logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Mustafa Aslan [2.B.], B. No: 2020/38950, 12/6/2024, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

MUSTAFA ASLAN BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2020/38950)

 

Karar Tarihi: 12/6/2024

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Basri BAĞCI

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Kenan YAŞAR

 

 

Ömer ÇINAR

Raportör

:

Mustafa ŞENOCAK

Başvurucu

:

Mustafa ASLAN

Vekili

:

Av. Ali KIZILTEPE

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru; iddianamede 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun uygulanması talep edilmemesine rağmen ek savunma verilmeden söz konusu Kanun'un uygulanarak cezanın artırılmasına karar verilmesi nedeniyle suçu (isnadı) öğrenme hakkının, aynı olaya ilişkin olarak mahkemelerce farklı kararlar verilmesi nedeniyle gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

2. Adana Cumhuriyet Başsavcılığı (Başsavcılık) Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) üyesi olma ve resmî belgede sahtecilik suçlarını işlediği şüphesiyle başvurucu hakkında soruşturma başlatmıştır.

3. Soruşturma neticesinde Başsavcılık, başvurucunun silahlı terör örgütüne üye olma ve resmî belgede sahtecilik suçlarından cezalandırılması talebiyle 1/11/2018 tarihli iddianame düzenlemiştir. İddianamede her iki suç için ayrı ayrı 3713 sayılı Kanun'un 5. maddesinin uygulanması talep edilmiştir.

4. İddianamenin kabulü ile açılan dava, Adana 12. Ağır Ceza Mahkemesince (Mahkeme) görülmeye başlanmıştır. Yargılama üç celsede bitirilmiştir. 19/3/2019 tarihli üçüncü celsede Mahkeme, başvurucuya 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 314. maddesinin (2) numaralı fıkrası ile 3713 sayılı Kanun'un 5. maddesinin uygulanması ihtimaline binaen 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 226. maddesi uyarınca ek savunma hakkı vermiş; başvurucu, ek savunma için süre istemediğini, önceki savunmalarını tekrar ettiğini belirtmiştir.

5. Yine aynı celsede Mahkeme, başvurucuyu FETÖ/PDY üyesi olma ve resmî belgede sahtecilik suçlarından hapis cezasına mahkûm etmiş; hakkında her iki suçtan verdiği cezalarda ayrı ayrı 3713 sayılı Kanun'un 5. maddesi uyarınca artırım yapmıştır.

6. Başvurucu, karara karşı istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf talebi ile ilgili olarak Adana Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi (Daire) bozma kararı vermiştir.

7. Bozma kararı üzerine yeniden yapılan yargılama dört celsede bitirilmiştir. Üçüncü celsede esas hakkında mütalaa verilmiş, verilen mütalaada her iki suç için ayrı ayrı 3713 sayılı Kanun'un 5. maddesinin uygulanması talep edilmiştir. Esas hakkındaki mütalaaya karşı başvurucu ve müdafii süre talebinde bulunmuş; Mahkeme, başvurucu ve müdafiinin süre talebinin kabulüne ve duruşmanın 24/9/2020 tarihine ertelenmesine karar vermiştir.

8. Mahkeme, dördüncü celsede başvurucuyu FETÖ/PDY üyesi olma ve resmî belgede sahtecilik suçlarından hapis cezasına mahkûm etmiş; hakkında her iki suçtan ayrı ayrı 3713 sayılı Kanun'un 5. maddesi uyarınca artırım yapmıştır.

9. Mahkeme; FETÖ/PDY üyesi olma suçu yönünden mahkûmiyet gerekçesinde, başvurucunun FETÖ/PDY üyeleri tarafından gizli haberleşmede kullanılan ByLock programını 65378 user-ID numarası üzerinden kullandığına dair ByLock tespit raporuna, tanıkların ifadesine göre kod adı kullanmasına, örgüte ait evde ev abiliği yapmasına, büyük bölge talebe mesulü, il sözeli, il mezuncusu, doktor gibi görevlerde bulunmasına, örgüte ait eğitim kurumlarında öğretmen olarak çalışmasına ve Sosyal Güvenlik Kurumu girişlerinin yapılmasına, FETÖ/PDY ile iltisakı sebebiyle 27/7/2016 tatihli ve 29783 (2. Mükerrer) sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 668 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınması Gereken Tedbirler ile Bazı Kurum ve Kuruluşlara Dair Düzenleme Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile kapatılan Çukurova Fikir Sanat Eğitim ve Kültür Derneğinin kurucusu olmasına, yine aynı şekilde kapatılan PAK EĞİTİM İŞ Sendikasının üyesi olmasına, örgütün finans kurumu olan Bank Asyanın kurtarılması talimatı yönünde işlemler yapmasına ve bu kapsamda para yatırılması için telkinlerde bulunmasına dayanmıştır.

10. Mahkemenin resmî belgede sahtecilik suçu yönünden başvurucu hakkında verdiği gerekçeli kararın ilgili kısmı şöyledir:

"...[başvurucu] hakkında çıkartılan yakalama emri kapsamında kolluk görevlilerince yakalandığında başvurucunun Ş.T. adına düzenlenmiş ve kendisine ait fotoğraf bulunan sürücü belgesini ibraz etmesine, 31/10/2018 tarihli kriminal uzmanlık raporuna göre bu sürücü belgesinin sahte olmasına ve aldatma kabiliyetinin bulunmasına, sanık tarafından da bu sürücü belgesini, yakalanmamak amacıyla sahte olarak oluşturduğunun ikrar edilmesine, bu şekilde sanığın hakkındaki silahlı terör örgütüne üye olma suçlamasıyla devam eden soruşturmadan kaçmak amacıyla sahte sürücü belgesi yaptırdığının ve kullandığının sabit olmasına...

...

Sanığın iş bu resmi belgede sahtecilik suçunu; temadi suçun niteliği gereği sanığın yakalandığı suç tarihine kadar devam eden örgüt üyeliği eylemliliği kapsamında, hakkındaki soruşturmadan kaçmak amacıyla işlemiş olması sebebiyle 3713 sayılı Kanunun 4/1-a maddesi gereğince iş bu suçun da terör suçlarından sayıldığı ve aynı Yasanın 5/1 maddesi gereğince belirlenen ceza üzerinden yarı oranında artırım yapılması gerektiği anlaşıldığından, sanık hakkında, işlediği sabit olan resmi belgede sahtecilik suçundan verilen temel ceza hükmünün üzerinden yarı oranında artırım yapılmıştır."

11. Başvurucu, karara karşı istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf talebi Adana Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi (Daire) tarafından resmî belgede sahtecilik suçu yönünden kesin olmak üzere FETÖ/PDY üyesi olma suçu yönünden temyiz yolu açık olmak üzere istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermiştir.

12. Başvurucu, resmî belgede sahtecilik suçu yönünden nihai hükmü 21/11/2020 tarihinde öğrendikten sonra 16/12/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

13. Komisyon, başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne, adil yargılanma hakkı kapsamındaki hakkaniyete uygun yargılanma hakkı dışındaki şikâyetlerin kabul edilemez olduğuna, anılan hakka ilişkin şikâyetlerin kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.

II. DEĞERLENDİRME

A. Suçu (İsnadı) Öğrenme Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

14. Başvurucu; resmî belgede sahtecilik suçundan kurulan hükümde 3713 sayılı Kanun'un uygulandığı ve verilen hapis cezasının artırılması yoluna gidildiği hâlde yargılama sırasında bu konuda ek savunmasının alınmadığını, böylece adil yargılanma hakkı kapsamında savunma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

15. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde; başvurucunun yargılama aşamasında tüm deliller hakkında bilgilendirildiği, 19/3/2019 tarihli duruşmada hakkında 3713 sayılı Kanun'un 5. maddesinin birinci fıkrası uyarınca ek savunmasının alındığı ifade edilmiştir.

16. Başvuru, adil yargılanma hakkı kapsamındaki suçu (isnadı) öğrenme hakkı yönünden incelenmiştir.

17. Anayasa Mahkemesi benzer iddiaların ileri sürüldüğü başvurulara ilişkin olarak birçok kararında isnadı (suçlamayı) öğrenme hakkı ile ilgili ilkeleri belirlemiştir. Buna göre suç isnadı altındaki kişiye savunma hakkının şeklen değil gerçek anlamda sağlanması gerekir. Bunun için suç isnadı altında bulunan kişiye, savunmasını hazırlayıp mahkeme önünde dile getirebilmesi ve böylece yargılamanın sonucunu etkileyebilmesi için isnadın bildirilmesi gerekir. Hakkındaki isnadı bilmeyen kimsenin savunma yapması mümkün değildir. İsnat, sanığın savunma yapabilmesi için bildirilmektedir. Bunun için bildirimde sanığın hangi fiil ile suçlandığının ve hangi suçu işlediği açıklanmalıdır. Diğer bir ifadeyle sanık, isnadın sebebinden ve niteliğinden haberdar edilmelidir. Sanığın hangi fiili nerede ve ne zaman işlediği (yüklenen suçu oluşturan olay/olaylar) isnadın sebebini oluşturur. Bunların soyut olarak değil sanığın savunma hazırlayabilmesine yeterli düzeyde ve ayrıntılı olarak açıklanması gerekir. Böylelikle sanık, davaya konu fiili nerede ve ne zaman işlemekle suçlandığını bileceğinden savunmasını buna göre yapabilecektir. Fiilin hukuki yönden vasıflandırılması ise isnadın niteliğidir. Suçlamanın niteliği hakkındaki bilgi de savunma yapmaya yeterli düzeyde olmalı ve sanığın işlemekle suçlandığı fiilin hangi normu ihlal ettiği bildirimde belirtilmelidir. Yargılama sırasında fiilin hukuki niteliğinin değişmesi durumunda da sanık bu değişiklikten haberdar edilmelidir. Böylelikle silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerine uygun olarak yargılamanın adilliği de sağlanmış olur (Ali Kemal Tekin, B. No: 2014/875, 2/2/2017, §§ 40-43).

18. Başvuru konusu olayda; iddianamede ve esas hakkında mütalaada her iki suç için ayrı ayrı 3713 sayılı Kanun'un 5. maddesinin uygulanması talep edilmiştir. İddianamede ve esas hakkında mütalaada 3713 sayılı Kanun'un 5. maddesi açıkça belirtilerek anılan maddeyi kapsayan bir anlatıma yer verildiği anlaşılmıştır. Dolayısıyla iddia makamı tarafından 3713 sayılı Kanun'un 5. maddesinin uygulanması talep edildiğinde anılan maddedenin mahkemece uygulanabileceğinin başvurucu açısından öngörülebilir nitelikte olduğu açıktır. İddianamede ve esas hakkında mütalaada anılan maddenin uygulanmasına dair talebin de başvurucuya bildirildiği ve yargılama aşamalarında buna yönelik olarak savunma hakkının fiilen ve etkili bir şekilde kullanılmasının sağlandığı görülmüştür. Dahası yargılama sırasında 19/3/2019 tarihli üçüncü celsede Mahkemece başvurucuya 5237 sayılı Kanun'un 314. maddesinin (2) numaralı fıkrası ile 3713 sayılı Kanun'un 5. maddesinin uygulanması ihtimaline binaen 5271 sayılı Kanun'un 226. maddesi uyarınca ek savunma hakkı verildiği, başvurucunun ek savunma için süre istemediği, önceki savunmalarını tekrar ettiği, başvurucu müdafiinin aleyhteki iddia ve görüşlere karşı beyanda bulunduğu görülmüştür. Sonuç olarak somut olayda başvurucunun isnadın sebebinden ve niteliğinden haberdar olmadığı ya dasavunmasını hazırlayıp mahkeme önünde dile getirme imkânından yoksun bırakıldığı söylenemez.

19. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

B. Gerekçeli Karar Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

20. Başvurucu, hakkında resmî belgede sahtecilik suçundan kurulan hüküm ile ilgili olarak 3713 sayılı Kanun uyarınca artırım yapılmasına karşılık başka mahkemelerdeaynı suçtan yargılanan diğer kişilere 3713 sayılı Kanun'un 5. maddesi uyarınca artırım yapılmadığını belirterek gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

21. Başvuru, adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkı yönünden incelenmiştir.

22. Anayasa'nın 36. maddesinin birinci fıkrasında herkesin adil yargılanma hakkına sahip olduğu belirtilmiş ancak gerekçeli karar hakkından açıkça söz edilmemiştir. Bununla birlikte Anayasa'nın 36. maddesine "...ile adil yargılanma" ibaresinin eklenmesine ilişkin gerekçede, Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerce de güvence altına alınan adil yargılama hakkının madde metnine dâhil edildiği vurgulanmıştır. Nitekim Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasındaki hakkaniyete uygun yargılanma hakkının kapsamına gerekçeli karar hakkının da dâhil olduğu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin birçok kararında vurgulanmıştır. Dolayısıyla Anayasa’nın 36. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının gerekçeli karar hakkı güvencesini de kapsadığının kabul edilmesi gerekir (Abdullah Topçu, B. No: 2014/8868, 19/4/2017, § 75).

23. Anayasa'nın 141. maddesinin üçüncü fıkrasında da “Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır.” denilerek mahkemelere kararlarını gerekçeli yazma yükümlülüğü yüklenmiştir. Anayasa’nın bütünlüğü ilkesi gereği anılan Anayasa kuralı da gerekçeli karar hakkının değerlendirilmesinde gözönünde bulundurulmalıdır (Abdullah Topçu, § 76).

24. Gerekçeli karar hakkı, yargılamada ileri sürülen tüm iddialara ayrıntılı şekilde yanıt verilmesi gerektiği şeklinde anlaşılamaz. Bu nedenle gerekçe gösterme zorunluluğunun kapsamı kararın niteliğine göre değişebilir (Mehmet Yavuz, B. No: 2013/2995, 20/2/2014, § 51). Kanun yolu incelemesi yapan mercinin yargılamayı yapan mahkemeyle aynı sonuca ulaşması, bunu aynı gerekçeyi kullanarak veya atıfla kararına yansıtması kararın gerekçelendirilmesi bakımından yeterlidir (Yasemin Ekşi, B. No: 2013/5486, 4/12/2013, § 57).

25. Bununla birlikte yargı mercilerinin aynı maddi veya hukuki olguyla ilgili olarak başka bir yargısal karardan farklı bir sonuca ulaşması hâlinde bunun dayanaklarını gerekçeli kararında göstermesi kendisinden beklenir. Anayasa'da güvenceye bağlanan tüm temel hak ve özgürlüklerin yorumunda gözetilmesi gereken temel bir ilke olarak düzenlenen hukuk devleti ilkesi, yargı organlarının aynı maddi veya hukuki olgularla ilgili olarak çelişkili kararlar vermekten mümkün olduğunca kaçınmasını gerekli kılar. Aynı maddi veya hukuki vakıalarla ilgili olarak farklı kararlar verilmesi, hukuk devleti ilkesini zedeleyebileceği gibi kişilerin hukuka olan inancını da zayıflatabilir. Bu nedenle bir maddi veya hukuki vakıa ile ilgili olarak yargısal nitelikte bir kimse lehine karar verildiği ancak yargı merciinin aynı olgu hakkında bu karardan farklı bir sonuca ulaştığı durumlarda bunun gerekçesinin belirtilmesi gerekir. Yargı merciinin bu gibi durumlarda gerekçe gösterme yükümlülüğü, kişilerin hukuka olan güvenlerinin sarsılmaması için hayati önemdedir (Mehmet Okyar, B. No: 2017/38342, 13/2/2020, § 29).

26. Somut olayda Mahkemenin yaptığı değerlendirme sonunda tarafların başvurunun sonucuna etkili olabilecek tüm iddia ve savunmaları tartıştığı ve verdiği kararda hükme ulaşması için yeterli gerekçe bulunduğu görülmüştür (bkz. §§ 9, 10). Nitekim gerekçeli kararda, dosya kapsamındaki elde edilen tüm delillere yönelik savunmalarla birlikte başvurucunun eldeki başvuruya konu şikâyetleri de ayrı ayrı değerlendirilmiştir. Mahkeme bu değerlendirme sonucunda başvurucunun ikrarı kapsamında silahlı terör örgütüne üye olma suçlamasıyla devam eden soruşturmadan kaçmak amacıyla sahte sürücü belgesi yaptırdığının ve kullandığının sabit olduğunu ifade etmiş ve "resmî belgede sahtecilik suçu yönünden; suçun niteliği gereği sanığın yakalandığı suç tarihine kadar devam eden örgüt üyeliği eylemliliği kapsamında, hakkındaki soruşturmadan kaçmak amacıyla işlemiş olması sebebiyle 3713 sayılı Kanunun 4/1-a maddesi gereğince iş bu suçun da terör suçlarından sayıldığı ve aynı Yasanın 5/1 maddesi gereğince belirlenen ceza üzerinden yarı oranında artırım yapılması gerektiği" gerekçesiyle ilgisi açısından tercih edilen görüş ve değerlendirmeleri açıklama yapmak suretiyle belirtmiştir. Kanun yolu incelemesi sonucunda verilen kararda değerlendirme konusu hüküm ve gerekçesinin uygun bulunduğu dikkate alındığında gerekçeli karar hakkına yönelik bir ihlalin olmadığının açık olduğu anlaşılmıştır.

27. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

III. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. İsnadı (suçlamayı) öğrenme hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

2. Gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyetine neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 12/6/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(Mustafa Aslan [2.B.], B. No: 2020/38950, 12/6/2024, § …)
   
Başvuru Adı MUSTAFA ASLAN
Başvuru No 2020/38950
Başvuru Tarihi 16/12/2020
Karar Tarihi 12/6/2024

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, iddianamede 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun uygulanması talep edilmemesine rağmen ek savunma verilmeden söz konusu Kanun'un uygulanarak cezanın artırılmasına karar verilmesi nedeniyle suçu (isnadı) öğrenme hakkının, aynı olaya ilişkin olarak mahkemelerce farklı kararlar verilmesi nedeniyle gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Suç İsnadı) Suçlamayı (İsnadı) Öğrenme Hakkı (ceza) Açıkça Dayanaktan Yoksunluk
Gerekçeli karar hakkı (ceza) Açıkça Dayanaktan Yoksunluk
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi