TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
MURAT KOÇYİĞİT BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2020/36021)
|
|
Karar Tarihi: 30/4/2025
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Basri BAĞCI
|
Üyeler
|
:
|
Engin YILDIRIM
|
|
|
Kenan YAŞAR
|
|
|
Ömer ÇINAR
|
|
|
Metin KIRATLI
|
Raportör
|
:
|
Ali Erdem ŞAHİN
|
Başvurucu
|
:
|
Murat KOÇYİĞİT
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, açık görüşün kaydedilmesi nedeniyle özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 30/10/2020 tarihinde yapılmıştır. Komisyon, başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.
3. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmuştur.
III. OLAY VE OLGULAR
4. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar şöyledir:
5. Başvurucu, ihlal iddiasına konu ettiği idari uygulama tarihinde Sincan 1 No.lu F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (Ceza İnfaz Kurumu) bulunmaktadır.
6. Somut olayda başvurucu, açık görüş ziyaretlerinin kamerayla kayıt altına alınması uygulamasının iptali ve mevcut kayıtların silinmesi talebiyle Ankara Batı 1. İnfaz Hâkimliğine (İnfaz Hâkimliği) şikâyette bulunmuştur. Şikâyet dilekçesinde, idareden açık görüşlerin kaydedilme durumuyla ilgili bilgi talep ettiğini ve açık görüş kayıtlarının 6 ay süresince saklandığı bilgisinin 16/7/2020 tarihinde kendisine yazılı olarak tebliğ edildiğini belirtmiştir. Başvurucu bunun üzerine kayıt uygulamasının yasal düzenleme yapılıncaya kadar durdurulması istemiyle 18/8/2020 tarihinde idareye başvurduğunu ancak talebinin Ceza İnfaz Kurumunda yapılan tüm görüş şekillerinin Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğünün (CTE) talimatları ve mevzuata göre yapıldığı belirtilerek reddedildiğini ifade etmiştir.
7. İnfaz Hâkimliği 22/9/2020 tarihinde şikâyetin reddine karar vermiştir. Karar gerekçesinde, idarenin 1/9/2020 tarihli ve 2020/8557 sayılı yazısında yapılan açıklamalara yer verilmiştir. Söz konusu yazıda, mevzuat gereği Ceza İnfaz Kurumunda 24 saat boyunca görüntü alan kameralı takip sisteminin bulunduğu ve bu sistemin mahpuslar ile görevli personeli izleyerek hem güvenliği sağladığı hem de çeşitli suistimalleri olanaksız hâle getirdiği belirtilmiştir. Bunun yanında açık görüşlerin aynı anda en fazla 10 mahpus ziyaretine imkân tanıyacak şekilde planlandığını ve her mahpusa ortalama 4 ziyaretçi geldiği durumda ilgili alanda 50 kişinin bir araya geldiği ifade edilmiştir. Açık görüş alanında bulunan kameraların ses kaydı yapmadığı belirtilerek güvenliğin sağlanması ve suistimalin önlenmesi amacıyla takip edildiği vurgulanmıştır. Ayrıca ilgili alanda gerçekleşecek herhangi bir menfur olayda yetkili makamların olaya ilişkin kamera kayıtlarını talep ettiklerinin altı çizilmiştir. Son olarak açık ziyaret alanlarında bulunan kameraların ses kaydı yapmadığı vesadece görüntü alabildiği yinelenmiştir.
8. Nihayetinde İnfaz Hâkimliği; kameralarla kurumun izlenerek güvenliğin sağlanmasının amaçlandığını, açık görüş alanındaki bu kameraların ses kaydı almamaları nedeniyle görüşme içeriklerinin kaydedilmediğini ve 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un 9. maddesine göre yüksek güvenlikli ceza infaz kurumlarının teknik, mekanik, elektronik ve fiziki engellerle donatılmış kurumlar olduğunu belirterek şikâyetin reddi sonucuna ulaşmıştır.
9. Başvurucu, İnfaz Hâkimliğinin söz konusu kararına karşı itiraz kanun yoluna başvurmuştur. Ankara Batı 1. Ağır Ceza Mahkemesi, kararın usul ve kanuna uygun olduğunu belirterek 9/10/2020 tarihinde itirazı reddetmiştir.
10. Başvurucu, nihai kararı 14/10/2020 tarihinde öğrendikten sonra 30/10/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
11. 5275 sayılı Kanun'un "Yüksek güvenlikli kapalı ceza infaz kurumları" başlıklı 9. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"1) Yüksek güvenlikli kapalı ceza infaz kurumları, iç ve dış güvenlik görevlilerine sahip, firara karşı teknik, mekanik, elektronik ve fizikî engellerle donatılmış, oda ve koridor kapıları sürekli kapalı tutulan, ancak mevzuatın belirttiği hâllerde aynı oda dışındaki hükümlüler arasında ve dış çevre ile temasların geçerli olduğu sıkı güvenlik rejimine tâbi hükümlülerin bir veya üç kişilik odalarda barındırıldıkları tesislerdir. Bu kurumlarda bireysel veya grup hâlinde iyileştirme yöntemleri uygulanır. ..."
12. 5275 sayılı Kanun'un "Hükümlüyü ziyaret" başlıklı 83. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"(1) Hükümlü, belgelendirilmesi koşuluyla eşi, üçüncü dereceye kadar kan ve kayın hısımları ile vasisi veya kayyımı tarafından haftada bir kez ve ayrıca kuruma kabullerinde, zorunlu hâller dışında bir daha değiştirilmemek üzere, ad ve adreslerini bildirdiği en fazla üç kişi tarafından, yarım saatten az ve bir buçuk saatten fazla olmamak üzere çalışma saatleri içinde ziyaret edilebilir. (Ek cümle: 24/1/2013-6411/9 md.) Çocuk hükümlüler için ziyaret süresi bir saatten az, üç saatten fazla olmamak üzere belirlenir.
(2) Birinci fıkrada belirtilenler dışındaki kimselerin ziyaretine Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yazılı olarak izin verilebilir.
(3) Görüşler, koşul ve süreleri Adalet Bakanlığınca hazırlanan yönetmelikle kapalı ve açık olmak üzere iki biçimde yaptırılır...."
13. 25/6/2021 tarihli ve 31522 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 17/6/2021 tarihli ve 7328 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile 5275 sayılı Kanun'un 83. maddesine yeni bir fıkra eklenmiştir. Anılan fıkra şöyledir:
"(4) (Ek:17/6/2021-7328/8 md.) Önceden bilgilendirilmek suretiyle, kapalı ceza infaz kurumlarında bulunan ve terör suçları, örgüt kurmak, yönetmek veya örgüte üye olmak suçları ile örgüt faaliyeti kapsamında işlenen suçlardan mahkûm olan veya tehlikeli hâlde bulunan ya da dışarı ile iletişiminin kurum güvenliği açısından tehlikeli olabileceği değerlendirilen hükümlülerin birinci ve ikinci fıkra kapsamındaki kişilerle yapacakları görüşmeler, kamu düzeninin korunması ile kişi, toplum ve kurum güvenliğinin sağlanması veya suç işlenmesinin önlenmesi amacıyla kurum yönetimi tarafından dinlenebilir ve elektronik cihazlar da dâhil olmak üzere kaydedilebilir. Bu fıkra uyarınca tutulan kayıtlar, amacı dışında kullanılamaz ve kanunda açıkça belirtilen hâller dışında hiçbir kişi veya kurumla paylaşılamaz. Bu kayıtlar herhangi bir soruşturma ve kovuşturmaya konu edilmemiş ise en geç bir yıl sonunda silinir. Silme işlemi Cumhuriyet savcısı tarafından denetlenir."
14. 5275 sayılı Kanun'un "Tutukluların yükümlülükleri" başlıklı 116. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"(1) Bu Kanunun; yüksek güvenlikli kapalı ceza infaz kurumları, ... ziyaret, yabancı hükümlüleri ziyaret, ziyaret ve görüşlerde uygulanacak esaslar, beden eğitimi, kütüphane ve kurslardan yararlanma konularında 9, 16, 21, 22, 26 ilâ 28, 34 ilâ 53, 55 ilâ 62, 65 ilâ 76 ve 78 ilâ 88 inci maddelerinde düzenlenmiş hükümlerin tutukluluk hâliyle uzlaşır nitelikte olanları tutuklular hakkında da uygulanabilir. ..."
15. 14/6/1930 tarihli ve 1721 sayılı Hapishane ve Tevkifhanelerin İdaresi Hakkında Kanun'un 2. maddesinin ilgili kısımları şöyledir:
"...
E) Cezaevinin emniyeti bakımından mahkûmlara ait mektupların ve kendilerini ziyarete gelenlerle konuşmalarının ve hariçle muhaberelerinin ne suretle tanzim ve kontrol edileceği,
F) Ceza ve tevkif evlerinin memur ve müstahdemlerinin vazife ve salahiyetleri ve haklarında kimler tarafından ne gibi inzibati muameleler yapılacağı hakkında Cumhurbaşkanı tarafından yönetmelik tanzim olunur.
..."
16. 29/3/2020 tarihli ve 31083 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Yönetmelik'in (İnfaz Yönetmeliği) "Ziyaret ve ziyaret yeri" başlıklı 108. maddesi şöyledir:
"(1) Hükümlüyü, yabancı hükümlüleri ziyaret ile ziyaret ve görüşlerde, 5275 sayılı Kanunun 83, 84, 85 ve 86 ncı maddelerinde belirtilen hükümler ile 17/6/2005 tarihli ve 25848 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Hükümlü ve Tutukluların Ziyaret Edilmeleri Hakkında Yönetmelik hükümleri uygulanır."
17. 17/6/2005 tarihli ve 25848 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Hükümlü ve Tutukluların Ziyaret Edilmeleri Hakkında Yönetmelik'in (Ziyaret Yönetmeliği) "Açık görüş" başlıklı 13. maddesi şöyledir:
"Açık görüş, hükümlü ve tutuklular ile ziyaretçilerinin maddi temasına imkân verecek şekilde, konuşulanların hazır bulunan görevli tarafından işitilebildiği ve izlenebildiği, ceza infaz kurumunun bu iş için tahsis edilmiş özel bölümünde yapılan ziyaret ve görüşmelerdir."
18. Ziyaret Yönetmeliği'nin "Açık görüş yapılacak yer" başlıklı 16. maddesi şöyledir:
"Açık görüşler, ceza infaz kurumunun oda ve eklentileri dışında, bu iş için ayrılmış özel bölümünde, bulunmadığı takdirde, ceza infaz kurumu müdürünün uygun göreceği yerde yaptırılır."
19. Ziyaret Yönetmeliği'nin "Görüş süresi ve saatleri" başlıklı 17. maddesi şöyledir:
"Açık ziyaretler, bir saatten fazla olmamak kaydıyla 09.00 - 17.00 saatleri arasında yaptırılır. Ziyaret süresi, görüşmenin fiilen başladığı andan itibaren işler."
20. Ziyaret Yönetmeliği'nin "Açık görüşe ilişkin diğer konular" başlıklı 18. maddesi şöyledir:
"Hükümlü ve tutuklu sayısının, verilen açık görüş günü sayısına bölünmesi suretiyle, görüş gününe kadar gruplar oluşturulur, her grubun görüş günü ve saatleri, ailelerine bildirilmek üzere, hükümlü ve tutuklulara tebliğ edilir ve hazırlanan program ayrıca koğuşlara ve ziyaretçilerin görebileceği uygun yerlere asılır.
Belirtilen gün ve saatler dışında görüş yaptırılmaz, bir defa görüş yapan hükümlü ve tutuklular ile ziyaretçilere aynı görüşle ilgili olarak ikinci defa izin verilmez.
Her grubun açık görüşü bittikten sonra, görüş yerinde bulunan hükümlü ve tutuklular, görevliler nezaretinde dikkatli bir şekilde arandıktan sonra koğuş veya odalarına götürülerek burada sayılır. Kimlikleri, fotoğraflı belgelerle kontrol edilir, grup mevcudunun tam olduğunun anlaşılması üzerine, ziyaretçilerin kurum dışına çıkmasına izin verilir.
Açık görüşlerde, görüş mahallinde yeteri kadar dış güvenlik görevlisi gözlemci olarak bulundurulur.
Açık ceza infaz kurumları ile çocuk eğitimevlerinde kalan hükümlüler görüşlerini her zaman açık görüş şeklinde yapar."
21. Ulusal ve uluslararası mevzuat ile içtihatlar için bkz. Eşref Köse [1. B.], B. No: 2017/38098, 3/6/2020, §§ 19-35; Ümit Karaduman [2. B.], B. No: 2020/20874, 2/2/2022, §§ 17-40.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
22. Anayasa Mahkemesinin 30/4/2025 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Adli Yardım Talebi Yönünden
23. Başvurucu hükümözlü olması nedeniyle yargılama giderlerini karşılayacak gelirinin olmadığını belirterek adli yardım talebinde bulunmuştur.
24. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Şerif Ay ([2. B.], B. No: 2012/1181, 17/9/2013) kararında belirtilen ilkeler dikkate alınarak geçimini önemli ölçüde güçleştirmeksizin yargılama giderlerini ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun açıkça dayanaktan yoksun olmayan adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.
B. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü
25. Başvurucu; açık görüşlerin kamerayla izlenerek kaydedilmesi şeklindeki uygulamanın yasal dayanağının bulunmadığını, kameranın yakınlarıyla rahat konuşma imkânını ortadan kaldırdığını ve aile hayatının mahremiyetini ihlal ettiğini belirtmiş, nihayetinde anılan uygulamanın haberleşme hürriyeti ile özel hayata ve aile hayatına saygı hakkını ihlal ettiğini ileri sürmüştür.
26. Bakanlık görüşünde; 5275 sayılı Kanun'un 83. maddesinin (4) numaralı fıkrası ile 66. maddesine yer verilerek başvurucunun özel hayata ve aile hayatına saygı hakkı ile haberleşme hürriyetinin ihlal edildiğine yönelik şikâyeti hakkında Anayasa Mahkemesi tarafından yapılacak incelemede Anayasa ve ilgili mevzuat hükümleri, Anayasa Mahkemesi içtihadı ve somut olayın kendine özgü şartlarının dikkate alınması gerektiği ifade edilmiştir.
27. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanında ihlal iddialarını yinelemiştir. Bunun haricinde daha önce İnfaz Hâkimliği önünde ve bireysel başvuru formunda dile getirmediği kapalı görüşlerin dinlenerek kaydedilmesi uygulamasının belirli bir tarihe kadar yasal dayanağa sahip olmadığını belirterek bu durumun haberleşme hürriyeti ile özel hayata ve aile hayatına saygı hakkını ihlal ettiğini ileri sürmüştür.
C. Değerlendirme
28. Anayasa'nın 20. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"Herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz.
...
Herkes, kendisiyle ilgili kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına sahiptir. Bu hak; kişinin kendisiyle ilgili kişisel veriler hakkında bilgilendirilme, bu verilere erişme, bunların düzeltilmesini veya silinmesini talep etme ve amaçları doğrultusunda kullanılıp kullanılmadığını öğrenmeyi de kapsar. Kişisel veriler, ancak kanunda öngörülen hallerde veya kişinin açık rızasıyla işlenebilir. Kişisel verilerin korunmasına ilişkin esas ve usuller kanunla düzenlenir."
29. Başvurucunun iddialarının özünün açık görüşlerin kamerayla izlenerek kaydedilmesine yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Ziyaret hakkının mahpusun dış dünya ile ilişki kurarak sosyal hayat sürdürmesini ve aile birliğinin devamını sağlamaya yönelik bir hak olduğu, bu özelliği ile de özel hayata ve aile hayatına saygı hakkı kapsamında kaldığı açıktır. Bu bağlamda mahpusun ziyaret için tahsis edilen alanda aile bireyleriyle yaptığı görüşmenin kamerayla izlenerek kaydedilmesinin Anayasa'nın 20. maddesi çerçevesinde özel hayata ve aile hayatına saygı hakkı yönünden incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir (benzer değerlendirmeler için bkz. Eşref Köse, § 52).
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
30. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
a. Müdahalenin Varlığı
31. Somut olayda başvurucunun açık görüş için belirlenen alanın idare tarafından teknik araçla izlenerek kaydedilmesinin özel hayata ve aile hayatına saygı hakkına müdahale oluşturduğu değerlendirilmiştir (benzer değerlendirmeler için bkz. Eşref Köse, §§ 54-59).
b. Müdahalenin İhlal Oluşturup Oluşturmadığı
32. Anayasa'nın 13. maddesi şöyledir:
"Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz."
33. Yukarıda belirlenen müdahale, Anayasa'nın 13. maddesinde belirtilen koşullara uygun olmadığı takdirde Anayasa'nın 20. maddesini ihlal edecektir. Bu sebeple sınırlamanın Anayasa'nın 13. maddesinde öngörülen ve somut başvuruya uygun düşen, kanun tarafından öngörülme, meşru amaç taşıma, demokratik toplum düzeninin gereklerine uygunluk ve ölçülülük ilkesine aykırı olmama koşullarına uygun olup olmadığının belirlenmesi gerekir (Kemal Karanfil [2. B.], B. No: 2017/24776, 24/5/2018, § 55). Bu bağlamda öncelikle özel hayat ve aile hayatına yönelik müdahalenin kanunilik ilkesi yönünden incelenmesi gerekmektedir.
i. Genel İlkeler
34. Anayasa uyarınca temel hak ve özgürlüklere getirilen sınırlamaların öncelikle kanunla öngörülmüş olması gerekir. Anayasa'nın temel hak ve hürriyetlerin sınırlandırılmasının ancak kanunla yapılacağına ilişkin 13. maddesi, bir kanun hükmü olmaksızın yürütme ve idarenin bir hak ve hürriyeti ilk elden düzenleyici işlemle sınırlamasına izin vermez (Tuğba Arslan [GK], B. No: 2014/256, 25/6/2014; § 87; Bülent Polat [GK], B. No: 2013/7666, 10/12/2015, § 73; Ümit Karaduman, § 54-55).
35. Ayrıca temel hak ve hürriyetlerin sınırlandırılmasına ilişkin kanunların şeklen var olması yeterli değildir. Kanunilik ölçütü aynı zamanda maddi bir içeriği de gerektirmekte olup bu noktada kanunun niteliği önem kazanmaktadır. Kanunla sınırlama ölçütü sınırlamanın erişilebilirliğini, öngörülebilirliğini ve kesinliğini ifade etmekte; böylece uygulayıcının keyfî davranışlarının önüne geçtiği gibi kişinin hukuku bilmesine de yardımcı olmakta; bu yönüyle hukuk güvenliği teminatı sağlamaktadır (Halime Sare Aysal [GK], B. No: 2013/1789, 11/11/2015, § 62; Fatih Saraman [GK], B. No: 2014/7256, 27/2/2019, § 66; Turgut Duman [1. B.], B. No: 2014/15365, 29/5/2019, § 66).
36. Kanunun yukarıda belirtilen gerekliliklere uygun olduğunun söylenebilmesi için yeterince ulaşılabilir olması, vatandaşların belirli bir olaya uygulanabilir nitelikteki hukuk kurallarının varlığı hakkında yeterli bilgiye sahip olabilmesi, ayrıca ilgili normun keyfîliğe karşı uygun bir koruma sağlaması, yetkili makamlara verilen yetkinin genişliğini ve icra edilme biçimlerini yeterli bir netlikte tanımlaması gerekmektedir (Halime Sare Aysal, § 63; Fatih Saraman, § 67; Turgut Duman, § 68; Hüsamettin Uğur (2) [2. B.], B. No: 2020/14791, 15/11/2023, § 53).
37. Bununla birlikte ilgili kanuni düzenlemenin söz konusu sınırlamaya ilişkin temel çerçeveyi ortaya koymakla birlikte özellikle uygulama koşulları ve usule ilişkin ayrıntıları düzenleyici işlemlere bırakması mümkündür. Ancak bu ihtimalde de söz konusu düzenleyici işlemin yine muhataplarınca ulaşılabilir olması ve içeriği hakkında ilgilileri yeterince aydınlatacak nitelik ve açıklıkta olması gerekmektedir (Halime Sare Aysal, § 66; Eşref Köse, § 67; Hüsamettin Uğur (2), § 54).
38. Buradan hareketle kişisel verilerin kayıt, muhafaza ve kullanımını içeren tedbirlerin kapsamını ve uygulanmasını düzenleyen ve özellikle süre, stoklama, kullanım, üçüncü kişilerin erişimi, verilerin gizliliği, bütünlüğü ve imhası konusundaki prosedürlere ilişkin olarak muhataplarının yetki aşımı ve keyfîliğe karşı yeteri kadar güvenceye sahip olmalarını sağlayacak açık ve detaylı kuralların belirlenmesinin söz konusu gerekliliklere temel oluşturduğu açıktır (Bülent Kaya [GK], B. No: 2013/2941, 11/5/2016, § 64; Ümit Karaduman, § 62).
39. Bu kapsamda ilgili sisteme bilgilerin girilmesi, müdahaleye temel oluşturan meşru amaçları taşıma şartına bağlı olmalı ve söz konusu yasal düzenleme, hangi bilgilerin kayıt altına alınabileceği, hangi yetkililere iletilebileceği, böyle bir iletimin hangi koşullarda mümkün olabileceği ve bilginin ilgili makamlara iletilmesi hususunda izlenecek usul konusunda açık ve ayrıntılı hükümler içermelidir. Söz konusu sisteme ilişkin düzenleme; bilgi toplama, kaydetme ve bilgiyi ilgili makamlarla paylaşma veya sair şekilde kullanma konusunda yetkili makamlara tanıdığı takdir yetkisinin kullanılma tarzı ve alanı bakımından vatandaşlara yeterince öngörüde bulunma olanağı sağlamak durumundadır (Bülent Kaya, § 66; Eşref Köse, § 70; Ümit Karaduman, § 63).
ii. İlkelerin Olaya Uygulanması
40. 5275 sayılı Kanun'un 83. maddesinde görüşlerin kapalı ve açık görüş şeklinde yaptırılacağı düzenlenmiştir. Ziyaret Yönetmeliği gözetildiğinde iki görüş arasındaki farkın açık görüşte ziyaretçilerle temasa olanak sağlanması olduğu anlaşılmaktadır. Bu fark ile mahpusun kapalı görüşe göre yakınlarıyla nitelikli bir iletişim sağlamasının amaçlandığı, bu amacın da devletin özel hayata ve aile hayatına saygı hakkından kaynaklanan pozitif yükümlülüğünün gereği olduğu söylenebilir.
41. Açık görüş; ziyaretçilerle fiziksel temasa imkân tanıyan yapısıyla tarafların moral ve motivasyonunun artırılması, sevgi, güven ve destek duygularının pekiştirilmesi, aile bağlarının güçlendirilmesi ve birlikteliğinin sürdürülmesi bakımından son derece önemlidir. Bununla birlikte anılan faydaların sağlanması, ancak doğal ve açık iletişimin kurulabileceği bir görüşme ortamıyla mümkün hâle gelebilmektedir. Bu bağlamda ziyaret anında yapılan görüşmelerin kamerayla izlenerek kaydedilmesi, kişilerin el tutma, sarılma gibi mahrem ya da özel an olarak kabul edilebilecek eylemlerden uzak durmasına hatta gülme, ağlama gibi olağan hareketlerden kaçınmasına neden olarak samimiyeti ve açık iletişimi kısıtlama ihtimali oluşturmaktadır. Dahası kaydedilen görüntülerin idare tarafından daha sonra mahpus aleyhine kullanılmasının mümkün olması hâlinde yapılan açık görüşün ziyaret hakkının amaçlarına uygun olarak gerçekleştirildiğinden bahsetmek de imkânsız hâle gelecektir.
42. Bu bağlamda ziyaret hakkının mahpusların dış dünya ve yakınları ile iletişimlerini sağlamaya, aile özelinde de aile birlikteliğini ve ailenin devamlılığını korumaya hizmet eden bir hak olduğu söylenebilir. Mahpusların yakınlarının ziyaretleri aracılığıyla kendisi ve yakınlarını ilgilendiren haberleri doğrudan öğrenme ve ortak konular üzerinde konuşma fırsatı elde ettikleri de gözetildiğinde ziyarette yapılan konuşmaların belli bir samimiyet ve mahremiyet içerebileceği, mahpusların da anılan görüşmelerde mahremiyet sağlanacağına ilişkin makul beklenti ile hareket edebilecekleri açıktır. Bu nedenle ziyaret anında yapılan görüşmelerin teknik araçla dinlenmesi, kaydedilmesi ve bu kayıtlardaki ifadelerin idare tarafından daha sonra mahpus aleyhine kullanılabilmesi ihtimalinin olması hâlinde mahpus ile yakınları arasındaki görüşmenin ziyaret hakkının amaçlarını gerçekleştirmeye yönelik nitelikte bir iletişimi içermeme riskini barındırdığı vurgulanmalıdır (Eşref Köse, § 68).
43. Diğer yandan açık görüşlerin idare tarafından kamu düzeninin ve ceza infaz kurumunun güvenliğinin sağlanması ile suç işlenmesinin önlenmesi gerekçesiyle kamerayla izlenerek kaydedilemeyeceği kural olarak söylenemez. Ancak ziyaret anında yapılan görüşmelerin teknik araçla kaydedilmesinin özellikle özel hayata ve aile hayatına saygı haklarına yönelik ağır bir müdahale içerdiği de gözetilerek sistematik izleme ve kaydetmenin sınırlarının idarenin takdir yetkisinin kapsamını da içerecek bir kanun ile belirlenmesi gerekir. Ayrıca görüntülerin kaydedilmesinin oldukça ağır bir müdahale olması karşısında bu uygulamanın ancak son çare olarak başvurulabilecek bir tedbir olarak düzenlenmesi gerektiği kabul edilmelidir. Bu bağlamda yasal düzenlemenin daha hafif araçlarla -örneğin izleme ya da dinleme ile yetinilmesi- aynı sonucun elde edilmesi hâlinde kayıt altına alma tedbirine başvurulmasını önleyecek şekilde güvence içermesi gerektiği vurgulanmalıdır (benzer yönde değerlendirme için bkz. Eşref Köse, § 69).
44. Bu bağlamda "Genel İlkeler" bölümünde belirtilen kanunilik ölçütünü karşılayan nitelikte bir kanunun var olduğundan bahsedilebilmesi için yasal düzenlemenin öncelikle yeterince açık ve öngörülebilir olması, keyfîliğe karşı uygun bir koruma sağlaması gerektiği ifade edilmelidir. Bununla birlikte kanun veya ona bağlı mevzuat ile ziyaret hakkına müdahalenin amacının ortaya konulması, dinlemenin ve kaydetmenin hangi suçlar yönünden hangi koşullarda, ne kadar süre ile uygulanacağı, kayıtların tutulma ve tutanak altına alınma şekli ile imha edilmelerine ve idarenin takdir yetkisine ilişkin düzenlemeleri içermesi gerektiği söylenebilir (Eşref Köse, § 70; benzer değerlendirme için bkz. Ümit Karaduman, § 69; Hüsamettin Uğur (2), § 58).
45. Bu açıklamalar çerçevesinde öncelikle başvuruya konu olayda uygulanan mevzuatın değerlendirilmesi gerekmektedir. 5275 sayılı Kanun'un 9. maddesinde yüksek güvenlikli ceza infaz kurumlarının teknik, mekanik, elektronik ve fiziki engellerle donatılmış kurumlar olduğu belirtilmiştir. Aynı Kanun'un 83. maddesinde ziyaret hakkı olanlar sayıldıktan sonra ziyaretlerin kapalı ve açık görüş şeklinde yapılacağı belirtilerek görüşlerin koşullarının Bakanlık tarafından çıkarılacak yönetmelikle belirleneceği düzenlenmiştir. 1721 sayılı Kanun ile de ceza infaz kurumunun emniyeti bakımından mahkûmlara ait mektupların ve kendilerini ziyarete gelenlerle konuşmalarının ve dışarıyla haberleşmelerinin ne suretle tanzim ve kontrol edileceğinin bir yönetmelik ile belirleneceği hüküm altına alınmıştır.
46. Ziyaret Yönetmeliği'nin 13. maddesinde açık görüş, fiziki temasa imkân verecek şekilde konuşulanların hazır bulunan görevli tarafından işitilebildiği ve izlenebildiği görüşme olarak tanımlanmıştır. İnfaz Yönetmeliği'nin 108. maddesinde ise ziyaret ve görüşler hakkında 5275 sayılı Kanun ve Ziyaret Yönetmeliği'nin uygulanacağı hususu belirlenmiştir. Anılan mevzuat hükümleri birlikte değerlendirildiğinde açık görüş esnasında görüşmenin işitilebileceği ve izlenebileceği mesafede bir görevlinin bulundurulabileceği belirtilmişse de görüşmenin bir teknik araç vasıtasıyla izlenebileceği, dinlenebileceği ya da sistematik bir şekilde kaydedileceğine ilişkin bir düzenleme yapılmadığı görülmüştür (benzer değerlendirmeler için bkz. Eşref Köse, § 71).
47. Öte yandan 5275 sayılı Kanun'un 83. maddesine eklenen dördüncü fıkrayla (bkz. § 13) ziyaretlerin dinlenmesi ve kaydedilmesine ilişkin bazı belirlemeler yapılmışsa da ilgili düzenlemenin şikâyet tarihinden sonra -25/6/2021- yürürlüğe girmesi nedeniyle somut olayın kanunilik değerlendirmesine esas alınması mümkün değildir. Dolayısıyla mevzuat bir bütün hâlinde değerlendirildiğinde açık görüşlerin sistematik bir şekilde teknik araçla izlenmesi, dinlenmesi ve kaydedilmesinin koşullarını kanunilik ilkesini karşılayacak şekilde belirleyen bir düzenlemenin mevzuatta yer almadığı anlaşılmıştır.
48. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun Anayasa'nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
49. Yukarıda yer verilen tespitler uyarınca başvuruya konu müdahalenin kanunilik koşulunu sağlamadığı anlaşıldığından söz konusu müdahale açısından diğer güvence ölçütlerine riayet edilip edilmediğinin ayrıca değerlendirilmesine gerek görülmemiştir.
VI. GİDERİM
50. Başvurucu, ihlalin tespiti ve yeniden yargılama yapılması ile 25.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
51. Başvurucu, hâlen ceza infaz kurumunda bulunduğundan tespit edilen anayasal hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar ve zorunluluk bulunmaktadır. Anayasa'nın 148. ve 153. maddeleri ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. ve 66. maddeleri uyarınca ihlal kararının gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatıp Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında belirtilen ilkelere ve gerekçelere uygun biçimde yürütülecek yargılama sonunda hak ihlalinin nedenlerini gidererek yeni bir karar vermektir (yeniden yargılama konusunda bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2) [1. B.], B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).
52. Eski hâle getirme kuralı çerçevesinde ihlalin sonuçlarının bütünüyle ortadan kaldırılabilmesi için başvurucuya manevi zararları karşılığında net 10.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.
VII. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. Özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
C. Anayasa'nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
D. Kararın bir örneğinin özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Ankara Batı 1. İnfaz Hâkimliğine (E.2020/2034, K.2020/2246) GÖNDERİLMESİNE,
E. Başvurucuya net 10.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
F. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 30/4/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.