logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Melek Demirhan [1.B.], B. No: 2020/30440, 6/6/2024, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

MELEK DEMİRHAN BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2020/30440)

 

Karar Tarihi: 6/6/2024

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Recai AKYEL

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

Yılmaz AKÇİL

Raportör

:

Mustafa ŞENOCAK

Başvurucu

:

Melek DEMİRHAN

Vekili

:

Av. Emriye Zerrin TORAMAN

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, beyanları belirleyici ölçüde hükme esas alınan tanıkların sanık tarafından duruşmada sorgulanmasına imkân verilmemesi nedeniyle tanık sorgulama hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Manisa Cumhuriyet Başsavcılığı (Başsavcılık) başvurucu hakkında Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) üyesi olduğu şüphesiyle soruşturma başlatmıştır.

3. Soruşturma neticesinde Başsavcılık, başvurucunun silahlı terör örgütüne üye olma suçundan cezalandırılması talebiyle 5/12/2018 tarihli iddianame düzenlemiştir. İddianamede özetle başvurucunun Manisa İl Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü Araştırma Tespit Tutanağı, Arama ve Elkoyma Tutanakları, tanıkların ifadeleri neticesinde atılı suçu işlediği iddia edilmiştir.

4. İddianamenin kabulü ile açılan dava, Manisa 4. Ağır Ceza Mahkemesince görülmeye başlanmıştır. Yargılamada 20/12/2018 tarihinde duruşma hazırlığı işlemleri yapılmıştır. Tensip Tutanağı'nda diğerlerinin yanı sıra dijital materyallerle ilgili olarak Manisa Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğüne müzekkere yazılmasına, soruşturma evresinde Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumuna (BTK), Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna (TMSF) ve Mali Suçları Araştırma Kuruluna (MASAK) yazılan müzekkerelerin akıbetlerinin sorulmasına, tanıklar H.G. ve Ö.M.nin istinabe yoluyla dinlenilmesine karar verilmiştir.

5. Duruşma üç celsede bitirilmiştir. Birinci celsede başvurucu hakkında BTK'ya, TMSF'ye ve MASAK'a yazılan müzekkerelere cevap verilmiş; ilgili kayıtlar Mahkemeye sunulmuştur. Tanıklar H.G. ve Ö.M.nin bilgi ve görgüsünün tespiti için yazılan talimatlara ikmalen cevap verilmiştir. Tanık H.G.nin beyanının başvurucu ile ilgili kısmı şöyledir:

"Ben olaya hakkımda yürütülen soruşturma kapsamında Düzce Cumhuriyet Başsavcılığında ayrıntılı beyan vermiştim, vermiş olduğum ayrıntılı beyanımda iddianamede adı geçen sanık Melek DEMİRHAN hakkında bildiklerimi anlatmıştım, kendisini bana gösterilen fotoğraftan teşhis etmiştim. Beyanlarımı aynen tekrar ederim, teşhis tutanağı altındaki imza bana aittir, teşhisim doğrudur.

...

İddianamede adı geçen Melek DEMİRHAN, Pazaryeri Meslek Yüksek Okulunda benden bir sene sonra yani 2011 yılında 'Bilgisayar Programcılığı' bölümüne başladı. Melek DEMİRHAN okula ilk geldiğinde FETÖ'nün yurdunda beraber kalıyorduk. Ben okulu uzatıp o yurtta müdür yardımcısı iken Melek DEMİRHAN' da 2. Sınıftaydı, [Ş.] Öğrenci Yurdunda 1. Sınıf okuyan Üniveriste öğrencilerine ablalık yapıyordu. Hatırladığım kadarıyla Melek DEMİRHAN 7-8 öğrenciden sorumluydu. Bildiğim kadarıyla Melek DEMİRHAN okulunu uzatmadı oradan Bursa iline gitti, Bursa ilinde Bursa Adliyesinin arkasındaki sokakta Lise Öğrencilerinin yurdunda Müdür olduğunu biliyorum. Bu lise yurdunun ismini hatırlamıyorum. Melek DEMİRHAN'ın daha sonradan DGS sınavını kazandığını ve Manisa'da bilgisayar üzerine bir üniversite kazandığını duydum, Manisa' da nerde kaldığını bilmiyorum. Ben 14 Aralık 2013 tarihinde bu yurttan ayrıldım, sigortam 16 Aralık 2013 tarihinde bitti, daha sonra Akçakoca' ya döndüm. Ben Akçakoca' ya döndükten sonra 17 Aralık olayları meydana geldi. Ben Akçakoca'ya geldikten sonra sadece sınavlara gidip geldim ve okulumu bu şekilde bitirdim. Sanık Melek DEMİRHAN'ın birbirimizde numaramız vardı. Bir süre bayramlarda telefonla görüştük, görüşmelerimiz 2-3 sefer olmuştur, En son görüşmemizde Manisa'da DGS ile üniversite kazandım demişti, ailevi problemler yaşadığını anlattı, daha sonra numarasını değiştirdi, kendisi ile bundan sonra hiç görüşmedik. Benim sanık Melek DEMİRHAN hakkında bildiklerim bunlardan ibarettir."

6. Tanık Ö.M.nin beyanının başvurucu ile ilgili kısmı şöyledir:

"Ben Emniyette vermiş olduğum ifadeyi tekrar ederim. Sanığı Bilecik Özel [Ş.] Kız Yurdundan belletmen olması sebebiyle tanırım. Yanlış hatırlamıyorsam 2012-2013 yılları arasında yurtta belletmenlik yapıyordu. Sanığın Fetullah Gülen'in kitaplarını okuttuğunu veya videolarını izlettiğini görmedim. Ben sanığı bahsettiğim yıllar arasında gördüm. Sanıkla sonradan herhangi bir ilişkim olmadı ve görmedim."

7. Başvurucu; müdafiinin hazır bulunduğu aynı celsede alınan savunmasında okunan belgelerdeki aleyhe olan hususları ve tanıkların ifadelerini kabul etmediğini, üzerine atılı suçu işlemediğini savunmuştur.

8. İkinci celsede Manisa Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünce dijital materyallerle ilgili müzekkereye cevap verilmiş, düzenlenen rapor Mahkemeye sunulmuştur. Başvurucu ve müdafii gelen raporu inceleyip beyanda bulunmak üzere Mahkemeden süre talep etmiştir.

9. Üçüncü celsede başvurucu, dijital materyallerle ilgili rapora bir diyeceğinin olmadığını belirtmiştir. Anılan celsede iddia makamı, esas hakkında mütalaa sunmuştur. Başvurucu ve müdafii esas hakkındaki mütalaaya karşı süre talebinde bulunmamıştır. Yine aynı celsede başvurucu, esas hakkında mütalaaya karşı beyanında önceki savunmalarını tekrarlayarak isnat edilen suçu inkâr etmiştir. Mahkeme, başvurucunun silahlı terör örgütüne üye olma suçundan alt sınırdan uzaklaşılarak 7 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar vermiştir. Gerekçeli kararın ilgili kısmı şöyledir:

"Manisa İl Emniyet Müdürlüğünce hazırlanan Tutanakta; sanığın örgüt ile iltisaklı 2013-2016 yılları arasında FETÖ/PDY terör örgütüyle irtibatlı olan kurumlarda çalıştığına dair SGK kayıtlarının olduğu tespit edilmiştir.

Tanık beyanları yukarıda ayrıntılı olarak yazılmıştır. Sanığın silahlı terör örgütü ile ilgisine ilişkin beyanların incelenmesinde özetle, tanık [H.G.] ve [Ö.M.nin] beyanlarından; sanığın yurtta üniversite öğrencilerinden sorumlu olarak onlara ablalık yaptığı, belletmen olduğu, lise öğrencilerinin yurdunda müdür olduğu anlaşılmış tanıkların tutarlı, birbiriyle uyumlu ve sanık aleyhine beyanda bulunmalarını gerektiren aralarında dosyaya yansıyan somut bir uyuşmazlık da belirlenmediğinden beyanlara itibar edilerek hükme esas alınmıştır.

...

Yukarıda belirtilen tespitler, beyan, dosya kapsamı ve sanığın kısmi ikrarları birlikte değerlendirildiğinde sanığın; örgüte ait yurtlarında kalarak sorumlu abla, belletmen olarak görev alması, yurtlarda sohbet adı altında düzenlenen toplantılara katılması, örgütün kurumlarında müdür olarak çalışması, haklarında aynı suçtan yakalama kararı bulunan örgüt mensuplarıyla Turgutlu ilçesinde gaybubet evinde ikamet etmesi karşısında sanığın örgütün hiyerarşik yapısına dahil olduğu ve FETÖ/PDY silahlı terör örgütü ile süreklilik, yoğunluk ve çeşitlilik arz eden organik bağının bulunduğu ve üzerine atılı silahlı terör örgütüne üye olma suçunu işlediği anlaşılmakla, sübut bulan suçtan eylemine uyan TCK'nın 314/2 maddesi uyarınca sanığın eylem yoğunluğunun fazla olması, örgüt içerisindeki konumu ve ağırlığı ile suç kastının yoğunluğunun fazla olmasıgöz önünde bulundurularak takdiren ve teşdiden alt sınırdan kısmen uzaklaşılarak hapis cezası ile cezalandırılmasına dair aşağıda yazılı hükmün kurulması gerektiği sonuç ve vicdani kanaate varılmıştır."

10. Başvurucu, istinaf ve temyiz dilekçelerinde diğerlerinin yanı sıra tanıklar H.G. ve Ö.M.nin mahkeme huzurunda dinlenilmediğini, Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile bağlantı kurulmadığını, soru sorma hakkının kullandırılmadığını belirtmiştir. Hüküm, kanun yolu denetiminden geçerek 10/6/2020 tarihinde kesinleşmiştir.

11. Başvurucu, nihai hükmü 15/9/2020 tarihinde öğrendikten sonra 24/9/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

12. Komisyon; adli yardım talebinin kabulüne, hakkaniyete uygun yargılanma hakkıyla bağlantılı olarak tanık sorgulama hakkı dışındaki şikâyetlerin kabul edilemez olduğuna, anılan hakka ilişkin şikâyetlerin kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.

II. DEĞERLENDİRME

13. Başvurucu; gerekçeli kararda beyanında adı geçen tanıkların huzurda dinlenilmesi için Mahkemenin herhangi bir girişimde bulunmadığını, kendisine tanıklara soru sorma imkânı tanınmadığını, bu suretle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde; tanıkların istinabe yoluyla alınan beyanların duruşmada okunduğu, başvurucunun bunlara karşı iddia ve itirazlarını dile getirdiği ifade edilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne ilişkin beyanında genel olarak bireysel başvuru formundaki iddialarını yinelemiştir.

14. Başvurucunun iddiaları adil yargılanma hakkı kapsamındaki tanık sorgulama hakkı yönünden incelenmiştir.

15. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

16. Anayasa Mahkemesi, birçok kararında tanık kavramını sanığa isnat edilen fiil hakkında bilgi veren herhangi bir kişi şeklinde özerk olarak yorumlamış ve tanık sorgulama hakkı ile ilgili ilkeleri belirlemiştir (Atila Oğuz Boyalı, B. No: 2013/99, 20/3/2014; Selçuk Demir, B. No: 2014/9783, 22/1/2015; AZ. M., B. No: 2013/560, 16/4/2015; Baran Karadağ, B. No: 2014/12906, 7/5/2015; Orhan Güleryüz, B. No: 2019/30221, 28/12/2021). Buna göre bir ceza yargılamasında sanığın aleyhine olan tanıkları sorguya çekme veya çektirme hakkı vardır. Hakkında gerçekleştirilen ceza yargılaması sürecinde sanığın tanıklara soru yöneltebilmesi, onlarla yüzleşebilmesi ve tanıkların beyanlarının doğruluğunu sınama imkânına sahip olması adil bir yargılamanın yapılabilmesi bakımından gereklidir (AZ. M., § 55). Diğer yandan bir mahkûmiyet -tek veya belirleyici ölçüde- sanığın soruşturma veya yargılama aşamasında sorgulama veya sorgulatma imkânı bulamadığı bir kimse tarafından verilen ifadelere dayandırılmış ve dengeleyici güvenceler sağlayan bir usul öngörülmemiş ise sanığın hakları Anayasa'nın 36. maddesindeki güvencelerle bağdaşmayacak ölçüde kısıtlanmış olur (Orhan Güleryüz, § 35).

17. Anayasa Mahkemesi, tanık sorgulama hakkıyla ilgili olarak verdiği kararlarında somut bir yargılama öncesinde veya haricinde elde edilen tanık beyanlarının delil olarak kabulünün yargılamanın adilliğine zarar verip vermediğini değerlendirmek için üç aşamalı bir test uygulanması gerektiğini ifade etmiştir. Buna göre ilk olarak tanığın mahkemede hazır edilmemesi geçerli bir nedenin mevcudiyetine dayanmalıdır. İkinci olarak sanığın sorgulama veya sorgulatma imkânı bulamadığı tanık tarafından verilen beyanın mahkûmiyetin dayandığı tek veya belirleyici delil olup olmadığının değerlendirilmesi gerekir. Sorgulama veya sorgulatma imkânı tanınmayan tanığın beyanının tek veya belirleyici delil olduğunun tespit edilmesi durumunda ise üçüncü aşama olarak savunma tarafının maruz kaldığı bu olumsuzluğun telafi edilmesi amacıyla yeterli düzeyde karşı dengeleyici güvenceler sağlayan bir usulün yürütülüp yürütülmediği ortaya konulmalıdır (bazı değişikliklerle birlikte bkz. Abdurrahim Balur, B. No: 2013/5467, 7/1/2016, § 80; Onur Urbay, B. No: 2014/6222, 6/3/2019, §§ 36, 40; Zekeriya Sevim, B. No: 2018/18989, 16/6/2021, §§ 44, 51). Bu kapsamda, hükme ulaşılırken sorgulanmamış tanık beyanını destekleyen başka doğrulayıcı delillere dayanılması telafi edici güvencelerden biri olarak kabul edilebilir (Orhan Güleryüz, § 39). Mahkemenin yargı çevresi dışındaki tanıkların, -sanığın da onlara soru sormasına imkân sağlayacak ve sorulan sorulara verdikleri cevaplar hakkında kişisel izlenim edinme fırsatı elde edecek şekilde- SEGBİS gibi vasıtalarla dinlenmesi telafi edici bir güvence olabilir (bazı değişikliklerle birlikte Uğur Özcan, B. No: 2021/12137, 26/7/2022, § 40). Sorgulanmayan tanığın beyanının güvenilirliğinin ve doğruluğunun saptanması amacıyla savunma tarafına sağlanabilecek bir diğer telafi edici güvence ise sanığa olayın kendi versiyonunu anlatma ve delillerini sunma imkânının tanınmasıdır (Orhan Güleryüz, § 40).

18. Somut olayda Mahkeme tarafından tanıklar H.G. ve Ö.M.nin huzurda dinlenilmesine ilişkin herhangi bir çaba gösterilmemiştir. İlgili duruşma tutanağı ve gerekçeli kararda da tanıkların Mahkemede hazır edilememesinin veya aynı anda görüntülü ve sesli iletişim tekniğinin kullanılması suretiyle dinlenilmemesinin hangi geçerli nedene dayandığına ilişkin bir açıklamaya yer verilmemiştir. Ancak buna ilişkin geçerli bir nedenin ortaya konulmamış olması, tanık sorgulama hakkının ihlal edildiğinin kabul edilmesi için yeterli değildir. İkinci olarak hükmün tek başına veya belirleyici ölçüde başvurucunun sorgulama veya sorgulatma imkânına sahip olmadığı bir tanık tarafından verilen ifadeye dayalı olup olmadığı ortaya çıkarılmalıdır.

19. Mahkeme, gerekçeli kararda diğerlerinin yanı sıra örgüt ile bağlantılı kurumlarda çalışma kaydına ve tanıkların anlatımlarına istinaden mahkûmiyet sonucuna ulaşmıştır.

20. Yargıtay uygulamasına göre kişilerin örgütle irtibatlı kurumlarda çalışmalarının terör örgütü üyeliği suçu açısından tek başına yeterli delil olarak kabul edilmediği görülmektedir [(Kapatılan) bkz. Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 2/3/2021 tarihli ve E.2019/5505, K.2021/1793 sayılı kararı].

21. Gerekçeli karar içeriği ve hükme esas alınan delillere ilişkin Yargıtay uygulaması göz önüne alındığında, tanıklar H.G. ve Ö.M.nin sanığın yurtta üniversite öğrencilerinden sorumlu olarak onlara ablalık yapmasına, belletmen olmasına, lise öğrencilerinin yurdunda müdür olmasına ilişkin beyanlarının başvurucunun silahlı terör örgütü üyesi olduğu yönündeki kanaatin oluşmasında ve temel cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak tayin edilmesinde dikkate alındığı sonucuna ulaşmak mümkündür. Diğer bir ifadeyle sorgulama imkânı tanınmayan tanıkların anlatımlarının mahkûmiyet kararına ve alt sınırdan uzaklaşmasına sebep olan tek olmasa da belirleyici nitelikte delil olduğunun kabul edilmesi gerekmektedir.

22. Yargılama sürecinde başvurucuya olayları kendi bakış açısına göre anlatma ve delillerini sunma imkânı tanınmıştır. Dosyada tanık beyanlarını destekleyen başka deliller de bulunmaktadır. Ancak Mahkemenin yargı çevresi dışındaki tanıkları başvurucunun da onlara soru sormasına imkân sağlayacak şekilde SEGBİS gibi vasıtalarla neden dinlemediğine ilişkin bir bilgi ve belgeye ulaşılamamıştır. Tanıkların yazılı beyanları duruşmada okunmuş ise de başvurucu, tanıkların beyanlarının tespiti sırasında hazır bulunmadığından ses ve görüntü nakli yoluyla da olsa onları sorgulayamamış; sorulan sorulara verdikleri cevaplar hakkında kişisel izlenim edinme fırsatı elde edememiştir. Bu yüzden tanıkların gösterdiği tepkiler konusunda Mahkemenin dikkati çekilememiş, tanıkların beyanlarının güvenilirliği test edilememiştir. Mahkeme de tanıklar beyanda bulunurken tepkileriyle ilgili bir izlenim edinememiştir. Öte yandan hükme ulaşılırken sorgulanmamış tanığın beyanı dışında başka delillere de dayanılmasının beyanları belirleyici ölçüde mahkûmiyete temel alınan tanıkları sorgulama imkânı tanınmaması nedeniyle savunma makamının maruz kaldığı sınırlamayı telafi ettiğini söylemek de mümkün gözükmemektedir. Sonuç olarak güvenilirliği ve doğruluğu test edilmemiş tanık beyanları belirleyici ölçüde hükme esas alınmış olduğu hâlde savunmanın karşılaştığı zorlukları telafi edecek karşı dengeleyici güvencelerin sağlanmadığı anlaşılmıştır. Bu bağlamda tanıkların duruşmada veya SEGBİS yoluyla dinlenmemesinin bir bütün olarak yargılamanın hakkaniyetini zedelediği sonucuna ulaşılmıştır.

23. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki tanık sorgulama hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

III. GİDERİM

24. Başvurucu; ihlalin tespiti, yargılamanın yenilenmesi ile maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

25. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasında düzenlenen bireysel başvuruya özgü yeniden yargılama kurumunun özelliklerine ilişkin kapsamlı açıklamalar için bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

26. Başvurucu, maddi zarara ilişkin olarak bilgi/belge sunmadığından maddi tazminat talebinin, ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasının yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından manevi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Tanık sorgulama hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki tanık sorgulama hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Kararın bir örneğinin tanık sorgulama hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Manisa 4. Ağır Ceza Mahkemesine (E.2018/909, K.2019/209) GÖNDERİLMESİNE,

D. Başvurucunun tazminat taleplerinin REDDİNE,

E. 18.800 TL yargılama giderinden oluşan vekâlet ücretinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

F. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 6/6/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Melek Demirhan [1.B.], B. No: 2020/30440, 6/6/2024, § …)
   
Başvuru Adı MELEK DEMİRHAN
Başvuru No 2020/30440
Başvuru Tarihi 24/9/2020
Karar Tarihi 6/6/2024

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, beyanları belirleyici ölçüde hükme esas alınan tanıkların sanık tarafından duruşmada sorgulanmasına imkân verilmemesi nedeniyle tanık sorgulama hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Suç İsnadı) Tanık dinletme ve sorgulama hakkı (ceza) İhlal Yeniden yargılama
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi