Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Zeynep Alkaç [1. B.], B. No: 2020/23311, 6/6/2024, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

ZEYNEP ALKAÇ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2020/23311)

 

Karar Tarihi: 6/6/2024

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Recai AKYEL

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

Yılmaz AKÇİL

Raportör

:

Zehra GAYRETLİ

Başvurucu

:

Zeynep ALKAÇ

Vekili

:

Av. Şerafettin AKTAŞ

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, beyanı mahkûmiyet kararında tek delil olarak kullanılan tanığın duruşmada sorgulanamaması nedeniyle tanık sorgulama hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 10/8/2020 tarihinde yapılmıştır. Komisyon, adli yardım talebinin kabulüne ve tanık sorgulama hakkı dışındaki şikâyetlerin kabul edilemez olduğuna, anılan hakka ilişkin şikâyetin kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.

3. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanda bulunmuştur.

III. OLAY VE OLGULAR

4. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:

5. 1986 doğumlu olan başvurucu, Giresun'da hâkim olarak görev yapmakta iken Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) 2. Dairesinin 16/7/2016 tarihli kararı ile üç ay süreyle görevden uzaklaştırılmış; daha sonra HSYK Genel Kurulunun 24/8/2016 tarihli kararı ile meslekten çıkarılmıştır.

6. Samsun Cumhuriyet Başsavcılığı (Başsavcılık) başvurucu hakkında Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) üyesi olduğu iddiasıyla 2/6/2017 tarihinde iddianame düzenlemiştir. İddianamede FETÖ/PDY hakkında yürütülen çeşitli soruşturmalar kapsamında bazı şüphelilerin başvurucu aleyhindeki beyanlarına yer verilmiştir. Bu kapsamda iddianamede beyanlarına delil olarak yer verilen K.K., O.İ., İ.A., A.N.D., Ç.S. ve N.Ç.H. genel olarak başvurucunun hâkimlik sınavına çalışırken ve stajyerken FETÖ/PDY'ye ait evlerde kaldığını ve 2014 HSYK seçimlerini kayıt altına alan kişilerden biri olduğunu beyan etmiştir. İddianamede tanık beyanlarına atfen başvurucunun örgüt içi evlilik (katalog evlilik) yaptığına dair iddiaya da yer verilmiştir.

7. İddianamenin başvurucunun eylemleriyle ilgili kısmı şöyledir:

"Her iki şüphelinin üniversite döneminden itibaren FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün hiyerarşik yapılanması içerisinde bilerek ve isteyerek yer aldıklarını, çalışma evinde, Zeynep'in imtihanlardan önce çalışma evinde kaldığı, daha sonra her ikisinin stajda iken FETÖ/PDY ye ait evlerde kaldıkları, örgüt içi evlilik yaptıkları, soruşturma aşamasından sonra da örgütsel tavra devam ettikleri, (...) yukarıda açıklandığı üzere çeşitlilik ve süreklilik arz eden eylemleriyle FETÖ/PDY silahlı terör örgütü üyesi olduğuna dair deliller mevcut olmakla..."

8. Samsun 3. Ağır Ceza Mahkemesinde (Mahkeme) görülen davanın 25/8/2017 ile 2/3/2018 tarihleri arasında gerçekleştirilen duruşması beş celsede tamamlanmıştır. Başvurucu ve müdafiinin hazır bulundukları yargılamanın 25/8/2017 tarihli celsesinde başvurucunun savunması alınmıştır. Başvurucu savunmasında tanık beyanlarına karşı açıklamalarda bulunmuştur. Bu kapsamda başvurucu tanık K.K. ile hâkimlik stajında tanıştıklarını ve K.K.nın etkin pişmanlıktan yararlanmak için kendisi hakkında yalan beyanda bulunduğunu, tanık O.İ. ile Muş Adliyesinde birlikte çalıştıklarını ancak onun kendisi hakkında ön yargılı olduğunu belirtmiştir. Başvurucu ayrıca HSYK seçimlerinde kayıt yapmadığını, bu konuda ifade veren İ.A.nın HSYK seçimlerinde kendisinin çalıştığı Muş Adliyesinde görevli olmadığını ifade etmiştir. Başvurucu; savunmasında diğer tanık beyanlarını da kabul etmediğini, tanıkların etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak için kendisi hakkında abartılı beyanlarda bulunmuş olabileceklerini belirtmiştir.

9. Duruşma tutanaklarının incelenmesinden tanıkların kendileri hakkında yürütülen soruşturmalar kapsamında başvurucu aleyhinde verdikleri beyanların okunulmasıyla yetinildiği, duruşmada veya istinabe yoluyla dinlenmedikleri anlaşılmıştır.

10. Mahkeme, duruşmanın 2/3/2018 tarihli son celsesinde hükmü açıklayarak başvurucunun silahlı terör örgütü üyeliği suçundan hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar vermiştir. Gerekçeli kararın ilgili kısmı şöyledir:

"...sanıklar Zeynep Mercan [başvurucu] ve [N.M.nin] Giresun Adliyesinde görev yaptıkları sırada Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu 2. Dairesi’nin 16/07/2016 tarih, 2016/4 Tedbir ve 2016/345 sayılı kararı ile tedbiren üç ay süreyle görevden uzaklaştırıldıkları, HSYK Genel Kurulu’nun 24/08/2016 tarih ve 2016/426 sayılı kararı ile meslekten çıkartılmasına karar verildiği, yine HSYK Genel Kurulu’nun 29/11/2016 tarih ve 2016/434 sayılı kararı ile de yeniden inceleme taleplerinin reddine karar verildiği ve meslekten çıkarılmalarının kesinleştiği, (...) sanık Zeynep Mercan'ın; şahit ve başka soruşturmalarda etkin pişmanlıktan yararlanan sanıkların beyanlarına göre eşi olan diğer sanık [N.M.] ile örgüt talimatı gereğince katalog evlilik yaptığı, hakimlik sınavı öncesinde örgüte ait çalışma evlerinde ve akabinde mülakata hazırlama evlerinde kaldığı, hakim adaylığı döneminde de örgüte ait evde kaldığı, aynı konumdaki diğer staj evlerini örgüt adına düzenli olarak ziyaret ve kontrol ettiği, Muş ilinde 2014 yılında yapılan HSYK seçimlerinde örgütün belirlediği adaylar lehine çalışmalar yürüttüğü, seçim günü sandık başında örgüt adına oy sayımını ve sonuçları yakından takip ettiği ve cep telefonu kamerası ile tutanakların görüntüsünü aldığı, sanıkta ele geçirilen dijital materyellerin tetkikinde örgütle iltisaklı internet sitelerini takip ettiğinin belirlendiği ve olayın bu şekilde oluştuğu vicdani kanaatine varılmıştır.

...

Giresun hakimi iken HSYK tarafından meslekten ihraç edilen sanık Zeynep Mercan’ın ise; örgüte ait çalışma evlerinde ve mülakata hazırlama evlerinde kalması, yapıya ait diğer staj evlerine belli aralıklarla kontrole giderek evi denetlemesi, şeklindeki faaliyetlerinin, silahlı terör örgütünün hiyerarşik yapısına dahil olduğunu gösterir biçimde çeşitlilik, devamlılıkve yoğunluk içermesi karşısında sanık Zeynep Mercan’ın FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün yargı yapılanması itibariyle üyesi olduğu somut hadisede 5237 sayılı TCK.nın 221. maddede unsurları gösterilen etkin pişmanlık hükümlerinin tatbiki şartlarının mevcut olmadığı anlaşıldığından sanıklar hakkında aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir."

11. Başvurucu, istinaf isteminde -diğerlerinin yanı sıra- beyanları mahkûmiyet hükmüne esas alınan tanıkların duruşmaya getirilmediklerini, tanıkları sorgulayarak beyanlarının doğruluğunu test etme imkânı bulamadığını ileri sürmüştür. Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin 16/10/2018 tarihli kararı ile istinaf talebi esastan reddedilmiştir.

12. Başvurucu, temyiz dilekçesinde de aynı gerekçeleri ileri sürmüştür. Yargıtay 16. Ceza Dairesince hüküm 25/6/2020 tarihinde onanmıştır.

IV. İLGİLİ HUKUK

A. Ulusal Hukuk

13. Tanık sorgulama hakkı yönünden ilgili ulusal mevzuat için bkz. Uğur Özcan, B. No: 2021/12137, 26/7/2022, §§ 17-22.

B. Uluslararası Hukuk

14. Tanık sorgulama hakkı yönünden ilgili uluslararası hukuk için bkz. Nurcan Gülabi, B. No: 2015/15355, 23/5/2018, §§ 24-27.

V. İNCELEME VE GEREKÇE

15. Anayasa Mahkemesinin 6/6/2024 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

16. Başvurucu; savcılık veya kolluk aşamasında ifadeleri alınan tanık beyanlarına göre mahkûm edildiğini, bu tanıkları sorgulayamadığını belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

17. Bakanlık görüşünde;

i. Anayasa'nın 148. maddesinin dördüncü fıkrası gereğince kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda incelenemeyeceği belirtilerek başvurucunun iddialarının kanun yolu şikâyeti niteliğinde olup olmadığının değerlendirilmesi Anayasa Mahkemesinin takdirine bırakılmıştır.

ii. Yargılama aşamasında söz konusu tanık ifadelerinin başvurucuya okunarak tanık beyanlarına karşı başvurucu ve müdafiinin diyeceklerinin sorulduğu ifade edilmiştir. Ayrıca başvurucu ve müdafiinin söz konusu tanıkların dinlenilmesi için yargılama boyunca herhangi bir talepte bulunmadığına vurgu yapılmıştır.

18. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanında başvuru dilekçesindeki iddialarını yinelemiştir.

1. Değerlendirme

19. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun iddiaları adil yargılanma hakkı kapsamındaki tanık sorgulama hakkı yönünden incelenmiştir.

20. Anayasa Mahkemesi, birçok kararında tanık kavramını sanığa isnat edilen fiil hakkında bilgi veren herhangi bir kişi şeklinde özerk olarak yorumlamış ve tanık sorgulama hakkı ile ilgili ilkeleri belirlemiştir (Atila Oğuz Boyalı, B. No: 2013/99, 20/3/2014; Selçuk Demir, B. No: 2014/9783, 22/1/2015; AZ. M., B. No: 2013/560, 16/4/2015; Baran Karadağ, B. No: 2014/12906, 7/5/2015; Orhan Güleryüz, B. No: 2019/30221, 28/12/2021). Buna göre bir ceza yargılamasında sanığın aleyhine olan tanıkları sorguya çekme veya çektirme hakkı vardır. Hakkında gerçekleştirilen ceza yargılaması sürecinde sanığın tanıklara soru yöneltebilmesi, onlarla yüzleşebilmesi ve tanıkların beyanlarının doğruluğunu sınama imkânına sahip olması adil bir yargılamanın yapılabilmesi bakımından gereklidir (AZ.M., 55). Diğer yandan bir mahkûmiyet -tek veya belirleyici ölçüde- sanığın soruşturma veya yargılama aşamasında sorgulama veya sorgulatma imkânı bulamadığı bir kimse tarafından verilen ifadelere dayandırılmış ve dengeleyici güvenceler sağlayan bir usul öngörülmemiş ise sanığın hakları Anayasa'nın 36. maddesindeki güvencelerle bağdaşmayacak ölçüde kısıtlanmış olur (Orhan Güleryüz, § 35).

21. Anayasa Mahkemesi, tanık sorgulama hakkıyla ilgili olarak verdiği kararlarında somut bir yargılama öncesinde veya haricinde elde edilen tanık beyanlarının delil olarak kabulünün yargılamanın adilliğine zarar verip vermediğini değerlendirmek için üç aşamalı bir test uygulanması gerektiğini ifade etmektedir. Buna göre ilk olarak tanığın mahkemede hazır edilmemesi geçerli bir nedenin mevcudiyetine dayanmalıdır. İkinci olarak sanığın sorgulama veya sorgulatma imkânı bulamadığı tanık tarafından verilen beyanın mahkûmiyetin dayandığı tek veya belirleyici delil olup olmadığının değerlendirilmesi gerekir. Sorgulama veya sorgulatma imkânı tanınmayan tanığın beyanının tek veya belirleyici delil olduğunun tespit edilmesi durumunda ise üçüncü aşama olarak savunma tarafının maruz kaldığı bu olumsuzluğun telafi edilmesi amacıyla yeterli düzeyde karşı dengeleyici güvenceler sağlayan bir usulün yürütülüp yürütülmediği ortaya konulmalıdır (bazı değişikliklerle birlikte bkz. Abdurrahim Balur, B. No: 2013/5467, 7/1/2016, § 80; Onur Urbay, B. No: 2014/6222, 6/3/2019, §§ 36, 40; Zekeriya Sevim, B. No: 2018/18989, 16/6/2021, §§ 44, 51). Bu kapsamda hükme ulaşılırken sorgulanmamış tanığın beyanını destekleyen başka doğrulayıcı delillere dayanılması telafi edici güvencelerden biri olarak kabul edilebilir (Orhan Güleryüz, § 39). Sorgulanmayan tanığın beyanının güvenilirliğinin ve doğruluğunun saptanması amacıyla savunma tarafına sağlanabilecek bir diğer telafi edici güvence ise sanığa olayın kendi versiyonunu anlatma ve delillerini sunma imkânının tanınmasıdır (Orhan Güleryüz, § 40). Bundan başka tanıkların onlara soru sorulmasına imkân sağlayacak şekilde aynı anda ses ve görüntü nakleden vasıtalarla dinlenmesi de savunma tarafına sağlanabilecek telafi edici güvencelerden biri olarak değerlendirilebilir.

22. Mahkeme, mahkȗmiyet kararında başvurucunun duruşmada sorgulamadığı tanıkların beyanlarına dayanmıştır. Nitekim tanıklar K.K., O.İ., İ.A., A.N.D., Ç.S. ve N.Ç.H.nin başvurucunun hâkimlik sınavına çalışırken ve stajyerken FETÖ/PDY'ye ait evlerde kaldığı, 2014 HSYK seçimlerini kayıt altına alan kişilerden biri olduğu yönündeki beyanları hükme esas alınmıştır. Duruşma tutanaklarının incelenmesi neticesinde beyanları hükme esas alınan tanıkların hiçbirinin duruşmada dinlenmediği görülmüştür.

23. Mahkemece tanıkların neden duruşmaya getirilmediği hakkında herhangi bir değerlendirmede bulunulmadığı gibi başvurucunun onlara soru sormasına imkân sağlayacak şekilde SEGBİS gibi vasıtalarla neden dinlenmediğine ilişkin bir bilgi veya belgeye de dava dosyasında rastlanmamıştır. Dolayısıyla başvurucunun tanık sorgulama imkânından yararlandırılmamasının gerekçelendirilmesi yükümlülüğü somut olayda kamu makamları tarafından yerine getirilmemiştir.

24. Somut olayda başvurucu, tanıkların FETÖ/PDY'ye ait çalışma ve mülakatlara hazırlanma evlerinde kaldığı, HSYK seçimlerinde kayıt yapan kişilerden biri olduğu ve örgüt içi evlilik yaptığı yönündeki beyanlarına dayanılarak mahkûm edilmiştir (bkz. § 10). Bu durumda duruşmada dinlenmeyen tanıkların beyanlarının mahkûmiyet kararına götüren tek delil olduğunda tartışma bulunmamaktadır.

25. Yargılama sürecinde başvurucuya olayları kendi bakış açısına göre anlatma ve delillerini sunma imkânı tanınmıştır ancak Mahkemenin tanıkları duruşmaya getirerek veya başvurucunun da onlara soru sormasına imkân sağlayacak şekilde SEGBİS gibi vasıtalarla neden dinlemediğine ilişkin bir bilgi ve belgeye ulaşılamamıştır. Tanıkların yazılı beyanları duruşmada okunmuş ise de başvurucu, tanıkların beyanlarının tespiti sırasında hazır bulunmadığından ses ve görüntü nakli yoluyla da olsa onları sorgulayamamış; sorulan sorulara verdikleri cevaplar hakkında kişisel izlenim edinme fırsatı elde edememiştir. Bu yüzden tanıkların gösterdiği reaksiyonlar konusunda Mahkemenin dikkati çekilememiş, tanıkların beyanlarının güvenilirliği test edilememiştir. Mahkeme de tanıklar beyanda bulunurken gösterdikleri reaksiyonlarla ilgili olarak izlenim edinememiştir. Sonuç olarak güvenilirliği ve doğruluğu test edilmemiş tanık beyanları hükme esas alındığı hâlde savunmanın karşılaştığı zorlukları telafi edecek karşı dengeleyici güvencelerin sağlanmadığı anlaşılmıştır. Bu bağlamda tanıkların duruşmada veya SEGBİS yoluyla dinlenmemesinin bir bütün olarak yargılamanın hakkaniyetini zedelediği sonucuna ulaşılmıştır.

26. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki tanık sorgulama hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

VI. GİDERİM

27. Başvurucu, yeniden yargılama yapılması ve tazminat talebinde bulunmuştur.

28. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasında düzenlenen bireysel başvuruya özgü yeniden yargılama kurumunun özelliklerine ilişkin kapsamlı açıklamalar için bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

29. İhlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılamanın yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.

VII. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Tanık sorgulama hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki tanık sorgulama hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Kararın bir örneğinin tanık sorgulama hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Samsun 3. Ağır Ceza Mahkemesine (E.2017/327, K.2017/5136) GÖNDERİLMESİNE,

D. Başvurucunun tazminat taleplerinin REDDİNE,

E. 18.800 TL vekalet ücretinden oluşan yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

F. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 6/6/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Zeynep Alkaç [1. B.], B. No: 2020/23311, 6/6/2024, § …)
   
Başvuru Adı ZEYNEP ALKAÇ
Başvuru No 2020/23311
Başvuru Tarihi 10/8/2020
Karar Tarihi 6/6/2024

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, beyanı mahkûmiyet kararında tek delil olarak kullanılan tanığın duruşmada sorgulanamaması nedeniyle tanık sorgulama hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Suç İsnadı) Tanık dinletme ve sorgulama hakkı (ceza) İhlal Yeniden yargılama

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 5271 Ceza Muhakemesi Kanunu 201
206
209
210
211
217
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi