logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Niyazi Kılıç [2. B.], B. No: 2020/25944, 22/1/2025, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

NİYAZİ KILIÇ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2020/25944)

 

Karar Tarihi: 22/1/2025

R.G. Tarih ve Sayı: 17/9/2025 - 33020

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR


Başkan

:

Basri BAĞCI

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

Yıldız SEFERİNOĞLU

 

 

Kenan YAŞAR

 

 

Ömer ÇINAR

Raportör

:

Kemal ÖZEREN

Başvurucu

:

Niyazi KILIÇ

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, denetçi belgesine konulan takyidatın kaldırılması talebinin reddi nedeniyle özel hayata saygı hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 14/7/2020 tarihinde yapılmıştır. Komisyon, başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar vermiştir.

3. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.

III. OLAY VE OLGULAR

4. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla ulaşılan bilgi ve belgelere göre ilgili olaylar özetle şöyledir:

5. Başvurucu, İstanbul Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Elektrik - Elekronik Mühendisliği Bölümünde öğretim görevlisi olarak görev yapmakta iken 15/8/2016 tarihli ve 672 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Kamu Personeline İlişkin Alınan Tedbirlere Dair Kanun Hükmünde Kararname (672 sayılı KHK) uyarınca kamu görevinden çıkarılmıştır. Bununla birlikte Çevre ve Şehircilik Bakanlığının (İdare) 16/4/2018 tarihli kararı kapsamında başvurucunun yapı denetim denetçi belgesine takyidat konulmuştur.

6. Başvurucu, denetçi belgesine konulan takyidatın kaldırılması talebiyle 2/10/2018 tarihinde İdareye başvurmuştur. Başvurucunun talebi, İdarenin 10/10/2018 tarihli işlemiyle reddedilmiştir. İşlemde ilgili mevzuata değinilerek kamu görevinden çıkarılanların dolaylı da olsa kamu hizmetinde görevlendirilemeyeceği, yapı denetim faaliyetinin de kamu hizmeti niteliğinde olduğu belirtilmiştir.

7. Başvurucu, anılan işlemin iptali talebiyle dava açmıştır. Dava dilekçesinde başvurucu, isminin Resmî Gazete'de yayımlanmak suretiyle kamu görevinden çıkarıldığını, bu nedenle özel sektörde iş bulmasının oldukça zor hâle geldiğini vurgulayarak belli bir eğitim sonucunda elde ettiği denetçi belgesinin iptali ile bu durumun daha da zorlaştığını belirtmiş; bu durumun anayasal haklarını da ihlal ettiğini ileri sürmüştür.

8. Ankara 23. İdare Mahkemesi (İdare Mahkemesi) 24/10/2019 tarihinde dava konusu işlemin iptaline karar vermiş; karar gerekçesinde, ilgili mevzuatı değerlendirerek yapı denetim kuruluşlarında istihdam edilen mimar ve mühendislerin kamu hizmetinde istihdam edilmiş sayılamayacağı ve işlemin hukuka aykırı olduğu sonucuna varmıştır.

9. İdare, bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf dilekçesinde yapı denetim faaliyetinin kamu hizmeti olduğunu belirten İdare, dava konusu işlemin hukuka uygun olduğunu ve İdare Mahkemesi kararının kaldırılması gerektiğini ileri sürmüştür.

10. Ankara Bölge İdare Mahkemesi 6. İdari Dava Dairesi (Daire) 25/2/2020 tarihinde İdare Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar vermiştir. Kararın gerekçesinde yapı denetim faaliyetinin kamu hizmeti niteliği taşıdığı belirtilerek 672 sayılı KHK ile kamu görevinden çıkarılan başvurucu hakkında tesis edilen işlemin hukuka aykırı olmadığı sonucuna varılmıştır.

11. Nihai karar 14/4/2020 tarihinde başvurucu tarafından öğrenilmiştir.

IV. İLGİLİ HUKUK

A. İlgili Mevzuat

12. 672 sayılı KHK'nın "Kamu personeline ilişkin tedbirler" başlıklı 2. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

"(1) Terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara ... iltisakı yahut bunlarla irtibatı olan;

a) Ekli (1) sayılı listede yer alan kişiler kamu görevinden,

...

başka hiçbir işleme gerek kalmaksızın çıkarılmıştır. ...

 (2) Birinci fıkra gereğince kamu görevinden ... çıkarılan kişilerin, mahkûmiyet kararı aranmaksızın, rütbe ve/veya memuriyetleri alınır ve bu kişiler görev yaptıkları teşkilata yeniden kabul edilmezler; bir daha kamu hizmetinde istihdam edilemezler, doğrudan veya dolaylı olarak görevlendirilemezler; ...

 (3) Birinci fıkra kapsamında kamu görevinden çıkarılanlar, varsa uhdelerinde taşımış oldukları büyükelçi, vali gibi unvanları ve müsteşar, kaymakam ve benzeri meslek adlarını ve sıfatlarını kullanamazlar ve bu unvan, sıfat ve meslek adlarına bağlı olarak sağlanan haklardan yararlanamazlar."

13. Bahse konu düzenlemeler 6/2/2018 tarihli ve 7080 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Kamu Personeline İlişkin Alınan Tedbirlere Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin Kabul Edilmesine Dair Kanun'un 2. maddesi ile aynen kabul edilmiştir.

14. 29/6/2001 tarihli ve 4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanun'un "Amaç, kapsam ve tanımlar" başlıklı 1. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

"Bu Kanunun amacı; can ve mal güvenliğini teminen, imar plânına, fen, sanat ve sağlık kurallarına, standartlara uygun kaliteli yapı yapılması için proje ve yapı denetimini sağlamak ve yapı denetimine ilişkin usul ve esasları düzenlemektir.

...

Bu Kanunun uygulanmasında;

...

l) Denetçi mimar ve mühendis :İlgili mühendis ve mimar meslek odalarına üyeliği devam eden ve Bakanlıkça denetçi belgesi verilmiş mühendis ve mimarları,

...

ifade eder."

15. 4708 sayılı Kanun'un "Yapı denetim kuruluşları ve görevleri" başlıklı 2. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

"Bu Kanun kapsamına giren her türlü yapı; Bakanlıktan aldığı izin belgesi ile çalışan ve münhasıran yapı denetimi ile uğraşan tüzel kişiliğe sahip yapı denetim kuruluşlarının denetimine tabidir. Yapı denetim hizmeti; yapı denetim kuruluşu ile yapı sahibi veya vekili arasında akdedilen hizmet sözleşmesi hükümlerine göre yürütülür. ...

Yapı denetim kuruluşları; denetçi mimar ve mühendisler ile yardımcı kontrol elemanları istihdam eder.

..."

16. 4708 sayılı Kanun'un "Sorumluluklar ve yapılamayacak işler" başlıklı 3. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

" ...

 (Ek cümle: 15/2/2018-7099/15 md.) Yapı denetim kuruluşları öncelikle risk bazlı denetim yapar. Yapı denetim kuruluşları, denetçi mimar ve mühendisler, proje müellifleri, laboratuvar görevlileri ve yapı müteahhidi ile birlikte yapının ruhsat ve eklerine, fen, sanat ve sağlık kurallarına aykırı, eksik, hatalı ve kusurlu yapılmış olması nedeniyle ortaya çıkan yapı hasarından dolayı yapı sahibi ve ilgili idareye karşı, kusurları oranında sorumludurlar. Bu sorumluluğun süresi; yapı kullanma izninin alındığı tarihten itibaren, yapının taşıyıcı sisteminden dolayı on beş yıl, taşıyıcı olmayan diğer kısımlarda ise iki yıldır."

17. 4708 sayılı Kanun'un "Diğer hükümler ve yönetmelikler" başlıklı 12. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

"Bu Kanunda hüküm bulunmayan hallerde 3194 sayılı İmar Kanunu ve ilgili mevzuat hükümleri uygulanır.

 (Değişik ikinci fıkra:14/2/2020-7221/28 md.) ... denetçi belgesi verilmesine ilişkin usul ve esaslar ile yapı denetim ve laboratuvar kuruluşlarında görev alacak personelde aranacak nitelik, tecrübe ve bunların istihdam şartları ile görev ve sorumlulukları; diğer yapı sorumlularının nitelikleri, görevleri ile çalışma usul ve esasları; ... Bakanlıkça hazırlanan yönetmeliklerle düzenlenir."

18. 5/2/2008 tarihli ve 26778 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Yapı Denetimi Uygulama Yönetmeliği'nin (Yönetmelik) "Denetçi ve yardımcı kontrol elemanının görev ve sorumlulukları" başlıklı 6. maddesi şöyledir:

"(1) (Değişik:RG-14/4/2012-28264) Proje ve uygulama denetçisi mimar ve mühendisler tarafından, proje müelliflerince hazırlanan projelerin mevzuata, Ek-3’te gösterilen Form-1 ile belirlenmiş asgari kriterlere uygunluğu ve detay ve hesapların doğruluğu, kontrol edilir. Var ise, eksiklik ve hataların giderilmesi sağlanır. Eksikliği ve hatası bulunmayan projeler, ilgili denetçi mimar ve denetçi mühendis tarafından onaylanır.

 (2) Yapı ruhsatının alınmasını müteakiben, yapı denetim kuruluşunun ilgili denetçileri, yapı sahibi, yapı müteahhidi veya yapı müteahhidi adına şantiye şefi tarafından işyeri teslim tutanağı tanzim edilerek ilgili idarenin onayına sunulur.

 (3) İşyeri teslimi yapıldıktan sonra, ihtisas alanlarına göre ilgili denetçiler, (Değişik ibare:RG-29/12/2018-30640)(4) denetçiler ve yardımcı kontrol elemanları tarafından, temel bölümünün inşası sırasında gerekli denetim ve gözetimler yapılır; temel kalıp ve donatı imalatı kontrol tutanağı, temel topraklaması kontrol tutanağı ve temel beton döküm tutanağı tanzim edilerek, yapılan işlemlerin uygunluğu onaylanır.

 (4) Yapının taşıyıcı sistem bölümünün imalatı sırasında, beton kalıbı, demir teçhizatı ve gerekli diğer tesisat kontrol edildikten sonra ek-8’de gösterilen form-6’ya uygun tutanak tanzim edilir. Uygulama denetçisi inşaat mühendisi veya (Değişik ibare:RG-29/12/2018-30640)(4) ilgili yardımcı kontrol elemanı gözetiminde beton dökümüne izin verilir. Beton dökümünü müteakiben, ek-9’da gösterilen form-7’ye uygun tutanak tanzim edilir. Yapıda gerçekleştirilecek her bir beton döküm işi için bu tutanaklar ayrı ayrı hazırlanır.

 (5) Yapının çatı örtüsü, dolgu duvarları, kapı ve pencere kasaları ile tesisatlara ait imalatların tamamlanıp sıvaya hazır hâle gelmesi ve iş bitimine kadar olan son bölümünde ise bodrum, zemin, asma, normal kat ve çatı katlarının dış duvarları ve iç duvarları kontrol tutanakları, elektrik tesisatı duvar boruları kontrol tutanağı, elektrik kablo çekimi ve tali pano kontrol tutanağı, çatı konstrüksiyonu, ısı yalıtımı, su yalıtımı ve çatı örtüsü kontrol tutanağı, temiz su boru tesisatı hidrolik basınç testi kontrol tutanağı, pis su boru tesisatı sızdırmazlık testi kontrol tutanağı, yapının sıvaya hazır duruma geldiğini belirten tutanak, elektrik ana pano kontrol tutanağı ve mekanik tesisat montaj tutanağı tanzim edilir.

 (6) Maddede sayılan işlemler, ihtisas konusuna göre ilgili (Değişik ibare:RG-29/12/2018-30640)(4) denetçi ve yardımcı kontrol elemanlarının denetiminde sürdürülür."

19. Yönetmelik'in "Yapı denetim kuruluşunda görev alacak teknik personelin deneyim ve nitelikleri" başlıklı 14. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

"(1) Yapı denetimi kuruluşu, denetimini üstlendiği proje ve yapım işlerinde, Kanun ve bu Yönetmelik hükümleri ile belirlenmiş görevlerini denetçi mimar ve denetçi mühendisler eliyle yürütür. Denetçi mimar ve denetçi mühendis olarak görev yapabilmek için, ilgililerin (Değişik ibare:RG-5/2/2013-28550) Merkez Yapı Denetim Komisyonuna başvurarak, ek-17’de gösterilen form-15’e uygun denetçi belgesi almaları zorunludur.

 (2) Denetçi belgesi,

a) Proje inceleyecek ve inşaat denetimi yapacak olan mimar için 'proje ve uygulama denetçisi',

b) Proje inceleyecek ve inşaat denetimi yapacak olan inşaat mühendisi için 'proje ve uygulama denetçisi',

c) İnşaat denetimi yapacak inşaat mühendisi için 'uygulama denetçisi',

ç) Proje inceleyecek ve inşaat denetimi yapacak olan makine ve elektrik mühendisleri için 'proje ve uygulama denetçisi',

...

 (3) (Değişik:RG-8/7/2019-30825 Mükerrer) Denetçi belgesi aşağıdaki şartları taşıyan mimar ve mühendislere verilir:

a) Türkiye Cumhuriyeti tâbiiyetinde olması.

b) (Değişik:RG-23/12/2022-32052) Denetçi adaylarından; şantiye mahallinde yapının denetim görevini yapacak mimar ve mühendisler 75 yaşını doldurmamış olmalı ve şantiyelerde iş görebileceklerine ilişkin olarak, görevini devamlı olarak yapmaya engel bir durumu olmadığı ilgili sağlık kurum veya kuruluşunca belirlenmeli, diğer mimar ve mühendislerin ise yalnızca görevini devamlı olarak yapmaya engel bir durumu olmadığı ilgili sağlık kurum veya kuruluşunca belirlenmeli.

c) Mimar veya ilgili mühendis olması.

ç) İlgili meslek odasına kayıtlı olması.

d) T. C. kimlik numarasına sahip olması.

e) Devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık suçlarından adli sicil kaydının bulunmaması.

f) Mesleğinde fiilen en az beş yıl çalıştığına ilişkin olarak ilgili kurum ve kuruluşlardan alınacak belgeler.

g) (Mülga:RG-11/12/2020-31331)

ğ) Proje ve uygulama denetçisi inşaat mühendisleri için beş yıllık fiili meslek süresinin en az üç yılında proje hazırlanması ya da incelenmesi konularında fiilen görev yaptığına dair ilgili kurum ve kuruluşlardan alınacak belgeler.

 (4) (Değişik:RG-8/7/2019-30825 Mükerrer) Başvuru tarihi itibariyle bir kamu kuruluşunda çalışmakta olan mimar ve mühendislerin sahip oldukları mesleki deneyimleri, çalıştıkları mesleki ihtisas alanları ve çalışma süreleri belirtilecek şekilde görev yaptıkları kurumlardan alınacak belgeler ile belgelendirilir.

 (5) (Değişik:RG-8/7/2019-30825 Mükerrer) Serbest olarak veya özel sektörde çalışan mühendis ve mimarların, mesleki deneyimleri ve çalışma süreleri, çalıştıkları özel kuruluşlardan alınan ve çalışma alanı ile ilgili kamu kurum ve kuruluşları veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarınca onaylanan belge ile belgelendirilir. Ayrıca, özel kuruluşlarda yapılan çalışmalar ilgili sosyal güvenlik kurumundan teyit edilir.

 (6)(Değişik:RG-22/8/2015-29453) Verilen ya da yenilenen denetçi belgeleri beş yıl için geçerlidir. Bu sürenin sonunda vize edilmeyen denetçi belgesinin kullanımına izin verilmez.

 (7) (Mülga:RG-5/2/2013-28550)

 (8) (Ek:RG-23/12/2022-32052) Denetçi adaylarından üçüncü fıkranın (f) ve (ğ) bentleri ile dördüncü ve beşinci fıkralara istinaden istenilen belgelerden ilgililerin yurt dışı çalışmalarına ilişkin olanları Bakanlıkça belirlenen esaslara göre sunulur.

 (9) (Ek:RG-23/12/2022-32052) 75 yaşını dolduran veya yalnızca görevini devamlı yapmaya engel durumu olmadığını ilgili sağlık kurum ve kuruluşunca belgelendiren mimar ve mühendisler için bu maddedeki diğer şartları sağlamaları koşuluyla talepleri halinde Bakanlıkça proje ve uygulama denetçisi belgesi düzenlenir. Ancak bu kişilerin şantiye mahallinde yapının denetimi görevini yürütmesine izin verilmez.

 (10) (Ek:RG-23/12/2022-32052) Sağlık durumundaki değişiklik nedeniyle denetim görevi kapsamında düzenleme yapılmasını isteyen proje ve uygulama denetçisi belgesine sahip kişiler, sağlık durumuna ilişkin değişiklikleri öncelikle Bakanlığa bildirir ve bu değişiklikler Bakanlıkça yapılır."

20. İdarenin 16/4/2018 tarihli ve 67634 sayılı "FETÖ ve PDY soruşturması neticesinde yapı denetim görevlilerinin durumu" konulu yazısının ilgili kısmı şöyledir:

" ...

Yukarıda yapılan açıklamalar ile belirtilen hüküm ve görüşler doğrultusunda, Kanun Hükmünde Kararnamelerin ekinde bulunan listelerde isimleri yer alan ve 4708 sayılı Kanun kapsamında denetçi mimar ve mühendis, kontrol elemanı, yardımcı kontrol elemanı, yapı denetim kuruluşu ve laboratuvar kuruluşu ortakları ile şirket müdürlerinin ve hâlihazırda yapı denetim faaliyeti içinde belirtilen türde görev yapmakta olan kişilerin faaliyetlerinin, ilgili kurumlardan bilgilerinin temin edilmesi sonrasında (T.C.Kimlik No) engellenerek görevlerinin sonlandırılması, söz konusu listelerde yer alan kişilerin bundan sonra denetim faaliyeti yapmalarına izin verilmemesi ve bu yönde yapılacak başvuruların reddedilmesi, ayrıca bu hususa ilişkin olarak 81 İl Valiliği'nin (Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü) talimatlandırılması hususlarında,

Olur Emirlerinize arz ederim."

B. Yargı Kararları

21. Anayasa Mahkemesinin 4708 sayılı Kanun'un bazı maddelerinin iptali talebiyle açılan davaya ilişkin 26/6/2002 tarihli ve E.2001/377, K.2002/59 sayılı kararının ilgili kısmı şöyledir:

"...

Dava konusu kurallarla, 3194 sayılı İmar Kanunu'nda yer alan fenni mesul müessesesinin yerine tüzelkişiliğe sahip 'yapı denetim kuruluşları' ikame edilmektedir. Bu kuruluşlar merkezi yönetimden aldıkları izin belgesi ile faaliyet gösterecekler, faaliyetleri merkezi yönetim tarafından denetlenecektir. Kamu güvenliği ve kamu yararı amacıyla yapılan bu düzenleme ile yapı denetim kuruluşlarına yerel yönetimlerin yerine geçme ve karar alma yetkisi verilmemiş, mahalli nitelikteki müşterek ihtiyaçların karşılanması için teknik destek sağlanmış, 3194 sayılı İmar Kanunu'nda var olan yapı denetim yetkileri de kaldırılmamıştır.

Anayasa'nın 128. maddesinin birinci fıkrasında, Devletin, kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzelkişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevlerin, memurlar ve diğer kamu görevlileri tarafından yerine getirileceği belirtilmiştir.

İmar kolluğu faaliyetleri içinde yer alan ve yapı ruhsatı verme, vermeme ya da yapıyı durdurma, yıkma işlemleri yerel yönetimlerin yetkisinde olup, dava konusu düzenlemeyle yapı denetim kuruluşlarına idari işlem yapma yetkisi verilmiş değildir. Başka bir anlatımla, yapı denetim kuruluşları, kamu gücü kullanmadan teknik inceleme yapmak ve bu konuda ilgili yerlere rapor, görüş ve bilgi vermekle görevlendirilmişlerdir.

Buna göre, yapı denetim kuruluşlarının hizmetleri Devletin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü olduğu asli ve sürekli görevler arasında bulunmamaktadır.

..."

22. Danıştay Altıncı Dairesinin 15/2/2023 tarihli ve E.2021/7262, K.2023/1533 sayılı kararının ilgili kısmı şöyledir:

" ...

Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamelerin yukarıda bahsedilen hükümlerinin, 4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanun kapsamında denetçi mimar ve mühendis, kontrol elemanı, yardımcı kontrol elemanı, yapı denetim kuruluşu ve laboratuvar kuruluşu ortakları ile şirket müdürlerinin ve halihazırda yapı denetim faaliyeti içinde belirtilen türde görev yapmakta olan kişilerin görevlerinin sonlandırılmasını gerektirip gerektirmediği ve bundan sonra da denetim faaliyeti yapmalarına engel teşkil edip etmediği hususu bakılan uyuşmazlığın esasını teşkil etmekte olup, konuya açıklık kazandırılabilmesi için, belirtilen görevlerin kamu hizmeti mahiyetinde olup olmadığının tespit edilmesi gerekmektedir.

4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanunun genel gerekçesinde; 17 Ağustos ve 12 Kasım 1999 tarihlerinde yaşanan depremler sonrasında meydana gelen can ve mal kayıplarının, denetimsiz yerleşme ve yapılaşmaların yol açabilecekleri zararları bütün açıklığı ile gözler önüne serdiği, ülkemizde yerleşme ve yapılaşmalara, 3194 sayılı İmar Kanunu ve ilgili yönetmelik hükümleri ile getirilen denetime ilgili idarelerce uyulmadığı, yapılan araştırmalarda, proje denetimi aşamasında dahi projelerin %9'unda tasarım, hesap ve çizim hataları olduğu, uygulamanın ise hiç denetlenmediği ve şantiyelerin % 90'nında yönetmelik ve standartlara aykırı beton döküldüğü ve beton mukavemet değerlerinin projesinde öngörülenden ortalama olarak %40 daha az olduğunun tespit edildiği, bu araştırmalar ve yaşanan son depremlerin, 3194 sayılı Kanun'da yapım işlerinde rol alan teknik uygulama sorumlusunun (fenni mesul); yapı projelerini ve uygulamalarını denetlemekle sorumlu olan belediyeler ve valiliklerin; uygulamayı hiç denetleyemediklerini ortaya koyduğunu, ülkemizdeki yapı denetim sistemi ve yapım aşamasında görev alan fenni mesullerin sorumluluklarını yeniden düzenlemek ve kağıt üzerinde denetlenmiş gibi görülen, ancak hemen hemen hiç denetlenmeyen yapıların teknik uygulama sorumlusu fenni mesullere verilecek cezalar ile ilgili yeni bir kanuni düzenleme getirmek zorunluluğu olduğunun belirtildiği anlaşılmaktadır.

Yukarıda yer alan mevzuat hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden; yapı denetimi sisteminin; denetimsiz yerleşme ve yapılaşmaların yol açabilecekleri zararların önlenmesi, imar mevzuatı kapsamında denetim ve uygulama sorumluluğu bulunan kişi ve idarelerin görevlerini yerine getirmedeki eksiklik ve aksaklıklardan kaynaklanan ve özellikle yaşanan depremler sonrasında meydana gelen can ve mal kayıpları, denetimsiz yerleşme ve yapılaşmaların yol açabilecekleri zararların önlenmesi, can ve mal güvenliğini teminen, imar plânına, fen, sanat ve sağlık kurallarına, standartlara uygun kaliteli yapı yapılması ve kamusal bir ihtiyacın karşılanması amacıyla getirildiği, 'ortaklarının tamamı mimar ve mühendislerden oluşan tüzel kişi' olarak tanımlanan yapı denetim kuruluşlarının, Bakanlıktan aldığı izin belgesi ile münhasıran yapı denetimi görevini yaptığı ve bu Kanunun uygulanmasında imar mevzuatı uyarınca öngörülen fennî mesuliyeti ilgili idareye karşı üstlendiği, bu nedenle, idarenin gözetim ve denetimi altında yürütülen yapı denetimi faaliyetinin, kuruluş ve işleyişi bakımından kamu hizmeti niteliği taşıdığı ve denetçi belgesi verilmiş mühendis ve mimarların da kamu hizmeti yürüttüğü sonucuna varılmıştır.

..."

23. Danıştay Altıncı Dairesinin anılan kararının temyiz incelemesi sonucunda Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu 2/5/2024 tarihli ve E.2023/2671, K.2024/957 sayılı kararla, temyizen incelenen kararın usule ve hukuka uygun olduğunu, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddiaların kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmediğini belirterek temyiz isteminin reddine karar vermiştir.

24. Ayrıca Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin ilgili kararları için bkz. Tamer Mahmutoğlu [GK], B. No: 2017/38953, 23/7/2020, §§ 54-67).

V. İNCELEME VE GEREKÇE

25. Anayasa Mahkemesinin 22/1/2025 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Adli Yardım Talebi Yönünden

26. Ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir (Mehmet Şerif Ay, B. No: 2012/1181, 17/9/2013).

B. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

27. Başvurucu; sahip olduğu uygulama ve proje denetçi belgesini belli koşulları sağlamak suretiyle hak ettiğini, bunun iptal edilmesi sonucunda özel sektörde dahi mühendislik yapmasının engellendiğini belirterek mülkiyet hakkının, eğitim hakkının ve maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

28. Bakanlık görüşünde; ilgili mevzuat ve içtihatlar hatırlatıldıktan sonra bu kapsamda başvurucunun özel hayata saygı hakkına müdahale edilip edilmediğinin değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiştir. Bununla birlikte somut olayın Anayasa'nın 15. maddesi kapsamında incelenmesi gerektiği, yapılacak incelemede ilgili mevzuat hükümleri ile birlikte somut olayın kendine özgü koşullarının da değerlendirilmesi gerektiği bildirilmiştir.

C. Değerlendirme

1. Uygulanabilirlik Yönünden

29. Anayasa’nın "Özel hayatın gizliliği" başlıklı 20. maddesinin birinci fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:

"Herkes, özel hayatına ... saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ... gizliliğine dokunulamaz."

30. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder. Mesleki hayata yönelik tedbirlerin ya da müdahalelerin hangi durumlarda özel hayat kapsamında görülmeye uygun olduğu veya başvuru konusu edilen uyuşmazlıkların hangilerinin bu bağlamda uygulanabilir kabul edileceği hususlarında ölçütler belirlenmesi ve bu ölçütler dikkate alınarak değerlendirmeler yapılması gerekir (C.A. (3) [GK], B. No: 2018/10286, 2/7/2020, § 88). Somut başvurunun da bu yönüyle ele alınması ve yapılacak değerlendirmeler neticesinde özel hayata saygı hakkının uygulanabilir olduğu sonucuna ulaşılması durumunda başvurucunun tüm iddialarının özel hayata saygı hakkı bağlamında incelenmesi gerektiği değerlendirmiştir.

31. Anayasa Mahkemesi önceki birçok kararında özel hayata ilişkin herhangi bir nedene dayanılmaksızın mesleki hayata yönelen müdahalelerin özel hayata saygı hakkı kapsamında değerlendirilebilmesi için gerekli olan koşulların neler olduğuna ilişkin detaylı değerlendirmelerde bulunmuştur. Bu çerçevede özel hayata ilişkin herhangi bir nedene dayanılmaksızın mesleki hayata yönelen müdahalelerin ya da tedbirlerin özel hayata saygı hakkı kapsamında değerlendirilebilmesi için muhataplarının özel hayatlarını etkilemesi veya bu düzeyde bir etkinin doğmasının muhtemel olması gerekir (söz konusu koşullar için bkz. C.A. (3), §§ 97-101; Tamer Mahmutoğlu, §§ 84-90; Ayla Demir İşat [GK], B. No: 2018/24245, 8/10/2020, §§ 106-110; Enis Aras [GK], B. No: 2018/36485, 14/12/2022, §§ 39-49).

32. Başvurucunun denetçi belgesine konulan takyidatın kaldırılması talebinin reddine ilişkin işlem, özel hayata saygı hakkının otomatik olarak uygulanabilirliğini sağlamamakla birlikte mevcut başvurudaki müdahalenin başvurucunun mesleki faaliyetlerinin aksamasına neden olduğu görülmüştür. Bununla birlikte başvurucunun talebinin reddedilmesinin Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) ile iltisak ve irtibatının olduğu gerekçesiyle kamu görevinden çıkarılmasına dayandığı dikkate alındığında bahse konu işlemin başvurucunun sosyal ve mesleki ilişkileri ile kişisel ve mesleki itibarını etkilediği, bu etkinin ciddi olduğu ve belirli bir ağırlık düzeyine ulaştığı değerlendirilmiştir. Nitekim mühendis olan ve kamu görevinden çıkarılan başvurucunun kamu kurumlarında çalışma imkânı olmadığı, bahse konu denetçi belgesinin de özel sektörde çalışabilmeyi mümkün kılan bir niteliği bulunduğu anlaşılmıştır.

33. Başvurucunun iddiaları da dikkate alındığında başvurunun özel hayata saygı hakkı kapsamında incelenebilir olduğu kanaatine varılmış ve başvurucunun iddiaları bir bütün hâlinde anılan hak kapsamında değerlendirilmiştir.

2. Kabul Edilebilirlik Yönünden

34. Başvurucu, bireysel başvuru öncesi yargılama safahatına ilişkin nihai karar olan 25/2/2020 tarihli Daire kararını 14/4/2020 tarihinde öğrendikten sonra COVID-19 salgını nedeniyle yasal sürelerin 13/3/2020 ile 15/6/2020 tarihleri arasında durmasına dair düzenlemeden istifade etmek suretiyle 14/7/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuş; başvurucunun bireysel başvuruyu süresinde yaptığı görülmüştür.

35. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

3. Esas Yönünden

36. Özel hayata saygı hakkına yönelik negatif ve pozitif yükümlülükler arasındaki sınırların kesin biçimde tanımlanması ve birbirinden ayrılması her zaman mümkün değildir. Devlet için öngörülen negatif yükümlülükler, her durumda özel hayata saygı hakkına keyfî surette müdahaleden kaçınmayı gerekli kılar. Pozitif yükümlülükler de özel hayata saygı hakkının korunmasını ve bireyler arası ilişkiler alanında olsa da özel hayata saygının güvencelerini sağlamaya yönelik olaya özgü tedbirlerin alınmasını zorunlu kılar (benzer yöndeki değerlendirmeler için bkz. Adnan Oktar (3), B. No: 2013/1123, 2/10/2013, § 32; Ömür Kara ve Onursal Özbek, B. No: 2013/4825, 24/3/2016, § 46; Tamer Mahmutoğlu, § 98).

37. Başvurucunun denetçi belgesine konulan takyidatın kaldırılması talebinin reddedilmesi sonucunda bu işlemin iptali talebiyle açtığı davanın reddine karar verilmiş, istinaf başvurusu da reddedilmiştir. Başvurucunun özel hayata saygı hakkına yönelik müdahalenin kamu gücünü kullanan idari ve yargısal makamların kararlarından kaynaklandığı dikkate alındığında başvurunun devletin negatif yükümlülükleri bağlamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.

a. Müdahalenin Varlığı

38. Başvurucunun denetçi belgesine konulan takyidatın kaldırılması talebinin reddedilmesinin mesleki faaliyetlerinin aksamasına neden olması ve bu durumun sosyal ve mesleki ilişkileri ile kişisel ve mesleki itibarını olumsuz şekilde etkilemesi nedeniyle özel hayata saygı hakkına müdahalede bulunulduğu sonucuna varılmıştır.

b. Müdahalenin İhlal Oluşturup Oluşturmadığı

39. Anayasa’nın 13. maddesi şöyledir:

"Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz."

40. Yukarıda belirlenen müdahale, Anayasa’nın 13. maddesinde belirtilen koşullara uygun olmadığı takdirde Anayasa’nın 20. maddesini ihlal edecektir. Bu sebeple müdahalenin Anayasa’nın 13. maddesinde öngörülen ve somut başvuruya uygun düşen, kanun tarafından öngörülme, meşru amaç taşıma, demokratik toplum düzeninin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olmama kriterlerine uygun olup olmadığının belirlenmesi gerekir (Halil Berk, B. No: 2017/8758, 21/3/2018, § 49; Süveyda Yarkın, B. No: 2017/39967, 11/12/2019, § 32; Şennur Acar, B. No: 2017/9370, 27/2/2020, § 34; R.G. [GK], B. No: 2017/31619, 23/7/2020, § 82).

i. Genel İlkeler

41. Anayasa uyarınca temel hak ve özgürlüklere yönelik müdahaleler öncelikle kanuna dayanması gerekir. Anayasa Mahkemesinin yerleşik içtihadına göre de Anayasa'nın 13. maddesinde yer alan kanunilik ölçütünün karşılanması için müdahale şeklî anlamda bir kanuna dayanmalıdır (Mehmet Akdoğan ve diğerleri, B. No: 2013/817, 19/12/2013, § 31; Bülent Polat [GK], B. No: 2013/7666, 10/12/2015, § 75; Fatih Saraman [GK], B. No: 2014/7256, 27/2/2019, § 65; Turgut Duman, B. No: 2014/15365, 29/5/2019, § 66; Tamer Mahmutoğlu, § 103; Ayşe Ortak [GK], B. No: 2018/25011, 6/1/2022, § 72).

42. Bununla birlikte temel hak ve hürriyetlere müdahaleye izin veren kanunların şeklen var olması yeterli değildir. Kanunilik ölçütü aynı zamanda maddi bir içeriği de gerektirmekte olup bu noktada kanunun niteliği önem kazanmaktadır. Kanunla sınırlama ölçütü sınırlamanın erişilebilirliğini, öngörülebilirliğini ve kesinliğini ifade etmekte; böylece uygulayıcının keyfî davranışlarının önüne geçtiği gibi kişinin hukuku bilmesine de yardımcı olmakta; bu yönüyle hukuk güvenliği teminatı sağlamaktadır (Halime Sare Aysal [GK], B. No: 2013/1789, 11/11/2015, § 62; Fatih Saraman, § 66; Turgut Duman, § 67; Tamer Mahmutoğlu, § 104; Ayşe Ortak, § 73).

43. Kanunun bu gerekliliklere uygun olduğunun söylenebilmesi için yeterince ulaşılabilir olması, vatandaşların belirli bir olaya uygulanabilir nitelikteki hukuk kurallarının varlığı hakkında yeterli bilgiye sahip olabilmesi, ayrıca ilgili normun keyfîliğe karşı uygun bir koruma sağlaması, yetkili makamlara verilen yetkinin genişliğini ve icra edilme biçimlerini yeterli bir netlikte tanımlaması gerekir (Halime Sare Aysal, § 63; Fatih Saraman, § 67; Turgut Duman, § 68; Tamer Mahmutoğlu, § 105; Ayşe Ortak, § 74).

44. Hukukun kendisi -beraberinde getireceği idari pratiğin dışında- söz konusu işlemin meşru amacını da gözönünde tutarak keyfî müdahalelere karşı bireyi korumak için yetkili makamlara bırakılan takdir yetkisinin kapsamını yeterince açık şekilde göstermelidir. Diğer bir anlatımla hukuk sistemi, kamu makamlarına hangi koşullarda ve hangi sınırlar içinde müdahalelerde bulunma yetkisinin verildiğini açık ifadelerle ortaya koyacak nitelikte olmalı ve bu bağlamda ilgili müdahalenin muhataplarına müdahaleye zemin hazırlayan koşullar ile müdahalenin sonuçları açısından bir öngörüde bulunabilmeleri imkânı tanımalıdır (Halime Sare Aysal, § 64; Fatih Saraman, § 68; Turgut Duman, § 69; Tamer Mahmutoğlu, § 106; Ayşe Ortak, § 75).

45. Öte yandan her ihtimale çözüm getiremeyecek olan yasal mevzuatın sağladığı koruma seviyesi, büyük ölçüde ilgili metnin düzenlediği alan ve içeriğiyle birlikte muhataplarının niteliği ve sayısıyla yakından bağlantılıdır. Bu nedenle kuralın karmaşık olması ya da belirli ölçülerde soyutluk içermesi ve buna bağlı olarak hukuki yardım ile tam olarak anlaşılabilir hâle gelmesi tek başına hukuken öngörülebilirlik ilkesine aykırı görülemez. Bu kapsamda hak ya da özgürlüğe müdahale eden kural belirli ölçülerdeki takdir alanını elbette uygulayıcıya bırakabilir. Fakat bu takdir alanının sınırlarının da yeterli açıklıkta belirlenmesi ve kuralın öngörülebilirliğini sağlayacak şekilde asgari bir kesinlik içermesi zaruridir (Halime Sare Aysal, § 65; Fatih Saraman, § 69; Turgut Duman, § 70; Tamer Mahmutoğlu, § 107; Ayşe Ortak, § 76).

46. Nihayetinde söz konusu koşulların yerine getirilip getirilmediğini denetleyecek merci olan yargı organları; müdahalelere dayanak olarak gösterilen kanuni düzenlemelerin erişilebilir, öngörülebilir ve kesin nitelikte olup olmadığını irdelemekle, en başta da ilgili kanuni düzenlemeleri önlerine gelen davalarda anılan çerçevede kalarak uygulamakla yükümlüdür (Tamer Mahmutoğlu, § 108; Ayşe Ortak, § 77).

ii. İlkelerin Olaya Uygulanması

47. Somut olaya konu olan ve idari ve yargısal makamlarca verilen kararlardan kaynaklanan müdahalede 672 sayılı KHK'nın 2. maddesinde yer alan Millî Güvenlik Kurulunca devletin millî güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu gerekçesiyle kamu görevinden çıkarılmış kişilerin bir daha kamu hizmetinde istihdam edilemeyeceğine, doğrudan veya dolaylı olarak görevlendirilemeyeceğine ilişkin düzenlemeye dayanıldığı anlaşılmıştır.

48. 672 sayılı KHK'nın 2. maddesinde yer alan bahse konu hüküm 7080 sayılı Kanun'un 2. maddesi ile kanunlaşmıştır. Dolayısıyla müdahalenin şeklî anlamda bir kanuna dayandığı söylenmelidir. Fakat tekrar vurgulamak gerekir ki müdahaleye dayanak olan kanunun şeklen var olması, kanunilik ölçütünün karşılandığının kabulü için tek başına yeterli değildir. Kanunilik şartının sağlanması için şeklî anlamda bir kanunun var olması gerekliliği ile birlikte bunun müdahaleye imkân sağlayacak şekilde maddi içeriğinin bulunması, sınırlamanın erişilebilirliğini, öngörülebilirliğini ve kesinliğini içermesi gerekir (Tamer Mahmutoğlu, § 110).

49. Somut olayda İdarenin 10/10/2018 tarihli işleminde yapı denetim hizmetinin bir kamu hizmeti olduğu ve başvurucunun 672 sayılı KHK ile kamu görevinden çıkarıldığı vurgulandıktan sonra anılan KHK'da yer alan "Kamu hizmetinde dolaylı olarak görevlendirilemezler." şeklindeki hükmünden hareketle başvurucunun denetçi belgesine konulan takyidatın kaldırılamayacağı belirtilmiştir. İdare Mahkemesi tarafından verilen iptal kararını kaldıran ve davanın reddine hükmeden Dairenin 25/2/2020 tarihli kararında da aynı şekilde ilk olarak yapı denetiminin bir kamu hizmeti olduğu tespiti yapılmış ve "Kamu hizmetinde dolaylı olarak görevlendirilemezler." hükmü kapsamında başvurucunun talebinin reddedilmesinin hukuka uygun olduğuna karar verilmiştir. Netice itibarıyla idari ve yargısal makamlarca yapı denetim hizmetinin bir kamu hizmeti olduğu ortaya konulmuş, yapı denetim hizmeti yürüten kişilerin de dolaylı olarak kamu hizmetinde görev alan kişiler olduğu sonucuna varılmıştır.

50. Kamu hizmeti; geniş tanımıyla devlet ya da diğer kamu tüzel kişileri tarafından veya bunların denetimi ve gözetimleri altında, ortak gereksinimleri karşılamak ve kamu yararını sağlamak için topluma sunulmuş bulunan sürekli ve düzenli etkinliklerdir. Kamu hizmetlerinin bir kısmının genel idare esaslarına göre yürütülmesi zorunlu iken bu zorunluluğu taşımayan kamu hizmetlerinin devletin gözetimi ve denetimi altında, belli yasal usullerle özel kişilere yaptırılabilmesi mümkündür. Bir kamu hizmetinin genel idare esaslarına göre yürütülmesi, o kamu hizmetinde kamusal yönetim usullerinin geçerli olmasını ifade etmektedir. Bu kapsamda kamusal yönetim usullerinin geçerli olduğu asli ve sürekli bir kamu hizmetinin memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle yürütülmesi zorunludur (AYM, E.2019/27, K.2019/56, 26/6/2019, §§ 6, 7).

51. Öncelikle yukarıda aktarılmış olan gerek 4708 sayılı Kanun'da ve Yönetmelik'te yer alan düzenlemeler gerekse Danıştayın kararları (bkz. §§ 14-19, 22,23) gözönüne alındığında yapı denetim hizmetinin bir kamu hizmeti olduğu hususunda herhangi bir tereddüt bulunmamaktadır. Bununla birlikte yapı denetim hizmetinin genel idare esaslarına göre yürütülmesi gereken kamu hizmetlerinden olup olmadığı hususunda ise Anayasa Mahkemesi daha önce bir belirleme yapmıştır. Bu bağlamda yapı denetim kuruluşlarının hizmetlerinin devletin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü olduğu asli ve sürekli görevler arasında bulunmadığına karar verilmiştir. (bkz. § 21). Nitekim yapı denetim hizmetinin genel idare esaslarına göre yürütülmesi gereken asli ve sürekli hizmetlerden sayılması hâlinde zaten bu hizmetin Anayasa'nın 128. maddesi gereğince memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle yürütülmesi gerekliliğinin doğacağını belirtmek gerekir. Oysa somut olay özelinde belli nitelikleri haiz olarak yapı denetim belgesine sahip mimar ve mühendisler ilgili mevzuat kapsamında yapı denetim kuruluşlarında görev yapmaktadır.

52. Diğer yandan somut olaydaki müdahalenin kanuni dayanağı olarak gösterilen "dolaylı olarak kamu hizmetinde görevlendirilememe" ibaresi ayrıca incelenmelidir. Kapsamı yoruma açık ve geniş olan kamu hizmeti kavramı yukarıdaki açıklamalardan da hareketle genel idare esaslarına göre yürütülmesi zorunlu kamu hizmeti ve genel idare esaslarına göre yürütülmesi zorunlu olmayan kamu hizmeti olarak temelde ikili bir ayrıma tabi tutulabilir. Bu bağlamda 7080 sayılı Kanun'la kanunlaşmış olan 672 sayılı KHK'nın 2. maddesindeki "bir daha kamu hizmetinde istihdam edilememe, doğrudan veya dolaylı olarak görevlendirilememe" şeklindeki düzenlemede yer alan "kamu hizmetinde dolaylı olarak görevlendirilememe" kavramının sınırlarının çizilmesi gerekmektedir.

53. Kamu hizmeti kavramı ortak gereksinimleri karşılamak ve kamu yararını sağlamak için topluma sunulan sürekli ve düzenli bütün etkinlikleri kapsamaktadır ki sosyal hayattaki birçok faaliyetin bu kapsama girme kabiliyeti bulunmaktadır. Bu çerçevede bir kişi örneğin millî güvenliğin sağlanması için üretilen bir kamu hizmetinde dolaylı olarak görevlendirilmiş olabileceği gibi belediyelerin yürüttüğü peyzaj düzenlemeleriyle ürettiği kamu hizmetinde de hizmet alınan bir şirkette çalışmak suretiyle dolaylı olarak görev alabilir. Dolayısıyla 672 sayılı KHK'daki hükmün lafzından hareketle kamu hizmeti kavramını, genel idare esaslarına göre yürütülmesi zorunlu olan hizmetler şeklinde yorumlamak daraltıcı olabileceği gibi bunun bütün kamu hizmetlerini kapsadığını söylemek ise son derece genişletici ve makul olmayan bir yorumun ortaya çıkmasına sebep olacaktır. İdari ve yargısal makamların üzerine düşen ise olağanüstü hâl dönemi düzenlemelerinin getiriliş amacına da uygun olarak "kamu hizmetinde dolaylı olarak görevlendirilememe" şeklindeki hükmü bu minvalde makul bir yoruma tabi tutmaktır.

54. Somut olayda ise idari ve yargısal makamlar tarafından bu yönde bir inceleme ve değerlendirme yapılmaksızın anılan hükmün makul olmayacak biçimde genişletici ve öngörülemez bir yoruma tabi tutulduğu değerlendirilmiştir. Neticede başvurucunun denetçi belgesine konulan takyidatın kaldırılması talebinin reddedilmesi suretiyle gerçekleştirilen müdahalenin kanuni dayanağının bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

55. Yukarıda yer verilen tespitler uyarınca başvuruya konu müdahalenin kanunilik şartını sağlamadığı anlaşıldığından söz konusu müdahale açısından diğer güvence ölçütlerine riayet edilip edilmediğinin ayrıca değerlendirilmesine gerek görülmemiştir.

56. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun Anayasa'nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayata saygı hakkının ihlal edildiği sonucuna ulaşılmıştır.

VI. GİDERİM

57. Başvurucu; ihlalin tespit edilmesine, yeniden yargılama yapılmasına ve 60.605 TL maddi, 10.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi talebinde bulunmuştur.

58. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerinin yapması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasında düzenlenen bireysel başvuruya özgü yeniden yargılama kurumunun özelliklerine ilişkin kapsamlı açıklamalar için bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

59. Diğer yandan ihlalin niteliğine göre yeniden yargılama yapılmasının yeterli giderim sağlayacağı anlaşıldığından başvurucunun tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.

VII. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,

B. Özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

C. Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayata saygı hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

D. Kararın bir örneğinin özel hayata saygı hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Ankara Bölge İdare Mahkemesi 6. İdari Dava Dairesine (E.2019/2815, K.2020/348) iletilmesi için Ankara 23. İdare Mahkemesine (E.2019/71, K.2019/2638) GÖNDERİLMESİNE,

E. Başvurucunun tazminat talebinin REDDİNE,

F. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 22/1/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Niyazi Kılıç [2. B.], B. No: 2020/25944, 22/1/2025, § …)
   
Başvuru Adı NİYAZİ KILIÇ
Başvuru No 2020/25944
Başvuru Tarihi 14/7/2020
Karar Tarihi 22/1/2025
Resmi Gazete Tarihi 17/9/2025 - 33020

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, denetçi belgesine konulan takyidatın kaldırılması talebinin reddi nedeniyle özel hayata saygı hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Özel hayatın ve aile hayatının korunması hakkı KHK-İHRAÇ (OHAL tedbiri, hakim-savcı dışındaki kamu personeli) İhlal Yeniden yargılama

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 4708 Yapı Denetimi Hakkında Kanun 1
2
3
12
7080 Olağanüstü Hal Kapsamında Kamu Personeline İlişkin Alınan Tedbirlere Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin Kabul Edilmesine Dair Kanun 2
KHK 672 Olağanüstü Hal Kapsamında Kamu Personeline İlişkin Alınan Tedbirlere Dair Kanun Hükmünde Kararname 2
Yönetmelik 5/2/2008 Yapı Denetimi Uygulama Yönetmeliği 6
14
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi