logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Mehdi Baştimur [1.B.], B. No: 2020/31566, 23/10/2024, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

MEHDİ BAŞTİMUR BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2020/31566)

 

Karar Tarihi: 23/10/2024

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

İrfan FİDAN

 

 

Yılmaz AKÇİL

Raportör

:

Hasan SARAÇ

Başvurucu

:

Mehdi BAŞTİMUR

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, disiplin cezasına karşı infaz hâkimliğine yapılan şikâyette yargısal mercilerce sözlü savunma alınmadan karar verilmesi nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir

2. Bireysel başvurunun yapıldığı tarih itibarıyla, Kırıkkale F Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (İnfaz Kurumu) aralarında başvurucunun da bulunduğu 76 mahpus hakkında, 15/6/2020 tarihinde sabah dağıtılan iaşelerini aldıkları fakat öğlen ve akşam iaşelerini almadıklarından bahisle Ceza İnfaz Kurumu Disiplin Kurulu Başkanlığı tarafından (Disiplin Kurulu) 16/6/2020 tarihinde disiplin soruşturması başlatılmıştır.

3. İnfaz Kurumunun görevlendirdiği soruşturmacı tarafından hazırlanan disiplin soruşturması raporu 30/6/2020 tarihinde Disiplin Kuruluna sunulmuştur.

4. Disiplin Kurulu tarafından 1/7/2020 tarihinde aralarında başvurucunun da olduğu mahpuslar hakkında 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un 42. maddesinin (2) numaralı fıkrasının (a) bendinde düzenlenen "Protesto amacıyla idarece verilen yemeği topluca almama eylemine katılmak" fiilini işledikleri kabul edilerek bu kişilerin "Bir ay haberleşme veya iletişim araçlarından yoksun bırakma veya kısıtlama" disiplin cezası ile cezalandırılmalarına karar verilmiştir.

5. Başvurucu anılan disiplin cezasına karşı Kırıkkale İnfaz Hâkimliğine (İnfaz Hâkimliği) şikâyet başvurusunda bulunmuştur. Başvurucu, mahkemede yapacağı savunması esnasında Kürtçe tercüman bulundurulmasını talep etmiştir. Başvurucu ve diğer mahpusların talebini dosya üzerinden değerlendiren İnfaz Hâkimliği, itirazın kabulüne karar vermiştir. Kararın gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:

"...öğlen ve akşam iaşelerini almadıklarını nedenle 5275 sayılı kanunun 42/2-a bendi (protesto amacıyla idarece verilen yemeği topluca almamak) kapsamında disiplin cezası verilmiş ise de; disiplin cezasına konu eylemin 15/06/2020 tarihinde gerçekleştiği, soruşturmanın 16/06/2020 tarihinde başladığı, olaya ilişkin muhakkik raporunun ise 30/06/2020 tarihinde yazıldığı anlaşılmış olup, 5275 sayılı Kanunun 47/2-3-4-5. madde ve bentlerinde yer alan '(2) Hükümlülerin diğer disiplin cezalarını gerektiren eylemlerinin öğrenilmesinden itibaren derhal ve en geç iki gün içinde kurum en üst amirince atanan bir görevli tarafından soruşturmaya başlanır. (3) Soruşturma en geç yedi gün içerisinde tamamlanır ve düzenlenen rapor ve ekleri disiplin kuruluna sunulur. Soruşturma süresi eylemin ve soruşturmanın niteliğine göre infaz hakiminin yazılı onayı ile yedi güne kadar uzatılabilir. (4) Savunma alınmadan disiplin cezası verilemez. Haklarında disiplin soruşturması yapılanlara, yüklenen eylemin niteliği ve sonuçları ile üç gün içinde savunmalarını vermeleri, aksi halde bu haklarından vazgeçmiş sayılacakları yazılı olarak bildirilir. Savunma yazılı olarak sunulabileceği gibi sözlü olarak da yapılabilir. Sözlü savunma tutanakla saptanır. Türkçe bilmeyenlerle, sağır ve dilsizlerin savunmaları tercüman aracılığıyla alınır. (5) Disiplin cezaları disiplin kurulunca evrak üzerinden görüşülerek en geç üç gün içinde karara bağlanır. Disiplin kurulu, yasada yazılı disiplin cezası uygulanmasına veya disiplin cezası verilmesine yer olmadığına karar verebilir. Disiplin kurulu kararları gerekçeli olarak yazılır ve kararda şikayet mercii ve süresi açıkça gösterilir.' maddelerinde belirtildiği üzere disiplin cezasının süresinde tesis edilmediği, 15/06/2020 tarihinde gerçekleşen olaya ilişkin soruşturmaya 16/06/2020 tarihinde başlandığı, muhakkik raporunun ise 30/06/2020 tarihinde düzenlendiği, bu nedenle kanunda belirtilen sürenin aşıldığı ve hükümlüler hakkında verilen disiplin cezasının usul yönünden yasaya aykırı olduğu .."

6. Anılan karara karşı Cumhuriyet savcısı tarafından itiraz edilmiştir. Cumhuriyet savcısı itiraz dilekçesinde; 16/6/2020 tarihinde başlanan disiplin soruşturmasının yasal süresi içerisinde, 30/6/2020 tarihinde tamamlandığı gözetilmeden hükümlülerin itirazlarının kabulüne karar verilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğunu belirtmiştir.

7. İtirazı değerlendiren Kırıkkale 1. Ağır Ceza Mahkemesi (Ağır Ceza Mahkemesi) 19/8/2020 tarihinde Cumhuriyet savcısının itirazının kabulüne, şikâyete konu İnfaz Hâkimliği kararının kaldırılmasına ve disiplin cezalarının onanmasına karar vermiştir.

8. Kararın 9/9/2020 tarihinde tebliğ edilmesi üzerine başvurucu 21/9/2020 tarihinde Anayasa Mahkemesi bireysel başvuruda bulunmuştur.

9. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

10. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Şerif Ay (B. No: 2012/1181, 17/9/2013) kararında belirtilen ilkeler dikkate alınarak, geçimini önemli ölçüde güçleştirmeksizin yargılama giderlerini ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.

A. Sözlü Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

11. Başvurucu; soruşturmanın hiçbir evresinde ifadesinin alınmadığını, bu durumun hukuka aykırı olduğunu, kendisine verilen disiplin cezasına dayanak teşkil eden mevzuatta değişiklik yapıldığını, söz konusu değişikliklerin 1/9/2020 tarihinde yürürlüğe girmesi gerektiği hâlde derhal uygulandığını, disiplin cezasının yasal süreler geçmesine rağmen verildiğini belirterek savunma hakkının ve adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde, savunma hakkına ilişkin olarak içtihatlara yer verildikten sonra bu hususların verilecek kararda gözönünde bulundurulması gerektiği bildirilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı bireysel başvuru formunda ileri sürdüğü hususları tekrarlamıştır.

12. Anayasa Mahkemesi somut başvuru ile benzer nitelikteki ihlal iddialarını Talet Şanlı [GK] (B. No: 2017/20526, 17/1/2023) kararında incelemiştir. Anılan kararda 16/5/2001 tarihli ve 4675 sayılı İnfaz Hâkimliği Kanunu’nun 6. maddesinin ikinci fıkrasında “Disiplin cezasına karşı yapılan şikâyet üzerine infaz hâkimi, hükümlü veya tutuklunun savunmasını aldıktan ve talep edilen diğer delilleri toplayıp değerlendirdikten sonra kararını verir. Hükümlü veya tutuklu, savunmasını, hazır bulunmak ve vekaletnamesini ibraz etmek koşuluyla avukatıyla birlikte veya avukatı aracılığıyla yapabilir. İnfaz hâkimi gerekli görmesi durumunda hükümlü veya tutuklunun savunmasını ceza infaz kurumunda da alabilir.” hükmüne yer verildiği belirtilmiş, söz konusu hükmün esas olarak disiplin cezalarına yönelik şikâyetlerin karara bağlanmasından önce ilgilinin savunmasının infaz hâkimi tarafından dinlenmesini ve talep edilen diğer delillerin toplanıp değerlendirilmesini gerektirdiği ifade edilmiştir. Hükümlü ya da tutuklunun mahkeme huzurunda bulunmasının usul hukuku bağlamında duruşma veya farklı yöntemlerle sağlanabileceğine, nitekim anılan Kanun’da infaz hâkiminin söz konusu savunmayı duruşma açmak suretiyle ya da duruşma yapmaksızın odasında veya duruşma salonunda yahut ceza infaz kurumunda almasına imkân tanındığına işaret edilen kararda, Kanun’da öngörülen söz konusu usuldeki temel amacın disiplin yaptırımı uygulanan hükümlü ya da tutuklunun hâkim karşısında meramını anlatabilmesini, dosyada aleyhine olan delillere etkili bir şekilde karşı çıkabilmesini sağlamak olduğu vurgulanmıştır. Bu tespit ve değerlendirmeler ışığında kararda; 4675 sayılı Kanun'un 6. maddesinde disiplin cezalarına karşı yapılan şikâyette başvurucuya, savunmasını hâkim önünde bizzat hazır bulunmak suretiyle veya avukatı aracılığıyla dile getirme imkânı tanındığı hâlde İnfaz Hâkimliğinin başvurucunun bu yöndeki talebini dikkate almaksızın şikâyetin esasını dosya üzerinden değerlendirerek karara bağlamasının başvurucunun sözlü yargılanma hakkına yapılan müdahaleyi kanunilik unsurundan yoksun bıraktığı belirtilerek başvurucunun Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki sözlü yargılanma hakkının ihlal edildiği sonucuna ulaşılmıştır (Talet Şanlı, §§ 48-69).

13. Somut olayda İnfaz Hâkimliği uyuşmazlık konusu disiplin cezasının esasına yönelik herhangi bir değerlendirme yapmamış, usuli bir sebeple anılan cezanın iptaline karar vermiştir. Bu iptal kararına Cumhuriyet savcısının itirazı üzerine Ağır Ceza Mahkemesince de herhangi bir gerekçeye yer verilmeksizin İnfaz Hâkimliğinin kararının kaldırılarak disiplin cezasının onanmasına karar verilmiştir. Bu yargısal süreçler içerisinde ise başvurucunun, disiplin cezasına karşı sözlü beyanda bulunma talebini açık ve net şekilde dile getirdiği ancak itirazla ilgili sözlü beyanda bulunma imkânı tanınmadan, sadece soruşturmaya esas tutanak içeriğine dayanılmak suretiyle karar verildiği anlaşılmıştır.

14. Somut başvuruda, başvurucunun yargısal makamlar önünde sözlü olarak savunma yapmak istediğine dair talebi de bulunmasına rağmen bu hakkın başvurucuya sağlanmadığı görüldüğünden Talet Şanlı kararında açıklanan gerekçelerden ve ulaşılan sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır.

15. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki sözlü yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

B. Silahların Eşitliği ve Çelişmeli Yargılama İlkelerinin İhlal Edildiğine İlişkin İddia

16. Başvurucu, İnfaz Hâkimliği kararına karşı Cumhuriyet savcısının görüşünün kendilerine tebliğ edilmeksizin karar verilmesi nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini Bakanlık görüşüne karşı sunduğu beyanlarında ileri sürmüştür.

17. Başvurucunun başvuru formunda öz itibarıyla dile getirmiş olduğu şikâyetleri detaylandırmasının önünde bir engel bulunmamaktadır. Bununla birlikte somut olayda başvurucunun başvuru formunda öz itibarıyla dahi olsa ileri sürmediği şikâyetlerini ancak nihai kararın öğrenilmesinden itibaren otuz gün içinde dile getirmesi gerekir (Necati Vedat Erten, B. No: 2019/30850, 9/6/2021, § 24). Somut olayda ise başvurucu, nihai kararı 9/9/2020 tarihinde öğrenmesine rağmen başvuru formunda öz itibarıyla da olsa ileri sürmediği bu şikâyeti Bakanlık görüşüne karşı verdiği beyanlarında ilk kez dile getirmiştir. Söz konusu şikâyetlerin -nihai kararın öğrenilme tarihi de dikkate alındığında- 30 günlük bireysel başvuru süresinde yapılmadığı sonucuna varılmıştır.

18. Aksinin kabulü hâlinde eksikliğin giderilmesine dair ya da ek beyanları içerir dilekçelerle farklı ve bağımsız ihlal iddialarının her zaman dile getirilmesi mümkün olacaktır. Bu da bireysel başvuru için öngörülen otuz günlük süre kuralını anlamsız hâle getirecektir (benzer bir değerlendirme için bkz. Ümüt Demir, B. No: 2012/1000, 18/9/2014, § 31).

19. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının süre aşımı nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

III. GİDERİM

20. Başvurucu, ihlalin tespiti ile miktar belirtmeksizin tazminat talebinde bulunmuştur.

21. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasında düzenlenen bireysel başvuruya özgü yeniden yargılama kurumunun özelliklerine ilişkin kapsamlı açıklamalar için bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

22. İhlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasının yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,

B. 1. Sözlü yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

2. Silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın süre aşımı nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

C. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki sözlü yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

D. Kararın bir örneğinin sözlü yargılama hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Kırıkkale 1. Ağır Ceza Mahkemesine iletilmek üzere (2020/672 D.İş) Kırıkkale İnfaz Hâkimliğine (E.2020/1539, K.2020/1583) GÖNDERİLMESİNE,

E. Başvurucunun tazminata ilişkin talebinin REDDİNE,

F. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 23/10/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Mehdi Baştimur [1.B.], B. No: 2020/31566, 23/10/2024, § …)
   
Başvuru Adı MEHDİ BAŞTİMUR
Başvuru No 2020/31566
Başvuru Tarihi 21/9/2020
Karar Tarihi 23/10/2024

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, disiplin cezasına karşı infaz hâkimliğine yapılan şikâyette yargısal mercilerce sözlü savunma alınmadan karar verilmesi nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Medeni Hak ve Yükümlülükler) Silahların eşitliği ilkesi / çelişmeli yargılama ilkesi (hukuk) Süre Aşımı
Aleni yargılanma hakkı (hukuk) İhlal Yeniden yargılama
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi