logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Gülşen Yarğı [2.B.], B. No: 2020/19847, 11/5/2022, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

GÜLŞEN YARĞI BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2020/19847)

 

Karar Tarihi: 11/5/2022

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Kadir ÖZKAYA

Üyeler

:

M. Emin KUZ

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Yıldız SEFERİNOĞLU

 

 

Kenan YAŞAR

Raportör

:

Yusuf Enes KAYA

Başvurucu

:

Gülşen YARĞI

Vekili

:

Av. Adem KOÇ

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru; haksız arama, elkoyma, gözaltı ve tutuklama tedbiri dolayısıyla açılan tazminat davasında ödenen tazminatın yetersiz olması nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 14/7/2020 tarihinde yapılmıştır. Komisyon, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.

3. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

4. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde ilgili olaylar özetle şöyledir:

5. Öğretmen olan başvurucu 4/10/2017 tarihinde Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanmasına üye olma suçlamasıyla gözaltına alınmış, altı gün gözaltında kaldıktan sonra 10/10/2017 tarihinde tutuklanmıştır. Tutuklama kararında başvurucunun ByLock programını kullanmasına dayanılmıştır. Başvurucu 28/12/2017 tarihinde, ismi ByLock listesinden çıkarıldığı gerekçesiyle tahliye edilmiştir.

6. Başvurucu yargılama sürecinde olağanüstü hâl kanun hükmünde kararnamesi ile meslekten çıkarılmıştır. Meslekten çıkarılmasına karşı yaptığı başvurunun kabul edilmesi üzerine 12/1/2018 tarihinde tekrar eski görevine iade edilmiş ve açıkta kaldığı tarihten itibaren ödenmesi gereken maaş ve diğer özlük hakları ilgili kurum tarafından 22/1/2018 tarihinde kendisine ödenmiştir.

7. Yargılamayı yapan İstanbul 35. Ağır Ceza Mahkemesi 17/7/2018 tarihinde, kullandığı telefon hattının iradesi dışında ByLock IP'lerine yönlendirilmiş olduğunun saptandığı gerekçesiyle başvurucunun beraatine karar vermiştir.

8. Savcılık beraat kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19/4/2019 tarihinde istinaf başvurusunun reddine karar vermiş ve beraat kararı kesinleşmiştir.

9. Başvurucu; beraat kararı kesinleştikten sonra haksız arama, elkoyma, gözaltı ve tutuklama tedbirleri nedeniyle maddi ve manevi zarara uğradığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 5.000 TL maddi ve 70.000 TL manevi tazminatın ödenmesi talebiyle dava açmıştır. Dava dilekçesinde başvurucu, ByLock kullanıcısı olmadığının ortaya çıkması nedeniyle beraat ettiğini, hiçbir suçu olmadığı hâlde hakkında gözaltı ve tutuklama kararı verildiğini ileri sürmüştür. Başvurucu maddi zararına ilişkin olarak 3 ay boyunca özlük haklarından mahrum kaldığını, ek ders ücreti alamadığını, yargılandığı dava nedeniyle özel vekâletnameli avukat tuttuğunu ve bu avukata ödeme yaptığını, bu koruma tedbirleri nedeniyle borçlarını ödeyemediğinden icra takibine maruz kaldığını, söz konusu icra takipleri nedeniyle fazladan yaptığı ödemelerin tazminat olarak ödenmesi gerektiğini ileri sürmüştür. Başvurucu manevi zararı kapsamında ise hiçbir suçu olmadığı hâlde tutuklu kalması nedeniyle büyük bir elem ve ızdırap çektiğini, tüm çevresi tarafından terörist olarak görüldüğünü, toplumsal baskıya uğradığını, komşuları önünde gözaltına alınması nedeniyle rencide edildiğini, tutuklandığı için mesleğe iadesinden sonra dahi sosyal çevresine suçsuz olduğunu kabul ettiremediğini öne sürmüştür.

10. Tazminat talebini inceleyen İstanbul Anadolu 6. Ağır Ceza Mahkemesi maddi tazminat talebinin reddine, 20.000 TL manevi tazminat ile 1.056 TL maktu vekâlet ücretinin başvurucuya ödenmesine karar vermiştir. Kararın gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:

"Maddi Tazminat Yönünden : Davacı vekili dilekçesinde söz konusu olay nedeniyle davacının maaşını ve ek ders ücretini alamadığı, ayrıca bu yüzden aleyhine birden fazla icra takibi yapıldığını, söz konusu icra takipleri nedeniyle fazladan yaptığı ödemelerin tazminat olarak ödenmesi gerektiğini bu nedenle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 5.000 TL maddi tazminata hükmedilmesini istemiş ise de, öğretmen olan davacının 12/1/2018 tarihinde tekrar öğretmenlik mesleğine döndüğü ve bu nedenle açıkta kaldığı dönemde alması gereken maaş ve diğer özlük haklarının ... İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünce ödendiği, İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünce mahkememize gönderilen yazı ve ödeme belgelerinden anlaşılmakla davacının maddi tazminat istemi bu nedenle red olunmuş ayrıca bu yüzden bilirkişi incelemesi yaptırılmamıştır. Her ne kadar avukata haricen ödeme yaptığı gerekçesiyle vekalet ücreti miktar belirtilmeksizin istenilmiş ise de buna ilişkin herhangi bir belge ibraz edilmediğinden bu yöndeki istemde dikkate alınmamıştır.

Manevi Tazminat Yönünden : ... davacının sadece ByLock haberleşme programını kullandığı bu nedenle FETÖ terör örgütü üyesi olduğu iddiasıyla 4/10/2016 tarihinde gözaltına alınıp 6 gün gözaltında kaldıktan sonra 10/10/2017 tarihinde FETÖ terör örgütü üyesi olduğu iddiasıyla tutuklanması, İstanbul 35. Ağır Ceza Mahkemesinin kesinleşen 2017/179 esas 2018/132 karar sayılı kararı ile üzerine atılı FETÖ terör örgütü üyeliği suçunu işlemediği sabit kabul edilerek beraatine karar verilmiş olması nedeniyle 4/10/2017-10/10/2017 tarihleri arasında gözaltında kalan, 10/10/2017-28/12/2017 tarihleri arasında Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevinde tutuklu olarak yargılanan davacı lehine bu nedenle 20.000 TL manevi tazminat takdirinin somut olaya yasal düzenlemelere adalete ve hakkaniyete uygun düşeceği kabul edilerek aşağıdaki hüküm verilmiştir."

11. Başvurucu, maddi tazminat talebinin reddedilmesinin hukuka aykırı olduğunu ve hükmedilen manevi tazminat ile vekâlet ücretinin düşük olduğunu belirterek istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf dilekçesinde başvurucu; açığa alındığından kredi borçlarını ödeyemediğini, icralık olduğunu, tutuklandığı için mesleğe iadesinden sonra dahi sosyal çevresine suçsuz olduğunu kabul ettiremediğini, hiç suçu olmadığı hâlde gözaltına alındığını ve tutuklandığını, yaşadığı haksızlık ve olumsuzluklar nedeniyle öğretmenliği bıraktığını ve yurt dışına gittiğini, tüm bu hususlar dikkate alındığında 20.000 TL manevi tazminatın çok az olduğunu ifade etmiştir. Başvurucu ayrıca gözaltına alındıktan sonra avukat hizmeti almak zorunda kaldığı için avukatına ödediği meblağın maddi tazminat kapsamında ödenmesi gerektiğini ileri sürmüştür.

12. Bölge Adliye Mahkemesi 17/3/2020 tarihinde yüksek olduğu gerekçesiyle20.000 TL olarak belirlenen manevi tazminat miktarını 12.000 TL'ye indirmiş, vekâlet ücretini de 1.440 TL şeklinde düzeltmiş ve istinaf başvurusunun esastan reddine kesin olarak karar vermiştir.

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

13. Anayasa Mahkemesinin 11/5/2022 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

14. Başvurucu; hiçbir suçu olmadığı ve ByLock programını indirmediğinin ve kullanmadığının sabit olduğu gerekçesiyle hakkında beraat kararı verildiğini, yargılandığı davada uygulanan haksız arama, elkoyma, gözaltı ve tutuklama tedbirleri nedeniyle açtığı tazminat davasında maddi tazminat talebinin reddedildiğini, manevi tazminatın ise 12.000 TL'ye düşürüldüğünü, bu tazminat miktarının yetersiz olduğunu, tazminat davasında yapılan yargılamanın adil olmadığını belirterek adil yargılanma hakkının, tazminat hakkının, hak arama hürriyetinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

B. Değerlendirme

15. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Anayasa Mahkemesi A.A. kararında Anayasa'nın 19. maddesinin üçüncü fıkrası bağlamındaki şikâyetler yönünden başvuru yollarının tüketilmiş sayılabilmesi için başvurucuların ilk derece mahkemelerinde yakalama, gözaltı veya tutuklama tedbirlerinin hukukiliğine ilişkin iddialarını 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendi kapsamında açıkça ileri sürerek dava açmaları gerektiğini belirtmiştir. Anayasa Mahkemesi anılan tedbirlerin hukuka uygun olmadığına dair iddialar dile getirilmeden -Anayasa'nın 19. maddesinin dokuzuncu fıkrası kapsamında olmadığı değerlendirilen- 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (e) bendi uyarınca kovuşturmaya yer olmadığı ya da beraat kararına dayalı olarak dava açılmasının başvuru yollarının tüketilmesi anlamına gelmediğine karar vermiştir (A.A. [GK], B.No: 2017/34502,21/10/2021, §§ 70-90).

16. Diğer bir deyişle yakalama, gözaltı veya tutuklama tedbirlerinin hukukiliğiyle bağlantılı olarak tazminat istemlerinin kabul edilmediğinden veya hükmedilen tazminatın yetersiz olduğundan bahisle Anayasa'nın 19. maddesinin üçüncü fıkrasıyla bağlantılı olarak dokuzuncu fıkradaki tazminat hakkı yönünden inceleme yapılabilmesi için 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendi kapsamında dava açılması ve bu tedbirlerin kanuna (hukuka) aykırı olduğunun esas itibarıyla (genel hatlarıyla da olsa) derece mahkemeleri önünde tüm aşamalarda ileri sürülmesi gerekmektedir. Ayrıca bireysel başvuruda bulunurken de yakalama, gözaltı veya tutuklama tedbirinin hukuki olmadığına ilişkin yeterli açıklamaların yapılması gerekir.

17. Somut olayda öncelikle başvurucu, kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmemiştir. Başvurucunun 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendi uyarınca tazminat davası açmadığı da görülmektedir. Dava dilekçesinde başvurucu, gözaltının ve tutuklamanın neden hukuka aykırı olduğuna ilişkin bir açıklamada da bulunmamıştır. Başvurucu sadece hiçbir suçu olmadığı hâlde hakkında gözaltı ve tutuklama kararı verildiğini ileri sürmüştür. Bu açıklamanın gözaltı ve tutuklamanın hukukiliğine ilişkin yeterli bir açıklama niteliğinde olmadığı görülmektedir. Başvurucunun Morbeyin uygulamaları neticesinde ByLock programına özgülenmiş IP adreslerine iradesi dışında yönlendirildiğinin tespit edilmesi gözaltı ve tutuklamayı geçmişe dönük olarak hukuka aykırı hâle getirmeyecektir (benzer yönde bir karar için bkz. Yusuf Emre İper, B. No: 2017/24461, 30/6/2020, §§ 54, 55). Dolayısıyla salt bu duruma dayanılması gözaltı veya tutuklamanın hukuki olmadığının derece mahkemeleri önünde ileri sürüldüğü anlamına gelmeyecektir. Başvurucunun derece mahkemelerinin bu yönde bir inceleme yapmalarına imkân sağlayacak nitelikte, gözaltının veya tutuklamanın neden hukuka aykırı olduğuna ilişkin (tutuklama nedenlerinin bulunmaması, tutuklamanın ölçülü olmaması vb.) ek birtakım açıklamalarda bulunması gerekmektedir.

18. Nitekim derece mahkemesi de başvurucunun böyle bir iddiası olmadığı için gözaltının ve tutuklamanın hukukiliğine ilişkin bir değerlendirme yapmadan sadece beraat kararının bir sonucu olarak başvurucuya tazminat ödenmesine hükmetmiştir. Başvurucu istinaf aşamasında da derece mahkemelerinin gözaltının veya tutuklamanın hukukiliğine ilişkin bir değerlendirme yapmasına imkân tanıyacak şekilde bir itirazda bulunmamıştır. Esasında başvurucunun gözaltının ve tutuklamanın haksız olduğu yönündeki iddialarını yargılama sonucunda verilen beraat hükmüne dayandırdığı, açıkça belirtilmese de 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (e) bendi kapsamında bir tazminat davası açtığı görülmektedir. Anayasa Mahkemesi A.A. kararında 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (e) bendi kapsamında açılan davalarda hükmedilen tazminatın yetersiz olduğu yönündeki iddiaların adil yargılanma hakkı kapsamında incelenmesi gerektiğini belirtmiştir (A.A., § 87). Bu çerçevede başvurucunun iddialarının kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı kapsamında incelenmesi mümkün görülmemiştir.

19. Öte yandan başvurucu, arama ve elkoyma tedbirleri yönünden de açtığı tazminat davasında maddi tazminat talebinin reddedilmesinden ve manevi tazminatın düşük olarak belirlenmesinden şikâyetçi olmuştur. Başvurucu, arama ve elkoyma tedbirlerinin neden hukuka aykırı olduğuna ilişkin bir değerlendirme yapmamış; bu tedbirler nedeniyle açtığı tazminat davasının reddedilmesinin adil yargılanma hakkı dışında başka bir hakkı ne şekilde ihlal ettiğiyle ilgili olarak da herhangi bir açıklamada bulunmamıştır.

20. Bu itibarla başvurucunun şikâyetlerinin adil yargılanma hakkı kapsamında incelenmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.

21. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında, kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda incelenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda ilke olarak mahkemeler önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun adil olup olmaması bireysel başvuru konusu olamaz. Ancak bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklere müdahale teşkil eden, bariz takdir hatası veya açık keyfîlik içeren tespit ve sonuçlar bu kapsamda değildir (Ahmet Sağlam, B. No: 2013/3351, 18/9/2013, § 42).

22. Başvurucu tarafından ileri sürülen iddialar, derece mahkemesince delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile derece mahkemelerince uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun esas yönünden adil olup olmamasına ilişkin olup derece mahkemesi kararlarında bariz takdir hatası veya açık keyfîlik oluşturan bir durumun da bulunmadığı dikkate alındığında ihlal iddialarının kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır.

23. Başvurucu tarafından ileri sürülen ihlal iddialarının yukarıda belirtilen içtihat kapsamında kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu sonucuna varıldığından başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 11/5/2022 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(Gülşen Yarğı [2.B.], B. No: 2020/19847, 11/5/2022, § …)
   
Başvuru Adı GÜLŞEN YARĞI
Başvuru No 2020/19847
Başvuru Tarihi 14/7/2020
Karar Tarihi 11/5/2022

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, haksız arama, elkoyma, gözaltı ve tutuklama tedbiri dolayısıyla açılan tazminat davasında ödenen tazminatın yetersiz olması nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Suç İsnadı) Hakkaniyete uygun yargılanma hakkı (hukuka aykırı deliller, bariz takdir hatası vs.) Açıkça Dayanaktan Yoksunluk
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi