TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
BİRGÜL MIZRAK BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2020/11738)
Karar Tarihi: 2/11/2023
Başkan
:
Kadir ÖZKAYA
Üyeler
Engin YILDIRIM
M. Emin KUZ
Basri BAĞCI
Kenan YAŞAR
Raportör
Ayşe Didem ÖZDEMİR AKCA
Başvurucu
Birgül MIZRAK
Vekili
Av. Can TOMBUL
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, gözaltında fiziksel şiddete maruz kalınması ve olay hakkında etkili bir ceza soruşturması yürütülmemesi nedeniyle insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Başvurucu, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca (Başsavcılık) yürütülen soruşturma kapsamında 16/12/2018 tarihinde Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme suçunu işlediği isnadıyla G.D. isimli kişi ile birlikte yakalanarak gözaltına alınmış ve 24/12/2018 tarihinde tutuklanmıştır.
3. İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü görevlilerince düzenlenen 16/12/2018 tarihli tutanakta, C. Holding isimli işyerine 12/12/2018 tarihinde bomba yerleştirilmesi eylemini gerçekleştiren şüphelilerin yakalanması için yürütülen soruşturma kapsamında yapılan çalışmada şüpheliler Birgül Mızrak ile kimliği tespit edilemeyen bir erkek şahsın kamera çalışmaları sonucu bulunabileceklerinin belirlendiği, bu kişilerin Ataşehir ilçesi Kayışdağı Mahallesi'nde yer alan adresin karşısındaki boş inşaat önünde görüldükleri, dur ihtarı üzerine fiziki direnerek kaçan şahıslara kademeli olarak zor kullanıldığı ve bu kişilerin yakalanıp kelepçelendikleri belirtilmiştir. Tutanakta yakalanan kişilerin olay yerinde bırakarak kaçmaya çalıştıkları çantalarında 1 adet savunma tipi el bombası, 4 adet torpil ve fitili, 2 adet uyku tulumu ile diğer malzemelerin ele geçirildiği belirtilmiştir. Başvurucu, tutanağı imzadan imtina etmiştir.
4. Başvurucu hakkında kolluk görevlilerince düzenlenen 16/12/2018 tarihli tutanakta başvurucunun nezarethaneye alınmadan önce üst arama işlemine direnmesi nedeniyle kademeli olarak zor kullanıldığı belirtilmiştir. Yine kolluk görevlilerince 16/12/2018 tarihinde düzenlenen ikinci tutanakta başvurucunun parmak izi alınması işlemine direnmesi nedeniyle kademeli olarak zor kullanıldığı belirtilmiştir.
5. Başvurucu hakkında kolluk görevlilerince düzenlenen 19/12/2018 tarihli Zor Kullanma Tutanağı'nda başvurucunun tükürük örneği alınması işlemine direnmesi nedeniyle kademeli olarak zor kullanıldığı belirtilmiştir.
6. Başvurucu ve diğer şüpheli G.D.nin gözaltı süresi İstanbul 10. Sulh Ceza Hâkimliğince 20/12/2018 tarihinde 4 gün uzatılmıştır.
7. Başvurucu, İstanbul 10. Sulh Ceza Hâkimliğinde 24/12/2018 tarihinde yapılan sorgusunda, sokak ortasında yakalandığını, gözaltında 8 gün müddetince kötü muameleye maruz kaldığını, darp raporlarının Haseki Hastanesinde mevcut olduğunu, taciz edildiğini, fiziki ve psikolojik baskıya maruz kaldığı için 8 gün açlık grevinde bulunduğunu, hangi suç ile suçlandığını anlamadığı için susma hakkını kullanmak istediğini ifade etmiştir.
8. Başvurucu hakkında Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesince düzenlenen raporlar şöyledir:
i. 16/12/2018 tarihli gözaltı giriş raporunda, yüzün sağ tarafında sınırları belirsiz dağınık seyirli kırmızı renkli ekimoz alanları, sol el dorsal yan yüzde yaklaşık 1 cm alanlı doku erezyonu mevcut olduğu,
ii. 17/12/2018 tarihli raporda, gözaltı giriş raporunda belirtilen lezyonlar dışında haricen yeni travmatik değişim saptanmadığı,
iii. 18/12/2018 tarihli gözaltı uzatım raporunda, gözaltında fiziksel travmaya maruz kaldığını ifade eden başvurucunun sol el sırtı serçe parmağı kökünde 0,1x0,5 cm'lik kabuklu lezyon, alın sağ kısımda birkaç adet 0,2x1 cm kırmızı ekimoz, alın sağ yanakta 3 cm çaplı ve 0,2x1 cm'lik birkaç adet kırmızı ekimoz, sağ göz altında 2 cm çaplı kırmızı renkli ekimoz, sağ üst göz kapağı üzerinde 0,5x2 cm kırmızı renkli ekimoz, sol göz altında 0,3x1,5 cm çaplı kırmızı renkli ekimoz, sol diz arka kısımda 5 cm çaplı daha çok yeşil renkte yeşil-mor renkli heterojen görünümde ekimoz mevcut olduğu,
iv. 19/12/2018 tarihli raporda, gözaltı uzatım raporunda belirtilen lezyonlar dışında haricen yeni travmatik değişim saptanmadığı, 20/12/2018 tarihli raporlarda 18/12/2018 tarihli rapor içeriği ile aynı bulguların mevcut olduğu, 21/12/2018 tarihli raporda, gözaltı giriş raporunda belirtilen lezyonlar dışında haricen yeni travmatik değişim saptanmadığı,
v. 22/12/2018 tarihli raporda sol göz altında 0,5x1 cm'lik kırmızı ekimoz, sağ üst göz kapağında 0,3 cm çaplı kırmızı renkli ekimoz bulunduğu,
vi. 23/12/2018 tarihli raporda, gözaltı giriş raporunda belirtilen lezyonlar dışında haricen yeni travmatik değişim saptanmadığı,
vii. 24/12/2018 tarihli raporda gözaltı süresince fiziksel travmaya maruz kalmadığını, 8 gündür sürdürdüğü açlık grevini sona erdireceğini ifade eden başvurucunun vücudunda harici yeni travmatik bulgu olmadığı belirtilmiştir.
9. Başvurucu 24/12/2018 tarihinde kötü muameleye maruz kaldığı iddiasıyla şikâyetçi olmuştur.
10. Başsavcılık tarafından şikâyet üzerine başlatılan soruşturmada başvurucunun Emniyet Müdürlüğünde bulunduğu tüm zaman dilimini kapsayacak şekilde kameraların kaydettiği görüntüler istenerek bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Bilgisayar programcı bilirkişi tarafından hazırlanan raporda nezarethane video kayıtlarının incelenmesi neticesinde ses kaydı bulunmadığı için bu konuda inceleme yapılamadığı, başvurucunun fiziksel şiddete maruz kaldığına ilişkin görüntü bulunmadığı bildirilmiştir. Alınan bilirkişi ek raporunda ise İstanbul 10. Sulh Ceza Hâkimliği duruşma salonu önünü gösteren ses kaydı bulunmayan görüntülerin incelenmesinde, başvurucu ile birlikte duruşma salonundan çıkan G.D.nin kelepçe takmak isteyen polis memurlarına direndiği için yere yatırıldığı, başvurucunun bu sırada direnmediği, görüntü kayıtlarının sonlanması nedeniyle sonrasında başvurucunun fiziksel şiddete maruz kalıp kalmadığının tespit edilemediği bildirilmiştir.
11. Başsavcılık tarafından İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğünde görevli polis memurları hakkında işkence yapma suçundan yürütülen soruşturmada 13/9/2019 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiştir. Kararda, şüphelilerin mağdurlara yasal yetkilerini aşarak ihbara konu eylemi gerçekleştirecek fiilleri işlediklerine dair kamu davası açmayı gerektirir kanıt ve emare elde edilemediği gerekçesi açıklanmıştır.
12. Başvurucunun yakalama sırasında, araç içinde ve gözaltı sırasında fiziksel şiddete, hakaret ve tehdide maruz kaldığını, yüzünün morluk ve şişliklerle kaplandığını, fotoğraflarının sosyal medyada tepkilere yol açtığını belirterek karara yaptığı itiraz İstanbul 1. Sulh Ceza Hâkimliğince itirazın yerinde görülmediği belirtilerek reddedilmiştir.
13. Başvurucu, kararı 19/2/2020 tarihinde öğrendikten sonra 17/3/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
II. DEĞERLENDİRME
14. Ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.
15. Başvurucu, yakalama anında fiziksel şiddete maruz kaldığını, yakalamadan sonra bindirildiği araçta elleri arkadan kelepçeli hâlde kaba dayağa ve hakarete maruz kaldığını, gözaltında cinsel tacize uğradığını, yine gözaltında uyutulmadığını, uzun süre ayakta soğukta bekletildiğini, psikolojik baskı uygulandığını, adliyeye sevkleri sırasında kaba dayağa maruz kaldığını ve yere yatırıldığını belirterek kötü muamele yasağının; aleyhe beyanda bulunmaya zorlanması nedeniyle adil yargılanma hakkının; yürütülen soruşturma neticesinde kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesi nedeniyle etkili başvuru hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
16. Bakanlık görüşünde yapılacak incelemede Anayasa ve mevzuat hükümlerinin Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarının dikkate alınması gerektiği bildirilmiştir.
17. Başvurucunun iddiaları kötü muamele yasağı kapsamında incelenmiştir.
18. Somut olayda başvurucunun hakarete ve gözaltında cinsel tacize maruz kaldığı, gözaltında kasıtlı olarak uyutulmadığı ve ayakta soğuk ortamda bekletildiği iddiaları, dosyadaki bilgi ve belgeler dikkate alındığında savunulabilir nitelikte değildir.
19. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan yakalama ve gözaltı sırasında fiziksel şiddete maruz kalınması nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
20. Devletin bireyin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına saygı gösterme yükümlülüğü, öncelikle kamu otoritelerinin bu hakka müdahale etmemelerini yani anılan maddenin üçüncü fıkrasında belirtilen şekillerde kişilerin fiziksel ve ruhsal zarar görmelerine neden olmamalarını gerektirir. Bu, devletin bireyin vücut ve ruh bütünlüğüne saygı gösterme yükümlülüğünden kaynaklanan negatif ödevidir. Devletin kişinin maddi ve manevi varlığını koruma hakkı kapsamında sahip olduğu pozitif yükümlülüğün usule ilişkin boyutu çerçevesinde bireyin bir devlet görevlisi tarafından hukuka aykırı olarak ve Anayasa’nın 17. maddesini ihlal eder biçimde muameleye tabi tutulduğuna ilişkin savunulabilir iddiasının bulunması hâlinde olay hakkında etkili bir resmî soruşturmanın yürütülmesi gerekmektedir. Bir kişinin devletin gözetim ve denetimi altında bulunduğu bir zaman diliminde yaralandığının tespit edilmesi hâlinde söz konusu yaralanmanın nasıl oluştuğu hususunda makul bir açıklama getirme yükümlülüğü devlete aittir (Cezmi Demir ve diğerleri, B. No: 2013/293, 17/7/2014, §§ 81, 94, 110; Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 25).
21. Başvurucu, hakkında yürütülen ceza soruşturması kapsamında yakalanarak gözaltına alınmıştır. Başvurucunun gözaltına alınmadan önce yapılan adli muayenesinde yüzün sağ tarafında ekimoz alanları, sol elde doku erozyonu mevcut olduğu tespit edilmiştir. Başvurucunun gözaltı uzatımından önce yapılan adli muayenesinde ise ilk rapordan farklı olarak alın ve göz bölgesi ile diz arka kısımda ekimozlar mevcut olduğu tespit edilmiştir.
22. Başvurucu yakalama sırasında, yakalamadan sonra bindirildiği araçta ve gözaltında fiziksel şiddete maruz kaldığını ileri sürmektedir.
23. Soruşturma mercii, başvurucunun yaralanma sebebini yakalamaya, nezarethane giriş aramasına, parmak izi ve tükürük örneği alınması işlemlerine direnmesi nedeniyle kademeli olarak fiziksel güç kullanılması ile açıklamıştır. Kovuşturmaya yer olmadığına dair kararda, başvurucunun özellikle göz bölgesindeki yaralanmanın nasıl meydana gelmiş olabileceğinin açıklanamadığı, yapılan açıklamanın da sağlık raporlarında tespit edilen yaralanmalar ile uyumlu olmadığı görülmüştür.
24. Somut başvuruda, başvurucuya yakalama anında ve sonrasında fiziksel güç uygulanmasının gerekli olduğunun soruşturma mercii tarafından ortaya konulamadığı, başvurucunun kamu makamlarının gözetiminde bulunduğu zaman diliminde meydana gelen yaralanmalarının ve özellikle gözaltı giriş raporundan farklı olan yaralanmalarının nasıl oluştuğuna ilişkin bir açıklamada bulunulmadığı, yapılan açıklamanın ise ikna edici olmadığı, devletin Anayasa’nın 17. maddesi kapsamında negatif yükümlülüğüne aykırı davrandığı sonucuna ulaşılmıştır.
25. Bu tespitlerden sonra kolluk görevlileri tarafından gerçekleştirilen eylemin hangi boyuta ulaştığı değerlendirilmelidir. Somut olay bir bütün olarak ele alındığında eylemin insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele olarak nitelendirilmesi mümkün görülmüştür.
26. Bireyin bir devlet görevlisi tarafından hukuka aykırı olarak ve Anayasa’nın 17. maddesini ihlal eder biçimde bir muameleye tabi tutulduğuna ilişkin savunulabilir bir iddiasının bulunması hâlinde sorumluların belirlenmesini ve gerekirse cezalandırılmasını sağlamaya elverişli, etkili bir soruşturmanın yapılması gerekir.
27. Başvurucu, kötü muamele gördüğü iddialarını ilk olarak kolluk tarafından götürüldüğü muayene sırasında ifade etmiş, adli rapora iddialar yansıtıldığı hâlde resen soruşturma başlatılmadığı anlaşılmıştır.
28. Başsavcılık tarafından başvurucunun şikâyeti üzerine başlatılan soruşturma yaklaşık 9 ayda neticelendirilmiştir. Bu durumda sürecin süratle tamamlanması için gerekli özenin gösterilmediği söylenemeyecektir.
29. Diğer taraftan, maddi olayın ortaya çıkarılması için şüphelilerin kimlik bilgileri tespit edilmemiş, ifadeleri alınmamış ve tutanaklardan hareketle sonuca ulaşılmıştır.
30. Bütün bu eksiklikler birlikte değerlendirildiğinde soruşturmanın kötü muamele iddialarının gerektirdiği derinlikte yürütülmediği anlaşılmaktadır. Sonuç olarak kötü muamele oluşturduğu iddia edilen eylemlerin ve olayın aydınlatılması amacıyla resen başlatılan etkili bir ceza soruşturması yürütülmediği, yapılan soruşturmada varılan sonuçların tüm bulguların kapsamlı ve nesnel analizine dayalı olması gerekliliklerine uyulma konusunda gerekli özenin gösterilmediği sonucuna ulaşılmıştır.
31. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında güvence altına alınan insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağının maddi ve usul boyutunun ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.
III. GİDERİM
32. Başvurucu, ihlalin tespit edilmesi ve 20.000 TL manevi tazminat ödenmesi talebinde bulunmuştur.
33. Başvuruda tespit edilen kamu makamlarının eylemlerinden ve soruşturma merciinin kovuşturmaya yer olmadığına dair kararından kaynaklanan hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden soruşturma yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği Cumhuriyet Başsavcılığı yapılması gereken iş, yeniden soruşturma işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (bkz. Mehmet Doğan ([GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).
34. İhlalin sonuçlarının bütünüyle ortadan kaldırılabilmesi için başvurucuya manevi zararları karşılığında talebi dikkate alınarak net 20.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.
IV. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. İnsan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
C. Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağının maddi ve usul boyutunun İHLAL EDİLDİĞİNE,
D. Kararın bir örneğinin insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden soruşturma yapılmak üzere İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına (Sor. No: 2018/214977) GÖNDERİLMESİNE,
E. Başvurucuya net 20.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE,
F. 18.800 TL vekâlet ücretinden oluşan yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
G. Ödemelerin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
H. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 2/11/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.