logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Memnune Köse ve Salih Şileli [1. B.], B. No: 2020/25062, 14/5/2025, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

MEMNUNE KÖSE VE SALİH ŞİLELİ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2020/25062)

 

Karar Tarihi: 14/5/2025

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Recai AKYEL

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

İrfan FİDAN

Raportör

:

Olcay ÖZCAN

Başvurucular

:

1.Memnune KÖSE

Vekili

:

Av. Mecnun ŞENEL

 

 

2. Salih ŞİLELİ

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, orman olduğu gerekçesiyle tapusu iptal edilen taşınmazın bedelinin ödenmesi talebiyle açılan davanın zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle reddedilmesi nedeniyle mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. İstanbul'un Pendik ilçesi Emirli köyünde bulunan taşınmaz başvurucuların murisi H.Ç. adına tapuya kayıtlıyken Kartal 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde (2. Asliye Hukuk Mahkemesi) 1975 yılında açılan dava sonucunda orman vasfıyla Maliye Hazinesi (Hazine) adına tescil edilmiştir. Bu karar yasal yollardan geçerek 17/5/1985 tarihinde kesinleşmiştir.

3. Başvurucular 23/7/2012 tarihinde sundukları dava dilekçesinde taşınmazın tapusunun iptal edilmesi nedeniyle uğradıkları zararlar için 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 1007. maddesi uyarınca şimdilik 15.000 TL tazminatın ödenmesi talebiyle Hazine aleyhine dava açmıştır.

4. İstanbul Anadolu 29. Asliye Hukuk Mahkemesi (29. Asliye Hukuk Mahkemesi) 17/1/2017 tarihinde, muris aleyhine açılan tapu iptali tescil davasının kesinleşmiş olduğu 1985 yılından itibaren on yıl içinde dava açılmadığı ve davalı tarafın zamanaşımı defi ileri sürdüğü gerekçesiyle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar vermiştir.

5. Başvurucular tarafından kararın istinaf edilmesi üzerine İstanbul Bölge Adliye Hukuk Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi (Bölge Adliye Mahkemesi) 4/4/2017 tarihinde kararı vekâlet ücreti yönünden düzeltmiş ve davayı 29. Asliye Hukuk Mahkemesiyle aynı gerekçeyle zamanaşımından reddetmiştir.

6. Başvurucuların temyiz talebi 16/6/2020 tarihinde Yargıtay 20. Hukuk Dairesince(Yargıtay) reddedilmiş ve karar onanmıştır.

7. Başvurucular nihai kararı 16/7/2020 tarihinde öğrendikten sonra 24/7/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

8. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

9. Başvurucular, tapuya kayıtlı olan taşınmazın kamulaştırılmadan ve bedeli ödenmeden tapu kaydının iptal edilmesinin mülkiyet ve adil yargılanma haklarını ihlal ettiğini ileri sürmüştür. Adalet Bakanlığı görüşünde; Anayasa ve ilgili mevzuat hükümleri, Anayasa Mahkemesi kararları ve somut olayın kendine özgü koşullarının da dikkate alınması gerektiğini ifade etmiştir. Başvurucu, karşı beyanda bulunmamıştır.

10. Davanın zamanaşımı gerekçesiyle reddedildiği dikkate alındığında başvurunun mahkemeye erişim hakkı kapsamında incelenmesi uygun görülmüştür.

11. Anayasa’nın "Hak arama hürriyeti" kenar başlıklı 36. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

"Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir."

12. Anayasa Mahkemesi, 4721 sayılı Kanun'un 1007. maddesi kapsamında açılan tazminat davalarının zamanaşımından reddedilmesine ilişkin başvuruları daha evvel Yaşar Çoban [GK] (B. No: 2014/6673, 25/7/2017); Ayşe Çidem Tekindağ ve diğerleri [2. B.] (B. No: 2017/15121, 11/12/2019); Mehmet Aykut Vural [1. B.] (B. No: 2017/16486, 29/1/2020); Asım Uzun ve diğerleri [1. B.] (B. No:2018/26593, 12/2/2020); Bayram Hasan Özer ve Rüses Özer [1. B.] (B. No: 2017/17513, 3/6/2020) ile Işıl Kantarcı [1. B.] (B. No: 2018/17640, 14/10/2020) kararlarında incelemiştir.

13. Anayasa Mahkemesi; Yaşar Çoban kararında Yargıtayın 18/11/2009 tarihinden önceki içtihadının devletin tapu sicilinin tutulmasından doğan sorumluluğunun tapu kütüğünün oluşumu sırasında yapılan hataları kapsamadığı yolunda olduğunu, HGK'nın 18/11/2009 tarihli kararından sonra içtihadın değiştiğini belirtmiştir. Bu içtihatta, 4721 sayılı Kanun'un 1007. maddesinde öngörülen sorumluluğun kadastro görevlilerinin dayanaksız ya da gerçek hukuksal duruma uymayan kayıtlar düzenlemelerini ve taşınmazın niteliğinde yanlışlıklar yapmalarını da kapsadığını ifade etmiştir. Yargıtay hukuk dairelerinin de bu tarihten sonra HGK'nın bu içtihadı doğrultusunda karar verdiğini belirtmiştir. Nitekim Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin de HGK'nın bu içtihadından sonra yeni bir iç hukuk yolu oluştuğunu kabul ederek kabul edilemezlik kararları verdiğini ifade etmiştir. (Yaşar Çoban, §§ 45, 46, 68). Anayasa Mahkemesi, daha önceki kararlarında Yargıtay içtihadına dayanarak 4721 sayılı Kanun'un 1007. maddesinde öngörülen tazminat yolunun kadastro tespiti aşamalarındaki işlemlerden doğan zararların telafisi yönünden de etkili olduğu sonucuna ulaşmıştır (Nazmiye Akman [1. B.], B. No: 2013/1012, 16/4/2013, § 25; Ahmet Hilmi Serter [1. B.], B. No: 2014/10954, 17/11/2016, §§ 41, 42; Hatice Avcı ve diğerleri [2. B.],B. No: 2014/9788, 22/9/2016, §§ 74-76).

14. Ayrıca Yaşar Çoban kararında 18/11/2009 tarihinden önce zamanaşımı süresi dolan başvurucuların dava açabilmelerini mümkün kılacak makul bir süre öngörülmesi gerektiği de ifade edilmiştir. Ayşe Çidem Tekindağ ve diğerleri kararında ise 18/11/2009 tarihinden önce zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle reddedilen davalarda bu tarihten sonra makul bir süre içinde dava açılmasına imkân tanınması gerektiği ifade edilmiş ve 18/11/2009 tarihinden 1 yıl 10 ay 15 gün sonra açılan davanın makul bir sürede açıldığı hâlde zamanaşımından reddedilmesinin başvurucuların mahkemeye erişim hakkını ihlal ettiği sonucuna ulaşılmıştır. Benzer şekilde Mehmet Aykut Vural kararında 18/11/2009 tarihinden 1 yıl 9 ay 6 gün sonra açılan davanın zamanaşımından reddedilmesinin başvurucunun mahkemeye erişim hakkını ihlal ettiği değerlendirilmiştir. Buna karşılık Anayasa Mahkemesi Asım Uzun ve diğerleri kararında 18/11/2009 tarihinden 4 yıl 1 ay 13 gün sonra, Bayram Hasan Özer ve Rüses Özer kararında 3 yıl 2 ay 13 gün sonra ve Işıl Kantarcı kararında 4 yıl 5 ay 10 gün sonra açılan davaların zamanaşımından reddedilmesinin başvurucuların mahkemeye erişim hakkını ihlal etmediği sonucuna varmıştır (Ayşe Çidem Tekindağ ve diğerleri, § 45; Mehmet Aykut Vural, § 47; Asım Uzun ve diğerleri, § 42; Bayram Hasan Özer ve Rüses Özer, § 28; Işıl Kantarcı, § 40).

15. Somut olayda 29. Asliye Hukuk Mahkemesi; 1975 yılında açılan dava sonucunda taşınmazın tapusunun iptal edildiğini, bu kararın 17/5/1985 tarihinde kesinleştiğini ve dolayısıyla on yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu ifade etmiştir. Bu karar Bölge Adliye Mahkemesi ve Yargıtay tarafından da uygun bulunmuştur. Buna karşılık yargılama mercileri, davanın 18/11/2009 tarihinde etkili ve elverişli hâle gelen hukuk yolunun bu tarihten sonra kullanılmasına imkân sağlayacak makul bir sürede açılıp açılmadığına ilişkin bir değerlendirmede bulunmamıştır.

16. Bu nedenle 18/11/2009 tarihinden önce zamanaşımı süresi dolmuş olan somut olaya konu davanın bu tarihten sonra makul bir süre içinde açılıp açılmadığının tespit edilmesi gerekmektedir. Yukarıda yer verilen kararlar dikkate alındığında 18/11/2009 tarihinden 2 yıl 8 ay 5 gün sonra 23/7/2012 tarihinde açılan davanın makul kabul edilebilecek bir sürede açılmadığı sonucuna varılmıştır. Dolayısıyla 18/11/2009 tarihinde etkili hâle gelen hukuk yolu için bu süreden sonra makul denilebilecek sürede dava açmayan başvurucuların davasının zamanaşımından reddedilmesi suretiyle yüklenen külfetin orantısız olduğundan bahsedilemez. Bu nedenle kamu yararı ile bireyin mahkemeye erişim hakkı arasında kurulması gereken adil dengenin başvurucular aleyhine bozulmadığı değerlendirilmiştir.

17. Açıklanan gerekçelerle başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

III. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucular üzerinde BIRAKILMASINA 14/5/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(Memnune Köse ve Salih Şileli [1. B.], B. No: 2020/25062, 14/5/2025, § …)
   
Başvuru Adı MEMNUNE KÖSE VE SALİH ŞİLELİ
Başvuru No 2020/25062
Başvuru Tarihi 24/7/2020
Karar Tarihi 14/5/2025

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, orman olduğu gerekçesiyle tapusu iptal edilen taşınmazın bedelinin ödenmesi talebiyle açılan davanın zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle reddedilmesi nedeniyle mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Medeni Hak ve Yükümlülükler) Mahkemeye erişim hakkı (hukuk) Açıkça Dayanaktan Yoksunluk
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi