TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
NECMİ KAYAK BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2020/14320)
Karar Tarihi: 2/10/2024
Başkan
:
Basri BAĞCI
Üyeler
Engin YILDIRIM
Rıdvan GÜLEÇ
Yıldız SEFERİNOĞLU
Kenan YAŞAR
Raportör
Hasan SARAÇ
Başvurucu
Necmi KAYAK
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, ceza infaz kurumu tarafından verilen disiplin cezasına karşı yapılan şikâyetin kararın sonucunu değiştirebilecek nitelikteki esaslı iddialar karşılanmadan reddedilmesi nedeniyle gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Başvurucu, silahlı terör örgütüne üye olma suçundan tutuklanmış ve Tekirdağ 2 No.lu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna (Ceza İnfaz Kurumu) konulmuştur.
3. Başvurucu, Ceza İnfaz Kurumunda bulunduğu esnada birden fazla kez diş hekimliğine gitme talebinde bulunmuştur. İnfaz koruma memurları 21/11/2019 tarihinde başvurucuyu diş hekimine götürmek üzere gelmiş ancak başvurucuyu çeşitli sebepler göstererek diş hekimine götürmemiştir. Başvurucunun, bunu öğrenmesi üzerine "O... ç..., egolarını tatmin ediyorlar, Allah belalarını versin, Allah onları da buraya düşürsün!" şeklinde sözler söylediğinden bahisle başvurucu hakkında disiplin soruşturması başlatılmıştır.
4. Başvurucunun savunması alındıktan, olay günü görevli ve olaya şahit olan iki infaz koruma memurunun da ifadesine başvurulduktan sonra 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un 44. maddesinin (2) numaralı fıkrasının (j) bendi uyarınca kurum görevlilerine hakaret veya tehditte bulunmak disiplin suçunu işlediğinden bahisle 9 gün hücreye koyma cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.
5. Başvurucu, Tekirdağ 1. İnfaz Hâkimliği (İnfaz Hâkimliği) nezdinde disiplin cezasına itiraz etmiştir. Başvurucu dilekçesinde söylediği sözlerin bir muhatabı olmadığını ve yaşadığı durumlar sebebiyle agresif hareketler sergileyerek bu şekilde sözler sarf ettiğini ileri sürmüştür. Başvurucu, incelemenin duruşmalı olarak yapılması talebinde bulunmuştur.
6. İnfaz Hâkimliği, başvurucunun disiplin cezasına yönelik itirazını duruşmalı olarak incelemiştir. İnfaz Hâkimliğinin 21/1/2020 tarihli duruşmasında başvurucu duruşma salonunda hazır bulunmuştur. Başvurucu duruşmada alınan beyanında, tutanakta belirtilen sözlerin doğru olduğunu fakat bu sözlerle kimseyi hedef almadığını ileri sürmüştür. Başvurucu, olayın olduğu güne dair anlatımlarının devamında bu konuda aynı koğuşta barındırıldığı kişilerin de dinlenebileceğini ifade etmiştir.
7. Olayla ilgili olarak Tekirdağ Cumhuriyet Başsavcılığı hakaret suçundan başlattığı soruşturma sonucunda 8/1/2020 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına dair karar vermiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir:
'' ..olay tarihinde şüphelinin doktora götürülmeyeceğini öğrenmesi üzerine kendi kendine hakaret etmesine ilişkin hakaret suçunun muhatabı olması gerektiği ve mağdurlara söylemediği kendi kendine söylediği hakaret sözlerine ilişkin isnat olunan suçun yasal unsurlarının oluşmadığı..''
8. İnfaz Hâkimliği 23/1/2020 tarihinde başvurucunun itirazının reddine karar vermiştir. İnfaz Hâkimliği kararının ilgili kısmı şöyledir:
"...Dosyanın incelemesinde; Soruşturmanın süresinde açıldığı ve bitirildiği, eylemin nitelendirilmesinde ve hükmolunan disiplin cezasının takdirinde bir hatanın olmadığı değerlendirilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur .
...Evrak içeriğine ve karardaki gerekçeye göre... sayılı kararında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından şikayet başvurusunun REDDİNE,.."
9. Başvurucu, İnfaz Hâkimliğinin kararına itiraz etmiştir. Başvurucu itiraz dilekçesinde olayla ilgili olarak Tekirdağ Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturma sonucunda suçun unsurlarının bulunmadığından bahisle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğini, tutanağa konu olayın kendisinin özel hayat alanına dâhil olan ve doğrudan muhatabı bulunmayan koğuşta meydana geldiğini, doğrudan herhangi bir infaz koruma memurunun hedef alınmadığını, kendi kendine hayıflandığını öne sürmüştür.
10. Tekirdağ 1. Ağır Ceza Mahkemesi (Ağır Ceza Mahkemesi) 17/3/2020 tarihinde İnfaz Hâkimliğinin kararının usul ve kanuna uygun olması nedeniyle itirazın reddine karar vermiştir.
11. Söz konusu karar 20/3/2020 tarihinde tebliğ edildikten sonra 13/4/2020 tarihinde bireysel başvuru yapılmıştır.
12. Başvurucu bireysel başvuru yapıldıktan sonra 9/9/2020 tarihinde ceza infaz kurumundan tahliye edilmiştir.
13. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
14. Ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.
15. Başvurucu, disiplin cezasına itiraz sürecinde dile getirdiği tüm hususları tekrarlayarak ileri sürdüğü iddiaların yargı mercilerin kararlarında karşılanmadığını iddia etmiş ve adil yargılanma hakkının ihlal edildiğinden şikâyet etmiştir.
16. Adalet Bakanlığı görüşünde, Anayasa Mahkemesi kararlarına atıfta bulunulmuş; yapılacak değerlendirmelerde söz konusu içtihatların gözönünde bulundurulması gerektiği belirtilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.
17. Başvuru gerekçeli karar hakkı kapsamında incelenmiştir.
18. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
19. Anayasa’nın 36. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkı gerekçeli karar hakkı güvencesini de kapsamaktadır (daha geniş değerlendirme için bkz. Abdullah Topçu, B. No: 2014/8868, 19/4/2017, § 75). Nitekim Anayasa'nın 141. maddesinin üçüncü fıkrasında “Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır.” denilerek mahkemelere kararlarını gerekçeli yazma yükümlülüğü yüklenmiştir. Mahkemelerin anılan yükümlülüğü, yargılamada ileri sürülen her türlü iddia ve savunmaya karar gerekçesinde ayrıntılı yanıt vermesi gerektiği şeklinde anlaşılamaz. Ancak mahkemeler, kendilerine sunulan tüm iddialara yanıt vermek zorunda değilse de (Yasemin Ekşi, B. No: 2013/5486, 4/12/2013, § 56) mahkemelerin davanın esas sorunlarını inceledikleri gerekçeli karardan anlaşılmalıdır. Bir kararda tam olarak hangi unsurların bulunması gerektiği davanın niteliğine ve şartlarına bağlıdır. Muhakeme sırasında açık ve somut bir biçimde öne sürülen iddia ve savunmaların davanın sonucuna etkili, başka bir deyişle davanın sonucunu değiştirebilecek nitelikte olması hâlinde davayla doğrudan ilgili olan bu hususlara mahkemelerce makul bir gerekçe ile yanıt verilmesi gerekir (Sencer Başat ve diğerleri, [GK], B. No: 2013/7800, 18/6/2014, § 35). Aksi bir tutumla mahkemenin davanın sonucuna etkili olduğunu kabul ettiği bir husus hakkında ilgili ve yeterli bir yanıt vermemesi veya yanıt vermeyi gerektiren usul veya esasa dair iddiaları cevapsız bırakması hak ihlaline neden olabilecektir (Sencer Başat ve diğerleri, § 39).
20. Somut olayda başvurucu, kendisi hakkında kurum görevlilerine hakaret ettiğinden bahisle düzenlenen tutanak sonrasında olaya ilişkin olarak Cumhuriyet Başsavcılığınca suçun yasal unsurlarının oluşmadığından bahisle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğini belirtmekte, yargılama sürecinde ileri sürdüğü bu husus hakkında yargısal merciler tarafından değerlendirme yapılmaksızın gerekçesiz bir şekilde karar verildiğinden yakınmaktadır.
21. İnfaz Hâkimliği kararında başvurucunun esas iddiası hakkında bir değerlendirmede bulunulmadığı, genel ifadeler ile yetinildiği tespit edilmiştir (bkz. § 8) Başvurucu, bu karara karşı itiraz dilekçesinde ayrıca Cumhuriyet Başsavcılığında suçun unsurlarının bulunmadığı gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesine rağmen disiplin cezası verilmesinin hukuka aykırı olduğunu iddia etmesine karşın itiraz merciince bu hususta da herhangi bir değerlendirmenin yapılmadığı görülmüştür. Cumhuriyet Başsavcılığınca kovuşturmaya yer olmadığına dair karar 8/1/2020 tarihinde verilmesine rağmen bu tarihten sonra inceleme yapan İnfaz Hâkimliğinin 23/1/2020 tarihli kararına bakıldığında da esasa etkili bu iddia hakkında bir değerlendirme bulunmadığı anlaşılmıştır.
22. Bu itibarla başvurucunun ileri sürdüğü ve uyuşmazlığın sonucuna etkili olabilecek nitelikteki iddialarıyla ilgili yargı mercilerince herhangi bir değerlendirmede bulunulmadığı, bu kapsamda kararlarda ilgili ve yeterli bir gerekçeye yer verilmediği görüldüğünden yargılama süreci bir bütün olarak değerlendirildiğinde başvurucunun gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.
23. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
III. GİDERİM
24. Başvurucu; ihlalin tespiti, yeniden yargılama yapılması ve 50.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
25. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkı yönünden yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasında düzenlenen bireysel başvuruya özgü yeniden yargılama kurumunun özelliklerine ilişkin kapsamlı açıklamalar için bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).
26. Öte yandan başvurucunun tahliye olması nedeniyle eski hâle getirme kuralı çerçevesinde ihlalin bütün sonuçlarıyla giderilebilmesi için başvurucuya net 30.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.
IV. HÜKÜM
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. Gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
C. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
D. Kararın bir örneğinin gerekçeli karar hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Tekirdağ 1. İnfaz Hâkimliğine (E.2019/2245, K.2020/236) GÖNDERİLMESİNE,
E. Başvurucuya net 30.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
F. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 2/10/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.