logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Ahu Doğan ve diğerleri [1.B.], B. No: 2020/3455, 16/5/2024, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

AHU DOĞAN VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2020/3455)

 

Karar Tarihi: 16/5/2024

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

İrfan FİDAN

 

 

Yılmaz AKÇİL

Raportör

:

Kemal ÖZEREN

Başvurucular

:

1. Ahu DOĞAN

 

 

2. Ayşe AÇIK

 

 

3. Faruk DOĞAN

 

 

4. Kamil DOĞAN

 

 

5. Saliye DOĞAN

Başvurucular Vekili

:

Av. Feray DURAN

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru; atama işleminin iptali talebiyle açılan davanın reddedilmesi nedeniyle özel hayata saygı hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Birinci başvurucu, Mersin ilinde bulunan Silifke M Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda infaz ve koruma memuru olarak görev yapmakta iken aynı yerde görevli infaz ve koruma başmemuru M.S. ile görev mahallinde genel ahlak ve edep dışı davranışlarda bulunduğundan bahisle 4/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125. maddesinin birinci fıkrasının (B) bendinin (ı) alt bendi uyarınca 18/3/2013 tarihinde kınama cezasıyla cezalandırılmıştır.

3. Anılan işlemin iptali talebiyle açılan davada Adana 1. İdare Mahkemesi 14/10/2014 tarihli kararıyla dava konusu işlemin iptaline karar vermiştir. Kararın gerekçesinde disiplin soruşturmasını yapmakla görevlendirilen soruşturmacının daha sonra disiplin amiri sıfatıyla ceza verdiği ve bu durumun objektiflik ve tarafsızlık ilkesine uygun olmadığı belirtilmiştir. Tarafların bu karara yönelik itirazı Adana Bölge İdare Mahkemesinin 4/6/2015 tarihli kararıyla reddedilmiştir.

4. Bu karardan sonra iptal kararının gerekçesine uygun olarak tekrar disiplin soruşturması başlatılmış ve başvurucunun bu kez 25/12/2014 tarihli işlemle kınama cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir. İşlemin iptali talebiyle açılan davada Adana 2. İdare Mahkemesi 17/5/2016 tarihli kararıyla dava konusu işlemin iptaline karar vermiştir. Kararın gerekçesinde, disiplin soruşturma raporu içeriğindeki bazı personelin disiplin soruşturmasına konu olayla ilgili duyumları olduğu yolundaki ifadelerinin dışında raporda başkaca herhangi bir somut bilgi ve belge bulunmadığı belirtilmiştir. Başvurucu hakkındaki iddiaların sübuta ermediği vurgulanarak kimliği belirlenemeyen bir ihbar dilekçesi üzerine başlatılıp yeterli kanıt bulunmayan iddia nedeniyle başvurucuya kınama cezası verilmesine ilişkin işlemin hukuka uygun olmadığı sonucuna varılmıştır. Bu karara karşı yapılan itiraz Konya Bölge İdare Mahkemesi 3. İdari Dava Dairesince 24/5/2017 tarihinde reddedilmiştir.

5. Öte yandan söz konusu disiplin cezasının tesis edilmesine müteakip başvurucu Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü (İdare) tarafından 25/6/2013 tarihinde bulunduğu kurumda görevine devamının uygun görülmediğinden bahisle Adana ilinde bulunan Karataş Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna naklen atanmıştır.

6. Başvurucu bu işlemin iptali talebiyle Mersin 2. İdare Mahkemesinde (İdare Mahkemesi) dava açmıştır. Dava dilekçesinde başvurucu, atama işlemine dayanak olarak gösterilen kınama cezasının bir iftira sonucunda verildiğini vurgulayarak atama işleminin hukuka aykırı olduğunu belirtmiştir.

7. İdare Mahkemesi 5/6/2014 tarihinde davanın reddine karar vermiştir. Kararın gerekçesinde, başvurucunun disiplin soruşturmasına konu olan fiillerinin niteliği, görev yerinin disiplin kurallarının sıkı sıkıya uygulanmasını gerektirecek konumu, iddianın niteliği açısından başvurucunun görev yapmasının kendisi açısından da kamu hizmetlerini olumsuz yönde etkileyeceği hususu vurgulanarak atama işleminin kamu yararı ve hizmet gerekleri çerçevesinde gerçekleştirildiği sonucuna ulaşılmıştır.

8. Başvurucu bu karara karşı temyiz başvurusunda bulunmuştur. Temyiz dilekçesinde başvurucu dava dilekçesindeki beyanlarını tekrar etmekle beraber atama işlemine dayanak olan disiplin cezasına ilişkin devam eden davanın sonucu beklenmeden karar verildiğini ifade ederek İdare Mahkemesi kararının yürütmesinin durdurulmasını ve bozulmasını talep etmiştir.

9. Danıştay Beşinci Dairesi (Daire) 24/12/2014 tarihinde dava konusu işlemin ve İdare Mahkemesi kararının yürütmesinin durdurulmasına karar vermiştir. Kararda başvurucunun atama işlemine dayanak olan disiplin cezasına ilişkin soruşturma raporunda, başvurucunun fiilinin sabit olduğuna yönelik somut bilgi ve belgenin bulunmadığı, kimliği belirlenemeyen bir ihbar dilekçesi üzerine başlatılıp yeterli kanıt bulunmayan iddia nedeniyle başvurucunun görevinden alınıp başka bir komisyon emrine atanmasının hukuka aykırı olduğu belirtilmiştir.

10. Akabinde Daire temyiz başvurusuna konu işin esasını incelemiş ve 11/2/2019 tarihinde İdare Mahkemesi kararının usule ve hukuka uygun olduğu, temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenlerin kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmediği gerekçesiyle temyiz başvurusunun reddine ve İdare Mahkemesi kararının onanmasına karar vermiştir.

11. Başvurucu bu kararın düzeltilmesi talebinde bulunmuştur. Dilekçede başvurucu, disiplin cezasına ilişkin işlemin Adana 1. İdare Mahkemesi tarafından iptal edildiğini ve bu kararın kesinleştiğini, ayrıca Dairenin 24/12/2014 tarihli atama işleminin yürütmesinin durdurulmasına ilişkin kararında anılan işlemin hukuka aykırı olduğu hususu tespit edilmiş olmasına rağmen 11/2/2019 tarihli kararında bu tespitle çelişecek şekilde İdare Mahkemesi kararının onanmasına karar verildiğini vurgulamıştır. Daire 13/11/2019 tarihinde karar düzeltme talebinin reddine karar vermiştir.

12. Başvurucu, nihai kararı 25/12/2019 tarihinde öğrendikten sonra 21/1/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur. Birinci Bölüm Birinci Komisyon tarafından 6/11/2023 tarihinde başvurucunun şikâyetleri adil yargılanma hakkı ve özel hayata saygı hakkı kapsamında değerlendirilmiştir. Başvuru adil yargılanma hakkı kapsamında makul sürede yargılanma hakkı yönünden başvuru yollarının tüketilmediği gerekçesiyle kabul edilemez bulunmuştur. Özel hayata saygı hakkı yönünden ise başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

13. Öte yandan başvurucu vekili tarafından 31/8/2021 tarihinde bireysel başvuru dosyasına sunulan dilekçede başvurucunun vefat ettiği bildirilmiştir. Bireysel başvuruda manevi tazminat talebinin de bulunduğu vurgulanarak başvurucunun mirasçılarının başvuruyu devam ettirmek istedikleri belirtilmiştir. Başvurucu Ahu Doğan 27/6/2021 tarihinde vefat ettiğinden diğer başvurucular bireysel başvurunun tarafı hâline gelmişse de anlatım kolaylığı açısından Ahu Doğan başvurucu olarak nitelendirilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

14. Başvurucu; iftiraya uğrayarak görev yerinin değiştirildiğini, eski görev yerinde ailesi ile birlikte yaşarken bahse konu atama işlemi nedeniyle ailesinden ayrılmak zorunda kaldığını belirtmiştir. Devam eden süreçte babasına kanser teşhisi konulduğunda babasıyla ilgilenemediğini, babasının vefatından sonra da annesine yeterince destek olamadığını belirten başvurucu psikiyatrik ilaçlar kullanmak zorunda kaldığını ifade etmiştir. Bununla birlikte duyumlardan hareketle kınama cezasının verildiğini ve başvuruya konu atama işleminin tesis edildiğini, savunmalarına itibar edilmediğini ve haksız yere başka bir yere atandığını vurgulayan başvurucu adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

15. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüş yazısında, başvurucunun mirasçılarının bireysel başvuruyu devam ettirmekte menfaatlerinin olup olmadığının, başvurucunun atanmasının özel hayata saygı hakkını ne şekilde etkilediğini yeterince ortaya koyup koyamadığının, söz konusu müdahalenin özel hayatında neden olduğu etkilerin mahiyetine ve boyutuna ilişkin somut yansımaları gösterip gösteremediğinin ve iddialarına uygun bir şekilde destekleyici deliller sunup sunamadığının değerlendirilmesi gerektiği ifade edilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanında; yetersiz delille işlem yapıldığını, başvurucunun uğradığı zararın idari ve yargısal makamlar tarafından dikkate alınmadığını belirtmiştir.

16. Anayasa Mahkemesine sunulan 31/8/2021 tarihli dilekçede incelenmekte olan bireysel başvuru dosyasında manevi tazminat ödenmesine hükmedilmesinin de talep edildiği gözönüne alındığında başvurucunun mirasçılarının başvuruyu devam ettirmekte menfaatleri bulunduğu anlaşıldığından başvurunun incelenmesine devam edilmesi gerekmektedir (bu husustaki değerlendirmeler için bkz. Elberan Vural ve diğerleri [GK], B. No: 2018/30235, 17/1/2023, §§ 33-43).

17. Başvurucu her ne kadar bireysel başvuru formunda söz konusu atama işleminin ailesi üzerindeki birtakım etkilerinden bahsetmiş ise de söz konusu şikâyetlerin derece mahkemeleri önünde dile getirilmediği görülmektedir. Bununla birlikte başvurucu bahse konu atama işleminin özel hayatına yönelik bir iftira sonucunda gerçekleştiğini, aynı zamanda söz konusu atamanın özel hayatına da etkilerinin olduğunu hem derece mahkemeleri önünde hem de bireysel başvuru formunda ileri sürmüştür. Başvuru bu bağlamda özel hayata saygı hakkı yönünden incelenmiştir.

18. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmiştir.

19. Somut olayda başvurucu hakkında özel hayatı kapsamındaki eylemleri nedeniyle verilen kınama cezası sonrasında aynı eylemler nedeniyle atama işlemi tesis edilmiş olduğundan başvurucunun özel hayata saygı hakkına yönelik bir müdahale söz konusudur. Bununla birlikte 657 sayılı Kanun'un 125. maddesine dayanılarak ortaya çıkan müdahalenin Anayasa'nın 129. maddesinin birinci fıkrası kapsamında kamu hizmetinin etkin bir şekilde yürütülmesi ve mesleki disiplinin sağlanması amacıyla tesis edildiği değerlendirilmiştir (Namet Sevinç, B. No: 2015/9155, 10/1/2019, §§ 41-43). Bu bağlamda anılan müdahalenin kanunilik şartını sağladığı ve meşru amacının bulunduğu sonucuna varılmıştır. Öte yandan söz konusu müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun ve ölçülü olup olmadığının ayrıca incelenmesi gerekmektedir.

20. Anayasa Mahkemesi kararlarına göre personel rejimi gibi sıkı kural ve şartlara tabi bir alanda, kamu görevini yürütmekle görevli kişilerin hak ve özgürlüklerine herhangi bir vatandaşa uygulanamayacak sınırlamalar getirilmesi demokratik bir toplumda gerekli olabilir. Bu kapsamda kamu makamlarının, faaliyetin niteliği ve sınırlamanın amacına göre değişen geniş bir takdir yetkisinin bulunması doğaldır. Ancak müdahalenin haklı olduğunun kabul edilebilmesi için kamu makamlarınca müdahalenin gerekliliği konusunda ilgili ve yeterli gerekçelerin ortaya konulması gerekir. Buna göre özel hayata saygı hakkına yapılan bir müdahale, zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılamıyorsa ya da zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılamakla birlikte orantılı değilse demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun bir müdahale olarak değerlendirilemez (Ata Türkeri, B. No: 2013/6057, 16/12/2015, §§ 44-47; Namet Sevinç, §§ 47, 48; A.K., B. No: 2015/10298, 7/3/2019, §§ 50, 51).

21. Başvurucunun, aynı yerde görev yapan infaz ve koruma başmemuru M.S. ile görev mahallinde genel ahlak ve edep dışı davranışlarda bulunduğundan bahisle kınama cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiş ve akabinde başvurucu bulunduğu yerde görev yapmasının uygun olmadığı gerekçesiyle başka bir ceza infaz kurumuna atanmıştır. Vurgulamak gerekir ki başvurucu hakkında tesis edilen atama işleminin gerekçesi anılan kınama cezasına konu olaydır.

22. Başvurucu tarafından kınama cezasının iptali talebiyle açılan davada Adana 2. İdare Mahkemesi 17/5/2016 tarihli kararıyla başvurucu hakkındaki iddiaların sübuta ermediği, kimliği belirlenemeyen bir ihbar dilekçesi üzerine başlatılıp yeterli kanıt bulunmayan iddia nedeniyle başvurucuya kınama cezası verilmesinin hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle işlemin iptaline karar vermiştir. Bu karar itiraz incelemesinden geçerek kesinleşmiştir (bkz. § 4). Buna rağmen atama işleminin iptali talebiyle açılan davanın reddine ilişkin İdare Mahkemesi kararı ise Dairenin 11/2/2019 tarihli kararıyla onanmıştır. Karar düzeltme talebi de Dairenin 13/11/2019 tarihli kararıyla reddedilmiştir (bkz.§ 11).

23. Öncelikle başvurucunun atanmasına ilişkin işlem tesis edilirken, başvurucu hakkındaki kınama cezasına ilişkin yargılamanın devam etmekte olduğunu belirtmek gerekir. Diğer bir deyişle başvurucunun kınama cezası ile cezalandırılmasına müteakip bulunduğu yerde çalışmasının uygun olmadığı gerekçesiyle söz konusu atama işlemi tesis edilmiştir. İdare Mahkemesinin 5/6/2014 tarihli kararında ise başvurucu hakkındaki iddianın niteliği açısından başvurucunun bulunduğu yerde görev yapmasının kendisi açısından da kamu hizmetlerini olumsuz yönde etkileyeceğine yönelik bir gerekçe ortaya konulmuştur. Buna karşın başvurucu iftira sonucunda mevcut görev yerinden alındığından ve atanma sebebi nedeniyle yeni görev yerinde zor durumda kaldığından şikâyet etmiştir. Öte yandan Adana 2. İdare Mahkemesinin 17/5/2016 kararında ise başvurucunun aynı yerde görev yapan infaz ve koruma başmemuru M.S. ile görev mahallinde genel ahlak ve edep dışı davranışlarda bulunmasına yönelik isnat, kimliği belirlenemeyen bir ihbar dilekçesi üzerine başlatılıp yeterli kanıt bulunmayan bir iddia olarak nitelendirilmiştir. Dairenin 24/12/2014 tarihli kararında da aynı niteleme yer almaktadır.

24. Başvurucuyla aynı yerde görevli infaz ve koruma başmemuru M.S. ile görev mahallinde genel ahlak ve edep dışı davranışlarda bulunduğundan bahisle başvurucu hakkında tesis edilen kınama cezasının, yeterli kanıt bulunmayan bir iddia üzerinden verildiği yargı kararıyla kesinleşmiştir. Aynı olay nedeniyle başvurucunun görev yaptığı Mersin ilinde bulunan Silifke M Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumundan Adana ilinde bulunan Karataş Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna atanmasına yönelik işlemin iptali talebiyle açılan dava safahatında ise başvurucunun atanmasına gerekçe olan olay hakkında yargı yerlerince ortaya konulan husus dikkate alınmamıştır. Nitekim Dairenin 24/12/2014 tarihli yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararında da aynı gerekçe yer almasına rağmen, bunu ortadan kaldıracak mahiyette bir gerekçe işin esasına yönelik temyiz kararında ve karar düzeltme talebinin reddine ilişkin kararda yer almamaktadır.

25. Netice itibarıyla somut olayın koşullarında atama işlemiyle gözetilen kamusal yarar ile başvurucunun özel hayata saygı hakkından yararlanmasındaki bireysel çıkar arasında makul bir dengenin kurulmadığı, bahse konu atama işleminin kamu hizmetinin gereği gibi yürütülmesini sağlamak amacıyla alınması zorunlu bir tedbir olduğu hususunun ilgili ve yeterli bir gerekçeyle ortaya konulmadığı anlaşılmıştır. Netice itibarıyla başvurucunun özel hayata saygı hakkına yönelik müdahalenin demokratik toplumun gereklerine uygun ve ölçülü olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

26. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

Yılmaz AKÇİL bu görüşe katılmamıştır.

III. GİDERİM

27. Başvurucu; ihlalin tespitine, yeniden yargılama yapılmasına ve 20.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi talebinde bulunmuştur.

28. Başvurucu vefat etmiş olduğundan yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmamaktadır.

29. Öte yandan diğer başvuruculara, taleple bağlı olarak net 20.000 TL manevi tazminatın müştereken ödenmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA OYBİRLİĞİYLE,

B. Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayata saygı hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE Yılmaz AKÇİL'in karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA,

C. Başvuruculara net 20.000 TL manevi tazminatın MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE,

D. 446,90 TL harç ve 18.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 19.246,90 TL yargılama giderinin başvuruculara MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE,

E. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucuların Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

F. Kararın bir örneğinin bilgi için Mersin 2. İdare Mahkemesi (E.2013/960, K.2014/569) ve Danıştay Beşinci Dairesi (E.2016/20006, K.2019/914) ile Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 16/5/2024 tarihinde karar verildi.

 

 

 

KARŞIOY GEREKÇESİ

1. Başvuru, infaz koruma memuru olan başvurucunun görev mahallinde genel ahlak ve edep dışı davranışlarda bulunduğu iddiası sebebiyle naklen atanmasının özel hayata saygı hakkını ihlal ettiği iddiasına ilişkindir.

2. Çoğunluk tarafından; başvurucunun naklen atanması işleminin sebep unsuru olan disiplin cezasının iptaline karar verilmesine rağmen atama işleminin hukuka uygunluk denetiminde bu durumun göz ardı edildiği, atama işlemiyle gözetilen kamusal yarar ile başvurucunun özel hayata ve aile hayatına saygı hakkından yararlanmasındaki bireysel çıkar arasında makul bir dengenin kurulmadığı belirtilmiştir.

3. Anayasa Mahkemesi, kamu görevlisi olmanın sağladığı birtakım ayrıcalıklar ve avantajların yanında bazı külfet ve sorumluluklara katlanmayı ve diğer kişilerin tabi olmadığı sınırlamalara tabi olmayı da gerektirdiğini belirtmiştir. Kişinin kamu görevine kendi isteği ile girmekle bu statünün gerektirdiği ayrıcalıklardan yararlanmayı ve külfetlere katlanmayı kabul etmiş sayıldığını, kamu hizmetinin kendine has özelliklerinin bu avantaj ve sınırlamaları zorunlu kıldığını ifade etmiştir (İhsan Asutay, B. No: 2012/606, 20/2/2014, § 38).

4. 657 sayılı Kanun'un 76. maddesinde devlet memurlarının kazanılmış hak aylık ve dereceleriyle başka yerlerdeki diğer kadrolara naklen atanabileceği öngörülmüştür. Dolayısıyla kamu görevlilerinin naklen atanması konusunda idareye oldukça geniş bir takdir yetkisi tanınmıştır. Nitekim idarenin kamu hizmetlerinin etkin işlemesini sağlamak için hangi gerekliliklere ihtiyaç bulunduğunu tespit edebilmek yönünden en iyi konumda bulunduğu açıktır. Bu bağlamda somut olayda çözülmesi gereken mesele, hakkında disiplin soruşturması yürütülmesine sebep olan eylemi sonucu oluşan durum dikkate alındığında başvurucunun idarenin bu konudaki geniş takdir yetkisine rağmen hizmet gereği naklen atanmasının demokratik bir toplum düzeninde gerekli olup olmadığıdır.

5. Anayasa Mahkemesi kamu görevlilerinin özel hayatlarındaki davranışlarının memuriyetlerini etkilemesi hâlinde fiilleriyle orantılı bir disiplin cezasına maruz bırakılabileceklerini kabul etmiştir (Yasin Agin ve diğerleri [GK], B. No: 2017/32534, 21/1/2021, § 63). Oysa haklarında disiplin soruşturması yürütülen kamu görevlilerinin hizmet gereği naklen atanması şeklindeki somut müdahale yönünden böyle bir gereklilik aranmamıştır. Başka bir deyişle hakkında disiplin soruşturması yürütülen kamu görevlisinin naklen atama işlemine tabi tutulabilmesi için yükümlülüklerine aykırı davrandığı tespit edilerek disiplin cezasıyla cezalandırılması gibi bir şart öngörülmemiştir. Başvuru konusu naklen atama işlemi için öngörülen ve idarenin takdir yetkisini sınırlandıran tek şart, işlemin hizmet gerekleri doğrultusunda yapılmasıdır. İdarenin bu konudaki geniş takdir yetkisinin sebebi ise esasen naklen atama işleminin kamu görevlileri üzerinde caydırıcı etki yaratacak bir yaptırım olarak değil kamu hizmetlerinin etkin şekilde işlemesini sağlamak amacıyla başvurulabilecek bir araç olarak öngörülmüş olmasıdır. Yani kamu görevlisinin bu statüsü kapsamında kusurlu bir davranışı bulunmasa dahi kamu hizmetlerinin gereği gibi yürütülmesini sağlamak amacıyla yeri değiştirilebilir.

6. Nitekim Anayasa veya kanunlarda kamu görevlilerine coğrafi teminat verilmemiştir. Bu nedenle kamu görevlilerinin şu veya bu nedenle başka bir yere atanmaları -söz konusu atama nedeniyle kimi zorluklar yaşasalar ve yaşamları üzerinde ciddi etkiler bırakılsa bile- otomatik olarak bir cezalandırma olarak görülemez veya otomatik olarak Anayasa'da koruma altına alınan haklarının ihlaline neden olmaz.

7. Bununla birlikte idareye disiplin soruşturması geçiren memurların hizmet gereği naklen atanmaları konusunda geniş bir takdir yetkisi verilmesi, bu yetkinin keyfî olarak kullanılabileceği anlamına da gelmemektedir. İdare, disiplin soruşturması geçiren kamu görevlisinin naklen atanması konusunda kamu görevlisinin bir kusuru bulunup bulunmadığından bağımsız olarak kamu hizmetinin etkin bir biçimde devam etmesi amacıyla bu araca başvurulduğunu ilgili ve yeterli gerekçelerle somut olarak ortaya koymalıdır. Aksi hâlde başvurucunun disiplin soruşturması geçirmesine sebep olan eylemleriyle bağlantılı olarak anayasal haklarının ihlal edilmesine sebep olunabilir.

8. Somut olayda başvurucu infaz koruma memuru olduğundan atama işlemi hem infaz koruma görevinin nitelikleri hem de başvurucunun özel durumu gözönüne alınarak irdelenmiştir. Bu kapsamda ilk derece mahkemesi tarafından atama işlemine karşı açılan davanın reddine ilişkin kararın gerekçesinde, disiplin soruşturmasına konu olan fiillerin niteliği, görev yerinin disiplin kurallarının sıkı sıkıya uygulanmasını gerektirecek konumu, iddianın niteliği kapsamında başvurucunun aynı yerde görev yapmasının kendisi açısından da kamu hizmetlerini olumsuz yönde etkileyeceği hususu vurgulanarak atama işleminin kamu yararı ve hizmet gerekleri çerçevesinde gerçekleştirildiği belirtilmiştir.

9. Sonuç olarak infaz koruma memuru olan başvurucu hakkında derece mahkemesinin kamu hizmetinin olumsuz etkilenebileceğine dair değerlendirmesinin keyfî ya da hukuka aykırı olmadığı, bu doğrultuda başvurucunun görev yerinin değiştirilmesinin demokratik bir toplum düzeninde zorunlu bir ihtiyacı karşıladığı kanaatine varılmıştır.

10. Açıklanan nedenlerle derece mahkemelerinin ilgili ve yeterli bir gerekçeyle karar verdikleri ve başvurucunun özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının ihlal edilmediği kanaatine vardığımdan çoğunluğun aksi yöndeki kararına katılmıyorum.

 

 

 

 

Üye

 Yılmaz AKÇİL

 

 

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Ahu Doğan ve diğerleri [1.B.], B. No: 2020/3455, 16/5/2024, § …)
   
Başvuru Adı AHU DOĞAN VE DİĞERLERİ
Başvuru No 2020/3455
Başvuru Tarihi 21/1/2020
Karar Tarihi 16/5/2024

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, atama işleminin iptali talebiyle açılan davanın reddedilmesi nedeniyle özel hayata saygı hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Özel hayatın ve aile hayatının korunması hakkı Meslek (atama, disiplin, OHAL hariç işten çıkarma) İhlal Manevi tazminat
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi