logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Turaş Gaz Armatürleri Sanayi ve Ticaret A.Ş. [1.B.], B. No: 2020/19316, 28/11/2024, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

TURAŞ GAZ ARMATÜRLERİ SANAYİ VE TİCARET A.Ş. BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2020/19316)

 

Karar Tarihi: 28/11/2024

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Recai AKYEL

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

İrfan FİDAN

 

 

Yılmaz AKÇİL

Raportör

:

Kamber Ozan TUTAL

Başvurucu

:

Turaş Gaz Armatürleri Sanayi ve Ticaret A.Ş.

Vekili

:

Av. Hüseyin TUZCU

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, alacağın tahsili amacıyla borçlular aleyhine başlatılan icra takibi sırasında tahsil edilen bedelin nemasının alacaklıya ödenmesi yerine Hazineye irat olarak kaydedilmesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Başvurucunun da aralarında olduğu alacaklılarca başlatılan icra takibinde borçlulara ait bir kısım taşınmaz haczedilerek satılmıştır. Sıra cetveline itiraz davası açılması üzerine Kayseri 3. İcra Dairesi (İcra Dairesi) satış bedelini nemalandırılmak üzere bir bankaya yatırmıştır.

3. Sıra cetveline itiraz davasının sonuçlanmasının ardından İcra Dairesi, satış bedelini sıra cetvelindeki alacaklılara paylaştırmıştır. Bunun yanında İcra Dairesi, dava süreci boyunca satış bedeline işleyen nema bedelini icra dosyasına giren yeni bir tahsilat olarak kabul ederek sıradaki diğer alacaklılara ödemiştir.

4. Sıra cetveline göre nemalandırmaya konu satış bedelini alan bir kısım alacaklı asıl alacağın neması olan faiz gelirinin de sıradaki alacaklılar yerine kendilerine ödenmesini talep etmiştir. İcra Dairesi, sıra cetveline göre sıradaki diğer alacaklıların da alacağına kavuşması gerektiğini belirterek talebi reddetmiştir. İcra Dairesi işleminin iptali ve nemanın ödenmesi için dava açılmıştır. Davalı sıfatıyla yargılamada yer alan başvurucu, davanın reddini talep etmiştir. Diğer davalılar TEB A.Ş. ve E.Y. de davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

5. Kayseri 3. İcra Hukuk Mahkemesi, nemalandırma sonucu elde edilen faizi dosyada yeni bir tahsilat kabul ederek sıradaki diğer alacaklılara ödenmesinin önünde kanuni engel bulunmadığını ve asıl olanın borçlunun borcundan kurtulup alacaklının alacağına kavuşması olduğunu belirterek davayı reddetmiştir. Davacılar istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

6. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi (İstinaf Mahkemesi) istinafa konu kararı kaldırmış ve İcra Dairesinin işleminin iptaline karar vermiş; kararda nemalandırma sonucu elde edilen bedelin hak sahiplerine ve sıradaki alacaklılara ödenmesinin kanuni dayanağı olmadığını, 2/7/1964 tarihli ve 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 36. maddesi uyarınca söz konusu nemanın Hazineye ait olduğunu belirtmiştir.

7. Kararı temyiz eden başvurucu, nemalandırılan paradan elde edilen nemanın hak sahibi alacaklılara ödenmesi gerektiğini ileri sürmüştür.

8. Yargıtay 12. Hukuk Dairesi (Yargıtay Dairesi) kararın davalılar TEB A.Ş. ile E.Y. tarafından temyiz edildiğini kaydetmiş, temyize konu kararın usul ve kanuna uygun olduğunu belirterek onanmasına hükmetmiştir.

9. Başvurucu, nihai hükmü 12/3/2020 tarihinde öğrendikten sonra 16/6/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur. 5/3/2020 tarihli ve 7226 sayılı Kanun'la COVID-19 pandemisi nedeniyle yargı alanındaki süreler 13/3/2020 tarihinden 15/6/2020 tarihine kadar durduğundan başvurunun süresinde olduğu değerlendirilmiştir.

10. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

11. Başvurucu, Yargıtay Dairesinin temyiz başvurusunu incelemediğini belirtmiştir. Sıra cetveline itiraz davası sürecinde satış bedelinin nemalandırılmasının Anayasa Mahkemesinin Fatma Yıldırım (B. No: 2014/6577, 16/2/2017) kararında belirtildiği üzere devletin pozitif yükümlülüğünün gereği olduğunu kaydeden başvurucu, nemalandırmadan elde edilen paranın Hazineye bırakılmasının alacaklılar ve borçluları zarara uğrattığını açıklamıştır. Başvurucu bu gerekçelerle adil yargılanma hakkının ve mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde, sıra cetvelinin kesinleşmesi sürecinde satış bedelinin nemalandırılması hâlinde faiz gelirinin alacaklıya ödenmesinin yasal dayanağının bulunmadığı belirtilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı çıkarak başvuru formundaki iddialarını yinelemiştir.

12. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesiyle bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder. Başvurucu, nemalandırılan bedelin Hazineye gelir kaydedilmesi ile temyiz itirazlarının incelenmediğinden yakınmaktadır. Başvurucunun temyiz itirazının incelenmediği şikâyetinin mülkiyet hakkının korunmasının usulü güvenceleri kapsamında değerlendirilebilecek olması ve söz konusu şikâyetinin temelinde de nemalandırılan alacağın Hazineye gelir kaydedilmesi nedeniyle başvuru, mülkiyet hakkı kapsamında incelenecektir.

13. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

14. Anayasa'nın 35. maddesinin birinci fıkrasında "Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir." denilmek suretiyle mülkiyet hakkı güvenceye bağlanmıştır. Anayasa'nın anılan maddesiyle güvenceye bağlanan mülkiyet hakkı, ekonomik değer ifade eden ve parayla değerlendirilebilen her türlü mal varlığı hakkını kapsar (AYM, E.2015/39, K.2015/62, 1/7/2015, § 20). Bu bağlamda mülk olarak değerlendirilmesi gerektiğinde kuşku bulunmayan menkul ve gayrimenkul mallarla bunların üzerinde tesis edilen sınırlı ayni haklar ve fikrî hakların yanı sıra icrası kabil olan her türlü alacak da mülkiyet hakkının kapsamına dâhildir (Mahmut Duran ve diğerleri, B. No: 2014/11441, 1/2/2017, § 60). Somut olayda başvurucunun borçlu aleyhine başlattığı icra takibi sonucunda alacağın varlığı kesinleşmiştir. Kesinleşmiş alacaklar icra edilebilir nitelik kazandığından Anayasa'nın 35. maddesi bağlamında mülk teşkil etmektedir (benzer yöndeki değerlendirmeler için bkz. Fatma Yıldırım, § 45).

15. Anayasa Mahkemesi icra iflas dairelerinin borçlulardan tahsil ettiği paranın durumunu incelediği Fatma Yıldırım kararında borçludan tahsil edilen bedelin alacaklıya ödendiği ana kadar borçlunun veya alacaklının para üzerinde tasarrufta bulunma, parayı kullanma ya da paranın değerinin enflasyon karşısında aşınmasını önleyici tedbirler alma imkânı olmadığına dikkat çekmiştir. Borçludan tahsil edilen bedelin bu süreçte henüz icra müdürlüğünün kontrolü altında olduğunu, dolayısıyla bu paranın enflasyon karşısında kıymet yitirmesini önleyebilecek olanın da para üzerinde tasarrufta bulunma kudretini elinde bulunduran icra dairesi olduğunu belirtmiş; tahsil edilen paranın alım gücünü kaybetmesini engellemenin yolunun bunun nemalandırılması olduğunu ifade etmiştir (Fatma Yıldırım, §§ 60, 61). Anayasa Mahkemesi sonuç olarak cebri icra organlarının tahsil ettiği parayı bir mevduat hesabına yatırılması biçiminde alacağı basit bir tedbirle icra sürecinin hızlı işlememesinin borçlu üzerinde oluşturduğu olumsuz etkileri asgari seviyeye indirememesinin mülkiyet hakkının devlete yüklediği koruma pozitif yükümlülüğünün ihlali sonucunu doğurduğunu kabul etmiştir (Fatma Yıldırım, §§ 60-63).

16. Anayasa Mahkemesi 492 sayılı Kanun'un 36. maddesinin birinci fıkrasının iptali talebi hakkındaki norm denetimi kararında yoruma açık olmayan ve borçludan tahsil edilen bedelin nemasının Hazineye intikalini öngören bu hükmün Anayasa'nın 35. maddesine aykırı olduğunu tespit etmiş ve hükmün iptaline karar vermiştir. Kararda borçludan tahsil edilen paranın enflasyon karşısında değer yitirmesini önlemeye yönelik bir tedbir olarak vadeli mevduat hesabına yatırılması neticesinde elde edilen nemanın Hazineye irat olarak kaydedilmesinin karşılıksız yararlanma hükmünde olduğunu ve herhangi bir haklı temelinin bulunmadığını vurgulamıştır. Kararda ifade edildiği üzere devletin zorlayıcı nedenler olmaksızın özel bir kişinin mal varlığından karşılıksız yararlanması düşünülemez. Devletin sunduğu yargı ve takip hizmetleri karşılığında zaten harç alınmakta, yapılan yargılama ve takip giderleri de taraflardan tahsil edilmektedir. Bu durumda bankaya yatırılan paranın nemasının Hazineye irat kaydedilmesinin sunulan yargı ve takip hizmetlerinin giderinin kısmen ilgililere yükletilmesi amacı taşıdığı da söylenemez. Kararda netice itibarıyla icra iflas dairelerine tevdi edilen ve özel hukuk kişilerine ait olan paranın nemasının Hazineye intikal ettirilmesinin anayasal açıdan meşru bir amaca dayanmadığı belirtilmiş. İtiraz konusu kuralın Anayasa'nın 13. ve 35. maddelerine aykırı olduğundan iptaline hükmedilmiştir (AYM, E.2023/48, K.2023/72, 5/4/2023, § 19).

17. Anayasa Mahkemesi yine eldeki başvuruya benzer bir başvuruyu Muharrem Pınarbaşı (B. No: 2020/91, 4/10/2023) kararında incelemiş ve başvurucunun mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir. Anılan karara konu olayda başvurucunun alacaklı olduğu icra dosyasına borçlu tarafından yatırılan paranın bankada nemalandırılması sonucu elde edilen faiz geliri 492 sayılı Kanun'un 36. maddesi uyarınca Hazineye aktarılmıştır. Anayasa Mahkemesi, yoruma açık olmayan ve borçludan tahsil edilen bedelin nemasının Hazineye intikalini öngören bu hükmün Anayasa'nın 35. maddesine aykırı olduğunun tespit edildiğini ve hükmün iptaline karar verildiğini belirtmiştir. İptal kararında icra iflas dairelerine tevdi edilen ve özel hukuk kişilerine ait olan paranın nemasının Hazineye intikal ettirilmesinin anayasal açıdan meşru bir amaca dayanmadığını açıklamıştır (Muharrem Pınarbaşı, § 43). Sonuç olarak borçludan tahsil edilen paranın nemasının Hazineye intikal ettirilmesinin meşru bir amacı olmadığından bu durumun Anayasa'nın 35. maddesini ihlal ettiğine karar vermiştir (Muharrem Pınarbaşı, § 46).

18. Somut olayda sıra cetveline itiraz sürecinde borçludan tahsil edilen bedelin nemalandırılmasından elde edilen faiz tutarı başvurucunun da aralarında olduğu, sıra cetvelinde yer alan alacaklılar yerine 492 sayılı Kanun'un 36. maddesi uyarınca Hazineye aktarılmıştır. Başvurucu, nema gelirinin hak sahiplerine ödenmesi gerektiği iddiasıyla İstinaf Mahkemesi kararını temyiz etmiştir. Buna karşılık Yargıtay Dairesi, İstinaf Mahkemesi kararının başka iki davalı tarafından temyiz edildiğini kaydetmiş ve bu davalılar yönünden bir temyiz incelemesi yaparak kararı onamıştır.

19. Anayasa'nın 5. ve 35. maddeleri uyarınca mülkiyet hakkının korunmasına ilişkin pozitif yükümlülükler, kimi durumlarda özel kişiler arasındaki uyuşmazlıklar da dâhil olmak üzere mülkiyet hakkının korunması için belirli tedbirlerin alınmasını gerektirmektedir (Türkiye Emekliler Derneği, B. No: 2012/1035, 17/7/2014, §§ 34-38; Eyyüp Boynukara, B. No: 2013/7842, 17/2/2016, §§ 39-41; Osmanoğlu İnşaat Eğitim Gıda Temizlik Hizmetleri Petrol Ürünleri Sanayi Ticaret Limitet Şirketi, B. No: 2014/8649, 15/2/2017, § 43). Bu kapsamda başvuruculara mülkiyet hakkına yapılan müdahaleye etkin bir biçimde itiraz edebilme, savunma ve iddialarını yetkili makamlar önünde ortaya koyabilme olanağının tanınıp tanınmadığı incelenmelidir (Züliye Öztürk, B. No: 2014/1734, 14/9/2017, § 36; Bekir Yazıcı [GK], B. No: 2013/3044, 17/12/2015, § 71). Somut olayda Yargıtay Dairesi başvurucunun temyizini incelememiş; bunun yanında başvurucunun da itiraz ettiği İstinaf Mahkemesi kararına karşı diğer iki davalının yaptığı temyiz başvurusunu reddederek kararı onamıştır. Bu hâliyle başvurucunun esasa ilişkin temel iddialarının temyiz aşamasında incelenmemesi mülkiyet hakkının korunmasına ilişkin usuli güvencelerden başvurucuyu mahrum bırakmıştır. Öte yandan İstinaf Mahkemesi kararına karşı diğer davalılarca yapılan temyiz başvurusunun esas yönünden incelenerek reddedilmesi karşısında başvurucunun bireysel başvuruya konu ettiği iddiaların temyiz yolu aşamasında başarıya ulaşmasının mümkün olmadığı kanaatine varılmıştır.

20. Başvuruya konu olayda yargılama süreci sonucunda borçluların taşınmazlarının satışından elde edilen paranın sıra cetveline itiraz davası sürecinde nemalandırılması sonucunda elde edilen faiz geliri 492 sayılı Kanun'un 36. maddesinin birinci fıkrası uyarınca Hazineye gelir olarak kaydedilmiştir. Yukarıda yer verilen ilkeler dikkate alındığında borçludan tahsil edilen paranın nemasının Hazineye intikal ettirilmesinin meşru bir amacı olmadığından bu durumun Anayasa'nın 35. maddesini ihlal ettiği sonucuna ulaşılmıştır.

21. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

III. GİDERİM

22. Başvurucu, ihlalin tespiti ile yeniden yargılamaya hükmedilmesini talep etmiştir.

23. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (30/3/2011 ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasında düzenlenen bireysel başvuruya özgü yeniden yargılama kurumunun özelliklerine ilişkin kapsamlı açıklamalar için bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa'nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Kararın bir örneğinin mülkiyet hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak amacıyla Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesine (E.2018/1796, K.2018/1528) iletilmek üzere Kayseri 3. İcra Hukuk Mahkemesine (E.2018/38, K.2018/243) GÖNDERİLMESİNE,

D. 446,90 TL harç ve 30.000 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 30.446,90 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

E. Ödemelerin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal faiz UYGULANMASINA,

F. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 28/11/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Turaş Gaz Armatürleri Sanayi ve Ticaret A.Ş. [1.B.], B. No: 2020/19316, 28/11/2024, § …)
   
Başvuru Adı TURAŞ GAZ ARMATÜRLERİ SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Başvuru No 2020/19316
Başvuru Tarihi 16/6/2020
Karar Tarihi 28/11/2024

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, alacağın tahsili amacıyla borçlular aleyhine başlatılan icra takibi sırasında tahsil edilen bedelin nemasının alacaklıya ödenmesi yerine Hazineye irat olarak kaydedilmesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Mülkiyet hakkı Özel hukuk ilişkileri İhlal Yeniden yargılama
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi