TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
MAHMUT ASLANBAY BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2020/22893)
|
|
Karar Tarihi: 2/4/2024
|
R.G. Tarih ve Sayı: 2/8/2024-32620
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Recai AKYEL
|
|
|
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
|
|
|
İrfan FİDAN
|
|
|
Yılmaz AKÇİL
|
Raportör
|
:
|
Çağlar ÖNCEL
|
Başvurucu
|
:
|
Mahmut ASLANBAY
|
Vekili
|
:
|
Av. Fatih CEBECİOĞLU
|
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, sürücü belgesinin geçici olarak alınmasına karar verilmesi nedeniyle özel hayata saygı hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. İstanbul Elektrik Tramvay ve Tünel İşletmeleri (İETT) bünyesinde otobüs şoförü olarak çalışan başvurucu 5/6/2020 tarihinde bir yayaya otobüsün dikiz aynası ile çarpmıştır. Bunun üzerine olay yerine trafik polisi ve ambulans çağıran başvurucunun saat 17.54'te alkolmetre ile yapılan nefes ölçümü sonucunda 0,64 promil alkollü olduğu belirlenmiş ve başvurucu hakkında İdari Para Cezası Karar Tutanağı ile Geçici Olarak Sürücü Belgesi Geri Alma Tutanağı düzenlenmiştir. Aynı tarihli Kaza Tespit Tutanağında yaya E.K.nın yakındaki yaya geçidini kullanmadan taşıt yoluna çıkması nedeniyle 13/10/1983 tarihli ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 68. maddesinin (1) numaralı fıkrasını ihlal ettiği tespit edilmiştir.
3. Başvurucu, hiçbir zaman alkol kullanmadığını belirterek anılan tutanağa itiraz etmiş ve kan tahlili yapılmasını talep etmiştir. Kolluk görevlileri refakatinde aynı gün Haydarpaşa Eğitim ve Araştırma Hastanesine götürülen başvurucunun saat 19.08'de yapılan kan tahlilinin sonucunda kanındaki alkol oranının sıfır (0) promil olduğu, bir başka deyişle kanında alkol bulunmadığı belirlenmiştir.
4. Başvurucu 8/6/2020 tarihinde İstanbul Anadolu 1. Sulh Ceza Hâkimliğine (Hâkimlik) başvurarak sürücü belgesinin iadesine karar verilmesini talep etmiştir. Başvurucu dilekçesinde; alkolmetre ölçümünün hatalı olduğunu, nitekim kolluk görevlilerinin refakatinde gittikleri hastanede -alkometre ile yapılan ölçümden bir saat sonra- kanında alkol bulunmadığının belirlendiğini ifade etmiştir.
5. Hâkimlik 9/7/2020 tarihinde itirazın reddine karar vermiştir. Gerekçede; idari yaptırım kararı ile ilgili düzenlenen evrakın dosyaya alınarak incelendiği belirtilerek idarece düzenlenen tutanak ile eylemin sabit olduğu, düzenlenen idari yaptırımın kanuna ve usule uygun olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Başvurucu anılan karara itiraz etmiştir. İtiraz dilekçesinde; hastaneden alınan ve kan tahliline ilişkin olan raporun dikkate alınmadığını, işini kaybetme riski bulunduğunu ifade etmiştir. İtirazı inceleyen İstanbul Anadolu 2. Sulh Ceza Hâkimliği, kararın usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle itirazı reddetmiştir.
6. Başvurucu, nihai kararı 29/7/2020 tarihinde öğrendikten sonra 6/8/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
7. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
8. Başvurucu; kazanın kusurundan kaynaklanmadığını, alkollü olmamasına rağmen hatalı bir ölçümle idari yaptırım kararı verildiğini beyan etmiştir. Olaydan bir saat sonra kolluk görevlileri ile gittikleri hastanede yapılan tahlilde kanında alkol bulunmadığının tespit edildiğini belirten başvurucu, Hâkimliğin kan tahlili sonucunu dikkate almadan karar verdiğini ifade ederek mesleğini kaybetme riskinin bulunduğunu, ayrıca altı ay süresince gelirini de kaybedeceğini vurgulamıştır. Başvurucu; hayatında alkol kullanmadığını, söz konusu süreç nedeniyle şahsi ve mesleki itibarının ciddi ölçüde zedelendiğini belirterek adil yargılanma hakkının, çalışma hakkı ile maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
9. Anayasa Mahkemesi önceki birçok kararında, özel hayata ilişkin herhangi bir nedene dayanılmaksızın mesleki hayata yönelen müdahalelerin özel hayata saygı hakkı kapsamında değerlendirilebilmesi için gerekli olan şartların neler olduğuna ilişkin detaylı değerlendirmelerde bulunmuştur (C.A. (3) [GK], B. No: 2018/10286, 2/7/2020, §§ 97-101; Tamer Mahmutoğlu [GK], B. No: 2017/38953, 23/7/2020, §§ 84-90; Ayla Demir İşat [GK], B. No: 2018/24245, 8/10/2020, §§ 106-110). Başvurucunun sürücü belgesinin geri alınması tek başına özel hayata saygı hakkının uygulanabilirliğini sağlamamakla birlikte söz konusu işlemin başvurucunun mesleki faaliyetlerin; mesleki ve kişisel itibarını ve ilişkilerini olumsuz şekilde etkilediği, bu etkinin ciddi olduğu ve belirli bir ağırlık düzeyine ulaştığı değerlendirildiğinden başvuru, özel hayata saygı hakkı yönünden uygulanabilir bulunmuş ve bu kapsamda incelenmiştir.
10. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
11. Sürücü belgesinin geri alınması nedeniyle mesleğini ifa edememesinin başvurucunun özel hayata saygı hakkına müdahale oluşturduğu açıktır. 2918 sayılı Kanun'un 48. maddesinin (5) numaralı fıkrası çerçevesinde gerçekleştirildiği görülen söz konusu müdahalenin kanuni dayanağının bulunduğu anlaşılmaktadır. Başvurucunun sürücü belgesinin geri alınması şeklindeki müdahalenin kamu düzeninin sağlanması meşru amacına yönelik olduğu kanaatine varılmıştır. Bu belirlemelerin ardından müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygunluk ve ölçülülük koşullarını sağlayıp sağlamadığının belirlenmesi gerekir.
12. Anayasa Mahkemesi kararlarına göre demokratik toplum düzeninin gerekleri kavramı öncelikle ilgili hak yönünden getirilen sınırlamaların zorunlu ya da istisnai tedbir niteliğinde olmasını, başvurulabilecek en son çare ya da alınabilecek en son önlem olarak kendisini göstermesini gerektirmektedir. Demokratik toplum düzeninin gereklerinden olma, bir sınırlamanın demokratik bir toplumda zorlayıcı bir toplumsal ihtiyacın karşılanması amacına yönelik olmasını ifade etmektedir (AYM, E.2016/179, K.2017/176, 28/12/2017; Ata Türkeri, B. No: 2013/6057, 16/12/2015, § 44; Haluk Öktem [GK], B. No: 2014/13433, 13/10/2016, § 49; Erhun Öksüz [GK], B. No: 2014/12777, 13/10/2016 § 53; Salim Onur Şakar, B. No: 2015/2711, 21/9/2017, § 35).
13. Anayasa’nın 13. maddesinde demokratik toplum düzeninin gerekleri ve ölçülülük kriterleri iki ayrı ölçüt olarak düzenlenmiş olmakla birlikte bu iki ölçüt arasında ayrılmaz bir ilişki vardır. Ölçülülük ilkesinin amacı temel hak ve özgürlüklerin gereğinden fazla sınırlandırılmasının önlenmesidir. Anayasa Mahkemesi kararları uyarınca ölçülülük ilkesi, sınırlama için kullanılan aracın sınırlama amacını gerçekleştirmeye uygun olmasını ifade eden elverişlilik, sınırlayıcı önlemin sınırlama amacına ulaşmak bakımından zorunlu olmasına işaret eden gereklilik ve araçla amacın orantısız bir ölçü içinde bulunmaması ile sınırlamanın ölçüsüz bir yükümlülük getirmemesi anlamına gelen orantılılık unsurlarını içermektedir (Bülent Polat [GK], B. No: 2013/7666, 10/12/2015, § 106; Tevfik Türkmen [GK], B. No: 2013/9704, 3/3/2016, § 70; Bülent Kaya, [GK], B. No: 2013/2941, 11/5/2016, § 82; Ferhat Üstündağ, B. No: 2014/15428, 17/7/2018, §§ 45, 48).
14. Özel hayata saygı hakkına yönelik müdahalenin demokratik bir toplumda gerekli olma ve ölçülülük ilkelerine uygun olduğu konusunda idari ve yargısal makamlar tarafından oluşturulan gerekçelerin ikna edici nitelikte ilgili ve yeterli olması gerekir (benzer yöndeki değerlendirmeler için bkz. Ata Türkeri, §§ 45, 47; Murat Deniz, B. No: 2014/5318, 21/9/2016, § 66). Yine söz konusu tedbirlerin yargısal denetiminin usule ilişkin gereklilikler yerine getirilerek etkili bir şekilde ve makul bir süre içinde tamamlanması önemlidir.
15. Anayasa Mahkemesi Gurbet Çoban (B. No: 2019/38857, 17/11/2021, §§ 17-39) kararında kamu ajanları tarafından düzenlenen tutanakların içeriğinin gerçeğe uygunluk karinesinden yararlanacağını ancak idari işlemin hukukiliğinin veya tutanağın içeriğinin gerçekliğinin dava konusu edildiği bir yargılamada hâkimin değinilen karineyi uygulamasının bu davanın açılmasını anlamsız hâle getireceğini belirtmiştir. Dolayısıyla yargı mercilerinden başvurucunun iddia ve itirazlarını dikkate alması, bunları ilgili ve yeterli gerekçe ile karşılaması, bu iddialara da yeterli ölçüde şans tanıdığını ortaya koyması beklenmektedir.
16. Somut olayda başvurucunun sürücü belgesi, alkollü olarak araç kullandığı gerekçesiyle altı aylığına geri alınmıştır. Başvurucu, sürücü belgesinin geri alınması işlemine karşı itirazda bulunurken alkolmetre ile yapılan ölçümden yaklaşık bir saat sonra kolluk görevlilerinin refakatinde kan örneği alınarak tahlil yapıldığını ve tahlil sonucunda düzenlenen raporda kanındaki alkol oranın sıfır (0) promil olduğunun tespit edildiğini ileri sürmüştür.
17. Söz konusu itiraz kapsamında Hâkimlikçe yapılan değerlendirmede başvurucu hakkında düzenlenen tutanakların ve idari yaptırım kararının usul ve kanuna uygun olduğunun belirtilmesi ile yetinildiği görülmüştür. Dolayısıyla başvurucunun, kanında alkol bulunmadığını tespit eden rapora dayanarak ileri sürdüğü itirazlarla ilgili bir araştırma ya da değerlendirme yapılmadığı gibi kan tahliline ilişkin rapora hangi sebeple itibar edilmediğine dair açıklama yapılmadığı anlaşılmıştır. Bununla birlikte başvurucunun ret kararına itiraz dilekçesinde aynı iddiaları ileri sürmesine rağmen itiraz mercii tarafından da Hâkimliğin kararının usul ve kanuna uygun olduğunun bildirilmesi dışında bir tespite yer verilmediği gözetildiğinde yargı makamlarının özenli bir yargılama yaptığı söylenemez.
18. Belirli bir davaya ilişkin olarak delilleri değerlendirme ve gösterilen delilin davayla ilgili olup olmadığına karar verme yetkisi kural olarak yargılamayı yürüten derece mahkemelerine aittir. Bu bağlamda somut olayda başvurucunun yasal sınırın üzerinde alkollü olup olmadığı yönünde karar vermek Anayasa Mahkemesinin görevi olmadığı gibi Anayasa Mahkemesince burada varılacak olan sonuç başvuruya konu idari para cezası ve sürücü belgesinin geçici olarak alınmasına ilişkin işlemin mutlaka kaldırılması gerektiği anlamına da gelmemektedir (aynı yöndeki değerlendirmeler için bkz. Mehmet Selim Demir, B. No: 2019/13365, 24/3/2021, § 36).
19. Sonuç olarak başvurucunun Hastaneden aldığı rapor sonucuna dayanarak alkolmetrenin hatalı ölçüm yaptığına ilişkin -yargılamanın sonucuna etki edebilecek nitelikteki- iddia ve itirazlarına dair bir araştırma yapılamadığı gibi ilgili ve yeterli bir gerekçenin de ortaya konulmadığı dikkate alındığında başvurucunun özel hayata saygı hakkına yönelik müdahale, demokratik bir toplumda gerekli olma ve ölçülülük ilkelerine uygunluk koşulunu sağlamamaktadır.
20. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
III. GİDERİM
21. Başvurucu; ihlalin tespiti, yargılamanın yenilenmesi ve 15.000 TL maddi, 20.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
22. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasında düzenlenen bireysel başvuruya özgü yeniden yargılama kurumunun özelliklerine ilişkin kapsamlı açıklamalar için bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).
23. Eski hâle getirme kuralı çerçevesinde ihlalin sonuçlarının bütünüyle ortadan kaldırılabilmesi için başvurucuya manevi zararları karşılığında net 20.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.
24. Başvurucu, maddi zarara ilişkin olarak bilgi/belge sunmadığından maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.
IV. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayata saygı hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin özel hayata saygı hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere İstanbul Anadolu 1. Sulh Ceza Hakimliğine (2020/3369 D.İş) GÖNDERİLMESİNE,
D. Başvurucuya net 20.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
E. 446,90 TL harç ve 18.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 19.246,90 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
F. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için YASAL FAİZ UYGULANMASINA,
G. Kararın bir örneğinin bilgi için İstanbul Anadolu 2. Sulh Ceza Hâkimliği (2020/1254 D.İş) ile Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 2/4/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.