TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
MEHMET TORUN BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2020/34659)
Karar Tarihi: 6/6/2024
Başkan
:
Hasan Tahsin GÖKCAN
Üyeler
Recai AKYEL
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
Selahaddin MENTEŞ
Yılmaz AKÇİL
Raportör
Ayşenur TUNCER
Başvurucu
Mehmet TORUN
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, yeni koronavirüs (COVID-19) salgınına yönelik tedbirler kapsamında aynı ceza infaz kurumunda bulunan eşlerin birbirleriyle iletişim kuramamaları nedeniyle aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Başvuru tarihinde başvurucu, Balıkesir L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (Kurum) hükümözlü olarak bulunmaktayken eşi ise aynı ceza infaz kurumunda tutuklu olarak bulunmaktadır.
3. Başvurucu, COVID-19 salgını döneminde bulunduğu ceza infaz kurumuna başvurarak aynı ceza infaz kurumunda bulunan tutuklu eşiyle iç görüş ve telefon görüşmesi yapma talebinde bulunmuştur. Kurumun İdare ve Gözlem Kurulu Başkanlığı başvurucunun talebini, sadece iç görüş bakımından değerlendirmiş olup koronavirüs salgını nedeniyle alınan tedbirler kapsamında hem hastalığın bulaşma riski hem de uygulamadaki fiziki yetersizlikler gerekçe gösterilerek talebin reddine 23/9/2020 tarihinde karar vermiştir. Ayrıca kararda görüşme sağlanması esnasında hükümlü ve tutukluların izole edilmiş alanın dışına çıkmasının gerekeceği, bu durumun da salgın nedeniyle alınan önlemler açısından sorun teşkil edeceği ifade edilmiştir. Bunun yanında 1/6/2020 tarihi itibarıyla belirlenen şartlarda yalnızca kapalı görüş usulüne göre ziyaret hakkı tanındığı ifade edilmiştir.
4. Başvurucu, aynı ceza infaz kurumunda bulunan eşiyle görüşmesine izin verilmemesi nedeniyle mağdur olduğunu vurgulayarak infaz hâkimliğine şikâyette bulunmuştur. İnfaz hâkimliği 17/6/2005 tarihli, Hükümlü ve Tutukluların Ziyaret Edilmeleri Hakkında Yönetmelik'in (Yönetmelik) 9. maddesinde aynı ceza infaz kurumu içerisinde bulunan Yönetmelikte sayılan kişilerden olan hükümlü ve tutukluların Cumhuriyet başsavcılığının yazılı emri ile birbirleriyle görüşebileceklerinin düzenlendiğini, somut talep bakımından Cumhuriyet başsavcılığının yazılı bir emrinin bulunmadığını kararında belirtmiştir. Ayrıca infaz hâkimliği aynı ceza infaz kurumunda bulunan hükümlü ve tutukluların salgının yayılmasını önlemek amacıyla birbirleriyle görüştürülmemesine ilişkin idarece karar alındığını, anılan kurum kararının ise usule ve yasaya uygun olduğunu belirterek başvurucunun şikâyetini reddetmiştir. Bunun yanında kararda telefonla görüş yaptırılmayacağına dair bir ibarenin bulunmadığı ifade edilmiştir. Başvurucunun bu karara itirazı, infaz hâkimliği kararında usule ve yasaya aykırı bir husus bulunmadığı gerekçesiyle ağır ceza mahkemesince reddedilmiştir.
5. Başvurucu, nihai hükmü 10/10/2020 tarihinde öğrendikten sonra 22/10/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
6. Başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
7. Öte yandan Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi'nde (UYAP) yer alan bilgilere göre başvurucu 22/2/2022 tarihinde ceza infaz kurumundan tahliye edilmiştir. Başvurucunun eşi ise halen ceza infaz kurumundadır.
II. DEĞERLENDİRME
8. Ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.
9. Başvurucu; COVID-19 döneminde aynı ceza infaz kurumunda bulunan eşiyle iç görüş yoluyla iletişim kurma talebinin keyfî olarak reddedildiğini, ayrıca eşiyle telefon yoluyla da iletişim kuramadığını, bu durumun aile hayatına saygı hakkını ihlal ettiğini ileri sürmüştür. Bunun yanında COVID-19 tedbirleri kapsamında ayda iki kez iki yakınıyla kapalı görüşme hakkı tanınmışken aynı ceza infaz kurumunda bulunan eşiyle iç görüş hakkı verilmemesinin eşitlik ilkesine de aykırılık teşkil ettiğini belirtmiştir. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde, başvurucunun şikâyetlerinin incelenmesinde Anayasa ve ilgili mevzuat hükümlerinin, Anayasa Mahkemesi içtihadı ve somut olayın kendine özgü koşullarının dikkate alınması gerektiği ifade edilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.
10. Başvuru, aile hayatına saygı hakkı kapsamında incelenmiştir.
11. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
12. Başvurucunun şikâyeti, aynı ceza infaz kurumunda bulunan eşiyle iletişim kurma talebinin COVID-19 salgınına yönelik tedbirler kapsamında reddedilmesine ilişkindir. Ceza infaz kurumunda bulunan kişilerin görüş hakkına yönelik kısıtlamaların aile hayatına saygı hakkına müdahale oluşturduğu değerlendirilmiştir (benzer yöndeki karar için bkz. Yunus Bulut, B. No: 2020/38826, 20/7/2023, § 42).
13. Ziyaret ya da görüş hakkı, 5275 sayılı Kanun'un 83. maddesinde yer alan açık bir düzenlemeyle hükümlülere tanınmıştır. Söz konusu düzenlemeye göre hükümlüler; eş, üçüncü dereceye kadar kan ve kayın hısımları ile vasisi veya kayyımı ile haftada bir kez görüşme yapma hakkına sahiptir. İlgili düzenlemede görüşlerin açık ve kapalı şekilde olacağı ifade edilmiş ancak görüşlere ilişkin şartların ve sürelerin ne şekilde belirleneceğine ilişkin hususların Bakanlık tarafından hazırlanan yönetmelikte yer alacağı açıklanmıştır. Ayrıca anılan Kanun'un 116. maddesinde, ziyaret hakkını güvence altına alan düzenlemenin tutuklular yönünden de uygulanacağı hüküm altına alınmıştır (Yunus Bulut, § 53). Yönetmelik'in 9. maddesinin (3) numaralı fıkrasında aynı ceza infaz kurumu ya da birden fazla ceza infaz kurumunun bir arada bulunduğu yerleşkedeki farklı kurumlarda barındırılmakta olan mahpusların Yönetmelik'in 9. maddesinin birinci fıkrasında sayılan kişilerden olması şartıyla görüşme yapabileceği belirtilmiştir.
14. Bunun yanında farklı yerleşkelerde veya farklı şehirlerde bulunan ceza infaz kurumlarında barındırılan mahpusların birbirleriyle yüz yüze görüştürülmeleri beklenemez. Ancak yakın aile bağı olan bu durumdaki mahpusların birbirleriyle uygun vasıtalar aracılığıyla görüştürülmelerinin sağlanması gerekir. Öte yandan aynı yerleşke içindeki farklı ceza infaz kurumlarında tutulan yakın aile bireylerinin gerekli güvenlik önlemleri alınarak mümkün olduğunca belirli dönemlerde yüz yüze görüştürülmeleri aile hayatına saygı hakkının gerekli kıldığı yükümlülüğün bir parçası olarak değerlendirilmelidir. Nitekim belirtilen son hâlde, aile bireylerinin yüz yüze görüştürülmeleri kamusal makamlara katlanılması mümkün olmayan bir külfet yüklememektedir (Hüseyin Ekinci, 2016/38867, 3/7/2019, § 58; Murat Aydın, B. No: 2016/58533, 3/7/2019 § 56).
15. Aile hayatına saygı hakkına yönelik bir müdahalenin Anayasa'nın öngördüğü güvencelere uygun kabul edilebilmesinin ilk ve temel şartı ise müdahalenin kanuni dayanağının bulunmasıdır. Bu gereklilik, uyuşmazlıklarda uygulanacak hukuk kurallarının öngörülebilir olmasını zorunlu kılmaktadır. Türk anayasal sisteminde hak ve özgürlükleri kısıtlayıcı düzenleme yapma yetkisi yasama organına aittir. Hak ve özgürlüğü kısıtlayıcı bir kanunun kapsamını genişletici yorum ve uygulamalar, kanun koyucunun getirmediği bir sınırlandırmanın idari ve yargısal makamlarca ihdas edilmesi sonucunu doğurabilir. Bu açıdan hak ve özgürlükleri sınırlandıran kurallara ilişkin yorum ve uygulamaların kuralın kapsamını genişletici nitelikte olmaması ve öngörülebilir sınırlar içinde kalması önem taşımaktadır. Diğer bir ifadeyle derece mahkemelerinin hak ve özgürlükleri sınırlayıcı kuralların kapsamının geniş yorumlanması hususunda oldukça ihtiyatlı davranması gerekir (M.B. [GK], B. No: 2018/37392, 23/7/2020, § 104; Mehmet Çetinkaya ve D.K. [GK], B. No: 2018/27392, 15/4/2021, § 45).
16. COVID-19 salgınının başlamasıyla birlikte ceza infaz kurumlarının toplu olarak yaşanan yerler olduğu ve bulaşıcı hastalıklar açısından risk oluşturduğu, bu bakımdan ceza infaz kurumlarında özel önlemlerin alınmasına ihtiyaç duyulduğu belirtilerek 14/3/2020 tarihinden itibaren mahpusların açık ve kapalı görüş haklarına yönelik kısıtlamalar hayata geçirilmiştir. COVID-19 salgınına yönelik tedbirler kapsamında ceza infaz kurumundaki görüşlerin kısıtlanması nedeniyle aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkin olan Yunus Bulut kararında; Anayasa Mahkemesi kapsamı ve süresi öngörülebilir olmayacak şekilde idari makamlar tarafından ziyaret hakkının kısıtlanmasına imkân veren açık bir düzenlemenin olmadığı ve ziyaret hakkına ilişkin kısıtlamaların ceza infaz kurumlarına gönderilen idari talimat yazıları doğrultusunda uygulandığı tespitini yaparak aile hayatına saygı hakkına yapılan bu müdahalenin salt idari makamların kararlarına dayanması nedeniyle kanuni temelinin bulunmadığı sonucuna ulaşmıştır (Yunus Bulut, §§ 56-60).
17. Somut olayda başvurucunun aynı ceza infaz kurumunda bulunan eşiyle iç görüş yapma talebi, koronavirüs salgını nedeniyle alınan tedbirler kapsamında hem hastalığın bulaşma riski hem de uygulamadaki fiziki yetersizlikler gerekçe gösterilerek reddedilmiştir. Söz konusu karara yönelik şikâyetin ve itiraz başvurusunun ise kurum kararı usule ve yasaya uygun bulunduğundan reddine karar verilmiştir.
18. Yukarıda belirtildiği üzere Anayasa Mahkemesi COVID-19 salgınının önlenmesi amacıyla ziyaret hakkının kısıtlanmasına ilişkin tedbirleri Yunus Bulut kararında incelemiştir (bkz. § 16). Anılan kararda da aile hayatına saygı hakkına yönelik müdahalenin Anayasa'nın öngördüğü güvencelere uygun kabul edilebilmesinin ilk ve temel şartı olarak kanuni dayanağının bulunması gerektiği belirtilmiştir. Başvuru konusu olayda ise başvurucunun aynı ceza infaz kurumunda bulunan eşiyle iç görüş yapma talebi koronavirüs salgını tedbirleri doğrultusunda verilen bir idari makam kararına dayanılarak reddedildiğinden aile hayatına saygı hakkına yapılan bu müdahalenin salt idari karara dayandığı görülmektedir.
19. Tüm bu açıklamalar ışığında somut olayın şartlarında kapsamı ve süresi öngörülebilir olmayacak şekilde idari makam tarafından aynı ceza infaz kurumunda bulunan eşlerin iç görüş hakkının kısıtlanmasına imkân veren açık bir düzenlemenin olmadığı ve ziyaret hakkına ilişkin bu kısıtlamanın ceza infaz kurumuna gönderilen idari talimat yazıları doğrultusunda uygulandığı görülmüştür. Temel hak ve hürriyetleri sınırlandıran bir tedbir, demokratik toplum düzeninin korunması bakımından ne kadar gerekli ve ölçülü olursa olsun salt idari bir işleme dayanıyorsa bu tür bir müdahalenin kanunilik şartını sağladığından söz edilemez. Başka bir deyişle tedbire karar veren idarenin takdir alanı içinde olmayan bir konuda idari kararla temel hak ve hürriyetler sınırlandırılamaz. Böylelikle başvurucunun aile hayatına saygı hakkına yapılan anılan müdahalenin salt idari karara dayandığı anlaşıldığından müdahalenin kanuni temelinin bulunmadığı değerlendirilmiştir (Yunus Bulut, §§ 59, 60).
20. Yukarıda yer verilen tespitler uyarınca başvuruya konu müdahalenin kanunilik şartını sağlamadığı anlaşıldığından söz konusu müdahale açısından diğer güvence ölçütlerine riayet edilip edilmediğinin ayrıca değerlendirilmesine gerek görülmemiştir.
21. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
III. GİDERİM
22. Başvurucu ihlalin tespiti, yeniden yargılama yapılması ve 100.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
23. İhlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmamaktadır. Zira başvurucu bulunduğu ceza infaz kurumundan tahliye edilmiştir.
24. Eski hâle getirme kuralı çerçevesinde ihlalin sonuçlarının bütünüyle ortadan kaldırılabilmesi için başvurucuya manevi zararları karşılığında net 30.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.
IV. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. Aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
C. Anayasa'nın 20. maddesinde güvence altına alınan aile hayatına saygı hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
D. Başvurucuya net 30.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
E. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin bilgi için Balıkesir İnfaz Hâkimliği (E.2020/1662, K.2020/1650) ve Balıkesir 1. Ağır Ceza Mahkemesi (2020/1718 D. İş) ile Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 6/6/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.