logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Turan Öztürk [1. B.], B. No: 2020/23803, 28/11/2024, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

TURAN ÖZTÜRK BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2020/23803)

 

Karar Tarihi: 28/11/2024

R.G. Tarih ve Sayı: 5/6/2025 - 32921

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Recai AKYEL

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

İrfan FİDAN

 

 

Yılmaz AKÇİL

Raportör

:

Ayşenur TUNCER

Başvurucu

:

Turan ÖZTÜRK

Vekili

:

Av. Tarık ÇAĞLAYAN

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, yürütülen adli soruşturma gerekçe gösterilerek tesis edilen bilirkişi listesinden çıkarma işlemi nedeniyle özel hayata saygı hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Mali müşavir olan başvurucu, aynı zamanda Antalya Adalet Komisyonu Başkanlığının 2017 yılı hukuk ve ceza bilirkişi listesinde kayıtlı olarak bilirkişilik yapmaktayken Antalya Bilirkişilik Bölge Kurulu Başkanlığının (Başkanlık) 12/4/2017 tarihli kararıyla hukuk ve ceza bilirkişi listelerinden çıkarılmıştır. Kararda başvurucu hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan devam eden adli soruşturma olduğu gerekçesiyle 23/7/2016 tarihli ve 29779 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname'nin (667 sayılı KHK) 4. maddesi ile 3/11/2016 tarihli ve 6754 sayılı Bilirkişilik Kanunu'nun 13. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendi uyarınca bilirkişilik sicilinden ve kayıtlı olduğu 2017 yılı hukuk ve ceza bilirkişi listelerinden çıkarılması gerektiği belirtilmiştir.

3. Başvurucu, anılan karara karşı Başkanlığa itirazda bulunmuştur. Başkanlık 14/6/2017 tarihinde itirazın reddine karar vermiş; kararda667 sayılı KHK'nın 4. maddesinde belirtildiği üzere terör örgütlerine veya Millî Güvenlik Kurulunca devletin millî güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu değerlendirilen ve aynı gerekçeyle haklarında suç soruşturması veya kovuşturması yürütüldüğü tespit edilen bilirkişilerin mevcut bilirkişi listesinden çıkarılabileceğini, başvurucu hakkındaki ceza soruşturmasının devam ettiğini vurgulamıştır.

4. Başvurucu, söz konusu işlemin iptal edilmesi ve işlem nedeniyle yoksun kalacağı parasal haklarının yasal faiziyle birlikte tazmin edilmesi talebiyle Antalya 3. İdare Mahkemesinde (Mahkeme) dava açmıştır. Dava dilekçesinde başvurucu; Anayasa'da suçta ve cezada kanunilik ilkesinin yer aldığını, düzenleyici işlem ile kanunda suç sayılmayan fiil için ceza verildiğini, dokuz yıllık bilirkişilik görevi boyunca adli ve idari bir ceza almadığını belirterek işlemin hukuki temelden yoksun olduğunu ileri sürmüştür.

5. Mahkeme 31/5/2018 tarihinde davanın reddine karar vermiş; kararın gerekçesinde, başvurucu hakkında bir kısım emare nedeniyle silahlı terör örgütüne üye olma suçunu soruşturma başlatılması karşısında idare tarafından suçun sübuta ermesi aranması gerekmediğini belirtmiştir. Bunun yanında bilirkişilerin yargılama faaliyetine katkıda bulunduğunu ve yargılama faaliyetinin her türlü şüpheden uzak olması gerektiğini ifade ederek idare tarafından en azından irtibat düzeyinde bir bağlantının olabileceği yönünde değerlendirme yapılarak tesis edilen dava konusu işlemde hukuka aykırılık olmadığı sonucuna ulaşmıştır.

6. Başvurucu, anılan karara karşı istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf başvuru dilekçesinde olağanüstü hâl uygulamasının sona erdiği ve başvurucu hakkında verilmiş bir adli veya idari ceza bulunmadığı vurgulanmıştır.

7. Konya Bölge İdare Mahkemesi 5. İdari Dava Dairesi (Daire) 12/12/2018 tarihli kararıyla istinaf talebinin kabulüne karar vermiştir. Kararın gerekçesinde; başvurucunun hakkındaki idari işlemin iptali ile birlikte bu işlem nedeniyle yoksun kaldığı parasal hakların yasal faiziyle tazmin edilmesi talebinde bulunduğu ancak Mahkemece sadece dava konusu yapılan işlemler hakkında karar verildiği, bu işlemler nedeniyle başvurucunun yoksun kalacağı parasal haklarının tazmini talebi hakkında inceleme yapılmadığından başvurucunun tüm talepleri karşılanmaksızın eksik inceleme suretiyle verilen kararın usul hükümlerine uygun olmadığı belirtilmiştir.

8. Dairenin kaldırma kararı sonrasında yapılan yargılama sonucunda 30/1/2019 tarihinde davanın reddine karar verilmiştir. Kararda idari işlemin iptali talebi bakımından 31/5/2018 tarihli karardaki gerekçeye aynen yer verilmiştir. Böylelikle başvurucu hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan soruşturma başlatılması nedeniyle idare tarafından en azından irtibat düzeyinde bir bağlantı olabileceği yönünde değerlendirme yapılarak tesis edilen dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı, varılan bu sonuca göre de idarece tazmini gereken bir zarar oluşmadığı vurgulanmıştır.

9. Başvurucu, bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvurmuş olup Daire oyçokluğuyla 24/2/2020 tarihinde mahkeme kararında kaldırma nedenlerinin bulunmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun reddine kesin olarak karar vermiştir. Azlık oyunda başvurucu hakkındaki beraat kararının kesinleşip kesinleşmediğinin araştırılması sonucunda esas hakkında bir karar verilmesi gerektiği kanaatini belirtmiştir.

10. Başvurucu, nihai kararı öğrendikten sonra 13/7/2020 tarihinde başvuruda bulunmuştur.

11. Komisyon, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.

12. Öte yandan Antalya 10. Ağır Ceza Mahkemesince başvurucu hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan yapılan yargılama sonucunda 28/11/2019 tarihinde beraat kararı verilmiştir. Kararın gerekçesinde; tanık beyanlarının geçmişe dönük, soyut ve subjektif ifadeler içerdiği, başvurucunun örgütün finans kaynağı olan bankada bulunan hesabında bakiye artırıcı işlemler yapması, örgüte müzahir kurumlarda çalışması ve 667 sayılı KHK ile kapatılan dernekte yönetim kurulu yedek üyesi olması gibi tespitlerin atılı suçun sübutu bakımından yeterli mahiyette olmadığı belirtilmiştir. Sonuç olarak başvurucunun örgütle organik bağ kurup bir hiyerarşi içinde emir ve talimat aldığına, verilen emir ve talimatları yerine getirmeye hazır olduğuna, süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk gösteren eylem ve faaliyetlerde bulunduğuna ilişkin her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığından beraat kararı verildiği ifade edilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

13. Başvurucu; ilk derece mahkemesince hakkında soruşturma olduğu gerekçesiyle davanın reddedildiğini, istinaf aşamasında hakkında verilen beraat kararının değerlendirilmediğini, olağanüstü hâlin sona ermesi nedeniyle anılan döneme ilişkin mevzuatın tarafına uygulanmasının mümkün olmadığını belirterek yapılan yargılamada adil yargılanma hakkının, maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkının, özel hayata saygı hakkının, çalışma hakkının, ifade hürriyeti ile mülkiyet hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir.

14. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde; başvurucu ileri sürdüğü iddiaların mahkemelerce delillerin değerlendirilmesine ve hukuk kurallarının yorumlanmasına ilişkin olup olmadığı, mahkeme kararlarında bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik oluşturan bir husus olup olmadığının Anayasa Mahkemesince dikkate alınması gerektiği ifade edilmiştir. Bunun yanında insan haklarına ilişkin bazı uluslararası belgelerde devletlerin karşılaştıkları savaş veya ulusun varlığını ya da yaşamını tehdit eden olağanüstü durumlarda durumun gereklerine uygun olarak temel hak ve özgürlüklerin olağan döneme nazaran daha fazla kısıtlanabilmesine imkân tanındığı vurgulanmıştır. Bu bağlamda başvurucu hakkındaki tedbirlerin OHAL döneminde alınması nedeniyle yapılacak incelemede Anayasanın 15. maddesinin de dikkate alınması gerektiği belirtilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.

15. Başvurucunun iddialarının bilirkişi listesinden kaydının silinmesi işleminin iptaline ve yoksun kalacağı parasal hakların tazminine yönelik açtığı davanın reddedilmesine, dolayısıyla bilirkişilik faaliyetinin engellenmesine ilişkin olduğu görülmüştür. Kişilerin mesleki hayatlarının onların özel hayatlarıyla sıkı ilişkisinin olduğu ve meslek hayatına yönelik müdahalelerde özel hayata saygı hakkının gündeme geldiği yadsınamaz. Bununla birlikte öncelikle bu tür müdahalelerin hangi durumlarda özel hayata saygı hakkı kapsamında incelenmeye uygun olduğu veya başvuru konusu edilen uyuşmazlıkların hangilerinin bu bağlamda uygulanabilir kabul edileceği hususlarında belirlenen ölçütler dikkate alınarak değerlendirmeler yapılması gerekir (Tamer Mahmutoğlu [GK], B. No: 2017/38953, 23/7/2020, § 82; Mehmet Zile, B. No: 2019/8391, 15/3/2023, § 27 ).

16. Anayasa Mahkemesi, önceki birçok kararında, özel hayata ilişkin herhangi bir nedene dayanılmaksızın mesleki hayata yönelen müdahalelerin özel hayata saygı hakkı kapsamında değerlendirilebilmesi gerekli olan koşulların neler olduğuna ilişkin detaylı değerlendirmelerde bulunmuştur (Tamer Mahmutoğlu, §§ 84-90; C.A. (3) [GK], B. No: 2018/10286, 2/7/2020, §§ 97-101; Ayla Demir İşat [GK], B. No: 2018/24245, 8/10/2020, §§ 106-110). Başvurucunun bilirkişi listesinden çıkarılması kararının özel hayata saygı hakkının otomatik olarak uygulanabilirliğini sağlamamakla birlikte mevcut başvurudaki müdahalenin başvurucunun mesleki faaliyetlerinin aksamasına, sosyal çevresiyle olan ilişkilerine ve itibarına olumsuz şekilde etki ettiği, bu etkinin ciddi olduğu ve belirli bir ağırlık düzeyine ulaştığı değerlendirildiğinden başvuru, özel hayata saygı hakkı yönünden uygulanabilir bulunmuş ve bu kapsamda incelenmiştir (benzer yöndeki değerlendirmeler için bkz. Mehmet Zile, § 28). Ayrıca başvuruya konu olayın meydana geldiği süreçteki olağanüstü hâl (OHAL) şartlarına, OHAL ilanına ve uygulanan tedbirlere ilişkin genel bilgiler için bkz. Mehmet Zile, §§ 5-7).

17. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

18. Anayasa Mahkemesi Mehmet Zile kararına konu benzer somut olayda Anayasa'nın 15. maddesi uyarınca, müdahalenin Anayasa'daki çekirdek haklarla ilgili olup olmadığı, anılan maddenin ikinci fıkrasında sayılan hak ve özgürlüklere dokunup dokunmadığı, milletlerarası hukuktan doğan yükümlülüklere aykırılık teşkil edip etmediği ve durumun gerektirdiği ölçüde olup olmadığının tespitiyle sınırlı bir inceleme yapılacağını kabul etmiştir (Mehmet Zile, §§ 30-33). Anılan kararda başvurucunun bilirkişi listesinden isminin çıkarılmasına ilişkin tedbirin ve bu kapsamda yargılama makamlarınca sonuca bağlanan uyuşmazlığın Anayasa'nın 15. maddesi kapsamında durumun gerektirdiği ölçüde olduğunun söylenebilmesi için öncelikle keyfî olmaması ve söz konusu tedbirin ölçülü olup olmadığı değerlendirilirken elbette Türkiye'de OHAL ilanına sebebiyet veren durumun özellikleri ve OHAL ilanı sonrasında ortaya çıkan şartların dikkate alınması gerektiğini belirtmiştir (Mehmet Zile, § 34).

19. Ayrıca Anayasa Mahkemesi, yargılama makamları tarafından başvurucu hakkında devam eden bir ceza yargılaması olması terör örgütüyle iltisaklı ya da irtibatlı olduğunun kabul edilebilmesi açısından bir şüpheye neden olsa da bunun başkaca somut eylem, olay ya da olgularla desteklenmediği durumda bu türden bir şüpheye dayanılarak bilirkişi listesinden isminin çıkarılmasının kamusal makamlardan beklenen ikna edici nitelikte gerekçe ortaya konulması yükümlülüğüne aykırılık oluşturduğunu Mehmet Zile kararında kabul etmiştir. Kararda, irtibatlı ya da iltisaklı olarak kabul edilmek için kişi hakkında yalnızca kovuşturma bulunmasının yeterli kabul edilmesinin söz konusu kavramların kapsam ve sınırlarının yargı kararlarıyla belirlenmesi konusunda yargısal makamlara tanınan takdir yetkisinin öngörülen yükümlülüklere uygun şekilde kullanılmaması anlamına geleceği belirtilmiştir. Ayrıca başvurucunun terör örgütleriyle irtibat ya da iltisak içinde bulunduğunun kabulü açısından hakkında derdest bir ceza davasının bulunmasının tek başına yeterli görüldüğü ve söz konusu işlem ya da kararın gerekçesinin bu tespit üzerinden oluşturulduğu durumda ilgili kişinin beraatine karar verilmesinin söz konusu gerekçeyi tamamen dayanaksız duruma getireceği ifade edilmiştir (Mehmet Zile, § 45).

20. Başvuru konusu olayda ise başvurucu hakkında devam eden bir ceza soruşturması bulunması, başvurucunun terör örgütüyle iltisaklı ya da irtibatlı olduğu yönünde yeterli görülerek bilirkişi listesinden isminin çıkarılmasına gerekçe yapılmıştır. Kaldı ki, anılan ceza soruşturması sonucunda açılan kamu davasında başvurucu hakkında beraat kararı verilmiştir. Açıklanan gerekçelerle somut olayda da anılan ilkelerden ayrılmayı gerektirir bir durum bulunmamaktadır.

21. Sonuç olarak mevcut başvuruya özgü şartlarda, mali müşavir olan ve bilirkişilik yapan başvurucu hakkında terör örgütleriyle irtibatlı ya da iltisaklı olduğu hususunda verilen idari ve yargısal kararlarda ilgili ve yeterli gerekçenin ortaya konulduğundan söz edilmesi mümkün görünmemektedir. Bunun yanında başvurucunun ilave tedbirlere maruz bırakılmasına ilişkin gerekliliğin söz konusu kavramların kapsamını gösterecek şekilde somut olgulara dayalı olarak ilgili ve yeterli gerekçelerle açıklanamadığı değerlendirilmiştir. Uygulanan somut tedbirin başvurucu üzerinde doğuracağı etki de gözönüne alındığında özellikle yargılama sürecinde devletten beklenen yükümlülüklerin OHAL şartlarında da yerine getirilmesi gerektiği açık olmasına rağmen mevcut başvurunun şartlarında anılan yükümlülüğe uygun şekilde hareket edilmediği kanaatine varılmıştır.

22. Bu itibarla öngörülen güvencelere uygun şekilde gerçekleştirilmeyen tedbirin durumun gerektirdiği ölçüyü koruduğu söylenemeyeceğinden OHAL döneminde Anayasa'nın temel hak ve özgürlüklerin kullanımının durdurulmasını ve sınırlandırılmasını düzenleyen15. maddesindeki ölçütlere uygun olmadığı değerlendirilmiştir.

23. Açıklanan gerekçelerle özel hayata saygı hakkının ihlal edildiği sonucuna ulaşılmıştır.

III. GİDERİM

24. Başvurucu; ihlalin tespiti, yargılamanın yenilenmesi ve 3.000.000 TL manevi tazminata hükmedilmesi talebinde bulunmuştur.

25. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerinin yapması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

26. İhlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için ihlalin tespitinin ve yeniden yargılama yapılmasının yeterli giderim sağlayacağı anlaşıldığından tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayata saygı hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Kararın bir örneğinin özel hayata saygı hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Antalya 3. İdare Mahkemesine (E.2019/26, K.2019/80) GÖNDERİLMESİNE,

D. Başvurucunun tazminat talebinin REDDİNE,

E. 446,90 TL harç ve 30.000 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 30.446,90 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

F. Ödemelerin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 28/11/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Turan Öztürk [1. B.], B. No: 2020/23803, 28/11/2024, § …)
   
Başvuru Adı TURAN ÖZTÜRK
Başvuru No 2020/23803
Başvuru Tarihi 13/7/2020
Karar Tarihi 28/11/2024
Resmi Gazete Tarihi 5/6/2025 - 32921

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, yürütülen adli soruşturma gerekçe gösterilerek tesis edilen bilirkişi listesinden çıkarma işlemi nedeniyle özel hayata saygı hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Özel hayatın ve aile hayatının korunması hakkı KHK-İHRAÇ (OHAL tedbiri, hakim-savcı dışındaki kamu personeli) İhlal Yeniden yargılama
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi