TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
ABDULLAH EKİNCİ BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2020/31610)
Karar Tarihi: 18/12/2024
Başkan
:
Hasan Tahsin GÖKCAN
Üyeler
Recai AKYEL
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
Selahaddin MENTEŞ
Yılmaz AKÇİL
Raportör
Olcay ÖZCAN
Başvurucu
Abdullah EKİNCİ
Vekili
Av. Bilal SARAÇ
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru; açılan tapu iptali ve tescil davası sırasında taşınmaz üzerinde tasarrufta bulunulamaması nedeniyle mülkiyet hakkının, yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle de makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
2. Tapu ve Kadastro Müdürlüğü, başvurucu ve diğer davalılar aleyhine Kayseri 4. Asliye Hukuk Mahkemesinde (Mahkeme) 23/8/2006 tarihinde tapu iptali ve tescil davası açmıştır. İdare, bu davada sahtecilik hukuksal nedenine dayanmıştır.
3. Mahkeme 8/10/2015 tarihinde davayı temyiz yasa yolu açık olarak reddetmiştir. Mahkeme, ret gerekçesinde 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 1023. maddesine göre tapu kütüğündeki sicile iyi niyetle dayanarak mülkiyet veya başka bir ayni hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımının korunacağını ve davalıların yolsuz tescili bilen veya bilmesi gereken üçüncü kişi olduğunun ispatlanamadığını ifade etmiştir.
4. Davacı ve müdahil davacılar, mahkeme kararını 2016 yılı içinde temyiz etmiştir.
5. Başvurucu, temyiz talepleri sonuçlanmadan önce 6/10/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
6. Bireysel başvuru tarihinden sonra Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 3/3/2021 tarihinde kararı onamış ve yapılan karar düzeltme talebini9/6/2021 tarihinde reddetmiştir.
7. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
A. Makul Sürede Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
8. Başvurucu, yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğinden şikâyet etmiştir.
9. Anayasa Mahkemesi, olay ve olguları somut başvuru ile benzer nitelikte olan Veysi Ado ([GK] B. No: 2022/100837, 27/4/2023) kararında uygulanacak anayasal ilkeleri belirlemiştir. Bu çerçevede Anayasa Mahkemesi 9/1/2013 tarihli ve 6384 sayılı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine Yapılmış Bazı Başvuruların Tazminat Ödenmek Suretiyle Çözümüne Dair Kanun'un geçici 2. maddesinde 28/3/2023 tarihli ve 7445 sayılı Kanun'un 40. maddesi ile yapılan değişikliğe göre 9/3/2023 tarihi (bu tarih dâhil) itibarıyla derdest olan, yargılamaların makul sürede sonuçlandırılmadığı iddialarıyla yapılan başvurulara ilişkin olarak Tazminat Komisyonuna başvuru yolu tüketilmeden yapılan başvurunun incelenmesinin bireysel başvurunun ikincil niteliği ile bağdaşmayacağı neticesine varmıştır. Somut başvuruda anılan kararda açıklanan ilkelerden ve ulaşılan sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir durum yoktur.
10. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Mülkiyet Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
11. Başvurucu; yargılamanın on dört yıldır devam ettiğini, yaklaşık beş yıl daha sürebileceğini, tapu siciline güvenerek satın aldığı taşınmaz üzerinde yargılama süresince bir tasarrufta bulunamadığını, bu süreçte mülkiyet hakkının sınırlandığını belirterek mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
12. Başvuru, mülkiyet hakkı kapsamında incelenmiştir.
13. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 47. maddesinin (3),48. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları uyarınca bireysel başvuruda, kamu gücünün neden olduğu iddia edilen ihlale dair olayların tarih sırasına göre özeti yapılmalı, bireysel başvuru kapsamındaki hakların ne şekilde ihlal edildiği ve buna ilişkin gerekçeler ve deliller açıklanmalıdır (Veli Özdemir, B. No: 2013/276, 9/1/2014, §§ 19, 20). Başvurucuların ihlal iddialarını hukuki ve maddi yönden temellendirme zorunluluğu vardır (Cemal Günsel [GK], B. No: 2016/12900, 21/1/2021).
14. Somut olayda başvurucu, yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle taşınmazda tasarrufta bulunamadığını ileri sürmüştür. Taşınmazın taraflar arasında davaya konu olması tasarruf yetkisinin kısıtlandığının kabulü için tek başına yeterli gerekçe olmayıp başvurucunun taşınmazın davalı olmasından ve bu davanın uzun sürmesinden dolayı mülkiyet hakkının sağladığı hangi hak ve yetkileri kullanamadığını ortaya koyması gerekir ancak başvurucu, taşınmaz üzerine ihtiyati tedbir veya ihtiyati haciz gibi geçici hukuki koruma tedbirlerinden birinin konulması nedeniyle taşınmazdaki bazı yetkileri kullanamadığını iddia etmemiştir. Bunun yanında taşınmazın niteliği hakkında bir beyanda bulunmamış, taşınmazın tarla, arsa, konut veya işyeri olarak kullanılıp kullanılmadığını açıklamamış, hangi nedenle taşınmazdaki tasarruf yetkisinin kısıtlandığını ortaya koymamıştır. Dolayısıyla Cemal Günsel kararında yer verilen ilkelerden ayrılmayı gerektiren bir durum yoktur. Başvurucunun bireysel başvuru kapsamındaki haklarının ne şekilde ihlal edildiğini ve buna ilişkin gerekçeleri ve delillerini açıklamadığı anlaşıldığından iddiaların temellendirilmemiş şikâyet mahiyetinde olduğu değerlendirilmiştir.
15. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
III. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 18/12/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.