TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
BÜLENT ARSLAN BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2019/19533)
Karar Tarihi: 2/3/2023
Başkan
:
Hasan Tahsin GÖKCAN
Üyeler
Muammer TOPAL
Recai AKYEL
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
İrfan FİDAN
Raportör
Kemal ÖZEREN
Başvurucu
Bülent ARSLAN
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru; aynı yerleşke içindeki farklı ceza infaz kurumunda bulunan eş ve küçük çocukla açık görüş yaptırılmaması nedeniyle aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Başvurucu, Kayseri 1 No.lu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (Kurum), başvurucunun eşi ve başvuru tarihi itibarıyla iki yaşında olan çocuğu ise aynı yerleşkede yer alan Kayseri Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda bulunmaktadır.
3. Başvurucu, Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığına (Başsavcılık) gönderilmek üzere Kuruma hitaben yazdığı 18/3/2019 tarihli dilekçede, bir yıldır iki yaşındaki çocuğunun baba şefkatinden yoksun olduğunu, bu süre zarfında çocuğunu sadece bir kez camın arkasından görebildiğini belirtmiştir. Mevzuattaki düzenlemenin eşi ve çocuğuyla aynı yerleşkede bulunması sebebiyle açık görüş imkânı tanıdığını vurgulayan başvurucu kendisine açık görüş için izin verilmesini talep etmiştir.
4. Başsavcılık 20/3/2019 tarihli Kuruma hitaplı yazısında ilgili mevzuat hükmünü hatırlatıp adı geçenin bu bağlamda bilgilendirilmesini talep etmiştir. Kurumun İdare ve Gözlem Kurulu Başkanlığı, Başsavcılığın başvurucunun talebini kapalı görüş olarak değerlendirdiğini ifade etmiş ve açık görüş yapılmasına yönelik talebini reddetmiştir.
5. Başvurucu, bir baba olarak iki yaşındaki çocuğuyla yakın temas kurmak istediğini, kapalı görüşte yeterli iletişimi sağlayamadığını vurgulayarak infaz hâkimliğine şikâyette bulunmuştur. İnfaz hâkimliği Kurum kararının usule ve yasaya uygun olduğunu belirterek başvurucunun şikâyetini reddetmiştir. Başvurucunun bu karara yönelik itirazı, infaz hâkimliği kararında usule ve yasaya aykırı bir husus bulunmadığı gerekçesiyle ağır ceza mahkemesince reddedilmiştir.
6. Başvurucu, nihai hükmü 15/5/2019 tarihinde öğrendikten sonra 31/5/2019 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
7. Başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
8. Ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.
9. Başvurucu; eşinin ve iki yaşındaki çocuğunun, bulunduğu ceza infaz kurumuyla aynı yerleşkedeki bir başka ceza infaz kurumunda tutulduğunu, özellikle çocuğuyla görüşebilmek için defalarca başvuru yaptığını fakat olumlu yanıt alamadığını belirtmiştir. Açık görüşe izin verilmemesi nedeniyle özellikle çocuğuyla yakın temas kuramadığını ve ailece mağdur olduklarını vurgulayan başvurucu aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Bakanlık, hükümlü ve tutukluların özel ve aile hayatının sınırlandırılmasının ceza infaz kurumunda tutulmanın kaçınılmaz ve doğal bir sonucu olduğu görüşünü bildirmiştir. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.
10. Başvuru, aile hayatına saygı hakkı kapsamında incelenmiştir.
11. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
12. Devletin hükümlü ve tutukluların ailesi ve yakınlarıyla iletişimini devam ettirecek önlemleri alması pozitif yükümlülüklerinin bir gereği olsa da hukuka uygun bir tutulmadan kaynaklanan kaçınılmaz sonuçlar nedeniyle aile hayatı kapsamındaki temasın sınırlandırılması doğaldır. Kamu düzeninin ve kurum güvenliğinin sağlanması yönündeki meşru amaç doğrultusunda ve makul bir gerekliliğin olması durumunda gerekçeleri ilgili ve yeterli şekilde açıklanarak belirli bir süre boyunca söz konusu pozitif yükümlülüğün karşılanmaması da olağan kabul edilebilir. Ancak aile hayatına saygı hakkının gereklerinin mümkün olan ilk fırsatta yerine getirilmesi ve mahpusların ailesiyle olan temasının hızlı şekilde yeniden sağlanması bir gerekliliktir. Bu husustaki ilkelere Esra Aydın (B. No:2016/57050, 3/7/2019, §§ 50-56) kararında yer verilmiştir.
13. Farklı yerleşkelerde veya farklı şehirlerde bulunan ceza infaz kurumlarında barındırılan mahpusların birbirleriyle yüz yüze görüştürülmeleri beklenemez. Ancak yakın aile bağı olan bu durumdaki mahpusların birbirleriyle uygun vasıtalar aracılığıyla görüştürülmelerinin sağlanması gerekir. Öte yandan aynı yerleşke içindeki farklı ceza infaz kurumlarında tutulan yakın aile bireylerinin gerekli güvenlik önlemleri alınarak mümkün olduğunca belirli dönemlerde yüz yüze görüştürülmeleri aile hayatına saygı hakkının gerekli kıldığı yükümlülüğün bir parçası olarak değerlendirilmelidir. Nitekim belirtilen son hâlde aile bireylerinin yüz yüze görüştürülmeleri kamusal makamlara katlanılması mümkün olmayan bir külfet yüklememektedir. Elbette aile bireylerinin birbirleriyle temas etmesine ve aile ilişkilerinin sürdürülmesini sağlamaya elverişli kabul edilen uygun vasıtaların, suç işlenmesinin önlenmesi ya da yasa dışı haberleşmenin önüne geçilmesi amacıyla ilgili idare tarafından denetlenmesi ve gerektiğinde izlenmesi de mümkündür. Bu şekilde denetleme ve izleme yetkileri olmasına rağmen haklı bir gerekçe olmaksızın kamusal makamlar tarafından tutuklu ya da hükümlünün ailesiyle asgari bir iletişim kurmasına imkân sağlanmaması aile hayatına saygı hakkının ihlaline neden olabilir (Esra Aydın, § 54, 55).
14. 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un 83. maddesinde görüşlerin kapalı ve açık olmak üzere iki biçimde yaptırılacağı, koşul ve sürelerinin ise Adalet Bakanlığı tarafından hazırlanan yönetmelikle belirleneceği hüküm altına alınmıştır. Bu bağlamda kanun koyucunun idareye verdiği düzenleme yetkisi açık ya da kapalı görüşlerden birini tercih edebilmesine ilişkin değil, bu iki görüşün koşul ve sürelerini belirlemesine yöneliktir. Nitekim 17/6/2005 tarihli ve 25848 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Hükümlü ve Tutukluların Ziyaret Edilmeleri Hakkında Yönetmelik'te (Yönetmelik) açık ve kapalı görüşlere ilişkin hususlar ayrı ayrı düzenlenmiştir.
15. Açık ve kapalı görüş yöntemi arasındaki temel ayrım, açık görüşte maddi temasa imkân verilirken kapalı görüşte böyle bir olanağın bulunmamasıdır. Kanun koyucunun farklı iki görüş şekli belirlemesi, niteliği nedeniyle aile ilişkilerinin sürdürülmesinin gözetildiğini de ortaya koymaktadır. Şüphesiz aynı ceza infaz kurumda ya da aynı yerleşke içindeki farklı ceza infaz kurumlarında tutulan eşlerin belirli aralıklarla ve gerekli tedbirler alınarak yüz yüze görüştürülmeleri konusunda kamusal makamlara yüklenen külfetin katlanılması güç bir durum oluşturmadığı söylenebilir. Nitekim Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarında da bu durumda olan eşlerin belirli aralıklarla ve gerekli tedbirler alınarak yüz yüze görüştürülmeleri konusunda kamusal makamlara yüklenen külfetin katlanılması güç bir durum oluşturmadığı vurgulanmıştır (benzer yönde bir karar için bkz. Ahmet Akdoğan, B. No: 2017/23056, 2/6/2020, § 40). Bu bağlamda infaz kurumunda tutulmanın sonuçları gözönüne alınarak aile birliğini sağlamak konusundaki pozitif yükümlülük, gerekli tedbirlerin alınmasını da gerektirmektedir. Öte yandan bu hususta katlanılması güç bir külfetin olması hâlinde ceza infaz kurumlarınca bu durum yeterli gerekçeyle ortaya konulmalıdır.
16. Yönetmelik'in 14. maddesi ve 5/12/2018 tarihli ve 30616 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Hükümlü ve Tutukluların Ziyaret Edilmeleri Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik ile değiştirilen 9. maddesi bir bütün olarak değerlendirildiğinde aynı ceza infaz kurumu ya da birden fazla ceza infaz kurumunun bir arada bulunduğu yerleşkedeki farklı ceza infaz kurumlarında tutulan eşlerin açık ve kapalı görüş yapabilmesine ilişkin düzenlemelerin var olduğu görülmektedir (Önder Bozkurt, B. No: 2019/7002, 2/3/2023, §§ 10-13, 31).
17. Somut olayda başvurucunun eşi ve özellikle iki yaşındaki çocuğuyla yeterli teması sağlayabilmek amacıyla açık görüş yapma talebinde bulunduğu anlaşılmaktadır. Öncelikle başvurucunun bu minvalde Başsavcılığa yazmış olduğu talep yazısına cevaben Başsavcılık tarafından Kuruma gönderilen 20/3/2019 tarihli yazıda başvurucunun açık görüş talebiyle ilgili olarak somut bir netice ortaya konulmadığını vurgulamak gerekir. Bununla birlikte Kurum, başvurucunun açık görüş talebinin reddine karar vermiştir. Başvurucunun aynı gerekçelerle yaptığı şikâyet ve itiraz başvuruları da İnfaz Hâkimliği ve Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Kurum kararının usule ve yasaya uygun olduğu belirtilerek reddedilmiştir.
18. Aynı yerleşke içindeki ceza infaz kurumlarında barındırılan tutuklu eşlerin ve beraberlerinde kalan küçük yaştaki çocukların yüz yüze görüştürülmeleri konusundaki taleplerinin kamusal makamlar tarafından uygun koşullar altında karşılanması gerekir. Nitekim aynı yerleşke içerisinde bulunan ceza infaz kurumlarında tutulan eşlerin belirli aralıklarla ve gerekli tedbirler alınarak yüz yüze görüştürülmeleri konusunda kamusal makamlara yüklenen külfetin katlanılması güç bir durum oluşturmadığı değerlendirilmektedir.
19. Bununla birlikte başvurucunun iki yaşındaki küçük çocuğuyla temas sağlayabilmesinin kapalı görüşte mümkün olabileceğini kabul etmenin zor olduğu vurgulanmalıdır. Somut olayda anne olan eşin bakım ve gözetiminde bulunan küçük yaştaki çocukla başvurucu babanın temasının ancak açık görüşte sağlanabileceğini kabul etmek gerekmektedir. Öte yandan belirtmek gerekir ki başvurucunun bu bağlamdaki talep, şikâyet ve itirazının reddiyle ilgili olarak Kurum ve derece mahkemeleri tarafından ilgili ve yeterli bir gerekçe de ortaya konulmamıştır.
20. Sonuç olarak başvurucuya aynı yerleşkedeki başka bir ceza infaz kurumunda bulunan eşi ve küçük çocuğuyla açık görüş hakkı tanınmak suretiyle yüz yüze görüşme imkânının verilmediği görülmektedir. Bu nedenle kamusal makamlarca aile hayatına saygı hakkı kapsamındaki pozitif yükümlülüklerin gereğinin yerine getirilmediği sonucuna varılmıştır.
21. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
III. GİDERİM
22. Başvurucu; ihlalin tespitine, yeniden yargılama yapılmasına ve 500.000 TL tazminat ödenmesine karar verilmesi talebinde bulunmuştur.
23. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasında düzenlenen bireysel başvuruya özgü yeniden yargılama kurumunun özelliklerine ilişkin kapsamlı açıklamalar için bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).
24. Öte yandan ihlalin niteliği dikkate alındığında başvurucuya net 30.000 TL manevi tazminat ödenmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
IV. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. Aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
C. Anayasa'nın 20. maddesinde güvence altına alınan aile hayatına saygı hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
D. Kararın bir örneğinin aile hayatına saygı hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Kayseri 1. İnfaz Hâkimliğine (E.2019/1056, K.2019/1153) GÖNDERİLMESİNE,
E. Başvurucuya net 30.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
F. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
G. Kararın bir örneğinin bilgi için Kayseri 1. Ağır Ceza Mahkemesi (2019/1074 D.İş) ile Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 2/3/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.