TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
GÜLCAN ERDOĞAN BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2020/31321)
Karar Tarihi: 18/7/2024
Başkan
:
Basri BAĞCI
Üyeler
Engin YILDIRIM
Rıdvan GÜLEÇ
Kenan YAŞAR
Ömer ÇINAR
Raportör
Volkan ÇAKMAK
Başvurucu
Gülcan ERDOĞAN
Vekili
Av. Hüseyin YILDIRIM
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, geçici askerlik görevinin ifası sırasında meydana gelen ölüm nedeniyle yaşam hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Başvurucunun oğlu O.E. Balıkesir'de bulunan askerî birliğin emrinde geçici askerlik görevini sürdürmekte iken 10/10/2019 tarihinde saat 22.00 sıralarında rutin olarak icra edilen tatbikat sırasında fenalaşarak olduğu yere yığılmış ve nakledildiği sağlık kurumunda yapılan müdahalelere rağmen hayatını kaybetmiştir. Olayın haber verildiği Balıkesir Cumhuriyet Başsavcılığı (Başsavcılık) jandarma ekiplerine tanıkların ifadesinin alınması, olay yeri incelemesi yapılması, kamera kayıtları dâhil tüm delillerin toplanması ve adli muayene raporu alınması için talimat vermiştir.
3. Sağlık kurumu tarafından düzenlenen genel adli muayene raporunda, 112 Acil ekipleri tarafından 22.45'te kardiyak arrest (kalp atımının durması) hâlde gelen hastaya 30-35 dakika kalp masajı yapıldığı, kalp masajına yanıt vermeyince 23.20'de exitus (ölüm) kabul edildiği belirtilmiştir.
4. Jandarma ekipleri tarafından olay yerine gelinerek yapılan inceleme sonucu düzenlenen 10/10/2019 tarihli tutanakta, vakanın gerçekleştiği mevzide herhangi suça veya suç unsuruna ilişkin emareye rastlanmadığı belirtilmiştir. Ayrıca aynı tutanaktan tatbikatın yapıldığı alanı gören kamera kayıtlarının incelendiği anlaşılmıştır. Kamera kayıtlarının incelenmesi sonucu saat 22.11'de tatbikatın başlatıldığı, saat 22.14'te ani müdahale mangası olarak görevli altı personelin orta tempoda koşup nizamiye bölgesindeki mevzilere geldiği, mevzide bulunan O.E.nin üç dakika kadar ayakta durduktan sonra saat 22.17'de düştüğü, bunu fark eden diğer personelin O.E.nin yanına geldiği, lojmanlardan yardıma gelen bir kişinin hemşire H.B.Ç. olduğu, saat 22.31'de ambulansın birliğe giriş yaptığı, acil müdahalenin ardından saat 22.42'de ambulansın birlikten ayrıldığı tespit edilmiştir. 15/10/2019 tarihli olay yeri inceleme raporuna göre deliller toplanmış, olay yeri fotoğrafları çekilmiş, görüntü kaydı alınmıştır. O.A.nın teçhizat ve kıyafetleri üzerinde ateşli/ateşsiz silaha bağlı delinme, darp veya arbede izine rastlanmadığı tespit edilmiştir.
5. Ölü muayene/otopsi işlemleri yapılmış ve Adli Tıp Kurumu Balıkesir Şube Müdürlüğü ölüm sebebinin anlaşılması için tahkikat dosyasının Adli Tıp Kurumu 1. Adli Tıp İhtisas Dairesine gönderilmesine karar vermiştir. İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen raporda; O.E.nin vücudunda herhangi bir uyuşturucu maddeye rastlanmadığı, aktif kronik bronşit tespit edildiği, iç ve dış muayenede ölüme neden olabilecek lezyon/yaralanma bulunmadığı belirtilerek ölümün otopside tanısı konulamayan ve önceden var olan (kalp/akciğer) hastalığı sonucu meydana geldiğinin kabulü gerektiği ifade edilmiştir.
6. Olaya tanık olan askerî personelin (er ve rütbeli) ifadesi alınmış, tanıklar ifadelerinde olayı yukarıda aktarılanlarla örtüşür şekilde anlatmış, O.E.nin herhangi bir kötü alışkanlığı veya hastalığı bulunduğu yönünde bir bilgilerinin olmadığını belirtmiştir.
7. Başsavcılık 11/5/2020 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına karar vermiş; gerekçede, mevcut deliller uyarınca olayın doğal olarak gerçekleştiğini, başkasının kastı ya da kusurunun olmadığını, bu bağlamda kovuşturma açmaya yetecek delil bulunmadığını ifade etmiştir. Takipsizlik kararına yönelik itiraz 7/8/2020 tarihinde reddedilmiştir.
8. Başvurucu, nihai kararı 22/8/2020 tarihinde öğrenmesinin ardından 18/9/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
9. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
10. Başvurucu; ölüm olayı için etkili bir soruşturma yapılmadığını, vakanın üzerindeki şüpheli hâlin ortadan kaldırılmadığını, sorumluların tespit edilmediğini, kaza/emniyet, önleme tedbirlerinin alınıp alınmadığının ortaya çıkarılmadığını, ambulansın ve naklin geç gerçekleştiğini belirterek yaşam hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde olaya dair süreç ve konuya ilişkin mevzuat ile içtihat ayrıntılarıyla aktarıldıktan sonra somut olayda yargı mercilerinin gerekli inceleme ve araştırmayı yaparak süreci yürüttüğü belirtilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanında başvuru formundaki iddialarını yinelemiştir.
11. Başvuru, yaşam hakkı kapsamında etkili soruşturma ve koruma yükümlüğü bakımından ayrı başlıklar altında incelenecektir.
A. Etkili Soruşturma Yükümlülüğünün İhlal Edildiğine İlişkin İddia
12. Anayasa'nın 17. maddesinde güvence altına alınan yaşam hakkı kapsamındaki etkili soruşturma yükümlülüğü çerçevesinde ölüm olayından sonra gerçekleşecek soruşturmanın bir bütün olarak etkili olabilmesi için soruşturmanın derhâl başlatılması, sorumluların belirlenmesini sağlayabilecek bütün delillerin tespit edilmesi, olayı çevreleyen tüm koşulların aydınlatılması, nesnel ve tarafsız analizlere dayanılması, olaya karışmış olabilecek kişilerden bağımsız olunması, soruşturmanın Anayasa’nın 17. maddesinin gerektirdiği seviyede derinlik ve özenle yürütülmesi, suç tespit edildiği takdirde eylemle orantılı bir yaptırım ile sonuçlandırılması gerekir. Yürütülecek soruşturmanın temel amacı yaşam hakkını koruyan hukukun etkili bir şekilde uygulanmasını sağlamaktır (aktarılan ilkeler için bkz. T.A. [GK], B. No: 2017/32974, 29/9/2021).
13. Somut süreçte ölüm olayını takiben vakit kaybetmeden soruşturma başlatıldığı görülmüştür. Soruşturma kapsamında olay yeri incelemesi yapılmış, deliller toplanmış, olay yerinin fotoğrafları çekilmiş, kamera kayıtları incelenmiş, tanık ifadeleri alınmış, otopsi raporu düzenlenmiş, ihtisas kurulundan görüş alınmış ve ölümün meydana gelme koşullarının tespiti için gereken edimler mümkün olduğu ölçüde yerine getirilmiştir. Yaklaşık bir yıl gibi sürede tamamlanan soruşturmada başvurucunun soruşturma evrakına ulaşamadığı, sürecin şeffaf yürütülmediği gibi bir iddiası da yoktur.
14. Bu bağlamda soruşturmanın olayı çevreleyen koşulları olabildiğince aydınlattığı, soruşturmanın geneli üzerinde bir şüphe uyandıracak, etkili soruşturma yükümlülüğünün ihlal edildiği izlenimi verecek bir eksikliğin bulunmadığı değerlendirilmiştir.
15. Açıklanan gerekçelerle etkili soruşturma yükümlülüğünün (usul boyutu) ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Yaşamı Koruma Yükümlülüğünün İhlal Edildiğine İlişkin İddia
16. İhmal suretiyle gerçekleşen ölümler bağlamında etkili bir yargısal sistem kurma yönündeki pozitif yükümlülük her olayda mutlaka ceza davası açılmasını gerektirmez. Mağdurlara hukuki, idari hatta disiplinle ilgili hukuk yollarının açık olması yeterli olabilir. İlke olarak bu konuya ilişkin şikâyetler için temel başvuru yolu, hukuki sorumluluğu tespit adına takip edilecek olan hukuk veya idari tazminat davası yoludur. Bireysel başvurunun ikincil niteliği gereği, temel hak ve hürriyetlerle ilgili hukuk sisteminin sahip olduğu koruma mekanizmalarının öncelikle işletilmesi, olağan kanun yollarının tüketilmesi şarttır (aktarılan ilkeler için bkz. Ahmet Özdokumacı ve diğerleri, B. No: 2015/7274, 9/10/2019)
17. Başvurucu, oğlunun korunması için gereken emniyet/kaza önlemlerinin alınmadığını, ambulansın geç geldiğini ileri sürmekle beraber ölümün kasıtlı bir eylemle, güç kullanımına bağlı olarak gerçekleştiği yönünde bir iddiada bulunmamış, somut olayın koşullarında da ölümün kasıtlı bir eyleme bağlı olarak gerçekleştiği izlenimi yaratacak bir unsur tespit edilmemiştir.
18. Başvurucu, oğlunun ölümü hakkında yürütülen ceza soruşturmasından sonra bireysel başvuruda bulunmuş; koruma yükümlülüğü bakımından hem idarenin olası mesuliyetini saptayabilecek hem de gerektiği takdirde zararın ödenmesini sağlayabilecek olan tam yargı davası yolunu tükettiğine ilişkin olarak Anayasa Mahkemesine herhangi bir bilgi ve belge sunmamıştır.
19. Bu tespitler çerçevesinde ihmal iddiası içeren ölüm vakası bu hâliyle devletin etkili yargısal sistem kurma yükümlülüğü bakımından tazminat davasını işaret ettiğinden ve başvurucunun tazminat davası yolunu tükettiği yönünde bir bilgi/belge de sunmadığından ileri sürdüğü yaşam hakkı ihlali iddiası için yargısal başvuru yollarını tüketmediği sonucuna ulaşılmıştır.
20. Açıklanan gerekçelerle yaşamı koruma (maddi boyut) yükümlülüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
III. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Yaşam hakkının usul boyutunun ihlal edildiğine ilişkin iddiaların açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Yaşam hakkının maddi boyutunun ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 18/7/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.