Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Recai AKYEL
|
|
|
Selahaddin MENTEŞ
|
|
|
Muhterem İNCE
|
|
|
Yılmaz AKÇİL
|
Raportör
|
:
|
Ayşe Didem ÖZDEMİR AKCA
|
|
|
Gizem Ceren DEMİR KOŞAR
|
Başvurucular
|
:
|
1. Abdulkadir KARABULUT
|
|
|
2. Mahmut KARABULUT
|
|
|
3. Mazlum KARABULUT
|
Vekili
|
:
|
Av. Gulan Çağın KALELİ KOÇER
|
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, konutta yapılan arama sırasında kolluk görevlilerinin şiddetine maruz kalınması ve olay hakkında etkili ceza soruşturması yürütülmemesi nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Başvurucular Abdulkadir Karabulut ile Mazlum Karabulut kardeştir ve başvurucu Mahmut Karabulut’un çocuklarıdır.
3. Başvurucuların birlikte yaşadıkları yakınları A.K. hakkında hırsızlık suçundan yürütülen ceza soruşturması kapsamında başvurucuların Diyarbakır Kayapınar’daki evlerinde şüpheli şahısların yakalanarak gözaltına alınması, suça konu eşyaların bulunması için 18/2/2020 tarihinde04.00-09.00 saatleri arasında arama yapılmasına karar verilmiştir.
4. Arama işlemini gerçekleştiren polis memurları, başvurucu Mahmut Karabulut ve hazirun A.A. ile E.K.nın imzaladığı tutanakta olaylar şöyle ifade edilmiştir:
i. Arama kararı uyarınca Özel Harekât unsurları ile birlikte saat 05.00 sıralarında adrese intikal edilmiş, çevre güvenliği alındıktan sonra kapının çalınmasına rağmen açılmaması üzerine kapı koçbaşı ile kırılarak eve girilmiş, başvurucular Mazlum Karabulut ile Abdülkadir Karabulut’un polislerin içeri girmelerine engel olmaya çalışmaları üzerine kademeli olarak kuvvet kullanılarak kişiler etkisiz hâle getirilmiştir.
ii. Başvurucu baba Mahmut Karabulut’un kendini sağa sola vurarak zarar vermesi üzerine 112 ekipleri çağrılmış ve diyaliz hastası olduğunu beyan etmesiüzerine başvurucu Mahmut Karabulut hastaneye gönderilmiştir.
iii. Yapılan aramada şüpheli ele geçirilememiş, suç eşyasına rastlanmamıştır.
iv. Adli muayene raporu aldırılması ve direnme suçundan işlem yapılması için Mazlum ve Abdülkadir Karabulut ile birlikte polis merkezine intikal sağlanmıştır.
5. Başvurucu Abdulkadir Karabulut polis merkezinde verdiği beyanında olayı şöyle anlatmıştır:
i. Olay günü saat 05.00 sıralarında ablası Z.K. kendisini uyandırmış, polislerin eve doğru geldiğini söylemiştir. Polisler kapıyı çalmadan "polis" diye seslenerek kapıyı kırarak içeri girmiştir.
ii. Başvurucu, ellerini iki yana açarak evde hasta olduğunu söylemiştir. Polisler arama kararına ilişkin bilgi vermeden başvurucuyu darbetmeye başlamış, yerde yatarken kafasına vurmuşlardır. Başvurucu, kimlerin vurduğunu görmemiştir çünkü polislerin yüzleri kapalıdır.
iii. Başvurucu, beş dakika boyunca darbedildikten sonra kelepçelenmiştir. Evde arama yapıldıktan sonra polisler tarafından önce hastaneye, sonra polis merkezine götürülmüşlerdir.
6. Başvurucu Mazlum Karabulut polis merkezinde verdiği beyanında olayı şöyle anlatmıştır:
i. Olay günü saat 05.00 sıralarında ablası Z.K. kendisini uyandırmış, polislerin eve doğru geldiğini söylemiştir. Polisler kapıyı çalmadan, kendileri kapıyı açmaya yetişemeden "polis" diye seslenerek kapıyı kırarak içeri girmişlerdir.
ii. Polisler yere yatmalarını söylemiş, yerde yatar hâldeyken kafasına ve yüzüne vurmuşlardır. Hangi polisin vurduğunu görmemiştir. "Burnunu kırarım." diyerek burnuna baskı yapmışlar, ellerini arkadan kelepçelemek için tekme atmışlardır. Kesinlikle polislerin silahını almaya çalışmamışlardır.
iii. Evde arama yapıldıktan sonra polisler tarafından önce hastaneye, sonra polis merkezine götürülmüşlerdir.
7. Başvurucu Mahmut Karabulut polis merkezinde verdiği beyanında olayı şöyle anlatmıştır:
i. Olay günü saat 05.00 sıralarında başvurucu büyük bir gürültüyle uyanmıştır. Odadan çıkıp ne olduğuna baktığında oğullarının polisler tarafından yere yatırılıp dövüldüğünü gömüş, ne yapıyorsunuz dediğinde polislerden biri üzerine gelerek kalkanıyla başvurucuya vurmuş ve başvurucu çekyatın üzerine düşmüştür.
ii. Yaralanması nedeniyle ambulans aranmış, ambulans gelerek kendisini hastaneye götürmüştür.
8. Başvurucular yakını Z.K.nın polis merkezinde bilgi veren sıfatıyla beyanı alınmıştır. Buna göre; Z.K. saat 04.35 sıralarında pencereden polisleri görmüş, kardeşlerini uyandırmıştır. Kardeşleri kapıyı açmaya fırsat bulamadan kapı kırılmış, Abdulkadir Karabulut polislere yardım edeceğini söylemesine rağmen darp edilmiş ve yere yatırılmış, Mazlum Karabulut da darp edilerek yere yatırılmıştır. Baba Mahmut Karabulut yanlarına giderek "Burada ne yapıyorsunuz?" diye sorunca polislerden biri Mahmut Karabulut'u kalkanla itmiş, Mahmut Karabulut çekyatın üzerine düşerek yaralanmıştır. Z.K. ambulans çağırmış, babasıyla birlikte hastaneye gitmiştir.
9. Başvurucu Abdulkadir Karabulut hakkında Selahaddin Eyyubi Hastanesinde saat 06.20'de düzenlenen 18/2/2020 tarihli raporunda “Sağ kaş altı 2x2 cm laserasyon, sağ ön yanda 2x2 cm ekimoz saptandı.” tespiti yapılmıştır.
10. Başvurucu Mazlum Karabulut hakkında Selahaddin Eyyubi Hastanesinde saat 06.20'de düzenlenen 18/2/2020 tarihli raporda "Darp ve cebir izine rastlanmadığı" tespiti yapılmıştır.
11. Başvurucu Mahmut Karabulut hakkında 112 Acil ekiplerince götürüldüğü Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesinde aynı gün saat 06.15’de darp beyanına bağlı olarak rapor düzenlenmiştir. Anılan raporda “Hastanın göğüs üst kısımda 1x1 boyutunda derma abrazyon ve 2 adet 1x1 boyutunda ekimoz mevcut. BTM ile giderilir. Hayati tehlikesi yoktur. Durum bildirir kati hekim raporudur.” tespiti yapılmıştır.
12. Gerçekleştirilen aramadan sonra polis memurları O.D.S. ile S.P. Polis Merkezi Amirliğinde müşteki sıfatıyla 18/2/2020 tarihinde alınan ifadelerinde, aramada başvurucular Abdulkadir Karabulut ve Mazlum Karabulut'un kalkanlara saldırdığını ve silahlarını almak istediğini, Abdulkadir Karabulut’un yaralanmasının yere yatırıldığı sırada sert bir cisme çarpması sebebiyle meydana gelmiş olabileceğini belirterek her iki başvurucudan da şikâyetçi olmuştur. Başvurucular da polis memurlarından şikâyetçi olmuştur.
13. Olay sebebiyle Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı (Başsavcılık) soruşturma başlatmıştır.
14. Soruşturma kapsamında başvurucular hakkında görevi yaptırmamak için direnme, polis memurları O.D.S. ve S.P. hakkında ise kasten yaralama suçlarından 15/6/2020 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiştir. Kararın gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:
“...Şüphelilerin üzerine atılı görevini yaptırmamak için direnme eyleminin TCK 265/1. maddesinde düzenlendiği, bu suçun unsurunun kamu görevlisine karşı onun görevini engellemek amacı ile cebir veya tehdit kullanılmasından ibaret olduğu, suç olarak tanzim edilen fiil, kamu görevlisine müspet yani aktif olarak direnmek fiildir. Menfi olarak direnmek bu madde kapsamına girmez. Mesela zabıtayı görünce kaçmak, araca binmemem için yerlere yatmak, aracın kapsına yapışmak gibi fiiller suç değildir, somut olayda şüphelinin cebir ve tehdit eylemini kolluk kuvvetine icra etmediği, böylelikle suçun gerek maddi unsurunun gerekse kast unsurunun somut olayda oluşmadığı gibi diğer şüphelilerin sözlü olarak direnmeye başladığı, bunun üzerine polis memurlarının yasal işlem yapabilmek için diğer şahıslara karşı ölçülü ve orantılı güç kullanmak durumunda kaldıkları, bu mukavemet sırasında tarafların BTM ile giderilebilecek ölçüde yaralandıkları, kasten yaralandıklarına dair haklarında kovuşturma yapılmasını gerektirecek somut delil bulunmadığı incelenen evraklar kapsamından anlaşılmakla;
Şüpheliler hakkında atılı suçtan açıklanan nedenlerle KAMU ADINA KOVUŞTURMA YAPILMASINA YER OLMADIĞINA... [karar verildi.]"
15. Başvurucuların kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yaptığı itiraz Diyarbakır 2. Sulh Ceza Hâkimliğince 8/9/2020 tarihinde reddedilmiştir.
16. Başvurucular, nihai kararı 16/9/2020 tarihinde öğrendikten sonra 16/10/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
17. Başvurucular 15/6/2020 tarihinde aynı olay sebebiyle arama işlemini yapan polis memurları, arama sırasında hazır bulunan kamu görevlileri, ifade alma işlemini yapan polis amir ve memurları, Elkoyma ve Arama Tutanağı'nı düzenleyen kamu görevlileri ile adli muayeneyi gerçekleştiren Diyarbakır Askerî Hastanesinde görevli hekim hakkında işkence, hakaret, kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma, suçu bildirmeme, mala zarar verme, resmî belgede sahtecilik ve görevi kötüye kullanma suçlarından soruşturma başlatılmasını talep etmiştir.
18. Başsavcılık Diyarbakır Emniyet Müdürlüğüne yazı yazarak Arama ve Yakalama Tutanaklarının, doktor raporlarının ve İfade Tutanaklarının birer örneğini istemiştir.
19. Başsavcılık, yürüttüğü soruşturma kapsamında 3/9/2020 tarihinde polis memurları olarak belirtilen şüpheliler hakkında görevi kötüye kullanma ve hakaret suçlarından kovuşturmaya yer olmadığına dair karar vermiştir. Karar gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:
“...Yürütülen soruşturma kapsamında olayla ilgili düzenlenen tahkikat evraklarının polis merkezinden celp edilip incelendiği, evraklar arasında yer alan 12/02/2020 tarihli tutanakta, görevlilerce çevre güvenliğinden sorumlu [A.A.] ve [E.K.] ile birlikte belirtilen adrese gidildiği, kapının usulune uygun çalındığı ancak kapının açılmaması üzerine koç başı ile kapının kırıldığı, ikamete girildiğinde müştekiler Mazlum Karabulut ve Abdulkadir Karabulut’un direnmesi suretiyle görevlilere engel olması üzerine görevlilere kademeli güç kullanılarak şahısların etkisiz hale getirildiği, şahısların etkisiz hale getirildikten sonra babaları olan Mahmut Karabulut’un kendisini sağa sola vurarak zarar verdiği, bunun üzerine 112 acil servis çağrılarak şahıslara müdehale edildiği, daha sonra hazırun şahıslarla birlikte evde arama yapıldığının görüldüğü,
PVSK’nın 16. maddesi uyarınca görevlilerin kendilerine yapılan saldırıyı bertaraf etmek için kademeli olarak güç kullanabileceği, müştekilerin yaralanmasının niteliği göz önüne alındığında, yaralanmanın direnme esnasında oluşabilecek türden bir yaralanma olduğu, şüpheli polis memurlarının zor kullanma yetkilerini aşarak müştekileri darp ettiklerine dair haklarında kamu davası açılması için yeterli delil elde edilemediği anlaşılmakla,
Olay nedeniyle şüpheliler hakkında KAMU ADINA KOVUŞTURMAYA YER OLMADIĞINA... [karar verildi.]”
20. Başvurucuların şikâyet dilekçesinde belirtikleri hususlarda araştırma yapılmadan karar verildiğini belirterek kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yaptıkları itiraz Diyarbakır 4. Sulh Ceza Hâkimliğince 26/1/2021 tarihinde reddedilmiştir.
21. Başvurucular nihai kararı 2/2/2021 tarihinde öğrendikten sonra 4/3/2021 tarihinde 2021/13406 numaralı bireysel başvuruda bulunmuştur. Başvurucular başvuru formu ekinde 24/2/2020 tarihinde başvurucu Abdulkadir Karabulut’un tetkik ve tedavi için Türkiye İnsan Hakları Vakfına (TİHV) başvurduğunu belirterek 3/3/2021 tarihli değerlendirme raporunu sunmuştur.
22. TİHV Diyarbakır Temsilciliğinin 3/3/2021 tarihli raporunda “24/2/2020 tarihinde yapılan cilt muayenesinde, sağ paryetal bölgede, saçlı deri sınırından sağ göze uzanan bölgede, üst tarafta yoğun kabuklu 3x2x2 ebatlarında kanamalı alan, sağ göz üst bölgede, sağ kaş üstünde, 0,5 cm genişliğinde, 2 cm uzunluğunda suture edilmiş (8 cerrahi dikiş ) kesi, sağ el bileği üst dış kısmında 10 cm uzunluğunda, 0,5 cm genişliğinde faserasyon (yırtık), sol el bileğinde, üst dış kısmında 8 cm uzunluğunda,0,5 cm genişliğinde laserasyon (yırtık), sol dirsek iç tarafta, üst kısımda 1x1 cm abrazyon (sıyrık), sol dirsek iç alt tarafta 3 adet birbirine paralel ve transfer hatta 3x1 cm ebatlarında laserasyon (yırtık), sol occipital bölge alt tarafta, boynun üst dış kısımda 3 adet 1x1 cm ebatlarında abrazyon (sıyrık)” tespitleri yapılmış ve her iki el dorsalinde his kaybı tespit edilmesi nedeniyle radial sinir lezyonu teşhisi konmuştur. Raporun sonuç kısmında ruhsal değerlendirmede tespit edilen uyum bozukluğu tanısının fiziksel ve ruhsal travmaya bağlı olarak oluştuğu kanaati açıklanmıştır.
23. Yapılan haricî nüfus kaydı sorgulaması neticesinde başvurucu Mahmut Karabulut'un 16/3/2021 tarihinde vefat ettiği tespit edilmiştir. Bunun üzerine başvurucu vekilinden bireysel başvuruya mirasçıların devam edip etmeyeceğini on beş gün içinde bildirmesi hususunu içeren 18/11/2024 tarihli müzekkere aynı tarihte başvurucu vekiline tebliğ edilmiş, başvurucu vekili müzekkereye bir cevap vermemiştir.
24. Komisyon, başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.
II. DEĞERLENDİRME
25. 2021/13406 numaralı başvurunun konu ve kişi yönünden hukuki irtibat nedeniyle 2020/33868 numaralı başvuru ile birleştirilmesine karar verilmesi gerekir.
26. Başvurucular kolluk görevlilerinin fiziksel şiddetine uğradıklarını ve şikâyetleri üzerine yürütülen soruşturmalarda da yeterli araştırma yapılmadığını ileri sürmüştür. Başvurucular kolluk görevlileri dinlenilmeden, arama sırasında görev yapan polis memurları tespit edilmeden ve adli muayene yapılmadığına ilişkin iddiaları incelenmeden kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğini belirterek kötü muamele yasağının ihlal edildiğinden şikâyet etmiştir. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde; Başsavcılık tarafından vakıaya ve nitelendirmeye dair ulaşılan sonuçtan ayrılmayı gerektirir maddi ve hukuki bir nedenin olmadığı, başvurucuların iddiaları üzerine Cumhuriyet savcısının kendisinden beklenen oranda büyük bir titizlikle ve süratle hareket ettiği, atılması gereken her türlü adımı attığı, iddiaların gerçekliğini ortaya çıkarmak hedefiyle her türlü ve objektif delillerin temini cihetine gittiği, başvurucuların soruşturmaya dahlinin sağlandığı ve elde edilen delil ve bilgilerin kapsamlı ve nesnel bir analizi ile neticeye ulaşıldığı, usul yükümlüğünün gereğinin özenle yerine getirildiği bildirmiştir. Başvurucular, Bakanlık görüşüne karşı ikinci başvuruya konu edilen soruşturmada şüphelilerin kimliklerinin araştırılmadığını, şüphelilerin dinlenilmeyip polis memurlarının dinlenildiği, diğer soruşturmada müşteki şüpheli sıfatlarının bulunduğunu, bu soruşturmanın temelini görevi yaptırmamak için direnme suçunun oluşturduğunu, sundukları dilekçe üzerine başlatılan soruşturmada polis memurlarının kimliklerinin tespit edilmediğini belirterek beyanda bulunmuştur.
A. Başvurucu Mahmut Karabulut Yönünden
27. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 80. maddesinin (1) numaralı fıkrası gereğince, feragat etme, başvurunun takipsiz bırakılması, ihlalin ve sonuçlarının ortadan kalkmış olması veya başvurunun incelenmesinin sürdürülmesini haklı kılan bir neden görülmemesi hâlinde düşme kararı verilebilir. Anılan hüküm kapsamında kalan başvuruda, Anayasa'nın uygulanması, yorumlanması, temel hakların kapsamının ve sınırlarının belirlenmesi ya da insan haklarına saygının gerekli kıldığı hâllerin de bulunmadığı görülmüştür (benzer yöndeki karar için bkz. Elberan Vural ve diğerleri [GK], B. No: 2018/30235, 29/9/2022).
28. Başvurucunun başvuru yaptıktan sonra vefat ettiği, yapılan bildirime rağmen başvurunun devamı yönünde bir talebin olmadığı ve başvurunun incelenmesinin sürdürülmesini haklı kılan bir nedenin de kalmadığı anlaşılmıştır. Bu sebeple başvurucu Mahmut Karabulut yönünden başvurunun düşmesine karar verilmesi gerekir.
B. Başvurucu Mazlum Karabulut Yönünden
29. İspat külfetinin devlete geçtiği durumlar olmadığında kötü muameleye uğramaları nedeniyle mağdur olduklarını ileri süren kişiler, kötü muamele yasağı kapsamına giren ağırlıkta bir muamele görmüş olabileceklerini gösteren emare ve delilleri -haklı bir gerekçeleri olmadığı sürece- zamanında yetkili makamlara sunma konusunda özenli davranmakla yükümlüdür. Olgulara dayanmayan yetersiz açıklamalar, iddiaların deliller ile desteklenmemesi hatta kimi zaman delillerin uyumsuzluğu veya kötü muamelenin yapıldığı yer, zaman ve diğer konulardaki çelişkili ifadeler gibi hususlar kötü muamelenin gerçekliğini şüpheye düşürür. Bu durumda iddianın savunabilir olduğundan, dolayısıyla bu iddialara ilişkin derhâl resmî bir soruşturma başlatılması gerekliliğinden söz edilemez. Kaldı ki iddialarını güçlü bir dayanakla birlikte yetkili merciler nezdinde dile getirmemeleri hâlinde mağdur olduğunu ileri süren kişilerin etkili bir soruşturma yürütülmesine ilişkin meşru (haklı) bir beklentiye girebileceklerinin söylenebilmesi mümkün değildir (Beyza Metin [1. B.], B. No: 2014/19426, 12/12/2018, §§ 45-47).
30. Başvurucu, kolluk görevlilerinin fiziki şiddetine maruz kaldığını iddia etmiştir. Başvurucu; başvuruya konu edilen soruşturma kapsamında alınan ifadesinde kafasına ve yüzüne vurulduğunu, burnuna baskı yapıldığını, kendisine kelepçe takmak için tekme atıldığını öne sürmüştür. Bu nitelikteki eylemler, insan vücudunda iz bırakabilecek eylemlerdir.Ne var ki başvurucu hakkında düzenlenen adli muayene raporunda herhangi bir bulgudan söz edilmemiştir. Başvurucu, yaralanmalarını gösterir nitelikte başka bir sağlık raporu da sunmamıştır. Bu nedenle başvurucunun kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddiasının savunulabilir olmadığı sonucuna varılmıştır.
31. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
C. Başvurucu Abdulkadir Karabulut Yönünden
32. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan kötü muamele yasağının Abdulkadir Karabulut yönünden ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
33. Anayasa’nın 17. maddesi -“Devletin temel amaç ve görevleri” kenar başlıklı 5. maddedeki genel yükümlülükle birlikte yorumlandığında- bireyin bir devlet görevlisinin hukuka aykırı ve Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasını ihlal eden bir muamelesine uğradığına ilişkin savunulabilir iddiası hakkında etkili bir soruşturma yürütülmesini gerektirir. Kötü muamelenin kasten yapıldığının ileri sürüldüğü durumlarda iddia hakkında ivedilikle bir ceza soruşturması başlatılmalıdır. Şikâyet olmadığında bile kişiye kötü muamelede bulunulduğuna ilişkin yeterince açık belirtiler varsa konuyla ilgili bir ceza soruşturması açılmalıdır. Ceza soruşturmasının Anayasa’nın 17. maddesinin gerektirdiği şekilde etkili olduğunun kabul edilebilmesi için soruşturmayı yürüten kişiler olaya karışan kişilerden bağımsız olmalı, soruşturmada olayı aydınlatabilecek ve sorumluların belirlenmesini sağlayabilecek tüm deliller toplanmalıdır. Dahası soruşturma süreci gerektiği ölçüde kamu denetimine açık olmalı, mağdur soruşturmaya etkili şekilde katılabilmeli ve soruşturmada makul bir özen ve süratle hareket edilmelidir. Yetkililer, soruşturmayı sonlandırmak için aceleci davranmamalı ve temelden yoksun sonuçlara dayanmamalıdır (Tahir Canan [1. B.], B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 25; Cezmi Demir ve diğerleri [1. B.], B. No: 2013/293, 17/7/2014, §§ 111, 112, 114-117; Ali Rıza Özer ve diğerleri [GK], B. No: 2013/3924, 6/1/2015, §§ 101-103). Ayrıca soruşturma sonunda verilen karar, kullanılan gücün gerekliliği ve orantılılığıyla ilgili bir değerlendirme içermelidir (bazı değişikliklerle birlikte bkz. Cebrail Bektaş ve Yüksel Şahin [2. B.], B. No: 2015/4787, 25/9/2019, § 64).
34. Başvurucuların arama kararının icrası sırasında yaralandıkları, hastane tarafından düzenlenen 18/2/2020 tarihli adli muayene raporlarından anlaşılmaktadır. Arama işlemini gerçekleştiren polis memurları tarafından düzenlenen ve altında hazirun A.A. ve E.K. ile başvurucu (merhum) Mahmut Karabulut’un da imzası bulunan tutanağa göre başvurucu Abdulkadir Karabulut'un polislerin eve girmelerine engel olmak istemesi nedeniyle kendisine kademeli ve orantılı şekilde güç kullanılmıştır. Başvurucu Abdülkadir Karabulut başvuruya konu edilen ceza soruşturması kapsamında verdiği ifadesinde beş dakika boyunca dövüldüğünü ama kendisini döveni görmediğini ifade etmiştir. Tutanak ile başvurucunun iddialarının birbiriyle uyumlu olmadığı görülmüştür. Bu durumda olayın gerçekleşme koşullarının tespiti için arama işlemi sırasında hazır bulunan A.A. ve E.K. ile olay sırasında evde bulunan diğer kişilerin beyanlarının alınması gerektiği açıktır. Soruşturma dosyasından bu kişilerin beyanlarının alınmadığı anlaşılmaktadır. Ayrıca arama işlemini icra eden polislerden yalnızca ikisinin beyanı alınmış, diğer polis memurların ifadelerinin alınması konusunda çaba gösterilmemiştir. Yine 15/6/2020 tarihli kovuşturmaya yer olmadığına dair kararda, başvurucununpolis memurlarına sözlü olarak direndiği kabul edilmişse de bu direnişe ve direnişe karşı kullanılan gücün ne olduğuna dair bir açıklama yapılmamıştır.
35. Açıklanan gerekçelerle kötü muamele yasağının usul boyutunun ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.
36. Kötü muamele yasağının maddi boyutunun ihlal edildiği iddialarının incelenebilmesi için olayı çevreleyen maddi koşullar, inceleme yapmaya olanak verecek şekilde aydınlatılmalıdır. Olayın aydınlatılması ise ihlal iddiaları ile ilgili etkili bir soruşturma yapılmasına bağlıdır. Başvuruya konu olayda olayı çevreleyen koşullar yeterince aydınlatılmadığından bu aşamada kötü muamele yasağının maddi boyutu yönünden inceleme yapılması mümkün görülmemiştir.
III. GİDERİM
37. Başvurucular; ihlalin tespiti, yeniden yargılama yapılması ile 100.000 TL maddi ve 300.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
38. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden soruşturma yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği soruşturma mercilerinin yapması gereken iş, yeniden soruşturma işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2) [1. B.], B. No: 2016/12506, 7/11/2019,§§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).
39. Öte yandan hak ihlali kararından Anayasa Mahkemesinin soruşturmanın sonucuyla ilgili olarak bir tutum sergilediği sonucu çıkarılmamalıdır. Anayasa Mahkemesince verilen hak ihlali kararı, varılan sonuçtan bağımsız olup soruşturmanın şüpheli kişi veya kişiler hakkında kamu davası açılması gerektiği anlamına gelmemektedir. Kural olarak soruşturmanın her aşamasında olduğu gibi ihlalin sonuçlarını gidermek üzere yapılacak yeniden yapılacak soruşturma sonunda da delillerin soruşturmayla ilişkisini kurma ve bunları değerlendirip sonuç çıkarma yetkisi ilgili soruşturma makamına aittir.
40. Ayrıca başvurucu Abdulkadir Karabulut'a manevi zararı karşılığında 115.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir. Başvurucu, maddi zarara ilişkin olarak bilgi/belge sunmadığından maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.
IV. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvuruların BİRLEŞTİRİLMESİNE,
B. 1. Başvurucu Mahmut Karabulut yönünden başvurunun DÜŞMESİNE,
2. Başvurucu Mazlum Karabulut yönünden kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
3. Başvurucu Abdülkadir Karabulut yönünden kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
C. Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında güvence altına alınan kötü muamele yasağının usul boyutunun başvurucu Abdülkadir Karabulut yönünden İHLAL EDİLDİĞİNE,
D. Kararın bir örneğinin kötü muamele yasağının usul boyutunun ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden soruşturma yapılmak üzere Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığına GÖNDERİLMESİNE, (Sor. No: 2020/18771, Sor. No: 2020/23249),
E. Abdülkadir Karabulut’a net 115.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
F. 934,5 TL harç ve 30.000 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 30.934,5 TL yargılama giderinin başvurucu Abdülkadir Karabulut’a ÖDENMESİNE, diğer başvurucuların yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,
G. Ödemelerin kararın tebliğini takiben başvurucu Abdülkadir Karabulut'un Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
H. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 16/4/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.