Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Aygen Telatar ve Ayten Araz [2.B.], B. No: 2020/23408, 18/7/2024, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

AYGEN TELATAR VE AYTEN ARAZ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2020/23408)

 

Karar Tarihi: 18/7/2024

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Basri BAĞCI

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Kenan YAŞAR

 

 

Ömer ÇINAR

Raportör

:

Volkan ÇAKMAK

Başvurucular

:

1. Aygen TELATAR

 

 

2. Ayten ARAZ

Vekilleri

:

Av. Alper YARIMBIYIK

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, konutta meydana gelen yangın sonucu gerçekleşen ölüm nedeniyle yaşam hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Başvurucular, yakınları (Ayten Araz'ın oğlu, Aygen Telatar'ın kardeşi)A.T. ile birlikte 22/11/2016 tarihinde İstanbul'un Maltepe ilçesindeki konutlarında bulundukları sırada evin salonunda patlama meydana gelmiş, o esnada salonda olan A.T. patlama ve çıkan yangının etkisiyle yaralanmış, kaldırıldığı sağlık kurumunda hayatını kaybetmiştir. 26/1/2017 tarihli otopsi raporundan anlaşıldığı üzere A.T. yanık ve yanığa bağlı gelişen komplikasyonlar sonucu hayatını kaybetmiştir. Patlama sırasında başka bir odada bulunan başvurucular ise hafif şekilde yaralanmıştır. Olayı takiben İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma başlatılmıştır. Soruşturma sürecinde olay yeri inceleme raporu hazırlanmış, olay yeri fotoğrafları çekilmiştir. İtfaiye ekipleri tarafından düzenlenen 23/11/2016 tarihli yangın raporunda, salonda içki şişeleri bulunduğu, kovanın içine düşen sigara korunun açığa çıkan alkolü tutuşturması sonucu yangın meydana geldiği kanaatine ulaşıldığı, 22/11/2016 tarihinde saat 13.09'da ihbar edilen yangının saat 13.56'da tamamen söndürüldüğü belirtilmiştir.

3. Olay yerine gelen İstanbul Büyükşehir Belediyesi İstanbul Gaz ve Doğal Gaz Dağıtım A.Ş. (İGDAŞ) ekipleri tarafından tutulan 22/11/2016 tarihli tutanakta, itfaiyenin işini tamamlamasından sonra yapılan incelemede mutfakta patlama veya parlamanın olmadığının tespit edildiği, yangının salonda olduğunun görüldüğü, ocak ve kombide problem görülmediği, kaçak tespit edilmediği, dairenin vanasının aparat takılarak emniyete alındığı açıklanmıştır.

4. Başvurucular 23/11/2016 ve 30/11/2016 tarihlerinde emniyet biriminde müşteki sıfatıyla alınan ifadelerinde özetle evde önceden beri gaz kokusu aldıklarını, 16/11/2016 tarihinde A.T.nin gaz kokusu aldığını söylediğini ancak eve gelen yardımcı kadın ile kendilerinin o gün gaz kokusu almadıklarını, karşı komşuya gaz kokusunu sorduklarında komşunun da gaz kokusu almadığını beyan ettiğini, yöneticiye ulaşmaya çalıştıklarını ancak ulaşamadıklarını, olay günü saat 13.00 sıralarında salondan patlama sesi gelmesi üzerine hızlıca salona geldiklerini A.T.yi alevler içinde bulduklarını, asansörden dumanlar geldiği için A.T.yi merdivenden indirdiklerini, olay yerine gelen ambulansla A.T.yi sağlık kurumuna götürdüklerini, patlama doğal gazdan kaynaklanmışsa ilgililerden şikâyetçi olduklarını beyan etmiştir. Apartman yöneticisi Y.S.B. emniyet biriminde verdiği 24/11/2016 tarihli beyanında, olay günü yangın nedeniyle yayılan dumandan dolayı aşağı inemediğini, itfaiyenin gelmesini balkonda beklediğini, yaklaşık iki ay önce İGDAŞ'ın apartmandaki gaz sayaçlarını değiştirdiğini, binada gazla ilgili bir sıkıntı olmadığını hatta olay günü sadece yangının meydana geldiği dairenin gazının kesildiğini, diğer dairelerin gazının açık kaldığını ifade etmiştir. Başvurucuların evine temizlik işlerine yardımcı olmak için gelen C.Ö. 30/11/2016 tarihli beyanında, olaydan yaklaşık bir hafta önce konutun antre kısmında doğal gaz kokusu aldığını, dışarından gelen A.T.nin de bu kokuyu fark ettiğini söylemiştir. Başvurucuların komşusu E.K. 22/2/2017 tarihli beyanında bina içinde koku almadığını, 30/11/2016 tarihinde İGDAŞ görevlilerinin gelip tüm dairelerin gaz borusundaki sibopları kontrol ettiğini, görevlilerin dairesinde bir sızıntı olduğu yönünde kendisine bir bildirimde bulunmadığını, görevlilerin dairesine girmediğini belirtmiştir. Başvurucu Ayten Telatar, Başsavcılıkta verdiği 15/2/2017 tarihli ifadesinde daha önceki ifadesine ek olarak 30/11/2016 tarihinde karşı komşularının dairesine giren doğal gaz borusunu İGDAŞ görevlilerinin tamir ettiğini ve karşı komşularının dairesinden çıktıklarını, aralarında konuşurlarken sızıntı olduğunu söylediklerini duyduğunu, istemesine rağmen tamir raporunu vermediklerini, kendi daire kapısının daha önce hırsız girdiği için hafif eğik olduğunu, karşı komşularının borusundan sızan gazın kendi dairesine girmesi sonucu yangının meydana geldiğini düşündüğünü, İGDAŞ ekiplerinin hatalı evrak düzenlediğini, doğal gaz sızıntısı dışında bir yangın nedeni düşünmediğini ve şikâyetçi olduğunu beyan etmiştir. Süreçte ayrıca İGDAŞ çalışanlarının da beyanı alınmış ve çalışanlar özetle binada sızıntı olmadığını, olayın meydana gelmesinde kusurları bulunmadığını belirtmiştir. Başvurucunun akrabası olan ve 30/11/2016 tarihinde konuta geldiği anlaşılan İ.C.D. ifadesinde İGDAŞ görevlilerinin binada kaçak olmadığını söylediklerini açıklamıştır.

5. Soruşturma sürecinde olayın oluş şeklinin tespiti amacıyla bilirkişi raporu alınmıştır. Kimya yüksek mühendisi tarafından düzenlenen 24/1/2017 tarihli raporun sonuç kısmında; verilerin havadan ağır bir buhar yangınını işaret ettiği, doğal gaz yangınının evin bütün bölümlerinde etki göstermesi beklendiğinden bu ihtimalin zayıf olduğu, etil alkol buharının doğal gaza göre daha çok parladığı ve olayda sıkışan alkol buharının aniden parlayarak yangına sebep olması ihtimalinin ağır bastığı ifade edilmiştir. Süreç içinde olayda kamu görevlilerinin kusuru olup olmadığının ve İGDAŞ görevlilerinin düzenlediği evrakın gerçeğe uygunluğunun tespiti için bilirkişi raporu alınmıştır. İstanbul Teknik Üniversitesi, Maden Fakültesi Petrol ve Doğal Gaz Mühendisliği Bölümünden iki, Kimya-Metalurji Fakültesi Kimya Mühendisliği Bölümünden bir akademisyen tarafından düzenlenen 18/12/2019 tarihli bilirkişi raporunun sonuç kısmında özetle yangının hidrokarbon gaz karışımının yanarak parlaması sonucu ortamdaki yanıcı maddelerin tutuşması ile meydana geldiği ancak hidrokarbon gaz karışımının kaynağı hakkında kesin bir kanaate ulaşılamadığı, kaynak için üç ihtimal olduğu, bunların bina doğal gaz tesisatı, binanın kanalizasyon hattı ve yer altına gömülü çöplük katmanı olduğu ifade edilmiştir. Raporun devamında İGDAŞ görevlilerinin yaptıkları işleme ilişkin olarak aktardıklarının gerçeğe uygun olduğu, geri kalan ifadelerin mesnetsiz olduğu, gaz karışımının kaynağı tespit edilmeden herhangi kişi ya da kuruma kusuru izafe edilemeyeceği belirtilmiştir.

6. Başsavcılık 13/2/2020 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına karar vermiştir. Gerekçede öncelikle süreç ve delillerin aktarıldığı akabinde de yangının kaynağına ilişkin net bir belirleme yapılamadığı, binada doğal gaz kaçağı olduğuna dair farklı/birbiriyle çelişen beyanların bulunduğu, yangının çıktığı odada doğal gaz boru hattının dahi bulunmadığı, bilirkişi raporları uyarınca yangının farklı sebeplerle (alkol buharı vb.) çıkma ihtimali olduğu belirtilerek İGDAŞ görevlileri aleyhine kamu davası açmaya yetecek nitelikte delil bulunmadığı ifade edilmiştir. Karara yönelik itiraz 1/6/2020 tarihinde reddedilmiştir.

7. Başvurucular 18/6/2020 tarihinde nihai kararı öğrenmelerinin ardından 17/7/2020tarihinde bireysel başvuruda bulunmuşlardır.

8. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

9. Başvurucular; yakınlarının ölümüne ilişkin soruşturmanın gereği gibi yürütülmediğini, eksiklikler ve çelişkiler bulunduğunu, İGDAŞ'ın kusurunun/ihmalinin görmezden gelindiğini, soruşturma sonunda gerekçesiz karar verildiğini, ölüm olayının aydınlatılmadığını ileri sürmüştür. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde, somut süreç detaylı olarak aktarılarak konuya ilişkin içtihat sunulmuş; değerlendirme yapılırken olayın kendine özgü koşullarının dikkate alınması gerektiği ifade edilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanında formdaki iddialarını yinelemiştir.

10. Somut başvurudaki süreç ve ileri sürülen iddialar çerçevesinde inceleme, yaşam hakkı kapsamında yapılmıştır.

11. Yaşam hakkına ilişkin olarak etkili yargısal sistem kurma yönündeki yükümlülük olayın niteliğine bağlı olarak cezai, hukuki ve idari nitelikte soruşturmalarla yerine getirilebilir. Kasıtlı eylemler nedeniyle meydana gelen ölüm ve yaralanmalara ilişkin olarak her olayda etkili yargısal sistem kurma yükümlülüğünün yerine getirilmesi için mutlaka etkili bir ceza yargılaması yürütülmelidir. Kasıtlı eyleme bağlı olmayan, kamusal güç/cebir kullanılmayan, ihmal suretiyle meydana geldiği ileri sürülen ölüm olaylarına ilişkin soruşturma yükümlülüğü açısından farklı bir yaklaşım benimsenebilir. Bu kapsamda yaşam hakkının veya vücut bütünlüğünün ihlaline kasten sebebiyet verilmediği durumlarda mağdurlara hukuki, idari (tazminat) hatta disiplinle ilgili hukuk yollarının açık olması yeterli olabilir. Ancak eylem kasıtlı olmasa dahi ölüm olayı kamu makamlarının muhakeme hatası, dikkatsizliği aşan bir kusuru neticesinde yani olası sonuçların farkında olmalarına rağmen kendilerine verilen yetkiler kapsamında tehlikeli bir faaliyet nedeniyle oluşan riskleri bertaraf etmek için gerekli ve yeterli önlemleri almaması sonucu meydana gelmişse mutlaka etkili bir ceza soruşturması yürütülmesi gerekir. Bireysel başvurunun ikincil niteliği gereği, temel hak ve hürriyetlerle ilgili hukuk sisteminin sahip olduğu koruma mekanizmalarının öncelikle işletilmesi, olağan kanun yollarının tüketilmesi şarttır (aktarılan ilkeler için bkz. T.A. [GK], B. No: 2017/32974, 29/9/2021; Necla Kara ve diğerleri, B.No:2018/5075, 15/3/2022).

12. Başvurucular, yaşam hakkının kasten ihlal edildiğini ileri sürmemiş olup somut olayda başvurucuların yakınlarının ölümüne kasten sebebiyet verildiği izlenimi edinilmesini gerektirecek bir unsur saptanmamıştır.

13. Yukarıda yer verilen ilkeler çerçevesinde, ihmal temelinde meydana gelen ölümlerde yaşam hakkının ihlal edildiği iddiasının bireysel başvuruya konu edilebilmesi için tüketilmesi gereken kanun yolu tazminat davasıdır. Bu kuralın istisnası insan yaşamına yönelik, kamu makamları tarafından bilinen/öngörülen açık bir riskin varlığına karşın özensizliği, basit bir kusuru aşacak şekilde risk karşısında kamu makamlarınca makul adımların atılmaması hâlidir. Bu bağlamda öncelikle somut başvuruda mevcut ilkeden ayrılmayı gerektiren istisnai bir husus bulunup bulunmadığı ele alınmalıdır.

14. Başvuruya konu süreçte birden fazla bilirkişi raporu alınmıştır. Raporlarda, yangının doğal gaz kaçağına/sızıntısına veya tesisattaki bir bozulmaya bağlı olarak gerçekleştiği yönünde somut bir belirleme yoktur. İlk rapor; yangının doğal gaz sızıntısından meydana gelmesinin düşük ihtimal olduğu, alkol buharının aniden parlayarak yangına sebep olması ihtimalinin ağır bastığı yorumunu öne çıkarırken ikinci raporda doğal gaz sızıntısı/kaçağı olasılığına yangına sebep olabilecek üç ihtimalden biri olarak yer verilmiştir. Tanık ifadelerinde de gaz sızıntısının/kokunun varlığı yönünde bir örtüşme olmadığı, bazı tanıkların gaz sızıntısına dair koku ya da şikayetin olmadığını beyan ettikleri görülmektedir. Ayrıca İGDAŞ görevlilerinin yaptığı tespit ve sızıntı olmadığı yönünde tuttuğu tutanakları açıkça yanlışlayan bir belge/veri de söz konusu değildir. Bir başka ifadeyle yangın çıkan binada doğal gaz kaçağı olduğu, yangının doğal gaz tesisatındaki kusurdan ileri geldiği ve bu kaçağın kamu makamlarınca da bilindiği yönünde açık bir belirleme, bu yönde net bir tespit bulunmamaktadır.

15. Bu bağlamda somut olayın koşullarında, ceza soruşturmasının etkili yargısal yol olarak tespiti için gereken istisnai halin (bkz. § 13) söz konusu olmadığı bir başka ifadeyle ihmal iddiası içeren ölüm olaylarında etkili yargısal sistem kurma yükümlülüğünün tazminat davası imkânının sağlanması ile yerine getirilebileceği yönündeki ilkeden ayrılmayı gerektiren bir durumun bulunmadığı değerlendirilmiştir.

16. Başvurucular, yakınlarının ölümü ile neticelenen olay hakkında yürütülen ceza soruşturmasından sonra bireysel başvuruda bulunmuştur. Başvurucular, Türk hukuk sistemindeki mevcut hukuki yollardan olup hem idarenin mesuliyetini saptayabilecek hem de gerektiği takdirde zararın ödenmesini sağlayabilecek olan tam yargı davası yolunu tükettiklerine ilişkin herhangi bir bilgi ve belgeyi Anayasa Mahkemesine sunmamıştır.

17. Bu tespitler çerçevesinde ihmal iddiası içeren ölüm vakası bu hâliyle devletin etkili yargısal sistem kurma yükümlülüğü bakımından tazminat davasını işaret ettiğinden ve başvurucular tazminat davası yolunu tükettikleri yönünde bir bilgi/belge de sunmadıklarından ileri sürülen yaşam hakkı ihlali iddiası için yargısal başvuru yollarının tüketilmediği sonucuna ulaşılmıştır.

18. Açıklanan gerekçelerle başvurunun başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

III. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Yaşam hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucular üzerinde BIRAKILMASINA 18/7/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(Aygen Telatar ve Ayten Araz [2.B.], B. No: 2020/23408, 18/7/2024, § …)
   
Başvuru Adı AYGEN TELATAR VE AYTEN ARAZ
Başvuru No 2020/23408
Başvuru Tarihi 17/7/2020
Karar Tarihi 18/7/2024

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, konutta meydana gelen yangın sonucu gerçekleşen ölüm nedeniyle yaşam hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Yaşam hakkı Koruma yükümlülüğünün ihlal edildiğine ilişkin diğer iddialar Başvuru Yollarının Tüketilmemesi
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi