logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Halil Korkulu [2.B.], B. No: 2020/22994, 12/6/2024, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

HALİL KORKULU BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2020/22994)

 

Karar Tarihi: 12/6/2024

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Basri BAĞCI

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Kenan YAŞAR

 

 

Ömer ÇINAR

Raportör

:

Ayşenur TUNCER

Başvurucu

:

Halil KORKULU

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, yeni koronavirüs (COVID-19) salgınına yönelik tedbirler kapsamında aynı ceza infaz kurumunda bulunan eşlerin birbirleriyle telefon yoluyla iletişim kuramamaları nedeniyle aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Başvuru tarihinde başvurucu, Tokat T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (Kurum) hükümlü olarak bulunmaktayken eşiaynı ceza infaz kurumunda hükümözlü olarak bulunmaktadır.

3. Başvurucu, COVID-19 salgını döneminde bulunduğu ceza infaz kurumuna başvurarak aynı ceza infaz kurumunda bulunan eşiyle telefon görüşmesi yapma talebinde bulunmuştur. Kurumun İdare ve Gözlem Kurulu Başkanlığı başvurucunun talebini, tüm ceza infaz kurumlarında COVID-19 salgını nedeniyle hükümlü ve tutukluların kapalı ve açık görüşleri ile iç görüşlerinin ikinci bir talimata kadar ertelendiğini, hükümlü ve tutukluların dışarısı ile olan ilişkilerinin devamının sağlanması amacıyla telefon görüşleri yaptırıldığını, kurum içinde bulunan hükümlü ve tutukluların ise iç posta yoluyla birbirlerinden haber alma imkânlarının olduğunu belirterek reddetmiştir. Bunun yanında kararda aynı ceza infaz kurumunda bulunan kişilerin birbirlerinden haber almak için telefon görüşmesi yapmalarıyla ilgili bir düzenlemenin de bulunmadığı vurgulanmıştır. Ayrıca telefon görüşmesinin sağlanması esnasında hükümlü ve tutukluların birisinin izole edilmiş alanın dışına çıkmasının gerekeceği, bu durumun da salgın nedeniyle alınan önlemler açısından sorun teşkil edeceği kararda ifade edilmiştir.

4. Başvurucu, eşiyle telefon aracılığıyla görüşmesine izin verilmemesi nedeniyle mağdur olduğunu vurgulayarak infaz hâkimliğine şikâyette bulunmuştur. İnfaz hâkimliği kurum kararının usule ve yasaya uygun olduğunu belirterek başvurucunun şikâyetini reddetmiştir. Başvurucunun bu karara itirazı, infaz hâkimliği kararında usule ve yasaya aykırı bir husus bulunmadığı gerekçesiyle ağır ceza mahkemesince reddedilmiştir.

5. Başvurucu, nihai hükmü 12/6/2020 tarihinde öğrendikten sonra 30/6/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

6. Başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

7. Öte yandan Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi'nde (UYAP) yer alan bilgilere göre başvurucu 15/11/2021 tarihinde, eşi ise 10/1/2023 tarihinde bulundukları ceza infaz kurumlarından tahliye edilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

8. Ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.

9. Başvurucu; COVID-19 döneminde aynı ceza infaz kurumunda bulunan eşiyle telefon yoluyla iletişim kurma talebinin kanuni dayanağı olmamasına rağmen reddedildiğini, eşiyle iletişiminin sadece iç posta yoluyla sınırlandırıldığını, bu durumun kanunilik ilkesini, aile hayatına saygı hakkını ve haberleşme hürriyetini ihlal ettiğini ileri sürmüştür. Bunun yanında başka ceza infaz kurumunda bulunan yakınıyla telefon görüşmesi yapabilirken aynı kurumda bulunan eşiyle telefon yoluyla görüştürülmemesinin eşitlik ilkesine de aykırılık teşkil ettiğini belirtmiştir. Bakanlık görüşünde, başvurucunun şikâyetlerinin incelenmesinde Anayasa ve ilgili mevzuat hükümlerinin, Anayasa Mahkemesi içtihadı ve somut olayın kendine özgü koşullarının dikkate alınması gerektiği ifade edilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanında bireysel başvuru formundaki hususları tekrar etmiştir.

10. Başvuru, aile hayatına saygı hakkı kapsamında incelenmiştir.

11. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

12. Başvurucunun şikâyeti, aynı ceza infaz kurumunda bulunan eşiyle telefon yoluyla iletişim kurma talebinin COVID-19 salgınına yönelik tedbirler kapsamında reddedilmesine ilişkindir. Ceza infaz kurumunda bulunan kişilerin görüş hakkına yönelik kısıtlamaların aile hayatına saygı hakkına müdahale oluşturduğu değerlendirilmiştir (benzer yöndeki karar için bkz. Yunus Bulut, B. No: 2020/38826, 20/7/2023, § 42).

13. Ziyaret ya da görüş hakkı, 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un 83. maddesinde yer alan açık bir düzenlemeyle hükümlülere tanınmıştır. Söz konusu düzenlemeye göre hükümlüler; eş, üçüncü dereceye kadar kan ve kayın hısımları ile vasisi veya kayyımı ile haftada bir kez görüşme yapma hakkına sahiptir. İlgili düzenlemede görüşlerin açık ve kapalı şekilde olacağı ifade edilmiş ancak görüşlere ilişkin şartların ve sürelerin ne şekilde belirleneceğine ilişkin hususların Bakanlık tarafından hazırlanan yönetmelikte yer alacağı açıklanmıştır. Ayrıca Anılan Kanun'un 116. maddesinde, ziyaret hakkını güvence altına alan düzenlemenin tutuklular yönünden de uygulanacağı hüküm altına alınmıştır (Yunus Bulut, § 53). 17/6/2005 tarihli ve 25848 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Hükümlü ve Tutukluların Ziyaret Edilmeleri Hakkında Yönetmelik'in (Yönetmelik) 9. maddesinin üçüncü fıkrasında aynı ceza infaz kurumu ya da birden fazla ceza infaz kurumunun bir arada bulunduğu yerleşkedeki farklı kurumlarda barındırılmakta olan mahpusların Yönetmelik'in 9. maddesinin birinci fıkrasında sayılan kişilerden olması şartıyla görüşme yapabileceği belirtilmiştir.

14. Bunun yanında farklı yerleşkelerde veya farklı şehirlerde bulunan ceza infaz kurumlarında barındırılan mahpusların birbirleriyle yüz yüze görüştürülmeleri beklenemez. Ancak yakın aile bağı olan bu durumdaki mahpusların birbirleriyle uygun vasıtalar aracılığıyla görüştürülmelerinin sağlanması gerekir. Öte yandan aynı yerleşke içindeki farklı ceza infaz kurumlarında tutulan yakın aile bireylerinin gerekli güvenlik önlemleri alınarak mümkün olduğunca belirli dönemlerde yüz yüze görüştürülmeleri aile hayatına saygı hakkının gerekli kıldığı yükümlülüğün bir parçası olarak değerlendirilmelidir. Nitekim belirtilen son hâlde, aile bireylerinin yüz yüze görüştürülmeleri kamusal makamlara katlanılması mümkün olmayan bir külfet yüklememektedir (Hüseyin Ekinci, 2016/38867, 3/7/2019, § 58; Murat Aydın, B. No: 2016/58533, 3/7/2019 § 56).

15. Aile hayatına saygı hakkına yönelik bir müdahalenin Anayasa'nın öngördüğü güvencelere uygun kabul edilebilmesinin ilk ve temel şartı ise müdahalenin kanuni dayanağının bulunmasıdır. Bu gereklilik, uyuşmazlıklarda uygulanacak hukuk kurallarının öngörülebilir olmasını zorunlu kılmaktadır. Türk anayasal sisteminde hak ve özgürlükleri kısıtlayıcı düzenleme yapma yetkisi yasama organına aittir. Hak ve özgürlüğü kısıtlayıcı bir kanunun kapsamını genişletici yorum ve uygulamalar, kanun koyucunun getirmediği bir sınırlandırmanın idari ve yargısal makamlarca ihdas edilmesi sonucunu doğurabilir. Bu açıdan hak ve özgürlükleri sınırlandıran kurallara ilişkin yorum ve uygulamaların kuralın kapsamını genişletici nitelikte olmaması ve öngörülebilir sınırlar içinde kalması önem taşımaktadır. Diğer bir ifadeyle yargı makamlarının hak ve özgürlükleri sınırlayıcı kuralların kapsamının geniş yorumlanması hususunda oldukça ihtiyatlı davranması gerekir (M.B. [GK], B. No: 2018/37392, 23/7/2020, § 104; Mehmet Çetinkaya ve D.K. [GK], B. No: 2018/27392, 15/4/2021, § 45).

16. COVID-19 salgınının başlamasıyla birlikte ceza infaz kurumlarının toplu olarak yaşanan yerler olduğu ve bulaşıcı hastalıklar açısından risk oluşturduğu, bu bakımdan ceza infaz kurumlarında özel önlemlerin alınmasına ihtiyaç duyulduğu belirtilerek 14/3/2020 tarihinden itibaren mahpusların açık ve kapalı görüş haklarına yönelik kısıtlamalar hayata geçirilmiştir. COVID-19 salgınına yönelik tedbirler kapsamında ceza infaz kurumundaki görüşlerin kısıtlanması nedeniyle aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkin olan Yunus Bulut kararında; Anayasa Mahkemesi kapsamı ve süresi öngörülebilir olmayacak şekilde idari makamlar tarafından ziyaret hakkının kısıtlanmasına imkân veren açık bir düzenlemenin olmadığı ve ziyaret hakkına ilişkin kısıtlamaların ceza infaz kurumlarına gönderilen idari talimat yazıları doğrultusunda uygulandığı tespitini yaparak aile hayatına saygı hakkına yapılan bu müdahalenin salt idari makamların kararlarına dayanması nedeniyle kanuni temelinin bulunmadığı sonucuna ulaşmıştır (Yunus Bulut, §§ 56-60).

17. Somut olayda hükümlü başvurucunun aynı ceza infaz kurumunda bulunan eşiyle telefonla görüşme talebi, COVID-19 salgını nedeniyle açık ve kapalı görüş ile iç görüş hakkı gibi telefonla görüşme hakkından da yararlanmasının mümkün olmadığı ve bu hususta yasal bir düzenleme bulunmadığı gerekçesiyle kurum tarafından reddedilmiştir. Söz konusu karara yönelik şikâyetin ve itiraz başvurusunun ise kurum kararının usule ve yasaya uygun bulunduğu gerekçesiyle reddine karar verilmiştir.

18. Yukarıda belirtildiği üzere Anayasa Mahkemesi COVID-19 salgınının önlenmesi amacıyla ziyaret hakkının kısıtlanmasına ilişkin tedbirleri Yunus Bulut kararında incelemiştir (bkz. § 16). Anılan kararda da aile hayatına saygı hakkına yönelik müdahalenin Anayasa'nın öngördüğü güvencelere uygun kabul edilebilmesinin ilk ve temel şartı olarak kanuni dayanağının bulunması gerektiği belirtilmiştir. Başvuru konusu olayda ise hükümlü başvurucunun aynı ceza infaz kurumunda bulunan eşiyle COVID-19 salgını döneminde telefonla görüşme talebi bu hususta kanun, yönetmelik ve tüzükte bir düzenleme bulunmadığı gerekçesini içeren ve koronavirüs salgını tedbirleri doğrultusunda verilen bir idari makam kararıyla reddedildiğinden aile hayatına saygı hakkına yapılan bu müdahalenin salt idari karara dayandığı görülmektedir.

19. Tüm bu açıklamalar ışığında somut olayın şartlarında kapsamı ve süresi öngörülebilir olmayacak şekilde idari makam tarafından aynı ceza infaz kurumunda bulunan eşlerin telefonla görüş hakkının kısıtlanmasına imkân veren açık bir düzenlemenin olmadığı ve ziyaret hakkına ilişkin bu kısıtlamanın ceza infaz kurumuna gönderilen idari talimat yazıları doğrultusunda uygulandığı görülmüştür. Temel hak ve hürriyetleri sınırlandıran bir tedbir, demokratik toplum düzeninin korunması bakımından ne kadar gerekli ve ölçülü olursa olsun salt idari bir işleme dayanıyorsa bu tür bir müdahalenin kanunilik şartını sağladığından söz edilemez. Başka bir deyişle tedbire karar veren idarenin takdir alanı içinde olmayan bir konuda idari kararla temel hak ve hürriyetler sınırlandırılamaz. Böylelikle başvurucunun aile hayatına saygı hakkına yapılan anılan müdahalenin salt idari karara dayandığı anlaşıldığından müdahalenin kanuni temelinin bulunmadığı değerlendirilmiştir (Yunus Bulut, §§ 59, 60).

20. Yukarıda yer verilen tespitler uyarınca başvuruya konu müdahalenin kanunilik şartını sağlamadığı anlaşıldığından söz konusu müdahale açısından diğer güvence ölçütlerine riayet edilip edilmediğinin ayrıca değerlendirilmesine gerek görülmemiştir.

21. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

III. GİDERİM

22. Başvurucu, ihlalin tespiti, yeniden yargılama yapılması ve 50.000 TL tazminat talebinde bulunmuştur.

23. İhlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmamaktadır. Zira başvurucu ve eşi bulundukları ceza infaz kurumlarından tahliye edilmiştir.

24. Eski hâle getirme kuralı çerçevesinde ihlalin sonuçlarının bütünüyle ortadan kaldırılabilmesi için başvurucuya manevi zararları karşılığında net 30.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,

B. Aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

C. Anayasa'nın 20. maddesinde güvence altına alınan aile hayatına saygı hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

D. Başvurucuya net 30.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,

E. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

F. Kararın bir örneğinin bilgi için Tokat İnfaz Hâkimliğine (E.2020/555, K.2020/603), Tokat 1. Ağır Ceza Mahkemesine (2020/484 D. İş) ve Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 12/6/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Halil Korkulu [2.B.], B. No: 2020/22994, 12/6/2024, § …)
   
Başvuru Adı HALİL KORKULU
Başvuru No 2020/22994
Başvuru Tarihi 30/6/2020
Karar Tarihi 12/6/2024

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, yeni koronavirüs (COVID-19) salgınına yönelik tedbirler kapsamında aynı ceza infaz kurumunda bulunan eşlerin birbirleriyle telefon yoluyla iletişim kuramamaları nedeniyle aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Özel hayatın ve aile hayatının korunması hakkı Ceza infaz kurumu uygulamaları İhlal Manevi tazminat
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi