TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
AYDIN NARMAN VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2020/13030)
Karar Tarihi: 9/2/2023
Başkan
:
Kadir ÖZKAYA
Üyeler
Engin YILDIRIM
Rıdvan GÜLEÇ
Yıldız SEFERİNOĞLU
Kenan YAŞAR
Raportör
Çağlar ÖNCEL
Başvurucular
1. Aydın NARMAN
2. Çetin NARMAN
3. Kenan NARMAN
4. Selahattin NARMAN
5. Sinan NARMAN
6. Şükrü NARMAN
Başvurucular Vekili
Av. Mahmut KAÇAN
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru; haksız olarak yakalama ve gözaltı tedbirine başvurulmasına rağmen açılan tazminat davasının reddedilmesi nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının, tazminat davasının uzun sürmesi nedeniyle de makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
2. Patnos Cumhuriyet Savcılığı tarafından başlatılan soruşturma kapsamında 5/1/2015 tarihinde başvurucuların ifadeleri, el ve yüz svapları alınarak aynı gün serbest bırakılmıştır. Bu soruşturma neticesinde kovuşturmaya yer olmadığı kararı (KYOK) verilmiş ve anılan karar 24/7/2015 tarihinde kesinleşmiştir.
3. Başvurucular, 6/11/2015 tarihinde Patnos Ağır Ceza Mahkemesinde (Mahkeme) tazminat davası açarak haksız şekilde yakalanıp beş saat süre ile gözaltına alındıklarını, soruşturma sonucunda KYOK verildiğini belirterek her bir başvurucu yönünden 5.000 TL manevi, 100 TL maddi tazminatın ödenmesini talep etmiştir.
4. Mahkeme 18/3/2016 tarihinde davanın reddine karar vermiştir. Gerekçede; başvurucular hakkında yakalama veya gözaltına alma tutanağı düzenlenmediği, yalnızca ifadeleri alınarak serbest bırakıldıkları belirtilerek anılan işlem nedeniyle tazminata hükmedilemeyeceği vurgulanmıştır. Anılan karar 13/1/2020 tarihinde onanarak kesinleşmiştir.
5. Nihai kararın başvuruculara tebliğ edildiğine ilişkin bir kayda rastlanmamıştır. Başvurucular 12/3/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
6. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
A. Kişi Hürriyeti ve Güvenliği Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
7. Başvurucular, haksız şekilde yakalanarak gözaltına alındıklarını belirterek açtıkları tazminat davasının reddedildiğini, yaklaşık beş saat süre ile kolluk biriminde tutulmaları nedeniyle kişi özgürlüğü ve güvenliği haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
8. Başvurunun bu kısmı kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı kapsamında incelenmiştir.
9. Anayasa Mahkemesi A.A. (B. N: 2017/34502, 21/10/2021) kararında Anayasa'nın 19. maddesinin üçüncü fıkrası bağlamındaki şikâyetler yönünden başvuru yollarının tüketilmiş sayılabilmesi için başvurucuların ilk derece mahkemelerinde yakalama, gözaltı veya tutuklama tedbirlerinin hukukiliğine ilişkin iddialarını 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendi kapsamında- açıkça ileri sürerek dava açmaları gerektiğini belirtmiştir. Anılan tedbirlerin hukuka uygun olmadığına dair iddialar dile getirilmeden -Anayasa'nın 19. maddesinin dokuzuncu fıkrası kapsamında olmadığı değerlendirilen- 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (e) bendi uyarınca kovuşturmaya yer olmadığı ya da beraat kararına dayalı olarak dava açılmasının başvuru yollarının tüketilmesi anlamına gelmediğine karar vermiştir (A.A., §§ 70-90).
10. Başvurucuların dava ve temyiz dilekçelerinde yakalamanın haksız olduğunu ve haklarında KYOK verildiğini belirtmekle yetindikleri, yakalama ve gözaltının hukuka aykırı olduğunu belirterek 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendi kapsamında hiçbir iddiada bulunmadıkları nazara alındığında, somut olayda anılan karardan ayrılmayı gerektiren bir durum söz konusu değildir.
11. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Makul Sürede Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
12. Başvurucular, tazminat davasının uzun sürmesi nedeniyle makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir.
13. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin yargılamanın süresi tespit edilirken sürenin başlangıç tarihi olarak davanın ikame edildiği tarih; sürenin sona erdiği tarih olarak -çoğu zaman icra aşamasını da kapsayacak şekilde- yargılamanın sona erdiği tarih, yargılaması devam eden davalar yönünden ise Anayasa Mahkemesinin makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin şikâyetle ilgili kararını verdiği tarih esas alınır (Güher Ergun ve diğerleri, B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 50-52).
14. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin yargılama süresinin makul olup olmadığı değerlendirilirken yargılamanın karmaşıklığı ve kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun yargılamanın süratle sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar dikkate alınır (Güher Ergun ve diğerleri, §§ 41-45).
15. Anılan ilkeler ve Anayasa Mahkemesinin benzer başvurularda verdiği kararlar dikkate alındığında somut olaydaki tazminat davasının iki dereceli yargılamada yaklaşık 4 yıl 2 ay (6/11/2015-13/1/2020) sürmesinin makul olduğu sonucuna varmak gerekir. Bu durumda makul sürede yargılanma hakkına yönelik bir ihlalin olmadığı açıktır.
16. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik nedenleri incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
III. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA
B. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
C. Yargılama giderlerinin başvurucular üzerinde BIRAKILMASINA 9/2/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.