logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Ali Muhcu ve diğerleri [1. B.], B. No: 2020/36607, 18/12/2024, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

ALİ MUHCU VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2020/36607)

 

Karar Tarihi: 18/12/2024

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Recai AKYEL

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

Yılmaz AKÇİL

Raportör

:

Olcay ÖZCAN

Başvurucular

:

1. Ali MUHCU

 

 

2. Hanife KURU

 

 

3. Hasan MUHCU

 

 

4. Hava KURU

 

 

5. Meryem MUHÇU

 

 

6. Mustafa MUHCU

 

 

7. Hüseyin MUHCU

Vekili

:

Av. Feyzi YAVUZ

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru; imar uygulaması sırasında bedele dönüştürülen pay karşılığının düşük belirlenmesi, bedelin ödenmemesi ve enflasyon karşısında değer kaybına uğratılması nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Başvurucuların murisi M.M. İstanbul'un Kartal ilçesi Soğanlık Mahallesi'ndeki taşınmazda hisseli maliktir. Başvurucunun taşınmazda 955 m² hissesi vardır.

3. Kartal Belediye Başkanlığı (İdare) tarafından yapılan imar uygulaması ile muris hissesinden 217,40 m² düzenleme ortaklık payı olarak kesilmiştir. Kalan 737,60 m²nin bir bölümü iki ayrı parsele verilmiş, geriye kalan 126,97 m² ise 380,91 TL olarak bedele çevrilmiştir.

4. Başvurucular, bedele çevrilen 126,97 m²lik kısım için takdir edilen 380,91 TL'nin çok düşük olduğunu ve bu bedelin ödenmediğini ileri sürerek 29/4/2013 tarihinde İdare aleyhine İstanbul Anadolu 20. Asliye Hukuk Mahkemesinde (Asliye Hukuk Mahkemesi) dava açmıştır. Başvurucular bu davada, bedele çevrilen hissenin dava tarihi itibarıyla rayiç değerinin tespit edilmesini ve aradaki farkın faiziyle birlikte İdareden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

5. Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan keşif sonrası düzenlenen bilirkişi raporunda dava tarihi itibarıyla bedele çevrilen hissenin birim değerinin 1.250 TL/m² olduğu ve bedele çevrilen 126,97 m² yer için takdir edilen bedelin 158.331,59 TL artırılması gerektiği belirlenmiştir.

6. Asliye Hukuk Mahkemesi 14/4/2016 tarihinde davanın kabulüne, bedele çevrilen 126,97 m² yer için takdir edilen bedelin 158.331,59 TL artırılmasına ve 158.331,59 TL'nin 29/4/2013 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle İdareden tahsiline ve eşit olarak başvuruculara verilmesine karar vermiştir.

7. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından verilen karar, Yargıtay 5. Hukuk Dairesince (Yargıtay Dairesi) dava sırasında yürürlüğe giren 20/8/2016 tarihli ve 6745 sayılı Yatırımların Proje Bazında Desteklenmesi ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un hükümlerine göre bilirkişi raporu alınması gerektiği gerekçesiyle bozulmuştur.

8. Bozmaya uyan Asliye Hukuk Mahkemesi, bilirkişiden ek rapor almıştır. 24/4/2019 tarihli ek bilirkişi raporunda, 6745 sayılı Kanun'un 35. maddesi ile 4/11/1983 tarihli ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'na eklenen geçiçi 12. maddenin birinci fıkrasında yer alan ''24/02/1984 tarihli ve 2981 sayılı İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6785 sayılı İmar Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun hükümlerine göre yapılan imar uygulamalarından doğan idarelerin taraf olduğu her türlü alacak ve bedel artırım davalarında taşınmazın değeri; uygulamanın tapuda tescil edildiği tarih değerlendirme tarihi olarak esas alınmak ve o tarihteki nitelikleri gözetilmek suretiyle tespit edilir. Tespit edilen bu bedel, Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi tablosu esas alınmak suretiyle dava tarihi itibariyle güncellenir ve ortaya çıkan gerçek bedel hak sahibine ödenir.'' ve aynı maddenin ikinci fıkrasında yer alan ''Bu Kanunun geçici 6 ncı maddesinin üçüncü, yedinci, sekizinci ve onbirinci fıkra hükümleri, bu madde kapsamındaki davalar ve icra takipleri için de uygulanır. Devam eden dava ve icra takipleri ise, bu madde hükümlerine göre sonuçlandırılır.” hükümlerinin bulunduğu ve hesaplamanın anılan kanuna uygun yapıldığı ifade edilmiştir. Buna göre imar uygulamasının tapuya tescil tarihi olan 1/6/1999 tarihinde m² fiyatının 45 TL ve 126,97 m²lik kısmın bedelinin 5.713,65 TL olduğu, Türkiye İstatistik Kurumu yurt içi üretici fiyat endeksi (Yİ-ÜFE) esas alındığında dava tarihi olan 29/4/2013'te güncellenmiş tutarın ise 57.405,04 TL olacağı belirtilmiştir.

9. Asliye Hukuk Mahkemesi 25/6/2019 tarihinde davanın kabulüne, 57.405,04 TL'nin dava tarihi olan 29/4/2013 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte İdareden tahsiline karar vermiştir.

10. Taraflarca yapılan temyiz başvurularını inceleyen Yargıtay Dairesi 23/1/2020 tarihinde aleyhe vekâlet ücretini kaldırmak suretiyle kararı düzelterek onamıştır. Yapılan karar düzeltme talebini 2942 sayılı Kanun'un 14. maddesinin üçüncü fıkrası gereği miktar yönünden karar düzeltme kanun yolunun kapalı olduğu gerekçesiyle reddetmiştir.

11. Başvurucular, nihai hükmü 20/10/2020 tarihinde öğrendikten sonra 13/11/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur. Başvuru, süresi içinde yapılmıştır.

12. Komisyonlar Başraportörlüğü 2/1/2021 tarihinde başvurucu Fatma Türkmen tarafından yapılan başvurunun kişi yönünden ayrılmasına ve ayrılan dosyanın 2021/1431 başvuru numarasına kaydedilmesine karar vermiştir.

13. Birinci Bölüm Üçüncü Komisyon 19/10/2023 tarihinde başvurunun makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiası yönünden başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna, mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiası yönünden ise kabul edilebilirlik hususunun karara bağlanmasının Bölüm kararını gerektirmesi nedeniyle Bölüme gönderilmesine karar vermiştir.

II. DEĞERLENDİRME

14. Başvurucular, geriye dönük düzenlemelerin hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmadığını ve ilk karardaki değerleme yönteminin değiştirilmesi nedeniyle fahiş oranda zarara uğratıldığını, bedelin ödenmediğini ve enflasyon karşısında değer kaybına uğratıldığını iddia etmiştir. Bu gerekçelerle adil yargılanma ve mülkiyet haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

15. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde, hüküm altına alınan bedelin bireysel başvuru tarihinden sonra ödenmesi nedeniyle başvurucuların mağdur sıfatının değerlendirilmesi gerektiği ve munzam zarardan kaynaklanan tazminat davası açmaları mümkün olduğundan başvuru yollarının tüketilip tüketilmediğinin dikkate alınması, ayrıca Anayasa Mahkemesi içtihatları ve somut olayın kendine özgü koşullarının dikkate alınarak inceleme yapılması gerektiği belirtilmiştir.

16. Başvurucular; Bakanlık görüşüne karşı sundukları beyanda, haciz hakkı sınırlı olduğu için tahsil yapamadıklarını, İdarenin ödeme için faizlerden vazgeçme şartı araması nedeniyle alacağı indirimli olarak 31/3/2022 tarihinde tahsil edebildiklerini ancak bu bedelin gerçek zararı karşılamaktan uzak olduğunu beyan etmiştir. İdare ile yaptıkları protokolün icra dosyasıyla sınırlı olduğunu ve bireysel başvurunun takibe yansımayan kısımla ilgili olduğunu belirtmiştir.

17. Başvuru, mülkiyet hakkı kapsamında incelenmiştir.

A. Bedelin Düşük Belirlenmesi Nedeniyle Mülkiyet Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

18. Başvurucular, değerleme yönteminin değiştirilmesi nedeniyle bedelin düşük belirlendiğinden yakınmıştır.

19. Somut olayda başvurucuların murisine ait olduğu anlaşılan taşınmaz hissesinin mülk teşkil ettiği hususunda kuşku yoktur. Ayrıca İdarenin bu hissenin uyuşmazlık konusu olan 126,97 m²lik kısmını bedele dönüştürmesinin mülke müdahale niteliğinde olduğu da anlaşılmıştır. Söz konusu müdahalenin devletin negatif yükümlülükleri kapsamında, mülkiyetten barışçıl yararlanma hakkına saygıya ilişkin genel kural çerçevesinde incelenmesi uygun bulunmuştur.

20. Uyuşmazlığa konu müdahalenin 3/5/1985 tarihli ve 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 18. maddesine dayanılarak yapıldığı, dolayısıyla şeklî anlamda bir kanun hükmünün olduğu anlaşılmıştır. Bu kanun hükmünün müdahaleye ilişkin yeterince erişilebilir ve öngörülebilir olduğu açıktır. Yapılan imar düzenlemesinin kentlerde düzenli yerleşimin sağlanmasına yönelik meşru bir amacının olduğu değerlendirilmiştir. Üzerinde durulması gerekli mesele, yapılan müdahale ile başvuruculara yüklenen külfetin uygun bir tazminat ödenmesi suretiyle giderilip giderilmediğidir. Dolayısıyla kanuni dayanağı ve meşru amacının olduğu değerlendirilen müdahalenin ölçülü olup olmadığı tespit edilerek sonuca varılacaktır.

21. Somut olayda kamu makamlarının ödenecek bedelin belirlenmesine ilişkin yöntem hakkında geniş bir takdir haklarının bulunduğunu vurgulamak gerekir. Üzerinde durulması gerekli mesele, bu yöntemin ortaya çıkardığı sonucun başvurucular için ağır bir külfete yol açıp açmadığıdır.

22. İmar uygulaması nedeniyle başvurucuların murisine ait 126,97 m² hisse 380,91 TL olarak bedele çevrilmiştir. Başvurucuların bedelin düşük olduğu ve ödenmediği gerekçesiyle açtığı davada hissenin birim değeri dava tarihi olan 29/4/2013'e göre 1.250 TL/m² ve artırılması gerekli bedel 158.331,59 TL olarak tespit edilmiştir. Dava bu bedel üzerinden kabul edilmiş ancak Yargıtay Dairesi dava sırasında yürürlüğe giren 6745 sayılı Kanun'un hükümlerine göre bilirkişiden yeniden rapor alınması gerektiğini ifade etmiş ve kararı bozmuştur. Bozma sonrasında 6745 sayılı Kanun'un hükümlerine uygun şekilde bedel artırım davalarında taşınmazın değeri uygulamanın tapuya tescil edildiği 1/6/1999 tarihine ve o tarihteki niteliklerine göre hesap edilmiş, m² fiyatının 45 TL ve 126,97 m²lik kısmın bedelinin 5.713,65 TL olduğu belirlenmiş, ayrıca tespit edilen bu bedel Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan Yİ-ÜFE tablosu esas alınmak suretiyle dava tarihine göre güncellenmiş ve 57.405,04 TL olarak belirlenmiştir. Belirlenen bu bedel Asliye Hukuk Mahkemesi ve Yargıtay tarafından da uygun bulunmuştur.

23. İlk hesaplanan bedel ile sonradan hesap edilen bedel arasında ortaya çıkan fark, tek başına bu bedelin etkili bir giderim sağlama kapasitesi olmadığını ortaya koymaya yeterli değildir. Bir başka deyişle kamu makamlarınca getirilen hesaplama yöntemi her durumda aleyhe sonuç ortaya çıkarmamaktadır. Kaldı ki kamu makamları, tazminat miktarının belirli ve objektif kurallar çerçevesinde hesaplanmasını sağlayacak bir düzenleme yapmış ve tespit edilen bu bedele de dava tarihine kadar Yİ-ÜFE farkının eklenmesi suretiyle enflasyonun etkilerini azaltacak tedbirler almıştır. Dolayısıyla başvurucuların murisine ait olan 126,97 m²lik kısım için davanın açıldığı 29/4/2013 tarihine göre 57.405,04 TL olarak bedel belirlenmesi ve yasal faizi ile başvuruculara ödenmesine karar verilmesi suretiyle belirlenen yöntemin başvurucuların mülkiyet hakkına yapılan müdahaleye dair elverişli bir giderim sağlama kapasitesi olduğu değerlendirilmiştir. Başvurucuların tahsil edilen bedelin hangi nedenle ölçüsüz olduğu hususunda açıklama yapmadıkları ve herhangi bir sebep bildirmedikleri dikkate alındığında müdahalenin başvuruculara şahsi olarak aşırı külfet yüklemediği ve müdahalenin meşru amacının dayandığı kamu yararı ile başvurucuların mülkiyet hakkının korunması arasındaki adil dengenin bozulmadığı kanaatine varılmıştır.

24. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

B. Bedelin Ödenmemesi ve Enflasyon Karşısında Değer Kaybına Uğratılması Nedeniyle Mülkiyet Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

25. Başvurucular, bedelin ödenmediğini ve enflasyon karşısında değer kaybına uğratıldığını iddia etmiştir.

26. Genel olarak bir hakkın öngörüldüğü amaç dışında ve başkalarını zarara sokacak şekilde kullanılmasının hukuk düzenince himaye edilmeyeceğini ifade eden hakkın kötüye kullanılmasının bireysel başvuru alanında özel olarak ele alındığı açıkça görülmektedir. Bu bağlamda bireysel başvuru usulünün amacına açıkça aykırı olan ve mahkemenin başvuruyu gereği gibi değerlendirmesini engelleyen davranışların başvuru hakkının kötüye kullanılması olarak nitelendirilmesi mümkündür (S.Ö., B. No: 2013/7087, 18/9/2014, § 28; Mehmet Güven Ulusoy [GK], B. No: 2013/1013, 2/7/2015, § 31). Bu kapsamda özellikle mahkemeyi yanıltmak amacıyla gerçek olmayan maddi vakıalara dayanılması veya bu nitelikte bilgi ve belge sunulması, başvurunun değerlendirilmesi noktasında esaslı olan bir unsur hakkında bilgi verilmemesi, başvurunun değerlendirilmesi sürecinde vuku bulan ve söz konusu değerlendirmeyi etkileyecek nitelikte yeni ve önemli gelişmeler hakkında mahkemenin bilgilendirilmemesi suretiyle başvuru hakkında doğru bir kanaat oluşturulmasının engellenmesi, medeni ve meşru eleştiri sınırları saklı kalmak kaydıyla bireysel başvuru amacıyla bağdaşmayacak surette hakaret, tehdit veya tahrik edici bir üslup kullanılmasıyla söz konusu başvuru yolu kapsamında ihlalin tespiti ile ihlal ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına ilişkin amaçla bağdaşmayacak surette içeriksiz bir başvuruda bulunulması durumunda başvuru hakkının kötüye kullanıldığı kabul edilebilecektir (S.Ö., § 29; Mehmet Güven Ulusoy, § 32).

27. Somut olayda bireysel başvuru tarihinden sonra başvurucular vekili ile İdare arasında yapılan protokole istinaden alacağın başvurucular vekiline 31/3/2022 tarihinde ödenmiş olduğu ancak başvurucular ve vekilleri tarafından bu ödeme hakkında Bakanlık görüşüne kadar bir bilgi sunulmadığı anlaşılmıştır. Bakanlık tarafından ödeme yapıldığının belirtilerek ödeme dekontunun sunulmasından sonra başvurucular vekilince sunulan cevapta ödemenin yapıldığı ancak bunun zararı karşılamadığı ifade edilmiştir. Borcun süreç içinde kısmen veya tamamen ödenmiş olması başvurucuların mağdur statüsünün değerlendirilmesi bakımından oldukça önem taşır. Ödeme olgusunun değerlendirilmesi sonucunda bazı şikâyetler yönünden başvurucuların mağdur statüsünün sona erdiği sonucuna ulaşılabilecek ve başvurunun düşmesine karar verilebilecektir, ayrıca alacağın enflasyon karşısında değer kaybına uğradığı şikâyetine ilişkin olarak değer kaybının hesaplanabilmesi için ödeme tarihinin tespiti gereklidir. Başvurucular, bireysel başvuru formunda başvuruyla ilgili koşullarda herhangi değişiklik meydana geldiğinde bunu Anayasa Mahkemesine bildireceğini beyan etmelerine rağmen Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 59. maddesinin (5) numaralı fıkrasında belirtilen yükümlülüklerine açıkça aykırı şekilde yukarıda belirtilen olguya ilişkin olarak herhangi bir bildirimde bulunmamıştır.

28. Açıklanan gerekçelerle başvurucuların başvurunun değerlendirilmesi noktasında esaslı olan bir unsur hakkında bilgi vermedikleri, bu süreçte vuku bulan ve söz konusu değerlendirmeyi etkileyecek nitelikteki yeni ve önemli gelişmelerle ilgili olarak Anayasa Mahkemesini bilgilendirmemek suretiyle başvuru hakkında doğru kanaat oluşturulmasını engelledikleri anlaşıldığından başvurunun bu kısmının başvuru hakkının kötüye kullanılması nedeniyle reddine karar verilmesi gerekir.

29. Başvurunun mahiyeti gözetildiğinde 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 51. maddesi ve İçtüzük’ün 83. maddesi uyarınca başvurucular aleyhine disiplin para cezasına hükmedilmesine gerek görülmemiştir.

III. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Bedelin düşük belirlenmesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Bedelin ödenmemesi ve enflasyon karşısında değer kaybına uğratılması nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru hakkının kötüye kullanılması nedeniyle REDDİNE,

C. Yargılama giderlerinin başvurucular üzerinde BIRAKILMASINA 18/12/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(Ali Muhcu ve diğerleri [1. B.], B. No: 2020/36607, 18/12/2024, § …)
   
Başvuru Adı ALİ MUHCU VE DİĞERLERİ
Başvuru No 2020/36607
Başvuru Tarihi 13/11/2020
Karar Tarihi 18/12/2024

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, imar uygulaması sırasında bedele dönüştürülen pay karşılığının düşük belirlenmesi, bedelin ödenmemesi ve enflasyon karşısında değer kaybına uğratılması nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Mülkiyet hakkı İmar Açıkça Dayanaktan Yoksunluk
Başvuru Yollarının Tüketilmemesi
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi