logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Anıl Can Tuncer [1.B.], B. No: 2020/24055, 16/5/2024, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

ANIL CAN TUNCER BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2020/24055)

 

Karar Tarihi: 16/5/2024

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

İrfan FİDAN

 

 

Yılmaz AKÇİL

Raportör

:

Mustafa Erdem ATLIHAN

Başvurucu

:

Anıl Can TUNCER

Vekili

:

Av. Gülizar TUNCER

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, yakalama ve gözaltında güvenlik güçlerinin fiziksel şiddetine uğrama ve gözaltında olumsuz koşullarda tutulma ile bu iddialar hakkında etkili ceza soruşturması yürütülmemesi nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. İddiasına göre başvurucu, İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi öğrencisidir. 18/5/2015 günü öğle saatlerinde aynı Fakülteden arkadaşlarıyla birlikte Üniversitenin merkez kampüsüne gelen başvurucu, okulda kolluk güçleri tarafından bir kısım öğrencinin darbedilerek gözaltına alındığını görmüş, ne olduğunu anlamak için olayların yaşandığı yere yöneldiğinde ise arkadaşları ile birlikte darbedilerek gözaltına alınmıştır.

3. Başvuru formuna göre, gözaltına alınma sürecinde ilk olarak okulda görev yapan bir özel güvenlik görevlisi tarafından tehdit edilen başvurucu, gördüğünde teşhis edebileceğini iddia ettiği ve Çevik Kuvvet amiri olduğunu düşündüğü sivil giyimli şahsın talimatı üzerine polis memurlarınca fiziki şiddet uygulanarak (tekme ve tokat atılarak) yere yatırılmış, elleri arkasından kelepçelenmiş ve bu hâlde yerde yatarken aynı sivil giyimli şahıs kendisine dört beş kez tekme atmıştır. Polis aracına yerde sürüklenerek götürülen başvurucunun sırtına, omuzlarına ve kollarına coplarla rastgele vurulmuştur. Polis aracında kelepçeli olarak bekletilen başvurucuya ve diğer öğrencilere polis aracına giren polisler sebepsiz yere cop ile vurmaya başlanmış, kafasına ve yüzüne gelen darbeler üzerine başvurucunun "Ne vuruyorsunuz?" şeklinde tepki göstermesi üzerine memurlardan biri doğrudan gözüne copla vurmuş ve bu polis memurunun büyük öfkeyle dövmeye devam etmesi üzerine diğer polis memurları araya girerek başvurucunun gördüğünde teşhis edeceğini iddia ettiği bu görevliyi zorla araç dışına çıkarmıştır. Daha sonra başvurucu ve gözaltına alınan diğer öğrenciler araç ile Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesine götürülmüş ve doktor tarafından üzerindeki giysiler dahi çıkarılmadan muayene edilmiştir. Gözaltına alınan başvurucu, ertesi gün tekrar Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesine götürülmüş; ardından da İstanbul Adliyesinde avukatı hazır olduğu hâlde Cumhuriyet savcılığında şüpheli olarak ifade vermiştir. Başvurucu, götürüldükleri hastanede de polislerin hakaretlerine maruz kaldıklarını ve ertesi gün ifade için adliyeye götürüldüklerinde yedinci bodrum katındaki otoparkta araç içinde, havasız bir ortamda yorgun ve uykusuz hâlde bekletildiklerini, tuvalet dâhil temel insani ihtiyaçlarını gidermelerine imkân tanınmadığı, tüm süre boyunca polis memurlarının sürekli küfür, tehdit ve hakaretlerine maruz kaldıklarını ileri sürmüştür.

4. Başvurucu; olaya ilişkin olarak yürütülen soruşturma kapsamında emniyette müdafi eşliğinde verdiği 19/5/2015 tarihli ifadesinde; "Dosya içerisinde polis fezlekesinin 13. sayfasında benim resmim yer alıyorsa da ben İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilimler fakültesinde okuyorum. Ben derse gitmek üzere olay yerine gittim. Tesadüfen resmim çekilmiş. ben göz altına alınan kişilere bakarak giderken resmim çekilmiş. gözaltı esnasında çevik kuvvet amiri olduğunu düşündüğüm sivil giyimli şahısın talimatı ile polis memurları alandaki öğrencilere karşı şiddet kullanmıştır. Ayrıca hakaret ve küfür etmişlerdir. Beni sürükleyerek polis aracına götürdüler. Ayrıca araç içerisinde ellerim kelepçeli iken çevik kuvvet polisi copla bana vurdu. Diğer arkadaşlara da vurdu. Diğer şüphelilerden F. Y. benim fakülteden arkadaşımdır sadece onu tanıyorum." şeklinde beyanda bulunmuştur.

5. Kolluk görevlilerince olayla ilgili olarak düzenlenen tutanak ile Olay ve Yakalama Tutanaklarına göre İstanbul Üniversitesi Merkez Kampüs'teki havuzlu bahçe olarak bilinen alanda bir terör örgütü liderine ilişkin pankart asan öğrenciler, yapılan görüşmede özel güvenlik görevlilerine pankartı indirmeyeceklerini ifade etmiş, ayrıca güvenlik görevlilerini tehdit etmiştir. Üniversite Rektörlüğünün talebiyle Çevik Kuvvet Birimi havuzlu bahçenin olduğu alana girmiştir. Pankartı indirmeyeceklerini yineleyen grup özel güvenlik görevlilerinin pankartı indirmeye başlaması üzerine önceden hazırladıkları belli olan taş, sert materyaller ve soda şişelerini Çevik Kuvvet ve özel güvenlik personeline fırlatmışlar, fakültenin kapı ve panolarının camlarını kırmışlar ve gaz tabancası taşıyan bir polisin gaz mühimmatını çekerek yere mühimmatın dökülmesine sebep olmuşlardır. Tutanakta ayrıca görevli emniyet personelinin direnen öğrenci grubuna direnci kıracak seviyede kademeli ve orantılı şekilde güç kullanmak suretiyle müdahale ettiği ve başvurucunun da aralarında bulunduğu on bir kişiyi yakaladığı belirtilmektedir.

6. Başvurucu 22/5/2015 tarihinde Savcılığa verdiği dilekçeyle, gözaltına alınırken kötü muameleye uğradığını ileri sürmüş ve şikâyetçi olmuştur.

7. Başvurucu hakkında;

- Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesinde düzenlenen 18/5/2015 tarihli ve 8533 sayılı adli muayene raporunda, burunda hassasiyet ve sol göz altında sıyrık mevcut olduğu,

- 19/5/2015 tarihli ve 8635 sayılı raporda; sol göz altında 3-4cm'lik ekimoz, sırt sol üst kol eklemine yakın alt kısımda 6-7cm'lik abrazyon olduğu,

- Başvurucunun şikâyeti üzerine başlatılan soruşturma kapsamında İstanbul Adli Tıp Şube Müdürlüğünden alınan 22/5/2015 tarihli raporunda ise sol göz altında 1x2cm'lik ekimoz kaldığı, diğer yaranın iyileştiğinin görüldüğü, arızanın kişinin yaşamını tehlikeye sokmadığı, basit tıbbi müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olduğu belirtilmiştir.

8. Başvurucunun da aralarında olduğu şüpheliler hakkında yürütülen soruşturma kapsamında, kolluğun olaylara ilişkin kamera kaydı izlenerek kamera kaydının çözümlemesi yapılmıştır. 18/5/2015 tarihinde altı polis memuru düzenledikleri tutanakta, olaya karışan iki kişinin görevlilere soda şişesi fırlattığını, diğer iki kişinin eylemci grup içinde olduğunu ve beraber hareket ettiğini, başvurucunun ise güvenlik güçlerine zorluk çıkardığını ifade etmiştir. Tutanakta zorluk çıkarmanın kapsamına ilişkin bir açıklama mevcut değildir.

9. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı (Başsavcılık) 23/6/2015 tarihli iddianameyle başvurucuların da aralarında olduğu on altı şüpheli hakkında görevi yaptırmamak için direnme, silahlı terör örgütüne üye olma, düzenleme kurulu üyelerinin güvenlik amirinin dağılma isteğini yerine getirmemesi ve terör örgütü propagandası yapma suçlarından kamu davası açmıştır.

10. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinde (Ceza Mahkemesi) yapılan yargılamada dosya içine alınan 11/11/2015 tarihli teknik bilirkişi raporunda başvurucunun eylemci grup içinde olduğunun görüntülerden tespit edildiği belirtilmiş ve bu tespite ilişkin olarak "18/5/2015 İstanbul Üniversitesi Öğrenci Olayları ve Müdahale adlı video görüntüsünün 04.22 dakikasında dosya kapsamında Anıl Can Tuncer olduğu tespit edilen şahsın güvenlik görevlilerine zorluk çıkarttığı görülmüştür." notu ile birlikte bir fotoğraf rapora eklenmiştir.

11. Ceza Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda "Yapılan bilirkişi incelemesi, alınan savunmalar, incelenen görüntü izleme ve tespit tutanakları içeriğinden, dava konusu somut olayda İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesinde yüksek öğrenim gören sanıklar Anıl Can Tuncer ve ...'nın olaylara karışmadıkları, diğer sanıklarla eylemsel bir birliktelik ve irtibatlarının bulunmadığı, eylem ve irade birliği içerisinde hareket etmelerinin söz konusu olmadığı, kolluk birimlerinin gözaltılar sırasında adı geçen sanıkların da eylemin içerisinde oldukları düşüncesi ve zannı ile adı geçenleri yakaladıkları, sanıkların suç teşkil eden bir eylem ve davranışlarının tespit edilemediği, diğer sanıklarla birlikte hareket ettiklerine dair her türlü kuşkudan uzak, mahkûmiyetlerine yeterli ve elverişli, somut ve objektif kanıt elde edilemediği, yüklenen suçları işlediklerinin sabit olmadığı," gerekçesiyle başvurucunun üzerine atılı suçları işlediğinin her türlü kuşkudan uzak, mahkûmiyete yeterli, kesin ve inandırıcı delillerle kanıtlanamadığı anlaşılmakla müsnet suçlardan 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 223/2-e maddesi gereğince ayrı ayrı beraatine karar verilmiş ve karar kesinleşmiştir.

12. Başsavcılık, şüphelisi ilgili görevliler olarak gösterilen ve yaralama ile görevi kötüye kullanma suçlarından yaptığı soruşturma neticesinde 20/6/2017 tarihli kararla "...Müşteki Anıl Can Tuncer'in yaralanmasının, İstanbul Adli Tıp Şube Müdürlüğü'nün 22/05/2015 tarihli raporuna göre; basit tıbbi müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olduğu,... kolluk personeline fiziksel saldırıda bulunarak direnç gösterdiği, bu direnci kıracak kadar kademeli ve orantılı güç kullanılarak müştekilerin yakalandığı, ... dosya içerisinde mevcut müşteki/şüpheli ifadeleri, doktor raporları içerikleri ve tüm soruşturma evrakı birlikte değerlendirildiğinde; ... Şüphelilerin müsnet eylemleri işlediklerine dair kamu davası açmayı gerektirir kanıt ve emare elde edilemediğinden," gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar vermiştir. Başvurucunun bu karara itirazı Sulh Ceza Hâkimliğince reddedilmiştir. Söz konusu karar 22/6/2020 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiş, başvurucu 14/7/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

II. DEĞERLENDİRME

13. Başvurucu; öğrencisi olduğu üniversitenin kampüsünde yaşanan gösteriye katılmamasına rağmen olaya müdahale eden kolluk görevlilerince yakalanması sırasında ve sonrasında polis memurlarının fiziksel ve sözlü şiddetine uğradığını, şikâyeti üzerine açılan soruşturmanın ise etkili yürütülmediğini belirterek kötü muamele yasağının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde adli makamların tespitinden ve ulaştığı sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir neden bulunmadığı ifade edilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanında bireysel başvuru formundaki iddialarını tekrar etmiştir.

14. Somut olayda başvurucunun sözlü şiddete uğradığı iddiası, dosyadaki bilgi ve belgeler dikkate alındığında savunulabilir nitelikte değildir.

15. Yine başvurucunun olayın ertesi günü ifade için götürüldüğü adliye binasının bodrum katındaki bir araç içinde, havasız bir ortamda yorgun ve uykusuz hâlde bekletildiği, tuvalet dâhil temel insani ihtiyaçlarına dahi izin verilmediği iddiaları da emniyet görevlilerinin kasıtlı olarak oluşturduğunu iddia ettiği bu olumsuz tutulma koşullarının neden olduğu fiziksel yara veya ruhsal bir acıdan söz etmediği dikkate alınarak açıkça dayanaktan yoksun bulunmuştur.

16. Başvuru kötü muamele yasağı kapsamında incelenmiştir.

17. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

18. Anayasa’nın 17. maddesi -“Devletin temel amaç ve görevleri” kenar başlıklı 5. maddesindeki genel yükümlülükle birlikte yorumlandığında- bir kimsenin devlet görevlilerinin 17. maddenin üçüncü fıkrasını ihlal eden bir muamelesine uğradığına ilişkin savunulabilir bir iddiada bulunması hâlinde etkili bir soruşturma yürütülmesini gerektirir. Kötü muamelenin kasten yapıldığının ileri sürüldüğü durumlarda iddia hakkında ivedilikle bir ceza soruşturması başlatılmalıdır. Şikâyet olmadığında bile kişiye kötü muamelede bulunulduğuna ilişkin yeterince açık belirtiler varsa konuyla ilgili bir ceza soruşturması açılmalıdır. Soruşturmada olayı aydınlatabilecek ve sorumluların belirlenmesini sağlayabilecek tüm deliller toplanmalıdır. Dahası soruşturma süreci, gerektiği ölçüde kamu denetimine ve mağdurun erişimine açık olmalı; mağdur soruşturmaya etkili şekilde katılabilmeli; soruşturmada makul bir özen ve süratle hareket edilmelidir. Ayrıca yetkililer, soruşturmayı sonlandırmak için aceleci davranmamalı ve temelden yoksun sonuçlara dayanmamalıdır (Ali Rıza Özer ve diğerleri [GK], B. No: 2013/3924, 6/1/2015, §§ 101-103; S.D., B. No: 2013/3017, 16/12/2015, §§ 111-114; Veli Saçılık (2), B. No: 2018/24614, 18/10/2022, § 16).

19. Somut olayda başvurucu, öğrencisi olduğu üniversitenin kampüsünde yaşanan olayın ne olduğunu anlamak için o noktaya gittiği sırada kolluk görevlilerinin onun ve arkadaşının tanımadığı bu kişilerle birlikte hareket ettiğini sanmaları üzerine gözaltına alındıklarını savunmuştur. Yargılama makamınca gerçekleştirilen tespit de bu iddiayı doğrular niteliktedir (bkz. § 11). Başvurucu katılmadığı toplantıya ve gösteriye yapılan müdahale sırasında ve gözaltına alındıktan sonra kendisine fiziksel şiddet uygulayarak yaralanmasına sebep olduğunu ileri sürdüğü kolluk görevlilerinden şikâyetçi olmuştur.

20. Soruşturma mercii, başvurucunun yaralanma sebebini aralarında başvurucunun da bulunduğu eylemcilerin kolluk görevlilerine karşı gösterdiği direnci kırmak için uygulanan fiziksel güç ile açıklamıştır.

21. Başvurucunun kötü muamele gördüğü iddialarını ilk olarak olaya ilişkin hakkında yürütülen soruşturma kapsamında emniyette müdafi eşliğinde verdiği ifadesinde dile getirdiği, adli rapora iddiaların yansıtıldığı hâlde resen soruşturma başlatılmadığı anlaşılmıştır.

22. Başvurucunun şikâyeti üzerine başlatılan soruşturmada Başsavcılığın maddi olayın ortaya çıkarılması için şüpheli ve tanık araştırması yapmamış olduğu ve şüpheli polis memurlarının mensup olduğu birimin yazdığı tutanak ve müzekkere yanıtları ile yetinerek; yürüttüğü soruşturmada sadece Olay Tutanağı'ndan hareketle sonuca ulaştığı görülmüştür.

23. Başvurucunun da aralarında olduğu, gözaltına alınan şahısların isimlerinin yer aldığı tutanak ve her bir gözaltına alınmış şahıs için ayrı ayrı ancak matbu ifadeler kullanılarak düzenlenen Olay ve Yakalama Tutanaklarında "Görevli emniyet personeline direnen öğrenci grubuna direnci kıracak seviyede kademeli ve orantılı şekilde güç kullanılmak suretiyle müdahale edilmiş." olduğu belirtilmişse de yargılama sürecinin hiçbir aşamasında başvurucuya, polislere yönelik bir eylemi olduğu ya da görevi yaptırmamak için direndiği gibi bir suç isnadında bulunulmamıştır. Emniyet tarafından olaylara ilişkin kamera kaydı izlenerek tutulan 18/5/2015 tarihli tutanakta ve Ceza Mahkemesinde yapılan yargılamada dosya içine alınan 11/11/2015 tarihli teknik bilirkişi raporunda başvurucu hakkında sadece güvenlik görevlilerine zorluk çıkardığının görüldüğü bilgisine yer verildiği ancak bu zorluk çıkarmanın kapsamına ilişkin herhangi bir açıklama getirilmediği görülmüştür (bkz. §§ 8,11). Burada başvurucunun suç isnadı nedeniyle hakkında uygulanan yakalama işlemine karşı çıkıp çıkmadığı, bu yakalama için kolluk görevlilerinin zor kullanmasının gerekip gerekmediğine ilişkin bir açıklama da getirilmediğinden başvurucuya güç kullanılmasının kaçınılmaz hâle geldiği yönünde bir tespitte bulunmak olanaklı değildir.

24. Bunun yanında Başsavcılık, yürüttüğü soruşturmada başvurucunun gözaltına alındıktan sonraki süreçte kötü muameleye maruz kaldığı yönündeki iddialarını hiç değerlendirmemiştir. Başvurucu, polis otobüsünde iken beyanında tarif ettiği ve gördüğünde teşhis edebileceğini söylediği bir polis memurunun şiddetine maruz kaldığını ileri sürmüştür ancak bu görevli hakkında herhangi bir araştırma yapıldığına dair bilgi veya bulgu soruşturma dosyasında yer almamaktadır.

25. Başsavcılığın başvurucunun şikâyeti üzerine başlattığı soruşturma yaklaşık 2 yıl 1 ayda neticelendirilmiştir. Bu durumda soruşturma kapsamında yapılan işlemlere nazaran sürecin süratle tamamlanması için gerekli özenin gösterildiği de söylenemeyecektir.

26. Bütün bu eksiklikler birlikte değerlendirildiğinde soruşturmanın kötü muamele iddialarının gerektirdiği derinlikte yürütülmediği anlaşılmaktadır. Sonuç olarak kötü muamele oluşturduğu iddia edilen eylemlerin ve olayın aydınlatılması amacıyla resen başlatılan etkili bir ceza soruşturması yürütülmediği sonucuna ulaşılmıştır.

27. Soruşturmadaki eksiklikler kötü muamele yasağının maddi boyutunun ihlal edildiğine ilişkin iddia hakkında değerlendirme yapılmasına imkân vermediği için bu aşamada kötü muamele yasağının maddi boyutu yönünden inceleme yapılamamıştır.

28. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında güvence altına alınan kötü muamele yasağının usul boyutunun ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.

III. GİDERİM

29. Başvurucu, ihlalin tespiti ve 100.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

30. Başvuruda tespit edilen, kamu makamlarının eylemlerinden ve soruşturma merciinin kovuşturmaya yer olmadığına dair kararından kaynaklanan hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden soruşturma yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılması gereken iş, yeniden soruşturma işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

31. İhlalin sonuçlarının bütünüyle ortadan kaldırılabilmesi için başvurucuya manevi zararları karşılığında talebiyle bağlı kalınarak net 100.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan kötü muamele yasağının usul boyutunun İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Kararın bir örneğinin kötü muamele yasağının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden soruşturma yapılmak üzere İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına (Sor. No: 2015/68415) GÖNDERİLMESİNE,

D. Başvurucuya net100.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE,

E. 446.90 TL harç ve 18.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 19.246,90 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

F. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 16/5/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Anıl Can Tuncer [1.B.], B. No: 2020/24055, 16/5/2024, § …)
   
Başvuru Adı ANIL CAN TUNCER
Başvuru No 2020/24055
Başvuru Tarihi 14/7/2020
Karar Tarihi 16/5/2024

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, yakalama ve gözaltında güvenlik güçlerinin fiziksel şiddetine uğrama ve gözaltında olumsuz koşullarda tutulma ile bu iddialar hakkında etkili ceza soruşturması yürütülmemesi nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Kötü muamele yasağı Yakalama ve/veya gözaltı sırasında güç kullanımı İhlal Manevi tazminat, Yeniden soruşturma
Diğer kötü muamele iddiaları İhlal Manevi tazminat, Yeniden soruşturma
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi