TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
SUAT ÇELİK BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2020/11021)
Karar Tarihi: 1/11/2023
Başkan
:
Hasan Tahsin GÖKCAN
Üyeler
Muammer TOPAL
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
Selahaddin MENTEŞ
Muhterem İNCE
Raportör
Mücahit AYDIN
Başvurucu
Suat ÇELİK
Vekili
Av. Burhan AYDIN
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, pasaporta el konulmasına ilişkin yargılamada esaslı iddia ve itirazların karşılanmaması nedeniyle adil yargılanma hakkı kapsamında gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Yurt dışında ikamet eden ve çalışan başvurucu, pasaport süresinin uzatılması için yurt dışı temsilciliğine başvurmuştur. Temsilcilikçe başvurucu hakkında yürütülen ceza soruşturmasının derdest olması nedeniyle pasaporta el konulmuştur. Ceza soruşturmasının 18/7/2018 tarihinde takipsizlikle sonuçlanması üzerine başvurucu il nüfus ve vatandaşlık işleri müdürlüğünden pasaport üzerindeki tahditlerin kaldırılmasını ve pasaportun iadesini talep etmiştir. İdare tarafından verilen cevapta başvurucunun talebinin bilgi edinme hakkı kapsamı dışında kaldığının değerlendirildiği ifade edilmiştir.
3. Başvurucu, talebinin zımnen reddedilmesi üzerine söz konusu idari işlemin iptali için 15/9/2018 tarihinde dava açmıştır. İdare mahkemesi; başvurucu hakkında yürütülen soruşturma takipsizlikle sonuçlanmakla beraber başvurucunun eşi hakkında arama ve soruşturma kararları bulunduğunu, 6749 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanun'un (6749 sayılı KHK'nın kabulüne ilişkin Kanun) 5. maddesi uyarınca eşi hakkında yürütülen soruşturma nedeniyle başvurucunun pasaportuna el konulabileceğini, dava konusu işlemin darbe teşebbüsü sonrası alınan olağanüstü tedbirler kapsamında olduğunu belirterek davayı reddetmiştir.
4. Başvurucu 15/4/2019 tarihinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf mahkemesi; idare mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu, kaldırılmasını gerektiren bir nedenin bulunmadığı gerekçesiyle istinaf talebini 11/2/2020 tarihinde reddetmiştir.
5. İçişleri Bakanlığının 23/11/2020 tarihli yazısına göre başvurucu hakkındaki idari karar kaydının 19/8/2020 tarihinde kaldırıldığı ve başvurucunun pasaport almasına bir engel bulunmadığı anlaşılmaktadır.
6. Başvurucu, nihai hükmü 28/2/2020 tarihinde öğrendikten sonra 18/3/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
7. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
8. Başvurucu; kendisi hakkında yürütülen soruşturmanın takipsizlikle sonuçlanmasına rağmen eşi hakkında yürütülen soruşturma nedeniyle pasaportuna el konulduğunu, bu nedenle hukuk devleti, cezaların şahsiliği ve suç ve cezada kanunilik ilkelerinin ihlal edildiğini, el koyma işlemine dayanak oluşturan kanun hükmünün Anayasa Mahkemesince iptal edildiğini ancak iptal kararının istinaf mahkemesince dikkate alınmadığını, keyfî bir inceleme yapılarak iptal edilen kanun hükmü uyarınca karar verildiğini ve bu nedenle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Adalet Bakanlığı görüşünde başvurucu hakkındaki idari karar kaydının kaldırıldığı ve başvurucunun pasaport almasına bir engel kalmadığı hususunun başvurucunun mağdur sıfatı incelenirken dikkate alınması gerektiği belirtilmiştir. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanında başvuru formunda yer alan talep ve iddialarını yenilemiştir.
9. Somut olayda başvurucu yurt dışıyla olan bağlarından ve bulunduğu ülke dışına çıkmasına ilişkin olarak kişisel, ailevi, ekonomik veya mesleki bağlamda herhangi bir olay veya olgudan bahsetmemiştir (bu hususlardaki değerlendirmeler için bkz. Yağmur Erşan [GK], B. No: 2018/36451, 27/10/2021; Onur Can Taştan [GK], B. No: 2018/32475, 27/10/2021). Bu nedenle başvuru, özel hayata ve aile hayatına saygı hakkı yönünden incelenmemiş, gerekçeli karar hakkı yönünden incelenmiştir.
10. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
11. Anayasa'nın 141. maddesinin üçüncü fıkrasında “Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır.” denilerek mahkemelere kararlarını gerekçeli yazma yükümlülüğü yüklenmiştir. Anayasa’nın bütünlüğü ilkesi gereği anılan Anayasa kuralı gerekçeli karar hakkının değerlendirilmesinde gözönünde bulundurulmalıdır (Abdullah Topçu, B. No: 2014/8868, 19/4/2017, § 76). Gerekçeli karar hakkı, kişilerin adil bir şekilde yargılanmalarını sağlamayı ve denetlemeyi amaçlamaktadır. Bu hak, tarafların muhakeme sırasında ileri sürdükleri iddialarının kurallara uygun biçimde incelenip incelenmediğini bilmeleri ve demokratik bir toplumda kendi adlarına verilen yargı kararlarının sebeplerini toplumun öğrenmesinin sağlanması için de gereklidir (Sencer Başat ve diğerleri [GK], B. No: 2013/7800, 18/6/2014, §§ 31, 34).
12. Bununla birlikte mahkemelerin anılan yükümlülüğü, yargılamada ileri sürülen her türlü iddia ve savunmaya karar gerekçesinde ayrıntılı şekilde yanıt verilmesi gerektiği şeklinde anlaşılamaz. Ancak derece mahkemeleri, kendilerine sunulan tüm iddialara yanıt vermek zorunda değilse de (Yasemin Ekşi, B. No: 2013/5486, 4/12/2013, § 56) davanın esas sorunlarının incelenmiş olduğu gerekçeli karardan anlaşılmalıdır. Makul gerekçe; davaya konu olay ve olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak, olay ve olgular ile hüküm arasındaki bağlantıyı gösterecek nitelikte olmalıdır (İbrahim Ataş, B. No: 2013/1235, 18/6/2013, § 24). Aksi bir tutumla mahkemenin davanın sonucuna etkili olduğunu kabul ettiği bir husus hakkında ilgili ve yeterli bir yanıt vermemesi veya yanıt verilmesini gerektiren usul ya da esasa dair iddiaların cevapsız bırakılmış olması hak ihlaline neden olabilecektir (Sencer Başat ve diğerleri, § 39).
13. Nitekim Anayasa Mahkemesi tarafından İnan Özdemir Taştan kararında (B. No: 2018/34137, 25/5/2022) pasaportu iptal edilen başvurucunun, hangi eylemleri ya da ilişkileri nedeniyle yurt dışına çıkışının engellendiğinin yetersiz inceleme ve gerekçe nedeniyle belirsizliğini koruduğu vurgulanarak gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine karar verilmiştir.
14. Somut olayda başvurucunun pasaportuna hakkında yürütülen soruşturma nedeniyle el konulmuştur. Başvurucu hakkındaki soruşturma takipsizlikle sonuçlanmış ancak eşi hakkında yürütülen soruşturma nedeniyle pasaport iade talebi reddedilmiştir. İdari işleme dayanak teşkil eden 6749 sayılı KHK'nın kabulüne ilişkin Kanun'un 5. maddesinin (2) numaralı fıkrası Anayasa Mahkemesinin E.2016/205, K.2019/63, 24/7/2019 tarihli kararıyla iptal edilmiştir. Buna karşın iptal kararı istinaf incelemesinde dikkate alınmamış, başvurucu hakkında bir soruşturma ya da yasal tedbir olmadığı hâlde sırf eşi hakkında yürütülen soruşturma nedeniyle pasaport iade talebi reddedilmiştir. Derece mahkemesi kararlarında idari işlemin dayanağı tekrar edilmekle yetinilmiş başvurucunun pasaportunun iadesinin neden sakıncalı olduğuna dair somut olay ve olgulara dayalı bir değerlendirme yapılmamıştır.
15. Bunun yanında derece mahkemeleri kararlarında başvurucunun pasaport iade talebi pasaport veya seyahat vesikası verilmesinin yasak olduğu hâllere ilişkin 5682 sayılı Kanun'un 22. maddesi kapsamında da tartışılmadığı, başvurucunun pasaport veya seyahat vesikası verilmesi yasak olan kişiler arasında bulunup bulunmadığına ilişkin bir değerlendirme yapılmadığı görülmektedir. Derece mahkemelerince davanın sonucuna etkili olabilecek bu husus hakkında ilgili ve yeterli bir gerekçe ortaya konulmamış, başvurucunun pasaport iade talebinin reddedilmesi şeklinde ortaya çıkan maddi olaya ilişkin hukuksal düzenlemeler, derece mahkemeleri tarafından kurulan hüküm ile bağlantılandırılmamıştır.
16. Sonuç olarak başvurucunun pasaportuna el konulmasına ilişkin bir mahkeme kararının mevcut olmadığı, pasaporta el konulmasına dayanak teşkil eden hüküm iptal edilmesine rağmen bu durumun istinaf mahkemesince dikkate alınmadığı, pasaporta el konulmasının başvurucunun eylemleri ya da ilişkileriyle de ilintilendirilmediği görülmüştür. Başvurucunun uyuşmazlığın çözümü için esaslı nitelikteki iddia ve itirazları derece mahkemelerince konu ile ilgili makul ve yeterli bir gerekçeyle karşılanmamıştır. Bu şekilde geçici olması öngörülen bir tedbirin uzun süre devam ettirilmesine sebep olunduğu anlaşılmıştır. Bu sebeple yargılama süreci bir bütün olarak değerlendirildiğinde başvurucunun gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.
17. Açıklanan gerekçelerle, Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamında gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
III. GİDERİM
18. Başvurucu, ihlalin tespiti ile 100.000 maddi ve 100.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
19. Başvurucu hakkında tesis edilen idari tahdidin kaldırıldığı ve pasaport almasına bir engel kalmadığı dikkate alındığında ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmamaktadır.
20. Eski hâle getirme kuralı çerçevesinde ihlalin sonuçlarının bütünüyle ortadan kaldırılabilmesi için manevi zararları karşılığında başvurucuya net 18.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir. Başvurucu, maddi zarara ilişkin olarak bilgi/belge sunmadığından maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.
IV. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamında gerekçeli karar hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Başvurucuya net 18.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
D. 446,90 TL harç ve 18.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 19.246,90 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
E. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin bilgi için Antalya 3. İdare Mahkemesi (E.2018/1025, K.2019/190) ve Konya Bölge İdare Mahkemesi (E.2019/1165, K.2020/374) ile Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 1/11/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.