logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Mehmet Pervane ve Mehmet Emin Dünen [1. B.], B. No: 2020/23633, 16/7/2025, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

MEHMET PERVANE VE MEHMET EMİN DÜNEN BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2020/23633)

 

Karar Tarihi: 16/7/2025

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Recai AKYEL

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

Muhterem İNCE

 

 

Yılmaz AKÇİL

Raportör

:

C. Ece YALIM

Başvurucular

:

1. Mehmet PERVANE

 

 

2. Mehmet Emin DÜNEN

Vekilleri

:

Av. Rojda PERVANE

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, ön alım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil davasında depo edilen bedelin değer kaybına uğratılarak ödenmesi ve tedbir kararının uzun süre uygulanması nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Diyarbakır ili Yenişehir ilçesi Dokuzçeltik köyü 75 parsel sayılı taşınmazda hissedar olan C.K., ön alım hakkına dayalı olarak 29/5/2013 tarihinde Diyarbakır 5. Asliye Hukuk Mahkemesinde (Mahkeme) başvurucular tarafından satın alınan taşınmaz hisselerinin iptali ile kendi adına tapuya tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. C.K., başvurucuların ön alım hakkına engel olmak için satış bedelini yüksek gösterdiklerini belirterek bedelde muvazaa iddiasında bulunmuştur.

3. Mahkeme 10/7/2013 tarihinde tensiple dava konusu taşınmaza ihtiyati tedbir konulmasına karar vermiştir.

4. Mahkemece 31/10/2013 tarihinde ilk oturumda keşif yapılmasına karar verilmesi üzerine 11/11/2013 tarihinde keşif yapılmıştır. Keşif sonrasında alınan bilirkişi raporu 28/1/2014 tarihli ikinci oturumda taraflara tebliğ edilmiş, tarafların bilirkişi raporunu inceleyip beyanda bulunmak için süre talep etmeleri üzerine Mahkemece bu doğrultuda taraflara iki hafta kesin süre verilmiştir. 20/3/2014 tarihli üçüncü oturumda ise Mahkeme, keşif sonrası alınan bilirkişi raporunda belirlenen taşınmaz bedeli ile tapuda satış işlemlerine ilişkin harç ve masrafların davacı tarafından kesin süre içinde Mahkeme veznesine depo ettirilmesine karar vermiştir. Davacı tarafından 466.874,00 TL depo bedeli 31/3/2014 tarihinde Mahkeme veznesine yatırılmıştır.

5. Mahkemece 21/4/2015 tarihinde başvurucu Mehmet Pervane'ye hisse satışının 5/4/2011 tarihinde yapılması nedeniyle iki yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği belirtilerek davanın reddine, başvurucunun taşınmazı üzerine konulan ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.

6. Mahkeme, başvurucu Mehmet Emin Dünen yönünden ise ön alım hakkına dayalı olarak açılan tapu iptal ve tescil davasının kabulüne karar vererek başvurucunun 22/07/2011 tarihinde satın aldığı hissenin tapu kaydının iptali ile davacı adına kayıt ve tesciline karar vermiştir.

7. Mahkeme ayrıca, satış bedeli 325.000,00 TL, satış masrafları 145,00 TL, döner sermaye ve vergi bedeli olan 5.362,50 TL olarak belirlenen toplam 330.507,50 TL'nin karar kesinleştiğinde Mahkeme veznesine depo edilen miktardan başvurucu Mehmet Emin Dünen'e ödenmesine karar vermiştir.

8. Taraflarca temyiz edilen karar, Yargıtay 14. Hukuk Dairesince (Daire) 23/1/2019 tarihinde düzeltilerek onanmıştır.

9. Anılan karara karşı karar düzeltme isteminde bulunulması üzerine Daire tarafından 15/6/2020 tarihinde karar düzeltme isteminin reddine karar verilmiş ve karar kesinleşmiştir.

10. Nihai karar, başvurucular vekiline 13/7/2020 tarihinde tebliğ edilmiştir. Başvuru 5/8/2020 tarihinde yapılmıştır.

11. Birinci Bölüm Üçüncü Komisyon 29/12/2023 tarihinde adil yargılanma hakkı kapsamında makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasının başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna, mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasının kabul edilebilirlik hususunun karara bağlanması Bölüm kararını gerektirdiğinden başvurunun Bölüme gönderilmesine karar vermiştir.

12. Başvurucu Mehmet Pervane'nin taşınmaz hissesi üzerinde bulunan ihtiyati tedbir 6/10/2022 tarihinde kaldırılmıştır.

II. DEĞERLENDİRME

A. Başvurucu Mehmet Pervane Yönünden

13. Başvurucu; uzun süren yargılama boyunca Mahkemece hissesine konulan ihtiyati tedbirin devam ettiğini bu nedenle taşınmazında dilediği gibi tasarrufta bulunamadığını belirterek mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir.

14. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

15. Anayasa Mahkemesi, olay ve olguları somut başvuru ile benzer nitelikte olan Hesna Funda Baltalı ve Baltalı Gıda Hayvancılık San. ve Tic. Ltd. Şti. ([GK], B. No: 2014/17196, 25/10/2018), İhsan Metin (B. No: 2015/7044, 23/1/2019), İbrahim Geçer (B. No: 2014/19056, 19/2/2019) ve Şeyhmus Terece ([GK], B. No: 2017/26532, 23/7/2020) kararlarında uygulanacak anayasal ilkeleri belirlemiştir. Bu çerçevede mülkiyet hakkını sınırlandıran bir tedbirin uygulanmasının ölçülü olabilmesi için kapsamı ve süresi itibarıyla orantılı olarak uygulanması gerektiği ve tedbirin makul olmayan bir süre devam etmesinin mülkiyet hakkının tanıdığı yetkilerin kullanılmasının belirsiz olacak şekilde ötelenmesi suretiyle mülk sahibine orantısız bir külfet yüklediği gerekçesiyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği sonucuna ulaşmıştır. Somut başvuruda 10/7/2013 tarihli mahkeme kararıyla konulan ihtiyati tedbirin 6/10/2022 tarihinde kaldırıldığı anlaşılmaktadır. Dokuz yılı aşkın süredir devam eden ihtiyati tedbirin süresi itibarıyla orantılı olmadığı anlaşıldığından anılan kararlarda açıklanan ilkelerden ve ulaşılan sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır.

16. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmı hakkında Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

B. Başvurucu Mehmet Emin Dünen Yönünden

17. Başvurucu; uzun süren yargılama boyunca depo edilen bedelin değer kaybettiğini, 22/7/2011 tarihinde taşınmazı satın almak için ödediği bedelin 9/7/2020 tarihinde kararın kesinleşmesi ile ödenebildiğini, nemalandırılmayan bedelin enflasyon karşısında değer kaybettiğini belirterek mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Başvurucu ayrıca Mahkemece tapu satış bedelleri dikkate alınmadan keşif yapılıp bilirkişi raporu alındıktan sonra yaklaşık bir yıl sonra bedelin depo edilmesine karar verildiğini de belirtmiştir. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Bakanlığına gönderilmiştir.

18. Bireysel başvuruya konu olayda başvurucu tarafından satın alınan ancak daha sonra başvuruya konu yargılama sonunda tapusunun iptaline ve davacı adına tesciline karar verilen taşınmaz hissesinin başvurucu yönünden Anayasa'nın 35. maddesi anlamında mülk teşkil ettiği kuşkusuzdur.

19. Mülkiyet hakkının korunmasının devlete birtakım pozitif yükümlülükler yüklediği hususu Anayasa'nın 35. maddesinin lafzında açık bir biçimde düzenlenmemişse de bu güvencenin sadece devlete atfedilebilen müdahalelere yönelik sınırlamalar getirdiği, bireyi üçüncü kişilerin müdahalelerine karşı korumasız bıraktığı düşünülemez. Pozitif yükümlülüklerin ortaya çıkmasının nedeni gerçek anlamda koruma sağlanmasıdır. Buna göre anılan maddede bir temel hak olarak güvence altına alınmış olan mülkiyet hakkının gerçekten ve etkili bir şekilde korunabilmesi yalnızca devletin müdahaleden kaçınmasına bağlı değildir. Gerçek anlamda koruma sağlanması için devletin negatif yükümlülükleri dışında pozitif yükümlülüklerinin de olması gerekir. Dolayısıyla Anayasa'nın 5. ve 35. maddeleri uyarınca devletin mülkiyet hakkının korunmasına ilişkin pozitif yükümlülükleri bulunmaktadır. Bu bağlamda söz konusu pozitif yükümlülükler, kimi durumlarda özel kişiler arasındaki uyuşmazlıklar da dâhil olmak üzere mülkiyet hakkının korunması için belirli tedbirlerin alınmasını gerektirmektedir (Türkiye Emekliler Derneği, B. No: 2012/1035, 17/7/2014, §§ 34-38; Eyyüp Boynukara, B. No: 2013/7842, 17/2/2016, §§ 39-41; Osmanoğlu İnşaat Eğitim Gıda Temizlik Hizmetleri Petrol Ürünleri Sanayi Ticaret Limitet Şirketi, B. No: 2014/8649, 15/2/2017, § 43).

20. Ön alım hakkının kullandırılmasının ve ön alım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil davasında bedelin geç depo edilmesi, depo edilen bedelin vadeli hesapta nemalandırılmamasının mülkiyet hakkı yönünden başvurucuya şahsi olarak aşırı ve olağan dışı bir külfet yükleyip yüklemediği önemlidir. Özel kişilerin mülkiyet haklarının çatıştığı bu gibi durumlarda bunlardan hangisine üstünlük tanınacağının takdiri, kanun koyucuya ve somut olayın şartları gözönünde bulundurularak derece mahkemelerine aittir. Bununla birlikte her iki tarafın menfaatlerinin mümkün olduğunca dengelenmesi ve sürecin taraflardan biri aleyhine ölçüsüz bir sonuca da yol açmaması gerekir (benzer yöndeki değerlendirmeler için bkz. Abbas Korkmaz ve diğerleri, B. No: 2014/17715, 9/11/2017, § 48).

21. Anayasa Mahkemesi daha önce ön alım bedelinin enflasyon karşısında uğradığı değer kaybına ilişkin şikâyetleri karara bağlamıştır. Buna göre ön alım hakkına dayalı tapu iptali ve tescili davalarında mahkeme, ön alım bedelinde oluşan değer kaybı şikâyeti yönünden dava açıldıktan sonra makul bir süre içinde ön alım bedelinin vadeli bir mevduat hesabına yatırılması biçiminde basit tedbirle yargı sürecinin hızlı işlememesinin kişiler üzerinde oluşturduğu olumsuz etkileri asgari seviyeye indirme imkânına sahip olup mahkemenin bu tedbirleri almamış olması, mülkiyet hakkının devlete yüklediği pozitif yükümlülüğün ihlali sonucunu doğurmaktadır (benzer bir değerlendirme için bkz. Hüseyin Ak, B. No: 2016/77854, 1/7/2020, § 71). Öte yandan Anayasa Mahkemesi özel kişiler arası icrai bir uyuşmazlığın söz konusu olduğu Fatma Yıldırım (B. No: 2014/6577, 16/2/2017, §§ 53-63) başvurusunda da ihale bedelinin icra sürecinde nemalandırılmamasının mülkiyet hakkının devlete yüklediği pozitif yükümlülüğün ihlali sonucunu doğurduğu değerlendirmesini yapmıştır.

22. Somut olayda 22/7/2011 tarihinde satın alınan taşınmaza ilişkin ön alım hakkına dayalı olarak başvurucu aleyhine 29/5/2013 tarihinde tapu iptal ve tescil davası açılmıştır. Mahkemece 11/11/2013 tarihinde keşif yapılıp bilirkişi raporu alındıktan sonra bilirkişilerce belirlenen bedel ve masrafların 20/3/2014 tarihinde davacı tarafından depo edilmesine karar verilmiş, davacı tarafından söz konusu depo bedeli 31/3/2014 tarihinde Mahkeme veznesine yatırılmıştır. Mahkemece 21/4/2015 tarihinde verilen karar, temyiz ve karar düzeltme incelemesinden geçtikten sonra 15/6/2020 tarihinde kesinleşebilmiştir.

23. Mahkemece keşif yapılıp bilirkişi raporu alındıktan sonra tarafların bilirkişi raporlarına itirazları için gereken sürenin sonunda yaklaşık dört ay içinde taşınmaz bedelinin masrafları ile birlikte depo edilmesine karar verilmiştir. Davacıya depo bedelini Mahkeme veznesine ödemesi için iki haftalık kesin süre verilmiş, nitekim anılan süre içinde davacı tarafından depo bedeli Mahkeme veznesine yatırılmıştır. Bu durumda davanın açılmasından sonra Mahkemece kesin süreler belirlenip gerekli özenin gösterilerek taşınmaz bedelinin bir an önce depo edilmesinin sağlanması nedeniyle aradan geçen sürenin makul bir süre olmadığı söylenemeyecektir. Öte yandan davanın açılmasından itibaren kararın kesinleşmesine kadar geçen sürenin yedi yılı aşkın bir süre olduğu dikkate alındığında Mahkemece makul bir süre içinde depo kararı verilmiş olmasına rağmen depo edilen paranın vadeli hesapta tutulması kararı verilmemesi nedeniyle uzun süren yargılama sonucunda başvurucunun alacağının enflasyon karşısında değer kaybına uğramasına yol açıldığı anlaşılmaktadır.

24. Mahkemece depo edilen bedel, başvurucuya kararın kesinleştiği 9/7/2020 tarihinde nemalandırılmadan ödenmiştir. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre davanın açıldığı 2013 yılı Mayıs ayında başvurucuya ödenen 330.507 TL'nin 2020 yılı Haziran ayı itibarıyla enflasyon karşısında değer kaybının giderilmiş karşılığı 699.610 TL’dir. Yukarıdaki verilere göre başvurucunun mülkiyet hakkı kapsamında değerlendirilen 330.507 TL tutarındaki alacağının değer kaybını telafi edecek fark 369.103 TL'dir. Başvurucunun depo edilen bedelin nemalandırılmaması nedeniyle değer kaybına uğradığı anlaşılmaktadır.

25. Dolayısıyla Mahkemenin, ön alım bedeline ilişkin uygulayacağı basit bir tedbirle yargılamanın uzun sürmesinin başvurucu üzerinde oluşturduğu olumsuz etkileri asgari seviyeye indirme imkânı varken, bu imkânı kullanmaması mülkiyet hakkının devlete yüklediği pozitif yükümlülüğün ihlaline neden olmuştur.

26. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

III. GİDERİM

27. Başvurucular, ihlalin tespit edilmesi ve 170.000 TL maddi ve 50.000 TL manevi zararının ayrı ayrı ödenmesine hükmedilmesini talep etmişlerdir.

28. Başvurucu Mehmet Pervane yönünden ihtiyati tedbirin uzun sürmesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği sonucuna ulaşılmıştır. Anayasa Mahkemesi, mülkiyet hakkına yapılan müdahaleyi ölçüsüz kılan tedbirin uzun sürmesine ilişkin olarak tedbir sürecinde mülkiyet hakkının gerektirdiği ivediliğin ve özenin gösterilmesi bakımından yargısal makamların sorumluluğu olduğuna dikkati çekmektedir (benzer değerlendirme için bkz. Hamit Alihansoy ve diğerleri, B. No: 2017/35581, 29/9/2020, § 66). Buna göre başvuru konusu olayda ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmamaktadır. Olayda ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması bakımından etkin giderim yolu, tazminat olarak görülmektedir. Eski hâle getirme kuralı çerçevesinde ihlalin sonuçlarının bütünüyle ortadan kaldırılabilmesi için başvurucu Mehmet Pervane'ye manevi zararları karşılığında net 34.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.

29. Başvurucu Mehmet Emin Dünen yönünden ön alım bedelinin vadeli bir mevduat hesabına yatırılması biçiminde bir tedbirin alınmaması sebebiyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği sonucuna ulaşılmıştır. Dolayısıyla ihlalin mahkeme kararından kaynaklandığı anlaşılmıştır. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmamakta olup başvurucunun uğradığı maddi kaybın tazmin edilmesi yeterli bir giderim oluşturacaktır. Bu kapsamda yapılması gereken iş, Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun olarak başvurucuya tazminat ödenmesinden ibarettir (30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasında düzenlenen bireysel başvuruya özgü yeniden yargılama kurumunun özelliklerine ilişkin kapsamlı açıklamalar için bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

30. Mülkiyet hakkının ihlali nedeniyle başvurucu Mehmet Emin Dünen'in uğradığı zarar miktarı, mülkiyet hakkı kapsamında değerlendirilen alacağının uğradığı değer kaybı bedelidir. Bu kapsamda başvurucuya talebiyle bağlı olarak 170.000 TL maddi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. Başvurucu Mehmet PERVANE yönünden ihtiyati tedbirin uzun süre uygulanması nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

2. Başvurucu Mehmet Emin DÜNEN yönünden depo edilen bedelin değer kaybına uğratılarak ödenmesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. 1. Başvurucu Mehmet PERVANE yönünden Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

2. Başvurucu Mehmet Emin DÜNEN yönünden Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Başvuruculardan Mehmet PERVANE'ye net 34.000 TL manevi tazminat; Mehmet Emin DÜNEN'e ise net 170.000 TL maddi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,

D. 446,90 TL harç ve 30.000 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 30.446,90 TL yargılama giderinin başvuruculara MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE,

E. Ödemelerin kararın tebliğini takiben başvurucuların Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

F. Kararın bir örneğinin bilgi için Diyarbakır 5. Asliye Hukuk Mahkemesine (E.2013/589, K.2015/114) GÖNDERİLMESİNE,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 16/7/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Mehmet Pervane ve Mehmet Emin Dünen [1. B.], B. No: 2020/23633, 16/7/2025, § …)
   
Başvuru Adı MEHMET PERVANE VE MEHMET EMİN DÜNEN
Başvuru No 2020/23633
Başvuru Tarihi 5/8/2020
Karar Tarihi 16/7/2025

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, ön alım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil davasında depo edilen bedelin değer kaybına uğratılarak ödenmesi ve tedbir kararının uzun süre uygulanması nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Mülkiyet hakkı Özel hukuk ilişkileri İhlal Manevi tazminat
İhlal Maddi tazminat
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi