TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
AZİZ YILMAZ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2019/9039)
|
|
Karar Tarihi: 23/5/2023
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Muammer TOPAL
|
|
|
Recai AKYEL
|
|
|
Selahaddin MENTEŞ
|
|
|
İrfan FİDAN
|
Raportör
|
:
|
Murat İlter DEVECİ
|
Başvurucu
|
:
|
Aziz YILMAZ
|
Vekili
|
:
|
Av. Deniz KAYILIOĞLU
|
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, temyiz başvurusunun süre yönünden reddedilmesi nedeniyle mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddia ile başvuruya konu tazminat davasında yapılan yargılamayla ilgili sair iddialara ilişkindir.
2. Başvurucu, kamuoyunda balyoz darbe planı davası olarak bilinen yargılama sürecinde Türkiye Cumhuriyeti İcra Vekilleri Heyetini cebren iskat veya vazife görmekten cebren menetmeye teşebbüs suçundan süreli hapis cezasına mahkûm edilmiştir. Sözü edilen yargılama sürecindeki hak ihlalleri nedeniyle yapılan bireysel başvuruda (Sencer Başat ve diğerleri [GK], B. No: 2013/7800, 18/6/2014), gerekçeli karar ve tanık dinletme hakları ile silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkesinin ihlal edildiğine karar verilmiştir. İhlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Anayasa Mahkemesince verilen karar yargılamayı yapan ilk derece mahkemesine gönderilmiştir. Yeniden yapılan yargılamada başvurucunun beraatine karar verilmiştir. Bu karar kesinleşmiştir. Bahsi geçen yargısal süreçte başvurucu üç yıla yakın bir süre ceza infaz kurumunda tutulmuştur.
3. Başvurucu, haksız tutuklama nedeniyle kendisine maddi tazminat olarak 460.138,25 TL, manevi tazminat olarak 1.627.500 TL ödenmesi için ağır ceza mahkemesinde dava açmıştır. Dava dilekçesine göre başvurucunun uğradığı maddi zarar kalemleri şunlardır:
i. Başvurucu tutuklandığında albaydır. Tutuklanmış olmasaydı 30/8/2012 tarihinde kıdemli albay olacak ve bu tarihten itibaren kıdemli albay maaşı alacaktır ancak 27/7/1967 tarihli ve 926 sayılı Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanunu’nun 33. maddesi başvurucuya albay ile kıdemli albay maaşı arasındaki farkın ödenmesine engel olmuştur. Sözü edilen maddeye göre tutuklanmaları nedeniyle terfi edemeyen ve rütbe kıdemliliği onanmayan askerlerin rütbe terfi ve rütbe kıdemlilikleri; haklarında kovuşturmaya yer olmadığına, kamu davasının açılmasının ertelenmesine veya düşmesine yahut ortadan kaldırılmasına, firar ya da izin tecavüzü suçlarından verilecekler hariç olmak üzere hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, beraatine, kısa süreli hapis cezasının seçenek yaptırımlara çevrilmesine veya cezanın ertelenmesine karar verilmesi şartıyla hükmün veya kararın kesinleşme tarihinden geçerli olarak yapılıp emsalleri tarihine götürülür. Bu şekilde yapılan terfi ve rütbe kıdemliliklerinde maaş farkı ödenmez. Dolayısıyla başvurucu, haksız tutuklama nedeniyle kıdemli albay maaşına geç kavuşmuştur.
ii. Başvurucunun ceza infaz kurumunda tutulduğu süre zarfında eşi ve çocuğu, başvurucuyu ziyaret etmek için masraf yapmıştır.
iii. 22/6/1978 tarihli ve 2155 sayılı Bazı Kamu Personeline Tayın Bedeli Verilmesi Hakkında Kanun uyarınca başvurucuya her ay ödenen tayın bedeli, tutukluluk süresince başvurucunun maaşından kesilmiştir. Başvurucu tutuklanmasaydı başvurucunun maaşında böyle bir kesinti olmayacaktı.
iv. Başvurucu, tutuklu kaldığı ceza infaz kurumunda hayatını sürdürebilmek için çeşitli harcamalar yapmıştır.
v. Asılsız suçlamalar nedeniyle başvurucu, oğlunun kaydını başka okula naklettirmiş ve iki okul arasındaki eğitim farkını ortadan kaldırmak için oğluna özel ders aldırmıştır.
vi. Başvurucu, haksız tutuklandığı ve adil yargılanmadığı iddiasıyla Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) başvuru yapmıştır. Bu başvuru nedeniyle bir miktar harcama yapmıştır.
vii. Suçlamalar nedeniyle yapılan çeşitli bilgi edinme başvuruları bir miktar harcama gerektirmiştir.
viii. Başvurucu, ceza infaz kurumunda sağlığının bozulması nedeniyle birtakım harcamalar yapmıştır.
ix. Başvurucu, tutuklu kaldığı süreçte emsallerine göre daha az Ordu Yardımlaşma Kurumu (OYAK) aidatı ödemek zorunda bırakılmıştır. Böylece eksik aidat ödemesi nedeniyle eksik kısma tekabül eden nemadan mahrum kalmıştır.
x. Başvurucu, hakkında yürütülen ceza yargılaması ile Anayasa Mahkemesine ve AİHM’e yaptığı başvurular için hukuki yardım aldığı avukatına ödeme yapmıştır. Ayrıca haksız tutukluluk nedeniyle açtığı dava için de avukatıyla belirli bir ücret karşılığında anlaşmıştır.
xi. Anayasa Mahkemesince verilen ihlal kararı sonrasında yapılan yeniden yargılama duruşmaları için başvurucu bazı yol ve konaklama harcaması yapmıştır.
xii. Başvurucunun tutuklanmasının ardından başvurucunun ailesi lojmandan çıkıp ev kiralamak zorunda kalmıştır. Başvurucu her ay, lojman için ödenmesi gereken bedel ile kiralanan ev için ödenen bedel arasındaki fark kadar zarara uğramıştır.
xiii. Tutukluluğu ve hakkındaki yargılama nedeniyle başvurucu, aktif görevlere atanamamıştır. Hâlbuki başvurucu gibi jandarma kıdemli albay olan ancak il jandarma komutanlığına veya eşiti komutanlıklara atanamayan kimse yoktur. Bu nedenle aldığı maaş ile tutuklanıp yargılanmasaydı atanacağı görevler için alacağı maaş arasındaki fark başvurucuya ödenmelidir.
xiv. Haksız tutuklama başvurucunun generalliğe terfi etmesine mâni olmuştur. Oysa başvurucunun 2014 veya 2015 yılında generalliğe terfi etme ihtimali çok yüksektir. Bu bakımdan başvurucu en az dört yıl süreyle generalliğe bağlı mali haklardan mahrum kalmıştır.
xv. Başvurucu, suçsuzluğunu ispat etmek için aldığı mütalaalar ve raporlar için uzmanlara, bilirkişilere ödemeler yapmıştır.
xvi. Avukatlarına vekâletname çıkarmak için başvurucu noterlere ödeme yapmıştır.
xvii. Başvurucu, avukatlık ücretini ödemek ve ceza infaz kurumundaki harcamalarını karşılayabilmek için arabasını alelacele değerinin altında satmak ve ceza infaz kurumundan çıktıktan sonra yeni bir araba almak zorunda kalmıştır. Ayrıca satın aldığı araç için yaptırdığı zorunlu mali ve kasko sigortaları için yaptığı ödemelerde başvurucu hasarsızlık indiriminden yararlanamamıştır. Tutuklama olmasaydı başvurucu, daha az sigorta primi ödeyecekti.
4. Başvurucunun uğradığı maddi zararların tespiti için bilirkişi incelemesine başvuran ağır ceza mahkemesi yaptığı yargılama sonunda, haksız olarak tutuklanması nedeniyle başvurucuya maddi tazminat olarak 89.066,79 TL, manevi tazminat olarak 650.000 TL ödenmesine karar vermiştir. Ağır ceza mahkemesinin hüküm altına aldığı maddi zarar kalemleri ile tutarları şöyledir:
-Kıdemli albay ve albay maaşları arasındaki fark 17.789 TL
-Yakınlarının başvurucuyu ceza infaz kurumunda ziyaret edebilmek için yaptığı masraflar 4.536,50 TL
-Tutukluluk süresince başvurucunun maaşından kesilen tayın bedeli 4.188,96 TL
-Başvurucunun avukatına ödediği vekâlet ücreti 17.600 TL
-Lojman için ödenmesi gereken bedel ile başvurucunun ailesinin kiraladığı ev için ödenen kira bedeli arasındaki fark 18.359,35 TL
-Başvurucunun terfi edememesinden kaynaklanan maddi zarar 25.269,54 TL
-Tutuklanması nedeniyle terfi edemeyen başvurucu için noksan kesilen OYAK aidatı 278.47 TL
-Başvurucunun AİHM’e bireysel başvuru nedeniyle yaptığı masraflar 773,83 TL
- Bilgi edinme başvuruları nedeniyle yaptığı harcamalar 193,15 TL
- Vekâletnameler için notere ödediği ücretler 77,99 TL
5. Ağır ceza mahkemesince verilen karara karşı hem başvurucu hem Maliye Hazinesi temyiz kanun yoluna başvurmuştur. Başvurucu temyiz dilekçesinde özetle hükmedilen manevi tazminatın yetersiz olduğunu ve kendisiyle aynı durumdaki kişiler için hükmedilene nazaran az olduğunu, maddi tazminat kalemlerinden bazılarının hukuka aykırı olarak reddedildiğini, bazı kalemlerin ise eksik şekilde hüküm altına alındığını ileri sürmüştür.
6. Temyiz incelemesini yapan Yargıtay 12. Ceza Dairesi (Ceza Dairesi); emsal uygulamaların oldukça üzerinde manevi tazminata hükmedildiği, bazı maddi zarar kalemleri yönünden eksik inceleme yapıldığı, bazı maddi zarar kalemleri yönünden ise hatalı değerlendirme yapıldığı gerekçesiyle ağır ceza mahkemesince verilen kararı bozmuştur. Ceza Dairesine göre;
- Kıdemli albay maaşı ile albay maaşı arasındaki farkın ödenmesine ilişkin olarak başvurucunun bağlı bulunduğu kuruma yaptığı bir başvuru olup olmadığı, başvurucunun bu konuda açtığı idari bir dava bulunup bulunmadığı ve davadan sonra bile olsa herhangi bir idari tasarrufla ödeme yapılmasına karar verilip verilmediği araştırılmalı, maaş farkının başka bir yolla ödenmesinin mümkün olmadığının belirlenmesi hâlinde bu miktarın başvurucuya ödenmesine karar verilmelidir.
- Tutuklanmamış olsaydı başvurucunun tutuklandığı tarihteki görevinden sonrabazı görevlere mutlaka atanacağı varsayılarak oluşacak muhtemel maaş kayıpları maddi tazminata eklenemez.
- Lojman için ödenmesi gereken bedel ile başvurucunun ailesinin kiraladığı ev için ödenen bedel arasındaki fark, eksik ödenen OYAK aidatları nedeniyle mahrum kalınan nema miktarı, tayın bedeli, AİHM’e yapılan bireysel başvuru nedeniyle ödenen kargo bedeli, bilgi edinme başvuruları ve benzeri işlemler nedeniyle ödenen posta giderleri ve haksız koruma tedbiri nedeniyle açılan tazminat davasında kullanılmak üzere avukata verilen vekâletname için notere ödenen tutar maddi zarar kapsamına dâhil edilemez.
- Tazminat davasının dayanağını oluşturan ceza yargılamasında başvurucunun vekâlet verdiği bir müdafinin yardımından yararlanıp yararlanmadığı tespit edilmelidir. Başvurucu vekâlet vermiş ise dava dosyasına sunulan 17.500 TL ödeme makbuzunun beraat kararından önce düzenlenip düzenlenmediği, buna ilişkin serbest meslek makbuzu bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Bahsedilen şekilde bir serbest meslek makbuzu varsa bu makbuzun üzerinde yazılı bedelden beraat kararının verildiği tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nde belirtilen 3.000 TL maktu vekâlet ücreti düşülmeli, geriye kalan miktar maddi zarar kapsamında değerlendirilmelidir.
- Haksız tutuklama nedenine dayalı açılmış başka bir dava olup olmadığı ilgili birimlerden sorulmalıdır.
7. Ceza Dairesinin bozma kararından sonraki yargılamada başvurucu, hakkında yürütülen ceza yargılaması ile Anayasa Mahkemesine ve AİHM’e yaptığı başvurular için avukatına ödediği ücrete yönelik talebinden feragat etmiştir. Bozma kararına uyan ağır ceza mahkemesi 3/7/2018 tarihinde; tutukluluk süresince eksik aldığı maaşlar ile eksik ödenen özlük hakların faizi ile birlikte başvurucuya ödendiğini belirtip bozma kararında yer alan maddi zarar kalemleriyle ilgili değerlendirmeleri tekrar ederek başvurucunun maddi tazminat talebini reddetmiş fakat başvurucuya manevi tazminat olarak 195.000 TL ödenmesine karar vermiştir. Kararda temyiz süresinin 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 291. maddesine göre on beş gün olduğu belirtilmiştir.
8. Başvurucu; ağır ceza mahkemesince verilen kararı, kararı öğrenmesinden sonraki dokuzuncu günde temyiz etmiştir. Temyiz dilekçesinde, maddi tazminat talebinin reddedilmesinin ve yetersiz manevi tazminata hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu ifade etmiştir. Maliye Hazinesi de hükmedilen manevi tazminatın fahiş olduğu ve haksız tutuklamaya neden olan kişilerin davaya dâhil edilmesi gerektiği iddiasıyla temyiz kanun yoluna başvurmuştur. Ceza Dairesi, bozma kararına konu ağır ceza mahkemesi kararının verildiği tarihte bölge adliye mahkemeleri henüz faaliyete başlamadığı için temyiz süresinin bir hafta olduğunu belirterek başvurucunun temyiz istemini süre yönünden reddetmiş; Maliye Hazinesinin temyiz istemini ise yerinde görmeyip ağır ceza mahkemesince verilen kararı onamıştır.
9. Anılan karar başvurucu vekilince 7/3/2019 tarihinde öğrenilmiş ve bireysel başvuru süresi içinde yapılmıştır.
10. Başvurucu eski hâle getirme isteminde bulunarak temyiz talebinin incelenmesi için dilekçe verse de Ceza Dairesi, ağır ceza mahkemesince verilen hükmün onandığını belirterek temyiz incelemesi yapılmasına yer olmadığına karar vermiştir.
11. Komisyon, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.
II. DEĞERLENDİRME
A. Mahkemeye Erişim Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
12. Başvurucu, temyiz süresinin on beş gün olduğu bildirilmesine ve sözü edilen süre içinde temyiz dilekçesi vermesine rağmen temyiz talebinin süre yönünden reddedilmesinden yakınmıştır. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir.
13. İhlal iddiası mahkemeye erişim hakkı kapsamında incelenmiştir.
14. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
15. İbrahim Mert Arıcı (B. No: 2018/37860, 19/1/2022, §§ 33-54) kararında konuyla ilgili genel ilkelerin ifade edilmesinin ardından temyiz süresinin bölge adliye mahkemesi tarafından hatalı gösterilmesi nedeniyle başvurucunun temyiz talebinin süre yönünden reddedilmesinin başvurucunun üzerinde ağır bir yüke sebep olduğu, başvurucunun katlanmak zorunda kaldığı külfetin hedeflenen meşru amaçla orantısız olduğu, dolayısıyla mahkemeye erişim hakkına müdahalenin ölçülü olmadığı sonucuna varılmıştır. Sözü edilen kararda da ifade edildiği gibi mahkemeler kanun yolu ve süresini taraflara doğru göstermekle yükümlüdür.
16. Somut olayda ağır ceza mahkemesi, temyiz süresini başvurucuya on beş gün olarak bildirdiği ve başvurucu da temyiz talebini bu süre içinde ağır ceza mahkemesine ilettiği için İbrahim Mert Arıcı kararında varılan sonuç işbu başvuru yönünden de geçerlidir.
17. Açıklanan gerekçelerle mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
B. Diğer İhlal İddiaları
18. Başvurucu; ağır ceza mahkemesince verilen kararın gerekçesinin makul olmamasından ve çelişki içermesinden, Ceza Dairesince verilen ilk karardaki hukuka aykırılıklardan, maddi tazminat talebinin reddedilmesinden ve hükmedilen manevi tazminatın yetersizliğinden şikâyet etmiştir.
19. Mahkemeye erişim hakkının ihlaline karar verilmesinin ve bu ihlalin neticelerinin ancak yeniden yargılama yapılması yoluyla giderilebilecek olmasının bir sonucu olarak başvurucunun ağır ceza mahkemesinin 3/7/2018 tarihli kararına yönelik temyiz talepleri Ceza Dairesince incelenecektir. Bu sebeple bahsi geçen iddiaların hukuki yönden vasıflandırılarak incelenmesine gerek görülmemiştir.
III. GİDERİM
20. Başvurucu; ihlalin tespiti, yeniden yargılama yapılması ve 100.000 TL maddi tazminat ile 500.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
21. Başvurucunun mahkemeye erişim hakkına yönelik ihlal başvurucunun temyiz hakkını kullanma imkânını kısıtlayıcı yorum ile süreden reddeden Ceza Dairesi kararından kaynaklanmaktadır. Bu durumda başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).
22. İhlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasının yeterli giderim sağlayacağı anlaşıldığından başvurucunun tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi gerekir.
IV. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Diğer ihlal iddiaları yönünden İNCELEME YAPILMASINA YER OLMADIĞINA,
D. Kararın bir örneğinin mahkemeye erişim hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak amacıyla Yargıtay 12. Ceza Dairesine (E.2018/7624, K.2019/425) iletilmek üzere Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesine (E.2017/252, K.2018/318) GÖNDERİLMESİNE,
E. Başvurucunun tazminat taleplerinin REDDİNE,
F. 364,60 TL harç ve 9.900 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 10.264,60 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
G. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
H. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 23/5/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.