logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Önder Bozkurt [1.B.], B. No: 2019/7002, 2/3/2023, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

ÖNDER BOZKURT BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2019/7002)

 

Karar Tarihi: 2/3/2023

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Muammer TOPAL

 

 

Recai AKYEL

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

İrfan FİDAN

Raportör

:

Kemal ÖZEREN

Başvurucu

:

Önder BOZKURT

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru; aynı ceza infaz kurumunda bulunan eşlerin açık görüş yapmalarına izin verilmemesi nedeniyle aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 28/2/2019 tarihinde yapılmıştır. Komisyon başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.

3. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmuştur.

III. OLAY VE OLGULAR

4. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:

5. Başvurucu ve eşi Gümüşhane E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (Kurum) hükümözlü olarak bulunmaktadır.

6. Başvurucu, bulunduğu Kuruma başvurarak eşiyle açık görüş yapma talebinde bulunmuştur. Kurumun İdare ve Gözlem Kurulu Başkanlığı başvurucunun talebini, 17/6/2005 tarihli ve 25848 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Hükümlü ve Tutukluların Ziyaret Edilmeleri Hakkında Yönetmelik'in (Yönetmelik) 9. maddesinde yer alan düzenlemenin sadece kapalı görüşleri kapsadığını, açık görüşler için bir hüküm bulunmadığını belirterek reddetmiştir.

7. Başvurucu, Yönetmelik değişikliğinden önce aile yakınlarının gelmediği haftalarda eşiyle açık görüş yapabildiğini, bu hakkın elinden alınmasının mağduriyete neden olduğunu belirterek Gümüşhane İnfaz Hâkimliğine (İnfaz Hâkimliği) şikâyette bulunmuştur. İnfaz Hâkimliği, Yönetmelik'te aynı ceza infaz kurumunda tutulan ve aralarında akrabalık ilişkisi bulunan kişilerin açık görüş yapmasına imkân verilmediğini ve Kurum kararının usule ve yasaya uygun olduğunu belirterek başvurucunun şikâyetini reddetmiştir.

8. Başvurucu bu karara itiraz etmiştir. Gümüşhane Ağır Ceza Mahkemesi İnfaz Hâkimliği kararında usul ve yasaya aykırı bir husus bulunmadığı gerekçesiyle itirazın reddine karar vermiştir.

9. Nihai karar 31/1/2019 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir.

IV. İLGİLİ HUKUK

10. 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un "Hükümlüyü Ziyaret" kenar başlıklı 83. maddesinin (3) numaralı fıkrası şöyledir:

"Görüşler, koşul ve süreleri Adalet Bakanlığınca hazırlanan yönetmelikle kapalı ve açık olmak üzere iki biçimde yaptırılır."

11. Yönetmelik'in ikinci kısmının "Kapalı Görüş" başlıklı birinci bölümünde yer alan "Ziyaret edebilecek kişiler" kenar başlıklı 9. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

"Hükümlü ve tutuklular; eşi, ... [ile] görüşebilir. "

12. Yönetmelik'in 9. maddesinin 5/12/2018 tarihli ve 30616 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Hükümlü ve Tutukluların Ziyaret Edilmeleri Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik ile değiştirilen üçüncü fıkrası şöyledir:

"Aynı ceza infaz kurumu ya da birden fazla ceza infaz kurumunun bir arada bulunduğu yerleşkedeki farklı kurumlarda barındırılmakta olan hükümlü veya tutuklular, birinci fıkrada sayılan kişilerden olmaları şartıyla bu Yönetmelik hükümleri kapsamında Cumhuriyet başsavcılığının yazılı emri ile birbirleriyle görüşebilir."

13. Yönetmelik'in ikinci kısmının "Açık Görüş" başlıklı ikinci bölümünde yer alan "Ziyaret edebilecek kişiler" kenar başlıklı 14. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

"Hükümlü ve tutuklular; 9 uncu maddenin birinci ve ikinci fıkralarında belirtilen kişiler ile açık görüş yapabilir. "

14. Ayrıca ilgili hukuk için bkz. Esra Aydın, B. No: 2016/57050, 3/7/2019, §§ 19-41.

V. İNCELEME VE GEREKÇE

15. Anayasa Mahkemesinin 2/3/2023 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Adli Yardım Talebi Yönünden

16. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Şerif Ay (B. No: 2012/1181, 17/9/2013) kararında belirtilen ilkeler dikkate alınarak geçimini önemli ölçüde güçleştirmeksizin yargılama giderlerini ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun açıkça dayanaktan yoksun olmayan adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.

B. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

17. Başvurucu, Yönetmelik'te değişiklik yapıldıktan sonra Kurumun, eşiyle açık görüş yapamayacağı hususunu kendisine tebliğ ettiğini, aynı ceza infaz kurumunda barındırılan eşiyle açık görüş yapma talebinin reddedilmesi nedeniyle özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

18. Bakanlık, hükümlü ve tutukluların özel ve aile hayatının sınırlandırılmasının ceza infaz kurumunda tutulmanın kaçınılmaz ve doğal bir sonucu olduğu görüşünü bildirmiştir.

19. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanında önceki iddialarını tekrarlamıştır.

C. Değerlendirme

20. Anayasa’nın 5. maddesi şöyledir:

 “Devletin temel amaç ve görevleri, … Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır.”

21. Anayasa'nın başvurunun değerlendirilmesinde dikkate alınacak 20. maddesinin birinci fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:

"Herkes, ... aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. ... aile hayatının gizliliğine dokunulamaz."

22. Anayasa’nın 41. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

"Aile, Türk toplumunun temelidir ...

Devlet, ailenin huzur ve refahı ... için gerekli tedbirleri alır, teşkilatı kurar..."

23. Başvurucunun aynı ceza infaz kurumunda bulunan eşiyle Yönetmelik'te yapılan değişiklikten sonra açık görüş yapmasına izin verilmemesi nedeniyle mağdur oldukları yönündeki iddiasının aile hayatına saygı kapsamında değerlendirilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır (benzer yönde bir değerlendirme için bkz. Esra Aydın, § 48).

1. Kabul Edilebilirlik Yönünden

24. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

2. Esas Yönünden

a. Genel İlkeler

25. Aile hayatına saygı hakkı Anayasa’nın 20. maddesinin birinci fıkrasında güvence altına alınmıştır. Madde gerekçesi de dikkate alındığında kamusal makamların özel hayata ve aile hayatına müdahale edememesi ile kişinin ferdî ve aile hayatını kendi anladığı gibi düzenleyip yaşayabilmesi gereğine işaret edildiği görülmekte olup söz konusu düzenleme, Sözleşme’nin 8. maddesi çerçevesinde korunan aile hayatına saygı hakkının Anayasa’daki karşılığını oluşturmaktadır. Ayrıca Anayasa’nın 41. maddesinin -Anayasa’nın bütünselliği ilkesi gereği- özellikle aile hayatına saygı hakkına ilişkin pozitif yükümlülüklerin değerlendirilmesi bağlamında dikkate alınması gerektiği açıktır (Murat Atılgan, B. No: 2013/9047, 7/5/2015, § 22; Marcus Frank Cerny [GK], B. No: 2013/5126, 2/7/2015, § 36).

26. Anayasa'nın 19. maddesi gereğince hükümlü ve tutukluların özel ve aile hayatının sınırlanması hukuka uygun olarak ceza infaz kurumunda tutulmanın kaçınılmaz ve doğal bir sonucudur. Öte yandan hükümlü ve tutukluların özel ve aile hayatına saygı gösterilmesi hakkı, ceza infaz kurumu idaresinin hükümlü ve tutukluların ailesi ve yakınlarıyla temasını devam ettirecek önlemleri almasını zorunlu kılmaktadır (Mehmet Zahit Şahin, B. No: 2013/4708, 20/4/2016, § 36). Bununla beraber bu yükümlülük yerine getirilirken ceza infaz kurumunda tutulmanın doğal sonuçlarının gözetilmesi gerekmektedir.

27. Devletin hükümlü ve tutukluların ailesi ve yakınlarıyla iletişimini devam ettirecek önlemleri alması pozitif yükümlülüklerinin bir gereği olsa da hukuka uygun bir tutulmadan kaynaklanan kaçınılmaz sonuçlar nedeniyle aile hayatı kapsamındaki temasın sınırlandırılması doğaldır. Kamu düzeninin ve kurum güvenliğinin sağlanması yönündeki meşru amaç doğrultusunda ve makul bir gerekliliğin olması durumunda gerekçeleri ilgili ve yeterli şekilde açıklanarak belirli bir süre boyunca söz konusu pozitif yükümlülüğün karşılanmaması da olağan kabul edilebilir. Ancak aile hayatına saygı hakkının gereklerinin mümkün olan ilk fırsatta yerine getirilmesi ve mahpusların ailesiyle olan temasının hızlı şekilde yeniden sağlanması bir gerekliliktir (benzer yöndeki değerlendirmeler için bkz. Esra Aydın, §§ 50-56).

28. Farklı yerleşkelerde veya farklı şehirlerde bulunan ceza infaz kurumlarında barındırılan mahpusların birbirleriyle yüz yüze görüştürülmeleri beklenemez. Ancak yakın aile bağı olan bu durumdaki mahpusların birbirleriyle uygun vasıtalar aracılığıyla görüştürülmelerinin sağlanması gerekir. Öte yandan aynı yerleşke içindeki farklı ceza infaz kurumlarında tutulan yakın aile bireylerinin gerekli güvenlik önlemleri alınarak mümkün olduğunca belirli dönemlerde yüz yüze görüştürülmeleri aile hayatına saygı hakkının gerekli kıldığı yükümlülüğün bir parçası olarak değerlendirilmelidir. Nitekim belirtilen son hâlde aile bireylerinin yüz yüze görüştürülmeleri kamusal makamlara katlanılması mümkün olmayan bir külfet yüklememektedir (Esra Aydın, § 54).

b. İlkelerin Olaya Uygulanması

29. Somut olayda başvurucu aynı ceza infaz kurumunda bulunan eşiyle daha önce açık görüş yapabilmesine rağmen Yönetmelik'te yapılan değişiklik sorasında Kurum tarafından buna izin verilmediğinden ve bu nedenle mağduriyet yaşadığından yakınmaktadır.

30. 5275 sayılı Kanun'un 83. maddesinde görüşlerin kapalı ve açık olmak üzere iki biçimde yaptırılacağı, koşul ve sürelerinin ise Adalet Bakanlığı tarafından hazırlanan yönetmelikle belirleneceği hüküm altına alınmıştır. Bu bağlamda kanun koyucunun idareye verdiği düzenleme yetkisi açık ya da kapalı görüşlerden birini tercih edebilmesine ilişkin değil, bu iki görüşün koşul ve sürelerini belirlemesine yöneliktir. Nitekim Yönetmelik'te açık ve kapalı görüşlere ilişkin hususlar ayrı ayrı düzenlenmiştir.

31. Yönetmelik'in 9. ve 14. maddeleri bir bütün olarak değerlerinde aynı ceza infaz kurumu ya da birden fazla ceza infaz kurumunun bir arada bulunduğu yerleşkedeki farklı ceza infaz kurumlarında tutulan eşlerin açık ve kapalı görüş yapabilmesine ilişkin düzenlemelerin var olduğu görülmektedir. Buna rağmen Kurum, başvurucunun eşiyle açık görüş yapma talebini, Yönetmelik'in 9. maddesinde yer alan düzenlemenin sadece kapalı görüşlere yönelik olduğu, başvurucunun eşiyle açık görüş yapabilmesine imkân veren bir düzenlenmenin bulunmadığı gerekçesiyle reddetmiştir. Buradan hareketle başvurucunun eşiyle açık görüş yapmasına olanak sağlayan ve Yönetmelik'in 14. maddesinde yer alan düzenlemenin de Kurum tarafından dikkate alınmadığı anlaşılmaktadır.

32. Açık ve kapalı görüş yöntemi yüz yüze görüşmenin iki farklı şekli olarak anılan Kanun'da ve Yönetmelik'te yer almaktadır. Bu iki yöntem arasındaki temel ayrım, açık görüşte maddi temasa imkân verilirken kapalı görüşte böyle bir olanağın bulunmamasıdır. Kanun koyucunun farklı iki görüş şekli belirlemesi, niteliği nedeniyle aile ilişkilerinin sürdürülmesinin gözetildiğini de ortaya koymaktadır. Şüphesiz aynı ceza infaz kurumda ya da aynı yerleşke içindeki farklı ceza infaz kurumlarında tutulan eşlerin belirli aralıklarla ve gerekli tedbirler alınarak yüz yüze görüştürülmeleri konusunda kamusal makamlara yüklenen külfetin katlanılması güç bir durum oluşturmadığı söylenebilir. Nitekim Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarında da bu durumda olan eşlerin belirli aralıklarla ve gerekli tedbirler alınarak yüz yüze görüştürülmeleri konusunda kamusal makamlara yüklenen külfetin katlanılması güç bir durum oluşturmadığı vurgulanmıştır (benzer yönde bir karar için bkz. Ahmet Akdoğan, B. No: 2017/23056, 2/6/2020, § 40). Bu bağlamda infaz kurumunda tutulmanın sonuçları gözönüne alınarak aile birliğini sağlamak konusundaki pozitif yükümlülük, gerekli tedbirlerin alınmasını da gerektirmektedir. Öte yandan bu hususta katlanılması güç bir külfetin olması hâlinde ceza infaz kurumlarınca bu durum yeterli gerekçeyle ortaya konulmalıdır.

33. Bununla birlikte aynı ceza infaz kurumunda veya aynı yerleşkedeki farklı ceza infaz kurumunda bulunan eşlere açık görüş yaptırılamayacağını söylemek, Yönetmelik'in 14. maddesinde yer alan, eşlerin açık görüş yapabileceğine ilişkin imkânı da ortadan kaldırmakta ya da en azından açık görüş hakkının anlamsız kılınması sonucunu doğurmaktadır. Öte yandan Yönetmelik'te aynı ceza infaz kurumunda veya aynı yerleşkedeki farklı ceza infaz kurumunda tutulan eşlerin açık görüş yapmasına imkân verilmediği şeklindeki Kurum ve derece mahkemeleri tarafından yapılan yorum, aile birliğini sağlamak konusundaki pozitif yükümlülükleri gözardı eden, daraltıcı nitelikte bir yorumdur. Bu yorum sonucunda ortaya çıkan bir yasaklama, açık görüş imkânının aile ilişkilerine olan etkisinden eşlerin yararlanamamasına neden olan ve aile bağlarının zarar görmesine yol açılabileceğini dikkate almayan bir yaklaşım olarak nitelendirilebilir.

34. Somut başvuruda başvurucu Yönetmelik'te yapılan değişiklikten önce eşiyle açık görüş yapmasına müsaade edildiğini vurgulayarak değişiklik sonrasında aynı yöndeki talebinin reddedildiğini belirtmektedir. Başvurucunun talebiyle ilgili olarak Kurum ve derece mahkemeleri Yönetmelik'te aynı ceza infaz kurumunda tutulan ve aralarında akrabalık ilişkisi bulunan kişilerin açık görüş yapmasına imkân verilmediği şeklindeki daraltıcı yorumla aile birliğini sağlamak konusundaki pozitif yükümlülükleri gözardı etmiştir. Bununla birlikte başvurucunun eşiyle açık görüş yapması yönündeki talebinin reddedilmesi bağlamında katlanılması güç bir külfetin var olduğuna ilişkin herhangi bir belirleme de yapılmamıştır.

35. Sonuç olarak başvurucunun talebinin reddine ilişkin ilgili ve yeterli bir gerekçe ortaya konulmadığı, kamusal makamlarca aile birliğinin sağlanması açısından yeterli tedbirlerin alınmadığı ve aile hayatına saygı hakkı kapsamındaki pozitif yükümlülüklerin gereğinin yerine getirilmediği sonucuna varılmıştır.

36. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

D. Giderim Yönünden

37. Başvurucu, ihlalin tespitini, yeniden yargılama yapılmasına ve 100.000 TL manevi tazminat ödenmesine hükmedilmesini talep etmektedir.

38. Tespit edilen ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına ilişkin usul ve esaslar 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinde yer almaktadır.

39. Aile hayatına saygı hakkı yönünden ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (6216 sayılı Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasında düzenlenen bireysel başvuruya özgü yeniden yargılama kurumunun özelliklerine ilişkin kapsamlı açıklamalar için bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

40. Öte yandan eski hâle getirme kuralı çerçevesinde ihlalin sonuçlarının bütünüyle ortadan kaldırılabilmesi için başvurucuya manevi zararları karşılığında net 30.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,

B. Aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

C. Anayasa'nın 20. maddesinde güvence altına alınan aile hayatına saygı hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

D. Kararın bir örneğinin aile hayatına saygı hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Gümüşhane İnfaz Hâkimliğine (E.2019/31, K.2019/30) GÖNDERİLMESİNE,

E. Başvurucuya net 30.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,

F. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

G. Kararın bir örneğinin bilgi için Gümüşhane Ağır Ceza Mahkemesi (2019/38 D.İş) ile Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 2/3/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Önder Bozkurt [1.B.], B. No: 2019/7002, 2/3/2023, § …)
   
Başvuru Adı ÖNDER BOZKURT
Başvuru No 2019/7002
Başvuru Tarihi 28/2/2019
Karar Tarihi 2/3/2023

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, aynı ceza infaz kurumunda bulunan eşlerin açık görüş yapmalarına izin verilmemesi nedeniyle aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Özel hayatın ve aile hayatının korunması hakkı Ceza infaz kurumu uygulamaları İhlal Manevi tazminat, Yeniden yargılama

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 5275 Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun 6
66
83
114
116
KHK 667 Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname 6
Tüzük 6/4/2006 Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzük 88
126
Yönetmelik 17/6/2005 Hükümlü ve Tutukluların Ziyaret Edilmeleri Hakkında Yönetmelik 9
14
9
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi