TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
ENİS BULUT BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2020/31462)
Karar Tarihi: 5/10/2023
Başkan
:
Kadir ÖZKAYA
Üyeler
Rıdvan GÜLEÇ
Yıldız SEFERİNOĞLU
Basri BAĞCI
Kenan YAŞAR
Raportör
Zehra GAYRETLİ
Başvurucu
Enis BULUT
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, eksik inceleme yapılması ve delillerin hatalı değerlendirilmesi sonucu mahkûmiyet kararı verilmesi nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. 1989 doğumlu olan başvurucu, bireysel başvuru konusu olayın meydana geldiği tarihte Manisa'da ikamet etmektedir.
3. Başvurucunun 1/10/2017 tarihinde saat 23.30 sıralarında D.B.ye bıçaklı saldırıda bulunduğu, saldırı sonucunda D.B.nin ağır yaralanmasına sebep olduğu iddia edilmiştir.
4. Manisa Cumhuriyet Başsavcılığınca (Başsavcılık) olayla ilgili olarak başlatılan soruşturma kapsamında müşteki sıfatıyla dinlenen D.B. kendisini bıçaklayan kişinin başvurucu olduğunu beyan etmiştir. Bu beyan üzerine aynı tarihte gözaltına alınan başvurucu, silahla kasten yaralama suçundan tutuklanmıştır.
5. Soruşturmanın tamamlanmasının ardından Başsavcılığın 8/3/2018 tarihli iddianamesi ile başvurucu hakkında kasten öldürmeye teşebbüs suçundan kamu davası açılmıştır. İddianamede D.B.nin kendisini bıçaklayan kişinin başvurucu olduğu yönündeki beyanına delil olarak dayanılmıştır. İddianamede olayı gören ya da duyan bir tanık olmadığı ve taraflar arasında husumet bulunmadığı açıkça belirtilmiştir.
6. Manisa 1. Ağır Ceza Mahkemesinde (Mahkeme) görülen davada duruşmanın 29/5/2018 tarihli ilk celsesinde müştekinin davaya katılan sıfatıyla kabulüne karar verilmiştir.
7. Başvurucu; müdafiinin de hazır bulunmasıyla ilk celsede savunma yaparak suçlamayı kabul etmediğini, katılanla aralarında bir husumet bulunmadığını ileri sürmüştür.
8. Aynı celsede katılanın da beyanı alınmıştır. Katılan; beyanında özetle olay günü kendisine saldıran kişinin başvurucu olduğunu, başvurucunun saldırı sırasında kıyafetinin kapüşonuyla kafasını kapattığını, ağzında maske olduğunu, kendisine iki defa bıçakla vurduktan sonra kaçtığını beyan etmiştir. Katılanın beyanı şu şekildedir:
"Olay tarihinde saat 23:50 sıralarında Zağlı Kıraathanesinin dışında ön tarafında oturduğum sırada daha önceden tanıdığım fakat herhangi bir muhabbetimin ya da samimiyetimin olmadığı Enis Bulut [başvurucu] isimli şahıs yanımdan geçerken 'napıyorsun abicim' deyip elini omzuma attı, ben de 'iyiyim, sen ne yapıyorsun' diye cevap verdim, üzerinde aynı bugün giydiği kıyafet vardı, ancak ben bu şahısla daha önce defalarca karşılaşmış olmama rağmen bana selam verip hatrımı sormadığı için olay günü bu davranışından şüphelendim, anlam veremedim, daha sonra ben kahvenin ara sokağına geçtim, orada telefonla konuşmaya başladım, aradan yaklaşık 5-10 dakika kadar geçmişti ki sanığı bu kez üzerindeki kıyafetleri değiştirmiş şekilde gelirken yaklaşık 50 metre mesafeden gördüm, ben kaldırımda oturuyordum, sol tarafımdan geliyordu, o sırada kafasında ve yüzünde herhangi bir şekilde bir şey yoktu, kendisini net olarak görüyordum, bana yaklaştı, 2-3 metre kala orada sokağın boşluğuna girer gibi oldu, sonra oradan birden çıkar çıkmaz sol arka tarafımdan bana saldırdı, saldırırken kafasında kıyafetin kapşonunu başına geçirmiş, yüzünü de sadece ağız kısmını kapatır biçimde maske takmıştı, 2 defa sırtımdan bıçakladı, sonra kaçtı, ben polislerle yapmış olduğum telefon görüşmesini yanlış anlatmaktadır, ben polislere sanığı gördüğümü söyledim, ayrıca benden başka görenler de oldu dedim, ancak bu kişiler aynı mahallede olmalarından dolayı tanıklık yapmaktan çekiniyor, sanığın mahallede hiç kimseyle muhabbeti yoktur, kimseye selam vermez, olay sebebiyle şikayetçiyim, davaya katılmak isterim."
9. Mahkeme aynı celsede tanık Y.Y.yi de dinlemiştir. Tanık Y.Y. beyanında özetle olay tarihinde başvurucu ile bir internet kafede görüşüp sohbet ettiklerini, sonra başvurucunun kafeden çıktığını, bir süre sonra dışarıdan sesler gelmesi üzerine dışarıya çıkıp etrafa baktığını ve bu sırada katılanın kalabalık tarafından hastaneye götürülmek üzere bir araca bindirildiğini gördüğünü ifade etmiştir. Tanık Y.Y. beyanının devamında olay anını görmediğini ancak katılana kendisini kimin bıçakladığını hastanede sorması üzerine katılanın başvurucunun ismini söylediğini belirtmiştir.
10. Mahkeme bir diğer tanık İ.S.yi de aynı celsede dinlemiştir. Tanık İ.S. beyanında özetle olaydan sonra katılanı hastanede ziyaret ettiğini, katılanın kendisine olayı başvurucunun gerçekleştirildiğini söylemesi üzerine başvurucuyu alarak karakola götürdüğünü ifade etmiştir.
11. 29/5/2018 tarihli Duruşma Tutanağı'na göre Mahkemece tarafların tahkikatın genişletilmesi yönünde taleplerinin bulunup bulunmadığının sorulması üzerine katılan vekilinin söz alarak keşif talebinde bulunduğu ancak dosyaya yenilik katmayacağı gerekçesiyle talebin reddedildiği anlaşılmıştır. Duruşma Tutanağı'nda başvurucu ve müdafiinin herhangi bir talebinin bulunmadığı ifade edilmiştir.
12. Duruşmanın 21/6/2018 tarihli ikinci celsesinde ise tanık F.Y.nin beyanları alınmıştır. Katılanın akrabası olduğu anlaşılan tanık F.Y. beyanında özetle olay tarihinde katılan ile aynı kahvede oturdukları sırada katılanın bir ara kahveden dışarı çıktığını, bir süre sonra dışarıdan bağırma sesleri gelince kendisinin de dışarı çıkıp baktığını, bu sırada katılanın kahveye doğru koşmakta iken başvurucuyu da hemen arkasında elinde bıçakla onu takip ederken gördüğünü ifade etmiştir.
13. Aynı tarihli celsede iddia makamınca esas hakkında mütalaa dosyaya sunulmuştur. Başvurucu ve müdafiinin esas hakkındaki mütalaaya karşı savunma yapmak için süre talebinde bulunmaları üzerine talebi kabul eden Mahkeme, duruşmanın bir sonraki celsesinin 28/6/2018 tarihinde yapılmasına karar vermiştir.
14. Duruşmanın 28/6/2018 tarihli son celsesinde başvurucu; esas hakkındaki mütalaaya karşı yaptığı savunmada mütalaayı kabul etmediğini, tanık beyanlarının çelişkili olduğunu ve atılı suçu işlediğine dair somut bir delil bulunmadığını ileri sürmüştür.
15. Mahkeme başvurucunun atılı suçtan 10 yıl hapis cezasıyla cezalandırılmasına 28/6/2018 tarihinde karar vermiştir. Gerekçeli kararda delil olarak katılanın soruşturma ve kovuşturma aşamalarındaki "istikrarlı ve samimi" beyanları ile tanık anlatımlarına delil olarak dayanılmıştır. Gerekçeli kararın ilgili kısmı şöyledir:
"...sanık ile katılanın aynı mahallede oturmaları sebebiyle birbirlerini tanıdıkları ve selamlaştıkları, ancak samimi olmadıkları gibi aralarında husumet bulunmadığı, olay tarihinde saat 23:50 sıralarında katılanın [Z.] Kıraathanesinin dışında, ön tarafında oturduğu sırada, sanık Enis Bulut'un katılanın yanından geçerken 'napıyorsun abicim' deyip elini omzuma attığı, katılanın da 'iyiyim, sen ne yapıyorsun' diye cevap verdiği, katılanın, sanıkla defalarca karşılaşmalarına rağmen, sanığın selam vermemesinin yanısıra, hatırını önceden sormaması nedeniyle sanığın bu davranışlarına anlam veremediği, katılanın daha sonra kahvenin ara sokağına geçip telefonla konuşmaya başladığı, aradan yaklaşık 5-10 dakika kadar geçtikten sonra katılanın, sanığı yaklaşık 50 metre mesafeden tekrar gördüğü, bu sırada katılan kaldırımda otururken, sanığın katılanın sol tarafından gelmeye başladığı, sanığın katılana yaklaştığı ve katılana 2-3 metre kadar kala sokağın boşluğuna doğru girer gibi yapıp birden çıkarak elindeki bıçakla katılana saldırıp, katılanı iki kez sırtından bıçakladığı, bıçaklı eylemine devam etmesine rağmen, peşpeşe iki darbe alan katılanın hareketlerinin müdahale etmeye ve kaçmaya çalışması üzerine, olayın insanların bulunduğu kahveye yakın yerde gerçekleşmesi sebebiyle yakalanacağından korkan sanığın olay yerinden kaçtığı anlaşılmıştır.
Her ne kadar sanık tüm aşamalarda suçlamayı kabul etmemişse de; sanığa iftira atması için hiç bir nedeni olmayan katılanın olay tarihinden bu yana istikrarlı ve samimi beyanlarında kendisini bıçaklayanın sanık Enis Bulut olduğunu belirtmesi, olay tarihinde katılanın bıçaklanması sonrası toplanan kalabalıkta sanık Enis'in katılanı bıçakladığına dair konuşmalar yapılması ancak olayı görenlerin çekindikleri için konuşmadıklarının belirtilmesi, mahkemece dinlenen tanıklarca da katılanın sanık tarafından bıçaklandığının doğrulanması karşısında; sanığın kasten adam öldürmeye teşebbüs suçunu işlediği kanaatine varılmıştır."
16. Başvurucu, gerekçeli istinaf dilekçesinde diğerlerinin yanı sıra katılanın beyanları ile olayın tek tanığı olan F.Y.nin olaya ilişkin anlatımlarının çelişkili olduğunu zira olay sonrasında başvurucunun hangi yöne doğru kaçtığı konusunda katılanın ve tanığın farklı beyanlarda bulunduğunu belirterek istinaf talebinde bulunmuştur.
17. Başvurucunun istinaf talebi İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesince 13/3/2019 tarihinde esastan reddedilmiştir.
18. Başvurucu; gerekçeli temyiz dilekçesinde diğerlerinin yanı sıra tanık anlatımlarının çelişkili olduğunu, duruşma sırasında keşif talebinde bulunduğu halde talebinin gerekçesiz olarak reddedildiğini, katılanın soyut beyanı dışında başka delil bulunmadığını, bu nedenle mahkûmiyet hükmünün hakkaniyete aykırı olduğunu belirterek temyiz talebinde bulunmuştur.
19. İstinaf talebinin esastan reddine ilişkin karar Yargıtay 1. Ceza Dairesince 23/6/2020 tarihinde onanmıştır. Onama kararında "eksik inceleme ve araştırma sonucu verilen mahkûmiyet hükmünün doğru olmadığı" gerekçesiyle iki üye, çoğunluk kararına muhalif kalmıştır. Karşıoy gerekçesinde aşağıdaki hususlara dikkat çekilmiştir:
"Tüm bu delilleri ve tespitleri ayrıntılı belirtmemizin nedeni mevcut delillerin ceza verilmesine yeterli olmadığı halde yetersiz araştırma, eksik inceleme ile karar verildiğini göz önüne sermeye yöneliktir.
Dosyadaki çelişkiler şöyledir;
1-Dosyadaki tek tanık [F.], katılanın teyzesi oğludur, olayı gördüğünü söylemiş ancak beyanları katılanın beyanı ile iki noktada çelişmiştir. (katılan beyanına göre sanığın yüzünde maske vardı, olaydan sonrada mezarlığa doğru kaçtı. Tanık ise maskeden bahsetmemiş ve kaçış istikametini tam ters yön olarak söylemiştir.
2-Katılan vekili olayı gördüğü söylenen tek tanığın beyanını denetlemek için keşif talep etmiş ancak reddolunmuştur.
3-Tanık [F.] olayda teyze oğlu bıçaklandığı, kendisi de tek görgü tanığı olduğu halde her nedense 8 ay boyunca hiçbir adli birime müracaat etmemiş, şahsi işlerim nedeniyle Balıkesir'e gittim ifadeye bu nedenle gelemedim demiştir. Bu tanık beyanına ne derece güvenilebileceği mahkemece irdelenmemiştir.
4-Tanık [F.nin] beyanları dışında dosyada olayı gören tanık olmadığı halde mahkeme gerekçesinde tanık delillerine dayanmıştır.
5-Olaydan sonra olay yerinde sanığın bıçakladığının konuşuluyor olması da mahkemenin itibar ettiği delillerden biridir ancak, bunun delil olarak kabulü tarafımızdan anlaşılamamıştır.
6-Katılanın uyuşturucu kullandığı ve hasımları olduğu, sanık tarafından söylenmiş ancak bu husus araştırılmamış eksik inceleme yapılmıştır.
7-Katılanı hastaneye götüren [Ş.] isimli kişi araştırılmamış ve beyanı alınmamıştır.
Şüpheden sanık yararlanır ilkesi soyut bir ilke olmayıp yaşanan olaylarda tarafların konumu, hareket tarzları, mevcut delillerin eksiksiz irdelenmesi zorunludur. Tüm bu incelemeler yapılıp deliller ayrıntılı denetlenmediği halde şüphenin sanık lehine değilde aleyhine değerlendirilmesinin doğru olmadığını, bu haliyle eksik incelemeyle verilen mahkumiyet kararının doğru olmadığını düşündüğümüzden Dairemiz çoğunluğunun ...kararına katılmıyoruz."
20. Başvurucu 17/9/2020 tarihinde nihai kararı öğrendikten sonra 1/10/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
21. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
22. Ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.
23. Başvurucu; eksik inceleme ve araştırmaya dayalı olarak mahkûm edildiğini, somut bir delil bulunmadığı hâlde cezalandırıldığını, bir tanığın olaydan yaklaşık sekiz ay sonra verdiği beyanın hükme esas alınmasının hakkaniyete aykırı olduğunu, Yargıtay onama kararında yer verilen karşıoy gerekçesinde de tüm bu hususlara dikkat çekildiğini belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
24. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında, kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda incelenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda ilke olarak mahkemeler önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun adil olup olmaması bireysel başvuru konusu olamaz. Ancak bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklere müdahale teşkil eden, bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik içeren yorum, uygulama ve sonuçlar Anayasa Mahkemesinin denetim yetkisi kapsamındadır (Ahmet Sağlam, B. No: 2013/3351, 18/9/2013, § 42).
25. Somut olayda derece mahkemesince yapılan yargılamada katılanın olayın nasıl meydana geldiğine ilişkin aşamalardaki "istikrarlı ve samimi" anlatımı, tanık beyanları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmek suretiyle karar verilmiştir. Başvurucu, genel olarak eksik inceleme yapıldığından yakınmakta ise de araştırılmasını talep ettiği hangi hususta soruşturma ve/veya kovuşturma makamlarınca sessiz kalındığına ilişkin somut bir açıklamaya bireysel başvuru formunda yer vermemiştir. Kaldı ki başvurucu, davanın sonucuna ilişkin esaslı iddialarının karşılanmadığı yönünde de herhangi bir şikâyette bulunmamıştır. Başvurucunun ileri sürdüğü iddialar, derece mahkemesince delillerin değerlendirilmesi ve hukuk kurallarının yorumlanmasına ilişkin olup mahkeme kararında bariz takdir hatası veya açık keyfîlik oluşturan bir durum bulunmadığı dikkate alındığında ihlal iddialarının kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu anlaşılmıştır.
26. Başvurucunun ileri sürdüğü ihlal iddialarının yukarıda belirtilen içtihat kapsamında kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu sonucuna varıldığından başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
III. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. Başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
C. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyetine neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 5/10/2023tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.