Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Recai AKYEL
|
|
|
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
|
|
|
Selahaddin MENTEŞ
|
|
|
Yılmaz AKÇİL
|
Raportör
|
:
|
Cihan BAYDERE
|
Başvurucular
|
:
|
1. Orpet Gümrük Müşavirliği Ltd. Şti.
|
Vekili
|
:
|
2. Unifood Gıda Endüstriyel Maddeler Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti.
|
|
:
|
Av. Faruk YALÇIN
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, transit refakat belgesi ile taşınan eşyanın beyan edilenden eksik çıktığının tespit edilmesi üzerine yapılan gümrük vergisi ve katma değer vergisi ek tahakkukuna yapılan itirazın süresinde olmadığı gerekçesiyle reddi işlemine karşı açılan davanın reddedilmesi nedeniyle mülkiyet ve adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 16/3/2020 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından, başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:
8. Başvuruculardan Unifood Gıda Endüstriyel Maddeler Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi (Unifood şirketi) Vietnam mukimi bir şirketten hindistan cevizi cinsi eşya satın almıştır.
9. Söz konusu eşya 28/8/2017 tarihli transit refakat belgesi ile Mersin Gümrük Müdürlüğünden (gümrük idaresi) Mersin Serbest Bölge Gümrük Müdürlüğüne sevk edilmiştir.
10. Transit refakat belgesinde 1.040 kap, 26.312 kilogram olarak gösterilen söz konusu eşyanın yapılan muayenede 400 kap, 10.120 kilogram olduğu tespit edilmiştir. Bunun üzerine transit refakat belgesinde rejim hak sahibi - asıl sorumlu olarak görülen diğer başvurucu Orpet Gümrük Müşavirliği Limited Şirketinden (Orpet şirketi) gümrük idaresince 9/11/2017 tarihli yazıyla izahat istenmiştir.
11. İzahat talebi üzerine başvurucu Orpet şirketi yerine Unifood şirketince 7/12/2017 tarihli dilekçe ile ek süre talebinde bulunulmuştur. Gümrük idaresince Orpet şirketi muhatap alınarak düzenlenen 8/12/2017 tarihli yazıyla süre uzatım talebi kabul edilmiştir. Daha sonra 4/1/2018 tarihli dilekçe ile ikinci kez süre uzatım talebinde bulunulmuşsa da gümrük idaresince yine Orpet şirketi muhatap alınarak düzenlenen 12/1/2018 tarihli yazıyla bu talebin kabul edilmediği Orpet şirketine tebliğ edilmiştir.
12. Başvurucu Orpet şirketinin süresi içerisinde eksik eşya ile ilgili olarak izahat vermemesi üzerine 1/8/2018 tarih ve ET000171 sayılı ek tahakkuk kararı ile asıl yükümlü sıfatı ile Orpet şirketi adına toplam 43.376,90 TL tutarında gümrük vergisi ve katma değer vergisi ek tahakkuku yapılarak yine bu şirkete 6/8/2018 tarihinde tebliğ edilmiştir.
13. Bunun üzerine Unifood şirketi tarafından 16/8/2018 tarihinde verilen dilekçe ile bahse konu ek tahakkuk kararına karşı Orta Akdeniz Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürlüğüne (Bölge Müdürlüğü) itiraz edilmiştir. Bölge Müdürlüğünce düzenlenen ve Unifood Şirketine hitaben yazılan 13/9/2018 tarihli yazı ile ek tahakkuk kararının rejim hak sahibi ve asıl sorumlu olan Orpet şirketi adına düzenlenip tebliğ edildiği, bu şirketin süresi içerisinde itirazda bulunmadığı, Unifood şirketinin ise işlemin muhatabı olmaması nedeniyle dilekçeye konu talebin değerlendirilemeyeceği bildirilmiştir.
14. Unifood şirketinin talebinin reddi üzerine bu kez Orpet şirketi tarafından 12/10/2018 tarihinde verilen dilekçe ile ek tahakkuk kararına itiraz edilmiştir. Bölge Müdürlüğünce Orpet şirketi muhatap alınarak düzenlenen 19/10/2018 tarihli yazı ile ek tahakkuk kararı 6/8/2018 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen itirazın yasal süresinden sonra 12/10/2018 tarihinde yapılması nedeniyle değerlendirmeye alınamayacağı gerekçesiyle başvurucunun talebi reddedilmiştir.
15. Başvurucu Orpet şirketi tarafından hakkında düzenlenen ek tahakkuk kararına yaptığı itirazın süresinde yapılmadığı gerekçesiyle reddine dair işlemin iptali istemiyle Mersin 1. Vergi Mahkemesi (Vergi Mahkemesi) nezdinde 21/11/2018 tarihinde dava açılmıştır. Vergi Mahkemesince, başvurucunun dilekçesinin Bölge Müdürlüğüne itiraz başvurusu formatında yazılması ve dilekçeyi imzalayan kişinin şirketi temsile yetkili olduğunu gösterir imza sirkülerinin dava dilekçesine eklenmemesi nedeniyle 4/12/2018 tarihli kararla 6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 3. maddesine uygun olmayan dava dilekçesinin reddine karar verilmiştir.
16. Bunun üzerine başvurucu Orpet şirketi tarafından usulüne uygun olarak düzenlenen 18/1/2019 tarihli dava dilekçesi ile dava yenilenmiştir. Başvurucu şirket dava dilekçesinde özetle Unifood şirketinin rejim hak sahibi ve asıl sorumlu olduğunu, bu şirket tarafından verilen izahat talebi ile ilgili olarak süre uzatım talebinin kabul edildiğini, fakat daha sonra bu şirket tarafından ek tahakkuk kararına itirazın muhatap kabul edilmeyerek reddedildiğini, kendileri tarafından verilen itiraz dilekçesinin ise süresinden sonra olduğu gerekçesiyle reddedildiğini, sürenin geçmesine Unifood şirketinin dilekçesine geç cevap vererek idarenin kendisinin neden olduğunu, gümrük eşyasının eksik gelmesinin kendi kusurundan kaynaklanmadığını ve fazla ödenen tutarın ihracatçı firmadan iade alındığını ileri sürmüştür.
17. Vergi Mahkemesince 23/5/2019 tarihinde verilen kararla başvurucu şirketin 27/10/1999 tarihli ve 4458 sayılı Gümrük Kanunu'nun 242. maddesinde düzenlenen on beş günlük itiraz süresi içerisinde hakkında düzenlenen ek tahakkuk kararına itirazda bulunmaması nedeniyle dava konusu itirazın reddi işleminde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle dava reddedilmiştir. Başvurucu Orpet şirketi tarafından yapılan istinaf başvurusu Konya Bölge İdare Mahkemesi 3. Vergi Dava Dairesi tarafından verilen 29/1/2020 tarihli kararla reddedilmiştir.
18. Nihai karar 19/2/2020 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir.
19. Başvurucu 16/3/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
A. Ulusal Hukuk
1. İlgili Mevzuat
20. 4458 sayılı Kanun'un 3. maddesinin ilgili kısımları şöyledir:
"Bu Kanunda geçen;
...
8. (Değişik: 18/6/2009-5911/1 md.) a) “Gümrük vergileri” deyimi, ilgili mevzuat uyarınca eşyaya uygulanan ithalat vergilerinin ya da ihracat vergilerinin tümünü;
b) “Gümrük yükümlülüğü” deyimi, yükümlünün gümrük vergilerini ödemesi zorunluluğunu;
...
11. "Yükümlü" deyimi, gümrük yükümlülüğünü yerine getirmekle sorumlu bütün kişileri;
...
20. (Değişik: 18/6/2009-5911/1 md.)
a) “Rejim hak sahibi” deyimi, kendi adına ve hesabına gümrük beyanını yapan veya hesabına gümrük beyanı yapılan kişi veya bu kişilere ait bir gümrük rejimi ile ilgili hakların ve yükümlülüklerin devredildiği kişiyi;
b) “Asıl sorumlu” deyimi, transit rejiminde rejim hak sahibini;
21. "İzin hak sahibi" deyimi, kendisine bir izin verilen kişiyi;
...
ifade eder."
21. 4458 sayılı Kanun'un 84. maddesinin ilgili kısımları şöyledir:
"1. Transit rejimi;
a) İthalat vergileri ve ticaret politikası önlemlerine tabi tutulmayan serbest dolaşıma girmemiş,
b) İhracatla ilgili gümrük işlemleri tamamlanmış,
eşyanın, gümrük gözetimi altında Türkiye Gümrük Bölgesi içindeki bir noktadan diğerine taşınmasına uygulanır.
2. Gümrük idareleri, transit rejimine tabi tutulan eşyanın Türkiye Gümrük Bölgesi içinde;
a) Yabancı bir ülkeden yabancı bir ülkeye,
b) Yabancı bir ülkeden Türkiye’ye,
c) Türkiye’den yabancı bir ülkeye,
d) Bir iç gümrük idaresinden diğer bir iç gümrük idaresine,
taşınmasına izin verir.
3. Transit rejimine tabi eşyanın Türkiye Gümrük Bölgesinde taşınması;
a) Transit rejimi beyanı kapsamında,
...
yapılır."
22. 4458 sayılı Kanun'un 86. maddesi şöyledir:
"1. Asıl sorumlu, eşyayı öngörülen süre içerisinde ve gümrük idareleri tarafından eşyanın ayniyetinin tespiti amacıyla alınan önlemlere uymak suretiyle, varış gümrük idaresine sağlam ve noksansız olarak sunmak ve transit rejimine ilişkin hükümlere uymakla yükümlüdür.
2. Asıl sorumlunun birinci fıkrada belirtilen yükümlülükleri saklı kalmak üzere, transit rejimine göre taşındığını bilerek eşyayı kabul eden taşıyıcı veya alıcı da eşyayı öngörülen süre içerisinde ve gümrük idareleri tarafından eşyanın ayniyetinin tespiti amacıyla alınan tedbirlere uymak suretiyle, varış gümrük idaresine sağlam ve noksansız olarak sunmakla yükümlüdür.
3. (Ek:24/10/2019-7190/2 md.) 183 ve 184 üncü maddeler kapsamında bir gümrük yükümlülüğü doğduğunda, asıl sorumlu, transit rejimine tabi tutulan eşya ile ilgili olarak gümrük idaresine karşı mali olarak sorumludur. 5607 sayılı Kanun uyarınca gümrük idaresince işlem yapıldığı hâllerde, asıl sorumlunun sorumluluğunun belirlenmesinde fiilin işlenmesinde dahlinin olup olmadığı hususu dikkate alınır."
23. 4458 sayılı Kanun'un 87. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"1. Transit rejiminin işleyişine ilişkin usul ve esaslar ile istisnalar yönetmelikle belirlenir.
..."
24. 4458 sayılı Kanun'un 183. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"1.Gümrük gözetimi altındaki ithalat vergilerine tabi eşyanın, kanuna aykırı olarak gümrük gözetimi dışına çıkarılması halinde gümrük yükümlülüğü doğar.
...
3. Bu Kanun hükümlerine göre;
a) Eşyayı gümrük gözetiminden çıkaran kişiler,
b) Bu çıkarma işine iştirak eden ve eşyanın gümrük gözetiminden çıkarıldığını bilen veya normal olarak bilmesi gereken kişiler,
c) Sözkonusu eşyayı elde eden veya elinde bulunduran ve bu eşyayı elde ettiği veya aldığı sırada gümrük gözetiminden çıkarıldığını bilen veya normal olarak bilmesi gereken kişiler,
d) Eşyanın geçici depolanmasında veya tabi tutulmuş olduğu gümrük rejiminin kullanılmasından doğan yükümlülükleri yerine getirmesi gereken kişiler,
Gümrük vergilerinden sorumludurlar."
25. 4458 sayılı Kanun'un 184. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"1. (Değişik: 18/6/2009-5911/43 md.) 183 üncü maddede belirtilen haller dışında;
a) İthalat vergilerine tabi eşyanın geçici depolanmasından veya tabi tutulmuş olduğu gümrük rejiminin uygulanmasından doğan yükümlülüklerden birinin yerine getirilmemesi,
b) Eşyanın söz konusu gümrük rejimine tabi tutulmasına veya nihai kullanımı nedeniyle indirimli yahut sıfır ithalat vergi oranı uygulanmasına ilişkin koşullardan birine uyulmaması hallerinde ve bu fiillerin geçici depolamanın veya ilgili gümrük rejiminin yanlış uygulanması sonucunu yarattığının tespit edilmesi, durumunda ithalat nedeniyle gümrük yükümlülüğü doğar.
...
3. Yükümlü, ithalat vergilerine tabi eşyanın geçici depolanmasından veya tabi tutulduğu gümrük rejiminin uygulanmasından doğan yükümlülükleri yerine getirmesi gereken kişi ya da söz konusu rejime tabi tutulması için konulmuş koşullara uyması gereken kişidir."
26. 4458 sayılı Kanun'un 197. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"1.Gümrük vergileri, tahakkukundan hemen sonra yükümlüye tebliğ edilir.
...
5. (Ek: 18/6/2009-5911/47 md.) Bu madde hükümlerine göre tebliğ edilen gümrük vergileri; 242 nci maddede belirtilen sürelerde itirazda bulunulmaması veya süresi içinde idari yargı mercilerine başvurulmaması hallerinde bu sürelerin bittiği tarihte kesinleşir; dava açılması halinde mahkemece yükümlü aleyhine verilen kararın gümrük idaresine tebliğ edildiği tarihte tahsil edilebilir hale gelir."
27. 4458 sayılı Kanun'un 242. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"1. Yükümlüler kendilerine tebliğ edilen gümrük vergileri, cezalar ve idari kararlara karşı tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde bir üst makama, üst makam yoksa aynı makama verecekleri bir dilekçe ile itiraz edebilir.
...
4. İtirazın reddi kararlarına karşı işlemin yapıldığı yerdeki idari yargı mercilerine başvurulabilir."
28. 7/10/2009 tarihli ve 27369 1. mükerrer sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Gümrük Yönetmeliği'nin (Yönetmelik) "Transit Rejimi" başlıklı üçüncü bölümünün "Kapsam ve tanımlar" kenar başlıklı 212. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"(Başlığı ile Birlikte Değişik:RG-1/8/2017-30141) ...
(2) Bu Bölümde geçen;
...
f) Rejim hak sahibi (asıl sorumlu): Transit rejimi beyanında bulunan veya hesabına transit rejimi beyanında bulunulan ve transit rejimi kapsamında gümrük idaresine karşı mali olarak sorumlu olan kişiyi,
...
ifade eder."
29. Yönetmelik'in "Transit beyanı" kenar başlıklı 213. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"...
(2) ... Kanunun 5 inci maddesi uyarınca, transit beyanı rejim hak sahibi adına ve hesabına doğrudan temsil yoluyla veya rejim hak sahibi hesabına olmak üzere rejim hak sahibinin dolaylı temsilcisi tarafından da yapılabilir.
..."
30. Yönetmelik'in "Rejim hak sahibinin yükümlülükleri" kenar başlıklı 221. maddesi şöyledir:
"(1) Rejim hak sahibi, Kanunun 86 ncı maddesi çerçevesinde;
a) Teminat aranmayan haller ve teminattan vazgeçmenin uygulandığı durumlar saklı kalmak üzere, transit rejimine konu eşyaya ilişkin doğabilecek gümrük vergilerinin ödenmesini sağlamak üzere gerekli teminatı vermekle,
b) Kontrolden sorumlu yetkili makamlarca talep edildiğinde ve belirlenen süre içinde gerekli tüm bilgi ve belgeleri sunmakla ve gerekli tüm yardımı sağlamakla,
yükümlüdür.
(2) Rejim hak sahibi ile rejim hak sahibi hesabına transit beyanında bulunanlar, bu Yönetmeliğin 113 üncü maddesi kapsamında beyannamede yer alan bilgiler ile beyanname eki belgelerin doğruluğu ve gerçekliğinden sorumludur."
31. Yönetmelik'in "Ulusal transit rejiminde serbest dolaşımda olmayan eşyada beyana aykırılık" kenar başlıklı 239. maddesinin ilgili transit refakat belgesinin düzenlendiği dönemde yürürlükte bulunan hâliyle ilgili kısmı şöyledir:
"(1) Türkiye Gümrük Bölgesine getirilerek, ulusal transit rejimi altında taşınan serbest dolaşımda olmayan eşyanın, varış gümrük idaresince yapılan muayenesi sonucunda beyana göre eksik çıkması halinde;
a) Varış gümrük idaresince, eksik çıkan miktar üzerinden hareket gümrük idaresine uyuşmazlık bildirilir. Eksikliğin mahrecindeki eksik yüklemeden veya yanlış beyandan kaynaklandığının, uyuşmazlık bildiriminden itibaren 28 gün içerisinde rejim hak sahibince hareket gümrük idaresine ispat edilmesi gerekir. Bu süre yazılı başvuru halinde 28 gün daha uzatılabilir. Eksikliğin sebebinin, süresi içerisinde ispat edilmesi halinde işlemler tamamlanır ve hareket gümrük idaresince rejim ibra edilir. Eksikliğin sebebinin süresi içerisinde ispat edilememesi halinde, gümrük vergileri ve diğer yüklerin tahsil edilmesinin yanı sıra, Kanunun 241 inci maddesinin birinci fıkrası uygulanarak işlemler tamamlanır ve hareket gümrük idaresince rejim ibra edilir.
..."
2. Danıştay Kararları
32. Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunun 19/2/2014 tarihli ve E.2014/8, K.2014/37 sayılı kararının ilgili kısmı şöyledir:
"İdari yargı denetiminin işleyebilmesi, idarenin kamu hukuku alanında faaliyette bulunmasına; idari nitelikte eylem veya işlem yapmasına bağlıdır. Böyle bir faaliyet olmadan, söz konusu denetimin işletilmesi olanaksızdır. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 14'üncü maddesinin 3'üncü fıkrasının "d" bendinde yer alan, dava dilekçelerinin, ortada idari davaya konu olabilecek kesin ve yürütülmesi gerekli işlemin olup olmadığı yönünden inceleneceğine; aynı Kanunun 15'inci maddesinin 1'inci fıkrasının "b" bendinde de, böyle bir işlemin bulunmaması halinde, davanın sonraki yargılama işlemlerine girişilmeksizin reddedileceğine ilişkin kurallar bu ilkeye dayalıdır.
Gümrük mevzuatına göre, gümrük vergilerinin dava konusu edilebilmesi için, idarece kendiliğinden yapılmış bir ek tahakkuk işleminin;tescili sırasında konulan ihtirazi kayıtla verilen beyannameye dayalı tahakkukun; ya da yetkili gümrük idaresine, gümrük vergilerinin tahakkuk ettirilmemeleri gerektiği halde tahakkuk ettirildikleri belirtilerek kaldırılmaları veya yersiz ya da fazladan ödendiği belirtilerek vergilerin geri verilmesi istemiyle yapılan başvurunun reddine dair idari kararın bulunması ve sözü edilen kararlara karşı idari itiraz usulüne uygun olarak itiraz makamına yapılan başvurular üzerine tesis edilen, idari davaya konu edilebilecek kesin ve yürütülmesi zorunlu, zımni veya açıkça ret işleminin tesis edilmiş olması gerekmektedir."
33. Danıştay Yedinci Dairesinin 18/3/2015 tarihli ve E.2012/1433, K.2015/1419 sayılı kararının ilgili kısmı şöyledir:
"... gümrük vergileri ile gümrük para cezalarında, idari davaya konu olabilecek işlemin, vergi tahakkukuna veya ceza kesme işlemine karşı, Gümrük Kanununun 242'nci maddesinde öngörülen usullere göre yapılacak itiraz üzerine, yine aynı maddede yazılı mercilerce tesis edilecek olumsuz işlemler olduğu açıktır.
Dosyanın incelenmesinden, davacı adına tescilli beyanname muhteviyatı eşya nedeniyle yapılan ek tahakkuklar ve para cezalarının 15.5.2010 tarihinde tebliğ edilmesi üzerine, tahakkuk ettirilen vergiler üzerinden alınan para cezası kararına karşı, idare kayıtlarına 25.5.2010 tarihinde giren dilekçeyle itiraz edildiği ancak, sözkonusu dilekçede tahakkuka itiraz edilmediği, tahakkuka itiraz edilmeksizin 21.7.2010 tarihinde dava açıldığı anlaşılmıştır.
Bu durumda, yukarıda belirtilen anlamda, dava konusu yapılabilecek kesin ve yürütülmesi zorunlu işlem niteliği taşıyan işlem oluşmadan dava konusu yapıldığından, incelenmeksizin reddi gerek[ir]."
34. Danıştay Yedinci Dairesinin 28/11/2023 tarihli ve E.2021/513, K.2023/4619 sayılı kararının ilgili kısmı şöyledir:
"Olayda, transit refakat belgesi kapsamında davacı şirket tarafından "asıl sorumlu" sıfatıyla rejim beyanında bulunulan serbest dolaşımda olmayan "siyah çay" ticari tanımlı eşyanın 34UB1045/34UB2005 çekici/dorse plakalı TIR aracı ile taşındığı, hareket ve varış gümrük idarelerince kontrollerinin tamamlanması sonrasında 26/09/2018 tarihinde saat 18:55'te "transit kapandı" statüye getirildiği, ancak, söz konusu aracın gemiye yüklenmediği, saat 19:14'te Mersin Liman C Kapısından yurda giriş yaptığının kamera kayıtları ile sabit olduğu, düzenlenen sahte transit refakat belgesi ve faturasında farklı eşya cinsi, araç plakası ve varış gümrük müdürlüğü kayıtları ile gümrük idaresinin yanıltılmaya çalışıldığı, deniz yolu beyan formunda aracın yüklenmediği, dolayısıyla rejim ihlalinin gerçekleştiğinin anlaşılması karşısında,transit rejimi kapsamında gümrük idaresine karşı mali olarak sorumlu olan davacı adına asıl sorumlu sıfatıyla tahakkuk yapılmasında hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna ulaşıldığından, aksi yolda verilen mahkeme kararına yönelik istinaf isteminin reddine dair kararın bozulması gerekmiştir."
B. Uluslararası Hukuk
35. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme) 6. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"Herkes davasının medeni hak ve yükümlülükleri ile ilgili uyuşmazlıklar ya da cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamaların esası konusunda karar verecek olan, kanunla kurulmuş bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından kamuya açık olarak ve makul bir süre içinde, görülmesini isteme hakkına sahiptir..."
36. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) mahkemeye erişim hakkının Sözleşme'nin 6. maddesinde yerini bulan güvencelerin doğal bir parçası olduğunu (Lawyer Partners A.S./Slovakya, B. No: 54252/07, 16/6/2009, § 52), bu kapsamda herkesin kişisel hak ve yükümlülükleriyle ilgili her türlü iddiasını bir mahkeme veya yargı yeri önüne getirme hakkının güvence altına alındığını (Golder/Birleşik Krallık [GK], B. No: 4451/70, 21/2/1975, § 36) belirtmiştir.
37. AİHM, mahkemeye erişim hakkına yönelik birtakım sınırlamaların kabul edilebileceğini ancak sınırlamaların meşru bir amaca yönelik olmadığı veya kullanılan yöntem ile ulaşılması hedeflenen amaç arasında makul bir orantılılık ilişkisinin bulunmadığı durumlarda kısıtlamaların Sözleşme'nin 6. maddenin birinci fıkrasına uygun olmayacağını belirtmiştir (Ashingdane/Birleşik Krallık, B. No: 8225/78, 28/5/1985, § 57).
38. Mahkemeye etkili erişim hakkı; mahkemeye başvuru konusunda tutarlı bir sistemin var olmasını, dava açmak veya kanun yoluna başvurmak isteyen kişilerin ilgili mahkemeye ulaşmada açık, pratik ve etkili fırsatlara sahip olmasını gerektirmektedir. Özellikle hukuki belirsizlikler kişilerin mahkemeye erişim hakkını ihlal edebilmektedir (Geffre/Fransa (k.k.), B. No: 51307/99, 23/1/2003). Bu nedenle mahkemeler usul kurallarını uygularken bir yandan adil yargılanma hakkını ihlal edebilecek aşırı şekilcilikten, diğer yandan da yasalar tarafından düzenlenen usul kurallarının ortadan kaldırılması sonucunu doğurabilecek aşırı gevşeklikten kaçınmalıdır (Walchli/Fransa, B. No: 35787/03, 26/7/2007, § 29; Eşim/Türkiye, B. No: 59601/09, 17/9/2013, § 21).
39. AİHM'e göre mahkemeye ulaşmayı aşırı derecede zorlaştıran ya da imkânsız hâle getiren uygulamalar mahkemeye erişim hakkının ihlaline yol açabilir. Ne var ki öngörülen süre koşullarının açıkça hukuka aykırı olarak yanlış uygulanması ya da yanlış hesaplanması nedeniyle kişiler dava açma ya da kanun yollarına başvuru hakkını kullanamamışsa mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğini kabul etmek gerekir (Osu/İtalya, B. No: 36534/97, 11/7/2002, §§ 36-40).
V. İNCELEME VE GEREKÇE
40. Mahkemenin 29/4/2025 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucu Unifood Gıda Endüstriyel Maddeler Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi Yönünden
41. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 46. maddesinde kimlerin bireysel başvuru yapabileceği sayılmış olup anılan maddenin (1) numaralı fıkrasına göre bir kişinin Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilmesi için üç temel ön koşulun birlikte bulunması gerekmektedir. Bu ön koşullar, başvuruya konu edilen ve ihlale yol açtığı ileri sürülen kamu gücü eylem veya işleminden ya da ihmalinden dolayı başvurucunun güncel bir hakkının ihlal edilmesi, bu ihlalden dolayı kişinin kişisel olarak ve doğrudan etkilenmiş olması ve bunların sonucunda başvurucunun kendisinin mağdur olduğunu ileri sürmesidir (Fetih Ahmet Özer [1. B.], B. No: 2013/6179, 20/3/2014, § 24).
42.Bir başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilebilmesi için başvurucunun mağdur olduğunu ileri sürmesi yeterli olmayıp iddia edilen ihlalden doğrudan etkilendiğini, bir başka ifadeyle mağduriyetini kanıtlaması gerekir. Bu itibarla mağdur olduğu zannı veya şüphesi mağdurluk statüsünün kabulü için yeterli değildir (Ayşe Hülya Potur [2. B.], B. No: 2013/8479, 6/6/2014, § 24).
43. Başvuru konusu olayda başvurucu Unifood şirketi yurt dışından getirilen eşyanın alıcısıdır. Bununla birlikte söz konusu eşya serbest dolaşıma sokulmamış ve transit rejimine tabi tutularak serbest bölgeye sevk edilmiştir. Başvurucu Unifood şirketi transit refakat belgesinde rejim hak sahibi - asıl sorumlu olarak değil, alıcı olarak gösterilmiştir.
44. Başvuruya konu ek tahakkuk kararında da muhatap başvurucu Unifood şirketi olmayıp, söz konusu karar başvurucu Unifood şirketine tebliğ edilmemiştir. Unifood şirketi tarafından ek tahakkuk kararına yapılan itirazın reddine karşı dava açılmamış, Orpet şirketi tarafından yapılan itirazın reddi işlemine karşı da yalnızca Orpet şirketi tarafından dava açılmıştır. Bu itibarla, başvuruya konu yargılama sürecinde bulunmayan ve ek tahakkuk kararının muhatabı ve borçtan sorumlu olmayan başvurucu Unifood şirketinin mahkemeye erişim ve mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddialarıyla ilgili olarak mağdur statüsü bulunmamaktadır.
45. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin kişi bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Başvurucu Orpet Gümrük Müşavirliği Limited Şirketi Yönünden
1. Mahkemeye Erişim Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
a. Başvurucunun İddiaları
46. Başvurucu; Orpet şirketinin vekil, Unifood şirketinin ise asil olduğunu, gümrük idaresinin Unifood şirketinin izahat talebine ilişkin verdiği süre uzatım dilekçesini kabul ettiğini, idarece Unifood şirketi tarafından yapılan itiraz sonucunda Orpet şirketi adına kesilen para cezasının kaldırıldığını, bunlara rağmen vekile yapılan ek tahakkuk tebligatına asil tarafından yapılan itirazın kabul edilmemesinin ve vekil tarafından yapılan itirazın ise süresinde yapılmadığı gerekçesiyle reddedilmemesinin adil yargılama hakkını ihlal ettiğini ileri sürmektedir.
b. Değerlendirme
47. Anayasa’nın 36. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
"Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir."
48. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder. Başvurucunun şikâyetlerinin özünün, başvurucunun hakkında yapılan ek tahakkuk kararına yaptığı itirazın süresinde olmaması nedeniyle reddine dair işlemin iptali istemiyle açılan davanın, idari itirazın süresinde yapılmaması nedeniyle reddedilerek, olayın esası hakkında değerlendirme yapılmamasına ilişkin olduğu görüldüğünden ihlal iddialarının adil yargılanma hakkının güvenceleri arasında yer alan mahkemeye erişim hakkı kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
i. Kabul Edilebilirlik Yönünden
49. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
ii. Esas Yönünden
(1) Müdahalenin Varlığı ve Hakkın Kapsamı
50. Anayasa'nın 36. maddesinin birinci fıkrasında, herkesin yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddiada bulunma ve savunma hakkına sahip olduğu belirtilmiştir. Dolayısıyla mahkemeye erişim hakkı, Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan hak arama özgürlüğünün bir unsurudur. Diğer yandan Anayasa'nın 36. maddesine "...ile adil yargılanma" ibaresinin eklenmesine ilişkin gerekçede, Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerle de güvence altına alınan adil yargılanma hakkının madde metnine dâhil edildiği vurgulanmıştır. Sözleşme'yi yorumlayan AİHM, Sözleşme'nin 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasının mahkemeye erişim hakkını içerdiğini belirtmektedir (Özbakım Özel Sağlık Hiz. İnş. Tur. San. ve Tic. Ltd. Şti. [2. B.], B. No: 2014/13156, 20/4/2017, § 34).
51. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan hak arama özgürlüğü, bir temel hak olmanın yanında diğer temel hak ve özgürlüklerden gereken şekilde yararlanılmayı ve bunların korunmasını sağlayan en etkili güvencelerden biridir. Bu bakımdan davanın bir mahkeme tarafından görülebilmesi ve kişinin adil yargılanma hakkı kapsamına giren güvencelerden faydalanabilmesi için ilk olarak kişiye iddialarını ortaya koyma imkânının tanınması gerekir. Diğer bir ifadeyle dava yoksa adil yargılanma hakkının sağladığı güvencelerden yararlanmak mümkün olmaz (Mohammed Aynosah [1. B.], B. No: 2013/8896, 23/2/2016, § 33).
52. Anayasa Mahkemesi bireysel başvuru kapsamında yaptığı değerlendirmelerde mahkemeye erişim hakkının bir uyuşmazlığı mahkeme önüne taşıyabilmek ve uyuşmazlığın etkili bir şekilde karara bağlanmasını isteyebilmek anlamına geldiğini ifade etmiştir (Özkan Şen [2. B.], B. No: 2012/791, 7/11/2013, § 52).
53. Somut olayda ek tahakkuk kararına karşı idari itirazın süresinde yapılmaması nedeniyle dava konusu işlem hukuka uygun bulunarak davanın reddedilmesinin mahkemeye erişim hakkına bir müdahale teşkil ettiği açıktır.
(2) Müdahalenin İhlal Oluşturup Oluşturmadığı
54. Anayasa’nın 13. maddesi şöyledir:
"Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz."
55. Anayasa'nın 36. maddesinde, hak arama özgürlüğü güvence altına alınmıştır. Maddede, hak arama özgürlüğü için herhangi bir sınırlama nedeni öngörülmemiş olmakla birlikte bunun hiçbir şekilde sınırlandırılması mümkün olmayan mutlak bir hak olduğu söylenemez. Özel sınırlama nedeni öngörülmemiş hakların da hakkın doğasından kaynaklanan bazı sınırları bulunduğu kabul edilmektedir. Ayrıca hakkı düzenleyen maddede herhangi bir sınırlama nedenine yer verilmemiş olsa da Anayasa'nın başka maddelerinde yer alan kurallara dayanılarak bu hakların sınırlandırılması mümkün olabilir (AYM, E.2015/96, K.2016/9, 10/2/2016, § 10).
56. Yukarıda anılan müdahale, Anayasa’nın 13. maddesinde belirtilen koşullara uygun olmadığı müddetçe Anayasa’nın 36. maddesinin ihlalini teşkil edecektir.
57. Bu sebeple müdahalenin Anayasa’nın 13. maddesinde öngörülen ve somut başvuruya uygun düşen, kanun tarafından öngörülme, haklı bir sebebe dayanma, ölçülülük ilkesine aykırı olmama koşullarına uygun olup olmadığının belirlenmesi gerekir.
(a) Kanunilik
58. Başvuru konusu olayda Vergi Mahkemesinin 4458 sayılı Kanun'un 242. maddesi hükmüne göre, tebliğ edilen gümrük vergilerine karşı tebliğden itibaren on beş gün içinde itiraz edilmesi gerektiği hâlde bu süre dolduktan sonra idareye itiraz edildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verdiği anlaşılmaktadır.
59. Mahkemenin bu hükmü esas alarak verdiği ret kararına göre yapılan müdahalenin kanun tarafından öngörülme ölçütünü karşıladığı sonucuna varılmıştır (Petrol Ofisi A.Ş. [1. B.], B. No: 2016/14254, 28/11/2019, § 51).
(b) Meşru Amaç
60. 4458 sayılı Kanun'un 242. maddesindeki düzenlemeyle idarenin işlemlerini gözden geçirmesi ve gerekirse düzeltmesine olanak sağlanarak uyuşmazlıkların yargı mercilerinin önüne gelmeden idare tarafından olumlu şekilde sonuçlandırılabilmesine imkân tanındığı anlaşılmaktadır. Bununla birlikte, ilgili düzenleme ile idari başvuru süresi on beş günle sınırlandırılmıştır. Söz konusu sınırlama ile kamu alacakları ve idari kararların bunlara karşı belirli bir süre içerisinde itiraz edilmemesi hâlinde kesinleşmesi ve bu şekilde idarenin tesis ettiği işlemlerin belirsiz süreliğine idare nezdinde itiraza konu edilebilmesinin önlenmesi hedeflenmiştir. Sınırlamanın idarenin tesis ettiği işlemlerin ihtilaf konusu edilmemesi nedeniyle kesinleştirilmesi ve bu şekilde hukuki belirliliğin sağlanması meşru amacının bulunduğu anlaşılmaktadır.
(c) Ölçülülük
61. İdari başvurunun süresinde yapılmaması gerekçesiyle davanın reddedilmesi nedeniyle başvurucunun mahkemeye erişimine getirilen sınırlamanın ölçülü olup olmadığı ve başvurucuya ağır bir yük getirip getirmediği hususlarının değerlendirilmesi gerekir.
(i) Genel İlkeler
62. Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuru kapsamında yaptığı değerlendirmelerde mahkemeye erişim hakkının kural olarak mutlak bir hak olmayıp sınırlandırılabileceği, bu hususta devletlerin takdir hakları gereği bazı düzenlemeler yapabileceği, bununla birlikte getirilecek sınırlandırmaların hakkın özünü zedeleyecek nitelikte olmaması, meşru bir amaç izlemesi, açık ve ölçülü olması ve başvurucu üzerinde ağır bir yük oluşturmaması gerektiği belirtilmiştir (Mesut Güzel [2. B.], B. No: 2014/5876, 22/9/2016, § 31). Bu kapsamda dava açmayı imkânsız kılacak ölçüde kısa olmadıkça dava açma ya da kanun yollarına başvuru için belli sürelerin öngörülmesinin hukuki belirlilik ilkesinin bir gereği olduğu ve tek başına bu durumun mahkemeye erişim hakkına aykırılık oluşturmayacağı ancak öngörülen koşulların açıkça hukuka aykırı olarak yanlış uygulanması ya da yorumlanması nedeniyle kişilerin dava açma ya da kanun yollarına başvuru hakkını kullanamadığı durumlarda mahkemeye erişim hakkının ihlal edileceği ifade edilmiştir (Remzi Durmaz [2. B.], B. No: 2013/1718, 2/10/2013, § 27).
(ii)İlkelerin Olaya Uygulanması
63. Başvurucu, hakkında yapılan ek tahakkuk kararına karşı kendisinin vekili olduğunu ileri sürdüğü Unifood şirketinin süresi içerisinde itirazda bulunmasına rağmen bu itirazının kabul edilmediğini, bu karar tebliğ edildikten sonra kendilerinin yaptığı başvurunun ise süresinde yapılmadığı gerekçesiyle reddedildiğini belirterek mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğinden yakınmıştır.
64. Somut olayda incelenmesi gereken mesele başvurucunun talebinin süresinde yapılmadığına ilişkin değerlendirme nedeniyle davanın reddedilmesinin mahkemeye erişim hakkına orantısız bir müdahale oluşturup oluşturmadığıdır.
65. 4458 sayılı Kanun'un 242. maddesinde; yükümlülerin kendilerine tebliğ edilen gümrük vergileri, cezalar ve idari kararlara karşı tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içinde bir üst makama, üst makam yoksa aynı makama verecekleri bir dilekçe ile itiraz edebileceği belirtilmiştir.
66. 4458 sayılı Kanun'un 86. maddesinin 2. fıkrasına göre eşyanın alıcısının da rejim hak sahibiyle birlikte eşyanın varış gümrük idaresine teslimi ile ilgili olarak sorumluluğu bulunmakla birlikte, aynı Kanun'un 3. maddesinin 20. fıkrasının (a) bendinde rejim hak sahibi deyiminin, kendi adına ve hesabına gümrük beyanını yapan veya hesabına gümrük beyanı yapılan kişi veya bu kişilere ait bir gümrük rejimi ile ilgili hakların ve yükümlülüklerin devredildiği kişi olduğu belirtilmiş ve bu kişiye transit rejiminde asıl sorumlu sıfatı verilmiştir.
67. Yine 4458 sayılı Kanun'un 183 ve 184. maddelerinde eşyayı gümrük gözetiminden çıkaran ve gümrük rejiminden doğan yükümlülüklerini yerine getirmeyen kişilerin gümrük yükümlüsü olduğu belirtilmiştir. Yönetmelik'in 212. maddesinin 2. fıkrasının (f) bendinde de rejim hak sahibi - asıl sorumlunun transit rejimi beyanında bulunan veya hesabına transit rejimi beyanında bulunulan ve transit rejimi kapsamında gümrük idaresine karşı mali olarak sorumlu olan kişiyi ifade ettiği görülmektedir.
68. Açıklandığı üzere, ilgili mevzuat bir bütün olarak değerlendirildiğinde, transit rejiminde yapılan kontroller sonucunda eşyanın beyan edilenden eksik çıktığının tespiti halinde rejim hak sahibinin ek tahakkuku yapılacak vergilerden sorumlu tutulabileceği sonucuna ulaşılmaktadır.
69. Bireysel başvuru dosyası incelendiğinde 28/8/2017 tarihli transit refakat belgesinde Unifood şirketinin alıcı, başvurucu Orpet şirketinin ise rejim hak sahibi - asıl sorumlu olarak düzenlenerek, belgenin başvurucu Orpet şirketi tarafından gümrük idaresine verildiği anlaşılmaktadır.
70. Transit rejimine tabi tutulan eşyanın yapılan kontrollerde beyan edilenden eksik çıkması nedeniyle başvurucu Orpet şirketinden izahat talebinde bulunulmuş, bu talebe Orpet şirketi değil, Unifood şirketi tarafından ek süre verilmesi talebi ile karşılık verilmiştir. Gümrük idaresince bu talep kabul edilmişse de yine Orpet şirketi muhatap alınarak bu şirkete bildirimde bulunulmuştur.
71. Ek süre verilmesine rağmen yine izahat verilmemesi nedeniyle Orpet şirketi adına asıl sorumlu sıfatıyla ek tahakkuk kararı alınmış, ek tahakkuk kararında müteselsil sorumlunun bulunmadığı belirtilmiştir. Diğer bir deyişle, borçtan yalnızca Orpet şirketi sorumlu tutulmuştur. Ek tahakkuk kararı Orpet şirketine tebliğ edilmesine rağmen idari itiraz, tebliğden sonraki onuncu günde Unifood şirketi tarafından yapılmıştır. Gümrük idaresince bu itirazın Unifood şirketinin muhatap olmaması nedeniyle değerlendirilemeyeceği yönünde işlem tesis edildiğinde ve Orpet şirketi tarafından itiraz başvurusunda bulunduğunda ise on beş günlük itiraz süresi sona ermiştir.
72. Bireysel başvuruya konu olayda gümrük idaresinin başından beri eşyaların alıcısı Unifood şirketini değil, Orpet şirketini muhatap aldığı ve işlemlerini bu şirket adına tesis ettiğini not etmek gerekir. Unifood şirketi tarafından izahat talebi için verilen süre uzatım dilekçesi idarece kabul edilmiştir. Bununla birlikte, bu kabul yazısı da Orpet şirketi muhatap alınarak düzenlenmiş ve yine bu şirkete tebliğ edilmiştir. Yine başvurucular, Orpet şirketi adına düzenlenen ceza kararının Unifood şirketi tarafından yapılan itiraz üzerine kaldırıldığını ileri sürmüşlerse de bireysel başvuru dosyasında bu yönde bir belge bulunmamaktadır.
73. Öte yandan, başvurucu Orpet şirketi bir gümrük müşavirliği şirketi olup, bu şirketin transit beyannamesinde kendisini rejim hak sahibi - asıl sorumlu olarak göstermesinin ve kendi adına düzenlenen ek tahakkuk kararının sonuçlarını bilebilecek durumda olduğu gözetilmelidir. Başvurucu şirket, hakkında düzenlenen ve tek sorumlu olarak kendisinin gösterildiği ek tahakkuk kararına karşı süresinde itiraz etmemiş, Vergi Mahkemesince itirazın reddi kararına karşı açtığı dava bu nedenle reddedilmiştir. Bu kapsamda gümrük idaresi ve yargı makamlarınca yapılan değerlendirmelerin mahkemeye erişim hakkı bağlamında aşırı şekilci ve katı bir yorum olduğu söylenemez.
74. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamında mahkemeye erişim hakkının ihlal edilmediğine karar verilmesi gerekir.
2. Mülkiyet Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
a. Başvurucunun İddiaları
75. Başvurucu eşyanın henüz millîleştirilmediğini, serbest bölgede olduğunu, buna karşılık ek tahakkuk işlemi yapıldığını, açılan davanın hukuka aykırı olarak reddedildiğini belirterek mülkiyet hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir.
b. Değerlendirme
76. Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği gereği Anayasa Mahkemesine başvuruda bulunabilmek için öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmesi zorunludur. Başvurucunun bireysel başvuru konusu şikâyetini öncelikle yetkili idari ve yargısal mercilere usulüne uygun olarak iletmesi, bu konuda sahip olduğu bilgi ve delilleri zamanında bu makamlara sunması, bu süreçte dava ve başvurusunu takip etmek için gerekli özeni göstermiş olması gerekir (İsmail Buğra İşlek [1. B.], B. No: 2013/1177, 26/3/2013, § 17).
77. Somut olayda ek tahakkuk kararına ilişkin itirazın reddi işleminin iptali istemiyle başlatılan yargılama süreci, zorunlu idari başvurunun süresi içerisinde yapılmaması gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi ile sonuçlanmış ve ret kararı kesinleşmiştir.
78. Başvurucunun mülkiyet hakkının ihlaliyle ilgili iddialarını usulüne uygun olarak zamanında idari başvuru yoluna konu etmediği ve bunun bir sonucu olarak davanın esası yönünden bir inceleme yapılmadan usul hükümleri nedeniyle reddedildiği görülmektedir. Bu durumda mülkiyet hakkına dair ihlal iddiası için başvuru yolunun usulüne uygun olarak tüketildiğinden söz edilemez.
79. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Başvurunun Unifood Gıda Endüstriyel Maddeler Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi yönünden kişi bakımından yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Başvurucu Orpet Gümrük Müşavirliği Limited Şirketi yönünden mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
3. Başvurucu Orpet Gümrük Müşavirliği Limited Şirketi yönünden mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Başvurucu Orpet Gümrük Müşavirliği Limited Şirketinin Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan mahkemeye erişim hakkının İHLAL EDİLMEDİĞİNE,
C. Yargılama giderlerinin başvurucular üzerinde BIRAKILMASINA,
D. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 29/4/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.