logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Seher Renkli Çetin, B. No: 2020/38588, 30/4/2024, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

SEHER RENKLİ ÇETİN BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2020/38588)

 

Karar Tarihi: 30/4/2024

R.G. Tarih ve Sayı: 2/8/2024-32620

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Recai AKYEL

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

İrfan FİDAN

 

 

Yılmaz AKÇİL

Raportör

:

Ayşenur TUNCER

Başvurucu

:

Seher RENKLİ ÇETİN

Vekili

:

Av. Abdulkadir YILDIZ

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, isim değişikliği talebinin reddedilmesi nedeniyle özel hayata saygı hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Başvurucu; Türk nüfus kayıt sisteminde adının Seher şeklinde kayıtlı olduğunu ancak eşi ile birlikte Danimarka'da yaşadığını, evlendikten sonra yurt dışında isim değişikliği yaparak Rojda adını aldığını, Türkiye ve Danimarka kayıtlarında farklı isme sahip olması nedeniyle sıkıntılar yaşadığını ve çevresinde Rojda olarak tanındığını belirterek Çorum 4. Asliye Hukuk Mahkemesinde (Mahkeme) isim değişikliği davası açmıştır. Mahkeme 16/7/2020 tarihinde davanın reddine karar vermiştir. Kararın gerekçesinde; dinlenen tanık beyanlarından başvurucuya kendi isteğiyle Rojda olarak hitap ettikleri, nüfus kayıtlarında geçen isim ile sosyal hayatında kullandığı ismin farklı olması nedeniyle yaşadığı herhangi bir sorun olmadığı, yapılan kolluk araştırmasında çevresinde hangi isimle tanındığının tespit edilemediği gerekçesiyle başvurucunun talebinde haklı bir neden ve hukuki menfaat olmadığı sonucuna ulaşmıştır.

3. Başvurucu istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi 21/10/2020 tarihinde istinaf başvurusunun esastan reddine kesin olarak karar vermiştir. Kararda, tanık beyanlarında başvurucunun nüfusta kayıtlı Seher ismi nedeniyle bir sorun yaşamadığının belirtildiğine, tanık Z.nin başvurucunun çevresinde ismen Seher olarak tanındığını beyan ettiğine işaret ederek ilk derece mahkemesinin kararında usul ve esas yönünden kanuna aykırılık bulunmadığı kanaatine ulaşıldığını ifade etmiştir.

4. Başvurucu, nihai hükmü 28/10/2020 tarihinde öğrendikten sonra 26/11/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

5. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

6. Başvurucu; yaşadığı Danimarka'da resmî makamlara başvurarak Seher olan ismini Rojda olarak değiştirdiğini ve Rojda ismini kullandığını, Türkiye'ye gelirken ve Türkiye'den ayrılırken resmî kayıtlardaki isim farklılığından dolayı sıkıntı yaşadığını, isim değişikliği davasının reddedilmesi nedeniyle mağduriyetinin devam ettiğini belirterek özel hayata saygı hakkı ile maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde, başvurucunun şikâyetlerinin incelenmesinde Anayasa ve ilgili mevzuat hükümlerinin, Anayasa Mahkemesi içtihadı ve somut olayın kendine özgü şartlarının dikkate alınması gerektiği belirtilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.

7. Başvuru, özel hayata saygı hakkı kapsamında incelenmiştir (aynı yöndeki değerlendirmeler için bkz. Aslan Faruk Toprak, B. No: 2013/2957, 24/3/2016, § 34; Hacı Ahmet Eskikanbur, B. No: 2015/2944, 9/1/2019, § 27; Kağan Osman Karamanoğlu, B. No: 2017/21063, 15/1/2020, § 20; Turgay Karaca, B. No: 2018/34343, 27/1/2021, § 29; H.K. [GK], B. No: 2019/42944, 17/6/2021, § 33).

8. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

9. Anayasa Mahkemesi daha önce verdiği pek çok kararda, kimliğin belirlenmesindeki en önemli unsurlardan olan ismin vazgeçilemezlik, devredilemezlik ve kişiye sıkı surette bağlı olma niteliklerinin kişinin mevcut statüsünü etkilemesinin muhakkak olduğunu, bu bağlamda kişinin isminin korunması ve kamu düzenini bozmadığı müddetçe değiştirilmesine imkân tanınması yönünde devletin pozitif yükümlülükleri bulunduğunu, söz konusu pozitif yükümlülüklerin, somut olayın özellikleri gözönünde bulundurularak idari ve yargısal karar vericiler tarafından kişilerin bu yöndeki makul taleplerinin karşılanmasını veya taleplerin reddi durumunda buna ilişkin ilgili ve yeterli gerekçeler sunulmasını gerektirdiğini değerlendirmiştir (Hacı Ahmet Eskikanbur, § 32; Turgay Karaca, § 32;H.K., § 36).

10. Bu kapsamda Anayasa Mahkemesi Anayasa’nın 20. maddesinin kişilerin isimleri üzerinde tasarrufta bulunmasının gerekli olduğu durumlarda geniş yorumlanması gerektiği ve bu yorumun isim hakkı konusunda mevzuat oluşturulurken ve uyuşmazlıklar çözümlenirken konu ile ilgili olan ve taraf olunan uluslararası sözleşmelerde yer alan koruyucu hükümlerin asgari düzeyde hayata geçirilmesini de kapsadığını belirtmiştir (Aslan Faruk Toprak, § 43; Hacı Ahmet Eskikanbur, § 30; Turgay Karaca, § 34; H.K., § 38).

11. Kamunun üstün yararı söz konusu olduğu istisnai durumlarda isim değişikliğine ilişkin taleplerin kabul edilmemesi makul karşılanabilir. Ancak bu gibi hâllerde kamu makamları buna ilişkin ilgili ve yeterli gerekçe sunmalıdır. İdari ve yargısal makamlar her durumda bireyin ismini değiştirebilmesindeki kişisel yarar ile kamu menfaatleri arasında adil bir denge kurmalıdır (Turgay Karaca, § 36; H.K., § 40). Öte yandan isim değişikliği hakkının tanınması başvurucuya birtakım yükümlülükler yüklenemeyeceği anlamına gelmez. Bu bağlamda başvurucunun haklı nedenlerini ortaya koyma ve buna ilişkin delillerini mahkemeye sunma yükümlülüğü olduğu kabul edilmelidir. Bu aşamadan sonra haklı nedenin bulunup bulunmadığını anayasal güvenceleri de dikkate alarak değerlendirmek derece mahkemelerinin görevidir (Turgay Karaca, § 46; H.K., § 41).

12. O hâlde yargı mercilerinin başvurucunun talebini ve gerekçelerini, ortaya konulan yasal çerçeve içinde incelemesi gerekir. Bu çerçevede yargı mercileri, değişikliği gerekli kılan başvurucuya özgü olan haklı bir nedenin var olup olmadığını değerlendirerek bu değişiklik nedeniyle başvurucunun elde edeceği yarar ile kamu düzeninin sağlanması amacı arasındaki dengeyi gözeten bir inceleme yapılmalıdır.

13. Başvuruya konu olayda Danimarka'da yaşayan başvurucunun isminin Danimarka resmî makamları tarafından değiştirildiği, böylelikle Türkiye'deki nüfus kaydı ile yaşadığı ülkede kullandığı resmî belge ve kimliklerde isminin farklı olduğu görülmektedir. Başvurucu yaşadığı zorlukları gerekçe göstererek bu çelişkinin giderilmesini ve Türk nüfus kaydındaki isminin Danimarka kayıtlarıyla uyumlu olacak şekilde Rojda olarak düzeltilmesini talep etmiştir. Başvurucunun talebi yargılama makamları tarafından tanık beyanlarına dayanılarak reddedilmiştir.

14. Nüfus kayıtlarının en temel işlevi, kişilerin resmî makamlar önünde tanınmasını sağlamaktır. Bu tanınmanın yalnızca ulusal ölçekte değil uluslararası tüm işlemlerde de sorunsuz şekilde gerçekleşmesi nüfus kaydını tutan kamusal makamların görev ve sorumluluğundadır (Aslan Faruk Toprak § 64). Somut olayda başvurucu; Seher olan isminin Danimarka resmî makamları tarafından Rojda olarak değiştirildiğini, Danimarka'da düzenlenen resmî belgelerde Rojda ismini kullandığını, Türkiye ve Danimarka kayıtlarındaki çelişki nedeniyle sorun yaşadığını haklı neden olarak ileri sürmüştür. Danimarka'da yaşayan Türk vatandaşı başvurucunun iki ülkeye ait kimlik ve belgelerindeki isminin farklı olmasının girişeceği resmî işlerde sorun yaşamasına sebep olabileceği öngörülebilir bir durumdur.

15. Anılan nedenle sorun yaşamamak için isim değişikliği talebinde bulunan başvurucu yönünden belirtilen durumun haklı bir neden oluşturup oluşturmadığının isim değişikliğinden beklenen kişisel menfaat ile kamusal menfaat gözetilerek değerlendirilmediği görülmüştür. Mahkemenin tanık ifadelerine dayanarak çevresel tanınırlık üzerine bir inceleme ve gerekçelendirme yaptığı gözönüne alındığında başvurucunun iddialarının karşılandığı söylenemez. Ayrıca Mahkeme çevresel tanınırlık konusunda kolluk görevlilerince tespit yapılamamasına rağmen başkaca bir araştırma yapmamış olup kolluk tarafından tespit yapılmasına gerek görmediği hususunda kullandığı takdir hakkını da gerekçeleriyle ortaya koymamıştır. Bu şartlarda mahkemelerin gerekçelerinin ilgili ve yeterli olmadığı anlaşılmıştır (benzer yöndeki karar için bkz. Turgay Karaca, § 47).

16. Neticede isim değişikliği konusunda çatışan menfaatlerin dengelenmesine yönelik somut başvuru özelinde değerlendirme yapılmaması ve ret kararının anayasal güvenceleri gözeten ilgili ve yeterli gerekçe içermemesi nedeniyle özel hayata saygı hakkı yönünden devletin pozitif yükümlülüklerinin yerine getirilmediği kanaatine varılmıştır (benzer yöndeki karar için bkz. Turgay Karaca, §§ 48, 49).

17. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

III. GİDERİM

18. Başvurucu; ihlalin tespiti, yeniden yargılama ile 10.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

19. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasında düzenlenen bireysel başvuruya özgü yeniden yargılama kurumunun özelliklerine ilişkin kapsamlı açıklamalar için bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

20. Öte yandan ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasının yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından manevi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayata saygı hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Kararın bir örneğinin özel hayata saygı hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak amacıyla Çorum 4. Asliye Hukuk Mahkemesine (E.2020/48, K.2020/191) GÖNDERİLMESİNE,

D. Başvurucunun tazminat talebinin REDDİNE,

E. 446,90 TL harç ve 18.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 19.246,90 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

F. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için YASAL FAİZ UYGULANMASINA,

G. Kararın bir örneğinin bilgi için Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi (E.2020/1483, K.2020/1547) ile Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 30/4/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Seher Renkli Çetin, B. No: 2020/38588, 30/4/2024, § …)
   
Başvuru Adı SEHER RENKLİ ÇETİN
Başvuru No 2020/38588
Başvuru Tarihi 26/11/2020
Karar Tarihi 30/4/2024
Resmi Gazete Tarihi 2/8/2024 - 32620

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, isim değişikliği talebinin reddedilmesi nedeniyle özel hayata saygı hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Özel hayatın ve aile hayatının korunması hakkı Nüfus kayıtları-İsim Değişikliği-Cinsel Kimlik İhlal Yeniden yargılama
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi