezine ait kamera görüntülerinin temin edilmesi talep
edilmiştir.
24. Alışveriş merkezine ait kameraların kayıtlarının
temini için kolluğun alışveriş merkeziyle yaptığı yazışmaya göre A.O.nun
1/11/2016 tarihinde alışveriş yaptığı işyerinin girişini gören bir kamera
bulunmamaktadır, ayrıca anılan işyerinin olduğu kat ile alışveriş merkezinin
giriş ve çıkışlarını gören kameraların kayıtları sadece beş gün saklanmaktadır.
Bu nedenle alışveriş merkezinin elinde 1/11/2016 tarihine ait kayıt yoktur.
25. Batı Başsavcılığınca 23/11/2016 tarihinde bankaya
10/11/2016 tarihinde yapılan ve kayıtlarda “TX 04, -465,00, Prox. No:032758,
Şubeden Ödeme, işlem tipi Normal, Orjinal Kur 949” şeklinde gözüken işlemin
nerede ve nasıl yapıldığının tespiti, işlem anına ait kamera kayıtlarının
gönderilmesi istenmiştir. Bankanın 23/11/2016 tarihli yazısından A.O.nun banka
hesabının kredili olduğu, hesabın 4/11/2016 tarihinde eksi bakiyede olduğu,
Ay.O.nun 7/11/2016 tarihinde hesaba para gönderdiği, 10/11/2016 tarihinde
hesaptan kredi kartı borcu ödemesi alındığı, 17/11/2016 tarihinde hesaba
Ay.O.nun para gönderdiği, 18/11/2016 tarihinde hesaptan kredi kartı borcu
ödemesi alındığı anlaşılmıştır.
26. Ankara Başsavcılığına MİT tarafından gönderilen
6/12/2016 tarihli yazıdan daha önce kimliği bilinmeyen kişi veya kişilerce
Emniyet Genel Müdürlüğü Terörle Mücadele Dairesi Başkanlığına aralarında
A.O.nun da olduğu bazı eski MİT personelinin darbe teşebbüsünde rol aldığına ve
bu kişilerin yurt dışına kaçmaya çalıştığına dair ihbarda bulunulduğu
anlaşılmıştır.
27. Batı Başsavcılığı 26/12/2016 tarihinde A.O. ile
Ay.O.nun ikamet ettiği dairenin bulunduğu sitenin yöneticisi F.T.nin ifadesine
başvurmuştur. F.T.nin ifadesi şöyledir:
“...03/11/2016 tarihinde saat 20:59'da
bana ait olan kulanmış olduğum 0 533 ... nolu telefondan kaybolan şahsın
kullanmış olduğu telefonuna gönderdiğim mesaj, her ay rutin olarak site
sakinlerine gönderdiğim gider paylaşımı ve aidat bilgilendirme mesajlarıdır. Bu
mesaj içerik olarak uzun olduğundan dolayı kaybolan şahsa bölümler halinde 3-4 kez
gönderilmiş olabilir. Ben olay günü veya öncesinde kaybolan şahsın evinde kavga
gürültü, evine giren çıkan veya olağan bir dışı bir durum görmedim. Zaten bu
şahsı tanımam, ne iş yapar bilmem. Kaybolan şahsın eşi [Ay.O.] eşinin kaybolduğunu
söyleyerek yönetici olmamdan dolayı tarihini tam hatırlamadığım bir zamanda
benim daireme geldi, sonra birlikte kamera görüntülerinin olduğu yere giderek
kamera görüntülerini inceledik, şahsın saat 08:00 sıralarında siteden
ayrıldığını, sonra tekrar saat 11:00 sıralarında siteye giriş yaptığını ve saat
11:43 sıralarında siteden çıkış yaptığını gördük...”
28. Batı Başsavcılığı, A.O.nun 1/11/2016 günü saat 12.15
sıralarında aradığı Ay.O.nun kardeşi A.M.Y. adına kayıtlı telefona 28/12/2016
tarihinde mesaj göndermiş ancak telefonun Ay.O.nun babası U.Y. tarafından
kullanıldığı anlaşılmıştır.
29. Etimesgut Emniyet Müdürlüğünün Batı Başsavcılığına
gönderdiği 1/1/2017 tarihli tahkikat evrakına göre;
- Etimesgut Belediyesinden temin edilen 1/11/2016
tarihine ait kamera kayıtları Ay.O. ile birlikte incelenmiş ancak A.O.ya ait
araç görülmemiştir.
- Ay. O.nun müracaatı üzerine arama kayıtlarına alınan
A.O.nun bulunamadığına dair 13/12/2016 tarihinde tutanak düzenlenmiştir.
- Ankara’da 1/11/2016 Salı günü saat 10.00 ile 4/11/2016
Cuma günü saat 20.00 arasında A.O. adına kayıtlı araç PTS kayıtlarında tespit
edilememiştir.
30. Batı Başsavcılığı Ankara Emniyet Müdürlüğüne
gönderdiği 23/11/2016 tarihli yazının bir benzerini -kimliği tespit edilemeyen
erkek cesedi ile ilgili talep hariç- 11/1/2017 tarihinde Ankara Emniyet
Müdürlüğü Kent Güvenlik Yönetim Sistemi (KGYS) Şube Müdürlüğüne göndermiştir.
31. Batı Başsavcılığı 16/1/2017 tarihinde Ay.O.nun
ifadesini almıştır. Ay.O. daha önce verdiği ifadeyi tekrar ederek, eşi
tarafından yazılıp imzalandığını öne sürdüğü iki sayfalık “Vasiyetname”
başlıklı bir belge ile eşinin, hakkında yürütülen soruşturma kapsamında MİT’e
verdiğini iddia ettiği altı imzalı 16 sayfalık bir belgenin örneğini Batı
Başsavcılığına sunmuştur. “Vasiyetname” başlıklı 15/8/2016
tarihli belgede A.O. ansızın ortadan kaybolması ve sonrasında tanımadığı
şahıslar ya da meslektaşlarına iftira atmak suretiyle itirafçı olarak ortaya
çıkması veya hayatın akışına aykırı olarak öldürülmesi hâlinde birinci derecede
sorumlunun çalıştığı kurum olduğunu iddia etmiştir.
32. Ankara Batı 1. Sulh Ceza Hâkimliği Batı
Başsavcılığının talebi üzerine 18/1/2017 tarihinde, müdafilerin soruşturma
sayılı dosyasını inceleme ve soruşturma dosyasındaki belgelerden örnek alması
yetkilerinin kısıtlanmasına karar vermiştir.
33. Batı Başsavcılığı MİT’in merkezinin bulunduğu yeri
gerekçe göstererek Ay.O.nun, eşinin MİT tarafından tutulduğuna veya kaybından
MİT’in bilgisi olduğuna yönelik iddiaları yönünden yetkili olmadığı sonucuna
vararak 10/2/2017 tarihinde yetkisizlik kararı vermiş ve soruşturma evrakını
Ankara Başsavcılığına göndermiştir.
34. Ay.O. eşine ait telefonun en son Afyonkarahisar’dan
sinyal verdiğine ilişkin bilginin soruşturma dosyasına yansıdığını belirterek
eşinin telefonunun hangi baz istasyonundan ne zaman sinyal aldığına dair
evrakın gönderilmesi ve aynı baz istasyonundan aynı gün sinyal alan
telefonların tespiti için İletişim Kurumuna müzekkere yazılması için 7/2/2017
ve 1/3/2017 tarihlerinde dilekçeyle Batı Başsavcılığına başvurmuştur.
35. Aynı gün Ankara Başsavcılığı İletişim Kurumuna bir
müzekkere yazarak A.O.nun adına kayıtlı hat ile 1/1/2016 tarihinden
müzekkerenin alındığı tarihe kadar geçen sürede kurduğu iletişimlerin
tespitini, söz konusu hat ile kullanılan telefonların IMEI numaralarının
saptanmasını, bu telefonların anılan tarihte kimin adına kayıtlı hatlar ile
kullanıldığının belirlenmesini istemiştir. Temin edilen kayıtlar inceleme için
Ankara Emniyet Müdürlüğüne gönderilmiştir. Bahse konu kayıtlara göre A.M.Y.
adına kayıtlı telefon ile A.O.nun kullandığı telefona 1/12/2016, 2/12/2016 ve
25/12/2016 tarihlerinde kısa mesajlar atılmıştır.
36. Ay.O.nun Ankara-Afyonkarahisar istikametindeki tüm
MOBESE kameralarına ait kayıtlarının 1/11/2016 tarihine ait bölümlerinin ve A.O.ya
ait araçla ilgili olarak 1/11/2016 tarihine ait MOBESE kayıtlarının
incelemesini talep etmesi üzerine Ankara Başsavcılığı 8/3/2017 tarihinde Ankara
Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğünden (TEM Şube);
- A.O.ya ait telefonun en son Afyonkarahisar’da sinyal
vermesi nedeniyle A.O.nun bulunması için Ankara-Afyonkarahisar istikametindeki
tüm MOBESE kayıtlarının incelemesini,
-A.O. ile FETÖ/PDY arasında irtibat ya da iltisak bulunup
bulunmadığının etraflıca araştırılmasını,
- Bulunması için A.O.nun sıkı bir şekilde araştırılmasını
istemiştir.
37. Ankara Emniyet Müdürlüğünce soruşturma dosyasına
gönderilen 24/3/2017 tarihli yazıda 1/11/2016-24/3/2017 tarihleri arası için
yapılan PTS sorgusunda A.O.ya ait araca rastlanmadığı, 80 ilin emniyet
müdürlüğüne A.O. ve A.O.ya araç hakkında yazılan yazıya cevap verilmediği
belirtilmiştir (Ankara Emniyet Müdürlüğü seksen ilin emniyet müdürlüğüne
gönderdiği 20/3/2017 tarihli yazıda ertesi gün mesai bitimine kadar cevap
verilmesini ve konuyla ilgili kayıt yoksa cevap gönderilmemesini isteyip
süresinde cevap verilmediği takdirde herhangi bir kayıt bulunmadığının
anlaşılacağını ifade etmiştir.).
38. Ankara Başsavcılığı 4/4/2017 tarihinde, daha önce
Ay.O. tarafından ibraz edilen “Vasiyetname” başlıklı belgede parmak izi
olup olmadığının tespitini ve parmak izi varsa bu izin kime ait olduğunun
bildirilmesini istemiştir. Yapılan incelemede anılan belgede beş biyolojik veri
elde edilmiştir ancak vücut izlerinde yeterli karakteristik özellikler tespit
edilememiştir. İzler veri tabanına kaydedilmiştir. Ankara Başsavcılığı imza
karşılaştırmasına gerek görmemiştir.
39. Ay.O. Ankara Başsavcılığına verdiği 24/1/2018 tarihli
dilekçesinde özetle bazı genel ağ adreslerinde ve bir video paylaşım sitesinde
yayımlanan yakın tarihli videolarda A.O. hakkında çeşitli ifadelerin yer
aldığını (Ay.O. dilekçesinde sadece bir url adresi vermiş ve 4/2/2022 tarihinde
yapılan kontrolde anılan url adresinin etkin olmadığı görülmüştür.), yapılan
bir habere göre bir terör örgütüne mensup kişilerce MİT’in kaçırılan üst düzey
iki yetkilisinin -E.P. ve A.G.- A.O.nun kaçırılmış olduğunu beyan ettiklerini,
konuyla ilgili MOBESE kayıtlarına ulaşılamadığını, eşine ait aracın hâlâ
bulunamadığını belirterek bahsi geçen haber ve videolarda yer alan iddiaların
araştırılmasını istemiştir. Ay.O. dilekçesine bazı kayıp şahıslarla ilgili
Türkiye Büyük Millet Meclisine (TBMM) sunulan bir soru önergesiyle ilgili
çıktıyı, video görüntüsü içerdiğini iddia ettiği bir CD’yi, anılan soru
önergesi hakkında yapılan bir haberin ve A.O.nun kaybolması hakkında yazılan
bir köşe yazısının çıktılarını (Bu çıktılarda A.O.nun kaybolması hakkında somut
bir bilgi yer almamaktadır ve haber, köşe yazısı ve soru önergesi Ay.O.nun
iddialarına dayanmaktadır.) ve E.P.nin A.O.nun Ankara’da bulunan ve sorgu için
kullanılan bir yere getirildiğine, onu görmemeleri için kameraların
kapatıldığına ancak A.O.yu gördüğüne çünkü futbol oynaması nedeniyle A.O.nun
bacaklarının çarpık ve dışa doğru açık olduğuna ilişkin sözlerini içeren bir haber
çıktısını eklemiştir. Bahsi geçen habere göre E.P. A.O.yu bacaklarından
tanımıştır. Cumhuriyet savcısı dilekçenin soruşturma dosyasına konulması
yönünde havale işlemi yapmıştır.
40. Başvurucu 1/3/2019 tarihinde bireysel başvuru
yapmıştır.
2. Başvuru
Tarihinden Sonraki Süreç
41. Ankara Başsavcılığı 6/3/2019 tarihinde Ankara Emniyet
Müdürlüğünden A.O. ile FETÖ/PDY arasında irtibat ya da iltisak bulunup
bulunmadığının etraflıca araştırılmasını ve A.O.nun sıkı bir şekilde
araştırılarak bulunmaya çalışılmasını istemiştir. Bu yazıya verilen cevapla
ilgili yazının ekindeki tutanakta A.O. hakkında kayıp şahıs müracaatının olduğu
ve M.Ç. isimli kişinin A.O. ile ilgili beyanlarda bulunup A.O.yu teşhis ettiği
belirtilmiştir.
42. Üzerine atılı anayasal düzeni ortadan kaldırmaya
teşebbüs etme, terör amaçlı tasarlayarak öldürme ve teşebbüs aşamasında kalmış
kasten öldürme ile terör amaçlı korku, kaygı veya panik yaratabilecek tarzda
silahla ateş etme suçları nedeniyle Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesince (Ceza
Mahkemesi) yargılanan sanık V.K.A. 26/3/2019 tarihinde yapılan sorgusunda A.O.
ile ilgili bazı beyanlarda bulunmuştur. Bu beyanın ilgili kısmı şöyledir:
“...3 Haziran 2017 tarihinde idari
tahkikat ile ihraç edildim ... ihraçtan 4 ay sonra memleketimde bulunduğum
sırada göz altına alındım, göz altına alındığım dosya bu dosya ilgili
değildi... [B]en bu şekilde 4 ay sonra göz altına alındıktan sonra
TEM'in Ankara Milli Piyango İdaresinde bulunan bölüme götürüldüm, burada
detaylarına girmek istemediğim şekilde kötü muamele ve işkence görerek
sorgulandım, hatta aynı nitelikte kaçırılıp sorguladıklarını belirttikleri eski
MİT personelleri [M.G.] ve [A.O.] ile ilgili videolar gösterildi,
MİT'te illegal olarak sorgulanma yöntemi olarak operasyonel çalışma vardır, bu
illegal sorgulanma yöntemini MİT'in kullanabilmesi için bizzat MİT müsteşarının
genelgeler gereği onayı gerekir ve bu onay verilerek gerçekleştirilen illegal
sorgulamanın başladığı andan son ana kadar her aşaması videoya kaydedilmesi
genelge gereğidir, [M.G.nin] ve [A.O.nun] sorgu videolarının bu
şekilde olduğu kanaatindeyim...”
43. Anılan celsede A.O. ile ilgili beyanlar yönünden
herhangi işlem yapılmamıştır. Öte yandan V.K.A., müdafii huzurunda verdiği
22/9/2017 tarihli ifadesi ile Ankara Başsavcılığında yine müdafii huzurunda
verdiği 25/9/2017 tarihli ifadesinde örgüt bağlantıları ile ilgili ayrıntılı
beyanda bulunup gizli kalması gereken bilgileri başkasıyla paylaştığını kabul
etmiş; kendisinin veya A.O. dâhil bir başkasının gözaltında kötü muameleye uğradığına
ilişkin hiçbir beyanda bulunmamıştır. V.K.A., Ankara 6. Sulh Ceza Hâkimliğince
yapılan 26/9/2017 tarihli sorgusunda da benzer beyanlarda bulunup etkin
pişmanlıktan yararlanmak istediğini söylemiştir. Yapılan yargılama sonunda
diğer suçlamalar yönünden beraat kararı verilse de Ceza Mahkemesi 9/3/2021
tarihinde, V.K.A.nın anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme suçu
yönünden ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla, yardım etmek suretiyle terör
amaçlı tasarlayarak öldürme suçu yönünden ise sonuç olarak 15 yıl hapis
cezasıyla cezalandırılmasına karar vermiştir. Bu karar henüz kesinleşmemiştir.
44. Ay.O. Ankara Başsavcılığına verdiği 18/9/2019 tarihli
dilekçesinde V.K.A.nın beyanına işaret ederek V.K.A.nın ve Sincan T Tipi Kapalı
Ceza İnfaz Kurumunda tutuklu olarak bulunan M.G.nin ifadesinin alınmasını,
kaçırılan kişilerin tutulduğu iddia edilen yerlere operasyon yapılıp
yapılmadığının, şayet yapılmamış ise nedenin bildirilmesini, ifadesi alındıktan
sonra V.K.A.nın neden polise teslim edilmediğinin MİT’ten sorulmasını ve bu
konudaki istihbarat raporlarının celbini istemiştir (Ay.O. 18/9/2019 tarihli
dilekçesinin aynısını Ankara Başsavcılığına 30/10/2019 tarihinde de
vermiştir.).
45. Başvurucu 21/10/2019 tarihinde Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesine başvuru yapmıştır. Bu başvuru daha sonraki bir tarihte -7/4/2022-
başvurucunun başvuruyu takip etmek istemediği gerekçesiyle kayıttan
düşürülmüştür. Anılan karara göre başvurucu Hükûmet görüşüne karşı beyanda
bulunmamış, süre uzatım talebinde bulunmamış ve bu konuda kendisine yazılan
yazıyı cevapsız bırakmıştır.
46. Ankara Başsavcılığı Ay.O.nun iddialarının
araştırılması için 21/10/2019 tarihinde TEM Şubeye müzekkere yazmıştır. Bu
müzekkere üzerine Ankara Emniyet Müdürlüğü, TEM Şube Müdürlüğünde görevli iki
polis memurunca düzenlenen 22/10/2019 tarihli tutanak ile M.G. hakkında
düzenlenmiş sekiz sayfalık doktor raporunu Ankara Başsavcılığına göndermiştir.
Doktor raporunun içeriği tespit edilememiştir. Bahsi geçen tutanağa göre;
- Ankara Başsavcılığınca yürütülmekte olan bir soruşturma
kapsamında ifadesi alınan M.Ç., B.B.nin söylemesi üzerine A.O.yla kendisinin
ilgilendiğini, eğitimi süresince de A.O. ile görüştüğünü beyan etmiştir. Aynı
soruşturmada ifadesi alınan E.I. ise A.O.yu Ankara’da O... kod adlı S.E. ile
tanıştırdığını, söylediğine göre A.O.nun İzmit’te iken C... kod adlı A.H.P. ile
görüştüğünü, A.O.dan iki veya üç defa himmet parası aldığını, A.O.nun çalıştığı
kişilerin kişisel zaafları ve görevleri sırasında işledikleri kusurlarla ilgili
bilgiler getirdiğini açıklamıştır.
-A.O. polis tarafından gözaltına alınmamıştır.
47. 22/10/2019 tarihinde Ankara Başsavcılığı, A.O.nun
kayıp olduğu iddiasının kendisine isnat edilen terör örgütü üyeliği suçuyla
ilgili olduğu gerekçesiyle A.O.nun kaybolduğu iddiası hakkındaki soruşturmayı
A.O. hakkında yürütülen soruşturmayla birleştirmiştir.
48. 27/10/2019 tarihinde Alo 155 hattını arayan Ay.O.
Çankaya ilçesi Koru Mahallesi Akasya Sokak üzerinde yürürken Açelya Bloklarının
önünde eşine ait, Yunanistan plakalı aracı park hâlinde gördüğünü söylemiştir.
Kollukça alınan beyanına göre Ay.O. çocuğuna tenis dersi aldırmak için çocuğu,
ağabeyi A.M.Y. ve onun çocuklarıyla birlikte sözü edilen yere gitmiştir. Ders
esnasında ağabeyi kortta kalmış, kendisi de onun çocuklarıyla birlikte parka
gitmek istemiştir. Sokakta yürürken aracı görmüş ve bunu ağabeyine söylemiştir.
A.M.Y. aracın resimleri çekmiş ve aracın A.O.ya ait olduğundan emin olduktan
sonra Alo 155’i aramışlardır. A.M.Y. aracın yedek anahtarını almaya gitmiş, o esnada
kendisi de aracın başında beklemiştir. Araç kolluk görevlilerince incelenmiş ve
çekici yardımıyla otoparka çekilmiştir. Bahse konu aracın önünde durduğu sitede
otuz yıldır çalışan A.E. kollukça alınan beyanında aracın iki buçuk yıldır park
hâlinde olduğunu, aracın bulunduğu yerden hiç alınmadığını, yaklaşık iki yıl
önce yapılan asfaltlama sırasında görevlilerin aracı bulunduğu yerden kaldırmak
istediklerini ancak araç sahibine ulaşamadıklarını, bu nedenle aracın
çevresinin asfaltlandığını, aracın sahibini bilen kimsenin olmadığını, kamera
sisteminin bir yıl önce kurulduğunu ancak aracın bulunduğu yeri gören kamera
olmadığını, kamera sisteminin sadece yirmi günlük kayıt yaptığını beyan
etmiştir. Sitede dört aydır güvenlik görevlisi olarak çalışan Ö.S. kollukça
alınan ifadesinde A.E.nin kamera sistemiyle ilgili söylediği hususları
doğrulamıştır. Kollukça düzenlenen tutanaktan aracın sağ arka tekerinin patlak
olduğu anlaşılmıştır. Yapılan incelemede araç üzerinde bir parmak izi bulunduğu
ve bu izin F.K.ya ait olduğu saptanmıştır.
49. Ay.O. Ankara Başsavcılığına verdiği 30/10/2019
tarihli dilekçede Açelya Blokları sakinlerinden öğrendiğine göre eşine ait
aracın site sakinlerince ve hatta asfaltlama çalışması sırasında belediye
yetkililerince polise bildirilmesine rağmen polisin konuyla ilgilenmediğini öne
sürüp A.O.ya ait aracın bulunması nedeniyle düzenlenen tutanaklar ile alınan
beyanları içerir tutanakların örneğini istemiştir. Dilekçenin üzerine, iddia
edilen iddiaların araştırılması için kolluğa müzekkere yazılması yönünde not
yazılmış ve notun altına bir Cumhuriyet savcısının sicil bilgisini içerir kaşe
basılmıştır.
50. Ay.O. Ankara Başsavcılığına verdiği 4/11/2019 havale
tarihli dilekçesinde, MİT’te daha önce daire başkanlığı görevinde bulunmuş M.E.
tarafından kaleme alınan “Deşifre” isimli kitabın bir bölümünün A.O. ile
ilgili olduğunu, kitapta A.O.nun siyah minibüsle kaçırılan insanların tutulduğu
Ankara’daki bir yerde olduğunun belirtildiğini iddia etmiş ve yazarın ifadesine
başvurulmasını istemiştir. Ay.O. kitabın ilgili sayfalarını dilekçesine
eklemiştir. Sözü edilen sayfalarda A.O. ve daha öncesinde irtibatta olduğu
S.E.nin kayıp olduğu belirtilip bir başka terör örgütünün elinde esir olduğu
iddia edilen E.P.nin A.O.nun Ankara’da bulunan ve sorgu için kullanılan bir
yere getirildiğine, A.O.yu bacaklarından tanıdığına ilişkin anlatımı
açıklanmıştır. Bununla birlikte anlatımda zaman bilgisi yer almamaktadır.
51. 4/11/2019 tarihinde Ankara Başsavcılığı, Ay.O.nun
sunduğu üç ayrı dilekçe ve eklerinde yer alan iddiaların (bkz. §§ 44, 49, 50)
araştırılması için TEM Şubeye müzekkere yazmıştır. Bu müzekkere sebebiyle
düzenlenen 4/11/2020 tarihli Kolluk Tutanağı'nda özetle hakkında kayıp kaydı
bulunan A.O. hakkında iki yakalama emrinin olduğu, V.K.A., M.G. ve M.E.nin eski
MİT mensubu olduğu, ayrıca M.G. ile V.K.A.nın tutuklu oldukları belirtilerek
M.Ç. ve E.I.nın A.O. hakkında verdiği ifadeler açıklanmıştır.
52. Ankara Başsavcılığı A.O.ya isnat edilen eylemler
yönünden birçok hususun (ByLock kullanıp kullanmadığı, örgüt üyeleri ile
ankesörlü telefonlardan aranma veya örgüt üyelerini ankesörlü telefonlardan
arama gibi hususun olup olmadığı vs.) araştırılması için 11/12/2019 ve
30/10/2020 tarihlerinde TEM Şubeye müzekkere yazmıştır.
53. Ankara Emniyet Müdürlüğü Siber Suçlarla Mücadele Şube
Müdürlüğünde görevli polis memurunca düzenlenen 24/12/2019 tarihli bir belgede,
A.O. isimli kişilerin sayısının fazlalığı nedeniyle açık kaynaklardan gerekli
incelemenin yapılamadığı belirtilmiştir.
54. Ankara Başsavcılığının Seydişehir Cumhuriyet
Başsavcılığından istinabe talep etmesi üzerine 14/1/2021 tarihinde, A.O.ya ait
araç üzerinde parmak izi tespit edilen F.K.nın kollukça ifadesi alınmıştır.
F.K. ifadesinde A.O.yu tanımadığını, yaşamı boyunca Ankara’da 2008 yılında üç ay,
çalıştığı marketler zincirinin eğitim faaliyeti nedeniyle de 2018 yılında 10-15
gün kaldığını ve parmak izinin A.O.ya ait araç üzerinde neden olduğunu
bilmediğini beyan etmiştir.
55. Başsavcılığın A.O.ya uzun süredir ulaşılamadığı ve
ailesinin A.O.nun kaybolduğu yönünde başvurularının bulunduğu gerekçesiyle
yaptığı talep üzerine Ankara 7. Sulh Ceza Hâkimliği, kendisine isnat edilen
silahlı terör örgütüne üye olma ve devletin gizli kalması gereken bilgilerini
siyasal veya askerî casusluk amacıyla temin etme suçları nedeniyle A.O.
hakkında yakalama emri düzenlenmesine 5/6/2020 tarihinde karar vermiştir.
56. Ankara Başsavcılığı 23/9/2020 tarihinde MİT’e bir
müzekkere yazmış ve A.O.nun devlet sırrı mahiyetindeki bilgilere erişim imkânı
olup olmadığının ve bu bilgilere erişebilecek birimlerde görev alıp almadığının
bildirilmesini istemiştir.
57. Kolluk görevlilerince düzenlenen 8/6/2021 tarihli
tutanağına göre A.O. adres kayıt sisteminde Antalya'nın Kepez ilçesindeki bir
adreste ikamet etmektedir ancak bu adreste A.O.ya ulaşılamamıştır.
58. A.O. hakkında verilen adli kontrol tedbirleri farklı
sulh ceza hâkimliklerince farklı tarihlerde gözden geçirilmiş ve bu tedbirlerin
uzatılmasına karar verilmiştir.
B. MOBESE
Kayıtlarını İncelemediği İddia Edilen Kolluk Görevlileri Hakkında Yapılan
İşlemler
59. Batı Başsavcılığı 13/12/2016 tarihinde Ay.O.nun
ifadesini almıştır. Ay.O. ifadesinde özetle eşinin kaybolması sonrasında
Başbakanlık İletişim Merkezine (BİMER) başvuru yaptığını, TEM Şubeden
çağrıldığını, görevlerinin gereklerini yapmayan ve MOBESE kayıtlarını zamanında
incelemeyen TEM Şubenin müdürü ile emniyet amirinden şikâyetçi olduğunu beyan
etmiştir. Ay.O.nun söylediğine göre TEM Şube görevlileri kendisine
araştırmaların devam ettiğini, plakanın yabancı bir ülkeye ait olması nedeniyle
MOBESE kayıtlarını tarayamadıklarını, bu nedenle eşi ile aracı bulamadıklarını
söylemiştir.
60. A.O.nun kayıp olduğu iddiası nedeniyle yürütülen
soruşturmayla ilgili evrakı temin eden Batı Başsavcılığı soruşturmayı yapma
yetkisinin Ankara Başsavcılığına ait olduğu gerekçesiyle 13/12/2016 tarihinde
yetkisizlik kararı vermiştir.
61. 9/1/2017 tarihinde Ankara Başsavcılığı A.O.nun
bulunması için araştırmaya devam edildiği, kayıp müracaatının işlemsiz
bırakılması gibi bir durumun olmadığı, Ay.O.nun ifadesinde gerekenlerin
yapıldığının açıkça kabul edildiği, isnatların soyut ve genel olduğu gibi
herhangi bir delile de dayanmadığı ve adli tahkikatı gerektirir bir durumun
olmadığı gerekçesiyle dilekçenin işleme konulmamasına kesin olarak karar
vermiştir.
C. Başvuru
Formunun Ekindeki Bilgi ve Belgeler
62. Başvuru formuna eklenen bir belgeye göre Ay.O. “Meçhul
Kayıkçı” isimli bir sosyal medya kullanıcısının 8/7/2017 tarihli bir
paylaşımında A.O.nun kaçırılması olayının arkasında S.S., V.S., Y.E., G.G. ve
K.E.nin bulunduğuna ilişkin iddia ile A.O.nun tutulduğu yere ilişkin adres
tarifini Ankara Başsavcılığına bildirerek iddiaların araştırılmasını ve sosyal
medya kullanıcısının tespitini istemiştir. Söz konusu dilekçenin üzerinde
herhangi bir havale işlemi ve tarih bilgisi bulunmamaktadır. Ankara
Başsavcılığıyla yapılan yazışmaya göre A.O.nun kaybolması nedeniyle yürütülen
soruşturma kapsamında böyle bir dilekçe verilmemiştir. Ayrıca başvurucu,
Anayasa Mahkemesine bahsi geçen paylaşımla ilgili hiçbir bir belge sunmamıştır.
63. Başvurucu; başvuru formunun ekine, içeriği yukarıda
belirtilen E.P.nin beyanlarını içerir video kaydı örneğini, A.O.nun ailesinin
A.O.nun kaçırıldığı yönündeki iddiaları çerçevesinde yapılan haberlerle ilgili
çıktıları ve A.O.nun kaybolmasından söz eden bir köşe yazısı örneğini de
eklemiştir.
IV. İLGİLİ
HUKUK
64. İlgili hukuk için birçok karar arasından bkz.
Hasibe Meşe, B. No: 2015/7748, 7/2/2019, §§ 39-51; Ayşe Rana Özben ve
diğerleri, B. No: 2017/28717, 24/2/2021, § 46.
V. İNCELEME VE
GEREKÇE
65. Anayasa Mahkemesinin 14/9/2022 tarihinde yapmış
olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Kişi
Hürriyeti ve Güvenliği Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun
İddiaları ve Bakanlık Görüşü
66. Başvurucu, A.O. hakkında verilmiş kanunlara uygun bir
karar bulunmadığını ve kaybolma hadisesi hakkında etkili bir ceza soruşturması
yürütülmediğini belirterek kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal
edildiğini iddia etmiştir.
67. Bakanlık görüşünde; başvuru formu ve eklerinde ihlal
iddiasıyla ilgili olarak somut bilgi ve belge bulunmadığı, başvurunun A.O.nun
devlet görevlilerince kaçırıldığına ilişkin hiçbir unsur ihtiva etmediği,
A.O.nun ne 1/11/2016 tarihinde ne de bu tarih öncesinde kolluk birimleri veya
kamu otoriteleri tarafından gözaltına alınmadığı ifade edilmiştir.
68. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanında Bakanlık
görüşünde dile getirilen hususların gerçeği yansıtmadığını belirterek tanık
beyanlarına rağmen A.O.nun tutulduğu yerle ilgili yasal bir işlem yapılmadığını
öne sürmüştür.
2. Değerlendirme
69. Başvurucu, A.O. hakkında verilmiş kanunlara uygun bir
karar bulunmadığını iddia ederek dolaylı da olsa A.O.nun devlet görevlilerince
tutulmasının hukuka uygun olmadığını öne sürmüştür. Bu nedenle sözü edilen
iddia, kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı kapsamında incelenmelidir. Bununla
birlikte A.O.nun kaybolması nedeniyle yürütülen ceza soruşturmasının etkisiz
olduğuna ilişkin iddia yaşam hakkı kapsamında inceleneceğinden ve kişi
hürriyeti ve güvenliği hakkı kapsamında ayrı mesele ortaya çıkmadığından burada
anılan iddia hakkında bir değerlendirme yapılmayacaktır.
70. Başvuru dosyasında hakkındaki suç isnatları nedeniyle
A.O.nun gözaltına alındığına ve/veya tutuklandığına yönelik bir bilgi
bulunmamaktadır. Nitekim başvurucu, A.O.nun hukuka aykırı olarak tutulduğuna
ilişkin iddiasını herhangi bir resmî belgeye değil bazı haberlere, bir köşe
yazısına, kayıp kişilerle ilgili TBMM’ye sunulan soru önergesine, M.E.
tarafından yazılan bir kitapta yer alan iddiaya, E.P.nin beyanlarını içerir
video kaydına, V.K.A.nın yargılandığı davadaki savunması sırasında ortaya
attığı A.O. ile ilgili iddiaya ve içeriği Anayasa Mahkemesince bilinmeyen bir
sosyal medya kullanıcısının paylaşımına dayandırmaktadır. Bu sebeple başvuruda
A.O.nun devlet görevlilerince tutulduğuna dair makul şüphenin ötesinde kanıt
bulunup bulunmadığı değerlendirilmelidir:
i. A.O.nun kaybolması ile ilgili haberlerde, bir köşe
yazısında ve TBMM’ye sunulan soru önergesinde A.O.nun devlet görevlilerince
tutulduğuna dair hiçbir somut bilgi bulunmamaktadır (bkz. § 39).
ii. V.K.A. yargılandığı davadaki sorgusunda
gözaltındayken kötü muameleye maruz kaldığını ve kendisine kaçırılıp
sorgulandığı söylenen A.O. ile ilgili video gösterildiğini iddia etse de A.O.yu
daha önceden tanıyıp tanımadığı, videodaki kişinin nasıl bir hâlde olduğu gibi
konularda ayrıntı vermemiştir. Ayrıca V.K.A. ne müdafi huzurunda kollukta ve
Ankara Başsavcılığındaki ifadelerinde ne de Ankara 6. Sulh Ceza Hâkimliğince
yapılan sorgusunda A.O. ile ilgili beyanda bulunmuştur (bkz. §§ 42, 43). Bu
bakımdan V.K.A.nın beyanının A.O.nun devlet görevlilerince tutulduğuna dair
kanıt olamayacağı sonucuna varılmıştır.
iii. M.E., kitabında E.P.nin A.O.yla ilgili iddiasını aktarmış
ancak konuyla ilgili yeni bir bilgi vermemiştir. Bir terör örgütüne mensup
kişilerce kaçırılan E.P.nin beyanının ise hangi koşullar altında (dikte edilen
şeyin söylenmemesi hâlinde öldürüleceği yönünde tehdit gibi) alındığı
bilinmemektedir. Kaldı ki E.P.nin A.O.yu bacaklarından tanıdığına yönelik
beyanı (bkz. § 39) şüphelidir zira futbol oynaması nedeniyle A.O. ile aynı
bacak yapısına sahip birçok kişinin bulunabileceği açıktır. Bu sebeple E.P.nin
beyanları ile bu beyanları aktarmakla yetinen kitabın da A.O.nun devlet
görevlilerince tutulduğunun kanıtı olamayacağı kabul edilmiştir.
iv. Kim olduğu bilinmeyen bir sosyal medya kullanıcısının
A.O.nun devlet görevlilerince hukuka aykırı olarak tutulduğuna ilişkin olduğu
anlaşılan ancak içeriği Anayasa Mahkemesince bilinmediği için somut bir kanıta
dayanıp dayanmadığı tespit edilemeyen paylaşımının A.O.nun devlet
görevlilerince tutulduğunun kanıtı olarak değerlendirilemeyeceği de ortadadır.
O hâlde başvuru, A.O.nun devlet görevlilerince hukuka aykırı olarak tutulduğuna
ilişkin makul şüphenin ötesinde kanıt ihtiva etmemektedir.
71. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı
fıkrasına göre açıkça dayanaktan yoksun başvuruların Anayasa Mahkemesince kabul
edilemezliğine karar verilebilir. Bu bağlamda başvurucunun ihlal iddialarını
temellendiremediği, temel haklara yönelik bir müdahalenin olmadığı veya
müdahalenin meşru olduğu açık olan başvurular ile karmaşık veya zorlama şikâyetlerden
ibaret başvurular açıkça dayanaktan yoksun kabul edilebilir (Hikmet
Balabanoğlu, B. No: 2012/1334, 17/9/2013, § 24).
72. Açıklanan gerekçelerle kişi hürriyeti ve güvenliği
hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın diğer kabul edilebilirlik koşulları
yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Yaşam
Hakkının İhlal Edildiğine İlişin İddia
1. Başvurucunun
İddiaları ve Bakanlık Görüşü
73. Başvurucu, yakını A.O.dan 1/11/2016 tarihinden sonra
haber alınamaması, bu kaybolma olayı hakkında yürütülen soruşturmanın
etkisizliği ile bağlantılı olarak birçok iddia ileri sürüp yaşam ve etkili
başvuru haklarının ihlal edildiğini iddia etmiştir.
74. Başvurucu; yaşam hakkının ihlal edildiği iddiası
kapsamında öncelikle genel ağda yayımlanan bazı haberlere, bir terör örgütüne
mensup kişilerce tutulan E.P.nin hangi koşullarda alındığı bilinmeyen beyanına,
A.O.ya ait aracın bulunamamasına ve A.O.nun mesleğinden ihraç edilmeden önce çalıştığı
kuruma işaret ederek A.O.nun yaşamı için gerçek bir tehdidin mevcut olduğu
koşullar altında kaybolduğunu öne sürmüştür (Bahsi geçen haberler bazı
kişilerin siyah renkli bir minibüsle kaçırıldığıyla ilgilidir ve kaçırıldığı
iddia edilen kişilerin yakınlarının iddiasına dayanmaktadır. Haberlerdeki
iddiaya göre kaçırıldığı ileri sürülen kişilerin hemen hepsi hakkında
FETÖ/PDY'ye üye olma suçlamasıyla soruşturma yürütülmektedir. Ayrıca sözü
edilen haberlerde A.O.nun bir başkasınca kaçırıldığına işaret eden somut hiçbir
veri yer almamaktadır.). Başvurucuya göre darbe teşebbüsü sonrasında başlayan,
her geçen gün sayısı artan ve sonuç alınamayan kaçırma vakaları, kaçırma
eylemlerinin organize şekilde gerçekleştirildiğinin göstergesidir ve kaçırma
olaylarında siyah minibüslerin kullanılması fail veya faillerin aynı kişiler
olduğunun kanıtıdır. Başvurucu, Cumhuriyet başsavcılıklarının ve polisin
olaylardan uzak durduğunu hatta olayların üstünü kapamak için çaba gösterdiğini
öne sürerek bu durumun A.O.nun yaşamı için duyduğu endişeyi artırdığını iddia
etmiştir.
75. Başvurucu, yaşam hakkının ihlal edildiğine ilişkin
iddiası kapsamında son olarak A.O.nun yaşamının korunması için gerekli
adımların atılmadığını ve ceza soruşturmasının etkisiz olduğunu ileri sürmüştür.
Bu savı kapsamında başvurucu;
i. A.O.nun bulunması için yapılan çalışmalardan A.O.nun
yakınlarının haberdar edilmediğini,
ii. MOBESE kayıtlarını incelemeyen kolluk görevlileri
hakkında yapılan suç duyurusu nedeniyle yürütülen soruşturmada gerekli araştırma
yapılmadan dilekçenin işleme konulmamasına karar verildiğini,
iii. E.P.nin beyanına nedensiz olarak itibar
edilmediğini,
iv. A.O.nun ortadan kaybolmasının medyaya yansıyan
kaçırma olaylarıyla benzerlik gösterdiğinin gözardı edildiğini,
v. “Meçhul Kayıkçı” isimli sosyal medya
kullanıcısının A.O.nun kaçırılmasının arkasındaki kişileri kimlik numaralarıyla
birlikte açıklamasına ve yaptığı paylaşımda A.O.nun bulunduğu yeri açıkça
belirtmesine rağmen bu konuda hiçbir gelişme kaydedilemediğini iddia etmiştir.
76. Başvurucu; etkili başvuru hakkının ihlal edildiği
iddiası kapsamında ise A.O.nun kaybolması nedeniyle yürütülen soruşturmada
hiçbir ilerleme kaydedilemediğini, ortaya çıkan delil ve ipuçlarının
kendileriyle paylaşılmadığını, görevini ihmal eden kolluk görevlileri hakkında
verilen şikâyet dilekçesinin işleme alınmadığını, kaçırma vakalarının eşkâli
belirlenen failleri hakkında hiçbir işlem yapılmadığını öne sürmüştür.
77. Bakanlık görüşünde başvuruya konu edilen soruşturma
kapsamında yapılan işlemlerden bahsedilerek başvurucunun başvuruya konu
soruşturma sürecine hiçbir şekilde katılmadığı ve soruşturmanın sonucunu
beklemeden başvuru yaptığı belirtilmiştir. Bakanlık görüşünde ayrıca
başvurucunun makul bir şüphe oluşturabilecek güvenilir bir iddiada bulunup
bulunmadığının değerlendirilmesi gerektiği, başvurucunun ağabeyinin gözaltı ve
tutukluluk hâli gibi kamu görevlilerinin sorumluluğu altında olduğu bir durumda
iken ortadan kaybolmadığı hatta kaçırıldığı iddia edilen tarihten dört ay kadar
önce hakkında ceza soruşturması başlatılmasına ve gıyabında yurt dışı çıkış
yasağı tedbiri uygulanmasına rağmen henüz savunmasının alınamadığı, kaçırılma
iddiasına yönelik gerekli tüm adımların atılarak etkin bir soruşturmanın
yürütüldüğü ifade edilerek iddiaların açıkça dayanaktan yoksun olduğu
açıklanmıştır.
78. Başvurucu; Bakanlık görüşüne karşı beyanında başvuru
formunda dile getirdiği iddiaları tekrar edip başvuruya konu soruşturmada dosya
içeriğini inceleme ve soruşturma belgelerinden örnek alma yetkileri
kısıtlandığı için hangi işlemlerin yapıldığını bilmediğini ancak Bakanlık
görüşünden anlaşıldığına göre 1/11/2016 tarihine ait MOBESE kayıtlarının
incelenmediğini, Deşifre isimli kitapta bahsedilen yerle ilgili hiçbir
araştırma yapılmadığını, A.O.ya ait araç hakkında polise yapılan ihbarlar
hakkında herhangi bir çalışma yapılmadığını, V.K.A., M.E., M.G., E.P. ve
A.G.nin tanık olarak dinlenmediğini, MOBESE kayıtlarının incelenip
incelenmediği konusunda dosyada bilgi bulunmadığını, aradan geçen süreye rağmen
bahsi geçen kısıtlama kararının kaldırılmadığını öne sürmüştür. Başvurucu
ayrıca Bakanlık görüşüne karşı beyanını içerir dilekçeye başvuruya konu
soruşturmada görev alan Cumhuriyet savcısını Hâkimler ve Savcılar Kuruluna
şikâyet ettiğine ilişkin olarak üzerinde havale bulunmayan dilekçesinin bir
örneğini, bazı kaçırma iddiaları hakkında bir milletvekilinin TBMM’ye verdiği
soru önergesinin örneğini, genel ağdan E.P.nin beyanları çerçevesinde A.O.nun
kaybolması bağlamında dile getirilen iddialarla ilgili bir çıktıyı ve V.K.A.nın
beyanlarıyla ilgili bir haberden alındığı belirtilen çıktıyı eklemiştir.
2. Değerlendirme
a. Hukuki
Nitelendirme ve İddiaların Yaşam Hakkı Kapsamında İncelenebilirliği
(Uygulanabilirlik) Yönünden
79. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından
yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki
tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013,
§ 16).
80. Başvurucunun etkili başvuru hakkının ihlal edildiğine
ilişkin iddialarının yaşam hakkının ihlal edildiğine yönelik iddialarla aynı
doğrultuda olduğu görülmüştür. Bu nedenle etkili başvuru hakkı yönünden ayrı
bir inceleme yapılmasının gerekli olmadığı değerlendirilmiştir.
81. Uygulanabilirlik meselesine gelince Anayasa Mahkemesi
daha önce ölümün gerçekleşmediği bazı durumlarda yaşam hakkı çerçevesinde
inceleme yapmanın mümkün olduğunu gözeterek zorla kaybetme iddialarını yaşam
hakkı kapsamında incelemiştir (örnek karar için bkz. Alya Demir ve Mehmet
Demir, B. No: 2015/7584, 7/2/2019; Rizgin Birlik, B. No: 2015/19320,
9/5/2019). Yukarıda anılan Ayşe Rana Özben ve diğerleri başvurusunda da
başvurucunun bu başvuruda dile getirdiklerine benzer iddialar yaşam hakkı
kapsamında incelenmiştir. Bu nedenle başvurucunun ihlal iddialarının yaşam hakkı
kapsamında incelenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
82. Anayasa’nın iddianın değerlendirilmesinde dayanak
alınacak “Kişinin dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığı” kenar
başlıklı 17. maddesinin birinci fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:
“Herkes, yaşama... hakkına sahiptir.”
83. Anayasa’nın “Devletin temel amaç ve görevleri”
kenar başlıklı 5. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
“Devletin temel amaç ve görevleri...
kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle
bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri
kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları
hazırlamaya çalışmaktır.”
b. İncelemenin
Kapsamı Yönünden
84. Dayandığı tezler dikkate alındığında başvurucu;
A.O.nun kaybolmasından devlet görevlilerinin sorumlu olduğundan, A.O.nun
bulunması için gerekli adımların atılmamasından ve kaybolma olayı hakkında
etkili bir ceza soruşturması yürütülmediğinden yakınmıştır. Bu şikâyetlerin
birincisi öldürmeme yükümlülüğüne (negatif yükümlülük), ikincisi yaşamı koruma
yükümlülüğüne, sonuncusu ise etkili soruşturma yükümlülüğüne ilişkindir. Bu
nedenle inceleme anılan üç şikâyet doğrultusunda yapılacak ancak kolaylık adına
ikinci ve üçüncü şikâyet aynı başlık altında eş zamanlı olarak
değerlendirilecektir.
c. Kabul
Edilebilirlik Yönünden
i. Öldürmeme
Yükümlülüğü Yönünden
85. Yaşam hakkını güvence altına alan Anayasa’nın 17.
maddesi, devletin temel amaç ve görevlerini düzenleyen Anayasa’nın 5.
maddesiyle birlikte değerlendirildiğinde devlete birtakım negatif ve pozitif
yükümlülükler yükler (Fatma Akın ve Mehmet Eren [GK], B. No: 2017/26636,
10/11/2021, § 82).
86. Devletin negatif yükümlülüğü kapsamında kamusal bir
yetkiyle güç kullanan görevlilerin kasıtlı ve hukuka aykırı bir şekilde hiçbir
bireyin yaşamına son vermeme yükümlülüğü bulunmaktadır (Fatma Akın ve Mehmet
Eren, § 83).
87. Gözaltı veya tutukluluk gibi bireyin devletin
kontrolü altında bulunduğu sırada bir ölüm ve yaralanma olayı meydana gelmiş
ise bu ölüm ve yaralanma olayına ilişkin tatmin edici ve inandırıcı bir
açıklama getirme yükümlülüğü yetkili makamların üzerindedir zira bu tür
olaylarda gerçekleşme koşullarına ilişkin bilgiler çoğunlukla yetkili
makamların erişimindedir (S.D. B. No: 2013/3017, 16/12/2015, §§ 89, 91; Cengiz
Kahraman ve Kenan Özyürek, B. No: 2013/8137, 20/4/2016, § 95; İpek Deniz
ve diğerleri, B. No: 2013/1595, 21/4/2016, § 136).
88. Somut başvuruda A.O.nun devlet görevlilerince
kaçırılarak bir yerde tutulduğuna dair makul şüphenin ötesinde bir kanıt
bulunmamaktadır (bkz. § 70) ve bir kaybolma hadisesinden devlet görevlilerinin
sorumlu tutulabilmesi için kayıp olduğu iddia edilen kişinin devlet
görevlilerinin kontrolü altında kaybolduğunun makul şüphenin ötesinde
kanıtlanması şarttır. Bu nedenle A.O.nun kaybolmasının arkasında devlet
görevlilerinin bulunduğuna yönelik iddia açıkça dayanaktan yoksundur.
89. Açıklanan gerekçelerle yaşam hakkının öldürmeme
yükümlülüğüne ilişkin maddi boyutunun ihlal edildiğine ilişkin iddianın diğer
kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan
yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi
gerekir.
ii. Yaşamı
Koruma Yükümlülüğü İle Etkili Soruşturma Yükümlülüğü Yönünden
90. Başvurucu yer almasa da A.O.nun eşi Ay.O. başvuruya
konu soruşturmada yer almış ve söz konusu soruşturma henüz sonuçlanmamıştır. Bu
sebeple başvurucunun da Ay.O.dan ayrı olarak A.O.nun kaybolması nedeniyle
yetkili merciye başvuruda bulunmasının gerekli olmadığı değerlendirilmiştir.
Öte yandan başvuru soruşturma sona ermeden yapıldığı için bireysel başvuru
yapılmadan önce ceza soruşturmasının sonuçlanmasını beklemenin gerekip
gerekmediğinin ve bu bağlamda başvurunun süresinde yapılıp yapılmadığının
değerlendirilmesi gerekir. Ne var ki söz konusu değerlendirmenin yapılabilmesi
başvurunun esası hakkında inceleme yapılmasını zorunlu kılmaktadır. Bu
zorunluluk uyarınca kabul edilebilirlik incelemesi esas incelemesi ile birlikte
yapılacaktır (benzer iddiaların incelendiği bir başvuruda aynı yöndeki değerlendirmeler
için bkz. Ayşe Rana Özben ve diğerleri, § 61).
d. Esas
Yönünden
i. Genel
İlkeler
91. Anayasa’nın 17. maddesinin kendisine yüklediği
pozitif yükümlülükler kapsamında devlet, yetki alanında bulunan tüm bireylerin
yaşam hakkını kamu görevlilerinin, diğer bireylerin hatta kişinin kendi
eylemlerinden kaynaklanabilecek risklere karşı koruma ödevi altındadır. Sözü
edilen koruma ödevini yerine getirilebilmesi için devletin bir kişinin yaşamına
yönelik gerçek ve yakın bir tehlikenin bulunduğunun kamu makamlarınca bilindiği
ya da bilinmesi gerektiği durumlarda, görevlileri aracılığıyla makul ölçüler
çerçevesinde ve bu tehlikenin gerçekleşmesini önleyebilecek şekilde önlemler
alması gerekir. Bu nedenle kayıp kişinin yaşam hakkının korunması ve bu bağlamda
kayıp kişinin bulunması için gerekli adımların atılması gereklidir (Ayşe
Rana Özben ve diğerleri, § 63).
92. Bununla beraber özellikle insan davranışlarının
öngörülemezliği, öncelikler ve kaynaklar değerlendirilerek yapılacak işlem veya
yürütülecek faaliyet tercihi dikkate alındığında sözü edilen pozitif
yükümlülük, kamu makamları üzerinde aşırı yük oluşturacak şekilde yorumlanamaz
(Ayşe Rana Özben ve diğerleri, § 64). Ayrıca yaşam hakkının gerektirdiği
pozitif yükümlülüklerin yerine getirilmesi kapsamında alınacak tedbirlerin
belirlenmesi idari ve yargısal makamların takdirinde olan bir husustur. Hak ve
özgürlüklerin güvence altına alınması adına pek çok yöntem benimsenebilir ve
mevzuatta düzenlenmiş herhangi bir tedbirin yerine getirilmesinde başarısız olunsa
bile pozitif yükümlülükler diğer bir tedbirle yerine getirilebilir (Bilal
Turan ve diğerleri (2), B. No: 2013/2075, 4/12/2013, § 59).
93. Sözü edilen pozitif yükümlülüklerin usule ilişkin
yönü ise şüpheli her ölüm olayının tüm yönleriyle ortaya konulmasına, sorumlu
kişilerin belirlenmesine ve gerektiğinde bu kişilerin cezalandırılmasına imkân
tanıyan bağımsız bir soruşturma yürütülmesini gerektirir (Ayşe Rana Özben ve
diğerleri, § 66; Fatma Akın ve Mehmet Eren, § 97).
94. Öte yandan etkili soruşturma yükümlülüğü bir sonuç
yükümlülüğü değil uygun araçların kullanılması yükümlülüğüdür. Anayasa’nın 17.
maddesi başvuruculara üçüncü kişileri bir suç nedeniyle yargılatma ya da
cezalandırma hakkı vermediği gibi devlete tüm yargılamaları mahkûmiyetle sonuçlandırma
ödevi de yüklemez (Fatma Akın ve Mehmet Eren, § 98).
95. Şüpheli bir ölüm olayı hakkında yürütülen ceza
soruşturmasının Anayasa’nın 17. maddesinin gerektirdiği etkinlikte olduğunun
kabul edilebilmesi için;
- Soruşturma makamlarının olaydan haberdar olur olmaz,
resen harekete geçerek ölüm olayını aydınlatabilecek ve sorumluların
belirlenmesini sağlayabilecek bütün delilleri tespit etmeleri,
- Soruşturma sürecinin kamu denetimine açık olması ve
ölen kişinin yakınlarının meşru menfaatlerini korumak için soruşturma sürecine
gerekli olduğu ölçüde katılabilmeleri,
- Soruşturmanın makul bir özen ve süratle yürütülmesi
gerekir (Ayşe Rana Özben ve diğerleri, § 68; Fatma Akın ve Mehmet
Eren, § 99).
96. Ceza soruşturmasının etkililiği konusunda kabul edilen
ilkeler bir kişinin yaşamsal risk taşıyan koşullar altında kaybolduğu durumlar
için de geçerlidir (Ayşe Rana Özben, § 69). Zira şüpheli koşullar
altında kayıp olan bir kişinin yaşamının korunması için atılacak en önemli
adım, kayıp kişinin bulunmasına ve şayet kaybolma olayından başkaları sorumlu
ise sorumluların belirlenerek cezalandırılmasına imkân veren etkili bir ceza
soruşturması yürütmektir.
ii. İlkelerin
Olaya Uygulanması
97. Ay.O.nun başvurusu üzerine kolluk A.O.yu arama
kayıtlarına almış, Batı Başsavcılığı da Ay.O.nun müracaatından hemen sonra
A.O.nun kaçırılmış olabileceğine dair iddia nedeniyle derhâl soruşturma
başlatıp Ay.O.nun ifadesini almış ve A.O.nun bulunması için kolluğa birçok
talimat vermiştir (bkz. § 13). Batı Başsavcılığı ayrıca A.O.nun 1/11/2016
tarihinden itibaren mobil telefon yoluyla kurduğu iletişimin tespitine ait
kayıtların celbi, banka ve kredi kartıyla yaptığı işlemlerin tespiti, 1/11/2016
tarihinden sonra hastanede tedavi görüp görmediğine ilişkin kayıtların temini
için gerekli işlemleri yapmıştır. Soruşturmanın sonraki sürecinde Ay.O.nun da
talebi dikkate alınarak garajda bulunan kameralara ait kayıtlar celbedilerek
kollukça Ay.O. huzurunda incelenmiş, A.O.yla 1/11/2016 tarihi sonrasında kısa
mesaj yoluyla iletişim kuran F.T.nin ifadesi alınmış, A.O.nun adına kayıtlı
hattın kullanıldığı telefona takılan hatların tespiti için yazışma yapılmıştır.
İletişimin tespitine ilişkin kayıtlar incelettirilmiştir. İşin
çabuklaştırılması adına bazen Ay.O.ya veya vekiline elden takip yetkisi
verilmiş olması da dikkate şayandır. Ayrıca başvurudaki hiçbir unsur
soruşturmanın bağımsız olmadığına işaret etmemektedir. Ne var ki bireysel
başvurunun yapıldığı tarihe kadar olan soruşturma sürecinde soruşturmanın
etkililiğini zedeleyen bazı önemli eksiklikler göze çarpmaktadır:
i. Batı Başsavcılığının talebine rağmen kolluk sadece PTS
kayıtlarını araştırmış, MOBESE ve EDS kayıtlarına bakmamıştır (bkz. §§ 13, 23,
29). Oysa A.O.nun en son görüldüğü yer dikkate alınıp bu yerin çevresindeki
MOBESE ve EDS kameralarına ait kayıtlar incelenerek A.O.nun nereye gittiği
tespit edilebilecek ve gidilen istikametteki kamera kayıtları elde
edilebilecektir.
ii. GPRS/WAP kayıtları doğrultusunda A.O.nun telefonunun
1/11/2016 tarihinde en son saat 15.35’te Afyonkarahisar Organize Sanayi Bölgesi
3. Cadde 1. Sokak civarındaki bir baz istasyonundan sinyal aldığı saptanmasına
rağmen sözü edilen baz istasyonun çekim çevresi belirlenerek bölgedeki MOBESE
kameralarına ait kayıtların getirtilmesi konusunda gerekli adım atılmamıştır.
iii. İl genelinde ve çevre illerde araştırma yapılarak
A.O.ya ait aracın terk edilmiş veya herhangi bir yediemin otoparkına çekilip
çekilmediğinin ve kimliği tespit edilemeyen erkek cesedi bulunup bulunmadığının
tespiti ve A.O.nun bulunması için Ankara-Afyonkarahisar istikametindeki tüm
MOBESE kayıtlarının incelemesi için ilgili kolluk birimine müzekkereler
yazılmıştır ancak Ankara Emniyet Müdürlüğü sadece PTS sorgusu yapıp seksen ilin
emniyet müdürlüğüne gönderdiği 20/3/2017 tarihli yazıda ilgili kayıt yoksa
cevap gönderilmemesini isteyip süresinde cevap verilmediği takdirde herhangi
bir kayıt bulunmadığının anlaşılacağını ifade etmekle yetinmiştir (bkz. § 37).
Bu bakımdan cevap verilmemesinin sebebinin kaydın bulunmamasından ileri gelip
gelmediğinin öğrenilmesi mümkün olmamıştır.
iv. A.M.Y. adına kayıtlı olup Ay.O.nun babası U.Y.
tarafından kullanıldığı soruşturma makamınca saptanan (bkz. § 28) telefon ile
A.O.nun kullandığı telefona 1/12/2016, 2/12/2016 ve 25/12/2016 tarihlerinde
kısa mesajlar atılmasına karşın kaybolduğu iddia edilen A.O.ya ait telefona
neden kısa mesajlar gönderildiği konusunda U.Y.nin ifadesine başvurulmamıştır.
v. Ay.O., E.P.nin A.O.yla ilgili iddiasını Ankara
Başsavcılığına taşımasına karşın Ankara Başsavcılığı söz konusu iddia ile
ilgili herhangi bir değerlendirme yapmamıştır (bkz. § 39).
98. Bu koşullar altında başvurunun vaktinden önce
yapıldığını söylemenin mümkün olmadığı ve başvuruda başvuru yollarının
tüketilmesi açısından herhangi bir eksiklik bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Tam burada başvurunun vaktinden önce yapılmasında sorun olmasa da 2017 yılı
Nisan ayından başvuru tarihine kadar geçen sürede soruşturmanın ilerlemesini
sağlayan hiçbir işlem yapılmaması nedeniyle başvurunun süresinde olmadığı akla
gelebilir. Nitekim Anayasa Mahkemesi soruşturmanın etkisiz bir hâl aldığı ve
soruşturmada ilerleme sağlanacağına dair umut verici gelişmelerin ve gerçekçi
varsayımların bulunmadığı durumlarda başvurucuların durumun farkına vardıkları
veya varmaları gerektiği andan itibaren süresi içinde bireysel başvuruda
bulunmaları gerektiği kanaatindedir (Adle Azizoğlu ve Sadat Azizoğlu, B.
No: 2014/15732, 24/1/2018, § 88) ancak Ay.O.nun bireysel başvuru tarihinden
sonra sunduğu dilekçeler üzerine Ankara Başsavcılığı, soruşturmada ilerleme
sağlamak adına çeşitli adımlar atmıştır. Bu bakımdan başvuru tarihinden sonra
soruşturmada, soruşturmanın artık etkili bir şekilde yürütüleceği yönünde
Ay.O.da haklı bir beklenti oluşmasına imkân veren umut verici gelişmeler
yaşanmıştır. Diğer yandan soruşturmada, 2021 yılı Ocak ayından sonra A.O.nun
bulunması ve kaybolma olayının aydınlatılması adına işlem tesis edilmemiş;
yukarıda bahsi geçen eksikliklerin giderilmesi için çaba gösterilmemiş ve
hakkındaki suçlamalar nedeniyle A.O için çıkarılan yakalama emrinin yerine
getirilmesi beklenmiştir. Bu nedenle başvurunun süresinde yapılmadığı sonucuna
varmak mümkün görülmediğinden başvurucunun yaşam hakkının ihlal edildiğine
ilişkin iddiasının kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
99. Esasa ilişkin değerlendirmeye gelince başvuruya konu
soruşturmanın etkisizliğine ilişkin tespitler (bkz. § 97) A.O.nun yaşamının
korunması amacıyla A.O.nunbulunması, A.O.nun kaybolmasından başkaları sorumlu
ise sorumluların belirlenerek cezalandırılmasına imkân veren etkili bir ceza
soruşturması yürütülmediği sonucuna varılması için yeterlidir ancak
soruşturmadaki eksiklikler yukarıda belirtilenlerden ibaret değildir. Başvuru
tarihinden sonra başvurucu, V.K.A.nın A.O. ile ilgili beyanlarını Ankara Başsavcılığına
taşımasına rağmen Ankara Başsavcılığı V.K.A.nın ve V.K.A.nın beyanlarında geçen
M.G.nin ifadesine başvurmamış, Ay.O.nun Açelya Blokları sakinlerinin A.O.ya ait
aracın site sakinlerince ve hatta asfaltlama çalışması sırasında belediye
yetkililerince polise bildirilmesine rağmen polisin konuyla ilgilenmediğine
ilişkin iddiası hakkında araştırma yapmamıştır.
100. Öte yandan;
- Başvurucunun sözünü ettiği sosyal medya kullanıcısının
iddiaları soruşturma makamlarına iletildiği ortaya konulamadığından içeriği tam
olarak bilinmeyen söz konusu iddiaların araştırılmaması,
- A.O.nun kaybolması olayının aydınlatılmasıyla ilgili
olmaması nedeniyle MOBESE kayıtlarını incelemediği iddia edilen kolluk
görevlileri hakkında verilen şikâyet dilekçesinin A.O.nun kaybolması olayının
aydınlatılması için atılan adımlardan da söz edilerek işleme konulmamasına
karar verilmesi eksiklik olarak görülmemiştir.
101. Son olarak başvurucu, A.O.nun bulunması için yapılan
çalışmalardan haberdar edilmediklerini iddia etmiştir ancak başvurucunun bilgi
alma ve soruşturma belgelerinden örnek alma konusunda soruşturma makamlarına
müracaat ettiği tespit edilememiştir. Soruşturmada müdafilerin soruşturma
dosyasını inceleme ve soruşturma dosyasındaki belgelerden örnek alması
yetkilerinin kısıtlanmasına karar verildiği doğrudur ancak bu kısıtlamanın
müşteki olarak soruşturmada yer alan Ay.O. veya A.O.nun kardeşi olan başvurucu
için geçerli olduğu başvurucu tarafından ortaya konulamamıştır. Ayrıca Ay.O.,
eşinin kaybolması olayı ile ilgili iddialarını soruşturma makamlarına sunma
konusunda hiçbir engelle karşılaşmamıştır. Bu nedenle yakınlarının A.O.nun
kaybolması nedeniyle yürütülen soruşturmaya yeterli ölçüde katılamadıkları
sonucuna varılamamıştır.
102. Açıklanan gerekçelerle yaşamı koruma yükümlülüğü ile
etkili soruşturma yükümlülüğünün ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
C. Yaşam
Hakkıyla Bağlantılı Olarak Eşitlik İlkesinin İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun
İddiaları
103. Başvurucu ayrıca medyaya yansıyan kaçırma olaylarının
mağdurlarının tamamının FETÖ/PDY kapsamında mesleklerinden ihraç edilmiş,
soruşturma geçirmiş, ifadesine başvurulmuş veya hayatının bir döneminde sözü
edilen örgüt ile irtibat kurmuş kişiler olduğunu, kaçırma olaylarında
kullanılan araçların siyah minibüsler olmasının fail veya faillerin aynı
kişiler olduğunun kanıtı olduğunu, faillerin geride delil bırakma korkularının
olmadığını ifade ederek siyasi saikle söz konusu kişilerin kaybedilmesi ve bu
olaylar hakkında yürütülen soruşturmaların etkisizliği nedeniyle ayrımcılık
yasağının ihlal edildiğini iddia etmiştir.
2. Değerlendirme
104. Başvurucunun iddialarının yaşam hakkıyla bağlantılı
olarak eşitlik ilkesi kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
105. Başvurucunun A.O.nun kaybolması nedeniyle yürütülen
soruşturmanın ayrımcılık saikiyle etkisiz yürütüldüğüne yönelik iddiasını
hiçbir bulguyla desteklemediği görülmüştür. Oysa başvurucunun ihlal iddialarını
temellendiremediği şikâyetler Anayasa Mahkemesince açıkça dayanaktan yoksun kabul
edilebilir (Cemal Günsel [GK], B. No: 2016/12900, 21/1/2021, § 21).
106. Açıklanan gerekçelerle yaşam hakkıyla bağlantılı
olarak eşitlik ilkesinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan
yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
D. Kötü Muamele
Yasağının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun
İddiaları ve Bakanlık Görüşü
107. Başvurucu; A.O.nun kaybolması nedeniyle çektikleri
sıkıntının yetkililerin olaya verdikleri tepkilerle katlandığını, yetkili makamlara
müracaat ettiklerinde ya cevap alamadıklarını ya da aşağılanarak teröristlikle
suçlandıklarını öne sürerek kötü muamele yasağının ihlal edildiğini iddia
etmiştir.
108. Bakanlık görüşünde kısaca somut olayın kendine özgü
koşulları ve ileri sürülen şikâyet dikkate alındığında başvurucunun kötü
muamele yasağı bakımından mağduriyetinin olup olmadığının incelenmesi gerektiği
belirtilmiştir.
2. Değerlendirme
109. Başvurucu, hangi makamlara müracaat etmesine rağmen
cevap alamadığı ve hangi kamu görevlilerince aşağılanarak teröristlikle
suçlandığı konusunda hiçbir açıklama yapmamış; herhangi bir kanıt da
sunmamıştır. Bu nedenle bahsi geçen iddianın kötü muamele yasağı veya Avrupa
İnsan Hakları Sözleşmesi (Sözleşme) ve Türkiye’nin taraf olduğu Sözleşme’ye ek
protokoller ile Anayasa’nın ortak koruma alanındaki herhangi hak, özgürlük ya
da yasak kapsamında incelenmesi mümkün görülmemiştir. Bu durumda kötü muamele
yasağı kapsamında incelenebilecek tek husus A.O.nun kaybolması nedeniyle
başvurucunun çektiği sıkıntının yetkililerin olaya verdikleri tepkilerle
katlandığına ilişkin şikâyettir ama hangi yetkililerin hangi tepkilerinden
yakınıldığı açıklanmadığı için başvurucunun şikâyetinin A.O.nun kaybolması ve
bu olay hakkında yürütülen soruşturmanın etkisizliği nedeniyle duyduğu üzüntüye
ilişkin olduğu değerlendirilmiştir.
110. Konuyla ilgili genel ilkeler şimdiye kadar verilen
birçok kararda yer almıştır (örnek karar için bkz. Funda Akdeniz Geçer ve
diğerleri, B. No: 2018/16685, 11/2/2021, §§ 28-30). Sözü edilen ilkelere
göre yakınları kaybolan başvurucuların kötü muamele yasağı bakımından mağdur
olduklarının kabul edilebilmesi için zorla kaybedilme olayı nedeni ile
kaçınılmaz olarak yaşadıkları üzüntünün farklı bir boyut ve şekil kazanmış
olması gerekir.
111. Başvuru dosyasında A.O.nun devlet görevlilerince
kaçırılarak tutulduğuna ilişkin iddianın doğruluğu ortaya konulamamıştır.
Ayrıca başvuru dosyasındaki bilgiler dikkate alındığından başvurucunun A.O.nun
kaybolması nedeniyle çektiği sıkıntının Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü
fıkrasının kapsamına girebilmesi için gerekli asgari bir ağırlık derecesine
ulaştığının söylenemeyeceği değerlendirilmiştir. Bu sebeple başvurucunun kötü
muamele yasağı yönünden mağduriyetinin söz konusu olmadığı sonucuna varılmıştır.
112. Açıklanan gerekçelerle başvurucu yönünden kötü
muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın diğer kabul edilebilirlik
koşulları yönünden incelenmeksizin kişi bakımından yetkisizlik nedeniyle
kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
E. Özel Hayata
ve Aile Hayatına Saygı Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun
İddiaları
113. Başvurucu; A.O.nun ortadan kaybolmasıyla birlikte
aile birliğinin bozulması, A.O.nun yakınlarının acı ve endişe içinde A.O.dan
haber beklemeleri, ayrıca kendi kişisel güvenliklerinden endişe eder hâle
gelmeleri nedeniyle özel hayat ve aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğini
öne sürmüştür.
2. Değerlendirme
114. Anayasa Mahkemesine göre başvurudaki ana meseleler
olan A.O.nun devlet görevlilerince hukuka aykırı olarak tutulduğuna,
kaybolmasının ardında devlet görevlilerinin bulunduğuna, yaşamının korunması
için gerekli adımların atılmadığına, kayıp hadisesi hakkında yürütülen
soruşturmanın etkisiz olduğuna ilişkin iddialar incelenmiştir ve eldeki bilgi
ve belgelere göre başvuru özel hayata ve aile hayatına saygı hakkı yönünden
ayrı bir mesele ortaya çıkarmamaktadır. Bu nedenle sözü edilen iddiaların
ayrıca incelenmesine gerek bulunmamaktadır.
F. 6216 Sayılı
Kanun'un 50. Maddesi Yönünden
115. Başvurucu, ihlal tespiti ile manevi tazminata
hükmedilmesini talep etmiştir.
116. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının
ortadan kaldırılması için 6216 sayılı Kanun’un 50. maddesinin (1) numaralı
fıkrası uyarınca yapılması gerekenlere hükmedilmesi gerekir (soruşturma
makamının hareketsiz kalmasından dolayı 6216 sayılı Kanun’un 50. maddesi
uyarınca yapılması gerekenlere hükmedildiği karar için bkz. Sibel Çapraz,
B. No: 2017/19418, 12/1/2021). Bu kapsamda soruşturma makamınca yeniden
yürütülecek soruşturmada Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran
nedenlerin ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun şekilde giderilmesi
gerekir.
117. Öte yandan ihlalin niteliği dikkate alınarak
başvurucuya net 90.000 TL manevi tazminat ödenmesi gerektiği sonucuna
ulaşılmıştır.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal
edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Öldürmeme yükümlülüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın
açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
3. Yaşamı koruma yükümlülüğü ile etkili soruşturma
yükümlülüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
4. Yaşam hakkıyla bağlantılı olarak eşitlik ilkesinin
ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması
nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
5. Kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın kişi bakımından yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
6. Özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının ihlal
edildiğine ilişkin iddianın İNCELENMESİNE GEREK OLMADIĞINA,
B. Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan
yaşamı koruma yükümlülüğü ile etkili soruşturma yükümlülüğünün İHLAL
EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin yaşam hakkının ihlalinin
sonuçlarının ortadan kaldırılması için gerekli işlemler yapılmak üzere Ankara
Cumhuriyet Başsavcılığına (Sor. No: 2016/173583) GÖNDERİLMESİNE,
D. Başvurucuya net 90.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE,
tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
E. 664,10 TL harç ve 9.900 TL vekâlet ücretinden oluşan
toplam 10.564,10 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
F. Ödemelerin kararın tebliğini takiben başvurucunun
Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına,
ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine
kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına
GÖNDERİLMESİNE 14/9/2022 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.