|
TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
|
|
KARAR
|
|
|
|
HALİL ÇELEBİ BAŞVURUSU (2)
|
|
(Başvuru Numarası: 2020/10027)
|
|
|
|
Karar Tarihi: 16/7/2025
|
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
|
|
KARAR
|
|
|
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
|
Üyeler
|
:
|
Recai AKYEL
|
|
|
|
Selahaddin MENTEŞ
|
|
|
|
Muhterem İNCE
|
|
|
|
Yılmaz AKÇİL
|
|
Raportör
|
:
|
Hilmi Can TURAN
|
|
Başvurucu
|
:
|
Halil ÇELEBİ
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, aile mahkemesince verilen tedbir kararına yönelik itirazın tedbir kararını veren mahkeme tarafından değerlendirilip itiraz mercii tarafından itirazın değerlendirilmemesi nedeniyle mahkemeye erişim hakkı ile gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 17/3/2020 tarihinde yapılmıştır. Komisyon başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
3. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
4. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:
A. Başvuruya Konu Olaylar
5. Başvurucu, eşinin teyzesinin kızı olan A.G. tarafından oğluna psikolojik şiddet uygulandığı iddiasıyla 8/3/2012 tarihli ve 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun'a göre önleyici tedbir kararı verilmesini talep etmiştir. Kırıkkale 1. Aile Mahkemesi (Aile Mahkemesi) 2/1/2020 tarihli kararla A.G.nin başvurucunun oğlu Y.E.Ç.ye yönelik olarak üç ay boyunca kendisinin ve yakınlarının bulunduğu konuta, işyerine ve okula, yakınlarına, tanıklarına ve kişisel ilişki kurulmasına ilişkin hâller saklı kalmak üzere çocuklarına yaklaşmamasına itiraz yolu açık olmak üzere hükmetmiştir.
6. Aile Mahkemesinin 2/1/2020 tarihli kararı başvurucuya 18/1/2020 tarihinde tebliğ edilmiştir. Başvurucu, Aile Mahkemesinin tedbir kararı üzerine 20/1/2020 tarihli dilekçesiyle tedbir süresinin üç ay yerine altı aya uzatılması ve A.G. hakkında 6284 sayılı Kanun'un 5. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (f) bendinin uygulanmasını, bir diğer ifadeyle A.G. tarafından iletişim araçlarıyla veya sair surette rahatsız edilmemeyi talep etmiştir. Aile Mahkemesi 30/1/2020 tarihli ek kararla talebin reddine kesin olarak hükmetmiştir. Aile Mahkemesi başvurucunun 20/1/2020 tarihli dilekçesini de itiraz olarak değerlendirmemiş, verdiği 2/1/2020 tarihli tedbir kararına itiraz edilmediğinden bahisle 24/2/2020 tarihinde kesinleşme şerhi düzenlemiştir.
7. Karar gerekçesinde; başvurucunun şiddet mağduru çocuğun telefonunun olmadığını beyan ettiğinden talep edenin şiddet uygulayan hakkında 6284 sayılı Kanun'un 5. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (f) bendinin tedbirinin uygulanması talebinin reddine, A.G. hakkında verilen tedbir kararları devam ettiğinden, uzatılması için başvurucu tarafından yeni bir gerekçe sunulmadığından tedbir sürelerinin altı ay olarak uzatılması talebinin reddine karar vermek gerektiği ifade edilmiştir.
8. Aile Mahkemesinin 30/1/2020 tarihli kararı kanun yolu kapalı olarak verilmiş, başvurucuya 18/2/2020 tarihinde tebliğ edilmiştir.
9. Başvurucu 17/3/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
B. Başvuruya Konu Olaylarla Eş Zamanlı Diğer Olaylar
10. Başvurucunun eşinin kuzeni olan A.G., başvurucunun eşi ile geçimsizlik yaşadığını, başvurucunun kasten eşinin telefonuna dinleme uygulaması yükleyerek kendi aramalarının da bulunduğu kayıtlara eriştiğini, başvurucunun kendisine karşı bir takıntısı olduğunu ileri sürerek 6284 sayılı Kanun kapsamında başvurucu hakkında tedbir talebinde bulunmuştur.
11. Kırıkkale 1. Aile Mahkemesi 17/1/2020 tarihli kararı ile başvurucu hakkında A.G.'ye üç ay süre boyunca şiddet tehdidi, hakaret, aşağılama veya küçük düşürmeyi içeren söz ve davranışlarda bulunmasının yasaklanmasına, mağdurun ve mağdurun yakınlarının bulunduğu konuta, işyerine ve okula yaklaşmasının yasaklanmasına, gerekli görülmesi hâlinde üç ay boyunca kişinin şiddete uğramamış olsa bile yakınlarına, tanıklarına, kişisel ilişki kurulmasına ilişkin hâller saklı kalmak üzere çocuklarına yaklaşmamasına, şiddet uygulayanın iletişim araçlarıyla veya sair surette rahatsız etmesinin yasaklanmasına, itiraz yolu açık olmak üzere hükmetmiştir.
12. Başvurucu hakkındaki tedbir kararına karşı itiraz yoluna başvurmuştur. Kırıkkale 2. Aile Mahkemesi 31/1/2020 tarihli kararı ile itirazın reddine kesin olarak hükmetmiştir.
IV. İLGİLİ HUKUK
A. Ulusal Hukuk
13. 6284 sayılı Kanun'un "Tedbir kararının verilmesi, tebliği ve gizlilik" başlıklı 8. maddesi şöyledir:
" MADDE 8 – (1) Tedbir kararı, ilgilinin talebi, Bakanlık veya kolluk görevlileri ya da Cumhuriyet savcısının başvurusu üzerine verilir. Tedbir kararları en çabuk ve en kolay ulaşılabilecek yer hâkiminden, mülkî amirden ya da kolluk biriminden talep edilebilir.
(2) Tedbir kararı ilk defasında en çok altı ay için verilebilir. Ancak şiddet veya şiddet uygulanma tehlikesinin devam edeceğinin anlaşıldığı hâllerde, resen, korunan kişinin ya da Bakanlık veya kolluk görevlilerinin talebi üzerine tedbirlerin süresinin veya şeklinin değiştirilmesine, bu tedbirlerin kaldırılmasına veya aynen devam etmesine karar verilebilir.
(3) Koruyucu tedbir kararı verilebilmesi için, şiddetin uygulandığı hususunda delil veya belge aranmaz. Önleyici tedbir kararı, geciktirilmeksizin verilir. Bu kararın verilmesi, bu Kanunun amacını gerçekleştirmeyi tehlikeye sokabilecek şekilde geciktirilemez.
(4) Tedbir kararı, korunan kişiye ve şiddet uygulayana tefhim veya tebliğ edilir. Tedbir talebinin reddine ilişkin karar ise sadece korunan kişiye tebliğ edilir. Gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde ilgili kolluk birimi tarafından verilen tedbir kararı şiddet uygulayana bir tutanakla derhâl tebliğ edilir.
(5) Tedbir kararının tefhim ve tebliğ işlemlerinde, tedbir kararına aykırılık hâlinde şiddet uygulayan hakkında zorlama hapsinin uygulanacağı ihtarı yapılır.
(6) Gerekli bulunması hâlinde, tedbir kararı ile birlikte talep üzerine veya resen, korunan kişi ve diğer aile bireylerinin kimlik bilgileri veya kimliğini ortaya çıkarabilecek bilgileri ve adresleri ile korumanın etkinliği bakımından önem taşıyan diğer bilgileri, tüm resmi kayıtlarda gizli tutulur. Yapılacak tebligatlara ilişkin ayrı bir adres tespit edilir. Bu bilgileri hukuka aykırı olarak başkasına veren, ifşa eden veya açıklayan kişi hakkında 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun ilgili hükümleri uygulanır.
(7) Talep hâlinde ilgililere kişisel eşya ve belgelerinin kolluk marifetiyle teslimi sağlanır."
14. 6284 sayılı Kanun'un "İtiraz"başlıklı 9. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"(1) Bu Kanun hükümlerine göre verilen kararlara karşı tefhim veya tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde ilgililer tarafından aile mahkemesine itiraz edilebilir.
(2) Hâkim tarafından verilen tedbir kararlarına itiraz üzerine dosya, o yerde aile mahkemesinin birden fazla dairesinin bulunması hâlinde, numara olarak kendisini izleyen daireye, son numaralı daire için birinci daireye, o yerde aile mahkemesinin tek dairesi bulunması hâlinde asliye hukuk mahkemesine, aile mahkemesi hâkimi ile asliye hukuk mahkemesi hâkiminin aynı hâkim olması hâlinde ise en yakın asliye hukuk mahkemesine gecikmeksizin gönderilir.
(3) İtiraz mercii kararını bir hafta içinde verir. İtiraz üzerine verilen kararlar kesindir.”
B. Uluslararası Hukuk
1. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi
15. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (Sözleşme) 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:
"Herkes davasının, medeni hak ve yükümlülükleriyle ilgili uyuşmazlıklar ... konusunda karar verecek olan,... bir mahkeme tarafından ... görülmesini isteme hakkına sahiptir..."
2. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi İçtihadı
16. Sözleşme’de açıkça yer almasa da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) mahkemeye erişim hakkını adil yargılanma hakkının en temel unsurlarından biri olarak nitelendirmektedir (Roche/Birleşik Krallık [BD], B. No: 32555/96, 19/10/2005, § 117; Stanev/Bulgaristan [BD], B. No: 36760/06, 17/1/2012, § 229). AİHM, mahkemeye ulaşmayı aşırı derecede zorlaştıran ya da imkânsız hâle getiren uygulamaların mahkemeye erişim hakkını ihlal edebileceğini vurgulamaktadır (Golder/Birleşik Krallık [GK], B. No: 4451/70, 21/2/1975, § 36).
V. İNCELEME VE GEREKÇE
17. Anayasa Mahkemesinin 16/7/2025 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
18. Başvurucu, Aile Mahkemesi kararına yaptığı itirazın aynı Aile Mahkemesi tarafından değerlendirildiğini, itirazın tedbir kararını veren Aile Mahkemesini numara olarak izleyen aile mahkemesi tarafından değerlendirilmesi gerektiğini iddia etmiştir. Bunun yanında Aile Mahkemesince oğlunun A.G. tarafından iletişim araçları ile aranmasının yasaklanması talebinin oğlunun telefonu olmadığı gerekçesi ile reddedildiğini, A.G.nin birçok eylemini telefon ile gerçekleştirdiğini, dokuz yaşındaki oğlunun kendini korumaktan aciz olduğunu, mahkeme kararının A.G.nin oğlu ile iletişim kurmasına yasal zemin oluşturduğunu belirtmiştir. Bu çerçevede adil yargılanma hakkının ve eşitlik ilkesinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
19. Anayasa’nın "Hak arama hürriyeti" kenar başlıklı 36. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
"Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir."
20. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucular tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder. Somut olayda başvurucu; adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin şikâyeti yanında aile mahkemesinin kararına itiraz ettiğini, değerlendirmenin itiraz mercii tarafından yapılmadığını ileri sürmüştür. Aile Mahkemesinin verdiği tedbir kararına yapılan itirazı numara olarak kendisini izleyen aile mahkemesine göndermeyip itiraz hakkında kendisinin karar verdiği dikkate alındığında ihlal iddiasının mahkemeye erişim hakkı kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
21. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
a. Hakkın Kapsamı ve Müdahalenin Varlığı
22. Anayasa'nın 36. maddesinin birinci fıkrasında, herkesin yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddiada bulunma ve savunma hakkına sahip olduğu belirtilmiştir. Dolayısıyla mahkemeye erişim hakkı, Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan hak arama özgürlüğünün bir unsurudur. Diğer yandan Anayasa'nın 36. maddesine "adil yargılanma" ibaresinin eklenmesine ilişkin gerekçede, Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerce de güvence altına alınan adil yargılanma hakkının madde metnine dâhil edildiği vurgulanmıştır. Sözleşme'yi yorumlayan AİHM, Sözleşme'nin 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasının mahkemeye erişim hakkını içerdiğini belirtmektedir (Özbakım Özel Sağlık Hiz. İnş. Tur. San. ve Tic. Ltd. Şti., B. No: 2014/13156, 20/4/2017, § 34).
23. Mahkemeye erişim hakkı, bir uyuşmazlığı ve uyuşmazlık kapsamında bir talebi mahkeme önüne taşıyabilmek ve bunların etkili bir şekilde karara bağlanmasını isteyebilmek anlamına gelmektedir (AYM, E.2013/40, K.2013/139, 28/11/2013).
24. Somut olayda 6284 sayılı Kanun'a dayanılarak verilen tedbir kararına yapılan itirazın yine aynı aile mahkemesi tarafından reddedilmesi nedeniyle başvurucunun mahkemeye erişim hakkına yönelik bir müdahalenin bulunduğu anlaşılmıştır.
b. Müdahalenin İhlal Oluşturup Oluşturmadığı
25. Anayasa’nın 13. maddesi şöyledir:
"Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz."
26. Yukarıda anılan müdahale, Anayasa’nın 13. maddesinde belirtilen koşulları yerine getirmediği müddetçe Anayasa’nın 36. maddesinin ihlalini teşkil edecektir. Anılan madde uyarınca temel hak ve özgürlükler, demokratik toplum düzeninin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olmaksızın Anayasa'nın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu nedenle öncelikle başvurucunun mahkemeye erişim hakkına yapılan müdahalenin kanuni dayanağının bulunup bulunmadığının incelenmesi gerekir.
27. Hak ve özgürlüklerin, bunlara yapılacak müdahalelerin ve sınırlandırmaların kanunla düzenlenmesi bu haklara ve özgürlüklere keyfî müdahaleyi engelleyen, hukuk güvenliğini sağlayan demokratik hukuk devletinin en önemli unsurlarından biridir (Tahsin Erdoğan, B. No: 2012/1246, 6/2/2014, § 60).
28. Müdahalenin kanuna dayalı olması öncelikle şeklî manada bir kanunun varlığını zorunlu kılar. Şeklî manada kanun, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) tarafından Anayasa'da belirtilen usule uygun olarak kanun adı altında çıkarılan düzenleyici yasama işlemidir. Hak ve özgürlüklere müdahale edilmesi ancak yasama organınca kanun adı altında çıkarılan düzenleyici işlemlerde müdahaleye imkân tanıyan bir hükmün bulunması şartına bağlıdır. TBMM tarafından çıkarılan şeklî anlamda bir kanun hükmünün bulunmaması hakka yapılan müdahaleyi anayasal temelden yoksun bırakır (Ali Hıdır Akyol ve diğerleri [GK], B. No: 2015/17510, 18/10/2017, § 56).
29. Kanunun varlığı kadar kanun metninin ve uygulamasının da bireylerin davranışlarının sonucunu öngörebileceği ölçüde hukuki belirlilik taşıması gerekir. Bir diğer ifadeyle kanunun kalitesi de kanunilik koşulunun sağlanıp sağlanmadığının tespitinde önemlidir (Necmiye Çiftçi ve diğerleri, B. No: 2013/1301, 30/12/2014, § 55). Müdahalenin kanuna dayalı olması, iç hukukta müdahaleye ilişkin yeterince ulaşılabilir ve öngörülebilir kuralların bulunmasını gerektirir (Türkiye İş Bankası A.Ş. [GK], B. No: 2014/6192, 12/11/2014, § 44). Kanunilik unsuru yönünden değerlendirme yapılırken derece mahkemelerince müdahaleye imkân tanıyan kanun hükümlerinin yorumu ve bu hükümlerin olaya uygulanması bariz takdir hatası ya da açık keyfîlik içermediği sürece bu alanda bir inceleme yapılması bireysel başvurunun amacıyla bağdaşmaz. Ancak derece mahkemelerinin müdahaleye imkân tanıyan kanun hükmünü açık bir biçimde hatalı yorumladıkları ve uyguladıklarının tespiti hâlinde müdahalenin kanunilik temelinden yoksun olduğu sonucuna ulaşılabilir (Ramazan Atay, B. No: 2017/26048, 29/1/2020, § 29).
30. 6284 sayılı Kanun'un 9. maddesinin (2) numaralı fıkrasında; Hâkim tarafından verilen tedbir kararlarına itiraz üzerine dosya, o yerde Aile Mahkemesinin birden fazla dairesinin bulunması hâlinde, numara olarak kendisini izleyen daireye, son numaralı daire için birinci daireye, o yerde Aile Mahkemesinin tek dairesi bulunması hâlinde Asliye Hukuk Mahkemesine, Aile Mahkemesi Hâkimi ile Asliye Hukuk Mahkemesi Hâkiminin aynı hâkim olması hâlinde ise en yakın Asliye Hukuk Mahkemesine gecikmeksizin gönderileceği hükme bağlanmıştır.
31. Somut olayda başvurucuya Aile Mahkemesinin 2/1/2020 tarihli kararının 18/1/2020 tarihinde tebliğ edildiği, başvurucunun 20/1/2020 tarihli dilekçeyle, verilen tedbir kararına itiraz ettiği, incelemenin Kırıkkale 2. Aile Mahkemesi tarafından yapılmasını istediği ancak tedbir kararını veren mahkemenin itiraz dilekçesini itiraz makamına göndermek yerine kendisinin inceleyerek reddettiği görülmektedir.
32. Başvurucunun verdiği itiraz dilekçesi üzerine Aile Mahkemesinin itirazı numara olarak kendisini izleyen aile mahkemesine göndermesi gerekirken kendisinin incelediği, başvurucunun itirazını yeni bir tedbir talebi olarak değerlendirdiği ve kesin olarak karar verdiği tespit edilmiştir. Aile Mahkemesinin başvurucunun itirazını kendi incelemesi ile 6284 sayılı Kanun'un yanlış uygulandığı, bu durumda başvurucunun, hakkında Aile Mahkemesi tarafından verilen tedbir kararına karşı itiraz kanun yolunu da kullanamadığı açıktır. Bu itibarla başvurucunun 6284 sayılı Kanun'a dayanılarak verilen tedbir kararına karşı yaptığı itirazın görevli olmayan mahkeme tarafından incelenerek reddedilmesinin kanuni dayanağının bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
33. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
34. Başvurucu, gerekçeli karar hakkının ve eşitlik ilkesinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Mahkemeye erişim hakkı şikâyeti yönünden ulaşılan sonuç gözetildiğinde başvurucunun bu iddialarının ayrıca incelenmesine gerek görülmemiştir.
VI. GİDERİM
35. Başvurucu, ihlalin tespiti ile 15.000 TL maddi ve manevi tazminata karar verilmesi talebinde bulunmuştur.
36. Başvuruda tespit edilen anayasal hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar ve zorunluluk bulunmaktadır. Anayasa'nın 148. ve 153. maddeleri ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. ve 66. maddeleri uyarınca ihlal kararının gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatıp Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında belirtilen ilkelere ve gerekçelere uygun biçimde yürütülecek yargılama sonunda hak ihlalinin nedenlerini gidererek yeni bir karar vermektir (yeniden yargılama konusunda bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).
37. Öte yandan hak ihlali kararından Anayasa Mahkemesinin davanın sonucuyla ilgili olarak bir tutum sergilediği sonucu çıkarılmamalıdır.Anayasa Mahkemesince verilen hak ihlali kararı uyuşmazlığın sonuçlarından bağımsız olup davanın kabulüne, reddine ya da beraate veya mahkûmiyete karar verilmesi gerektiği anlamına gelmemektedir. Kural olarak, yargılamanın her aşamasında olduğu gibi ihlalin sonuçlarını gidermek üzere yeniden yapılacak yargılama sonunda da delillerin dava ile ilişkisini kurma ve bunları değerlendirip sonuç çıkarma yetkisi ilgili mahkemelere aittir.
38. Eski hâle getirme kuralı çerçevesinde ihlalin sonuçlarının bütünüyle ortadan kaldırılabilmesi için başvurucuya manevi zararları karşılığında net 15.000 TL manevi tazminat ödenmesine, maddi zarara ilişkin olarak ise başvurucunun bilgi/belge sunmaması nedeniyle maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.
VII. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Diğer ihlal iddialarının İNCELENMESİNE GEREK OLMADIĞINA,
D. Kararın bir örneğinin mahkemeye erişim hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Kırıkkale 1. Aile Mahkemesine (E.2020/2, K.2020/4 D. İş) GÖNDERİLMESİNE,
E. Başvurucuya net 15.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
F. 446,90 TL harç ve 30.000 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 30.446,90 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
G. Ödemelerin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
H. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 16/7/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.