TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
BESİME GÜNAL VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2020/24855)
Karar Tarihi: 23/10/2024
R.G. Tarih ve Sayı: 15/4/2025 - 32871
Başkan
:
Hasan Tahsin GÖKCAN
Üyeler
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
Selahaddin MENTEŞ
İrfan FİDAN
Yılmaz AKÇİL
Raportör
Tuğba YILDIZ
Başvurucular
1. Besime GÜNAL
2. Çiçek KATURMAN
3. Emine ÇÖREKÇİ
4. Hasan KORKMAZ
5. Hatice KORKMAZ
6. Hediye KORKMAZ
7. Hüseyin KORKMAZ
8. Orhan Veli KORKMAZ
9. Selvi KORKMAZ
10. Zeki KORKMAZ
Vekili Av. Sercan KORKMAZ
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, Adalet Bakanlığı İnsan Hakları Tazminat Komisyonu tarafından hükmedilen tazminatın yetersiz olması nedeniyle makul sürede yargılanma hakkı ile bağlantılı olarak etkili başvuru hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
2. Başvurucular murisinin de aralarında bulunduğu davalılar aleyhine, Tunceli ili Merkez ilçesi Atatürk Mahallesi 131 ada 6 No.lu parselde bulunan taşınmazla ilgili olarak Tunceli Asliye Hukuk Mahkemesinde 7/11/1986 tarihinde kadastro tespitine itiraz davası açılmıştır. Dosyanın daha sonra Tunceli Kadastro Mahkemesine (Mahkeme) devrine karar verilmiştir. Mahkeme 10/11/2017 tarihli karar ile müdahil davacılar ve H.S.nin davacı mirasçıları, M.S.nin mirasçıları, M.Ö, S.M. ve H.M.nin mirasçıları ile H.G.nin davalarının kısmen kabulüne kısmen reddine, diğer davacılar ile müdahil davacıların davalarının reddine karar vermiştir. İstinaf talebi üzerine Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi10/9/2021 tarihli kararla mahkeme kararının kaldırılarak dosyanın inceleme yapılmak üzerekararı veren mahkemeye iadesine karar vermiştir.
3. Başvurucular murisinin 30/5/2003 tarihinde vefat etmesi üzerine başvurucular davaya müdahil olmuştur.
4. Başvurucular, yargılamanın uzun sürmesi şikâyetiyle Anayasa Mahkemesine başvurmuştur. Başvuru 2015/10311 bireysel başvuru numarasına kaydedilmiştir. Anayasa Mahkemesi anılan dosyanın 2015/5286 başvuru numaralı dosya ile birleştirilmesine, incelemenin 2015/5286 başvuru numaralı dosya üzerinden yapılmasına karar vermiştir.
5. Anayasa Mahkemesi, başvurucuların 9/1/2013 tarihli ve 6384 sayılı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine Yapılmış Bazı Başvuruların Tazminat Ödenmek Suretiyle Çözümüne Dair Kanun'la kurulan İnsan Hakları Tazminat Komisyonuna (Tazminat Komisyonu) başvurmaları gerektiğinden birleştirilen başvuruların tamamını 30/10/2018 tarihli kararla kabul edilemez bulmuştur.
6. Bunun üzerine başvurucular, makul sürede yargılanma hakkına ilişkin hak ettikleri tazminatlarının yasal faiziyle ödenmesi istemiyle 5/2/2019 tarihinde Tazminat Komisyonuna başvurmuştur. Tazminat Komisyonu 2/3/2020 tarihli karar ile başvurucuların makul sürede yargılanma haklarının ihlal edildiğine karar vermiştir. Tazminat Komisyonu karar gerekçesinde, davada 217 tarafın olduğunu, Tazminat Komisyonuna müracaat edenlere murislerine verilmesi gereken tazminattan hisselerine düşen miktarı verilmesi gerektiğini ve yargılama sırasında vefat eden kişilerin yerine varisleri olarak davaya devam edenlerin aynı aile ekonomik birliği içinde değerlendirildiğinden lehine tek tazminata hükmedilmesi gerektiğini belirtmiştir. Tazminat Komisyonu buna göre 7/11/1986 tarihinde açılan başvuruya konu davada davalı olarak bulunan murislerinin vefat etmesi üzerine toplam 34 yıllık yargılama süresi üzerinden başvuruculara ayrı ayrı 1.000 TL tazminat ödenmesine karar vermiştir.
7. Başvurucular, karara karşı Ankara Bölge İdare Mahkemesi 11. İdari Dava Dairesine (Bölge İdare Mahkemesi) itirazda bulunmuştur. Başvurucular; itiraz dilekçesinde, Komisyonca takdir edilen tazminat tutarının Anayasa Mahkemesine yapılan emsal başvurular yönünden hükmedilen tazminat miktarıyla kıyaslandığında çok düşük olduğunu iddia etmiştir.
8. Bölge İdare Mahkemesi 3/7/2020 tarihli kararla başvurucuların itirazının reddine hükmetmiştir. Bölge İdare Mahkemesi karar gerekçesinde ödenmesine karar verilen tazminat miktarının -davanın konusu, uyuşmazlığın niteliği ve şikâyete konu edilen yargılamanın süresi gözönünde bulundurulmak suretiyle- makul sürenin aşımıyla orantılı olarak belirlendiğini, bu nedenle hakkaniyete ve Anayasa Mahkemesi ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarına uygun olduğunu belirtmiştir.
9. Başvurucular, nihai hükmü 27/7/2020 tarihinde öğrendikten sonra 12/8/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
10. Başvurucu Fatma Korkmaz başvurunun devamı sırasında 1/10/2020 tarihinde vefat etmiş, mirasçısı olan diğer başvurucular 25/3/2021 tarihli dilekçeleriyle başvuruyu devam ettirmek istediklerini bildirmiştir.
11. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
12. Başvurucular, Komisyonca takdir edilen tazminat tutarının Anayasa Mahkemesine yapılan emsal başvurular yönünden hükmedilen tazminat miktarıyla kıyaslandığında çok düşük olduğunu belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir.
13. Somut olayda temel mesele, başvurucuların taraf oldukları kadastro tespitine itiraza ilişkin davanın makul sürede tamamlanmaması olduğundan başvuruya konu şikâyetler makul sürede yargılanma hakkıyla bağlantılı olarak Anayasa'nın 40. maddesinde güvence altına alınan etkili başvuru hakkı kapsamında değerlendirilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
14. Makul sürede yargılanma hakkı ihlali iddiasıyla 31/7/2018 tarihine kadar Anayasa Mahkemesine yapılan başvurular yönünden bir kanun yolu oluşturulmuş olup eldeki başvuruda inceleme Tazminat Komisyonu kararı ve bu karara karşı itirazı inceleyen Bölge İdare Mahkemesi kararına ilişkin olacaktır.
15. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir nedeninin de bulunmadığı anlaşılan makul sürede yargılanma hakkıyla bağlantılı olarak etkili başvuru hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
16. Etkili başvuru hakkı anayasal bir hakkının ihlal edildiğini ileri süren herkese hakkın niteliğine uygun olarak iddialarını inceletebileceği makul, erişilebilir, ihlalin gerçekleşmesini veya sürmesini engellemeye ya da sonuçlarını ortadan kaldırmaya (yeterli giderim sağlama) elverişli idari ve yargısal yollara başvuruda bulunabilme imkânı sağlanması olarak tanımlanabilir (Y.T. [GK], B. No: 2016/22418, 30/5/2019, § 47; Murat Haliç, B. No: 2017/24356, 8/7/2020, § 44).
17. Öte yandan şikâyetlerin esasının incelenmesine imkân sağlayan ve gerektiğinde uygun bir telafi yöntemi sunan etkili hukuk yollarının olması ilgililere etkili başvuru hakkının sağlanmasının bir gereğidir. Buna göre kişilerin mağduriyetlerinin giderilmesi amacıyla öngörülen yargı yollarının mevzuatta yer alması yalnız başına yeterli olmayıp bu yolun aynı zamanda pratikte de başarı şansı sunması gerekir. Söz konusu yola başvurulabilmesi için öngörülen koşullar somut olaylara tatbik edilirken dayanak işlem, eylem ya da ihmallerden kaynaklanan savunulabilir nitelikteki iddiaların bu doğrultuda geniş şekilde değerlendirilmesi, koşulların oluşmadığı sonucuna ulaşılması durumunda ise bu durumun yargı makamları tarafından ilgili ve yeterli gerekçelerle açıklanması gerekir (İlhan Gökhan, B. No: 2017/27957, 9/9/2020, §§ 47, 49).
18. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin yargılamanın süresi tespit edilirken sürenin başlangıç tarihi olarak davanın ikame edildiği tarih; sürenin sona erdiği tarih olarak -çoğu zaman icra aşamasını da kapsayacak şekilde- yargılamanın sona erdiği tarih, yargılaması devam eden davalar yönünden ise Anayasa Mahkemesinin makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin şikâyetle ilgili kararını verdiği tarih esas alınır (Güher Ergun ve diğerleri, B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 50, 52). Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin yargılama süresinin makul olup olmadığı değerlendirilirken yargılamanın karmaşıklığı ve kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun yargılamanın süratle sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar dikkate alınır (Güher Ergun ve diğerleri, §§ 41, 45).
19. Somut olayda anılan ilkeler ve Anayasa Mahkemesinin benzer başvurularda verdiği kararlar ile davanın niteliği ve uyuşmazlığın türü dikkate alındığında başvuruya konu davada davalı olarak bulunan murislerinin 30/5/2003 tarihinde vefat etmesi üzerine başvurucuların davaya müdahil olduğu görülmüştür. Başvurucuların da taraf olduğu söz konusu uyuşmazlığa ilişkin otuz dört yılı aşan yargılama süresinin makul olmadığı tartışmasızdır. Nitekim Tazminat Komisyonu da yargılama süresinin makul olmadığı tespitinde bulunmuştur. Başvuruya konu mesele, yargılama süresine göre belirlenen tazminat miktarının anılan ilkeler ve Anayasa Mahkemesinin benzer başvurularda verdiği kararlara göre giderim sağlayıp sağlamadığı ile ilgilidir.
20. Buna göre Tazminat Komisyonu tarafından 11 yılı aşkın yargılama süresine ilişkin olarak belirlenen tazminat miktarının makul sürenin aşımıyla orantılı olmadığı, tazminat miktarının yetersiz olduğu, Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihadına uygun olmadığı sonucuna varılmıştır (Haluk Ercan ve Mürsel Ünlü, B. No: 2020/6129, 17/6/2020; Burhan Çiçek, B. No: 2019/18325, 21/7/2020).
21. Uyuşmazlığın niteliği, taraf sayısı, yargılamanın süresi gözönünde bulundurulduğunda makul sürede yargılanma hakkı ihlal edilen başvurucular için Tazminat Komisyonunca öngörülen tazminat miktarının yeterli giderim sağlamadığı sonucuna ulaşılmıştır. Bu ihlalin giderilmesi için ihdas edilen başvuru yolu olan Tazminat Komisyonunca hükmedilen tazminatın yetersiz olması nedeniyle makul sürede yargılanma hakkıyla bağlantılı olarak etkili başvuru hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.
22. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkı ile bağlantılı olarak 40. maddesinde düzenlenen etkili başvuru hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
III. GİDERİM
23. Başvurucular, ihlalin tespiti ve ayrı ayrı 20.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur. İncelenen başvuruda yargılamanın uzun sürmesi başvurucuların makul sürede yargılanma hakkını ihlal etmiştir.
24. Başvuruda tespit edilen makul sürede yargılanma hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. İhlalin giderilmesi için kararın Tazminat Komisyonu kararlarının nihai denetimini yapan bölge idare mahkemesine gönderilmesi gerekmektedir. Bu kapsamda kararın gönderildiği bölge idare mahkemesince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).
25. İhlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasının yeterli giderim sağlayacağı anlaşıldığından tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi gerekir.
IV. HÜKÜM
A. Makul sürede yargılanma hakkıyla bağlantılı olarak etkili başvuru hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa'nın 36. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkı kapsamındaki makul sürede yargılanma hakkı ile bağlantılı olarak Anayasa'nın 40. maddesinde düzenlenen etkili başvuru hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin makul sürede yargılanma hakkıyla bağlantılı olarak etkili başvuru hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için Ankara Bölge İdare Mahkemesi 11. İdari Dava Dairesine (E.2020/188, K.2020/2379) GÖNDERİLMESİNE,
D. Başvurucuların tazminat taleplerinin REDDİNE,
E. 446,90 TL harç ve 30.000 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 30.446,90 TL yargılama giderinin başvuruculara MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE,
F. Ödemelerin kararın tebliğini takiben başvurucuların Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
G. Kararın bir örneğinin bilgi için Adalet Bakanlığı İnsan Hakları Tazminat Komisyonu Başkanlığına (E.2019/2209, K.2020/648) GÖNDERİLMESİNE,
H. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 23/10/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.