TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
YILDIRIM UNLU MAMÜLLERİ GIDA İNŞAAT TURİZM TEKSTİL SANAYİ VE TİCARET LTD. ŞTİ. BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2020/30986)
Karar Tarihi: 11/12/2024
Başkan
:
Basri BAĞCI
Üyeler
Engin YILDIRIM
Kenan YAŞAR
Ömer ÇINAR
Metin KIRATLI
Raportör
Mehmet ALTUNDİŞ
Başvurucu
Yıldırım Unlu Mamülleri Gıda İnşaat Turizm Tekstil Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti.
Vekili
Av. Doğuş KAN
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, müstakil ve ayrık nizamda bulunma şartını taşımayan ekmek fırını için verilen işyeri açma ve çalışma ruhsatının iptal edilmesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 25/9/2020 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:
A. Başvuru Konusu Uyuşmazlığın Arka Planı
8. İstanbul'un Fatih ilçesi, Ayvansaray Mahallesi, Sultançeşme Caddesi No: 2 adresinde yer alan binanın alt katında bulunan ekmek fırını 2010 yılından itibaren V. Ekmek Gıda San. Tic. Ltd. Şti. tarafından işletilmektedir. Ekmek fırınının faaliyet gösterdiği bina müstakil olmayıp bodrum kat ve giriş kat fırın olarak kullanılırken fırın üst katı mesken olarak kullanılmaktadır.
9. V. Ekmek Gıda San. Tic. Ltd. Şti. anılan fırını 17/10/2016 tarihinde İstanbul 32. Noterliğinde yapılan sözleşmeyle başvurucu Şirkete devretmiştir. Devir sonrasında Fatih Belediyesince (Belediye) binada inceleme yapılmış, 24/2/2017 tarihli muayene raporuyla fırının mevcut hâliyle faaliyete uygun olduğu tespit edilmiş ve başvurucu Şirkete 7/3/2017 tarihinde "ekmek ve ekmek çeşitleri imalat ve satış yeri" faaliyet konulu gayrisıhhi işyeri açma ve çalışma ruhsatı verilmiştir.
B. Başvuruya Konu İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatının İptali İçin Açılan Dava
10. 26/12/2016 tarihinde İstanbul Ekmek Üreticileri Derneği; Belediyeye ve Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğüne başvurup yaptıkları araştırma sonucunda Fatih ilçesi, Ayvansaray Mahallesi, Sultançeşme Caddesi No: 2 adresinde yer alan ekmek fırınının satıldığını (el değiştirdiği), yeni işletmecinin mevcut fırını endüstriyel fırına dönüştürme çabasında olduğunu, şehir merkezinde böylesine yüksek kapasiteli endüstriyel fırınların yapılmasının binaya ve çevreye zarar vereceğini belirterek endüstriyel fırın inşaatının durdurulmasını ve gerekli cezai işlemlerin uygulanmasını talep etmiştir. Belediye 28/2/2017 tarihinde yapılan denetim sonucunda ekmek fırınının mevcut hâliyle faaliyette bulunmasının uygun olduğuna karar vermiştir.
11. 30/10/2017 tarihinde bu kez İstanbul Ekmek Fırıncıları Sanatkârları ve Ekmek Satıcıları Esnaf Odası (Fırıncılar Esnaf Odası) tarafından Belediyeye başvurulup el değiştiren fırının bulunduğu taşınmazda esaslı değişiklikler yapıldığı belirtilerek 7/3/2017 tarihli işyeri açma ve çalışma ruhsatının iptali talep edilmiştir. Belediye tarafından verilen 7/11/2017 tarihli yanıtta yapılan incelemelerde ekmek fırınına ait yapı kullanım izin belgesi bulunduğu, mimari tadilat projesinin uygun olduğu, mevcut hâliyle 3/5/1985 tarihli ve 3194 sayılı İmar Kanunu'na aykırı bir durumun bulunmadığı bildirilmiştir.
12. Bunun üzerine Fırıncılar Esnaf Odası tarafından başvurucu Şirkete verilen7/3/2017 tarihli işyeri açma ve çalışma ruhsatının iptali istemiyle İstanbul 2. İdare Mahkemesinde (Mahkeme) iptal davası açılmıştır. Dava dilekçesinde 14/7/2005 tarihli ve 2005/9207 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile yürürlüğe konulan İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına İlişkin Yönetmelik'te (Yönetmelik) 29/6/2010 tarihinde yapılan değişiklik sonucu büyükşehir belediyesi ile nüfusu 100.000’i geçen belediye sınırları içinde açılacak ekmek fırınlarının bu amaca tahsisli ayrık nizamda müstakil binalarda açılması şartının getirildiği, dava konusu fırının bulunduğu binanın bağımsız ve sadece fırın işletmesine tahsis edilmiş bir bina olmadığı, fırın işyerleri için belirlenen bu şartları taşımayan işyerlerinin çevrede yaşayan insanların can ve mal güvenliğine karşı tehdit oluşturacağı, mahkemece belirlenecek bilirkişi ile birlikte keşif yapılarak işyerinin ekmek üretim faaliyetini sürdürmek için gerekli yasal şartları taşımadığının tespit edilmesi gerektiği, anılan işyerinde işyeri açma ve çalışma ruhsatı alındıktan sonra inşaat projesine ve imar mevzuatına aykırı olarak değişiklik yapıldığı açıklanmıştır.
13. Mahkeme 21/6/2018 tarihinde davanın reddine karar vermiştir. Mahkeme; gerekçeli kararında dava konusu işyerinin 7/3/2017 tarihinde ruhsatlandırıldığını, taşınmaza ilişkin 10/5/1999 tarihli yapı kullanma izin belgesinin bulunduğunu, ekmek fırınının 2010 yılında ayrıca ruhsatlandırıldığını, 24/2/2017 tarihli muayene raporuyla fırının mevcut hâliyle faaliyete uygun olduğunun tespit edildiğini, Yönetmelik'in geçici 3. maddesi uyarınca söz konusu maddenin yayın tarihinden önce alınan yapı kullanma izin belgesinde yapının kullanım amacının fırın olarak belirlendiğini ve bu hâliyle ayrık nizamda bulunma şartının dava konusu işyeri bakımından gerekli olmadığını, gerekli denetimlerin ve ruhsatlandırmanın belediye tarafından mevzuata uygun olarak yapıldığı hususları dikkate alındığında dava konusu işlemde hukuka aykırılık olmadığını belirtmiştir.
14. Fırıncılar Esnaf Odası, davanın reddine yönelik mahkeme kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstanbul Bölge İdare Mahkemesi Altıncı İdare Dava Dairesi (Bölge İdare Mahkemesi) 7/5/2019 tarihinde mahkeme kararının kaldırılmasına ve dava konusu ruhsatın iptaline karar vermiştir. Bölge İdare Mahkemesi; gerekçesinde fırının işletme hakkının 17/10/2016 tarihinde başvurucu Şirkete devredildiğini, 10/7/1996 tarihinden itibaren her mevzuatta fırın işyeri için bu amaca tahsisli ayrık nizamda müstakil binalarda açılmış olma koşulunun bulunduğunu, yapı kullanma izin belgesinde üst katı mesken olan bu hâliyle müstakil ve ayrık nizamda bulunma şartını taşımayan taşınmazın yapı kullanma izin belgesi değişikliğinin yapıldığı 1999 ve 2010 yılında da mevzuatta aranılan koşulları taşımadığını ifade etmiştir. Bölge İdare Mahkemesi, 10/7/1996 tarihli ve 22692sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Gıda Üretimi ve Satış Yerleri Hakkında Yönetmelik'in yayım tarihinden itibaren her mevzuatta bu amaca tahsisli ayrık nizamda müstakil binalarda açılmış olma koşulunun bulunduğuna, yapı kullanma izin belgesinde üst katı mesken olan bu hâliyle müstakil ve ayrık nizamda bulunma şartını taşımayan taşınmazın yapı kullanma izin belgesi değişikliğinin yapıldığı 1999 yılında da fırın işyeri açma ve çalışma ruhsatının verildiği 2010 yılında da mevzuatta aranılan koşulları taşımadığına vurgu yapmıştır.
15. Belediye 12/7/2019 tarihinde kararı temyiz etmiştir. Başvurucu da 26/12/2019 tarihinde hem müdahale isteminde bulunmuş hem Bölge İdare Mahkemesi kararını temyiz etmiştir. Başvurucu; fırının yirmi yıldan beri işletildiğini, yapı kullanım izin belgesinin olduğunu, Yönetmelik'in geçici 3. maddesi gereğince ayrık nizamda bulunma koşulunun aranmaması gerektiğini, işyeri açma ve çalışma ruhsatının Belediye tarafından usulüne uygun verildiğini, buna güvenerek yüklü miktarda yatırım yaptığını ve hukuki belirlilik ilkesinin ihlal edildiğini belirtmiştir.
16. Danıştay Onuncu Dairesi (Daire) 11/6/2020 tarihinde Bölge İdare Mahkemesi kararının onanmasına karar vermiştir.
17. Nihai karar başvurucu Şirket vekiline 4/9/2020 tarihinde tebliğ edilmiştir.
18. Başvurucu Şirket 25/9/2020tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
A. Ulusal Hukuk
1. İlgili Mevzuat
19. 3/7/2005 tarihli ve 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun "Belediyenin yetkileri ve imtiyazları" kenar başlıklı 15. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"...
l) Gayrisıhhî müesseseler ile umuma açık istirahat ve eğlence yerlerini ruhsatlandırmak ve denetlemek.
..."
20. 14/6/1989 tarihli ve 3572 sayılı İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanun'un 3. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
" İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatını vermeye aşağıdaki merciler yetkilidir:
...
b) Belediye hudutları ile mücavir alan içinde kalan tüm işyerleri ve işletmelere belediyeler,
21. 3572 sayılı Kanun'un 4. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"3 üncü maddede belirtilen merciler, iznin verilmesi için yapılacak beyan ve incelemelerde aşağıda öngörülen genel kriterlere göre düzenlenecek yönetmeliği esas alırlar.
a) İnsan sağlığına zarar vermemek,
b) Çevre kirliliğine yol açmamak,
c) Yangın, patlama, genel güvenlik, iş güvenliği, işçi sağlığı, trafik ve karayolları, imar, kat mülkiyeti ve doğanın korunması ile ilgili düzenlemelere aykırı davranmamak."
22. Yönetmelik'in "İşyerlerinde aranacak genel şartlar" kenar başlıklı 5. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"İşyeri açma ve çalışma ruhsatı verilen işyerleri aşağıda belirtilen şartları taşımak zorundadır:
a) İş sağlığı ve güvenliği ile ilgili olarak mevzuatta öngörülen tedbirlerin alınmış olması,
c) Özel yapı şeklini gerektiren sinema, tiyatro, düğün salonu, otel, hamam, sauna; ekmek fırını ile akaryakıt, sıvılaştırılmış petrol gazı, sıvılaştırılmış doğal gaz ve sıkıştırılmış doğal gaz istasyonu için yapı kullanma izin belgesinin alınmış olması
23. 26/11/2014 tarihli ve 29187 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına İlişkin Yönetmelik'te Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik'in 1. maddesiyle değiştirilen Yönetmelik'in 5. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
m) Ekmek fırınlarının bu amaca tahsisli ayrık nizamda müstakil binalarda açılmış olması (Ancak, alışveriş merkezleri içinde bulunan 1000 m2 ve üstü alana sahip hipermarket, süpermarket, grossmarket ve megamarket gibi adlarla açılan işyerleri bünyesinde yer alan fırınlarda ayrık nizamda müstakil bina şartı aranmaz.),
24. İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik'in geçici 3. maddesi şöyledir:
"Bu maddenin yayımı tarihinden önce yapı ruhsatı ve yapı kullanma izin belgesi özel yapı şekline uygun olarak düzenlenen ve bu haliyle tapu kütüğüne tescil edilen yapılarda açılacak fırınlarda ayrık nizamda müstakil bina şartı aranmaz. İşyeri açma ve çalışma ruhsatı bulunan ancak ayrık nizamda müstakil binada bulunmayan ekmek fırınları devredilemez."
25. Yönetmelik'in "İşletmecinin değişmesi ve işyerinin nakli" başlıklı 8. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"Ruhsatta belirtilen faaliyet konusu, faaliyet alanı ve adresin değişmemesi kaydıyla iş yerinin devredilmesi halinde, devralan kişinin başvurusu üzerine dosyadaki bilgi ve belgeler esas alınmak suretiyle yeni işletmeci adına tekrar ruhsat düzenlenir. Ancak devredilmek istenen iş yerinin fiziki durumu ve ruhsat dosyasındaki bilgi ve belgelerin işletmecinin kusuru sebebiyle faaliyet konusuyla ilgili bu Yönetmelik kapsamında karşılanması gereken mevzuat hükümlerine aykırı olması halinde, söz konusu aykırılıklar ve noksanlıklar giderilmeden yeni işletmeci adına ruhsat düzenlenemez."
2. Danıştay Kararları
26. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun (İDDK) 23/12/2015 tarihli ve E.2014/3722, K.2015/5499 sayılı kararının ilgili kısmı şöyledir:
"Yönetmeliğin, 'İşyerlerinde aranacak genel şartlar' başlıklı 5. maddesinin birinci fıkrasına,25/07/2010 günlü, 27652 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Yönetmelikle, dava konusu (m) bendi eklenmiş ve 'Büyükşehir belediyesi ile nüfusu 100.000’i geçen belediye sınırları içinde açılacak ekmek fırınlarının bu amaca tahsisli ayrık nizamda müstakil binalarda açılmış olması (Ancak, alışveriş merkezleri içinde bulunan 1000 m2 ve üstü alana sahip hipermarket, süpermarket, grossmarket ve megamarket gibi adlarla açılan işyerleri bünyesinde yer alan fırınlarda ayrık nizamda müstakil bina şartı aranmaz.)' düzenlemesi getirilmiştir.
Bu nedenle, kamu yararını gözetmek ve kamu düzenini korumakla görevli idarenin, ekmek ve ekmek çeşitlerinin üretiminden tüketicilere ulaşıncaya kadar, halk sağlığı ve güvenliğinin korunması amacıyla, sağlık ve çevre koşullarına göre bir standart oluşturulmasına yönelik olarak yaptığı düzenlemede hukuka aykırılık görülmemiştir. Dava konusu düzenleme ile getirilen standardın, büyükşehir belediyesi dışındaki belediyeler ile nüfusu 100.000'in altında kalan belediye sınırları içinde faaliyette bulunan fırınlar için öngörülmemiş olması ise, anılan düzenlemeyi hukuka aykırı hale getirmeyecektir.
Öte yandan, dava konusu düzenleme yürürlüğe girmeden önce, yürürlükte bulunan mevzuata göre davacılar tarafından alınmış işyeri açma ve çalıştırma ruhsatı bulunmadığından, anılan taşınmazın işyeri olarak faaliyet göstermesi bakımından kazanılmış hakkın varlığından da söz edilemez. Bu nedenle, yapı kullanma izni belgesi ve tapu senedinde 'fırın' niteliği bulunan taşınmazlar yönünden, işyeri açma ve çalıştırma ruhsatlarına ilişkin dava konusu Yönetmelik hükmünde geçiş düzenlemesinin yer almaması anılan işlemi hukuka aykırı hale getirmemektedir. Kat mülkiyeti mevzuatına göre tapuya fırın olarak tescil edilen bir taşınmazın, işyeri açma ve çalışma ruhsatlarına ilişkin mevzuat hükümlerinden muaf olduğu ya da tapuya tescil edilmekle kendiliğinden işyeri açma ve çalıştırma ruhsatını edindiği gibi bir sonuç doğar ki, bu durum işyeri açma ve çalıştırma ruhsatlarına ilişkin mevzuatın amacıyla bağdaşmaz..."
27. Dairenin 19/12/2016 tarihli ve E.2016/8011, K.2016/4576 sayılı kararının ilgili kısmı şöyledir:
"...fırınların özel yapı kullanma izin belgesinin olması koşuluyla konut bölgelerinde açılmasını yasaklayıcı bir düzenleme bulunmadığı; imar hukukuna uygun olarak ruhsatlandırılmış ayrık nizamda müstakil yapılarda faaliyet gösteren fırınlara, yapının niteliğine uygun işyeri açma ve çalışma ruhsatı verilebileceği; önceden ruhsat almış işyerleriyle ilgili kazanılmış hakların korunarak yeniden ruhsat alınmasının istenilmeyeceği ve işyeri açma ve çalışma ruhsatı bulunan ancak ayrık nizamda müstakil binada bulunmayan ekmek fırınlarının devredilemeyeceği anlaşılmakta olup; davacı tarafından devralınan işyerinin devre esas ruhsatının tek kişi adına olduğu, davacının ortaklığına ilişkin bir ibarenin ruhsatta yer almadığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda ilk ruhsat verildiği tarihte yürürlükteki mevzuata uygun olarak verilen işyeri ruhsatı esas alınarak, devir nedeniyle ruhsat düzenlenemeyeceği anlaşıldığından; işyeri açma ve çalışma ruhsatı bulunan ancak ayrık nizamda müstakil binada bulunmayan ekmek fırının devredildiğinden dolayı işyeri açma ve çalışma ruhsatı verilmemesine ilişkin işlemde hukuka aykırılık görülmemiştir. ''
28. İDDK'nın 5/4/2021 tarihli ve E.2020/2989, K.2021/707 sayılı kararının ilgili kısmı şöyledir:
Dava konusu Yönetmeliğin 5. maddesinin birinci fıkrasının (m) bendinin incelenmesinden;
İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına İlişkin Yönetmeliğin dava konusu edilen 5. maddesinin birinci fıkrasının (m) bendi ile ekmek fırınlarının bu amaca tahsisli ayrık nizamda müstakil binalarda olma şartı getirilmiş, bu konuda alışveriş merkezleri bünyesinde belli bir alana sahip marketlerde bulunan fırınlar ise düzenlemeden istisna tutulmuştur.
Yapılan düzenleme ile ülkemizde en çok tüketilen gıda maddelerinden biri olan ekmek ve ekmek çeşitlerinin üretiminden tüketicilere ulaşıncaya kadar halk sağlığının ve güvenliğinin korunması amacının gerçekleştirilmesi için sağlık ve çevre şartlarına göre belirli standartların sağlanabilmesine yönelik koşullar getirildiği anlaşılmaktadır.
Bu tür işyerlerine, kamu sağlığı ve güvenliği bakımından müstakil bina ve ayrık nizamda bulunma koşulu getirilerek kamu yararının amaçlandığı anlaşılmaktadır. Tamamen ticari ünitelerden oluşan, belirli açılış ve kapanış saatleri doğrultusunda çalışan ve mesken niteliği taşımayarak insan barınmasına olanaklı olmayan alışveriş merkezlerinin, ayrık nizam ve müstakil binada bulunmayan ekmek fırınlarının doğurabileceği güvenlik ve sağlık olumsuzluklarına neden olmayacağı dikkate alındığında, iptali istenilen bu düzenlemenin, alışveriş merkezleri bünyesindeki marketler açısından getirilen istisna yönünden de hukuka aykırı olmadığı sonucuna varılmıştır.
Öte yandan, gelişen kentleşme olgusunun şekillendirdiği alışveriş hayatının bir yansıması olan alışveriş merkezleri bünyesinde kurulan büyük marketlerde, pek çok mal ve hizmetin bir arada tüketiciye sunulduğu, tüketicinin neredeyse her türlü ihtiyacını tek bir noktadan karşılamasına olanak sağlayan bu modern alışveriş sistemi içerisinde, taze ve uygun fiyatlı olarak sunulan ekmek ve ekmek ürünlerinin bulunmamasının düşünülemeyeceği dikkate alındığında, ekmek fırınlarının ayrık nizam ve müstakil binada açılması şartının, alışveriş merkezleri bünyesinde açılacak fırınlar için de aranmamasının kamu yararına aykırı olmadığı, bilakis, bu işletmelerin bünyesinde ekmek üretimi yapmasını engellemenin ve bu suretle tüketicilerin bu marketlerden yaptıkları alışverişte, taze ve uygun fiyatlı ekmek ve ekmek ürünlerine ulaşma imkanlarını ortadan kaldırmanın kamu yararına aykırılık teşkil edeceği açıktır.
Dava konusu Yönetmeliğin geçici 3. maddesinin incelenmesinden;
Dava konusu Yönetmeliğin geçici 3. maddesinde, 'Bu maddenin yayımı tarihinden önce yapı ruhsatı ve yapı kullanma izin belgesi özel yapı şekline uygun olarak düzenlenen ve bu haliyle tapu kütüğüne tescil edilen yapılarda açılacak fırınlarda ayrık nizamda müstakil bina şartı aranmaz...' hükmü ile kazanılmış hakların gözetildiği, '...İşyeri açma ve çalışma ruhsatı bulunan ancak ayrık nizamda müstakil binada bulunmayan ekmek fırınları devredilemez.' hükmünün de bundan sonraki aşamalarda verilecek işyeri açma ve çalışma ruhsatları açısından, İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına İlişkin Yönetmeliğin 5. maddesinin birinci fıkrasının (m) bendinde getirilen düzenleme çerçevesinde, kamu düzeninin ve eşitlik ilkesinin sağlanmasına yönelik olduğu anlaşıldığından, dava konusu Yönetmeliğin geçici 3. maddesinde yer alan düzenlemelerde de hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Melikgazi Belediye Başkanlığının 19/10/2016 tarih ve 2716942 sayılı işlemine gelince; Davacıya ait taşınmazın, fırın kullanımına özgü yapı ruhsatı ve yapı kullanma izin belgesinin bulunması, anılan işyerine her koşulda işyeri açma ve çalışma ruhsatı verileceği ya da işyerinin kazanılmış hakkı olduğu anlamına gelmemektedir. İşyeri açma ve çalışma ruhsatının verilebilmesi için, imar mevzuatının öngördüğü koşulların yanı sıra, işyerlerinin ruhsatlandırılmasına yönelik mevzuatın öngördüğü koşulların da sağlandığının ortaya konulması gerekmektedir. Uyuşmazlıkta, Kayseri İli, Melikgazi İlçesi, [....] adresinde faaliyet gösteren fırın faaliyet konulu işyerinin, ayrık nizamda ve müstakil bir yapıda yer almadığı anlaşıldığından, davacı tarafından yapılan, anılan adresteki fırına yönelik işyeri açma ve çalışma ruhsatının kendisine devrine izin verilmesine ilişkin başvurunun reddine yönelik Melikgazi Belediye Başkanlığının 19/10/2016 tarih ve 2716942 sayılı işleminde, dayanak mevzuat düzenlemelerine ve hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Bu durumda, davanın reddi yolundaki Daire kararında sonucu itibarıyla hukuka aykırılık bulunmamaktadır..."
B. Uluslararası Hukuk
29. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne (Sözleşme) ek 1 No.lu Protokol'ün "Mülkiyetin korunması" kenar başlıklı 1. maddesi şöyledir:
"Her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır. Bir kimse, ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir.
Yukarıdaki hükümler, devletlerin, mülkiyetin kamu yararına uygun olarak kullanılmasını düzenlemek veya vergilerin ya da başka katkıların veya para cezalarının ödenmesini sağlamak için gerekli gördükleri yasaları uygulama konusunda sahip oldukları hakka halel getirmez."
30. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) içtihatlarında, mülkiyet hakkının kapsamı konusunda mevzuat hükümlerinden ve yargı mercilerinin bunlara ilişkin yorumundan bağımsız olarak özerk bir yorum esas alınmaktadır (Depalle/Fransa [BD], B. No: 34044/02, 29/3/2010, § 62; Anheuser-Busch Inc./Portekiz [BD], B. No: 73049/01, 11/1/2007, § 63; Öneryıldız/Türkiye [BD], B. No: 48939/99, 30/11/2004, § 124; Broniowski/Polonya [BD], B. No: 31443/96, 22/6/2004, § 129).
31. Bir işin yürütülmesi için verilen işyeri açma ve çalışma ruhsatları, Anayasa ve Sözleşme'nin ortak koruma alanında yer alan mülkiyet hakkının konusunu oluşturur. AİHM'e göre verilen ruhsat ve izinlerin sona erdirilmesi, ilgili şirketin veya işyerlerinin ticari itibarını ve değerini olumsuz etkilediğinden mülkiyet hakkına müdahale niteliğindedir. Bununla birlikte AİHM; ruhsat veya izinlerin sona erdirilmesini, Sözleşme'ye ek 1 No.lu Protokol'ün 1. maddesinin birinci paragrafının ikinci cümlesi anlamında mülkiyetten yoksun bırakma kapsamında değil anılan maddenin ikinci paragrafı anlamında mülkiyetin kontrolü kapsamında bir müdahale olarak incelemektedir (Tre Traktörer Aktiebolag/İsveç, B. No: 10873/84, 7/7/1989, §§ 53, 55; Rosenzweig And Bonded Warehouses Ltd./Polonya, B. No: 51728/99, 28/7/2005, § 49; Capital Bank AD/Bulgaristan, B. No: 49429/99, 24/11/2005, §§ 130, 131; Bimer S.A./Moldova, B. No: 15084/03, 10/7/2007, §§ 49-51; Megadat.com SRL/Moldova, B. No: 21151/04, 8/4/2008, §§ 62, 63, 65).
V. İNCELEME VE GEREKÇE
32. Anayasa Mahkemesi'nin 11/12/2024 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
33. Başvurucu Şirket devir konusu fırının yirmi yıldan beri işletildiğini, Yönetmelik'in geçici 3. maddesi gereğince ayrık nizamda bulunma koşulunun aranmaması gerektiğini, Bölge İdare Mahkemesi kararının gerekçesinde yer verdiği yönetmeliğin yürürlükten kaldırıldığını, işyeri açma ve çalışma ruhsatının Belediye tarafından usulüne uygun verildiğini buna güvenerek yüklü miktarda yatırım yaptığını ve aynı olaya ilişkin farklı yönde Danıştay kararları bulunduğunu belirtmiştir. Başvurucu Şirket; bu gerekçelerle mülkiyet hakkı, adil yargılanma hakkı ve hukuki belirlilik ilkesinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
34. Anayasa’nın "Mülkiyet hakkı" kenar başlıklı 35. maddesi şöyledir:
“Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir.
Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir.
Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz.”
35. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder. Başvurucu Şirket, mülkiyet hakkı dışında adil yargılanma hakkı, hukuki belirlilik ilkesinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür ancak somut olayda başvurucu Şirketin asıl şikâyetinin işyeri açma ve çalışma ruhsatının iptaline yönelik olduğu anlaşıldığından başvurucu Şirketin bütün şikâyetleri mülkiyet hakkının ihlali iddiası kapsamında incelenmiştir.
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
36. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
a. Mülkün Varlığı
i. Genel İlkeler
37. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğinden şikâyet eden kimse, önce böyle bir hakkının var olduğunu kanıtlamak zorundadır (Mustafa Ateşoğlu ve diğerleri, B. No: 2013/1178, 5/11/2015, §§ 49-54). Bu nedenle öncelikle başvurucunun Anayasa'nın 35. maddesi uyarınca korunmayı gerektiren mülkiyete ilişkin menfaatinin olup olmadığı noktasındaki hukuki durumunun değerlendirilmesi gerekir (Cemile Ünlü, B. No: 2013/382, 16/4/2013, § 26; İhsan Vurucuoğlu, B. No: 2013/539, 16/5/2013, § 31).
38. Anayasa'nın 35. maddesiyle güvenceye bağlanan mülkiyet hakkı, ekonomik değer ifade eden ve parayla değerlendirilebilen her türlü mal varlığı hakkını kapsamaktadır (AYM, E.2015/39, K.2015/62, 1/7/2015, § 20). Bu bağlamda mülk olarak değerlendirilmesi gerektiğinde kuşku bulunmayan menkul ve gayrimenkul mallar ile bunların üzerinde tesis edilen sınırlı ayni haklar ve fikrî hakların yanı sıra icrası kabil olan her türlü alacak da mülkiyet hakkının kapsamına dâhildir (Mahmut Duran ve diğerleri, B. No: 2014/11441, 1/2/2017, § 60).
39. Mülkiyet hakkının özel hukukta veya idari yargıda kabul edilen mülkiyet hakkı kavramlarından farklı bir anlam ve kapsamı olup bu alanlarda kabul edilen mülkiyet hakkı, yasal düzenlemeler ile yargı içtihatlarından bağımsız olarak özerk bir yorum ile ele alınmalıdır (Hüseyin Remzi Polge, B. No: 2013/2166, 25/6/2015, § 31; Mustafa Ateşoğlu ve diğerleri, § 51).
ii. İlkelerin Olaya Uygulanması
40. Somut olayda başvurucu Şirkete "ekmek ve ekmek çeşitleri imalat ve satış yeri" faaliyet konulu işyeri açma ve çalışma ruhsatı verilmiştir. Anılan ruhsat Bölge İdare Mahkemesi kararıyla iptal edilmiştir (bkz. § 14).
41. Başvurucu Şirket kendisine verilen işyeri açma ve çalışma ruhsatı kapsamında iki yıldan fazla süre ticari faaliyette bulunmuştur. Bu durumda müşteri çevresi ve ticari itibar sağladığı açık olan işyeri açma ve çalışma ruhsatının başvurucu Şirket için ekonomik bir değeri olduğu ve bu ekonomik değerin mülkiyet hakkı kapsamında değerlendirilmesi gerektiği hususunda tereddüt yoktur.
b. Müdahalenin Varlığı ve Türü
42. Anayasa’nın 35. maddesinde bir temel hak olarak güvence altına alınan mülkiyet hakkı kişiye -başkasının hakkına zarar vermemek ve kanunların koyduğu sınırlamalara uymak koşuluyla- sahibi olduğu şeyi dilediği gibi kullanma ve üzerinde tasarruf etme, onun ürünlerinden yararlanma imkânı verir (Mehmet Akdoğan ve diğerleri, B. No: 2013/817, 19/12/2013, § 32). Dolayısıyla malikin mülkünü kullanma, mülkün semerelerinden yararlanma ve mülkü üzerinde tasarruf etme yetkilerinden herhangi birinin sınırlanması mülkiyet hakkına müdahale teşkil eder (Recep Tarhan ve Afife Tarhan, B. No: 2014/1546, 2/2/2017, § 53).
43. Anayasa’nın 35. maddesi ile mülkiyet hakkına temas eden diğer hükümleri birlikte değerlendirildiğinde Anayasa'nın mülkiyet hakkına müdahaleyle ilgili üç kural ihtiva ettiği görülmektedir. Buna göre Anayasa'nın 35. maddesinin birinci fıkrasında herkesin mülkiyet hakkına sahip olduğu belirtilmek suretiyle mülkten barışçıl yararlanma hakkına yer verilmiş, ikinci fıkrasında da mülkten barışçıl yararlanma hakkına müdahalenin çerçevesi belirlenmiştir. Maddenin ikinci fıkrasında, genel olarak mülkiyet hakkının hangi koşullarda sınırlanabileceği belirlenerek aynı zamanda mülkten yoksun bırakmanın şartlarının genel çerçevesi de çizilmiştir. Maddenin son fıkrasında ise mülkiyet hakkının kullanımının toplum yararına aykırı olamayacağı kurala bağlanmak suretiyle devletin mülkiyetin kullanımını kontrol etmesine ve düzenlemesine imkân sağlanmıştır. Anayasa'nın diğer bazı maddelerinde de devlet tarafından mülkiyetin kontrolüne imkân tanıyan özel hükümlere yer verilmiştir. Ayrıca belirtmek gerekir ki mülkten yoksun bırakma ve mülkiyetin düzenlenmesi, mülkiyet hakkına müdahalenin özel biçimleridir (Recep Tarhan ve Afife Tarhan, §§ 55-58).
44. Başvurucu Şirketin mülkiyetindeki ruhsatın iptal edilmesinin Anayasa’nın 35. maddesi anlamında mülkiyet hakkına müdahale oluşturduğunu belirtmek gerekir. Somut olayda gayrisıhhi işyerlerine ruhsat verilmesi ve denetimler sonucunda ruhsatların iptalinin kamu makamlarının kontrol ve düzenleme yetkisi kapsamında olduğu açıktır. Bu sebeple başvurunun mülkiyetin kullanımını düzenleme ve kontrole ilişkin üçüncü kural çerçevesinde incelenmesi gerekir.
c. Müdahalenin İhlal Oluşturup Oluşturmadığı
45. Anayasa'nın 13. maddesi şöyledir:
"Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz."
46. Anayasa’nın 35. maddesinde mülkiyet hakkı sınırsız bir hak olarak düzenlenmemiş, bu hakkın kamu yararı amacıyla ve kanunla sınırlandırılabileceği öngörülmüştür. Mülkiyet hakkına müdahalede bulunulurken temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasına ilişkin genel ilkeleri düzenleyen Anayasa'nın 13. maddesi de gözönünde bulundurulmalı, dolayısıyla mülkiyet hakkına yönelik müdahalenin Anayasa'ya uygun olabilmesi için müdahale kanuna dayanmalı, kamu yararı amacı taşımalı, ayrıca ölçülülük ilkesi gözetilerek yapılmalıdır(Recep Tarhan ve Afife Tarhan, § 62).
i. Kanunilik
47. Mülkiyet hakkına yönelik müdahalelerde ilk incelenmesi gereken, kanuna dayalı olma ölçütüdür. Bu ölçütün sağlanmadığı tespit edildiğinde diğer ölçütler bakımından inceleme yapılmaksızın mülkiyet hakkının ihlal edildiği sonucuna varılacaktır. Müdahalenin kanuna dayalı olması, iç hukukta müdahaleye ilişkin yeterince ulaşılabilir, belirli ve öngörülebilir kuralların olmasını gerektirir (Türkiye İş Bankası A.Ş. [GK], B. No: 2014/6192, 12/11/2014, § 44; Ford Motor Company, B. No: 2014/13518, 26/10/2017, § 49; Necmiye Çiftçi ve diğerleri, B. No: 2013/1301, 30/12/2014, § 55).
48. Somut olayda işyeri açma ve çalışma ruhsatı 3572 sayılı Kanun'a dayanılarak yürürlüğe giren İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına İlişkin Yönetmelik'e göre iptal edilmiştir. Bu kapsamda müdahalenin kanuni dayanağının olduğu anlaşılmıştır.
ii. Meşru Amaç
49. Anayasa'nın 13. ve 35. maddeleri uyarınca mülkiyet hakkı ancak kamu yararı amacıyla sınırlandırılabilir. Kamu yararı kavramı, mülkiyet hakkının kamu yararının gerektirdiği durumlarda sınırlandırılmasına imkân vermekte ve bir sınırlandırma amacı olmasının yanı sıra mülkiyet hakkının kamu yararı amacı dışında sınırlanamayacağını öngörerek ve bu anlamda bir sınırlama sınırı oluşturarak mülkiyet hakkını etkin şekilde korumaktadır. Kamu yararı kavramı, devlet organlarının takdir yetkisini beraberinde getiren bir kavram olup objektif bir tanıma elverişli olmayan bu ölçütün her somut olay temelinde ayrıca değerlendirilmesi gerekir (benzer yöndeki karar için bkz. Nusrat Külah,B. No: 2013/6151, 21/4/2016, §§ 53, 56; Yunis Ağlar, B. No: 2013/1239, 20/3/2014, §§ 28, 29).
50. Somut başvuruda başvurucu Şirkete verilen işyeri açma ve çalışma ruhsatının ekmek fırınlarının bu amaca tahsisli ayrık nizamda müstakil binalarda açılması şartını sağlamadığı için iptal edildiği görülmüştür. Ekmek fırınlarının mesken niteliğindeki binaların altında faaliyet göstermesinin ortaya çıkaracağı muhtemel tehlikeler gözönüne alınarak bu tür işletmelerin bu amaca tahsisli ayrık nizamda müstakil binalarda açılmasının zorunlu tutulmasının halkın can ve mal güvenliğini korumak amacı taşıdığını belirtmek gerekir. Bu bağlamda ekmek fırınlarının bu amaca tahsisli ayrık nizamda müstakil binalarda açılmasının zorunlu kılınması nedeniyle gerçekleşen müdahalede kamu yararının bulunduğu kabul edilmelidir.
iii. Ölçülülük
(1) Genel İlkeler
51. Son olarak kamu makamlarınca başvurucu Şirketin mülkiyet hakkına yapılan müdahaleyle gerçekleştirilmek istenen amaçla bu amacı gerçekleştirmek için kullanılan araç arasında makul bir ölçülülük ilişkisinin olup olmadığı değerlendirilmelidir.
52. Ölçülülük ilkesi elverişlilik, gereklilik ve orantılılık olmak üzere üç alt ilkeden oluşur. Elverişlilik öngörülen müdahalenin ulaşılmak istenen amacı gerçekleştirmeye elverişli olmasını, gereklilik ulaşılmak istenen amaç bakımından müdahalenin zorunlu olmasını yani aynı amaca daha hafif müdahaleyle ulaşılmasının mümkün olmamasını, orantılılık ise bireyin hakkına yapılan müdahale ile ulaşılmak istenen amaç arasında makul bir dengenin gözetilmesi gerekliliğini ifade eder (AYM, E.2011/111, K.2012/56, 11/4/2012; E.2014/176, K.2015/53, 27/5/2015; E.2016/13, K.2016/127, 22/6/2016, § 18; Mehmet Akdoğan ve diğerleri, § 38).
53. Ölçülülük ilkesi gereği, kişilerin mülkiyet hakkının sınırlandırılması hâlinde elde edilmek istenen kamu yararı ile bireyin hakları arasında adil bir dengenin kurulması gerekir. Bu adil denge, başvurucunun aşırı bir yüke katlandığının tespit edilmesi durumunda bozulmuş olacaktır. Anayasa Mahkemesi; müdahalenin ölçülülüğünü değerlendirirken bir taraftan ulaşılmak istenen meşru amacın önemini ve diğer taraftan müdahalenin niteliğini, başvurucunun ve kamu otoritelerinin davranışlarını da gözönünde bulundurarak başvurucuya yüklenen külfeti dikkate alacaktır (Arif Güven, B. No: 2014/13966, 15/2/2017, §§ 58, 60).
54. Anayasa'nın 35. maddesi usule ilişkin açık bir güvenceden söz etmez. Bununla birlikte mülkiyet hakkının gerçek anlamda korunabilmesi bakımından bu madde, Anayasa Mahkemesinin çeşitli kararlarında da ifade edildiği üzere mülk sahibine müdahalenin kanun dışı veya keyfî ya da makul olmayan şekilde uygulandığına ilişkin savunma ve itirazlarını sorumlu makamlar önünde etkin bir biçimde ortaya koyabilme olanağının tanınması güvencesini kapsar. Bu değerlendirme ise uygulanan sürecin bütününe bakılarak yapılmalıdır (Züliye Öztürk, B. No: 2014/1734, 14/9/2017, § 36; Bekir Yazıcı [GK], B. No: 2013/3044, 17/12/2015, § 71).
55. Mülkiyet hakkının usule ilişkin güvenceleri hem özel kişiler arasındaki mülkiyet uyuşmazlıklarında hem de taraflardan birinin kamu gücü olduğu durumlarda geçerlidir. Bu bağlamda mülkiyet hakkının korunmasının söz konusu olduğu durumlarda usule ilişkin güvencelerin somut olayda yerine getirildiğinden söz edilebilmesi için yargı mercilerinin kararlarında konuyla ilgili ve yeterli gerekçe bulunmalıdır, ayrıca belirtmek gerekir ki bu zorunluluk davacının bütün iddialarına cevap verilmesi anlamına gelmemekle birlikte mülkiyet hakkını ilgilendiren davanın sonucuna etkili esasa ilişkin temel iddia ve itirazların yargılama makamlarınca özenli şekilde değerlendirilerek karşılanmalıdır (Kamil Darbaz ve Gmo Yapı Grup End. San. Tic. Ltd. Şti., B. No: 2015/12563, 24/5/2018, § 53).
(2) İlkelerin Olaya Uygulanması
56. İlk olarak müdahalenin kamu yararı amacını gerçekleştirmeye elverişli olup olmadığı üzerinde durulmalıdır. Bu değerlendirme yapılırken değişikliğe neden ihtiyaç duyulduğu ortaya konulmalıdır. Ekmek fırınlarının mesken niteliğindeki binaların altında faaliyet göstermesinin ortaya çıkaracağı muhtemel tehlikeler (binaların yıkılması ve/veya yangın) gözönüne alınarak bu tür işletmelerin bu amaca tahsisli ayrık nizamda müstakil binalarda açılmasının zorunlu tutulması, bu şartı sağlamayan işyerlerinin ruhsatlarının iptal edilmesi şeklinde ortaya çıkan müdahalenin halkın can ve mal güvenliğini korumak amacına yönelik ve müdahalenin kamu yararı amacını gerçekleştirmeye elverişli olduğu noktasında şüphe yoktur.
57. İkinci olarak başvurucunun mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin gerekli olup olmadığı incelenmelidir. Yönetmelik değişikliğiyle ekmek fırınlarının -olası bir deprem ya da yangında meydana gelecek zararlar nedeniyle- mesken niteliğindeki binaların altında faaliyet göstermesinin yasaklanması, halkın can ve mal güvenliği ile kamu güvenliğinin sağlanması açısından taşıdığı önem nedeniyle başvurucunun ruhsatının iptal edilmesi şeklinde ortaya çıkan müdahalenin gerekli olmadığı söylenemez.
58. Son olarak orantılılık yönünden değerlendirme yapılacaktır. Somut olayda başvurucunun ruhsatı iptal edilmiştir. Bölge İdare Mahkemesi, buna gerekçe olarak 2005 yılından bu yana getirilen mevzuatta ekmek fırınlarının bu amaca tahsisli ayrık nizamda müstakil binalarda açılmasının zorunlu tutulmasını göstermiştir. Daire, Bölge İdare Mahkemesi kararını onamıştır (bkz. §§ 14, 16). Gerçekten başvurucunun devraldığı ekmek fırını bu amaca tahsisli ayrık nizamda müstakil binada yer almamaktadır. Başvurucu; yirmi yıldır aynı adreste işletilen fırını devralmasından sonra Belediyenin kendisine 7/3/2017 tarihinde ruhsat verdiğini, bu şekilde belirli süre çalışmasına müsaade edilmesine rağmen sonradan ruhsatın Bölge İdare Mahkemesi kararıyla iptal edilmesinden yakınmıştır. Başvurucuya göre ruhsatın iptal edilmesinde kendisinin kusuru bulunmamaktadır.
59. Yönetmelik değişikliği sonrası 26/11/2014 tarihinden sonra müstakil binada faaliyet göstermeyen ekmek fırınlarının devredilmesinin yasaklandığı görülmüştür (bkz. § 24). Bu kuralın uyuşmazlıktan önce yürürlüğe girdiği, önceden belirli ve öngörülebilir nitelikte olduğu anlaşılmaktadır. 26/11/2014 tarihinden sonra ekmek fırınlarının ve ruhsatların devrinin geçersiz olduğu Danıştay içtihatlarıyla da ortaya koyulmuştur (bkz. Danıştay Onuncu Dairesi, 2/12/2019 tarihli ve E.2016/8858, K.2019/9041 sayılı kararı; Danıştay Dördüncü Dairesi, 19/12/2023 tarihli ve E.2023/12217, K.2023/7106 sayılı kararı; Danıştay Dördüncü Dairesi, 15/11/2023tarihli ve E.2023/6618, K.2023/6299 sayılı kararı).
60. Anayasa Mahkemesi öncelikle başvurucunun ekmek fırınını 17/10/2016 tarihinde devraldığını gözlemlemiştir. Başvurucunun ekmek fırınını devraldığı tarihte müstakil binada bulunmayan ekmek fırınlarının devredilmesinin yasaklandığı, devir ve ruhsat taleplerinin geçersiz kabul edildiği gözden uzak tutulmamalıdır. Başvurucu, devir yasağı olmasına karşın ekmek fırınını 17/10/2016 tarihinde devralmış ve yaklaşık beş ay sonra kendi adına ruhsat düzenletmiştir. Başvurucunun devir yasağını bilmesine karşın bu kuralın aksine ekmek fırınını devralmasının ortaya çıkaracağı hukuki sonuçları öngörmesi beklenirdi.
61. Başvurucuya göre Bölge İdare Mahkemesinin karar gerekçesinde yer verdiği Yönetmelik eski tarihlidir ve uyuşmazlık konusu olayda uygulanma kabiliyeti yoktur ayrıca başvurucu iki farklı Danıştay kararından bahsetmiştir ve bu kararların kendi durumuyla aynı olan ekmek fırınları lehine sonuçlandığını açıklamıştır. Öncelikle belirtmek gerekir ki Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuru kapsamında kural olarak delilleri değerlendirme veya hukuk kurallarını yorumlama gibi bir görevi yoktur. Üstelik mahkemeler bu bakımdan ilk elden delilleri değerlendirebilme imkânına sahip olduğundan daha avantajlı bir konumdadır. Bölge İdare Mahkemesi, kararının gerekçesinde ekmek fırınlarının bu amaca tahsisli ayrık nizamda müstakil binalarda açılmasının zorunlu tutulmasına yönelik kuralın 2005 yılından bu yana mevzuatta zorunlu olarak arandığını, farklı tarihlerde dava konusu edildiğini ancak gelinen aşamada somut uyuşmazlıkta başvurucunun devraldığı ekmek fırınının bu amaca tahsisli ayrık nizamda müstakil binalarda açılması koşulunu taşımadığını tespit etmiştir. Öte yandan başvurucunun formda zikrettiği Danıştay kararları incelendiğinde anılan kararların Yönetmelik'in iptaline yönelik ilk derece mahkemesi sıfatıyla Danıştay Sekizinci Daire kararına dayalı olduğu görülmüştür. Oysaki Sekizinci Dairenin anılan iptal kararları temyiz incelemesi sonrasında İDDK tarafından bozulmuş ve davaların reddine karar verilmiştir (bkz. §§ 26, 28).
62. Son olarak müdahalenin sebep olduğu sonuçlara bakılmalıdır. Başvurucu Belediyenin verdiği işyeri açma ve çalışma ruhsatına güvenerek yatırım yaptığını, ruhsatın Bölge İdare Mahkemesi kararıyla iptal edilmesiyle fırının kapandığını belirtmiştir. Öncelikle başvurucunun Belediyenin verdiği ruhsata güvenerek yaptığı harcamalar yönünden uğradığı zararın tazminine yönelik tam yargı davası açıp açmadığı noktasında formda herhangi bir açıklama yapmadığı görülmüştür. Bu sebeple Anayasa Mahkemesi bu yönden bir değerlendirme yapmayacaktır. Bu durumda müdahalenin taşıdığı kamu yararı amacıyla karşılaştırıldığında başvurucunun mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin aşırı ve olağan dışı bir külfet yüklemediği, kamu yararı ile başvurucunun mülkiyet hakkı arasında olması gereken adil dengenin bozulmadığı sonucuna varılmıştır.
63. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edilmediğine karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının İHLAL EDİLMEDİĞİNE,
C. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA,
D. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 11/12/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.